Kural olarak, idari merciler tarafından yerine getirilen eylem ve işlemlerin temel amacı, kamu yararı amacını tesis etmektedir. İdarenin, bu amaçla ve tek taraflı olarak meydana getirdikleri işlemlere ise “idari işlem” denir. Ancak, kimi zaman idari işlemlerin yetki, şekil, sebep, konu ve amaç yönlerinden en az birinin hukuka aykırı olduğu durumlara rastlanabilmektedir. Bu işlemler dolayısıyla menfaati ihlal edilen kişiler, ihlale konu idari işlemin iptal edilerek uygulamadan kaldırılması talebiyle idari yargıda dava açabilirler. İdare mahkemelerinde açılacak iptal davası için dava açma süresi, dava konusu işlemin ilgilisine tebliğinden itibaren 60 gün iken, vergi mahkemelerinde 30 gündür.
- İdari İşlemin İptali Davası Nedir?
- İdari İşlemin İptali Davası Açma Sebepleri Nelerdir?
- İdari İşlemin İptali Davasında Görevli Mahkeme
- İdari İşlemin İptali Davasında Yetkili Mahkeme
- İdari İşlemin İptali Davası Açmak İçin Hak Düşürücü Süre Var Mıdır?
- İdari İşlemin İptal Edilmesinin Sonuçları Nelerdir?
- İdari İşleme İtiraz Yolu Olarak “Üst Makama Başvuru” Nedir?
- Sıkça Sorulan Sorular
Hakkı ihlal edilen kişinin, idare aleyhine açtığı ve esasen bir idari dava türü olan davalar ise, “İdari İşlemin İptali Davası” olarak adlandırılmaktadır. Diğer taraftan, idarenin hukuka aykırı kimi eylem ve işlemleri dolayısıyla, maddi ve/veya manevi zarara uğrayan kişiler, ilgili zararların tazmini amacıyla tam yargı davası açabilirler. Bu davaların, dava açma süresi içinde doğrudan doğruya açılması mümkün olduğu gibi, öncelikle açılacak idari işlemin iptali davasının akabinde tam yargı davası açılması da mümkündür.
1. İdari İşlemin İptali Davası Nedir?
İdari merciler, kişi ve kurumlar üzerinde sonuç doğuracak iş ve işlemlerde bulunma yetkisine sahiptir. Kural olarak idare; bu işlemleri başka hiçbir organın onayına ya da kararına ihtiyaç duymaksızın tesis ve icra edebilir. Zira idari işlemler, hukuka uygunluk karinesinden yararlanmaları dolayısıyla, yargı organlarınca iptaline karar verilinceye dek, geçerliliğini korur.
Yürürlükte bulunan mevzuat hükümleri ve hukuk devleti ilkesi gereğince; idari mercilerce tesis edilen tüm idari işlemler yargı denetimine tabidir. Hukuka aykırı idari işlemlerin ortadan kaldırılması amacına binaen açılacak davalar ise iptal davaları olarak adlandırılmaktadır. Buna göre, bir idari işlemin yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden en az birinin hukuka aykırı olduğu iddiasıyla iptali istenebilmektedir.
2. İdari İşlemin İptali Davası Açma Sebepleri
İdari işlemlerin iptaline ilişkin olarak açılacak davalarda, birtakım sebeplerin somut uyuşmazlıkta mevcut olması aranır. Diğer bir ifadeyle, dava konusu edilen idari işlemin, aşağıda detaylarına yer verilen unsurlarından en az birinin hukuka aykırı olduğu tespit edilirse, mahkemece iptaline karar verilebilir.
Yetki Yönünden Hukuka Aykırılık:
İdari işlemin iptal sebeplerinden biri, yetki unsuru olup, birden farklı şekilde yetkisizlikten bahsedilebilir.
- Yer itibariyle yetkisizlik: Her idari birim, kendi yetki sınırları içinde bulunan yerler bakımından işlem tesis etmek zorundadır. Buradaki “yer” ifadesi “coğrafi” bir sınırı ifade etmektedir. İdarenin yetkili olduğu coğrafya dışında gerçekleştirdiği idari işlemler, yer yönünden yetkisizlik nedeniyle hukuka aykırı olacak ve menfaati ihlal edilenler tarafından iptal davasına konu edilebilecektir.
