
Değerli müvekkillerimiz,
Dünya genelinde yaşanan Koronovirüs (Covid-19) salgını riski nedeniyle, hukuki soru ve sorunlarınız için mobil ve online iletişim kanallarımızı kullanmanızı öneririz.
İdari işlemler, idarenin tek yanlı ve kamu gücüne dayanarak tesis ettiği, iş ve eylemler olup hukuki açıdan idari yargı denetimine tabidirler. Söz konusu idari işlemlerin, haksız ve hukuka aykırı olmaları halinde mahkemelerce iptal edilmeleri söz konusu olabilmektedir. İdari işlemlerin iptaline ilişkin olarak verilen, İdari yargı kararlarının uygulanması zorunlu olmakla birlikte, idari organlarca söz konusu kararların uygulanmadığı pek çok örnek de bulunmaktadır. İptal kararını uygulamayan idare ve kamu görevlileri hakkında 2577 sayılı İdari Yargılama Usul Kanunu’nda (İYUK) ayrıntılı düzenlemeler söz konusudur.
Yazı İçeriği
1. İdari Yargıda İşlemin İptal Edilmesinin Sonuçları
2. İptal Kararını Uygulamama Halleri
3. İdarenin İptal Kararının Uygulanmamaktan Doğan Sorumluğu
4. Kamu Görevlisi Hakkında Hizmet Kusuru ve Kişisel Kusur Ayrımı
5. Kamu Görevlisinin İptal Kararını Uygulamamaktan Doğan Sorumluluğu
6. İdare ve Kamu Görevlisi Aleyhine Tazminat Davaları
7. İdare ve Kamu Görevlisi Aleyhine Tazminat Davalarında Görevli ve Yetkili Mahkeme
8. İdare ve Kamu Görevlisi Aleyhine Tazminat Davalarında Zamanaşımı
İdari işlemlerin iptaline ilişkin mahkemenin kararı olmasına rağmen, kimi durumlarda ilgili idari birimler tarafından, mahkeme kararları çeşitli şekillerde uygulanmamaktadır. Hiç uygulamama, eksik uygulama, geç uygulama, şekli uygulama veya hükmün yerine getirilmesinde imkansızlık gibi suretlerle ortaya çıkan bu tutum, ilgilisinin maddi/manevi zararına yol açabilmektedir. Bu gibi durumlarda, mahkeme kararını uygulamayan idareye ya da uygulamaktan imtina eden kamu görevlisine karşı hukuki yollara başvurulması mümkün olabilmektedir.
İdari yargı organlarınca verilen iptal kararları, iptal edilen işlemi tesis edildiği tarihten itibaren hükümsüz hale getirirler. Bu kararlar, diğer yargı mercilerin iptal kararlarından farklı olarak geçmişe de etki ederler. Kararın kesinleşmesiyle birlikte, kaldırılan işleme bağlı olarak tesis edilmiş diğer işlemler de ortadan kalkacaktır. Bu sebeple idare, iptale konu işlemi, tesisinden önceki duruma geri getirmek mecburiyetindedir.
İdari işlemin iptal kararının uygulanmaması altı farklı şekilde karşımıza çıkabilir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usul Kanunu’nda (İYUK) madde 28’de iptal kararlarının uygulanmaması halinde idarenin ve kararı uygulamakla yükümlü mercilerin sorumlulukları ayrı ayrı düzenlenmiştir.
“Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemeleri kararlarına göre işlem tesis edilmeyen veya eylemde bulunulmayan hallerde idare aleyhine Danıştay ve ilgili idari mahkemede maddi ve manevi tazminat davası açılabilir.
Mahkeme kararlarının otuz gün içinde kamu görevlilerince kasten yerine getirilmemesi halinde ilgili, idare aleyhine dava açabileceği gibi, kararı yerine getirmeyen kamu görevlisi aleyhine de tazminat davası açılabilir.”
Yüksek Mahkeme kararlarında, iptal kararlarının uygulanmaması ya da uygulanmasında gecikilmesi “Ağır Hizmet Kusuru” olarak kabul edilmektedir. İptal kararlarının uygulanmamasında hizmet kusuru ile kamu görevlisinin kişisel kusuru iç içe geçtiğinden, mevzuatımızda hem idareye hem de kamu görevlisine tazminat davası açma imkanı sağlanmıştır.
