
Değerli müvekkillerimiz,
Dünya genelinde yaşanan Koronovirüs (Covid-19) salgını riski nedeniyle, hukuki soru ve sorunlarınız için mobil ve online iletişim kanallarımızı kullanmanızı öneririz.
Tam yargı davası, idari işlem veya eylem nedeniyle maddi ve/veya manevi zarara uğrayanlar tarafından bu zararların giderilmesi talebiyle idareye karşı açılabilecek tazminat talepli bir idari dava türüdür. Tazminat talepli tam yargı davası özel hukuktaki maddi ve manevi tazminat davalarına benzemekteyse de içeriğinde ciddi farklılıklar barındırmaktadır.
Yazı İçeriği
1. Tam Yargı Davası Nedir?
2. Tam Yargı Davasının Şartları Nelerdir?
3. Tam Yargı Davasında Görevli Mahkeme
4. Tam Yargı Davasında Yetkili Mahkeme
5. Tam Yargı Davasında Dava Açma Süresi
6. Önce İdareye Başvuru Zorunluluğu
7. Tam Yargı Davasında Husumet
8. Tam Yargı Davasında Dilekçe Düzeni
9. Tam Yargı Davası Açılma Sebepleri
10. Tam Yargı Davalarında Tazmini İstenilebilecek Zararlar
İdareye karşı tazminat talepli olarak tam yargı davasının açılabilmesi için, idarenin talep konusu zarara sebep olan hukuka aykırı ve hizmet kusuru olarak değerlendirilebilecek bir eyleminin ve/veya işleminin bulunması gerekir. İdare, kişinin zararına yola açan bu hukuka aykırı eylem ve/veya işlemde kusuru olmasa dahi, nedensellik bağı kurulabilen maddi ve/veya manevi zararı ödemek durumunda kalabilir. İdareye karşı açılacak tam yargı davalarında görevli mahkeme idare mahkemeleri olmakla beraber, yetkili mahkeme dava konusu edilen eylem ve/veya işleme göre farklılık arz edebilir.
Anayasamızın 125. maddesinin 7. fıkrası gereği idare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür. İdarenin bu yükümlülüğünü yerine getirmemesi halindeyse, zarara uğrayan hak sahiplerince idare mahkemelerinde açılacak tam yargı davasıyla idarenin eylem ve işlemleri nedeniyle uğranılan zararın tazmini istenilebilir. Başka bir deyişle, idarenin eylem ve işlemleri nedeni ile zarara uğrayan hak sahipleri tarafından, bu zararın tazmini amacıyla açılan davaya tam yargı davası denilir.
Tam yargı davası açılabilmesi için öncelikle idarenin hukuka aykırı bir işlemi veya eylemi bulunmalıdır. Bahse konu hukuka aykırılığın ortaya çıkmasında idarenin kusurunun olup olmaması ise dava açılmasına engel teşkil etmemektedir. Bunun yanında söz konusu hukuka aykırı eylem ve/veya işlem nedeniyle doğmuş bir zarar söz konusu olmalıdır. Bu zarar, gelir kaybı ya da gider artışı gibi gerçek anlamda bir maddi zarardan kaynaklanabileceği gibi kişilik haklarının ihlalinden kaynaklanan manevi zarar da olabilir.
Bir diğer şart ise bu hukuka aykırı eylem ve/veya işlem ile doğan zarar arasında illiyet yani nedensellik bağı bulunmasıdır. Zarar ile fiil arasında neden-sonuç ilişkisinin bulunmadığı durumlarda, ileri sürülen talep reddedilecektir. Bununla birlikte tam yargı davasını açma hak ve yetkisine sahip olan kişiler, bahse konu hukuka aykırı işlem ve/veya eylem dolayısıyla hakkı ihlal edilen kişilerle sınırlıdır.
Burada, çok önemli bir ayrıma değinmek gerekirse, idari işlemin iptali davalarında “menfaat ihlali” aranmasına rağmen, tam yargı davalarında “hak ihlali” aranmaktadır. Hak ihlalinin mevcut olup olmadığı, her bir olayda yargı makamlarınca ayrıca değerlendirilir.
