
Değerli müvekkillerimiz,
Dünya genelinde yaşanan Koronovirüs (Covid-19) salgını riski nedeniyle, hukuki soru ve sorunlarınız için mobil ve online iletişim kanallarımızı kullanmanızı öneririz.
Alkol bağımlılığı, bedensel ve ruhsal sağlığı derinden etkilemekte ve çoğu zaman evlilik birliğinin sürdürülebilmesini olanaksız hale getirmektedir. Bu noktada, eşlerden birinin halk arasındaki tabiriyle alkolik olması halinde, diğer eş evliliğin kendisi için çekilmez hale geldiğini kanıtlarsa boşanma gerçekleştirilebilir. Aynı zamanda, genellikle alkol bağımlısı eş, boşanmada tam kusurlu yahut diğer eşe nazaran daha kusurlu kabul edilmektedir. Bu nedenle alkolik eş aleyhine nafakaya, hatta maddi ve manevi tazminata hükmedilebilmektedir. Keza, çoğu zaman alkol bağımlılığı nedeniyle ruhsal sağlığı çocukların bakım yükümlülüğünü üstlenmeye elverişli olmayan eşe velayet hakkı tanınmamaktadır.
Yazı İçeriği
1. Alkol Bağımlılığı Nedeniyle Boşanma Davası
2. Alkol Bağımlısı Olan Eşin Kusuru
3. Alkol Bağımlılığı Nedeniyle Nafaka Talebi
4. Alkol Bağımlılığı Nedeniyle Maddi Tazminat
5. Alkol Bağımlılığı Nedeniyle Manevi Tazminat
6. Alkol Bağımlılığı Nedeniyle Velayet Hakkı
7. Alkol Bağımlılığı ve Şiddet
8. Görevli ve Yetkili Mahkeme
Alkol bağımlılığı şiddet, hakaret, taşkınlık saldırganlık gibi pek çok olumsuz davranışı da beraberinde gelebilmektedir. Dolayısıyla, insan onurunu hiçe sayan bu davranışların var olduğu bir evliliğin sürdürülmesi de mümkün değildir. Bu noktada, hakarete, ekonomik, ruhsal ve fiziksel şiddete maruz kalan eşin; bu sebepleri ileri sürmesi halinde boşanma kararı verilecektir.
Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına baktığımızda, alkol bağımlılığının, “evlilik birliğinin temelden sarsılması” nedeniyle boşanmaya konu davranış olarak kabul edildiği görülmektedir. Dikkat edilecek olursa, alkol tüketiminden ziyade; bir hayat tarzı olarak alkolün bağımlılık haline getirilmiş olması bu kapsamda değerlendirilir. Yani, normal koşullarda eşin içki içiyor olması nedeniyle açılan bir boşanma davası kabul edilmeyecektir. Ayrıca, boşanma kararı verilebilmesi için, bağımlılık yahut halk arasındaki tabiriyle alkolik olmanın yanı sıra bu durumun evlilik birliğini temelinden sarsmış olması gerekir. Özetle, alkol bağımlılığının bir boşanma sebebi olabilmesi için, bağımlılık nedeniyle diğer eşin evliliği sürdüremeyecek olması şartı aranmaktadır.
Bu şartların bir arada bulunması ve ispatlanması halinde, Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesinde düzenlenen “evlilik birliğinin sarsılması” nedeniyle boşanma kararı verilebilecektir.
Sürekli alkol tüketimi nedeniyle evliliği çekilmez hale getiren eşin boşanmada kusuru olduğu tartışmasızdır. Yargıtay ve istinaf mahkemesi kararlarına bakıldığında, genellikle alkol bağımlısı eşin tam kusurlu yahut diğer eşe nazaran daha fazla kusurlu olarak kabul edilmektedir. Kusur tespiti ise, boşanmanın feri niteliğindeki tazminat, nafaka ve velayet hakkı konularında oldukça önem arz etmektedir. Boşanmada tam kusurlu olan veya daha fazla kusurlu olan eşin nafaka yükümlüğü gündeme gelmekte hatta bu eş aleyhine maddi ve manevi tazimata hükmedildiği görülmektedir. Keza, çoğu zaman alkol bağımlılığı nedeniyle ruhsal sağlığı çocukların bakım yükümlülüğünü üstlenmeye elverişli olmayan eşe velayet hakkı tanınmamaktadır.
