
Değerli müvekkillerimiz,
Dünya genelinde yaşanan Koronovirüs (Covid-19) salgını riski nedeniyle, hukuki soru ve sorunlarınız için mobil ve online iletişim kanallarımızı kullanmanızı öneririz.
Türk Medeni Kanunu (TMK) uyarınca, evlendikten sonra eşlerden birinde ortaya çıkan ve iyileşemeyeceği resmi sağlık raporuyla sabit olan akıl hastalığı yüzünden çekilmez hale gelen evliliklerde boşanma kararı verilebilir. Ancak, akıl hastalığı türlerinin geniş bir yelpazeye yayıldığı düşünüldüğünde, akıl hastalığının her türlü hali, boşanma için gerekçe oluşturmayacaktır. Bu noktada, akıl hastalığının derecesi ve akıl hastası eşin iyileşecek durumda olmadığının resmi sağlık kurullarınca rapora bağlanmış olması gerekir. İyileşme halinin olmayacağına ilişkin görüş, raporda kesin ve açık olmalıdır. Ayrıca akıl hastalığı nedeniyle boşanma kararının verilebilmesi için, bu durumun, evlilik birliğini çekilmez kılacak derecede olduğunun davacı eş tarafından ispatlanması gerekir. Yukarıdaki şartların gerçekleşmemesi halinde açılan boşanma davasında akıl hastalığı nedeniyle boşanma kararı verilmesi mümkün değildir.
Yazı İçeriği
1. Akıl Hastalığı Nedir?
2. Akıl Hastalığını Nedeniyle Boşanmanın Şartları
3. İspat Yükü
4. Görevli ve Yetkili Mahkeme
5. Dava Açma Süresi
6. Akıl Hastası Olduğu İddia Edilen Eşe Vasi Atanması
7. Akıl Hastalığına Rağmen Evlilik Birliğinin Sarsılması Nedeniyle Dava Açılması
Türk Medeni Kanunu (TMK) gereğince akıl hastalığı evlenme engellerinden bir tanesidir. Bu nedenle akıl hastası olan kimsenin evlenebilmesi için, sağlık kuruluşlarından evlenmesinde sakınca olmadığına dair bir rapor alması gerekmektedir. Fakat bu başlıkta bahsedilen durum bundan farklı olarak, evlilikten sonra ortaya çıkan akıl hastalığı ile ilgili diğer eşe verilen boşanma davası açma hakkıdır. Bu yazımızda detaylarına yer verilen akıl hastalığı hali, özel ve mutlak bir boşanma sebebidir. Diğer özel boşanma sebeplerinden bazıları zina, terk, hayata kast, pek kötü davranış, onur kırıcı davranış, haysiyetsiz yaşam sürme, küçük düşürücü suç işleme gibi durumlardır.
Esasında akıl hastalığının ne olduğu ve çerçevesi tıp biliminin konusudur. Bu nedenle akıl hastalığına ilişkin tespit, oldukça hassas ve dikkatli bir değerlendirme sonucu yapılmalıdır. Uygulamada yaygın olarak görülen akıl hastalığı türleri, epilepsi, şizofreni, ruhsal ve bedensel görevleri felce uğratan nöbetler, psikopat haller ayrıca aşırı derecede kişilik bozuklukları gibi rahatsızlıklardır.
Eşlerden birinin akıl hastası olması halinde diğer eşin boşanma davası açabileceğine ilişkin hüküm, Türk Medeni Kanunu’nun 165. maddesinde düzenlenmiştir.
“4721 sayılı Türk Medeni Kanunu
V. Akıl hastalığı
Madde 165-
“Eşlerden biri akıl hastası olup da bu yüzden ortak hayat diğer eş için çekilmez hâle gelirse, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmî sağlık kurulu raporuyla tespit edilmek koşuluyla bu eş boşanma davası açabilir.”
Kanun maddesi incelendiğinde akıl hastalığı nedeniyle boşanmaya karar verilebilmesinin birtakım şartlara bağlandığı görülmektedir. Bu hükme dayanılarak boşanma kararı verilebilmesi için, kanun maddesinde değinilen tüm şartların hepsi bir arada gerçekleşmelidir. Aksi durumda, boşanma davasının reddedilmesiyle karşılaşılabilir. O halde TMK m. 165’te düzenlenen akıl hastalığı nedeniyle boşanmaya karar verilebilmesi için;
Akıl Hastalığının Evlilikten Sonra Ortaya Çıkmış Olması
Yukarıda bahsedildiği üzere, bu nedenle dava açılabilmesinin ilk şartı, eşin, akıl hastası olmasıdır. Ayrıca, akıl hastalığı, evlilik birliği devam ederken ortaya çıkmalıdır. Aksi takdirde, eşin evlenmeden önceki akıl hastalığı ileri sürülerek açılacak bu neviden bir boşanma davası, kuvvetle muhtemel reddedilecektir.
