
Değerli müvekkillerimiz,
Dünya genelinde yaşanan Koronovirüs (Covid-19) salgını riski nedeniyle, hukuki soru ve sorunlarınız için mobil ve online iletişim kanallarımızı kullanmanızı öneririz.
Bir işçinin işyerinde veya işin yürütümü nedeniyle ölümüne veya yaralanmasına sebebiyet veren olay iş kazasıdır. İş kazası sonucu işçinin yaralanması halinde işçi, ölümü halinde yakınları kusurlu işverenden maddi ve manevi tazminat talep edebilir. İşverenin sorumluluğu hem haksız fiile hem de işçi ile işveren arasındaki sözleşmesel ilişkiye aykırılık olabileceğinden zamanaşımı süresinin tespiti önem arz etmektedir. Zira haksız fiil zamanaşımı ile sözleşmesel zamanaşımı birbirinden farklıdır. Ancak Yargıtay, güncel ve yerleşik kararlarında istikrarlı olarak iş kazasından kaynaklı tazminat davalarının dayanağının sözleşmesel ilişkiye aykırılık olduğunu ve zamanaşımı süresinin TBK’nın 146. maddesi gereğince iş kazasının meydana geldiği tarihten itibaren 10 yıl olduğuna karar vermektedir.
Yazı İçeriği
1. İş Kazası Nedir ve İş Kazası Nedeniyle İşverene Karşı Hangi Davalar Açılabilir?
2. İş Kazasında İşverenin Sorumluluğunun Hukuki Dayanağı
3. İş Kazasından Kaynaklanan Tazminat Davalarında Zamanaşımı Süresi Nedir?
4. İşçinin Ölümü Halinde Zamanaşımı Süresi Ne Zaman Başlar?
5. İş Kazası Nedeniyle Bedensel Zararlar Zaman İçinde Artıyorsa Zamanaşımı Ne Zaman Başlar?
6. İş Kazasından Kaynaklı Ceza Davasında Daha Uzun Bir Zamanaşımı Öngörülmesi
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 417. Maddesinde yer alan hüküm uyarınca iş sözleşmesine aykırılıktan kaynaklanan ölüme ve vücut bütünlüğünün zedelenmesine veya kişilik haklarının ihlaline bağlı zararların tazmininde sözleşmeden doğan sorumluluk hükümlerinin uygulanacaktır. İş Kazası da işveren ile işçi arasındaki sözleşmeye aykırılıktan meydana gelmektedir. Bu halde iş kazası nedeniyle açılacak tazminat davalarında kural olarak TBK 146. Maddesinde düzenlenen 10 yıllık zamanaşımı süresi uygulanacaktır.
İş Kazası, 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda işyerinde veya işin yürütümü nedeniyle meydana gelen, ölüme sebebiyet veren veya vücut bütünlüğünü ruhen ya da bedenen engelli hâle getiren olay şeklinde tanımlanmıştır. 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda ise hangi hallerin iş kazası olarak kabul edileceği detaylı olarak düzenlenmiştir. Bir kazanın iş kazası sayılması için kazaya uğrayanın 5510 sayılı Kanun anlamında sigortalı sayılması, sigortalının kazaya uğraması, sigortalının kaza sonucu bedensel veya ruhsal bir zarara uğraması ve kaza ile sigortalının uğradığı bedensel zarar arasında uygun nedensellik bağının bulunması gerekmektedir. İş Kazası olarak kabul edilen bir olayın meydana gelmesi halinde iş kazasının ağırlığına göre işveren, taşeron ve alt işverene karşı; Maddi Tazminat, Destekten Yoksun Kalma Tazminatı ve Manevi Tazminat davası açılabilir.
İş Kazası nedeniyle açılacak tazminat davaları hakkında daha detaylı bilgi için İş Kazası Sonucu Maddi ve Manevi Tazminat Davaları isimli yazımızı inceleyebilirsiniz.
TBK’nın 417. Maddesinde yer alan;
“İşveren, hizmet ilişkisinde işçinin kişiliğini korumak ve saygı göstermek ve işyerinde dürüstlük ilkelerine uygun bir düzeni sağlamakla, özellikle işçilerin psikolojik ve cinsel tacize uğramamaları ve bu tür tacizlere uğramış olanların daha fazla zarar görmemeleri için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür.
İşveren, işyerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak; işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdür.
İşverenin yukarıdaki hükümler dâhil, kanuna ve sözleşmeye aykırı davranışı nedeniyle işçinin ölümü, vücut bütünlüğünün zedelenmesi veya kişilik haklarının ihlaline bağlı zararların tazmini, sözleşmeye aykırılıktan doğan sorumluluk hükümlerine tabidir.”