Genellikle boşanmada kusurlu olan alkol bağımlısı eş aleyhine nafakaya hükmedilmektedir. Bu noktada dava devam etmekteyken tedbir nafakası gündeme gelir. Diğer yandan eşler boşanmış olsa da ebeveynlerin çocuklara bakma yükümlülüğü devam ettiğinden, velayet hakkı kendisinde olmayan kusurlu eş bakımından iştirak nafakasına hükmedilebilecektir. Keza, şartların oluşması diğer eş lehine halinde yoksulluk nafakası da gündeme gelecektir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2010/2-259 E., 2010/329 K. sayılı, 16.06.2010 tarihli ilamı:
“Mahkemece, dinlenen tanık beyanları ve celp edilen hastane tedavi belgelerine göre, davacının gayret ve desteklerine rağmen davalı kocanın alkol alışkanlığını bırakmadığı gibi, sorumsuz davranışlarına devam ederek, kazandığını alkole yatırdığı ve alkolik hale geldiği, evinin ihtiyaçlarını karşılamadığı, evlilik birliğini davacı için çekilmez hale getirmesi nedeniyle kusurlu olduğu gerekçesiyle; tarafların boşanmalarına, 10.000,00TL maddi, 6.000,00TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline, davacının kendisi ve çocuğu için tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakası istemlerinin kısmen kabulüne, çocuğun velayetinin anneye verilmesine karar verilmiştir.”
Konuya ilişkin detaylı bilgi için “Nafaka Nedir? Nafaka Türleri Nelerdir?” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
Alkol bağımlılığı ve beraberinde getirdiği olumsuz birtakım davranışlar nedeniyle boşanma gerçekleşmekte ve eşin evlik birliği içerisinde mevcut olan yahut beklenen birtakım menfaatleri boşanma yüzünden zedelenmektedir. Bu noktada boşanma talebinde olan eş, boşanmada kusursuz yahut daha az kusurluysa lehine maddi tazminata hükmedildiği görülmektedir.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararı – İzmir BAM 2. Hukuk Dairesi’nin 2018/3117 E. 2019/1742 K. sayılı 29.11.2019 tarihli ilamı:
“Türk Medeni Kanununun 174/1. maddesi, mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebileceğini; 186. maddesi, eşlerin oturacakları konutu birlikte seçeceklerini, birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve mal varlıkları ile katılacaklarını öngörmüştür. Toplanan delillerden boşanmaya sebep olan olaylarda maddi tazminat isteyen davacı kadının kusurunun olmadığı anlaşılmaktadır. Boşanma sonucu bu eş, en azından diğerinin maddi desteğini yitirmiştir. O halde, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile tarafların evlilik süresi, davalının kusurları ve hakkaniyet ilkesi (TMK m. 4, TBK m. 50 ve 52 ) dikkate alınarak davacı kadın yararına 12.500,00TL maddi tazminat takdir edilmesi yüksek görülmemiştir.”
Maddi tazminattan farkı olarak manevi tazminata hükmedilebilmesi için boşanmaya sebep olan olaylar yüzden diğer eşin kişilik haklarının saldırıya uğraması şartı aranır. Bu noktada alkol bağımlılığının diğer eş bakımından kişilik haklarına saldırı olarak değerlendirilmesi mümkün görünmese de alkolün beraberinde getirdiği şiddet ve hakaret gibi haller bu kapsamdadır. Haliyle alkolik eşin, gece hayatının olması, diğer eşe şiddet uygulaması, hakaret etmesi halleri; kişilik haklarına saldırı olarak değerlendirilebilecektir. Bu gibi durumlarda diğer eş lehine manevi tazminata hükmedildiği de görülmektedir.
