Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 132. maddesinde düzenlenmiştir. Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu işlenmesiyle Anayasa tarafından korunan haberleşme özgürlüğü de ihlal edilmiş olacağı için bu suç düzenlemesiyle korunan hukuki değer ‘’özel yaşam’’ ve ‘’haberleşme özgürlüğü’’ dür. Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu, haberleşmenin tarafı olmayan üçüncü bir kişinin, kişiler arasındaki aleni olmayan haberleşmenin gizliliğini ihlal etmesi suretiyle işlenir. Haberleşmede gizlilik esas olup, bu gizliliğin üçüncü bir kişi tarafından ihlal edilmesi suç teşkil etmektedir. Buna göre kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğini ihlal eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.
Yazı İçeriği
1. Haberleşme Özgürlüğü Nedir?
2. Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu Nedir?
3. Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunun Temel Hali
4. Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunun Nitelikli Halleri
4.1. Suçun Kamu Görevlisi Tarafından İşlenmesi
4.2. Belli Bir Meslek ve Sanatın Sağladığı Kolaylık İle İşlenmesi
5. Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunun Hareket Unsuru
5.1. Kayıt Altına Alma Yoluyla İşlenmesi
5.2. İfşa Etme Yoluyla İşlenmesi
5.3. Kendisiyle Yapılan Haberleşmenin İfşa Edilmesi Yoluyla İşlenmesi
6. Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunun Cezası
7. Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunda Verilecek Cezanın Ertelenmesi
8. Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunda Hükmün Açıklanmasının Geriye Bırakılması
9. Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunda Zamanaşımı ve Şikayet
Kanun koyucu tarafından işbu ‘’ihlal etme’’ fiilinin nasıl gerçekleşeceği hususunu TCK’nın 132. maddesinde seçimlik hareketlere yer vererek sıralanmış olup, bu yazımızda haberleşmenin gizliliğini ihlal suçundan bahsedilecektir.
1. Haberleşme Özgürlüğü Nedir?
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 22. maddesi ile ‘’haberleşme özgürlüğü’’ kişilere bir hak olarak tanımlanmıştır. Anayasal güvence ile korunan işbu hakkın ihlali, Türk Ceza Kanunu’nun 132. maddesi ile suç olarak sayılmış olup failinin cezalandırılacağı hüküm altına alınmıştır.
Haberleşme özgürlüğü, kişinin istediği bireylerle istediği biçimde haberleşmesinin engellenmemesi, dilediği biçimde haber verme ve haber alma hürriyetine sahip olması ve bu haberleşmenin, haberleşmenin tarafı olan kimselerin izni ve onayı olmadan üçüncü kişilerin algısına ve müdahalesine sokulmamasını ifade eder.
Anayasal güvence ile temel hak ve hürriyetler arasında sayılan haberleşme özgürlüğü, bireysel düşünce özgürlüğünün uzantısı olduğu ve insan hak ve hürriyetleri arasında ilk sıralarda yer aldığı için bu temel hakkın ihlali halinde TCK kapsamında çok ağır cezalar öngörülmüştür. Nitekim haberleşmede gizlilik esastır.
2. Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu Nedir?
Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu, iki veya daha fazla kişinin, aleni olmayan ve başkaları tarafından duyulmayacağı iradesiyle gerçekleştirdikleri haberleşmenin dinlenmesi veya başka bir suretle ifşa edilmesi ile oluşan suça denir.
Haberleşmenin gizliliğinden bahsedebilmemiz için objektif ve sübjektif unsurların birlikte varlık göstermesi gerekecektir. Haberleşmenin gizliliği kavramının objektif unsuru, haberleşmenin içeriğinin sınırlı sayıda kişi tarafından biliniyor olması olup sübjektif unsuru ise haberleşmeyi gerçekleştiren kimselerin haberleşmenin içeriği ile ilgili üçüncü kişiler tarafından bilgi sahibi olunmaması yönünde bir inanç ve iradeye sahip olmalarıdır. Dolayısıyla sınırlı sayıda kişi tarafından bilinen bir içerik ile haberleşme gerçekleştiriliyorsa ve haberleşmeyi gerçekleştiren kişilerce, başkaları tarafından haberleşmenin içeriğinin bilinmeyeceğine dair bir inanç ve irade mevcutsa söz konusu haberleşmenin gizli olduğundan söz edilir. İlgili bu haberleşmenin gizliliğini ihlal eden kimseler ise haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunu işlemiş olacaklardır.
