
Değerli müvekkillerimiz,
Dünya genelinde yaşanan Koronovirüs (Covid-19) salgını riski nedeniyle, hukuki soru ve sorunlarınız için mobil ve online iletişim kanallarımızı kullanmanızı öneririz.
İdari mercilerin kamu yararı amacıyla ve tek taraflı olarak ifa ettikleri işlemler “idari işlem” olarak adlandırılmaktadır. Amaç, yetki, şekil, konu ve sebep unsurlarından en az birinin hukuka aykırı olduğu tespit edilen idari işlemlerin iptal edilmesi mümkündür. Her halükarda, idare, Anayasa madde 125/7 gereği, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde, tam yargı davası açılarak idarenin eylem ve işlemleri nedeniyle uğranılan zararın tazmini istenebilir. Tam yargı davalarında, idarenin eylem veya işlemi yüzünden uğranılan maddi zararın tazmini istenebileceği gibi, kişinin maruz bırakıldığı duygusal çöküntü dolayısıyla manevi tazminat talebi de mümkündür.
Yazı İçeriği
1. Tam Yargı Davası Nedir?
2. İptal Davasından Sonra Açılan Tam Yargı Davası Nedir?
3. Tam Yargı Davasında İdarenin Sorumluluk Türleri Nelerdir?
4. Tam Yargı Davasında Hak İhlali
5. Tam Yargı Davasında Dava Açma Süresi Nedir?
Bir şekilde uğranılan maddi ve/veya manevi zararın tazmini için hukuk mahkemelerinde açılacak dava türü tazminat davası iken bu davanın idari yargıdaki görünümü, tam yargı davalarıdır. İdare tarafından işleme konan bir hukuka aykırılığın ortadan kaldırılabilmesi için, iptal davası ile yargıya taşınması gerekir. Hukuka aykırı olduğu mahkeme kararı ile sabit hale gelen idari işlem iptal edilirse, bu işlem dolayısıyla zarar gören kişiler zararlarının tazmini için ayrıca dava açabilirler. Bu dava türünün hukuki karşılığı, tam yargı davalarıdır.
İdarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı karşılaması gerektiği en üst norm olarak Anayasa’da düzenlenmiştir. Bu düzenlemenin karşılığı, idare hukukunda tam yargı davalarıdır. Burada zarar, maddi nitelikte bir kayıp olabileceği gibi, kişilik haklarının ihlali sonucu oluşan elemi gidermeye yönelik manevi zarar da olabilir. Bu kapsamda tam yargı davası özel hukuktaki maddi ve manevi tazminat davalarına benzetilebilir.
Uygulamada çoğu zaman, idarenin hukuka aykırı bir işleminden kaynaklanan zararın tazmini için, öncelikle bu idari işlemin iptali dava konusu edilmektedir. Zira, hukuka uygunluk karinesinden yararlanan idari işlemler, hukuka aykırı olsalar dahi, mahkeme kararı ile iptal edilene kadar, uygulanmaya devam etmektedirler. Genellikle, bu gibi durumlarda, önce idari işlemin iptali, iptal davasının mahkemece kabulü halindeyse, idari işlemden ötürü ortaya çıkan zararın tazmini için yargı yoluna başvurulmaktadır.
Elbette, zarara konu idari işlemin ortadan kaldırılması talebiyle iptal davası açılmaksızın doğrudan doğruya tam yargı davası açılması da mümkündür. Bu konuda daha detaylı bilgi için “İdareye Karşı Açılacak Tazminat (Tam Yargı) Davası” yazımızı inceleyebilirsiniz.
İdarenin hukuka aykırı eylem ve işlemlerinden sorumlu olması gerektiği Anayasa’da açıkça düzenlenmiştir. Bunun yanında söz konusu hukuka aykırı eylem veya işlemde, idarenin sorumluluğunun türü, kusurunun bulunup bulunmadığına göre belirlenir. Zira idare zarara her zaman kusuruyla neden olmaz. Bu nedenle tam yargı davalarında idarenin sorumluluğu ikiye ayrılmaktadır.
Kusurlu Sorumluluk Hali
İdarenin kusurlu sorumluluğu, hizmet kusuruna dayanmaktadır. İdare, kamu hizmetini görürken mevzuat hükümlerine aykırı davranışla kamu hizmetinin; hiç işlememesine, geç işlemesine, kötü işlemesine neden olursa bu durumda idarenin kusurlu sorumluluğu gündeme gelecektir. Özellikle, hizmet kusurundan doğan zararın tazmini amacıyla açılan tam yargı davaları hakkındaki detaylı incelememize “İdarenin Hizmet Kusurundan Kaynaklanan Tazminat Davaları” yazımızda yer verilmiştir.