- Konu itibariyle yetkisizlik: İdarenin kendi yetkili olduğu konular dışında kalan bir alanda işlem tesis etmesi, konu itibariyle yetkisizlik olarak tanımlanan bir çeşit hukuka aykırılıktır.
- Zaman itibariyle yetkisizlik: Her idari birimde, işlem tesis etmekle yetkilendirilmiş memurlar bulunmaktadır. Bu kişiler, bulundukları konumda görev yapmak adına belirli süreler için yetkilendirilmişlerdir. Görev süresi dolan idari personel tarafından idare adına işlem tesis edilmesi ise zaman itibariyle yetkisizliği meydana getirecek ve işlem hukuka aykırı hale gelecektir.
Şekil Yönünden Hukuka Aykırılık:
İlgili yasal düzenlemelerde, idare tarafından tesis edilecek işlemlerin hangi şekil şartına riayet edilerek oluşturulacakları açık ve net olarak belirlenmiştir. Mevzuatta öngörülen şekil şartına uyulmayan bir idari işlem dolayısıyla, menfaati ihlal edilen herkes, bu idari işlemin iptalini dava konusu edebilir.
Sebep Yönünden Hukuka Aykırılık:
İdari işlemlerin sebebi; idari işlemden önce gelen ve idareyi belirli bir işlem yapmaya sevk eden etkenler olarak tanımlanmaktadır. Diğer bir söyleyişle, idareyi işlem yapmaya sevk eden saiktir, işlemin gerekçesidir. İdare tarafından tesis edilen her işlemin mutlaka bir sebebe dayanması ve bu sebebin de usul ve yasaya uygun olması gerekmektedir. Bu niteliğe uygun olmayan idari işlemler ise, sebep yönünden hukuka aykırı olacak ve iptali talep edilebilecektir.
Konu Yönünden Hukuka Aykırılık:
Her idari işlem belli bir hukuki veya fiili sonuç elde edebilmek için tesis edilmekte olup; idari işlemin doğuracağı sonuç, idari işlemin konusunu oluşturur. İdare tarafından husule getirilmiş olan işlemin, konu itibariyle hukuka aykırı olması halinde, ilgililer tarafından iptali talep edilebilir.
Amaç Yönünden Hukuka Aykırılık:
Her idari işlemin amacı kamu yararını tesis etmektir. Her ne kadar idari işlemlerin başkaca hususi amaçları bulunsa da kamu yararı tüm idari işlemlerin özünde bulunan ve varlığı zaruri olan en temel amaçtır. Bu koşulu sağlamayan tüm idari işlemler, amaç yönünden hukuka aykırı olacak ve iptali talep edilebilecektir.
3. İdari İşlemin İptali Davasında Görevli Mahkeme
İdari işlemlere karşı açılacak iptal davalarında hangi mahkemenin görevli olduğu; dava konusu işlemin türüne göre tespit edilir. Buna göre iptal davalarında görevli mahkemeler, idare mahkemesi, vergi mahkemesi ve Danıştay Kanunu m.24’te sayılı haller ile sınırlı olarak Danıştay olabilir.
4. İdari İşlemin İptali Davasında Yetkili Mahkeme
Bu davalarda, İdari Yargılama Usulü Kanunu (İYUK) veya özel Kanunlarda aksi gösterilmedikçe, iptali istenen idari işlemi tesis eden idari merciin bulunduğu yer mahkemesi yetkilidir.
5. İdari İşlemin İptali Davası Açmak İçin Hak Düşürücü Süre
İYUK uyarınca; özel Kanunlar ile ayrı süre öngörülmeyen hallerde, idari işlemlere karşı dava açma süresi; Danıştay ve İdare Mahkemelerinde altmış (60) gün, Vergi Mahkemelerinde ise otuz (30) gündür. Bu süreler hukuken hak düşürücü süre niteliğinde olup; idari uyuşmazlıklarda yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden itibaren işlemeye başlar. Diğer taraftan, kimi durumlarda, idari dava açma sürelerinin yeniden canlanması, yani çoktan dolmuş olan hak düşürücü sürenin sıfırlanarak baştan başlaması mümkün olabilmektedir.
Konuyla alakalı detaylı bilgi için “İdari Yargıda Dava Açma Süresinin Canlanması” isimli makalemizi inceleyebilirsiniz.
