Gerek çekişmeli gerekse de anlaşmalı boşanma davasında, boşanma kararının verilmesi ile birlikte bu kararın eşlerin malvarlığı üzerinde birtakım etkileri doğmaktadır. Bu ekiler boşanmanın eşler üzerindeki mali sonuçları olarak değerlendirilmektedir. Boşanmanın mali sonuçları ise üç ana başlık altında toparlanabilir. Bunlar; maddi ve manevi tazminat, nafaka yükümlülüğü ve mal rejiminin tasfiyesidir. Eşlerin anlaşarak boşanma kararı vermeleri durumunda, tazminat, nafaka ve malların paylaştırılmasına ilişkin konularda karşılıklı iradelerinin uyuşması beklenir. O halde eşler bu hususlar hakkında özgürce karar verebilecektir. Diğer yandan çekişmeli boşanma davası açılması durumunda boşanmanın mali sonuçlarına ilişkin hususlar, hâkim tarafından takdir edilecektir. Bu durumda hâkim kusur tespiti, eşlerin ekonomik durumu, çocukların üstün yararı gibi konularda bir değerlendirme yaparak mali sonuçlar hakkında karar verecektir.
Yazı İçeriği
1. Boşanma Davasında Tazminat
1.1 Maddi Tazminat
1.2. Manevi Tazminat
2. Nafaka Yükümlülüğü
2.1. Yoksulluk Nafakası
2.2. İştirak Nafakası
3. Mal Rejiminin Tasfiye Edilmesi
3.1. Eşlerin Edinilmiş Malları
3.2. Eşlerin Kişisel Malları
3.3. Tasfiye Nasıl Gerçekleştirilir?
3.4. Örnek Tasfiye Hesabı
Boşanma kararının en önemli sonuçlarından biri de eşlerin ekonomik durumunu birçok açıdan etkiliyor olmasıdır. Zira evlilik birliği kurulurken eşlerin belirli menfaatleri olmakta hatta bir süre sonra mal varlıkları da birbirine karışmaktadır. Ne var ki boşanma kararı ile zedelenen menfaatlerin, varsa çocukların bakım yükümlülüğünün ve ortak malların paylaşılması sorunu gündeme gelmektedir.
1. Boşanma Davasında Tazminat
Boşanma yolu ile evliliğin sona ermesi durumunda, kanunen düzenlenen birtakım şartlar mevcutsa, karşı taraftan maddi ve manevi tazminat talep edilmesi mümkündür. Türk Medeni Kanunu’nun 174. maddesinde ele alınan ilgili hukuki düzenleme şu şekildedir:
“MADDE 174.-
Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebilir.
Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.”
Buna göre, maddi tazminat talebi için aranan şartlar ile manevi tazminat talebi için aranan şartlar bazı noktalarda ayrım göstermektedir.
1.1. Maddi Tazminat
Mevcut veya beklenen menfaatleri, boşanma yüzünden zedelenen, kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir bedeli maddî tazminat olarak isteyebilir. Söz gelimi eşin, diğer eşi aldatması neticesinde boşanma kararı verilmişse aldatan eş boşanmada kusurlu kabul edilecektir. O halde, eşinin kendisini aldatması nedeniyle, evlilikten beklediği menfaatleri karşılıksız kalan eş, diğer eşten maddi tazminat talep edebilecektir. Burada dikkat edilmesi gereken husus; maddi tazminat talebinde bulunan tarafın diğer taraftan daha az kusurlu yahut kusursuz olması gerektiğidir. Yani, kusuruyla boşanmaya sebep olan veya her iki eş de kusurlu olmasına rağmen diğerine nazaran daha fazla kusuru olan eş, maddi tazminat talebinde bulunamaz.
Önem arz eden bir diğer husus da maddi tazminat miktarının belirlenmesine ilişkindir. Maddi tazminat bedeli, eşlerin kusur derecelerine göre belirlenmektedir. Ayrıca değerlendirme esnasında tarafların ekonomik durumları ve yaşam standartları da dikkate alınır.
Konuyla ilgili ayrıntılı bilgi için Boşanmada Kusurun Önemi başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
1.2. Manevi Tazminat
Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden, kişilik hakları saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan, uygun miktarda bedelin manevi tazminat olarak ödenmesini isteyebilir. Burada maddi tazminattan farklı olarak, kişilik hakları ihlal edilen tarafın uğradığı manevi zararın tazmin edilmesi amaçlanmıştır. Söz gelimi, eşe şiddet uygulanması, ağır hakaretler sarf edilmesi, küçük düşürücü söylemlerde bulunulması ile eşin kişilik hakları ihlal edilmektedir. O halde, eşin bu neviden davranışlar ve boşanma nedeniyle uğradığı üzüntünün ve ruhsal zararın giderilmesi yahut bir nebze olsun yatıştırılması amacıyla manevi tazminata hükmedilmesi mümkündür.
