Şantaj Suçu 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu (TCK) ’nun 107. maddesinde iki fıkra halinde düzenlenmiştir. İlgili kanun maddesine göre şantaj suçu; kendisine veya başkasına yarar sağlamak maksadıyla bir kişinin şeref veya saygınlığına zarar verecek nitelikteki hususların açıklanacağı veya isnat edileceği tehdidinde bulunulması olarak tanımlanmıştır. Şantaj suçu kanunda belirtilen seçimlik hareketlerden birinin fail tarafından yapılmasıyla işlenebilir. Ancak kanunun veya sair hukuki düzenlemelerin kendisine sağladığı hakkın fail tarafından kullanılacağının iddia edilmesi şantaj suçuna sebebiyet vermez. Şantaj şikayete bağlı bir değildir. Bu suç için soruşturma ve kavuşturma yapılması şikayete tabi değildir. Dolayısıyla bu suçun mağdurunun yetkili mercilere şikayet bildirimi yapmasına gerek yoktur.
Yazı İçeriği
1. Şantaj Kavramının Tanımı
2. Şantaj Suçunun İşlenebileceği Kişiler
3. Şantaj Suçunun Faili Olabilecek Kişiler
4. Şantaj Suçunun Fiil Unsuru
5. Sadece Hakkın Kullanılacağı İddiası Şantaj Suçuna Sebebiyet Verir Mi?
6. Şantaj Suçunda İçtima Hükümleri
7. Şantaj Suçunun Cezası
7.1 Şantaj Suçunda Ceza İndirimi
7.2 Şantaj Suçunda Verilecek Cezanın Ertelenmesi
7.3 Şantaj Suçunda Hükmün Açıklanmasının Geriye Bırakılması
8. Şantaj Suçu Şikayete Tabi Bir Suç Mudur?
9. Şantaj Suçunda Görevli Mahkeme ve Dava Zamanaşımı Süresi
Kanun koyucu şantaj suçuna ilişkin olarak yaptığı düzenleme ile, kişilerin hür ve tesir altında kalmadan bir hayat sürebilmelerini, insanların davranışlarını şekillendirirken toplumdaki diğer kişilerin baskısı altında kalmamalarını, seçimlerini hür iradeleriyle yapabilmelerini, sağlamayı amaçlamıştır. Kanun koyucu bu amaçlar doğrultusunda yaptığı düzenleme ile kişilerin şeref ve haysiyetlerini koruma altına almıştır.
1. Şantaj Kavramının Tanımı
Şantaj sözlük anlamı itibariyle, maddi veya manevi çıkar sağlayabilmek amacıyla bir kişiyi kendisiyle ilgili duyulmasını istemediği bir haberi yayacağı tehdidiyle korkutma şeklinde tanımlanabilir.
İlgili Kanun Maddesine göre şantaj suçu; Kendisine veya başkasına yarar sağlamak maksadıyla bir kişinin şeref veya saygınlığına zarar verecek nitelikteki hususların açıklanacağı veya isnat edileceği tehdidinde bulunulması olarak tanımlanmıştır.
Görüldüğü üzere kanun maddesinde şantaj suçu tanımlanırken tehdit suçuna da yer verilmiştir. Bu bağlamda şantaj suçunun birleşik suç kategorisine girdiği söylenebilir. Şantaj Suçu ve Tehdit suçu bu sebeple sürekli birbirlerine karıştırılan suç tipleri olup farklarını iyi bilmek gerekmektedir.
Tehdit suçu ile ilgili daha detaylı bilgi sahibi olmak için ‘’Tehdit Suçu ve Telefonla Tehdit’’ isimli yazımızı inceleyebilirsiniz.
2. Şantaj Suçunun İşlenebileceği Kişiler
Şantaj suçu herkese karşı işlenebilecek bir suçtur dolayısıyla bu suçun mağduru herkes olabilir. Doktrinde gerçek kişilerin yanında tüzel kişilerin de bu suçun mağduru olabileceği tartışmaları yaşansa da kanaatimizce bu suçun mağduru yalnızca gerçek kişiler olabilir. Tüzel kişiler ise ancak şartları varsa bu suçtan zarar gören olabilirler.