Yargıtay 2.Hukuk Dairesi’nin 2020/ 6621 E. 2021 / 1229 K. sayılı 11.02.2021 tarihli ilamı:
“Mahkemece boşanmaya neden olan olaylarda, yapılan yargılama ve dinlenen tanık beyanlarından erkeğin eşiyle ve çocuğuyla yeterince ilgilenmediği, alkol aldığı, gece hayatının olduğu, eve geç geldiği ve kadının ailesiyle yaklaşık on yıl görüşmediği anlaşılmıştır. Gerçekleşen kusurlu davranışlar aynı zamanda kadının kişilik haklarına saldırı teşkil eder niteliktedir. Kadın yararına TMK m. 174/2 koşulları oluşmuştur. Mahkemece, yasal şartları oluşmadığı kabul edilerek kadının manevi tazminat talebinin reddi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.”
Bilindiği üzere çocuğun üstün yararı her daim gözetilmektedir. Şu halde alkol bağımlısı olan eşe çocuğun korunması ve temsil edilmesi için öngörülmüş olan velayet hakkının verilmesi mümkün görünmemektedir.
Yargıtay 2.Hukuk Dairesi 2021/ 3967 E. 2021 / 5195 K. sayılı 23.06.2021 tarihli ilamı:
“… davacı-karşı davalı erkeğin ise küfür ve hakaret ettiğinin, alkol kullandığının ve şiddet uyguladığının iddia edildiğini, bu iddialar çerçevesinde mesaj ve ses kayıtlarının sunulduğunu ve tanıkların dinlendiğini, mahkemede oluşacak kanaate göre velâyet konusunda karar verilmesinin uygun olacağını beyan etmiştir. …
… velayet düzenlemesinde asıl olanın çocukların üstün menfaatinin korunması olduğu, kişisel öfke ve intikam duygularının kesinlikle çocukların üstün menfaatlerine tercih edilemeyecekleri, kaldı ki babanın uzun süreli şehir dışı işlerde çalışması nedeniyle velayeti alması durumunda çocuklara babaanne ve dedenin bakacağı hususu da gözetildiğinde tarafların ortak çocukları 2008 doğumlu … ve 2012 doğumlu …’nun velayetlerinin davalı-karşı davacı annelerine verilmesine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.”
Aşırı alkol tüketimine bağlı bedensel ve ruhsal sağılığı bozulan kimse, çoğunlukla şiddete ve taşkın birtakım hareketlere de başvurmaktadır. Bu durumsa evliliği daha da olumsuz etkilemektedir. Artık şiddet gören eş bakımından evliliğin derinden sarsılmadığını söylemek yahut çekilmez hale gelmediğini söylemek mümkün değildir. Bu noktada şiddetin özel bir boşanma sebebi olduğunu ve sırf bu sebeple bile başkaca hiçbir araştırma yapılmaksızın boşanma karar verilmesi gerektiğini söylemek mümkün.
Alkol bağımlılığından farklı olarak fiziksel ve psikolojik şiddet, TMK m.162’de düzenlenen “pek kötü muamele” kapsamında değerlendirilir ki bu da özel bir boşanma sebebidir. Şu durumda eşin alkolik olması ve şiddet uyguluyor olması halinde; “pek kötü veya onur kırıcı davranış” nedeniyle boşanma davası açılması oldukça yerinde olacaktır. Zira bu boşanma sebebiyle açılan davalarda, evliliğin çekilmez hale gelip gelmediğine bakılmaksızın şiddetin ispatlanması ile boşanma gerçekleştirilecektir.
Şiddet gören eşin başvurabileceği birçok yol ve yöntem bulunmaktadır. Konuya ilişkin daha detaylı bilgi için, bu bağlamda kaleme alınan “Kadına Karşı Şiddeti Önleyici Tedbirler” başlıklı makalemizi inceleyebilirsiniz.
Bu davanın, davacının yerleşim yerinin bulunduğu yer veya birlikte son altı ayda oturulan yer aile mahkemesinde açılması gerekmektedir. Aile mahkemesinin olmadığı yerlerde ise görevli asliye hukuk mahkemesi olacaktır.
Değerli müvekkillerimiz,
Dünya genelinde yaşanan Koronovirüs (Covid-19) salgını riski nedeniyle, hukuki soru ve sorunlarınız için mobil ve online iletişim kanallarımızı kullanmanızı öneririz.
