
Değerli müvekkillerimiz,
Dünya genelinde yaşanan Koronovirüs (Covid-19) salgını riski nedeniyle, hukuki soru ve sorunlarınız için mobil ve online iletişim kanallarımızı kullanmanızı öneririz.
Haysiyetsiz hayat sürdürülmesi kavramından, toplumun değerlerine, ahlaki yapısına, şeref ve namus anlayışına aykırı yaşam biçiminin benimsenmiş olması ve bunun devamlılık arz edecek biçimde sürdürülmesi anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanunu m.163 uyarınca, eşlerden birinin, bu neviden bir hayat tarzını benimsemiş olması, diğer eş bakımından haklı bir boşanma nedenidir. Söz gelimi, eşin genelev işletmesi, kumar alışkanlığının olması yahut başka kimselerle zinaya varmayan fakat yakın temas gerektiren davranışlarda bulunması bu duruma örnek olarak verilebilir. Fakat boşanma için yalnızca süreklilik arz eden bu davranışların varlığı yeterli görülmemekte, aynı zamanda, diğer eşten, evlilik birliğini sürdürmesinin beklenemez hale gelmesi şartı da aranmaktadır. Yani eşin bu davranışları nedeniyle diğer eşin bu evliliği devam ettirebilmesi mümkün görülmemelidir. Bu şartların oluşması halinde, boşanmak isteyen eş; herhangi bir süre kısıtlamasına tabi olmaksızın aile mahkemesinde boşanma davası açabilecektir.
Yazı İçeriği
1. Haysiyetsiz Hayat Kavramı
2. Haysiyetsiz Hayat Sürme Nedeniyle Boşanma Davasının Şartları
3. Haysiyetsiz Hayat Sürdürüldüğünün İspatlanması
4. Dava Açma Süresi
5. Görevli ve Yetkili Mahkeme
Türk toplumunda, bireylerin onur ve haysiyet kavramlarına yüklemiş oldukları önem ve değer oldukça fazladır. Toplumun bu yapısına ayak uyduran kanun koyucu da, haysiyetsiz yaşam sürmeyi özel bir boşanma nedeni olarak kabul etmiştir. Bunun bir sonucu olarak “haysiyetsiz yaşam sürme” hali, Türk Medeni Kanun’da ayrıca ve özel olarak düzenleme alanı bulmuştur.
Haysiyetsiz hayat sürme ile kastedilen, toplumun ahlaki nitelemelerine göre şeref, haysiyet, namus, gibi kavramlara aykırı şekilde yaşamaktır. Bu nedenle, haysiyetsiz hayat sürme dediğimiz olgu somut vakanın durumuna göre değerlendirilebilecek bir boşanma sebebidir. Bir hayatın haysiyetsiz olup olmadığı, takdiri bir kavramdır. Haysiyet kavramı toplumdan topluma değişiklik gösterebileceği gibi, kişiden kişiye göre de farklılık gösterebilmektedir. Yargıtay, fuhuş amacıyla gizli randevu evi işletmeyi, ayyaşlık düzeyinde alkol kullanmayı, kumarbazlığı, uyuşturucu madde müptelası olmayı, bu kapsamda değerlendirmektedir. Keza homoseksüel bir yaşam sürmek ve hayat kadını olarak çalışmak haysiyetsiz yaşam biçimleri olarak kabul edilmektedir.
Eşlerden birisi haysiyetsiz hayat sürer ve bu duruma neden olan eşle yaşamak, diğer eşten beklenemez hal alırsa, diğer eş süreye bağlı olmaksızın boşanma davası açabilecektir.
“4721 sayılı Türk Medeni Kanunu
III. Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme
Madde 163 –
“Eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu sebeplerden ötürü onunla birlikte yaşaması diğer eşten beklenemezse, bu eş her zaman boşanma davası açabilir.”
