Anayasamız ile güvence altına alınmış olan vücut bütünlüğünün dokunulmazlığı hakkının temel istisnasını, tıbbi müdahaleler oluşturur. Doktorlar, hastanın sağlığına kavuşabilmesi adına, mesleğinin doğası gereği, hasta açısından birtakım riskler barındıran tıbbi müdahalelerde bulunabilmektedir. Ancak bu riskler gerekli tüm dikkat ve özen gösterilmiş olsa dahi kaçınılmaz bir sonuç olarak ortaya çıkabilir. Oldukça yüksek risk seviyesine sahip olan tıbbi uygulamalarda, izin verilen riskin tıbbi karşılığı “Komplikasyon“; tedbirsizlik, dikkatsizlik hali ise “Malpraktis” olarak değerlendirilir. Bu durumda, doktor hatası nedeniyle zarara uğrayan kimsenin, doktora ve tıbbi müdahalenin gerçekleştiği sağlık kurumuna karşı maddi ve manevi tazminat davası açarak, uğranılan zararın giderilmesini talep edebilir.
- Doktor Hatası (Malpraktis) Nedir?
- Doktor Hatası (Malpraktis) Nedeniyle Tazminat Davasının Şartları Nelerdir?
- Doktor Hatası (Malpraktis) Nedeniyle Tazminat Davası Nasıl Açılır?
- Doktor Hatası Nedeniyle Maddi Tazminat
- Doktor Hatası Nedeniyle Manevi Tazminat
- Doktor Hatası (Malpraktis) Nedeniyle Tazminat Davasında Zamanaşımı
- Doktor Hatası (Malpraktis) Nedeniyle Tazminat Davasında Görevli Mahkeme
Uygulamadaki çoğu hasta-doktor ilişkisi, sözleşmeye dayalıdır. Hukuk sistemimize göre, bu sözleşmenin bir nevi vekâlet sözleşmesi olduğu kabul edilmektedir. Bu durumda, hastanın malpraktisten kaynaklanan zararının giderilmesinde Türk Borçlar Kanunu’nun vekâlet sözleşmesine ilişkin hükümleri uygulama alanı bulacaktır. Diğer taraftan, sözleşmeye dayanmayan hasta-doktor ilişkilerine dair yargılama süreçlerinde ise, haksız fiil hükümleri uygulanacaktır.
1. Doktor Hatası (Malpraktis) Nedir?
Malpraktis, genel hatlarıyla doktorların tıbbi uygulamalarında hatalı davranış veya görev ihmali sonucu bir yaralanmaya ya da zarara yol açılması durumudur. Türk Tabipler Birliğinin Hekimlik Meslek Etiği Kuralları’nın, “Hekimliğin Kötü Uygulanması (Malpractice)” başlıklı 13. maddesinde şu tanıma yer verilmiştir:
“Bilgisizlik, deneyimsizlik ya da ilgisizlik nedeniyle bir hastanın zarar görmesi “hekimliğin kötü uygulaması” anlamına gelir.”
Türk hukuk teorisinde bu kavram, “Tıpta Yanlış Uygulama”, “Tıbbi Hata”, “Tıbbi Uygulama Hataları”, “Hekimliğin Kötü Uygulaması” gibi farklı şekillerde adlandırılmaktadır.
Diğer taraftan, tıbbi uygulama neticesinde hasta zarar görür ise, doktorun sorumluluğuna gidilip gidilemeyeceğinin tespiti açısından malpraktis ile komplikasyon kavramlarının ayrımının doğru şekilde yapılması çok önemlidir. Konuya ilişkin olarak Dünya Tabipler Birliği’nin “Mal praktice ” Bildirisi’nin 2.maddesinde detaylı bir açıklamaya yer verilmiştir:
“Tıbbi yanlış uygulama ile tıbbi bakım ve tedavi sırasında görülen ve hekimin hatası olmayan durumlar ayrılmalıdır.
- a)Tıbbi yanlış uygulama(malpractice), doktorun tedavi sırasında standart uygulamayı yapmaması, beceri eksikliği veya hastaya tedavi vermemesi ile oluşan zarardır.