Kusursuz Sorumsuzluk Hali
İdarenin kusursuz sorumluluğu yargı içtihatlarıyla oluşmuş sosyal risk, kamu külfetlerinin eşit paylaştırılması, eşitlik, hakkaniyet, nesafet ilkelerine dayanan bir sorumluluk türüdür. Bu kapsamda, kusursuz sorumluluk nedeniyle idareye başvurulabilmesi için, idarenin kusuru aranmayıp, meydana gelen zarar ile idarenin eylemi veya işlemi arasında illiyet bağının bulunması yeterlidir.
İdari yargıda açılabilen dava türleri olan iptal ve tam yargı davaları bakımından en önemli bir farklardan biri, dava açmaya hakkı bulunan kişilerdeki ayrımdır. Buna göre, idari işlemin iptali davası, menfaati ihlal edilen herkes tarafından açılabilir. Diğer taraftan, tam yargı davası, ancak ve ancak, davaya dayanak gösterilen idari işlem veya eylem dolayısıyla hakkı ihlal edilenler tarafından açılabilir.
İdari yargı hukukunda dava açma süresi idare mahkemelerinde altmış gün, vergi mahkemelerinde otuz gün olarak belirlenmektedir. Bu dava açma süresinin başlangıç tarihi ise dava türüne göre değişmektedir. Ancak kimi durumlarda, idari yargıda dava açma süresinin canlanması, yani hali hazırda dolmuşsa bile zamanaşımı süresinin yeniden başlaması mümkündür. Konuya ilişkin detaylı bilgi için “İdari Yargıda Dava Açma Süresinin Canlanması” isimli makalemizi inceleyebilirsiniz.
Genel Dava Açma Süresi
İdare mahkemelerinde açılan davalardan olan tam yargı davalarında genel düzenleme gereği altmış gün içerisinde dava açılması gerekmektedir. Sürenin başlangıcı, zarara yol açan işlem veya eylemin idariliğinin ve zararın kapsamının tam olarak öğrenildiği tarihten itibaren hesaplanır.
İptal Davası Akabinde Açılacak Tam Yargı Davasında Dava Açma Süresi
İdari Yargılama Usulü Kanunu iptal davası akabinde tam yargı davası açılabileceğini ve dava açma süresini özel olarak düzenlemiştir.
“İdari Yargılama Usulü Kanunu
Madde 12 –
İlgililer haklarını ihlal eden bir idari işlem dolayısıyla Danıştay’a ve idare ve vergi mahkemelerine doğrudan doğruya tam yargı davası veya iptal ve tam yargı davalarını birlikte açabilecekleri gibi ilk önce iptal davası açarak bu davanın karara bağlanması üzerine, bu husustaki kararın veya kanun yollarına başvurulması halinde verilecek kararın tebliği veya bir işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı icra tarihinden itibaren dava süresi içinde tam yargı davası açabilirler. Bu halde de ilgililerin 11. madde uyarınca idareye başvurma hakları saklıdır.”
İdari işlem hakkında öncelikle iptal davası açılmışsa, bu kararın veya kanun yollarına başvuruluşsa üst mahkeme kararının tebliğinden itibaren, dava süresi içerisinde tam yargı davası açılabilir.
Bu gibi durumlarda, idari işlemin iptali davasının lehe veya aleyhe sonuçlanmasının, tam yargı davası açılmasına herhangi bir etkisi yoktur.
Danıştay 6. Dairesi’nin 15.03.2021 tarihli E. 2019/11966, K. 2021/3782 sayılı kararında, tam yargı davasının, dört ayrı aşamada ve dört ayrı şekilde açılabileceği hüküm altına alınmıştır.
“(…) ilgililerin haklarını ihlal eden bir idari işlemden dolayı dört farklı aşamada, dört ayrı şekilde ve birbirinden bağımsız olarak tam yargı davası açılması mümkündür. Buna göre;
1- Hakları ihlal eden idari işleme karşı iptal davası için öngörülen dava açma süresi içerisinde doğrudan tam yargı davası açabilirler.
2- Hakları ihlal eden idari işleme karşı dava açma süresi içerisinde iptal ve tam yargı davalarını birlikte açabilirler.
3- Hakları ihlal eden idari işleme karşı açılan iptal davasının karara bağlanması üzerine kararın tebliğinden itibaren dava açma süresi içerisinde tam yargı davası açabilirler.