6. İdari İşlemin İptal Edilmesinin Sonuçları
Yasal mevzuat hükümleri gereğince idari mercilere, husule getirecekleri iş ve işlemlere ilişkin olarak takdir yetkisi tanınmış olmakla birlikte, idareye tanınan işbu takdir yetkisi sınırsız değildir. İdare; yasa tarafından verilmiş bu yetkiyi hukuka uygun ve yasal sınırları içinde kullanmakla yükümlüdür. Aksi takdirde, ilgili işlem dolayısıyla menfaati ihlal edilenler tarafından açılan iptal davası sonucunda ilgili işlem mahkeme kararı ile iptal olunacaktır.
Menfaati ihlal edilenler tarafından açılan dava sonucunda, idari işlemin iptaline karar verilmesi halinde, verilen karar genele etkili olacak ve iptal davası açmayanlar için de uygulanacaktır.
Keza, idari işlemin iptaline karar verildiğinde, bu iptal kararı geçmişe yürüyecek ve o işlem hiç yapılmamış gibi kabul edilerek tüm sonuçları ile birlikte ortadan kalkacaktır.
Diğer taraftan, kimi durumlarda, mahkeme kararıyla iptaline karar verilen idari işlem, ilgili idari merci tarafından uygulanmaya devam edilebilmektedir. Bu gibi durumlarda, mahkemece verilen iptal kararını uygulamayan idare ve kamu görevlileri hakkında birtakım yaptırımlar uygulanabilmektedir.
İdari yargı kararlarının uygulanmaması halinde başvurulabilecek yollara ilişkin detaylı incelememize “İdari Yargıda Kararların Uygulanmaması” başlıklı makalemizden ulaşabilirsiniz.
7. İdari İşleme İtiraz Yolu Olarak “Üst Makama Başvuru”
İdari işlemin iptali davalarında, kural olarak, dava açmadan önce idareye başvuru zorunluluğu yoktur. Ancak bazı özel kanunlarla getirilen düzenlemeler gereğince dava açmadan önce zorunlu olarak tüketilmesi gereken idari başvuru yolları söz konusu olabilmektedir. Örneğin 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu m.54’te düzenlenen ihaleler aleyhine dava açmadan önce, idareye itiraz başvurusunda bulunulması zorunludur.
Özel kanunlar ile getirilmiş düzenlemeler dışında, idareye başvuru yapılıp yapılmayacağı, kişilerin tercihine bırakılmıştır. Bu kapsamda idari dava açılmadan önce, üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan, idari dava açma süresi içinde bazı taleplerde bulunulabilir. Bu başvuru, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması hakkında olabilir. Belirtmek gerekir ki, bu başvuru işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini de durdurur.
İdareye yapılan ihtiyari başvurunun kısmen veya tamamen reddedilmesi durumunda, ret kararının tebliğini izleyen günden itibaren genel dava açma süresi içinde dava açılabilecektir. İdareye yapılan başvuruya, 30 gün içinde cevap verilmemesi halinde ise, dava açma süresi, 30 günlük cevap süresinin bitiminden itibaren hesaplanır.
8. Sıkça Sorulan Sorular
Türk Hukuku, tarafların mahkemelerde kendilerini bizzat savunmalarına ve temsil etmesine imkan tanımakta olup, tarafların mahkemelerde temsil edilmek için avukat tutması, bazı istisnalar dışında zorunlu değildir. Bu kapsamda İdare Mahkemelerinde de idare hukuku avukatı tutma zorunluluğu bulunmamaktadır.
Ancak İdare Hukuku mevzuatının karmaşık yapısı, İdari Yargılama Usul Kanununda yer alan sürelerin kesin ve kısa oluşu gibi nedenlerle, dava sürecinin hukukçu olmayan kişiler tarafından yürütülmesi halinde, gerek şekil, gerekse de esas açısından telafisi mümkün olmayan hatalı işlemler yapılabilir. Son derece ayrıntılı düzenlemeler içeren idari yargı sürecinde hak kaybına uğranılmaması için, herhangi bir işlem yapılmadan önce “İdare Hukuku” alanında hizmet veren avukatlardan hukuki destek alınmasını tavsiye ederiz.
İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 11. maddesine göre, iptal davası açmadan önce ihtiyari olarak ilgili idari işlemi tesis eden idarenin üst makamına, üst makam yoksa işlemi tesis eden makama; işlemin kaldırılması, geri alınması veya düzeltilmesi için yapılacak başvuruya itiraz denilmektedir.