KİŞİSEL VERİLERİN İŞLENMESİ HAKKINDA
“AYDINLATMA METNİ”
İnternet sitemizi kullanmanız dolayısıyla, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) başta olmak üzere yürürlükteki mevzuat kapsamında birtakım verilerinizin toplanması, saklanması, işlenmesi, aktarılması ve KVKK kapsamına dahil başkaca işlemlerin detayı ve amacı hakkında, veri sorumlusu olarak sizleri bilgilendirmek isteriz.
Genel Bilgiler
İlgili mevzuata göre, “kişisel veri” kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgidir. “Özel nitelikli kişisel veri” ise kişilerin ırkı, etnik kökeni, siyasi düşüncesi, felsefi inancı, dini, mezhebi veya diğer inançları, kılık ve kıyafeti, dernek, vakıf ya da sendika üyeliği, sağlığı, cinsel hayatı, ceza mahkûmiyeti ve güvenlik tedbirleriyle ilgili verileri ile biyometrik ve genetik verileridir. İşbu Aydınlatma Metninde, özel ve/veya genel nitelikli olma ayrımı yapılmaksızın, her neviden veri için “Kişisel Veri” ifadesi kullanılacak olup durumun gereğine göre özel nitelikli kişisel verilerin de bu ifade kapsamına dahil edilebileceğini belirtmek isteriz. Keza, internet sitemizi kullanırken size daha efektif hizmet sağlayabilmek adına çerezler, web işaretçileri ve benzeri uygulamaları da kullanabilmekteyiz. Çerez kullanımının durdurulmasını tarayıcı ayarlarınızı değiştirerek her zaman sağlayabilirsiniz. Çerez kullanımının durdurulması, internet sitemizdeki bazı fonksiyonların kullanımını sınırlandırabilecektir.
Kişisel veriler toplandıktan sonra silme, yok etme ya da anonim hale getirme işlemlerine kadar olan süreçte gerçekleştirilen elde etme, kaydetme, depolama, muhafaza etme, değiştirme, yeniden düzenleme, açıklama, aktarılma, sınıflandırılma ya da kullanılmasını engelleme ve sair kapsamda veriler üzerinden gerçekleştirilen her türlü işlem ise KVKK kapsamında “kişisel verilerin işlenmesi“ olarak değerlendirilmektedir.
Kişisel veri veya özel nitelikli kişisel veri tanımına uygun bilgilerinizi Kulaçoğlu Hukuk Bürosu (Veri Sorumlusu) olarak bizimle paylaşmanız durumunda, onay kutucuğunu işaretleyerek bu verilerinizin işlenmesi için açık rıza verdiğinizi belirtmek isteriz.
Kişisel Verilerin Toplanması ve Hukuki Sebepleri
İnternet sitemizi kullanırken birtakım kişisel verilerinizi, Veri Sorumlusu sıfatımız ile bizimle paylaşmanızı talep edebilmekteyiz. İşbu kişisel verileriniz fiziksel olarak sözlü veya yazılı şekilde toplanabileceği gibi, elektronik ortamda da toplanabilir. Keza, kişisel verileriniz, Veri Sorumlusu sıfatıyla doğrudan tarafımızca toplanabileceği gibi, Veri Sorumlusu adına veri işleyen gerçek veya tüzel kişiler tarafından veya ifa ettiğimiz iş ve hizmetin bir gereği olarak destek aldığımız ulusal/uluslararası kişi ve kuruluşlar ile diğer 3.kişiler tarafından, sayılanlarla sınırlı olmamak üzere, internet sitemiz, blog mesajları, iletişim formları, iş/staj ve sair başvuru formları, bilgi formları, video konferans ve/veya online hukuki danışmanlık hizmeti esnasında kaydedilebilen ses ve/veya video kayıtları, telefon görüşmesi ve/veya telekonferans esnasında kaydedilebilen ses kayıtları, kısa mesajlar, WhatsApp, sosyal medya vs kanallarıyla gerçekleştirilenler başta olmak üzere her türlü iletişim kanalları aracılığı ile toplanabilmektedir. Bu verileriniz elektronik ya da internet tabanlı araçlar ve sair vasıtalar kullanılarak otomatik yöntemlerle elde edilebildiği gibi, tarafımıza sunduğunuz formlar, sözleşmeler, bildirimler, adli veya idari merci kararları gibi yöntemlerle de elde edilebilmektedir.