4- Hakları ihlal eden idari işlemin icrası nedeniyle doğan zararlardan dolayı icra tarihinden itibaren dava açma süresi içerisinde dava açılabilirler veya bu dört ayrı tam yargı davası açma süresi içerisinde, 2577 Sayılı Kanun’un 11. maddesinde öngörülen başvuru yolları da kullanılmak suretiyle sözü geçen tam yargı davaları açılabilir.”
Değerli müvekkillerimiz,
Dünya genelinde yaşanan Koronovirüs (Covid-19) salgını riski nedeniyle, hukuki soru ve sorunlarınız için mobil ve online iletişim kanallarımızı kullanmanızı öneririz.
KİŞİSEL VERİLERİN İŞLENMESİ HAKKINDA
“AYDINLATMA METNİ”
İnternet sitemizi kullanmanız dolayısıyla, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) başta olmak üzere yürürlükteki mevzuat kapsamında birtakım verilerinizin toplanması, saklanması, işlenmesi, aktarılması ve KVKK kapsamına dahil başkaca işlemlerin detayı ve amacı hakkında, veri sorumlusu olarak sizleri bilgilendirmek isteriz.
Genel Bilgiler
İlgili mevzuata göre, “kişisel veri” kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgidir. “Özel nitelikli kişisel veri” ise kişilerin ırkı, etnik kökeni, siyasi düşüncesi, felsefi inancı, dini, mezhebi veya diğer inançları, kılık ve kıyafeti, dernek, vakıf ya da sendika üyeliği, sağlığı, cinsel hayatı, ceza mahkûmiyeti ve güvenlik tedbirleriyle ilgili verileri ile biyometrik ve genetik verileridir. İşbu Aydınlatma Metninde, özel ve/veya genel nitelikli olma ayrımı yapılmaksızın, her neviden veri için “Kişisel Veri” ifadesi kullanılacak olup durumun gereğine göre özel nitelikli kişisel verilerin de bu ifade kapsamına dahil edilebileceğini belirtmek isteriz. Keza, internet sitemizi kullanırken size daha efektif hizmet sağlayabilmek adına çerezler, web işaretçileri ve benzeri uygulamaları da kullanabilmekteyiz. Çerez kullanımının durdurulmasını tarayıcı ayarlarınızı değiştirerek her zaman sağlayabilirsiniz. Çerez kullanımının durdurulması, internet sitemizdeki bazı fonksiyonların kullanımını sınırlandırabilecektir.
Kişisel veriler toplandıktan sonra silme, yok etme ya da anonim hale getirme işlemlerine kadar olan süreçte gerçekleştirilen elde etme, kaydetme, depolama, muhafaza etme, değiştirme, yeniden düzenleme, açıklama, aktarılma, sınıflandırılma ya da kullanılmasını engelleme ve sair kapsamda veriler üzerinden gerçekleştirilen her türlü işlem ise KVKK kapsamında “kişisel verilerin işlenmesi“ olarak değerlendirilmektedir.
Kişisel veri veya özel nitelikli kişisel veri tanımına uygun bilgilerinizi Kulaçoğlu Hukuk Bürosu (Veri Sorumlusu) olarak bizimle paylaşmanız durumunda, onay kutucuğunu işaretleyerek bu verilerinizin işlenmesi için açık rıza verdiğinizi belirtmek isteriz.
Kişisel Verilerin Toplanması ve Hukuki Sebepleri
İnternet sitemizi kullanırken birtakım kişisel verilerinizi, Veri Sorumlusu sıfatımız ile bizimle paylaşmanızı talep edebilmekteyiz. İşbu kişisel verileriniz fiziksel olarak sözlü veya yazılı şekilde toplanabileceği gibi, elektronik ortamda da toplanabilir. Keza, kişisel verileriniz, Veri Sorumlusu sıfatıyla doğrudan tarafımızca toplanabileceği gibi, Veri Sorumlusu adına veri işleyen gerçek veya tüzel kişiler tarafından veya ifa ettiğimiz iş ve hizmetin bir gereği olarak destek aldığımız ulusal/uluslararası kişi ve kuruluşlar ile diğer 3.kişiler tarafından, sayılanlarla sınırlı olmamak üzere, internet sitemiz, blog mesajları, iletişim formları, iş/staj ve sair başvuru formları, bilgi formları, video konferans ve/veya online hukuki danışmanlık hizmeti esnasında kaydedilebilen ses ve/veya video kayıtları, telefon görüşmesi ve/veya telekonferans esnasında kaydedilebilen ses kayıtları, kısa mesajlar, WhatsApp, sosyal medya vs kanallarıyla gerçekleştirilenler başta olmak üzere her türlü iletişim kanalları aracılığı ile toplanabilmektedir. Bu verileriniz elektronik ya da internet tabanlı araçlar ve sair vasıtalar kullanılarak otomatik yöntemlerle elde edilebildiği gibi, tarafımıza sunduğunuz formlar, sözleşmeler, bildirimler, adli veya idari merci kararları gibi yöntemlerle de elde edilebilmektedir.