Türk Medeni Kanunu’nun 163. maddesinde düzenleme alanı bulan haysiyetsiz yaşam sürme nedeniyle boşanma davası açılabilmesi iki şarta bağlanmış durumdadır. Buna göre;
Haysiyetsiz Hayat Sürdürülmesi
Kanun metninde açıkça hayat sürme dendiğinden ötürü, bir defalık bir haysiyetsiz davranış boşanma sebebi sayılmak için yeterli değildir. Söz konusu eylemin devamlılık arz etmesi gerekmektedir. Bu nedenle, bir defaya mahsus kumar oynanmasının haysiyetsiz hayat sürme olarak ortaya konması mümkün olmayacaktır.
Bu noktada, ilk kural yukarıda açıklanmış olan haysiyetsiz hayat sürme olarak tanımlanabilecek davranışların en azından belirli bir süre devam etmiş olmasıdır. İkinci önemli olan husus ise, benimsenmiş olan bu hayat biçiminin evlilik birliği süre gelirken var olmasıdır. Yani, eşin evlilikten önceki haysiyetsiz hayat olarak addedilebilecek yaşam tarzı gerekçe gösterilerek, bu madde nedeniyle boşanma davası açılması mümkün değildir. Bu gerekçeyle boşanma kararı verilebilmesi için, örneklenen davranışların, evlilikten önce başlamışsa bile evlilik süresince devam etmesi beklenmektedir.
Son olarak, eşin bu davranışlarında kusurlu olması gerekmektedir. Yani, söz gelimi eşe zorla belirli bir süre uyuşturucu kullandırılmış olması yahut tehditle başka kimselerle cinsel ilişkiye zorlanmış olması bu kapsamda değerlendirilemez.
Evliliğin Sürdürülmesinin Beklenemez Hale Gelmesi
Haysiyetsiz hayat sürme nedeniyle açılacak boşanma davalarında, kanun koyucu tarafından bir de çekilmezlik koşulu getirilmiştir. Eşin haysiyetsiz hayat sürmesinden dolayı onunla birlikte yaşamanın diğer eşten beklenemeyecek olması halinde, çekilmezlik koşulu gerçekleşmiş sayılır. Eğer haysiyetsiz hayat süren eş ile birlikte olmak, diğer eş için hayatı çekilmez kılmıyor ise, o zaman bu nedene dayalı boşanma kararı verilemeyecektir. Örneğin, bir eşin uyuşturucu kullanması haysiyetsiz hayat sürme nedeniyle boşanma kararı verilmesi için yeterli değildir. Ayrıca eşin bu davranışı nedeniyle ortak hayatın diğer eş için çekilmez hale geldiğinin ispatlanması gerekmektedir. Bu konuda, eş için hayatın çekilmez hale gelip gelmediğini tespit etme yetkisi, hâkime bırakılmıştır.
Şu halde, söz gelimi eşiyle aynı yaşam tarzını benimsemiş olan diğer eşin bu gerekçe ile boşanma talebinde bulunması, iyi niyet ve dürüstlük kurallarına aykırı olacaktır. Örneğin, her iki eşin de uyuşturucu bağımlısı olması halinde, eşlerden birinin uyuşturucu bağımlılığı gerekçe göstererek boşanma talebinde bulunması, kanunun koyucunun amacına aykırılık teşkil edecektir.
Kanunun aradığı şartların varlığı halinde, haysiyetsiz hayat sürme nedenine dayalı olarak dava açan eş, iddiasını ispatlamak zorundadır. Haysiyetsiz hayat sürme ispatlanamadığı takdirde, dava reddedilecektir. Tanık anlatımları gibi genel ispat araçları ile bu iddianın ispatlanması mümkündür.
