
Değerli müvekkillerimiz,
Dünya genelinde yaşanan Koronovirüs (Covid-19) salgını riski nedeniyle, hukuki soru ve sorunlarınız için mobil ve online iletişim kanallarımızı kullanmanızı öneririz.
Anayasamız ile güvence altına alınmış olan vücut bütünlüğünün dokunulmazlığı hakkının temel istisnasını, tıbbi müdahaleler oluşturur. Doktorlar, hastanın sağlığına kavuşabilmesi adına, mesleğinin doğası gereği, hasta açısından birtakım riskler barındıran tıbbi müdahalelerde bulunabilmektedir. Ancak bu riskler gerekli tüm dikkat ve özen gösterilmiş olsa dahi kaçınılmaz bir sonuç olarak ortaya çıkabilir. Oldukça yüksek risk seviyesine sahip olan tıbbi uygulamalarda, izin verilen riskin tıbbi karşılığı “Komplikasyon“; tedbirsizlik, dikkatsizlik hali ise “Malpraktis” olarak değerlendirilir. Bu durumda, doktor hatası nedeniyle zarara uğrayan kimsenin, doktora ve tıbbi müdahalenin gerçekleştiği sağlık kurumuna karşı maddi ve manevi tazminat davası açarak, uğranılan zararın giderilmesini talep edebilir.
Yazı İçeriği
1. Doktor Hatası (Malpraktis) Nedir?
2. Doktor Hatası (Malpraktis) Nedeniyle Tazminat Davasının Şartları Nelerdir?
3. Doktor Hatası (Malpraktis) Nedeniyle Tazminat Davası Nasıl Açılır?
4. Doktor Hatası (Malpraktis) Nedeniyle Maddi Tazminat
5. Doktor Hatası (Malpraktis) Nedeniyle Manevi Tazminat
6. Doktor Hatası (Malpraktis) Nedeniyle Tazminat Davasında Zamanaşımı
7. Doktor Hatası (Malpraktis) Nedeniyle Tazminat Davasında Görevli Mahkeme
Uygulamadaki çoğu hasta-doktor ilişkisi, sözleşmeye dayalıdır. Hukuk sistemimize göre, bu sözleşmenin bir nevi vekâlet sözleşmesi olduğu kabul edilmektedir. Bu durumda, hastanın malpraktisten kaynaklanan zararının giderilmesinde Türk Borçlar Kanunu’nun vekâlet sözleşmesine ilişkin hükümleri uygulama alanı bulacaktır. Diğer taraftan, sözleşmeye dayanmayan hasta-doktor ilişkilerine dair yargılama süreçlerinde ise, haksız fiil hükümleri uygulanacaktır.
Malpraktis, genel hatlarıyla doktorların tıbbi uygulamalarında hatalı davranış veya görev ihmali sonucu bir yaralanmaya ya da zarara yol açılması durumudur. Türk Tabipler Birliğinin Hekimlik Meslek Etiği Kuralları’nın, “Hekimliğin Kötü Uygulanması (Malpractice)” başlıklı 13. maddesinde şu tanıma yer verilmiştir:
“Bilgisizlik, deneyimsizlik ya da ilgisizlik nedeniyle bir hastanın zarar görmesi “hekimliğin kötü uygulaması” anlamına gelir.”
Türk hukuk teorisinde bu kavram, “Tıpta Yanlış Uygulama”, “Tıbbi Hata”, “Tıbbi Uygulama Hataları”, “Hekimliğin Kötü Uygulaması” gibi farklı şekillerde adlandırılmaktadır.
Diğer taraftan, tıbbi uygulama neticesinde hasta zarar görür ise, doktorun sorumluluğuna gidilip gidilemeyeceğinin tespiti açısından malpraktis ile komplikasyon kavramlarının ayrımının doğru şekilde yapılması çok önemlidir. Konuya ilişkin olarak Dünya Tabipler Birliği’nin “Mal praktice ” Bildirisi’nin 2.maddesinde detaylı bir açıklamaya yer verilmiştir:
“Tıbbi yanlış uygulama ile tıbbi bakım ve tedavi sırasında görülen ve hekimin hatası olmayan durumlar ayrılmalıdır.