Hükümde de açıkça görüleceği üzere iş sözleşmesine aykırılıktan kaynaklanan ölüme ve vücut bütünlüğünün zedelenmesine veya kişilik haklarının ihlaline bağlı zararların tazmininde sözleşmeden doğan sorumluluk hükümleri uygulanacaktır. İş Kazasının işverenin TBK m. 417’de öngörülen yükümlülüklerine aykırılıktan kaynaklanması halinde işçi ve yakınları, iş kazası nedeniyle açacakları maddi ve manevi tazminat davasında sözleşmeden doğan sorumluluk hükümlerine dayanabilecektir.
İş kazası sonucunda yaralanma olması halinde işçinin, ölümü durumunda yakınlarının işverene karşı açabileceği davalar kaynağını işverenin sözleşmesel yükümlülüklerine aykırı davranmasından almaktadır. Sözleşmesel sorumlukta ise TBK’nın 146. maddesinde 10 yıllık genel zamanaşımı süresi uygulanmaktadır. Yargıtay’ın yerleşik içtihatları da bu yöndedir.
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin, 06.02.2020 tarih, 2019/3544 E. 2020/568 K. Sayılı kararında;
“… Türk Borçlar Kanunu’nun 146. maddesinde benzer bir düzenleme ile “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir.” hükmü yer almaktadır.
Kanun koyucu hem mülga Borçlar Kanunu’nun 125. maddesi hem de Türk Borçlar Kanunu’nun 146. maddesi ile alacak haklarının tabi olacağı genel zamanaşımı süresini düzenlemiş olup, ancak aksine bir yasal düzenleme olmayan hâllerde on yıllık sürenin uygulanması gerektiği açıktır. İş kazası hâlinde de zamanaşımının süresine yönelik ayrı bir düzenleme bulunmadığından on yıllık zamanaşımı süresi uygulanacaktır…’’
İş kazası hâlinde uygulanacak olan “on yıllık” zamanaşımı süresinin başlangıç tarihi ise TBK’nın 149. maddesi uyarınca kural olarak iş kazasının meydana geldiği tarihtir.
İş kazası nedeniyle işçinin ölmesi durumunda, koşulların varlığı halinde işçinin yakınları, destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat talep edebileceklerdir. İşçinin kaza sonucu öldüğü tarihte, hak sahiplerinin talep edebileceği tazminat alacağı muaccel hale gelecek ve bu andan itibaren zamanaşımı işlemeye başlayacaktır.
İş kazası sonucu ortaya çıkan zarar, kendi özel yapısı içerisinde sonradan değişme eğilimi gösteriyor, kısaca zararı doğuran eylem veya işlemin doğurduğu sonuçlarda (zararın nitelik veya kapsamında) bir değişiklik ortaya çıkıyorsa, artık, “gelişen durum” ve dolayısıyla, gelişen bu durumun zararın nitelik ve kapsamı üzerinde ortaya çıkardığı değişiklikler (zarardaki değişme) mevcuttur. Böyle hâllerde, zamanaşımı süresi, bu gelişen durumun durduğunun veya ortadan kalktığının öğrenilmesiyle birlikte işlemeye başlayacaktır.
Gelişen durum kavramı, doğan zararın kapsamının zarar gören tarafından, tam olarak öğrenilmesinin herhangi bir nedenle geciktiği (örneğin, buna ilişkin bilirkişi raporunun geç alındığı) durumlara ilişkin olan bir kavram değildir. Gelişen durum, salt zarar doğuran işlem ya da eylemin sonuçlarının gelişmesi ve bu nedenle zarar görenin bu konularda bilgi sahibi olabilmesinin zorunlu olarak bu gelişmenin tamamlanacağı ana kadar gecikmesidir.
Örneğin, iş kazasına uğrayan bir kişinin başlangıçta iş göremezlik oranı, %40 iken 2 sene sonra bu oran % 60 ve nihayet 6 sene sonra da % 75 olmuş olabilir. İşverenin gözetim borcuna aykırı davranışından kaynaklanan ve zararın zaman içinde arttığı iş kazalarında, iş göremezlik oranındaki her artış yeni bir dava nedeni sayılmakta ve iş göremezlik oranındaki her artışla birlikte zamanaşımı, artan kısım için yeniden başlamaktadır.
İş kazası nedeniyle bir ceza davası açılmışsa ve ceza davasının “dava zamanaşımı süresi” daha fazla ise, iş kazası nedeniyle tazminat davasında da ceza davası zamanaşımı süresi uygulanır. Ceza davasının zamanaşımı 10 yıllık zamanaşımı süresinden kısa ise 10 yıllık genel dava zamanaşımı süresi dikkate uygulanır. Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatları da bu yöndedir.