Kanunda idare ve kamu görevlisinin sorumlu olduğu kabul edilmişse de, açılan davada her iki tarafın davalı olarak gösterilmesi uygulamada kabul edilmemektedir. Bu sebeple mağdur, yalnızca idareye veya kararı uygulamaktan imtina eden kamu görevlisinin aleyhine tazminat davası açılabilecektir. İdareye karşı açılan davalarda, kamu görevlisinin sorumluluğu söz konusu ise, idarenin kamu görevlisine karşı rücu etmesi mümkündür.
Kamu görevlilerinin görevleriyle ilişkili idari işlemi, görevi sırasında gereği gibi yerine getirmemesi hizmet kusuru olarak kabul edilir. Bu gibi hallerde; hizmet kusuru, idareye isnat ve atfedilebilen bir kusuru değil, idarenin dolaylı olarak sorumluluğuna sebep olan kusuru ifade eder.
Kamu görevlilerinin işini yaparken gördüğü hizmetle bağlantısı olmayan kusuru kişisel kusur olarak kabul edilir. Kamu görevlisinin kişisel olarak kusurlu sayılabileceği hallerde, hukuki sorumluluğu doğacaktır. Ayrıca belirtmek gerekir ki görevli kişisel kusurla hareket etmiş olsa da hizmet kusuru ortadan kalkmayacaktır.
Kamu görevlisinin hukuki sorumluluğuna gidilebilmesi için yetkili ve kasıtlı olarak davranması gerekir. Kamu görevlisinin kararı uygulamaması ise kastın varlığı için yeterli görülmektedir. Kast ve kişisel kusur ile birlikte, kusurun sebebiyet verdiği bir zararın oluşması da kamu görevlisinin hukuki sorumluluğuna gidebilmemiz için somut olayda mevcut olması gerekir.
Kişisel kusurundan dolayı kamu görevlisi aleyhine doğrudan dava açılabileceği gibi bu durum, idareye karşı ayrı bir tazminat davası açılmasını engellemeyecektir.
İdarenin, kamu görevlisinin kişisel kusurunun bulunduğu hallerde idari işlemler ile oluşan zarar arasında doğrudan bir bağlantısı bulunmasa da dolaylı sorumluluğu söz konusu olacaktır. Ayrıca yargı kararlarına uyma görevi bütün kamu görevlilerine yüklenen özel bir görevdir. Bu sebeple, memurların görevini yerine getirmemesi veya getirilmesinde ihmal göstermesi ve kişilere zarar vermesi halinde hukuki sorumluluğuyla birlikte cezai sorumluluğu da söz konusu olabilecektir.
Kamu görevlisi, cezai sorumluluk kapsamında, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 257. maddesi ve devamında düzenlenmiş olan “görevi kötüye kullanma” suçundan sorumlu tutulacaktır. Kararı gereğince yerine getirmeyen kamu görevlisi hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunmak mümkündür. Kamu görevlisinin cezai sorumluluğu konusunda Asliye Ceza Mahkemeleri görevli olacaktır.
Kararın uygulanmamasından mağdur olan ilgili, maddi ve manevi zararları için idareye karşı idari yargıda; kararı uygulamaya yükümlü mercideki kamu görevlisine ise adli yargıda maddi ve manevi tazminat davası açabilir. İptal edilen işlemin idare tarafından gereği gibi yerine getirilmemesi sebebiyle zarara doğan ilgilisinin başvurabileceği hukuki yollar, “İdareye Karşı Açılacak Tazminat (Tam Yargı) Davası” yazımızda incelenmiştir.
İdare aleyhine manevi tazminat davaları hususunda detaylı bilgi için “İdari Yargıda Manevi Tazminat Talebi ve Talebin Arttırılması” yazımızı inceleyebilirsiniz.
İptale konu yargı kararlarını yerine getirmeyen idare aleyhine açılacak tazminat davalarında görevli ve yetkili mahkeme, iptale konu kararı veren mahkemedir.
Kamu görevlisi aleyhine açılacak tazminat davalarında ise, Asliye Hukuk Mahkemeleri görevlidir.
İdare aleyhine açılacak davalarda zamanaşımı süresi, 10 yıl olarak kabul edilmiştir. Bu sürenin başlangıcı, Yüksek Mahkeme kararları gereğince, yargı kararlarının idareye tebliğinden itibaren en geç otuz gün sonrası olarak kabul edilmektedir.Kamu görevlisi aleyhine doğrudan açılacak davalarda zamanaşımı süresi, mağdurun, zarar ve faili öğrenmesinden itibaren 1 yıl ve herhalde 10 yıl olarak kabul edilir. Görevlinin hukuki sorumluluğuyla birlikte, cezai sorumluluğuna da ilişkin açılacak davalarda ise, Türk Ceza Kanunu’nun daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmesi durumunda o sürenin uygulanacağı da anılan madde de düzenlenmiştir.