Tam yargı davalarında görevli mahkeme, aksi özel kanunlarda belirtilmedikçe, idare mahkemeleridir. Bahse konu istisnai duruma örnek olarak, 2575 sayılı Danıştay Kanunu madde 24’te sayılan davaların, ilk derece mahkemesi olarak Danıştay’da görüleceğine ilişkin düzenleme örnek gösterilebilir.
İdari sözleşmelerden doğan tam yargı davaları, genel yetkiye tabi olup bu davalarda dava konusu idari sözleşmeyi yapan idari merciin bulunduğu yerdeki idare mahkemesi yetkilidir.
Bunlar dışında kalan tam yargı davalarında yetki hususu ise İdari yargılama Usulü Kanunu (İYUK) madde 36’da düzenlenmiştir. Buna göre, zararı doğuran idari uyuşmazlık, şayet zarar bayındırlık-ulaştırma gibi bir hizmetten veya idarenin herhangi bir eyleminden doğmuşsa hizmetin görüldüğü/eylemin yapıldığı yer idare mahkemesi yetkilidir. Diğer hallerde ise davacının ikametgahı yer mahkemesi yetkili sayılmaktadır.
İdare Mahkemeleri nezdinde görülen tam yargı davasının idari yargılama hukukuna hakim olan genel dava açma süreleri içerisinde açılması gerekmektedir. Buna göre idare mahkemelerinde dava açma süresi altmış gün olup tam yargı davasının da bu sürede açılması gerekmektedir. Sürenin başlaması ise zarara yol açan işlem veya eylemin idareden kaynaklandığının ve zararın kapsamının tam olarak öğrenildiği tarihten itibaren başlayacaktır. Bununla birlikte kanun öncelikle idari işlemin iptali davası açılması, bu dava sonrasında ise tam yargı davası açılmasını da düzenlemiştir. İdari işlemler ve bu işlemlerin iptali hakkında daha detaylı bilgi için “İdari İşlemlere İtiraz ve İptal Davası” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
İptal davası sonrası tam yargı davası açılması durumunda ise genel dava açma sürelerine istisnai olarak iptal davası sonuçlandıktan sonra da tam yargı davası açılabilecektir. Bu konuda daha detaylı bilgi için ise “İdari İşlemin İptali Davası Sonrası Açılacak Tazminat (Tam Yargı) Davası” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
İdarenin eylemi dolayısıyla hakkı ihlal edilen ilgili, idari dava açmadan önce kanunda belirtilen süreler içinde idareye başvurmalıdır. İdareye başvuru süresi, ilgili eylemi yazılı bildirim üzerine veya başka surette öğrendiği tarihten itibaren 1 yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren 5 yılla sınırlıdır. Bu başvuruda, idari eylem nedeniyle hakkı ihlal edilen ilgili, haklarının yerine getirilmesini talep etmelidir.
Bu başvuru sonucunda, ilgilinin isteği kısmen veya tamamen reddedilirse, ret konusundaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren 60 gün içinde dava açılabilir. Diğer taraftan, uygulamada sıkça görüldüğü üzere, başvurucunun isteği hakkında 60 gün içinde idarece cevap verilmezse, bu sürenin bittiği tarihten itibaren 60 gün içinde dava açılabilir.
Şayet tam yargı davası, idari yargıda açılması gerekirken, yanlış yargı yolu seçilerek ‘’adli’’ veya ‘’askeri’’ yargıda açılmışsa dava, görev yönünden reddedilir. Mevzuatta konuya ilişkin öngörülen istisnai durum gereği, görev yönünden reddedilen ve sonradan idari yargı mercilerinde açılan davalarda ‘’önce idareye başvuru zorunluluğu’’ aranmamaktadır.
Tam yargı davaları doğrudan söz konusu hukuka aykırı eylemi ve/veya işlemi gerçekleştiren idareye karşı dava açılmalıdır. Burada yetkili idarenin belirlenmesinde ilgili idare arası hiyerarşi gözetilmeli ve doğrudan işlemden sorumlu olan idareye husumet yöneltilmelidir. Şayet bu yapılmazsa mahkemece, kendiliğinden yapılacak bir değerlendirme nihayetinde gerçek hasma tebliğ kararı verilir.