Bu noktada önemle belirtmek isteriz ki, haysiyetsiz hayat sürdüğü iddia edilen eşin bunu kabul etmesi hâkimi bağlamayacaktır. Örneğin eşin “haysiyetsiz bir yaşam tarzım var” demesi iddianın kabulü anlamında gelmektedir. Fakat hâkim bu kabul nedeniyle boşanmaya karar vermek zorunda değildir. Bunun asıl sebebi ise tarafların bu gerekçeyi ileri sürerek önceden anlaşmak suretiyle boşanmak istemelerinin engellenmesidir. Burada anlaşmalı boşanma davasının şartları oluşmamasına rağmen eşlerin kanunu delmek suretiyle hareket etmelerinin önüne geçilmek istenmiştir. Bu noktada tarafların hakikaten yukarıda belirtilen şartların oluşup oluşmadığını kanıtlaması gerekecek ve hâkim de bu yönde vicdani bir kanaat oluşturacaktır. Bu kanaat uyarınca boşanma kararı verilecek yahut verilmeyecektir.
Kanunumuzda, dava hakkını bir süre ile bağlı kabul edilmemiş ve aftan da bahsedilmemiştir. Dolayısıyla, haysiyetsiz hayat sürme nedenine dayanılarak açılacak boşanma davaları bir süre kısıtlamasına tabi değildir, her zaman açılabilir. Ancak, eşinin çok uzun süredir haysiyetsiz bir hayat sürdüğünü bilen ve buna tepkisiz kalan diğer eşin bu davayı açması, hakkın kötüye kullanılması anlamına gelecektir. Aynı zamanda uzun süredir birlikte yaşam sürülmesi nedeniyle yukarıda belirtilen çekilmezlik şartı yerine gelmemiş olacaktır. Bu nedenle, diğer eşin haysiyetsiz hayatını evlilik için çekilmez saymadığı şeklinde yorumlamaların önüne geçmek için, davanın belirli bir süre zarfında açılması, davacı eşin yararına olacaktır.
Boşanma davasında görevli mahkeme aile mahkemesidir. Aile mahkemesinin bulunmadığı yerde ise asliye hukuk mahkemesi, aile mahkemesi sıfatıyla davaya bakacaktır.
Yetkili mahkeme ise, eşlerden birinin yerleşim yeri veya eşlerin davadan önce son altı aydan beri oturdukları yer mahkemesidir.
Değerli müvekkillerimiz,
Dünya genelinde yaşanan Koronovirüs (Covid-19) salgını riski nedeniyle, hukuki soru ve sorunlarınız için mobil ve online iletişim kanallarımızı kullanmanızı öneririz.
KİŞİSEL VERİLERİN İŞLENMESİ HAKKINDA
“AYDINLATMA METNİ”
İnternet sitemizi kullanmanız dolayısıyla, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) başta olmak üzere yürürlükteki mevzuat kapsamında birtakım verilerinizin toplanması, saklanması, işlenmesi, aktarılması ve KVKK kapsamına dahil başkaca işlemlerin detayı ve amacı hakkında, veri sorumlusu olarak sizleri bilgilendirmek isteriz.
Genel Bilgiler
İlgili mevzuata göre, “kişisel veri” kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgidir. “Özel nitelikli kişisel veri” ise kişilerin ırkı, etnik kökeni, siyasi düşüncesi, felsefi inancı, dini, mezhebi veya diğer inançları, kılık ve kıyafeti, dernek, vakıf ya da sendika üyeliği, sağlığı, cinsel hayatı, ceza mahkûmiyeti ve güvenlik tedbirleriyle ilgili verileri ile biyometrik ve genetik verileridir. İşbu Aydınlatma Metninde, özel ve/veya genel nitelikli olma ayrımı yapılmaksızın, her neviden veri için “Kişisel Veri” ifadesi kullanılacak olup durumun gereğine göre özel nitelikli kişisel verilerin de bu ifade kapsamına dahil edilebileceğini belirtmek isteriz. Keza, internet sitemizi kullanırken size daha efektif hizmet sağlayabilmek adına çerezler, web işaretçileri ve benzeri uygulamaları da kullanabilmekteyiz. Çerez kullanımının durdurulmasını tarayıcı ayarlarınızı değiştirerek her zaman sağlayabilirsiniz. Çerez kullanımının durdurulması, internet sitemizdeki bazı fonksiyonların kullanımını sınırlandırabilecektir.