Esasında her türlü akıl hastalığının bu kapsamda değerlendirilmesi de mümkün değildir. Boşanma kararı verilebilmesi için, akıl hastalığı olan eşin, evliliğin getirdiği yükümlülükleri üstlenemeyecek vaziyette olması, bu nedenle akıl hastalığının evliliği elverişsiz hale sokması gerekir.
Ayrıca hastalık, evlilikten önce de varsa ve evlilik sonrası devam etmekteyse, diğer eş dilerse evliliğin iptali (butlan) davası, dilerse boşanma davası açabilecektir. Zira belirtildiği üzere eşin akıl hastası olması halinde, doktor raporuyla evlenebileceğinin tespiti gerekmektedir. Buna aykırı olarak yapılan evlilikte mutlak butlan yahut olayın özelliğine göre nispi butlan halinden bahsedilebilir.
Akıl Hastalığı Nedeniyle Müşterek Hayatın Çekilmez Hale Gelmesi
Medeni Kanunda düzenlenen bu boşanma sebebinin özel bir boşanma sebebi olduğunu belirtmiştik. Fakat bu sebep mutlak boşanmayı sağlamamaktadır. Yani, tek başına akıl hastalığının varlığı, hatta iyileşemeyecek düzeyde olması dahi, bu davada boşanma kararı verilebilmesi için yeterli değildir. Zira akıl hastalığının, evliliği çekilmez hale getirip getirmediğinin tespiti açısından, hâkime geniş bir takdir yetkisi tanınmıştır. Hâkimin bu yönde bir takdiri bulunmaması halinde, diğer şartlar var olsa bile, boşanma gerçekleşmeyecektir. Başka bir ifadeyle, üçüncü bir şart olarak hastalık aynı zamanda diğer eş bakımından ortak hayatın süründürülmesini çekilmez hale getirmiş olmalıdır.
Örneğin eşin saldırgan tavırlar sergileyen psikolojik bir hastalığının olması, zihinsel rahatsızlığı nedeniyle etrafa zarar veriyor ve tehlike yaratıyor olması hallerinde hâkim, boşanmaya karar verebilecektir. Ancak her somut olay özelinde bir değerlendirme yapılmakta ve buna göre örneklerin çoğaltılması mümkündür.
Yargıtay 2.Hukuk Dairesi’nin 2016/ 22141 E. 2018 / 8964 K. sayılı 11.09.2018 tarihli ilamı:
“… O halde, Türk Medeni Kanununun 165. maddesi gereğince, davalı erkeğin akıl hastası olup olmadığı, akıl hastası ise hastalığın geçmesine olanak bulunup bulunmadığı, hastalık nedeniyle ortak hayatın diğer eş için çekilmez hale gelip gelmeyeceği konularında sağlık kurulundan rapor alınarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. …”
Akıl Hastalığının Geçmesine Olanak Olmadığının Resmi Sağlık Kurulu Raporuyla Tespit Edilmesi
Akıl hastalığının tespiti gibi iyileşmesine olanak bulunmaması hususu da tıp biliminin konusudur. Bu noktada boşanma kararı için akıl hastalığın iyileşmesinin mümkün olmadığına ilişkin resmi sağlık raporu gerekmektedir. Zira hastalık iyileşebilir nitelikte ise bu sebep ileri sürülerek boşanmanın gerçekleştirilmesi mümkün görünmemektedir.
Bu bağlamda raporun güncel nitelik arz etmesi ise ayrıca önem taşımaktadır. Yani boşanma davası açılmadan önce alınan bir rapor, dayanak gösterilerek boşanma hükmü verilemez.
Keza kanunda özellikle raporun Resmi Sağlık Kurulundan alınması gerektiği ifade edilmiştir. Bu demektir ki, herhangi bir bilirkişi raporu, uzman raporu vs. bu kapsamda değerlemeye alınamaz. Ayrıca bu neviden bir rapora dayanarak kurulan boşanma hükmü bozulacaktır.