Son olarak belirtilmelidir ki; maddi ve manevi tazminat talebi boşanma davasıyla ileri sürülebileceği gibi boşanma kararı kesinleştikten sonra açılacak bir dava ile de talep edilebilecektir.
Konuyla ilgili detaylı ilgi için Boşanma Davasında Maddi ve Manevi Tazminat başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
2. Nafaka Yükümlülüğü
Kanun koyucu tarafından nasıl evlilik birliği içerisinde eşlerin yardımlaşma ve giderlere katılma yükümlüğü varsa evlilik sona erdikten sonra da bu yükümlülüğün devam ettirilmesi gerektiği öngörülmüştür. Bu nedenle boşanma sonucunda eşlerin nafaka yükümlüğü gündeme gelmektedir. Boşanma ile yoksulluk nafakası ve iştirak nafakasına hükmedilebilecektir.
2.1. Yoksulluk Nafakası
Eşlerden, boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olan taraf, kusuru daha ağır olmamak koşulu ile geçimi için diğer taraftan, mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka ödeyecek olan tarafın kusursuz olması, bu yükümlülüğü ortadan kaldırmayacaktır. Başka bir deyişle, eş boşanmada kusursuz dahi olsa yoksulluk nafakasına hükmedilebilecektir. Zira burada maddi ve manevi tazminattan farklı olarak bir zararın giderilmesi amaçlanmamıştır. Bu nedenle eşin kusursuz olması yoksulluk nafakasına hükmedilmesini engellemez. Ancak diğer eş kusursuz olmasına rağmen nafaka talep eden eş boşanmada kusurlu ise nafaka talebi reddedilecektir.
Burada önem arz edecek bir diğer nokta ise, nafaka bedelinin eşin geliri ile orantılı olarak, hâkim tarafından tayin edileceğidir. Fakat eşler anlaşmalı boşanma yolunu tercih etmişlerse serbest iradeleri ile nafaka belirlemesi yapabileceklerdir.
Konuya ilişkin detaylı bilgi için “Yoksulluk Nafakası ve Şartları“ başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
2.2. İştirak Nafakası
Boşanmanın mali sonuçları bakımından değerlendirilmesi gereken bir diğer husus da, çocukların bakımı ve eğitimi için yapılacak giderlere, her iki eşin de katılması gerektiğidir. Zira eşler boşanmış dahi olsalar ortak çocuklarına karşı bakım yükümlülükleri devam etmektedir. Şu halde velayet hakkı kendisine verilmeyen eşin, müşterek çocukların eğitim ve bakım giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğunu söylemek mümkündür. Nafaka bedeli burada da eşlerin ekonomik durumu dikkate alınarak hâkim tarafından takdir edilecektir.
Diğer yandan, eşler anlaşma suretiyle boşanma talebindeyseler iştirak nafakasını kendileri belirleyebilecektir. Fakat burada çocukların üstün yararı gözetileceğinden hâkimin bu anlaşmayı onaylaması gerekir.
Konuya ilişkin detaylı bilgi için “İştirak Nafakası Çocuk İçin Nafaka ve Koşulları” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
3. Mal Rejiminin Tasfiye Edilmesi
Mal rejiminin tasfiyesi ile kastedilen; eşlerin sahip oldukları malları paylaşmasıdır. Boşanmanın gerçekleşmesiyle birlikte, artık eşler arasında ortak bir yaşamdan bahsedilemeyeceği için, evlilik süreci boyunca ortaya çıkan artık değerin, ödenmesi gündeme gelecektir. Yani evliliğin devam ettiği süreç boyunca eşlerin edinmiş oldukları malların belirli kurallar çerçevesinde paylaştırılması gerekmektedir.
Türk Medeni Kanunu’nda eşlere, aralarına bir sözleşme yaparak mal rejimini belirleme hakkı tanınmıştır. Buna göre eşler, kanunda yazılı sınırlar içerisinde mal rejimi seçebilir, kaldırılabilir veya değiştirilebilir. Eşlerin mal rejimine dair herhangi bir sözleşme yapmadıkları takdirde ise, Türk Medeni Kanunu gereğince, edinilmiş mallara katılma rejimi uygulanacaktır.
Mal rejimi, eşlerden birinin ölümü veya boşanma sebebiyle sona erer. Türk Medeni Kanunu’nun kabul ettiği mal rejimi sisteminde, her iki eşin de sahip olduğu mallar, edinilmiş mallar ve kişisel mallar olarak ikiye ayrılmaktadır.