- b)Tıbbi uygulama sırasında öngörülemeyen bilgi ya da beceri noksanlığı sonucu oluşan ise; istenmeyen sonuçtur ve bunda hekimin sorumluluğu yoktur.“
Dolayısıyla, tıbbi uygulama hatası olarak ifade edilen malpraktis vakalarında doktorun hukuki ve/veya cezai sorumluluğuna gidilebilecektir. Ancak, hastanın usule uygun aydınlatılmış onamının alındığı komplikasyon hallerinde doktorun herhangi bir sorumluluğunun olmadığı kabul edilir.
2. Doktor Hatası (Malpraktis) Nedeniyle Tazminat Davasının Şartları Nelerdir?
Doktorların, mesleki uygulamaları esnasında, hata, ihmal veya kusurları sonucunda hastaya zarar verdikleri malpraktis durumları ortaya çıkar ise, cezai sorumlulukları doğabilmektedir. “Doktor Hatası (Malpraktis) Nedeniyle Ceza Davası” yazımızda açıklandığı üzere, doktorlar, Türk Ceza Kanunu hükümleri gereği taksirli veya ihmali davranışlarından kaynaklı işledikleri hukuka aykırı fiillerden sorumlulardır.
Diğer taraftan, doktorun, malpraktis teşkil eden müdahaleleriyle zarar gören hasta ve koşulları varsa yakınları, hatalı tıbbi uygulama yüzünden uğradıkları maddi ve manevi zararın tazminini isteyebilirler. Burada doktorun hukuki sorumluluğu olduğundan bahsedilebilir. Doktor, sebep olduğu zararları şahsi mal varlığından gidermekle yükümlü tutulabilecektir. Bu itibarla, malpraktisten kaynaklanan maddi ve manevi zararlar sebebiyle tazminat davaları ikame edilmekte ve uygulamada doktorun hukuki sorumluluğuna “tazminat sorumluluğu” da denilmektedir.
Doktorun sağlık hizmeti verirken kusurlu davranışları ile oluşan zararın giderilmesi hususu, hukuki sorumluluğu kapsamında olup, doktor-hasta arasındaki ilişki, uygulamadaki baskın görüşe göre vekâlet sözleşmesine dayanmaktadır. Dolayısıyla, hasta-doktor ilişkisinden doğan tazminat taleplerinde, borçlar hukukunun vekâlet akdi hükümleri uygulama alanı bulacaktır. Bununla birlikte, doktor ile hasta arasında sözleşme ilişkisinin mevcut olmadığı durumlarda, doktorun sorumluluğu, haksız fiil hükümlerine göre değerlendirilir.
Doktorun hukuka aykırı tıbbi müdahalesi sonucu hastanın zarar görmesi halinde, tazminata hükmedilebilmesi için bazı şartların gerçekleşmiş olması gerekmektedir. Bu şartlar aşağıda belirtildiği gibidir:
- Doktorun tıbbi uygulama sırasında hukuka aykırı bir davranışının olması gerekmektedir. Bu davranış sözleşmenin ihlali şeklinde olabileceği gibi haksız fiil ya da vekâletsiz iş görme şeklinde de olabilir.
- Tıbbi müdahale sonucunda, hastada bir zarar meydana gelmiş olmalıdır.
- Zararın doktorun kusurundan kaynaklanmış olması gerekir.
- Son olarak, kusur ile hastada ortaya çıkan zarar arasında illiyet bağı olarak da tabir edilen neden-sonuç ilişkisi bulunmalıdır. Başka bir değişle, zarar doktorun kusurlu fiili nedeniyle meydana gelmiş olmalıdır.
Bu dört unsurun birlikte gerçekleşmesi halinde, doktorun tazminat sorumluluğu gündeme gelebilir. Buna karşılık, dört unsurdan birinin bile eksik olması durumunda, doktor hakkında tazminata hükmedilemeyecektir.
Burada önemle üzerinde durulması gereken husus, kusur kavramıdır. Çünkü, kusur yoksa doktorun sorumluluğundan bahsetmek de mümkün değildir. Örneğin, önlenmesi imkânsız olan bir sonuç sebebiyle doktorun kusurundan bahsedilemeyeceği için, bu gibi bir durumda doktorun sorumluluğu da gündeme gelemeyecektir. Doktorlar açısından kusur isnadı “tıbbi gerekliliğe uygunluk” kriteri ile ele alınmalı ve savunmada bu hususun altı özellikle çizilmelidir. Bu noktada, ortalama bir doktorun sahip olması gereken bilgi birikimi, mesleki yetenek, tecrübe, fizik ve fikri güç dikkate alınarak bir değerlendirme yapılacaktır. Somut olaydaki doktorun bu kriterlerden sapma gösterip göstermediğine bakılacak, eğer bir sapma varsa, bu kusur olarak nitelendirilecektir.