Değerli müvekkillerimiz,
Dünya genelinde yaşanan Koronovirüs (Covid-19) salgını riski nedeniyle, hukuki soru ve sorunlarınız için mobil ve online iletişim kanallarımızı kullanmanızı öneririz.
KİŞİSEL VERİLERİN İŞLENMESİ HAKKINDA
“AYDINLATMA METNİ”
İnternet sitemizi kullanmanız dolayısıyla, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) başta olmak üzere yürürlükteki mevzuat kapsamında birtakım verilerinizin toplanması, saklanması, işlenmesi, aktarılması ve KVKK kapsamına dahil başkaca işlemlerin detayı ve amacı hakkında, veri sorumlusu olarak sizleri bilgilendirmek isteriz.
Genel Bilgiler
İlgili mevzuata göre, “kişisel veri” kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgidir. “Özel nitelikli kişisel veri” ise kişilerin ırkı, etnik kökeni, siyasi düşüncesi, felsefi inancı, dini, mezhebi veya diğer inançları, kılık ve kıyafeti, dernek, vakıf ya da sendika üyeliği, sağlığı, cinsel hayatı, ceza mahkûmiyeti ve güvenlik tedbirleriyle ilgili verileri ile biyometrik ve genetik verileridir. İşbu Aydınlatma Metninde, özel ve/veya genel nitelikli olma ayrımı yapılmaksızın, her neviden veri için “Kişisel Veri” ifadesi kullanılacak olup durumun gereğine göre özel nitelikli kişisel verilerin de bu ifade kapsamına dahil edilebileceğini belirtmek isteriz. Keza, internet sitemizi kullanırken size daha efektif hizmet sağlayabilmek adına çerezler, web işaretçileri ve benzeri uygulamaları da kullanabilmekteyiz. Çerez kullanımının durdurulmasını tarayıcı ayarlarınızı değiştirerek her zaman sağlayabilirsiniz. Çerez kullanımının durdurulması, internet sitemizdeki bazı fonksiyonların kullanımını sınırlandırabilecektir.
Kişisel veriler toplandıktan sonra silme, yok etme ya da anonim hale getirme işlemlerine kadar olan süreçte gerçekleştirilen elde etme, kaydetme, depolama, muhafaza etme, değiştirme, yeniden düzenleme, açıklama, aktarılma, sınıflandırılma ya da kullanılmasını engelleme ve sair kapsamda veriler üzerinden gerçekleştirilen her türlü işlem ise KVKK kapsamında “kişisel verilerin işlenmesi“ olarak değerlendirilmektedir.
Kişisel veri veya özel nitelikli kişisel veri tanımına uygun bilgilerinizi Kulaçoğlu Hukuk Bürosu (Veri Sorumlusu) olarak bizimle paylaşmanız durumunda, onay kutucuğunu işaretleyerek bu verilerinizin işlenmesi için açık rıza verdiğinizi belirtmek isteriz.
Kişisel Verilerin Toplanması ve Hukuki Sebepleri
İnternet sitemizi kullanırken birtakım kişisel verilerinizi, Veri Sorumlusu sıfatımız ile bizimle paylaşmanızı talep edebilmekteyiz. İşbu kişisel verileriniz fiziksel olarak sözlü veya yazılı şekilde toplanabileceği gibi, elektronik ortamda da toplanabilir. Keza, kişisel verileriniz, Veri Sorumlusu sıfatıyla doğrudan tarafımızca toplanabileceği gibi, Veri Sorumlusu adına veri işleyen gerçek veya tüzel kişiler tarafından veya ifa ettiğimiz iş ve hizmetin bir gereği olarak destek aldığımız ulusal/uluslararası kişi ve kuruluşlar ile diğer 3.kişiler tarafından, sayılanlarla sınırlı olmamak üzere, internet sitemiz, blog mesajları, iletişim formları, iş/staj ve sair başvuru formları, bilgi formları, video konferans ve/veya online hukuki danışmanlık hizmeti esnasında kaydedilebilen ses ve/veya video kayıtları, telefon görüşmesi ve/veya telekonferans esnasında kaydedilebilen ses kayıtları, kısa mesajlar, WhatsApp, sosyal medya vs kanallarıyla gerçekleştirilenler başta olmak üzere her türlü iletişim kanalları aracılığı ile toplanabilmektedir. Bu verileriniz elektronik ya da internet tabanlı araçlar ve sair vasıtalar kullanılarak otomatik yöntemlerle elde edilebildiği gibi, tarafımıza sunduğunuz formlar, sözleşmeler, bildirimler, adli veya idari merci kararları gibi yöntemlerle de elde edilebilmektedir.