İyileşme olanağı bulunmayan hastalıklara örnek olarak şizofreni ve paranoya gösterilmektedir.
Bu madde kapsamında, boşanmak isteyen eşin asıl ispat yükü evliliğin akıl hastalığı nedeniyle çekilmez hale geldiğidir. Zira bu noktada hâkim evliliğin çekilmez hale gelmiş olduğuna ilişkin bir kanaat geliştirmezse davayı reddedecektir. Bu nedenle, akıl hasatlığını ileri sürerek boşanma davası açan eşin hâkimde bu yönde bir kanaat geliştirebilmesi adına yeterli kanıtı sunması oldukça önemlidir. Bu durum her türlü delille ispatlanabilir.
Birlikteliği diğer eş bakımından çekilmez hale geldiği, tanık beyanları yahut Adli Tıp İhtisas Dairesinden rapor alınarak da kanıtlanabilir. Hâkim bu noktada kanaat geliştirebilmek adına hastalığın dışarı yansıyan görünümlerini inceleyecektir.
Bu davanın, davacının yerleşim yerinin bulunduğu yer veya birlikte son altı ayda oturulan yer aile mahkemesinde açılması gerekmektedir. Aile mahkemesinin olmadığı yerlerde ise görevli asliye hukuk mahkemesi olacaktır. Dava açma hakkı münhasıran akıl hastası olmayan eşe verilmiştir.
Bu davalarda zamanaşımı söz konusu olmayıp, her zaman açılabilir haldedirler. Davalının ehliyeti re’sen mahkemece değerlendirilmelidir.
Davalı eşin akıl hastası olduğu ve fiil ehliyetine sahip olmadığı kanaatine varıldığı takdirde, yasal temsilcisinin de davaya dâhil edilmesi gerekmektedir. Ancak burada, akıl hastalığı olan eşin, hastalığına ve kendisini gereği gibi savunamayacağına kanaat getirilirse vasi atanması istenecektir. Yani bu nedenle boşanma davası açılır açılmaz, akıl hastalığı olduğu iddia edilen eşe vasi atanması durumu söz konusu değildir.
Yargıtay, eşin akıl hastalığının sabit olmasına rağmen diğer eş tarafından açılan boşanma davasında, akıl hastası eşin davranışlarının iradi olmaması nedeniyle kendisine kusur yüklenemeyeceğini belirtmiştir. Bu durumda da kusurdan bahsedilemeyeceğinden “evlilik birliğinin sarsılması” (TMK m. 166/1) nedeniyle boşanmaya karar verilmesinin mümkün olmadığına işaret etmiştir. Gerçekten de, eşlerden birinin akıl hastası olması halinde diğer eşin “evlilik birliğinin sarsılması” nedeniyle boşanma davası açmak yerine “akıl hastalığı” nedeniyle boşanma davası açması gerekir.
Burada ayrıca belirtmekte fayda görüyoruz ki, dava evlilik birliğinin sarsılması nedeni ileri sürülerek açılmışsa da sonrasında ıslah edilebilir. Yani bu davanın sonrasında akıl hastalığı sebebiyle boşanma davasına dönüştürülmesi mümkündür. Ancak bunun dava aşamasında yapılabileceği de kuşkusuzudur.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2018/2559 E. 2018/6246 K. sayılı, 15.05.2018 tarihli ilamı:
“… a) Mahkemece, davalı kadın tam kusurlu kabul edilerek boşanmaya karar verilmiş ise de; yapılan soruşturma ve toplanan delillerden davalı kadının akıl hastalığı nedeniyle Türk Medeni Kanununun 405. maddesi gereği kısıtlanarak kendisine vasi atandığı anlaşılmaktadır. Akıl hastası olan davalı kadının davranışları iradi olmadığına göre, kusurundan söz edilemez. Buna karşın hastanede yattığı süreçte eşiyle ilgilenmeyen, onu arayıp sormayan davalı erkeğin boşanmaya neden olan olaylarda tamamen kusurlu olduğunun kabulü gerekmektedir. Bu durumda mahkemece davalı kadının tam kusurlu kabul edilmesi hatalıdır.
b) Akıl hastalığı nedeniyle kendisine vasi atanan davalı kadının davranışları iradi olmadığına göre, kusurundan söz edilemeyeceği halde; davalı kadının kusurundan bahsedilerek ve davacı erkek tam kusurlu olduğu halde, erkek lehine maddi ve manevi tazminata (TMK m.174/1-2) hükmedilmesi doğru görülmemiştir. …”
Değerli müvekkillerimiz,
Dünya genelinde yaşanan Koronovirüs (Covid-19) salgını riski nedeniyle, hukuki soru ve sorunlarınız için mobil ve online iletişim kanallarımızı kullanmanızı öneririz.