Değerli müvekkillerimiz,
Dünya genelinde yaşanan Koronovirüs (Covid-19) salgını riski nedeniyle, hukuki soru ve sorunlarınız için mobil ve online iletişim kanallarımızı kullanmanızı öneririz.
KİŞİSEL VERİLERİN İŞLENMESİ HAKKINDA
“AYDINLATMA METNİ”
İnternet sitemizi kullanmanız dolayısıyla, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) başta olmak üzere yürürlükteki mevzuat kapsamında birtakım verilerinizin toplanması, saklanması, işlenmesi, aktarılması ve KVKK kapsamına dahil başkaca işlemlerin detayı ve amacı hakkında, veri sorumlusu olarak sizleri bilgilendirmek isteriz.
Genel Bilgiler
İlgili mevzuata göre, “kişisel veri” kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgidir. “Özel nitelikli kişisel veri” ise kişilerin ırkı, etnik kökeni, siyasi düşüncesi, felsefi inancı, dini, mezhebi veya diğer inançları, kılık ve kıyafeti, dernek, vakıf ya da sendika üyeliği, sağlığı, cinsel hayatı, ceza mahkûmiyeti ve güvenlik tedbirleriyle ilgili verileri ile biyometrik ve genetik verileridir. İşbu Aydınlatma Metninde, özel ve/veya genel nitelikli olma ayrımı yapılmaksızın, her neviden veri için “Kişisel Veri” ifadesi kullanılacak olup durumun gereğine göre özel nitelikli kişisel verilerin de bu ifade kapsamına dahil edilebileceğini belirtmek isteriz. Keza, internet sitemizi kullanırken size daha efektif hizmet sağlayabilmek adına çerezler, web işaretçileri ve benzeri uygulamaları da kullanabilmekteyiz. Çerez kullanımının durdurulmasını tarayıcı ayarlarınızı değiştirerek her zaman sağlayabilirsiniz. Çerez kullanımının durdurulması, internet sitemizdeki bazı fonksiyonların kullanımını sınırlandırabilecektir.
Kişisel veriler toplandıktan sonra silme, yok etme ya da anonim hale getirme işlemlerine kadar olan süreçte gerçekleştirilen elde etme, kaydetme, depolama, muhafaza etme, değiştirme, yeniden düzenleme, açıklama, aktarılma, sınıflandırılma ya da kullanılmasını engelleme ve sair kapsamda veriler üzerinden gerçekleştirilen her türlü işlem ise KVKK kapsamında “kişisel verilerin işlenmesi“ olarak değerlendirilmektedir.
Kişisel veri veya özel nitelikli kişisel veri tanımına uygun bilgilerinizi Kulaçoğlu Hukuk Bürosu (Veri Sorumlusu) olarak bizimle paylaşmanız durumunda, onay kutucuğunu işaretleyerek bu verilerinizin işlenmesi için açık rıza verdiğinizi belirtmek isteriz.
Kişisel Verilerin Toplanması ve Hukuki Sebepleri
İnternet sitemizi kullanırken birtakım kişisel verilerinizi, Veri Sorumlusu sıfatımız ile bizimle paylaşmanızı talep edebilmekteyiz. İşbu kişisel verileriniz fiziksel olarak sözlü veya yazılı şekilde toplanabileceği gibi, elektronik ortamda da toplanabilir. Keza, kişisel verileriniz, Veri Sorumlusu sıfatıyla doğrudan tarafımızca toplanabileceği gibi, Veri Sorumlusu adına veri işleyen gerçek veya tüzel kişiler tarafından veya ifa ettiğimiz iş ve hizmetin bir gereği olarak destek aldığımız ulusal/uluslararası kişi ve kuruluşlar ile diğer 3.kişiler tarafından, sayılanlarla sınırlı olmamak üzere, internet sitemiz, blog mesajları, iletişim formları, iş/staj ve sair başvuru formları, bilgi formları, video konferans ve/veya online hukuki danışmanlık hizmeti esnasında kaydedilebilen ses ve/veya video kayıtları, telefon görüşmesi ve/veya telekonferans esnasında kaydedilebilen ses kayıtları, kısa mesajlar, WhatsApp, sosyal medya vs kanallarıyla gerçekleştirilenler başta olmak üzere her türlü iletişim kanalları aracılığı ile toplanabilmektedir. Bu verileriniz elektronik ya da internet tabanlı araçlar ve sair vasıtalar kullanılarak otomatik yöntemlerle elde edilebildiği gibi, tarafımıza sunduğunuz formlar, sözleşmeler, bildirimler, adli veya idari merci kararları gibi yöntemlerle de elde edilebilmektedir.