Dolayısıyla, tıbbi uygulama hatası olarak ifade edilen malpraktis vakalarında doktorun hukuki ve/veya cezai sorumluluğuna gidilebilecektir. Ancak, hastanın usule uygun aydınlatılmış onamının alındığı komplikasyon hallerinde doktorun herhangi bir sorumluluğunun olmadığı kabul edilir.
Doktorların, mesleki uygulamaları esnasında, hata, ihmal veya kusurları sonucunda hastaya zarar verdikleri malpraktis durumları ortaya çıkar ise, cezai sorumlulukları doğabilmektedir. “Doktor Hatası (Malpraktis) Nedeniyle Ceza Davası” yazımızda açıklandığı üzere, doktorlar, Türk Ceza Kanunu hükümleri gereği taksirli veya ihmali davranışlarından kaynaklı işledikleri hukuka aykırı fiillerden sorumlulardır.
Diğer taraftan, doktorun, malpraktis teşkil eden müdahaleleriyle zarar gören hasta ve koşulları varsa yakınları, hatalı tıbbi uygulama yüzünden uğradıkları maddi ve manevi zararın tazminini isteyebilirler. Burada doktorun hukuki sorumluluğu olduğundan bahsedilebilir. Doktor, sebep olduğu zararları şahsi mal varlığından gidermekle yükümlü tutulabilecektir. Bu itibarla, malpraktisten kaynaklanan maddi ve manevi zararlar sebebiyle tazminat davaları ikame edilmekte ve uygulamada doktorun hukuki sorumluluğuna “tazminat sorumluluğu” da denilmektedir.
Doktorun sağlık hizmeti verirken kusurlu davranışları ile oluşan zararın giderilmesi hususu, hukuki sorumluluğu kapsamında olup, doktor-hasta arasındaki ilişki, uygulamadaki baskın görüşe göre vekâlet sözleşmesine dayanmaktadır. Dolayısıyla, hasta-doktor ilişkisinden doğan tazminat taleplerinde, borçlar hukukunun vekâlet akdi hükümleri uygulama alanı bulacaktır. Bununla birlikte, doktor ile hasta arasında sözleşme ilişkisinin mevcut olmadığı durumlarda, doktorun sorumluluğu, haksız fiil hükümlerine göre değerlendirilir.
Doktorun hukuka aykırı tıbbi müdahalesi sonucu hastanın zarar görmesi halinde, tazminata hükmedilebilmesi için bazı şartların gerçekleşmiş olması gerekmektedir. Bu şartlar aşağıda belirtildiği gibidir:
Bu dört unsurun birlikte gerçekleşmesi halinde, doktorun tazminat sorumluluğu gündeme gelebilir. Buna karşılık, dört unsurdan birinin bile eksik olması durumunda, doktor hakkında tazminata hükmedilemeyecektir.
Burada önemle üzerinde durulması gereken husus, kusur kavramıdır. Çünkü, kusur yoksa doktorun sorumluluğundan bahsetmek de mümkün değildir. Örneğin, önlenmesi imkânsız olan bir sonuç sebebiyle doktorun kusurundan bahsedilemeyeceği için, bu gibi bir durumda doktorun sorumluluğu da gündeme gelemeyecektir. Doktorlar açısından kusur isnadı “tıbbi gerekliliğe uygunluk” kriteri ile ele alınmalı ve savunmada bu hususun altı özellikle çizilmelidir. Bu noktada, ortalama bir doktorun sahip olması gereken bilgi birikimi, mesleki yetenek, tecrübe, fizik ve fikri güç dikkate alınarak bir değerlendirme yapılacaktır. Somut olaydaki doktorun bu kriterlerden sapma gösterip göstermediğine bakılacak, eğer bir sapma varsa, bu kusur olarak nitelendirilecektir.