KİŞİSEL VERİLERİN İŞLENMESİ HAKKINDA
“AYDINLATMA METNİ”
İnternet sitemizi kullanmanız dolayısıyla, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) başta olmak üzere yürürlükteki mevzuat kapsamında birtakım verilerinizin toplanması, saklanması, işlenmesi, aktarılması ve KVKK kapsamına dahil başkaca işlemlerin detayı ve amacı hakkında, veri sorumlusu olarak sizleri bilgilendirmek isteriz.
Genel Bilgiler
İlgili mevzuata göre, “kişisel veri” kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgidir. “Özel nitelikli kişisel veri” ise kişilerin ırkı, etnik kökeni, siyasi düşüncesi, felsefi inancı, dini, mezhebi veya diğer inançları, kılık ve kıyafeti, dernek, vakıf ya da sendika üyeliği, sağlığı, cinsel hayatı, ceza mahkûmiyeti ve güvenlik tedbirleriyle ilgili verileri ile biyometrik ve genetik verileridir. İşbu Aydınlatma Metninde, özel ve/veya genel nitelikli olma ayrımı yapılmaksızın, her neviden veri için “Kişisel Veri” ifadesi kullanılacak olup durumun gereğine göre özel nitelikli kişisel verilerin de bu ifade kapsamına dahil edilebileceğini belirtmek isteriz. Keza, internet sitemizi kullanırken size daha efektif hizmet sağlayabilmek adına çerezler, web işaretçileri ve benzeri uygulamaları da kullanabilmekteyiz. Çerez kullanımının durdurulmasını tarayıcı ayarlarınızı değiştirerek her zaman sağlayabilirsiniz. Çerez kullanımının durdurulması, internet sitemizdeki bazı fonksiyonların kullanımını sınırlandırabilecektir.
Kişisel veriler toplandıktan sonra silme, yok etme ya da anonim hale getirme işlemlerine kadar olan süreçte gerçekleştirilen elde etme, kaydetme, depolama, muhafaza etme, değiştirme, yeniden düzenleme, açıklama, aktarılma, sınıflandırılma ya da kullanılmasını engelleme ve sair kapsamda veriler üzerinden gerçekleştirilen her türlü işlem ise KVKK kapsamında “kişisel verilerin işlenmesi“ olarak değerlendirilmektedir.
Kişisel veri veya özel nitelikli kişisel veri tanımına uygun bilgilerinizi Kulaçoğlu Hukuk Bürosu (Veri Sorumlusu) olarak bizimle paylaşmanız durumunda, onay kutucuğunu işaretleyerek bu verilerinizin işlenmesi için açık rıza verdiğinizi belirtmek isteriz.
Kişisel Verilerin Toplanması ve Hukuki Sebepleri
İnternet sitemizi kullanırken birtakım kişisel verilerinizi, Veri Sorumlusu sıfatımız ile bizimle paylaşmanızı talep edebilmekteyiz. İşbu kişisel verileriniz fiziksel olarak sözlü veya yazılı şekilde toplanabileceği gibi, elektronik ortamda da toplanabilir. Keza, kişisel verileriniz, Veri Sorumlusu sıfatıyla doğrudan tarafımızca toplanabileceği gibi, Veri Sorumlusu adına veri işleyen gerçek veya tüzel kişiler tarafından veya ifa ettiğimiz iş ve hizmetin bir gereği olarak destek aldığımız ulusal/uluslararası kişi ve kuruluşlar ile diğer 3.kişiler tarafından, sayılanlarla sınırlı olmamak üzere, internet sitemiz, blog mesajları, iletişim formları, iş/staj ve sair başvuru formları, bilgi formları, video konferans ve/veya online hukuki danışmanlık hizmeti esnasında kaydedilebilen ses ve/veya video kayıtları, telefon görüşmesi ve/veya telekonferans esnasında kaydedilebilen ses kayıtları, kısa mesajlar, WhatsApp, sosyal medya vs kanallarıyla gerçekleştirilenler başta olmak üzere her türlü iletişim kanalları aracılığı ile toplanabilmektedir. Bu verileriniz elektronik ya da internet tabanlı araçlar ve sair vasıtalar kullanılarak otomatik yöntemlerle elde edilebildiği gibi, tarafımıza sunduğunuz formlar, sözleşmeler, bildirimler, adli veya idari merci kararları gibi yöntemlerle de elde edilebilmektedir.