Danıştay, idare ve vergi mahkemeleri başkanlıklarına hitaben yazılması gereken dilekçelerde uyulması gerekli şekil kuralları İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 3. ve 5. maddesinde sayılmıştır. Şayet dava dilekçesi bu kanuni düzenlemelere uygun olmayan şekilde hazırlanırsa idare mahkemesince dilekçe reddedilecek ve eksikliklerin giderilerek tekrar dava açılması istenilecektir.
Tam yargı davası açılmasını gerektirecek hukuka aykırılıklar idarenin kusurundan kaynaklanabileceği gibi idarenin kusuru olmayan eylem ve işlemlerden de kaynaklanabilir.
Hizmet Kusuru
İdare, yürütmekle yükümlü olduğu sağlık, eğitim, güvenlik gibi kamu hizmetlerini yerine getirirken, hizmetin gereklerine uygun davranmak zorundadır. Bu hizmetlerin geç işlemesi, hiç işlememesi veya kötü işlemesi idarenin hizmet kusuruna yol açar. İdarenin kusur sorumluluğunun doğması için meydana gelen maddi ve/veya manevi zarar ile idarenin eylemi arasında nedensellik bağı olmalıdır. Bu konuda daha detaylı bilgi için “İdarenin Hizmet Kusurundan Kaynaklanan Tazminat Davaları” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
Kusursuz Sorumluluk
İdare, yürütmekle yükümlü olduğu kamu hizmetlerini ifa ederken yalnızca kusuruyla meydana gelen zararlardan sorumlu değildir. Bunun yanında bazı kusursuz sorumluluk halleri de idarenin sorumluluğuna yol açabilmektedir. Yargı kararlarıyla kabul edilen bu kusursuz sorumluluk hallerini şu şekilde sıralamamız mümkündür: Fedakarlığın denkleştirilmesi, sosyal risk (terör olayları neticesinde uğranılan zararlar) ve tehlike ilkeleri.
Kişiler, idarenin eylem veya işlemi nedeniyle zarara uğramış olabilir. Bu zararlar maddi veya manevi nitelikte olabilir. Maddi zarar kişinin malvarlığında meydana gelen parasal eksilmelerdir; manevi zararsa işlem veya eylem sonucunda kişilerin yaşadığı elem, keder, ıstıraptır. Örneğin, devlet hastanesindeki hatalı tıbbi müdahale sonucunda uzvunu kaybeden kişi, tam yargı davasıyla maddi tazminat olarak hastane masrafları, çalışma gücünün kaybı gibi zararlarını talep edebilir. Aynı zamanda, hatalı tıbbi müdahale sonrasında vücudunda oluşan sağlık sorunları, tedavi sürecinin travması gibi sebeplerle yaşadığı elem, keder ve ıstırap için manevi tazminat talep edebilecektir.
Değerli müvekkillerimiz,
Dünya genelinde yaşanan Koronovirüs (Covid-19) salgını riski nedeniyle, hukuki soru ve sorunlarınız için mobil ve online iletişim kanallarımızı kullanmanızı öneririz.
KİŞİSEL VERİLERİN İŞLENMESİ HAKKINDA
“AYDINLATMA METNİ”
İnternet sitemizi kullanmanız dolayısıyla, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) başta olmak üzere yürürlükteki mevzuat kapsamında birtakım verilerinizin toplanması, saklanması, işlenmesi, aktarılması ve KVKK kapsamına dahil başkaca işlemlerin detayı ve amacı hakkında, veri sorumlusu olarak sizleri bilgilendirmek isteriz.