Doktorun tazminat sorumluluğu için açılacak tazminat davalarında, kusur kavramı kadar, kusurun ispatlanması da oldukça önemlidir. Doktor ile hasta arasındaki ilişki, sözleşme ilişkisine dayanıyorsa, doktorun kusurlu olduğu farz edilir ve hasta, yalnızca uğradığı zarar ile sözleşmeye aykırılık arasında bir ilişki bulunduğunu ispatlamakla yükümlüdür. Eğer doktor ile hasta arasındaki ilişki sözleşmeye dayanmıyorsa, ilgili müdahale haksız fiil olarak nitelendirileceği için hasta, doktorun kusurunu da ispatlamak zorundadır. Dolayısıyla hasta-doktor arasındaki ilişkinin kaynağı, ispat konusu açısından oldukça farklı sonuçlara sebebiyet vermektedir. Bu nedenle kusura ilişkin tespitin dikkatle yapılması gerekmektedir.
3. Doktor Hatası (Malpraktis) Nedeniyle Tazminat Davası Nasıl Açılır?
Doktorun tıbbi müdahale sırasında standart ve/veya güncel uygulamayı gerçekleştirmemesi, beceri eksikliği veya dikkatsizlikten kaynaklı hastanın zarar görmesi durumlarında doktorun sorumluluğu gündeme gelecektir. Bu gibi durumlar ile karşılaşan ve zarar gören hastanın, zararının karşılanması için tazminat davası açma hakkı vardır. Buna göre, hasta, zararın varlığını, doktorun kusurunu ve kusurla zarar arasındaki illiyet bağını ispat ettiği takdirde maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabilecektir.
4. Doktor Hatası Nedeniyle Maddi Tazminat
Tıbbi malpraktis eylemi kapsamında ikame edilen tazminat davalarında zararın ispat edilmesi hastaya (davacıya) düşmektedir. Ancak, zararın hakiki miktarını tayin etmek mümkün değilse, hâkim, takdir yetkisini kullanarak zararı belirleyecektir.
Hastanın tıbbi uygulama hatası sonucunda vefat etmesi halinde, defin masrafları, ölüm hemen meydana gelmemiş ise tedavi giderleri ile çalışmamaktan doğan zararlar istenebilecektir. Ölen kişiden sürekli ve düzenli olarak yardım gören kişiler, ölüm meydana gelmeseydi şartlara göre yardım devam edecekse, destekten yoksun kalma tazminatı talep edebileceklerdir.
Hastanın tıbbi uygulama hatası sonucunda fiziki zarara uğraması halinde ise, tedavi masrafları ile çalışma gücünün yok olmasından ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan zararlar talep edilebilecektir.
5. Doktor Hatası Nedeniyle Manevi Tazminat
Doktor hatası nedeniyle manevi tazminat için kişinin sağlığında istenmeyen durumun gerçekleşmiş olması yeterlidir. Tıbbi malpraktis eylemi sebebiyle oluşan manevi tazminat ve zararın kapsamı ile ilgili madde hükmünde, hastanın ölümü halinde ailesinin de manevi tazminat talep edebileceği düzenlenmiştir. Hastanın veya gerekli şartlar gerçekleştiğinde ailesinin, hatalı tıbbi müdahaleden dolayı acı, elem, üzüntü çekmesi halinde, manevi tazminat olarak uygun miktarda paranın talep edilmesi mümkündür.
6. Doktor Hatası (Malpraktis) Nedeniyle Tazminat Davasında Zamanaşımı
Doktor ile hasta arasındaki ilişkinin niteliği zamanaşımı süresi bakımından da farklılık yaratmaktadır. Eğer hasta-doktor ilişkisi bir sözleşmeye dayanıyorsa, sözleşmeden kaynaklanan talepler 5 yıllık zamanaşımına tabidir. Buna karşın, eğer hasta-doktor ilişkisi bir sözleşmeye dayanmıyorsa, haksız fiil hükümleri uygulanacağından, dava açma süresi 2 yıl ile sınırlıdır. Ancak malpraktis davalarında, kusurlu fiilin anlaşılma ve fark edilme süresi göz önünde bulundurularak, zamanaşımı süresi, fiilin işlendiği tarih itibariyle 10 yıldır.