Doktorun tazminat sorumluluğu için açılacak tazminat davalarında, kusur kavramı kadar, kusurun ispatlanması da oldukça önemlidir. Doktor ile hasta arasındaki ilişki, sözleşme ilişkisine dayanıyorsa, doktorun kusurlu olduğu farz edilir ve hasta, yalnızca uğradığı zarar ile sözleşmeye aykırılık arasında bir ilişki bulunduğunu ispatlamakla yükümlüdür. Eğer doktor ile hasta arasındaki ilişki sözleşmeye dayanmıyorsa, ilgili müdahale haksız fiil olarak nitelendirileceği için hasta, doktorun kusurunu da ispatlamak zorundadır. Dolayısıyla hasta-doktor arasındaki ilişkinin kaynağı, ispat konusu açısından oldukça farklı sonuçlara sebebiyet vermektedir. Bu nedenle kusura ilişkin tespitin dikkatle yapılması gerekmektedir.
Doktorun tıbbi müdahale sırasında standart ve/veya güncel uygulamayı gerçekleştirmemesi, beceri eksikliği veya dikkatsizlikten kaynaklı hastanın zarar görmesi durumlarında doktorun sorumluluğu gündeme gelecektir. Bu gibi durumlar ile karşılaşan ve zarar gören hastanın, zararının karşılanması için tazminat davası açma hakkı vardır. Buna göre, hasta, zararın varlığını, doktorun kusurunu ve kusurla zarar arasındaki illiyet bağını ispat ettiği takdirde maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabilecektir.
Tıbbi malpraktis eylemi kapsamında ikame edilen tazminat davalarında zararın ispat edilmesi hastaya (davacıya) düşmektedir. Ancak, zararın hakiki miktarını tayin etmek mümkün değilse, hâkim, takdir yetkisini kullanarak zararı belirleyecektir.
Hastanın tıbbi uygulama hatası sonucunda vefat etmesi halinde, defin masrafları, ölüm hemen meydana gelmemiş ise tedavi giderleri ile çalışmamaktan doğan zararlar istenebilecektir. Ölen kişiden sürekli ve düzenli olarak yardım gören kişiler, ölüm meydana gelmeseydi şartlara göre yardım devam edecekse, destekten yoksun kalma tazminatı talep edebileceklerdir.
Hastanın tıbbi uygulama hatası sonucunda fiziki zarara uğraması halinde ise, tedavi masrafları ile çalışma gücünün yok olmasından ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan zararlar talep edilebilecektir.
Manevi zarar için kişinin sağlığında istenmeyen durumun gerçekleşmiş olması yeterlidir. Tıbbi malpraktis eylemi sebebiyle oluşan manevi tazminat ve zararın kapsamı ile ilgili madde hükmünde, hastanın ölümü halinde ailesinin de manevi tazminat talep edebileceği düzenlenmiştir. Hastanın veya gerekli şartlar gerçekleştiğinde ailesinin, hatalı tıbbi müdahaleden dolayı acı, elem, üzüntü çekmesi halinde, manevi tazminat olarak uygun miktarda paranın talep edilmesi mümkündür.
Doktor ile hasta arasındaki ilişkinin niteliği zamanaşımı süresi bakımından da farklılık yaratmaktadır. Eğer hasta-doktor ilişkisi bir sözleşmeye dayanıyorsa, sözleşmeden kaynaklanan talepler 5 yıllık zamanaşımına tabidir. Buna karşın, eğer hasta-doktor ilişkisi bir sözleşmeye dayanmıyorsa, haksız fiil hükümleri uygulanacağından, dava açma süresi 2 yıl ile sınırlıdır. Ancak malpraktis davalarında, kusurlu fiilin anlaşılma ve fark edilme süresi göz önünde bulundurularak, zamanaşımı süresi, fiilin işlendiği tarih itibariyle 10 yıldır.
Malpraktisten doğan tazminat davalarının açılması, tıbbi uygulamayı gerçekleştiren doktorun kamuda veya özel kuruluşta çalışmasına göre özellik arz etmektedir.
Devlet hastanesi, üniversite hastaneleri, aile hekimlikleri gibi kamuda çalışan doktorlar aleyhine doğrudan dava açılamayacaktır. Bu davanın davalı tarafı, idaredir. Diğer taraftan, dava sonucunda idarenin tazminat ödemesi gerektiğine hükmedilir ise, idare, tazminat bedelini, kusuru oranında ilgili doktora rücu edebilir. Bu nedenle, uygulamada çoğunlukla dava, ilgili sağlık personeline de ihbar edilmekte ve davaya müdahil olarak katılması sağlanmaktadır.