3. Şantaj Suçunun Faili Olabilecek Kişiler
Bu suçun faili olabilecek kişileri belirlerken TCK’nın 107. maddesinin 1. fıkrası ve 2. fıkrası yönünden bir ayrım yapmak gerekir.
İlgili kanun maddesinin 1. fıkrasında “hakkı olan veya yükümlü olduğu bir şeyi yapacağından veya yapmayacağından bahisle…” ibaresi geçmektedir. Dolayısıyla 1. fıkranın kapsamına göre bu suç ancak hak veya yükümlülük sahibi kişi tarafından işlenebilir. Bu duruma ihbar hakkı olan kişiler örnek olarak verilebilir. Açıklanacak olursa; X kişisinin bir banka soygunu yaptığını öğrenen Z kişisi, eğer soygunda elde ettiği paraların yarısını kendisine vermesi karşılığında X kişisini ihbar etmeyeceğini söylerse, Z kişinin ‘’ihbar hakkı’ sahibi olmasından dolayı şantaj suçunu işlediği ve bu suçun faili olduğu söylenebilir.
İlgili kanun maddesinin 2. fıkrası incelenecek olursa ise burada suçun faili bakımından özel bir nitelik aranmadığı söylenebilir. Kendisine veya başkasına yarar sağlama amacı taşıyan herkes bu suçun faili olabilecektir. Dolayısıyla özgü suçun varlığından da söz edilemeyecektir.
4. Şantaj Suçunun Fiil Unsuru
Şantaj suçunun fiil unsuru kanunda belirlenen seçimlik hareketlerden birinin fail tarafından yapılmasıyla tamamlanır. Aşağıda da izah edecek olduğumuz hareketlerin hepsinin aynı anda yapılmasına gerek yoktur. Söz konusu suç seçimlik hareketli olduğundan, kanundaki hareketlerden yalnızca bir tanesinin yapılması, şantaj suçunun fiil unsuru için yeterli olacaktır.
Kanunda tanımlanan söz konusu seçimlik hareketler:
- Fail tarafından mağduru hukuka aykırı veya yükümlü olmadığı bir şeyi yapmaya zorlama hareketi (TCK 107/1)
- Fail tarafından mağdurun haksız çıkar elde etmeye zorlanma hareketi (TCK 107/1)
- Fail tarafından mağdurun şeref veya saygınlığını zedeleyecek nitelikteki hususların açıklanacağı ya da bu hususların mağdura isnat edileceği tehdidinde bulunulması hareketi (TCK 107/2)
Yukarıda da açıklandığı üzere ilk fıkraya giren seçimlik hareketlerin yapıldığında bu fiilin şantaj suçunu oluşturduğundan söz edebilmemiz için ayrıca failin bir hak veya yükümlülük sahibi olması da gerekmektedir. Yani fail tarafından mağdurun haksız kazanç elde etmeye zorlanma hareketi ancak failin bir hak ve yükümlülük sahibi olması durumunda şantaj suçunu oluşturacaktır. Eğer söz konusu ilk iki seçimlik hareket yapılmasına rağmen failin bir hak veya yükümlülüğü yoksa bu hareketin varlığı tek başına şantaj suçunu oluşturamayacaktır. TCK kapsamına giren başka bir suç tipinin oluşup oluşmadığının irdelenmesi gerekecektir.
Ancak ikinci fıkrayı oluşturan seçimlik hareketin şantaj suçunun unsurunu oluşturabilmesi için herhangi bir hak ve yükümlülüğü failin üzerinde mevcut olup olmadığına bakılması gerekmemektedir. Failin, mağdurun hayatı üzerinde toplumdaki itibarını zedeleyecek, sosyal hayatta mağduru küçük düşürecek her türlü davranışı bu suçun fiil unsurunu oluşturabilecektir. Ancak failin bu hareketi gerçekleştirirken bir de yarar sağlama maksadı bulunması gerekmektedir. Yani tek başına mağdurun toplumdaki saygınlığına helal getirme fiilini işlemesi yeterli olmayıp aynı zamanda bu fiili işlerken failin bizatihi kendisine veya başkasına yarar sağlama saikinin de bulunması gerekmektedir.