Kişisel Verilerin İşlenme Amacı ve Aktarımı
Kişisel verileriniz, yürürlükteki ilgili mevzuat uyarınca, hukuka, iyi niyet ve dürüstlük kurallarına uygun, doğru ve güncel olarak, belirli, açık ve meşru amaçlarla ve bu amaçlarla bağlantılı, sınırlı ve ölçülü olarak işlenmekte olup ilgili mevzuatta öngörülen ve işlendikleri amaç için gerekli olan süre kadar muhafaza edilmektedir.
KVKK uyarınca, Veri Sorumlusu olarak bizimle paylaşmış olduğunuz kişisel verileriniz, yerine getirmekte olduğumuz her türlü hizmet ve faaliyet amaçlarımız ile gerektiğinde işe/staja alım süreçleriyle bağlantılı ve ölçülü olarak söz konusu hizmetlerden faydalanmanız, hak ve menfaatlerinizin korunması ve sair amaçlar ile KVKK ve yasal düzenlemelere uygun olarak işlenebilecek, hizmetlerimiz kapsamında ve ilgili mevzuata uygun olarak UYAP sistemi başta olmak üzere, adli, idari vb. kurumlara ve/veya yetkili kıldıkları kişi ya da merciler ile somut olayın şartlarına göre yurtdışında olup olmamasından bağımsız olarak ilgili üçüncü kişi ve kurumlara aktarılabilecek ve ilgili mevzuatta belirlenen süreler boyunca saklanıp gerekli işlemlere tabi tutulabilecektir.
Ağ Sunucusu Veri Günlüğü
İnternet sitemize giriş yapmanızın kaçınılmaz bir sonucu olarak, veri günlüğü olarak tanımlanan ve aşağıda listelenmiş olan verileriniz, ağ tarayıcınız tarafından internet sunucumuza otomatik olarak aktarılmakta ve onayınız aranmaksızın veri günlüğü kayıtlarına kaydedilmektedir:
Veri günlüğü internet sitemizin sizin için daha kullanışlı hale getirilebilmesi amacıyla istatistiki bilgi sağlamak için kullanılmakta olup, takiben derhal silinir.
Kişisel Verilerin Güvenliğinin Sağlanması İçin Alınan Tedbirler
6698 Sayılı Kişisel Verileri Koruma Kanun’un ilgili maddesine uygun olarak, kişisel veri güvenliğinizin sağlanması için hukuka aykırı olarak işlenmelerini ve erişilmelerini önlemek ve muhafazalarının sağlamak amacıyla gerekli teknik ve idari tedbirler Veri Sorumlusu olarak tarafımızca alınmaktadır.
Veri Sahibinin Hakları
Kişisel veri sahipleri KVKK uyarınca aşağıda yer alan haklara sahiptir:
Yukarıda belirtilen hakların kullanımıyla veya genel olarak Aydınlatma Metnimizle alakalı daha detaylı bilgi talepleriniz için “İletişim” sayfamızdan ulaşılabileceğiniz “İletişim Formu” aracılığıyla veya ıslak imzalı olarak “Esentepe Mah. Eser İş Merkezi B Blok Kat:8 No:63 Şişli/İstanbul/Türkiye” adresine ulaştırmanız ya da info@kulacoglu.av.tr e-posta adresine konu kısmında “Kişisel Veri Bilgi Talebi” ifadesi ile iletebilirsiniz.
Kişisel veri sahipleri olarak, haklarınıza ilişkin taleplerinizi Kulaçoğlu Hukuk Bürosu’na yukarıdaki şekillerde iletmeniz durumunda talebiniz, niteliğine göre en kısa sürede sonuçlandıracaktır. İlgili işlemin ayrıca bir maliyet gerektirmesi durumunda, Kişisel Verileri Koruma Kurulu’nca belirlenen tarifedeki ücret, Kulaçoğlu Hukuk Bürosu olarak tarafınızdan tahsil edilecektir.
İlçe milli eğitim müdürlüğüne karşi bölge idare mahkemesinde açtığım maaş kesim cezalarına karşı 2 davayı kazandım.tazminat davası ne kadar açabilirim