Kişisel Verilerin İşlenme Amacı ve Aktarımı
Kişisel verileriniz, yürürlükteki ilgili mevzuat uyarınca, hukuka, iyi niyet ve dürüstlük kurallarına uygun, doğru ve güncel olarak, belirli, açık ve meşru amaçlarla ve bu amaçlarla bağlantılı, sınırlı ve ölçülü olarak işlenmekte olup ilgili mevzuatta öngörülen ve işlendikleri amaç için gerekli olan süre kadar muhafaza edilmektedir.
KVKK uyarınca, Veri Sorumlusu olarak bizimle paylaşmış olduğunuz kişisel verileriniz, yerine getirmekte olduğumuz her türlü hizmet ve faaliyet amaçlarımız ile gerektiğinde işe/staja alım süreçleriyle bağlantılı ve ölçülü olarak söz konusu hizmetlerden faydalanmanız, hak ve menfaatlerinizin korunması ve sair amaçlar ile KVKK ve yasal düzenlemelere uygun olarak işlenebilecek, hizmetlerimiz kapsamında ve ilgili mevzuata uygun olarak UYAP sistemi başta olmak üzere, adli, idari vb. kurumlara ve/veya yetkili kıldıkları kişi ya da merciler ile somut olayın şartlarına göre yurtdışında olup olmamasından bağımsız olarak ilgili üçüncü kişi ve kurumlara aktarılabilecek ve ilgili mevzuatta belirlenen süreler boyunca saklanıp gerekli işlemlere tabi tutulabilecektir.
Ağ Sunucusu Veri Günlüğü
İnternet sitemize giriş yapmanızın kaçınılmaz bir sonucu olarak, veri günlüğü olarak tanımlanan ve aşağıda listelenmiş olan verileriniz, ağ tarayıcınız tarafından internet sunucumuza otomatik olarak aktarılmakta ve onayınız aranmaksızın veri günlüğü kayıtlarına kaydedilmektedir:
Veri günlüğü internet sitemizin sizin için daha kullanışlı hale getirilebilmesi amacıyla istatistiki bilgi sağlamak için kullanılmakta olup, takiben derhal silinir.
Kişisel Verilerin Güvenliğinin Sağlanması İçin Alınan Tedbirler
6698 Sayılı Kişisel Verileri Koruma Kanun’un ilgili maddesine uygun olarak, kişisel veri güvenliğinizin sağlanması için hukuka aykırı olarak işlenmelerini ve erişilmelerini önlemek ve muhafazalarının sağlamak amacıyla gerekli teknik ve idari tedbirler Veri Sorumlusu olarak tarafımızca alınmaktadır.
Veri Sahibinin Hakları
Kişisel veri sahipleri KVKK uyarınca aşağıda yer alan haklara sahiptir:
Yukarıda belirtilen hakların kullanımıyla veya genel olarak Aydınlatma Metnimizle alakalı daha detaylı bilgi talepleriniz için “İletişim” sayfamızdan ulaşılabileceğiniz “İletişim Formu” aracılığıyla veya ıslak imzalı olarak “Esentepe Mah. Eser İş Merkezi B Blok Kat:8 No:63 Şişli/İstanbul/Türkiye” adresine ulaştırmanız ya da info@kulacoglu.av.tr e-posta adresine konu kısmında “Kişisel Veri Bilgi Talebi” ifadesi ile iletebilirsiniz.
Kişisel veri sahipleri olarak, haklarınıza ilişkin taleplerinizi Kulaçoğlu Hukuk Bürosu’na yukarıdaki şekillerde iletmeniz durumunda talebiniz, niteliğine göre en kısa sürede sonuçlandıracaktır. İlgili işlemin ayrıca bir maliyet gerektirmesi durumunda, Kişisel Verileri Koruma Kurulu’nca belirlenen tarifedeki ücret, Kulaçoğlu Hukuk Bürosu olarak tarafınızdan tahsil edilecektir.
Yorumlar (01)