7. Doktor Hatası (Malpraktis) Nedeniyle Tazminat Davasında Görevli Mahkeme
Malpraktisten doğan tazminat davalarının açılması, tıbbi uygulamayı gerçekleştiren doktorun kamuda veya özel kuruluşta çalışmasına göre özellik arz etmektedir.
Devlet hastanesi, üniversite hastaneleri, aile hekimlikleri gibi kamuda çalışan doktorlar aleyhine doğrudan dava açılamayacaktır. Bu davanın davalı tarafı, idaredir. Diğer taraftan, dava sonucunda idarenin tazminat ödemesi gerektiğine hükmedilir ise, idare, tazminat bedelini, kusuru oranında ilgili doktora rücu edebilir. Bu nedenle, uygulamada çoğunlukla dava, ilgili sağlık personeline de ihbar edilmekte ve davaya müdahil olarak katılması sağlanmaktadır.
İdareye karşı açılacak tazminat davalarına ilişkin hukuki incelememize “İdareye Karşı Açılacak Tazminat (Tam Yargı) Davası” yazımızda yer verilmiştir.
İdareye karşı manevi tazminat talebiyle açılacak davalara ilişkin incelememize de “İdari Yargıda Manevi Tazminat Talebi ve Talebin Artırımı“ başlıklı yazımızdan ulaşabilirsiniz.
Özel hastanelerde veya kendi muayenehanelerinde çalışan doktorlar aleyhine doğrudan dava açılabilmektedir. Özel hastanelerde çalışan doktorlar aleyhine tıbbi kötü uygulama nedeniyle açılan maddi ve manevi tazminat davaları, adli yargının görev alanına girmekte ve tüketici mahkemelerinde görülmektedir. Uygulamada, genellikle hem doktor hem de çalışılan özel hastane aleyhine birlikte dava açılmaktadır.
Diğer taraftan, hukukumuza göre, estetik operasyonlar yahut diş protezleri gibi uygulamaların, bir nevi eser sözleşmesi niteliğinde olduğu kabul edilmektedir. Dolayısıyla, hatalı estetik operasyon ya da diş protezi müdahalelerinden kaynaklanan tazminat davalarındaki yargılama süresi ile görevli ve yetkili mahkeme gibi hususlar, farklılık arz etmektedir.
Konuya ilişkin detaylı incelememize “Hatalı Estetik Ameliyatı Nedeniyle Tazminat Davası” yazımızdan ulaşabilirsiniz.
Selam.Kamuhastanesinde 2017 boyun fitigi ameliyati oldum.Ameliyat esnasinda beyin zarini yirtmis belgelidir.3 yildir tedavi goruyorum yirtigi kapatmak icin 2 operasyon gecirdim ve simdi burnumdan beyin sivisi gelmekte ilacla durdurdular agrilarim cok beyine sunt takilmasi olabilir denildi calisamazsin dedi doktorum.tedavim devam ediyor.tazminat davasi acsam kazanma sansim olurmu? Idare mahkeme basvuruda doktorami hastaneyemi dava acilacak.simdiden tesekkur ederim.
Merhabalar,
Ben 2019 mayıs ayında eğitim araştırma hastanesinde safra kesesi ameliyatı oldum.. Ameliyat sırasında karından girerken bagirsaklarimi delmisler birde karnimi 10 cm açıp ameliyat ettiler.. Ve ameliyat sonrası apse gelişti.. Ve iç dikislerim kaynamadi 5-6 ay sonra ic dikisler patladı.. Suan içerde 8. 5 cm açık var ince bagirsaklarim disarda ve tekrar ameliyat olacam ve yama konulacak.. Manevi olarak 1. 5 senedir bununla uğraşıyorum.. Ve pandemi olayından dolayı süreç geç işliyor.. Manevi olarak çok etkilendim.. Hukuksal olarak hakkımı aramak istiyorum.. Neler yapabilirim cevaplarsaniz memnun olurum..
Eşimi mide ameliyatı sonrası vefat etti adlı tıp doktoru 1/4 oranında kusurlu buldu tazminatı ne olur
selam. özel hastane a.ş olursa ticaret mahkemesine mi başvuruyoruz.dava acacagimiz doktor un hekimlik sigortası ve tamamlayıcı sigortası mevcut.arabulucuda anlaşamazsak sigortadan talep edebilmek için ticaret mahkemesi mi yoksa tüketici mahkemesine mi basvuracagiz