İdari işlemin iptali için dava açmadan önce, özel kanun düzenlemeleri saklı olmak üzere, ilgili idari işlemi tesis eden idareye başvurulması zorunlu olmayıp, idareye başvuru yapılmaksızın doğrudan iptal davası açılması mümkündür. Ancak kişi dilerse, iptal davası açmadan önce ihtiyari olarak ilgili idareye işlemin ortadan kaldırılması veya düzeltilmesi için başvuruda bulunabilir. Söz konusu bu başvuru, idarenin başvuruyu reddetmesi veya reddetmiş sayılmasına kadar iptal davası açılması için öngörülen süreyi durduracaktır.
İdari işlemin iptali davasını, idarenin hukuka aykırı işlemi nedeniyle menfaati ihlal edilen herkes açabilmektedir. Söz konusu ihlal edilen menfaatin meşru, güncel ve kişisel olması gerekmektedir. Meşru, güncel ve kişisel menfaati ihlal edilen gerçek veya tüzel kişiler, idareye karşı iptal davası açma ehliyetine sahiptirler.
İdare mahkemeleri yalnızca hukuka uygunluk denetimi yapmak ile yetkilidirler. Bu kapsamda idare mahkemesi hakimi, idarenin yerine geçerek karar oluşturamaz ve yerindelik denetimi yapamaz. Dolayısıyla iptal davası sonucunda hakim yalnızca dava konusu idari işlemin iptaline karar verebilme yetkisine sahip olup, kurulacak hüküm ile idare adına işlem tesis edebilmesi mümkün değildir.
İdare Mahkemelerinde açılan iptal davası, doğrudan idari işlemin yürütmesini durdurmaz. İdari işlemin yürütmesinin durdurulmasına karar verilebilmesi için, ayrıca İdare Mahkemesinden talepte bulunmak gerekir. İdare Mahkemesince yapılacak değerlendirme sonucu, İYUK m. 27’deki şartların sağlandığı kanaatine varılması halinde yürütmenin durdurulması kararı verilecektir.
İdare Mahkemesinde açılan tam yargı davası, bir nevi tazminat davası niteliğinde olup idari işlemin tesis edilmesi ile kişilerde yaratılan zararın tazminin amaçlandığı bir dava türü olarak karşımıza çıkmaktadır. Buna karşın iptal davaları ise, söz konusu idari işlemin hukuk düzeninde geriye dönük olarak ortadan kaldırılması amacıyla açılan davalar olup, dava sonucunda herhangi bir tazmin sağlanmaksızın yalnızca dava konusu işlemin iptali yönünde hüküm kurulabilmesini sağlayacaktır.
İdari işlemin iptali davalarında, genel dava açma süresi ve özel dava açma süresi olmak üzere ikili bir ayrım söz konusudur. Genel dava açma süresi, idari işlemin ilgiliye tebliğinden itibaren 60 gündür. Buna karşın özel dava açma süresi ise kanunda özel olarak düzenlenmiş hallerde mevcuttur. Ne var ki, özel dava açma süresinin uygulanabilmesi için, idare tarafından tesis edilen işlemde muhakkak işbu özel dava süresinin gösterilmesi gerekmekte olup, ayrıca gösterilmemesi durumunda genel dava açma süresi olan 60 gün uygulanacaktır.
Düzenleyici işlemler; genel, soyut ve kişilik dışı nitelikte kurallar barındıran tek yanlı idari işlemlerdir. Tıpkı birel işlemler gibi, söz konusu bu düzenleyici işlemlere karşı da iptal davası açmak mümkündür. Menfaati ihlal edilen kişiler, düzenleyici işlemin tamamının veya bir bölümünün iptalini isteyebilecekleri gibi, ilgili bu düzenleyici işlemin yanında düzenleyici işleme dayanılarak tesis edilen birel işlemin de iptalini isteyebilirler.
Bu yazı yalnızca bilgilendirme amaçlı yayımlanmış olup, tüm hakları Kulaçoğlu Hukuk Bürosu’na aittir. İdare Hukuku mevzuatı ve özellikle de İdari Yargılama Usul Kanunu, diğer hukuk alanlarına nazaran daha ayrıntılı sayılabilecek kurallar içermekte olup, hak kaybına uğranılmaması açısından, herhangi bir işlem yapılmadan önce “İdare Hukuku” alanında hizmet veren avukatlardan hukuki destek alınmasını tavsiye ederiz.