İdareye karşı açılacak tazminat davalarına ilişkin hukuki incelememize “İdareye Karşı Açılacak Tazminat (Tam Yargı) Davası” yazımızda yer verilmiştir.
İdareye karşı manevi tazminat talebiyle açılacak davalara ilişkin incelememize de “İdari Yargıda Manevi Tazminat Talebi ve Talebin Artırımı“ başlıklı yazımızdan ulaşabilirsiniz.
Özel hastanelerde veya kendi muayenehanelerinde çalışan doktorlar aleyhine doğrudan dava açılabilmektedir. Özel hastanelerde çalışan doktorlar aleyhine tıbbi kötü uygulama nedeniyle açılan maddi ve manevi tazminat davaları, adli yargının görev alanına girmekte ve tüketici mahkemelerinde görülmektedir. Uygulamada, genellikle hem doktor hem de çalışılan özel hastane aleyhine birlikte dava açılmaktadır.
Diğer taraftan, hukukumuza göre, estetik operasyonlar yahut diş protezleri gibi uygulamaların, bir nevi eser sözleşmesi niteliğinde olduğu kabul edilmektedir. Dolayısıyla, hatalı estetik operasyon ya da diş protezi müdahalelerinden kaynaklanan tazminat davalarındaki yargılama süresi ile görevli ve yetkili mahkeme gibi hususlar, farklılık arz etmektedir.
Konuya ilişkin detaylı incelememize “Hatalı Estetik Ameliyatı Nedeniyle Tazminat Davası” yazımızdan ulaşabilirsiniz.
Değerli müvekkillerimiz,
Dünya genelinde yaşanan Koronovirüs (Covid-19) salgını riski nedeniyle, hukuki soru ve sorunlarınız için mobil ve online iletişim kanallarımızı kullanmanızı öneririz.
KİŞİSEL VERİLERİN İŞLENMESİ HAKKINDA
“AYDINLATMA METNİ”
İnternet sitemizi kullanmanız dolayısıyla, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) başta olmak üzere yürürlükteki mevzuat kapsamında birtakım verilerinizin toplanması, saklanması, işlenmesi, aktarılması ve KVKK kapsamına dahil başkaca işlemlerin detayı ve amacı hakkında, veri sorumlusu olarak sizleri bilgilendirmek isteriz.
Genel Bilgiler
İlgili mevzuata göre, “kişisel veri” kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgidir. “Özel nitelikli kişisel veri” ise kişilerin ırkı, etnik kökeni, siyasi düşüncesi, felsefi inancı, dini, mezhebi veya diğer inançları, kılık ve kıyafeti, dernek, vakıf ya da sendika üyeliği, sağlığı, cinsel hayatı, ceza mahkûmiyeti ve güvenlik tedbirleriyle ilgili verileri ile biyometrik ve genetik verileridir. İşbu Aydınlatma Metninde, özel ve/veya genel nitelikli olma ayrımı yapılmaksızın, her neviden veri için “Kişisel Veri” ifadesi kullanılacak olup durumun gereğine göre özel nitelikli kişisel verilerin de bu ifade kapsamına dahil edilebileceğini belirtmek isteriz. Keza, internet sitemizi kullanırken size daha efektif hizmet sağlayabilmek adına çerezler, web işaretçileri ve benzeri uygulamaları da kullanabilmekteyiz. Çerez kullanımının durdurulmasını tarayıcı ayarlarınızı değiştirerek her zaman sağlayabilirsiniz. Çerez kullanımının durdurulması, internet sitemizdeki bazı fonksiyonların kullanımını sınırlandırabilecektir.
Kişisel veriler toplandıktan sonra silme, yok etme ya da anonim hale getirme işlemlerine kadar olan süreçte gerçekleştirilen elde etme, kaydetme, depolama, muhafaza etme, değiştirme, yeniden düzenleme, açıklama, aktarılma, sınıflandırılma ya da kullanılmasını engelleme ve sair kapsamda veriler üzerinden gerçekleştirilen her türlü işlem ise KVKK kapsamında “kişisel verilerin işlenmesi“ olarak değerlendirilmektedir.