Haberleşmenin Hangi Kanalla Gerçekleştiği Suçun Oluşumunu Etkiler Mi?
Haberleşmenin gizliliğini İhlal suçundan bahsedebilmek için öncelikli olarak yukarıda bahsedilmiş olduğu üzere haberleşmeyi gerçekleştiren kişilerin, haberleşmenin içeriğinden başkaları tarafından bilgi sahibi olunmayacağına yönelik inanç ve iradelerinin bulunması gerekir. Ancak haberleşmenin gizliliğinden bahsedebilmemiz için salt bu inanç ve irade yeterli olmayıp aynı zamanda haberleşmenin tarafı olan kişilerce bu haberleşmenin gizliliğinin de sağlanabilmesi için uygun araçların da kullanılması gerekmektedir. Yani pek çok kimsenin haberleşmenin içeriğini öğrenebilme imkanına sahip olduğu araç ve ortamlarda haberleşme gerçekleştirildiği takdirde, haberleşmenin gizliliğinden söz edilemeyeceği gibi haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu da gündeme gelmeyecektir.
Örneğin üç kişi arasında gerçekleşen bir haberleşmenin, başka kişilerin de bulunduğu bir konferans salonuna yansıtılan projeksiyon ekranı vasıtasıyla yapılması durumunda, bu görüşmenin başkaca kişiler tarafından kaydedilmesi suç oluşturmayacaktır. Çünkü haberleşmeyi gerçekleştiren kişilerce kullanılan ortam ve araçlar, haberleşmenin başkaca kişiler tarafından öğrenilmesine imkan vermektedir.
Yüz Yüze Yapılan Konuşmaların Dinlenilmesi veya Kayda Alınması Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunu Oluşturmaz
Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun oluşabilmesi için, haberleşmeyi gerçekleştirirken yararlanılan araçlar bakımından kanun koyucu bir sınırlama getirmemiştir. Dolayısıyla kişiler aralarındaki haberleşmeyi gerçekleştirirken telefon, mektup, internet, kağıt, telgraf ve her türlü sair iletişim araçları kullanarak yapılan haberleşmenin ihlali, bu suçun oluşmasına sebebiyet verecektir.
Ancak kanun lafzından da anlaşılacağı üzere haberleşmenin mutlaka bir araç ile yapılması gerekmektedir. Bir araç vasıtası ile yapılmayan, haberleşme niteliği taşımayan yüz yüze yapılan konuşmaların çıplak kulakla dinlenilmesi, bu suçun oluşmasına sebebiyet vermez. Fakat eğer şartları varsa bu durum ‘’özel hayatın gizliliğini ihlal suçu’’ kapsamında değerlendirilebilir. Eğer yüz yüze yapılan konuşmaların ses veya görüntü kaydeden cihazlar kullanmak suretiyle kayda alınması durumu söz konusu olursa da yine haberleşmenin gizliliğini ihlal suçundan bahsedilemeyecek olup, şartları varsa ‘’Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması Suçu’’ gündeme gelecektir.
Konuyla ilgili detaylı bilgi almak için Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçu ve Cezası başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
İhlalin Oluşması İçin Kişiler Arasında Yapılan Haberleşmenin ‘’Sır’’ Niteliğinde Olması Gerekmez
Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun oluşabilmesi için kişiler arasında gerçekleştirilen haberleşmenin içeriğinin kişilerin özel hayatına ilişkin olması veya sır niteliği taşıması gerekmemektedir. Diğer bir deyişle kişiler arasındaki haberleşmenin özel bir konuya ilişkin olup olmadığının bir önemi olmaksızın yalnızca düşünce ve duygu aktarımı şeklinde olması bu suçun oluşumu için yeterli olmaktadır.
3. Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunun Temel Hali
Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun temel hali, haberleşmenin tarafı olmayan üçüncü bir kişinin, kişiler arasındaki aleni olmayan haberleşmenin gizliliğini ihlal etmesi suretiyle işlenir. Kanun maddesinde kanun koyucu tarafından doğrudan ‘’ihlal etmek’’ ibaresi kullanılmış olup, bu ihlalin ne şekilde vücut bulacağı detaylı suretle ifade edilmemiştir. Dolayısıyla bu suçun ihlal etme vasfını taşıyan herhangi bir fiil ile işlenebilmesi mümkün olduğundan serbest hareketli suçlar katagorisine girdiği söylenebilir.
Sonuç itibarıyla haberleşmenin tarafı olmayan failin, kişiler arasındaki aleni olmayan haberleşmeyi ‘’okuması’’ veya ‘’dinlemesi’’ hareketlerinden birini kullanarak ihlal etmesi durumunda, haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu gündeme gelecektir. Dolayısıyla failin, bilgisine ve görgüsüne açık olmayan bir haberleşmeyi çeşitli araçlar kullanarak ve özel bir gayret göstererek haberleşmenin içeriğini ve haberleşmenin taraflarını öğrenmesiyle bu suçun temel hali vücut bulmuş olacaktır.
4. Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunun Nitelikli Halleri
Suçun kanuni tanımında, suçun temel halinin yanında cezayı arttırıcı veya azaltıcı sebeplerin de sayılmış olduğu durumlarda suçun nitelikli hallerinden bahsedilir. Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun da kanuni tanımında cezanın arttırılacağı haller hüküm altına alınmış olup, işbu suçun kanunda sayılı nitelikli hallerinin işlenmesi durumunda cezada arttırıma gidilecektir.
4.1. Suçun Kamu Görevlisi Tarafından İşlenmesi
Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun bir kamu görevlisi tarafından ve görevin gereklerini kötüye kullanmak suretiyle işlenmesi halinde bu suçun nitelikli hali gündeme gelecek ve ceza yarı oranında arttırılacaktır.
Kamu görevlisinin, kanun veya yönetmelikle düzenlenen görev tanımına aykırı hareketlerde bulunması bu suçun nitelikli halinin fiil unsurunun gerçekleşmesi için yeterli görülmüştür. Görevin gereklerini kötüye kullanma hareketinin ne olduğu, bu suçun faili olan kamu görevlisinin hangi mevzuata tabi olduğuna göre değişecektir. Bu doğrultuda söz konusu suçun konusu olan idari işlemin yapılması sırasında gerekli olan yetki, şekil, konu, sebep ve amaç unsurlarından herhangi birinin kamu görevlisinin tabi olduğu mevzuata aykırı yapılması halinde suçun nitelikli halinin fiil unsuru oluşacak ve cezayı arttırıcı nitelikli hal gündeme gelecektir.
4.2. Belli Bir Meslek ve Sanatın Sağladığı Kolaylık İle İşlenmesi
Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun failinin, belli bir mesleğin veya sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanarak bu suçu işlemesi halinde nitelikli hal gündeme gelecek ve ceza yarı oranında arttırılacaktır. Bu nitelikli halin gündeme gelebilmesi için failin yapmış olduğu meslek veya sanat ile suçun işlenmesi arasında bir nedensellik bağı bulunması gerekmekte ve bu meslek veya sanatın suçun işlenmesini kolaylaştırması gerekmektedir.
5. Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunun Hareket Unsuru
5.1. Kayıt Altına Alma Yoluyla İşlenmesi
Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunu düzenleyen Türk Ceza Kanunu’nun 132. maddesinin 1. fıkrasının ikinci cümlesinde ‘’Bu gizlilik ihlali haberleşme içeriklerinin kaydı suretiyle gerçekleşirse, verilecek ceza bir kat artırılır.’’ şeklinde hüküm altına alınarak seçimlik hareketlerden bir tanesi belirlenmiştir. Buna göre haberleşmenin gizliliğinin ihlali suçunun fail tarafından, iki veya daha fazla kişi tarafından aleni olmayacak şekilde yapılan haberleşmenin içeriğinin kayıt altına alınması suretiyle bu suç işlenirse, cezada arttırıma gidilecektir.