Kişisel veriler toplandıktan sonra silme, yok etme ya da anonim hale getirme işlemlerine kadar olan süreçte gerçekleştirilen elde etme, kaydetme, depolama, muhafaza etme, değiştirme, yeniden düzenleme, açıklama, aktarılma, sınıflandırılma ya da kullanılmasını engelleme ve sair kapsamda veriler üzerinden gerçekleştirilen her türlü işlem ise KVKK kapsamında “kişisel verilerin işlenmesi“ olarak değerlendirilmektedir.
Kişisel veri veya özel nitelikli kişisel veri tanımına uygun bilgilerinizi Kulaçoğlu Hukuk Bürosu (Veri Sorumlusu) olarak bizimle paylaşmanız durumunda, onay kutucuğunu işaretleyerek bu verilerinizin işlenmesi için açık rıza verdiğinizi belirtmek isteriz.
Kişisel Verilerin Toplanması ve Hukuki Sebepleri
İnternet sitemizi kullanırken birtakım kişisel verilerinizi, Veri Sorumlusu sıfatımız ile bizimle paylaşmanızı talep edebilmekteyiz. İşbu kişisel verileriniz fiziksel olarak sözlü veya yazılı şekilde toplanabileceği gibi, elektronik ortamda da toplanabilir. Keza, kişisel verileriniz, Veri Sorumlusu sıfatıyla doğrudan tarafımızca toplanabileceği gibi, Veri Sorumlusu adına veri işleyen gerçek veya tüzel kişiler tarafından veya ifa ettiğimiz iş ve hizmetin bir gereği olarak destek aldığımız ulusal/uluslararası kişi ve kuruluşlar ile diğer 3.kişiler tarafından, sayılanlarla sınırlı olmamak üzere, internet sitemiz, blog mesajları, iletişim formları, iş/staj ve sair başvuru formları, bilgi formları, video konferans ve/veya online hukuki danışmanlık hizmeti esnasında kaydedilebilen ses ve/veya video kayıtları, telefon görüşmesi ve/veya telekonferans esnasında kaydedilebilen ses kayıtları, kısa mesajlar, WhatsApp, sosyal medya vs kanallarıyla gerçekleştirilenler başta olmak üzere her türlü iletişim kanalları aracılığı ile toplanabilmektedir. Bu verileriniz elektronik ya da internet tabanlı araçlar ve sair vasıtalar kullanılarak otomatik yöntemlerle elde edilebildiği gibi, tarafımıza sunduğunuz formlar, sözleşmeler, bildirimler, adli veya idari merci kararları gibi yöntemlerle de elde edilebilmektedir.
Kişisel Verilerin İşlenme Amacı ve Aktarımı
Kişisel verileriniz, yürürlükteki ilgili mevzuat uyarınca, hukuka, iyi niyet ve dürüstlük kurallarına uygun, doğru ve güncel olarak, belirli, açık ve meşru amaçlarla ve bu amaçlarla bağlantılı, sınırlı ve ölçülü olarak işlenmekte olup ilgili mevzuatta öngörülen ve işlendikleri amaç için gerekli olan süre kadar muhafaza edilmektedir.