Kişisel Verilerin İşlenme Amacı ve Aktarımı
Kişisel verileriniz, yürürlükteki ilgili mevzuat uyarınca, hukuka, iyi niyet ve dürüstlük kurallarına uygun, doğru ve güncel olarak, belirli, açık ve meşru amaçlarla ve bu amaçlarla bağlantılı, sınırlı ve ölçülü olarak işlenmekte olup ilgili mevzuatta öngörülen ve işlendikleri amaç için gerekli olan süre kadar muhafaza edilmektedir.
KVKK uyarınca, Veri Sorumlusu olarak bizimle paylaşmış olduğunuz kişisel verileriniz, yerine getirmekte olduğumuz her türlü hizmet ve faaliyet amaçlarımız ile gerektiğinde işe/staja alım süreçleriyle bağlantılı ve ölçülü olarak söz konusu hizmetlerden faydalanmanız, hak ve menfaatlerinizin korunması ve sair amaçlar ile KVKK ve yasal düzenlemelere uygun olarak işlenebilecek, hizmetlerimiz kapsamında ve ilgili mevzuata uygun olarak UYAP sistemi başta olmak üzere, adli, idari vb. kurumlara ve/veya yetkili kıldıkları kişi ya da merciler ile somut olayın şartlarına göre yurtdışında olup olmamasından bağımsız olarak ilgili üçüncü kişi ve kurumlara aktarılabilecek ve ilgili mevzuatta belirlenen süreler boyunca saklanıp gerekli işlemlere tabi tutulabilecektir.
Ağ Sunucusu Veri Günlüğü
İnternet sitemize giriş yapmanızın kaçınılmaz bir sonucu olarak, veri günlüğü olarak tanımlanan ve aşağıda listelenmiş olan verileriniz, ağ tarayıcınız tarafından internet sunucumuza otomatik olarak aktarılmakta ve onayınız aranmaksızın veri günlüğü kayıtlarına kaydedilmektedir:
Veri günlüğü internet sitemizin sizin için daha kullanışlı hale getirilebilmesi amacıyla istatistiki bilgi sağlamak için kullanılmakta olup, takiben derhal silinir.
Kişisel Verilerin Güvenliğinin Sağlanması İçin Alınan Tedbirler
6698 Sayılı Kişisel Verileri Koruma Kanun’un ilgili maddesine uygun olarak, kişisel veri güvenliğinizin sağlanması için hukuka aykırı olarak işlenmelerini ve erişilmelerini önlemek ve muhafazalarının sağlamak amacıyla gerekli teknik ve idari tedbirler Veri Sorumlusu olarak tarafımızca alınmaktadır.
Veri Sahibinin Hakları
Kişisel veri sahipleri KVKK uyarınca aşağıda yer alan haklara sahiptir:
Yukarıda belirtilen hakların kullanımıyla veya genel olarak Aydınlatma Metnimizle alakalı daha detaylı bilgi talepleriniz için “İletişim” sayfamızdan ulaşılabileceğiniz “İletişim Formu” aracılığıyla veya ıslak imzalı olarak “Esentepe Mah. Eser İş Merkezi B Blok Kat:8 No:63 Şişli/İstanbul/Türkiye” adresine ulaştırmanız ya da info@kulacoglu.av.tr e-posta adresine konu kısmında “Kişisel Veri Bilgi Talebi” ifadesi ile iletebilirsiniz.
Kişisel veri sahipleri olarak, haklarınıza ilişkin taleplerinizi Kulaçoğlu Hukuk Bürosu’na yukarıdaki şekillerde iletmeniz durumunda talebiniz, niteliğine göre en kısa sürede sonuçlandıracaktır. İlgili işlemin ayrıca bir maliyet gerektirmesi durumunda, Kişisel Verileri Koruma Kurulu’nca belirlenen tarifedeki ücret, Kulaçoğlu Hukuk Bürosu olarak tarafınızdan tahsil edilecektir.
İş kazası geçirdim.
Beni anlaşmalı özel hastaneye kaldırdılar.
Ne polis ne jandarmaya ifademi aldılar.
3 aydır raporluydum bu süreçte iş yerinden ne maaş yattı ne yardım yapıldı.
Mahkemeye vermek için sorduk şahit istediler.
Yanımdaki arkadaşlar iş kazasını gördükleri halde şahitlik yapmadılar.
Şu anda iş yeri benim tedaviyi sonuçlandırmadı.
10 ay oldu mahkemeye verme hakkım var mı?