İşbu kayıt altına alma işlemi her türlü ses ve görüntü kaydeden elverişli bir cihaz yoluyla işlenebilir. Failin kaydetmiş olduğu bu haberleşmeyi dinlemesi veya okuması gerekmemektedir. Failin haberleşmenin içeriğini salt kaydetmiş olması bu suçun nitelikli halinin oluşması için yeterli olup, ayrıca failin haberleşmenin içeriğini öğrenmiş olması şart değildir.
Bu seçimlik harekete örnek olarak; haberleşmenin fail tarafından telefonunun ses kayıt cihazını kullanarak ses kaydına alınması, iki kişi arasında geçen Whatsapp konuşmalarının fail tarafından fotoğrafının çekilmesi verilebilir.
Konuyla ilgili detaylı bilgi almak için İzinsiz Ses ve Görüntü Kaydı Alınması başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
5.2. İfşa Etme Yoluyla İşlenmesi
Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunu düzenleyen Türk Ceza Kanunu’nun 132. maddesinin 2. fıkrasında ‘’ Kişiler arasındaki haberleşme içeriklerini hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.’’ olmak üzere bir diğer seçimlik hareket hüküm altına alınmıştır. Buna göre fail tarafından, iki veya daha fazla kişi arasında gerçekleştirilen haberleşmenin içeriğinin ifşa edilmesi yoluyla haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun nitelikli hali işlenmiş olur. ‘’İfşa Etme’’, haberleşmenin içeriğinin, haberleşmenin tarafı olmayan başkaca kişilere duyurulması, aktarılması anlamına gelmektedir. Dolayısıyla bu suçun konusu, haberleşmenin kendisi değil haberleşmenin içeriğidir.
Haberleşmenin içeriğinin fail tarafından hukuka uygun şekilde öğrenilmiş olması, haberleşmenin gizliliğini ifşa etme yoluyla ihlal suçunun oluşmasına engel olmayacaktır. Diğer bir deyişle fail tarafından haberleşmenin içeriği ister hukuka uygun yollarla öğrenilmiş olsun, ister hukuka aykırı yollarla öğrenilmiş olsun fark etmeksizin ‘’ifşa etme’’ fiilini gerçekleştirmesiyle suçu işlemiş sayılacaktır.
Netice olarak bu seçimlik hareketin oluşabilmesi için hukuka aykırı olarak yapılması gereken ifşa etme fiilinin kendisidir. Failin, bu haberleşmenin içeriğini hukuka aykırı şekilde ifşa etmesi bu suç düzenlemesinde şart olarak aranmıştır. Dolayısıyla hukuka uygun şekilde haberleşmenin içeriğinin başkaca kişiler tarafından öğrenilmesi sağlanırsa, bu suç oluşmayacaktır. Örnek vermek gerekirse iki kişi arasındaki telefon görüşmelerinin hukuka uygun delil kapsamında mahkeme salonunda dinlenilmesi halinde, haberleşmenin gizliliğini ifşa etme suretiyle ihlal suçu oluşmayacaktır.
5.3. Kendisiyle Yapılan Haberleşmenin İfşa Edilmesi Yoluyla İşlenmesi
Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunu düzenleyen Türk Ceza Kanunu’nun 132. maddesinin 3. fıkrasında kişinin kendisiyle yapılan haberleşmenin ifşa edilmesi suretiyle bu suçun işlenebileceği bir diğer hal düzenlenmiştir. İlgili fıkraya göre kişinin kendisiyle yapılan haberleşmenin içeriğini, haberleşmenin diğer tarafının rızası ve onayı olmaksızın hukuka aykırı şekilde alenen ifşa etmesi ile bu suç işlenmiş olacak ve cezada arttırıma gidilecektir.