Kişisel Verilerin İşlenme Amacı ve Aktarımı
Kişisel verileriniz, yürürlükteki ilgili mevzuat uyarınca, hukuka, iyi niyet ve dürüstlük kurallarına uygun, doğru ve güncel olarak, belirli, açık ve meşru amaçlarla ve bu amaçlarla bağlantılı, sınırlı ve ölçülü olarak işlenmekte olup ilgili mevzuatta öngörülen ve işlendikleri amaç için gerekli olan süre kadar muhafaza edilmektedir.
KVKK uyarınca, Veri Sorumlusu olarak bizimle paylaşmış olduğunuz kişisel verileriniz, yerine getirmekte olduğumuz her türlü hizmet ve faaliyet amaçlarımız ile gerektiğinde işe/staja alım süreçleriyle bağlantılı ve ölçülü olarak söz konusu hizmetlerden faydalanmanız, hak ve menfaatlerinizin korunması ve sair amaçlar ile KVKK ve yasal düzenlemelere uygun olarak işlenebilecek, hizmetlerimiz kapsamında ve ilgili mevzuata uygun olarak UYAP sistemi başta olmak üzere, adli, idari vb. kurumlara ve/veya yetkili kıldıkları kişi ya da merciler ile somut olayın şartlarına göre yurtdışında olup olmamasından bağımsız olarak ilgili üçüncü kişi ve kurumlara aktarılabilecek ve ilgili mevzuatta belirlenen süreler boyunca saklanıp gerekli işlemlere tabi tutulabilecektir.
Ağ Sunucusu Veri Günlüğü
İnternet sitemize giriş yapmanızın kaçınılmaz bir sonucu olarak, veri günlüğü olarak tanımlanan ve aşağıda listelenmiş olan verileriniz, ağ tarayıcınız tarafından internet sunucumuza otomatik olarak aktarılmakta ve onayınız aranmaksızın veri günlüğü kayıtlarına kaydedilmektedir:
Veri günlüğü internet sitemizin sizin için daha kullanışlı hale getirilebilmesi amacıyla istatistiki bilgi sağlamak için kullanılmakta olup, takiben derhal silinir.
Kişisel Verilerin Güvenliğinin Sağlanması İçin Alınan Tedbirler
6698 Sayılı Kişisel Verileri Koruma Kanun’un ilgili maddesine uygun olarak, kişisel veri güvenliğinizin sağlanması için hukuka aykırı olarak işlenmelerini ve erişilmelerini önlemek ve muhafazalarının sağlamak amacıyla gerekli teknik ve idari tedbirler Veri Sorumlusu olarak tarafımızca alınmaktadır.
Veri Sahibinin Hakları
Kişisel veri sahipleri KVKK uyarınca aşağıda yer alan haklara sahiptir:
Yukarıda belirtilen hakların kullanımıyla veya genel olarak Aydınlatma Metnimizle alakalı daha detaylı bilgi talepleriniz için “İletişim” sayfamızdan ulaşılabileceğiniz “İletişim Formu” aracılığıyla veya ıslak imzalı olarak “Esentepe Mah. Eser İş Merkezi B Blok Kat:8 No:63 Şişli/İstanbul/Türkiye” adresine ulaştırmanız ya da info@kulacoglu.av.tr e-posta adresine konu kısmında “Kişisel Veri Bilgi Talebi” ifadesi ile iletebilirsiniz.
Kişisel veri sahipleri olarak, haklarınıza ilişkin taleplerinizi Kulaçoğlu Hukuk Bürosu’na yukarıdaki şekillerde iletmeniz durumunda talebiniz, niteliğine göre en kısa sürede sonuçlandıracaktır. İlgili işlemin ayrıca bir maliyet gerektirmesi durumunda, Kişisel Verileri Koruma Kurulu’nca belirlenen tarifedeki ücret, Kulaçoğlu Hukuk Bürosu olarak tarafınızdan tahsil edilecektir.
Bu durumda evli ciftlerden birisi boyle mi halde olsa icse yani alkolde olsa uyusturucuda olsa sicili temiz olsa bile bosanma davasi gorulurken herhangi bir hukiki ceza alir mi?
eşin alkol kullanımı ve düzenli bir işe sahip omaması yönünde kadının yasal anlamada hakları nelerdir?