Konuyla ilgili ayrıntılı bilgi için “Boşanmada Mal Paylaşımı Nasıl Yapılır?” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
3.1. Eşlerin Edinilmiş Malları
Edinilmiş mallar her eşin evlilik birliğinin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği mal varlığı değerleridir.
Bir Eşin Edinilmiş Malları;
- Çalışmasının karşılığı olan edinimler, (Ücret, Maaş, Kara Payı, vs..)
- Sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemeler, (Emekli Maaşı, vs…)
- Çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen tazminatlar, (İş Kazası, Trafik Kazası sonucu uğranılan bedeni zararlara ilişkin tazminat, vs…)
- Kişisel mallarının gelirleri, (kira, temettü, vs…)
Konuya ilişkin detaylı bilgi için “Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi Mal Paylaşımı” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
3.2. Eşlerin Kişisel Malları
- Eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşya,
- Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan veya bir eşin sonradan miras yoluyla ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği malvarlığı değerleri,
- Manevî tazminat alacakları,
3.3. Tasfiye Nasıl Gerçekleştirilir?
Mal rejimi tasfiye edilirken, ayrı ayrı iki eşin de evlilik birliğinin kurulmasından itibaren sahip olduğu edinilmiş malları hesaplanır. Burada dikkat edilmesi gereken husus, hangi malların edinilmiş, hangilerinin kişisel mal olduğudur. Bu tespit yapılırken boşanma davasının açıldığı tarih esas alınır. Yani, eşlerin boşanma davası açıldıktan sonra karşılığını vererek elde ettiği bir malvarlığı söz konusu olursa artık bu değer mal rejimi tasfiyesine dâhil edilmeyecektir. Dolayısıyla diğer eşin bu malvarlığı değeri üzerinde bir hakkı da doğmayacaktır.
O halde, eşlerin dava tarihinde var olan edinilmiş malları tespit edilip bunların tasfiye anındaki sürüm değerleri hesaplanır. Sonrasında bu mallara ait olan borçlar çıkarılır ve artık değer olarak adlandırılan parasal bir değer bulunur. İşte medeni kanunun kabul ettiği edinilmiş mallara katılma rejimi uyarınca söz konusu bu artık değerin yarısı katılma alacağı sıfatıyla diğer eşe ait olabilecektir.
3.4. Örnek Tasfiye Hesabı
Sözgelimi, eşin bankada, evlendikten sonra kazandığı maaşlarıyla biriktirdiği 10.000 lirası olduğunu ve diğer eşin de çalışması karşılığında aldığı 250.000 lira değerinde bir evinin olduğunu varsayalım. Bankada parası olan eşin 10.000 liralık artık değerinin yarısı olan 5.000 lira, diğer eşin katılma alacağı olarak kabul edilmektedir. Yani diğer eşin bankadaki 5.000 TL alacak hakkı vardır. Diğer taraftan ev sahibi olan eşin, 250.000 liralık mal varlığının yarısı olan 125.000 lira ise diğer eşin katılma alacağını oluşturabilecektir. O halde, diğer eşin de bu 125.000 TL üzerinde alacak hakkı oluşmaktadır.
Mal rejiminin tasfiyesi amacıyla, sadece artık değerin yarısının diğer eşe verilmesi bazı durumlarda eşler arasında adaletsizliğe yol açmaktadır. Zira hayatın olağan akışında bir eş diğer eşin malvarlığına katkıda bulunabildiği gibi kişiler kendi malvarlıkları arasında da geçiş yapabilmektedir. Bu sebeple kanun koyucu, eşlerin katılma alacağını hesaplarken yalnız artık değeri esas almamakta, aynı zamanda değer artış paylarını ve denkleştirmeleri de hesaba katmaktadır. Yani, söz gelimi eşin kişisel mal varlığından edinilmiş mala yaptığı katkı artık değer hesabından düşülmektedir. Mal rejimi tasfiyesinin nasıl yapıldığına ilişkin detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.
Babasına ait olan evde oturacagimiz için o eve yapılan masraflar için eşim evlilik birliği içerisinde bireysel Kredi çekerek masraf yaptık ödemeler evlilikte birliği içerisinde oldu. Bu masraflar için benim alacak talep etme hakkım var mı?
Merhaba eşimle boşanmayı düşünüyoruz
Birikimlerimiz eşimin kendi hesabında
Başkasına aktarmasından şüpheleniyorum.
Böyle durumlarda kimlerin hesabı kontrol edilir.
Sadece 1. Dereceden yakınları mı
Eniştelerin yengelerin hesaplarına da bakılır mı.?