Genel Bilgiler
İlgili mevzuata göre, “kişisel veri” kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgidir. “Özel nitelikli kişisel veri” ise kişilerin ırkı, etnik kökeni, siyasi düşüncesi, felsefi inancı, dini, mezhebi veya diğer inançları, kılık ve kıyafeti, dernek, vakıf ya da sendika üyeliği, sağlığı, cinsel hayatı, ceza mahkûmiyeti ve güvenlik tedbirleriyle ilgili verileri ile biyometrik ve genetik verileridir. İşbu Aydınlatma Metninde, özel ve/veya genel nitelikli olma ayrımı yapılmaksızın, her neviden veri için “Kişisel Veri” ifadesi kullanılacak olup durumun gereğine göre özel nitelikli kişisel verilerin de bu ifade kapsamına dahil edilebileceğini belirtmek isteriz. Keza, internet sitemizi kullanırken size daha efektif hizmet sağlayabilmek adına çerezler, web işaretçileri ve benzeri uygulamaları da kullanabilmekteyiz. Çerez kullanımının durdurulmasını tarayıcı ayarlarınızı değiştirerek her zaman sağlayabilirsiniz. Çerez kullanımının durdurulması, internet sitemizdeki bazı fonksiyonların kullanımını sınırlandırabilecektir.
Kişisel veriler toplandıktan sonra silme, yok etme ya da anonim hale getirme işlemlerine kadar olan süreçte gerçekleştirilen elde etme, kaydetme, depolama, muhafaza etme, değiştirme, yeniden düzenleme, açıklama, aktarılma, sınıflandırılma ya da kullanılmasını engelleme ve sair kapsamda veriler üzerinden gerçekleştirilen her türlü işlem ise KVKK kapsamında “kişisel verilerin işlenmesi“ olarak değerlendirilmektedir.
Kişisel veri veya özel nitelikli kişisel veri tanımına uygun bilgilerinizi Kulaçoğlu Hukuk Bürosu (Veri Sorumlusu) olarak bizimle paylaşmanız durumunda, onay kutucuğunu işaretleyerek bu verilerinizin işlenmesi için açık rıza verdiğinizi belirtmek isteriz.
Kişisel Verilerin Toplanması ve Hukuki Sebepleri
İnternet sitemizi kullanırken birtakım kişisel verilerinizi, Veri Sorumlusu sıfatımız ile bizimle paylaşmanızı talep edebilmekteyiz. İşbu kişisel verileriniz fiziksel olarak sözlü veya yazılı şekilde toplanabileceği gibi, elektronik ortamda da toplanabilir. Keza, kişisel verileriniz, Veri Sorumlusu sıfatıyla doğrudan tarafımızca toplanabileceği gibi, Veri Sorumlusu adına veri işleyen gerçek veya tüzel kişiler tarafından veya ifa ettiğimiz iş ve hizmetin bir gereği olarak destek aldığımız ulusal/uluslararası kişi ve kuruluşlar ile diğer 3.kişiler tarafından, sayılanlarla sınırlı olmamak üzere, internet sitemiz, blog mesajları, iletişim formları, iş/staj ve sair başvuru formları, bilgi formları, video konferans ve/veya online hukuki danışmanlık hizmeti esnasında kaydedilebilen ses ve/veya video kayıtları, telefon görüşmesi ve/veya telekonferans esnasında kaydedilebilen ses kayıtları, kısa mesajlar, WhatsApp, sosyal medya vs kanallarıyla gerçekleştirilenler başta olmak üzere her türlü iletişim kanalları aracılığı ile toplanabilmektedir. Bu verileriniz elektronik ya da internet tabanlı araçlar ve sair vasıtalar kullanılarak otomatik yöntemlerle elde edilebildiği gibi, tarafımıza sunduğunuz formlar, sözleşmeler, bildirimler, adli veya idari merci kararları gibi yöntemlerle de elde edilebilmektedir.
Kişisel Verilerin İşlenme Amacı ve Aktarımı
Kişisel verileriniz, yürürlükteki ilgili mevzuat uyarınca, hukuka, iyi niyet ve dürüstlük kurallarına uygun, doğru ve güncel olarak, belirli, açık ve meşru amaçlarla ve bu amaçlarla bağlantılı, sınırlı ve ölçülü olarak işlenmekte olup ilgili mevzuatta öngörülen ve işlendikleri amaç için gerekli olan süre kadar muhafaza edilmektedir.