TCK’nın 132. maddesinin 2. fıkrasında yer alan nitelikli hal ile işbu 3. fıkrada yer alan nitelikli hal arasında ciddi farklar bulunmaktadır. İlk fark ise failin niteliğindedir. Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunun ‘’Kendisiyle yapılan haberleşmenin ifşa edilmesi’’ Yoluyla İşlenmesi suçunda fail, haberleşmenin taraflarından bir tanesidir.
Bu halin oluşabilmesi için kanunda öngörülen bir diğer şart ise ‘’aleniyet’’ şartıdır. Yargıtay tarafından bu hükümde yer alan aleniyet kavramına açıklık getirilmiştir. Buna göre aleniyetten, sayısı belirli olmayan ve mutlaka birden fazla kişi tarafından algılanabilme imkanı bulunan bir ortamda ifşa edilmesi ile aleniyet şartı oluşmuş olacaktır.
Toparlanacak olursa haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun TCK 132/3 kapsamında işlenebilmesi için, haberleşmenin tarafı olan kişi tarafından haberleşmenin içeriğinin ilgilinin rızası olmaksızın aleni bir ortamda ifşa edilmesi, başkalarının bilgi ve görgüsüne sunulması gerekmektedir.
6. Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunun Cezası
Türk Ceza Kanunu’na göre Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun temel şeklinin cezası, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıdır.
Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun yukarıda bahsedilen nitelikli hallerinin cezası ise, her nitelikli hal için farklı sınırlarda belirlenmiştir.
Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunun ‘’Kayıt Altına Alma’’ Suretiyle İşlenmesi halinde verilecek ceza bir kat arttırılır. Dolayısıyla bu nitelikli halin işlenmesi durumunda 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür.
Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunun ‘’İfşa Etme’’ Suretiyle İşlenmesi halinde ise failin iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılması öngörülmüştür.
Son olarak Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunun ‘’Kendisiyle yapılan haberleşmenin ifşa edilmesi’’ Yoluyla İşlenmesi halinde ise TCK tarafından bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür.
7. Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunda Verilecek Cezanın Ertelenmesi
TCK 51. maddesi gereğince, işlediği suçtan dolayı iki yıl ve daha az süreyle hapis cezasına mahkum edilen kişinin cezası ertelenebilir. Cezanın ertelenmesine karar verilebilmesi için, kişin daha önce üç aydan daha fazla hapis cezasına mahkum edilmemiş olması ve bir daha suç işlemeyeceği yönünde mahkemede bir kanaat oluşması gerekmektedir. Dolayısıyla Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu için hükmedilen cezasının 2 yıl veya daha az olması halinde cezanın ertelenebilmesi mümkündür.
8. Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunda Hükmün Açıklanmasının Geriye Bırakılması
Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için, sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması, bir daha suç işlemeyeceği yönünde mahkemede bir kanaat oluşması, kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi, gerekir. Açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen hükümde, mahkûm olunan hapis cezası ertelenemez ve kısa süreli olması halinde seçenek yaptırımlara çevrilemez. Dolayısıyla Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu için hükmedilen cezasının 2 yıl veya daha az olması halinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilmesi mümkündür.
9. Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunda Zamanaşımı ve Şikayet
Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu için soruşturma ve kovuşturma yapılması şikayete tabiidir. Dolayısıyla bu suçtan ötürü cezai süreç başlatılabilmesi için mağdur tarafından şikayette bulunulması gerekmektedir. Kişiler her zaman ilgili mercilere şikayet yolunu kullanarak bu suçu bildirebilir. Ancak bu suç için 8 yıllık bir dava zamanaşımı süresi söz konusudur. Bu sebeple Haberleşmenin Gizliliğini İhlal suçundan ötürü 8 yıl içinde soruşturma ve kovuşturma sürecinin başlatılması gerekmektedir.
Şikayet hakkı ile ilgili daha fazla bilgi için ‘’Şikayet Hakkı ve Şikayetten Vazgeçmenin Sonuçları’’ başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.