Kişisel veri veya özel nitelikli kişisel veri tanımına uygun bilgilerinizi Kulaçoğlu Hukuk Bürosu (Veri Sorumlusu) olarak bizimle paylaşmanız durumunda, onay kutucuğunu işaretleyerek bu verilerinizin işlenmesi için açık rıza verdiğinizi belirtmek isteriz.
Kişisel Verilerin Toplanması ve Hukuki Sebepleri
İnternet sitemizi kullanırken birtakım kişisel verilerinizi, Veri Sorumlusu sıfatımız ile bizimle paylaşmanızı talep edebilmekteyiz. İşbu kişisel verileriniz fiziksel olarak sözlü veya yazılı şekilde toplanabileceği gibi, elektronik ortamda da toplanabilir. Keza, kişisel verileriniz, Veri Sorumlusu sıfatıyla doğrudan tarafımızca toplanabileceği gibi, Veri Sorumlusu adına veri işleyen gerçek veya tüzel kişiler tarafından veya ifa ettiğimiz iş ve hizmetin bir gereği olarak destek aldığımız ulusal/uluslararası kişi ve kuruluşlar ile diğer 3.kişiler tarafından, sayılanlarla sınırlı olmamak üzere, internet sitemiz, blog mesajları, iletişim formları, iş/staj ve sair başvuru formları, bilgi formları, video konferans ve/veya online hukuki danışmanlık hizmeti esnasında kaydedilebilen ses ve/veya video kayıtları, telefon görüşmesi ve/veya telekonferans esnasında kaydedilebilen ses kayıtları, kısa mesajlar, WhatsApp, sosyal medya vs kanallarıyla gerçekleştirilenler başta olmak üzere her türlü iletişim kanalları aracılığı ile toplanabilmektedir. Bu verileriniz elektronik ya da internet tabanlı araçlar ve sair vasıtalar kullanılarak otomatik yöntemlerle elde edilebildiği gibi, tarafımıza sunduğunuz formlar, sözleşmeler, bildirimler, adli veya idari merci kararları gibi yöntemlerle de elde edilebilmektedir.
Kişisel Verilerin İşlenme Amacı ve Aktarımı
Kişisel verileriniz, yürürlükteki ilgili mevzuat uyarınca, hukuka, iyi niyet ve dürüstlük kurallarına uygun, doğru ve güncel olarak, belirli, açık ve meşru amaçlarla ve bu amaçlarla bağlantılı, sınırlı ve ölçülü olarak işlenmekte olup ilgili mevzuatta öngörülen ve işlendikleri amaç için gerekli olan süre kadar muhafaza edilmektedir.
KVKK uyarınca, Veri Sorumlusu olarak bizimle paylaşmış olduğunuz kişisel verileriniz, yerine getirmekte olduğumuz her türlü hizmet ve faaliyet amaçlarımız ile gerektiğinde işe/staja alım süreçleriyle bağlantılı ve ölçülü olarak söz konusu hizmetlerden faydalanmanız, hak ve menfaatlerinizin korunması ve sair amaçlar ile KVKK ve yasal düzenlemelere uygun olarak işlenebilecek, hizmetlerimiz kapsamında ve ilgili mevzuata uygun olarak UYAP sistemi başta olmak üzere, adli, idari vb. kurumlara ve/veya yetkili kıldıkları kişi ya da merciler ile somut olayın şartlarına göre yurtdışında olup olmamasından bağımsız olarak ilgili üçüncü kişi ve kurumlara aktarılabilecek ve ilgili mevzuatta belirlenen süreler boyunca saklanıp gerekli işlemlere tabi tutulabilecektir.