KVKK uyarınca, Veri Sorumlusu olarak bizimle paylaşmış olduğunuz kişisel verileriniz, yerine getirmekte olduğumuz her türlü hizmet ve faaliyet amaçlarımız ile gerektiğinde işe/staja alım süreçleriyle bağlantılı ve ölçülü olarak söz konusu hizmetlerden faydalanmanız, hak ve menfaatlerinizin korunması ve sair amaçlar ile KVKK ve yasal düzenlemelere uygun olarak işlenebilecek, hizmetlerimiz kapsamında ve ilgili mevzuata uygun olarak UYAP sistemi başta olmak üzere, adli, idari vb. kurumlara ve/veya yetkili kıldıkları kişi ya da merciler ile somut olayın şartlarına göre yurtdışında olup olmamasından bağımsız olarak ilgili üçüncü kişi ve kurumlara aktarılabilecek ve ilgili mevzuatta belirlenen süreler boyunca saklanıp gerekli işlemlere tabi tutulabilecektir.
Ağ Sunucusu Veri Günlüğü
İnternet sitemize giriş yapmanızın kaçınılmaz bir sonucu olarak, veri günlüğü olarak tanımlanan ve aşağıda listelenmiş olan verileriniz, ağ tarayıcınız tarafından internet sunucumuza otomatik olarak aktarılmakta ve onayınız aranmaksızın veri günlüğü kayıtlarına kaydedilmektedir:
Veri günlüğü internet sitemizin sizin için daha kullanışlı hale getirilebilmesi amacıyla istatistiki bilgi sağlamak için kullanılmakta olup, takiben derhal silinir.
Kişisel Verilerin Güvenliğinin Sağlanması İçin Alınan Tedbirler
6698 Sayılı Kişisel Verileri Koruma Kanun’un ilgili maddesine uygun olarak, kişisel veri güvenliğinizin sağlanması için hukuka aykırı olarak işlenmelerini ve erişilmelerini önlemek ve muhafazalarının sağlamak amacıyla gerekli teknik ve idari tedbirler Veri Sorumlusu olarak tarafımızca alınmaktadır.
Veri Sahibinin Hakları
Kişisel veri sahipleri KVKK uyarınca aşağıda yer alan haklara sahiptir:
Yukarıda belirtilen hakların kullanımıyla veya genel olarak Aydınlatma Metnimizle alakalı daha detaylı bilgi talepleriniz için “İletişim” sayfamızdan ulaşılabileceğiniz “İletişim Formu” aracılığıyla veya ıslak imzalı olarak “Esentepe Mah. Eser İş Merkezi B Blok Kat:8 No:63 Şişli/İstanbul/Türkiye” adresine ulaştırmanız ya da info@kulacoglu.av.tr e-posta adresine konu kısmında “Kişisel Veri Bilgi Talebi” ifadesi ile iletebilirsiniz.
Kişisel veri sahipleri olarak, haklarınıza ilişkin taleplerinizi Kulaçoğlu Hukuk Bürosu’na yukarıdaki şekillerde iletmeniz durumunda talebiniz, niteliğine göre en kısa sürede sonuçlandıracaktır. İlgili işlemin ayrıca bir maliyet gerektirmesi durumunda, Kişisel Verileri Koruma Kurulu’nca belirlenen tarifedeki ücret, Kulaçoğlu Hukuk Bürosu olarak tarafınızdan tahsil edilecektir.
Merhaba, 28 şubat sürecinde, dini yakınlık sebebiyle disiplin cezaları ile sicil notlarını düşürülmesi ve sonucunda 2 yıl kademe ilerlemesi yapılamadığı için re’sen emekli edilmek zorunda kalınması durumunda, 2001′ de askeri yüksek idare mah.’ne dava açılmıştır.(iptal davası) bu davamızı kaybettik. Askeri mahkeme olması sebebiyle hakkımızın yenildiğini düşünmekteyim. Tekrar dava açmak imkanı mevcut mudur aradan geçen 19 yıl sonrasında? teşekkür ederim
İdarenin kusurlu hukuksuz eyleminden oturu meslekten ihrac olup idare mahkemesiyle tekrar meslege donen bir kisi iptal karari danistay nezninde kesinlestigi tarihten itibaren mi tazminat davasi acabilir? İlk derece mahkemesi karari yeterlimidir?