KVKK uyarınca, Veri Sorumlusu olarak bizimle paylaşmış olduğunuz kişisel verileriniz, yerine getirmekte olduğumuz her türlü hizmet ve faaliyet amaçlarımız ile gerektiğinde işe/staja alım süreçleriyle bağlantılı ve ölçülü olarak söz konusu hizmetlerden faydalanmanız, hak ve menfaatlerinizin korunması ve sair amaçlar ile KVKK ve yasal düzenlemelere uygun olarak işlenebilecek, hizmetlerimiz kapsamında ve ilgili mevzuata uygun olarak UYAP sistemi başta olmak üzere, adli, idari vb. kurumlara ve/veya yetkili kıldıkları kişi ya da merciler ile somut olayın şartlarına göre yurtdışında olup olmamasından bağımsız olarak ilgili üçüncü kişi ve kurumlara aktarılabilecek ve ilgili mevzuatta belirlenen süreler boyunca saklanıp gerekli işlemlere tabi tutulabilecektir.
Ağ Sunucusu Veri Günlüğü
İnternet sitemize giriş yapmanızın kaçınılmaz bir sonucu olarak, veri günlüğü olarak tanımlanan ve aşağıda listelenmiş olan verileriniz, ağ tarayıcınız tarafından internet sunucumuza otomatik olarak aktarılmakta ve onayınız aranmaksızın veri günlüğü kayıtlarına kaydedilmektedir:
Veri günlüğü internet sitemizin sizin için daha kullanışlı hale getirilebilmesi amacıyla istatistiki bilgi sağlamak için kullanılmakta olup, takiben derhal silinir.
Kişisel Verilerin Güvenliğinin Sağlanması İçin Alınan Tedbirler
6698 Sayılı Kişisel Verileri Koruma Kanun’un ilgili maddesine uygun olarak, kişisel veri güvenliğinizin sağlanması için hukuka aykırı olarak işlenmelerini ve erişilmelerini önlemek ve muhafazalarının sağlamak amacıyla gerekli teknik ve idari tedbirler Veri Sorumlusu olarak tarafımızca alınmaktadır.
Veri Sahibinin Hakları
Kişisel veri sahipleri KVKK uyarınca aşağıda yer alan haklara sahiptir:
Yukarıda belirtilen hakların kullanımıyla veya genel olarak Aydınlatma Metnimizle alakalı daha detaylı bilgi talepleriniz için “İletişim” sayfamızdan ulaşılabileceğiniz “İletişim Formu” aracılığıyla veya ıslak imzalı olarak “Esentepe Mah. Eser İş Merkezi B Blok Kat:8 No:63 Şişli/İstanbul/Türkiye” adresine ulaştırmanız ya da info@kulacoglu.av.tr e-posta adresine konu kısmında “Kişisel Veri Bilgi Talebi” ifadesi ile iletebilirsiniz.
Kişisel veri sahipleri olarak, haklarınıza ilişkin taleplerinizi Kulaçoğlu Hukuk Bürosu’na yukarıdaki şekillerde iletmeniz durumunda talebiniz, niteliğine göre en kısa sürede sonuçlandıracaktır. İlgili işlemin ayrıca bir maliyet gerektirmesi durumunda, Kişisel Verileri Koruma Kurulu’nca belirlenen tarifedeki ücret, Kulaçoğlu Hukuk Bürosu olarak tarafınızdan tahsil edilecektir.
Selam eşim beni 2 yıl boyunca madde kullanıyor diye devlete şikayet de bulundu. Denetimli serbestlik aldım ve temiz verdim ayrıca tehdit ve hakaret suçlarında atdi hakaret olarak para cezası aldım son boşanma davamız da aile birliğinin bozulması ve haysiyetsiz yaşam sürme lekesini atdi ben boşanmak istemediğimi hakime söyledi red edildi ve istinaf yolu açık olmak üzere denildi şimdi ben maddi ve manevi tazminat hakkım doğuyor mu bu konuda bunu öğrenmek istedim ellerinde böyle bir kanıt olmadığı halde benim gerek psikoloji gerekse onur ve gururumla oynanmıştır teşekkür ederim
Ahlaksızlığı bir kere değil, bir kaç kere ve sürekli hale getirince mi hayasız oluyormuş?