Ağ Sunucusu Veri Günlüğü
İnternet sitemize giriş yapmanızın kaçınılmaz bir sonucu olarak, veri günlüğü olarak tanımlanan ve aşağıda listelenmiş olan verileriniz, ağ tarayıcınız tarafından internet sunucumuza otomatik olarak aktarılmakta ve onayınız aranmaksızın veri günlüğü kayıtlarına kaydedilmektedir:
Veri günlüğü internet sitemizin sizin için daha kullanışlı hale getirilebilmesi amacıyla istatistiki bilgi sağlamak için kullanılmakta olup, takiben derhal silinir.
Kişisel Verilerin Güvenliğinin Sağlanması İçin Alınan Tedbirler
6698 Sayılı Kişisel Verileri Koruma Kanun’un ilgili maddesine uygun olarak, kişisel veri güvenliğinizin sağlanması için hukuka aykırı olarak işlenmelerini ve erişilmelerini önlemek ve muhafazalarının sağlamak amacıyla gerekli teknik ve idari tedbirler Veri Sorumlusu olarak tarafımızca alınmaktadır.
Veri Sahibinin Hakları
Kişisel veri sahipleri KVKK uyarınca aşağıda yer alan haklara sahiptir:
Yukarıda belirtilen hakların kullanımıyla veya genel olarak Aydınlatma Metnimizle alakalı daha detaylı bilgi talepleriniz için “İletişim” sayfamızdan ulaşılabileceğiniz “İletişim Formu” aracılığıyla veya ıslak imzalı olarak “Esentepe Mah. Eser İş Merkezi B Blok Kat:8 No:63 Şişli/İstanbul/Türkiye” adresine ulaştırmanız ya da info@kulacoglu.av.tr e-posta adresine konu kısmında “Kişisel Veri Bilgi Talebi” ifadesi ile iletebilirsiniz.
Kişisel veri sahipleri olarak, haklarınıza ilişkin taleplerinizi Kulaçoğlu Hukuk Bürosu’na yukarıdaki şekillerde iletmeniz durumunda talebiniz, niteliğine göre en kısa sürede sonuçlandıracaktır. İlgili işlemin ayrıca bir maliyet gerektirmesi durumunda, Kişisel Verileri Koruma Kurulu’nca belirlenen tarifedeki ücret, Kulaçoğlu Hukuk Bürosu olarak tarafınızdan tahsil edilecektir.
Selam.Kamuhastanesinde 2017 boyun fitigi ameliyati oldum.Ameliyat esnasinda beyin zarini yirtmis belgelidir.3 yildir tedavi goruyorum yirtigi kapatmak icin 2 operasyon gecirdim ve simdi burnumdan beyin sivisi gelmekte ilacla durdurdular agrilarim cok beyine sunt takilmasi olabilir denildi calisamazsin dedi doktorum.tedavim devam ediyor.tazminat davasi acsam kazanma sansim olurmu? Idare mahkeme basvuruda doktorami hastaneyemi dava acilacak.simdiden tesekkur ederim.
Merhabalar,
Ben 2019 mayıs ayında eğitim araştırma hastanesinde safra kesesi ameliyatı oldum.. Ameliyat sırasında karından girerken bagirsaklarimi delmisler birde karnimi 10 cm açıp ameliyat ettiler.. Ve ameliyat sonrası apse gelişti.. Ve iç dikislerim kaynamadi 5-6 ay sonra ic dikisler patladı.. Suan içerde 8. 5 cm açık var ince bagirsaklarim disarda ve tekrar ameliyat olacam ve yama konulacak.. Manevi olarak 1. 5 senedir bununla uğraşıyorum.. Ve pandemi olayından dolayı süreç geç işliyor.. Manevi olarak çok etkilendim.. Hukuksal olarak hakkımı aramak istiyorum.. Neler yapabilirim cevaplarsaniz memnun olurum..
Eşimi mide ameliyatı sonrası vefat etti adlı tıp doktoru 1/4 oranında kusurlu buldu tazminatı ne olur
selam. özel hastane a.ş olursa ticaret mahkemesine mi başvuruyoruz.dava acacagimiz doktor un hekimlik sigortası ve tamamlayıcı sigortası mevcut.arabulucuda anlaşamazsak sigortadan talep edebilmek için ticaret mahkemesi mi yoksa tüketici mahkemesine mi basvuracagiz