Kişisel Verilerin İşlenme Amacı ve Aktarımı
Kişisel verileriniz, yürürlükteki ilgili mevzuat uyarınca, hukuka, iyi niyet ve dürüstlük kurallarına uygun, doğru ve güncel olarak, belirli, açık ve meşru amaçlarla ve bu amaçlarla bağlantılı, sınırlı ve ölçülü olarak işlenmekte olup ilgili mevzuatta öngörülen ve işlendikleri amaç için gerekli olan süre kadar muhafaza edilmektedir.
KVKK uyarınca, Veri Sorumlusu olarak bizimle paylaşmış olduğunuz kişisel verileriniz, yerine getirmekte olduğumuz her türlü hizmet ve faaliyet amaçlarımız ile gerektiğinde işe/staja alım süreçleriyle bağlantılı ve ölçülü olarak söz konusu hizmetlerden faydalanmanız, hak ve menfaatlerinizin korunması ve sair amaçlar ile KVKK ve yasal düzenlemelere uygun olarak işlenebilecek, hizmetlerimiz kapsamında ve ilgili mevzuata uygun olarak UYAP sistemi başta olmak üzere, adli, idari vb. kurumlara ve/veya yetkili kıldıkları kişi ya da merciler ile somut olayın şartlarına göre yurtdışında olup olmamasından bağımsız olarak ilgili üçüncü kişi ve kurumlara aktarılabilecek ve ilgili mevzuatta belirlenen süreler boyunca saklanıp gerekli işlemlere tabi tutulabilecektir.
Ağ Sunucusu Veri Günlüğü
İnternet sitemize giriş yapmanızın kaçınılmaz bir sonucu olarak, veri günlüğü olarak tanımlanan ve aşağıda listelenmiş olan verileriniz, ağ tarayıcınız tarafından internet sunucumuza otomatik olarak aktarılmakta ve onayınız aranmaksızın veri günlüğü kayıtlarına kaydedilmektedir:
Veri günlüğü internet sitemizin sizin için daha kullanışlı hale getirilebilmesi amacıyla istatistiki bilgi sağlamak için kullanılmakta olup, takiben derhal silinir.
Kişisel Verilerin Güvenliğinin Sağlanması İçin Alınan Tedbirler
6698 Sayılı Kişisel Verileri Koruma Kanun’un ilgili maddesine uygun olarak, kişisel veri güvenliğinizin sağlanması için hukuka aykırı olarak işlenmelerini ve erişilmelerini önlemek ve muhafazalarının sağlamak amacıyla gerekli teknik ve idari tedbirler Veri Sorumlusu olarak tarafımızca alınmaktadır.
Veri Sahibinin Hakları
Kişisel veri sahipleri KVKK uyarınca aşağıda yer alan haklara sahiptir:
Yukarıda belirtilen hakların kullanımıyla veya genel olarak Aydınlatma Metnimizle alakalı daha detaylı bilgi talepleriniz için “İletişim” sayfamızdan ulaşılabileceğiniz “İletişim Formu” aracılığıyla veya ıslak imzalı olarak “Esentepe Mah. Eser İş Merkezi B Blok Kat:8 No:63 Şişli/İstanbul/Türkiye” adresine ulaştırmanız ya da info@kulacoglu.av.tr e-posta adresine konu kısmında “Kişisel Veri Bilgi Talebi” ifadesi ile iletebilirsiniz.
Kişisel veri sahipleri olarak, haklarınıza ilişkin taleplerinizi Kulaçoğlu Hukuk Bürosu’na yukarıdaki şekillerde iletmeniz durumunda talebiniz, niteliğine göre en kısa sürede sonuçlandıracaktır. İlgili işlemin ayrıca bir maliyet gerektirmesi durumunda, Kişisel Verileri Koruma Kurulu’nca belirlenen tarifedeki ücret, Kulaçoğlu Hukuk Bürosu olarak tarafınızdan tahsil edilecektir.
Mazeret tayini yapılmayınca idare mahkemesine dava açıp kazandım ama uygulanmadı ne zaman uygulanır