Yani şantaj suçunun manevi unsuru sadece kast olmayıp aynı zamanda maksat unsurunun da tamamlanması gerekmektedir. Yani fail tarafından söz konusu fiilin bu suçu oluşturacağını bilerek ve isteyerek hareket etmesi yeterli olmayıp aynı zamanda bu fiili gerçekleştirerek kendisine veya bir başkasına yarar sağlama amacının da olması gerekmektedir. Sayılan tüm bu maddi ve manevi unsurların tamamlanmasıyla şantaj suçu oluşacaktır. Eğer bu unsurların bir tanesinin bile eksik olduğu tespit edilirse şantaj suçunun varlığından bahsedilemeyecek, TCK’daki diğer suç tiplerinin kapsamına girip girmediğinin incelenmesi gerekecektir.
5. Sadece Hakkın Kullanılacağı İddiası Şantaj Suçuna Sebebiyet Verir mi?
Sadece kanunun veya sair hukuki düzenlemelerin kendisine sağladığı hakkın fail tarafından kullanılacağının iddia edilmesi şantaj suçuna sebebiyet vermez. Kanunun kendisine sağladığı hakkın kötüye kullanılması durumunda şantaj suçunun varlığından bahsedilebilir. Örnek vermek gerekirse kopya çeken öğrenciye ‘’bir daha kopya çekersen seni şikayet ederim’’ demek şantaj suçunu oluşturmaz. Çünkü hakkın kötüye kullanımını teşkil eden bir durum söz konusu değildir. Ancak ‘’kopya çektiğin için seni şikayet etmemi istemiyorsan bana X TL para ver’’ ifadesi mağdura karşı kullanıldığı zaman, kanunun kişiye sağladığı hakkın kötüye kullanılması ve kişinin kendisine haksız çıkar sağlamaya çalışması söz konusu olur. Dolayısıyla hakkın kullanılacağının ifade edilmesi, hakkın kötüye kullanımı teşkil etmemekteyse şantaj suçunun oluştuğundan bahsedilemez.
6. Şantaj Suçunda İçtima Hükümleri
Eğer tek bir suç işleme kararı kapsamında birden fazla kez fail tarafından farklı hareketlerin icrası söz konusu olursa zincirleme suç hükümleri devreye girecektir. Mesela yukarıda vermiş olduğumuz kopya çeken öğrenci örneğinde fail belli aralıklarla bu suçu şikayet etmemesi için mağdurdan para isterse şantaj suçunda zincirleme suç hükümleri devreye girecektir. Dolayısıyla şantaj suçunun failinin cezasında zincirleme suç hükümlerinin uygulanması mümkündür.
7. Şantaj Suçunun Cezası
TCK’nın şantaj suçunu düzenleyen 107. maddesinde yer alan her iki fıkra için de kanun koyucu tarafından aynı ceza hüküm altına alınmıştır. Buna göre şantaj suçunun cezası bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasıdır.
7.1 Şantaj Suçunda Ceza İndirimi
Ceza kanunda suç olarak tanımlanan fiili işleyen kişiye yine kanunda belirlenen yaptırımların uygulanmasıdır. Cezanın belirlenmesindeki temel yaklaşım, olayın bir bütün olarak değerlendirilmesi sonucu fail ile suçun ilişkilendirilmesi olarak ifade edilebilir. Hakim ceza tayininde eylemin niteliği ve yarattığı sonuçların ağırlığı ile birlikte failin suçu işlediği esnadaki amaç, hedef ve ruh halini de dikkate almaktadır. Hakim fiil ve faile ilişkin tüm kriterleri değerlendirmek suretiyle cezanın alt sınırdan mı yoksa alt sınırdan uzaklaşmak suretiyle mi verileceğine karar verir. Hakim gerekçesini belirtmek suretiyle kanunda yazılı alt sınırdan uzaklaşarak daha ağır bir ceza verebilir.