merhaba idare sağlık ve ağır engellilik nedeninden yapması gereken tayini yapmadığı için yürütmeyi durdurmalı dava açtım. Mahkeme yürütmeyi durdurdu hemde lehime karar verdi.Ancak İdare yönetmelik ve kanunlara ısrarla uymayarak 2 sene geciktirdiği tayin yüzünden ağır engelli olan hastamızın engellilik oranında yüzde 12 artış oldu ve bunun artık telafisi mümkün değil.Ayrıca bulunduğum bölgede tedavisi mümkün olmayan hastamızın tedavisi için 2 sene içerisinde binlerce tl uçak ve yol parası cabası.Bu maddi manevi zararlarımdan dolayı idareye tazminat davası açmayı düşünüyorum.Bu tazminat davasının üst sınırı varmıdır.
ilçe milli eğitim müdürlüğünün maaş kesim cezasına karşı iptal davalarını bölge idare mahkemesinde kazandım. maddi manevi tazminat davaları açmak istiyorum. Ne yapmalıyım
Dava reddedilirse en geç hangi hangi tarihe kadar hangi merciiye müracaat edilebilir.
Son iki yılda hakkımda 11 idari soruşturma açıldı sadece birinde uyarı cezası verilebildi. Yine bu süreçte bir il içi geçici görevlendirmeye bir de il dışı tayine maruz kaldım her ikisini de dava edip kazandım. Bu süreçte psikolojim bozuldu ve düzenli olarak psikiyatri tedavisi gördüm. Psikiyatriden verilmiş sıhhi raporlarımda mevcut. Yapılan hukuksuzluklar ve mobbingler nedeniyle manevi tatmin amacıyla idareye 40bin TL talepli ön başvuruda bulundum ve reddedildi. Dava açarken ön başvurudaki 40 bin TL ibaresi bağlayıcı mıdır? Artırma şansım varmıdır( örneğin 60bin). Teşekkürler
süreçte bir il içi geçici görevlendirmeye bir de il dışı tayine maruz kaldım her ikisini de dava edip kazandım. Bu süreçte psikolojim bozuldu ve düzenli olarak psikiyatri tedavisi gördüm. Psikiyatriden verilmiş sıhhi raporlarımda mevcut. Yapılan hukuksuzluklar ve mobbingler nedeniyle manevi tatmin amacıyla idareye 40bin TL talepli ön başvuruda bulundum ve reddedildi. Dava açarken ön başvurudaki 40 bin TL ibaresi bağlayıcı mıdır? Artırma şansım varmıdır( örneğin 60bin). Teşekkürler
2017 senesinde memur olarak atanacakken İçişleri bakanlığı tarafından çıkarılan bir yasa ile memuriyet hakkim elimden alındı.Dava açtim ve kazandım.Maddi manevi tazminat davası açabilir miyim?
İzmir bölge idare mahkemesi istinaf davama konu:
şef iken boş kadro müdürlüğe vekaletim sonucu vekalet aylığı ödenmesi konusunda kesin sonuçlu mahkeme kararım mevcuttur.
Ancak söz konusu idare, vekalet aylığı içerisinde ödemesi gereken diğer hak ve tazminatlarımı ödememiştir. 2014 2017 arasına ait 1596 lira vekalet ağlığı ödemiştir. (25000TL gibi bir tutar söz konusu) Bu yüzden oldukça stresli günler geçirdim ve birçok maddi fırsatım kaçtı.Tam yargı davası açtığımda müdür ve şef tazminat farklarının yanı sıra manevi tazminat talep edebilir miyim?
Merhaba, yazinizda geçen “idarenin eylemi dolayısıyla hakkı ihlal edilen ilgili, idari dava açmadan önce bu eylemi yazılı bildirim üzerine veya başka surette öğrendiği tarihten itibaren 1 yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren 5 yıl içinde ilgili idareye başvurmalıdır”. ibaresi halen geçerli midir acaba?