Evlilik birliğinin temelden sarsılması nedeniyle boşanma aşamasındayız. Borç alarak aldığım ev ile diğer edinimler eşimin üzereine ve şuan borç senedinin vadesi gelmesine rağmen ödeme yapamıyorum. Eski evi satıp yeni evin borcunu ödeyecektik ancak eşim yanaşmıyor. Ve benim üzerime olan mallara da tedbir koyduğu için satıp borcumu ödeyemiyorum. Borcum patron larıma karşı olduğu için iş ve kazanç kaygısı içerisindeyim. eşimin üzerine olan evlerin birisinde oturmama ikiracıyı çıkartmama da izin vermiyor.
Yardımlarınızı rica ediyorum.
Merhaba,
Benim bankalara ve devlete icra takibinde olan borclarim var. Tapusu esimin uzerine olan bir evimiz var. Evi evlilik devam ederken almistik. Bosanirsak ben evden harhangi bir hak talep etmek istemiyorum. Ev esimde kalacak ve tapusu zaten onda. Benim uzerime kayitli herhangi bir varlik yok. Alacaklilarim ben bosandiktan, sonra esimin uzerine olan ve benim herhangi bir hak talebinde bulunmayacagim bu evden hak talep edebilir mi?
Tesekkurler
Merhaba, evlenmeden önce ev sahibiydim peki eşimin bundan hakki varmi ??
Annem ikinci evliligini yapti 4 ay önce annemin üstünde mallarimiz var müstakil ev 7 yildir var, Allah korusun annem vefat ettigi zaman annemin kocasinin mirasci olarak hakki olurumu? Tşkler cvp icin
ilginiz ve yardiminiz icin gercekten tesekkur ederim. Kucuk sehirlerde sizin gibi deneyimli ve itibarli hukuk burolari bulmak gercekten cok zor.
Tapu ve fatura benim uzerime.. Ama evliligimiz basindan beri tek maas la gecinmeye calistik. Butun ekstra masraflarimizi bir kac sene ilk evimizin kirasi dahil benim babam karsiladi. Buyuk borclarimizi hep babam kapatti..
Ayrica 9 yil boyunca aylik 800 ile 1300 arasinda aylik duzenli yardimda bulundu babam.yani benim boyle bir meblag biriktirmem zaten mumkun degil.. Onun banka hesabinda elden cikis yapildi.. Muteahhit sirket benim adima bankaya yatirdi parayi kurusu kurusuna…
Ben esyalarin bir kismini vermeyi, 20 bin lira toplu odeme ve kizimin okul masraflarini karsilamayi kabul ettigim halde, esim tum esyalarida istedi. Bu sefer ailem de ya para ya esyalar dedide.
Calismiyorumda su an , bir dershane ile sozlesme imzaladim ve kendime yeni bir hayat kuracagim universiteye gidip yeniden..
Sorun esim, bir avukatla gorustugunu ne olursa olsun evden pay alacagini iddia edip, essek gibi cocuk ve kendisi icin nafaka odeyecegimi soyleyip beni tehdit etmeye basladida o yuzden size yazmak geregi hissettim..
Cok tesekkur ederim gercekten…
Calismalarinizda basarilar diler, en icten sevgi ve saygilarimi sunarim..
Merhabalar; Esimle bosanmak uzereyiz ve anlasmali bosanma uzerine yogunlastik .. Fakat iyi niyetime ragmen (cocugun kisisel giderleri aylik ve toplu para vermek) ayrica ev esyalarinin hepsinde de diretiyor..
Ayrica 2007 yilinda evlendik ve 2013 haziranda o zamanki degerle 170 bin lira ya bir ev aldik ve tapu benim uzerime..
Fakat; Evin butun parasini benim babam verdi..
Burada bir avukat bunu kanitlamanin mumkun olmadigini soylerken ,diger bir avukat gerekli belgeler olduktan sonra(Fatura, Babamin hesap ödeme günü banka kayitlari ve muteahhitin sahitligi) karsiliksiz edinilmis mala girecegini belirtmekte..
Esim bu evden bir hak elde edebilir mi? yada hak elde ederse tumunden mi hak elde eder veya mahkemenin belirleyecegi gunku rayic bedelden ailemin odedigi ucret dusulerek geride kalan ucretin mi yarisini alir yada hic alamaz mi?
Sehir disindan yaziyorum, ikilemde kaldigim icin size danismak istedim , yardimci olabilirseniz sevinirim..
iyi calismalar dilerim..
SAYGILARIMLA
tapu eşle ortak ise, yine de babam bağışlamıştı çoğunu diye kişisel mal iddiasında bulunulabilir mi?