Türk Ceza Kanunun Cezanın Belirlenmesi ve Bireyselleştirilmesi başlığı altında yer alan 62 maddesinde takdiri indirim nedenlerine yer verilmiştir. Bu maddeye göre fail yararına cezayı hafifletecek nedenlerin varlığı halinde faile verilecek ceza 6 da 1 oranına kadar indirilebilir. Hakim faile verilecek cezada takdiren indirim yaparken, failin geçmişi, fiilden sonraki davranışları, yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileriyle birlikte sair benzer nedenleri de dikkate alarak karar vermektedir.
7.2 Şantaj Suçunda Verilecek Cezanın Ertelenmesi
TCK 51. maddesi gereğince, işlediği suçtan dolayı iki yıl ve daha az süreyle hapis cezasına mahkum edilen kişinin cezası ertelenebilir. Cezanın ertelenmesine karar verilebilmesi için, kişin daha önce üç aydan daha fazla hapis cezasına mahkum edilmemiş olması ve bir daha suç işlemeyeceği yönünde mahkemede bir kanaat oluşması gerekmektedir.
7.3 Şantaj Suçunda Hükmün Açıklanmasının Geriye Bırakılması
Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için, sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması, bir daha suç işlemeyeceği yönünde mahkemede bir kanaat oluşması, kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi, gerekir. Açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen hükümde, mahkûm olunan hapis cezası ertelenemez ve kısa süreli olması halinde seçenek yaptırımlara çevrilemez.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde sanık, beş yıl süreyle denetim süresine tâbi tutulur. Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez. Denetim süresi içinde dava zamanaşımı durur. Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak, davanın düşmesi kararı verilir.
Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz edilebilir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, bunlara mahsus bir sisteme kaydedilir. Bu kayıtlar, ancak bir soruşturma veya kovuşturmayla bağlantılı olarak Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından istenmesi halinde, bu maddede belirtilen amaç için kullanılabilir
8. Şantaj Suçu Şikayete Tabi Bir Suç Mudur?
Şantaj suçu için soruşturma ve kavuşturma yapılması şikayete bağlı değildir. Dolayısıyla bu suçun mağdurunun yetkili mercilere şikayet bildirimi yapmasına gerek yoktur. Suçun mağduru, suçtan zarar gören veya herhangi bir üçüncü kişi tarafından yetkili mercilere yapılan ihbar, savcılığın harekete geçmesi için yeterli olacaktır. Bunun dışında yetkili mercilerin şantaj suçunun varlığını herhangi bir şekilde öğrenmesi ile de maddi gerçeğe ulaşmak için savcılık harekete geçecektir. Şantaj suçunun şikayete tabi bir suç olmaması nedeniyle uzlaşma kapsamında da değildir.
Şikayet hakkı ile ilgili daha fazla bilgi için ‘’Şikayet Hakkı ve Şikayetten Vazgeçmenin Sonuçları’’ başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
9. Şantaj Suçunda Görevli Mahkeme ve Dava Zamanaşımı Süresi
Şantaj suçu için 8 yıllık bir dava zamanaşımı süresi öngörülmüştür. Bu sebeple şantaj suçundan ötürü 8 yıl içinde soruşturma ve kovuşturma sürecinin savcılık tarafından gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla ilgililerin her zaman ilgili mercilere ihbar yoluyla bu suçun işlendiğini bildirme hakkına sahip olsalar da bu hakkı suçun işlenmesinden itibaren 8 yıl içerisinde kullanmaları gerekmektedir.
Şantaj Suçu için kamu davası açılması hususunda görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemesidir. Yetkili mahkeme ise suçun işlendiği yer mahkemesidir.