Vergi mükelleflerinin, vergi idaresince uygulanan işlemlerden zarar görmeleri veya kendilerine tahakkuk eden vergilerin hukuka aykırı olduğunu düşünmeleri halinde bu işlemleri yargı organlarına taşıyarak hak arama hakkına sahip olmaları, vergi yargılamasının temelini oluşturur. Vergi mahkemeleri, bölge idare mahkemeleri ve Danıştay gibi özel yargı mercileri, vergi uyuşmazlıklarını çözüme kavuşturan başlıca kurumlardır. Bu süreç, mükelleflerin vergi borçlarına, vergi ziyaı cezalarına ve idari para cezalarına karşı hukuki yollarla savunma yapabilmeleri için önemli bir hak sağlamaktadır.
Vergi yargılaması süreci, 2577 sayılı İdari Yargılama Usul Kanunu hükümlerine göre yürütülmekte olup, vergi uyuşmazlıklarında görevli mahkemeler vergi mahkemeleridir. Vergi davaları yazılı yargılama usulüne tabidir ve kanunda öngörülen belirli şekil şartlarına uygun şekilde hazırlanmalıdır. Mükelleflerin, bu başvuru sürecinde, süre sınırlamalarına, gerekli belge hazırlığına ve izlenmesi gereken yasal prosedürlere hakim olmaları, hak kaybı yaşanmaması adına büyük önem taşır.
Yazı İçeriği
1. Vergi Mahkemesi Yargılama Süreci
Vergi yargılaması süreci, 2577 sayılı İdari Yargılama Usul Kanunu hükümlerine göre yürütülmekte olup, bu davalarda görevli mahkemeler vergi mahkemeleridir. Vergi davaları yazılı usule tabidir ve belirli şekil şartlarına uygun şekilde hazırlanması ve yürütülmesi gereklidir. Vergi mahkemesindeki yargılama süreci aşama aşama şöyledir:
- Dava Dilekçesi ve Başvuru: Davacı (mükellef) tarafından, vergi idaresinin işleminin hukuka aykırı olduğu düşünülerek vergi mahkemesine bir dava dilekçesi sunulur. Bu dilekçenin yazılı usule uygun olarak, dava açma süresi içerisinde hazırlanması gereklidir. İYUK’un 3. ve 5. maddelerine göre dilekçede davanın konusu, sebepleri ve istekler açıkça belirtilmelidir.
- İlk İnceleme: Mahkeme, İYUK’un 14. maddesi uyarınca, dava dilekçesini usul açısından inceler. Bu inceleme, dilekçede eksiklik veya usulsüzlük olup olmadığını kontrol etmek için yapılır. Eğer eksiklik varsa, tamamlanması için davacıya süre verilir. Eksiklik giderilmezse dava reddedilebilir.
- Davanın Tebliği: İlk incelemeden geçen dava dilekçesi, davalı idareye tebliğ edilir. Bu tebligat, İYUK’un 60. maddesi ve Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılır.
- Davalının Savunması: Davalı idare, dava dilekçesindeki iddialara karşı savunmasını hazırlayarak mahkemeye sunar. Savunma dilekçesi, davacıya tebliğ edilir.
- Davacının Cevap Dilekçesi: Davacı, idarenin savunma dilekçesine karşı bir cevap dilekçesi hazırlayabilir. Bu cevap dilekçesi de davalıya tebliğ edilir.
- Davalının İkinci Savunması: Davalı, davacının cevap dilekçesine karşı bir ikinci savunma dilekçesi sunabilir. Bu aşama, tarafların iddia ve savunmalarını ayrıntılı olarak sunmalarını sağlar.
- Dosya İncelemesi: Vergi yargılamasında, genel olarak dosya üzerinden inceleme yapılır. Tarafların sunmuş olduğu belgeler ve dilekçeler üzerinden inceleme yapılır. Mahkeme, gerekli görürse, taraflardan ek bilgi veya belge isteyebilir.
- Duruşma Talebi (İhtiyaç Halinde): Vergi davalarında kural olarak duruşma yapılmaz; ancak mahkeme gerekli görürse veya taraflardan biri talep ederse duruşma yapılabilir. Duruşmaya her iki tarafın da katılması gerekir.
- Karar Verilmesi: Mahkeme, dosyayı inceledikten sonra davaya ilişkin nihai kararını verir. Kararda, dava konusu işlemin hukuka uygun olup olmadığı değerlendirilir. Karar, davanın kabulü, reddi veya kısmen kabul edilmesi şeklinde olabilir.
- Kararın Tebliği: Mahkemenin vermiş olduğu karar taraflara tebliğ edilir. Karar, taraflar için bağlayıcı hale gelir ve bu tebligat ile istinaf süresi başlamış olur.
- İstinaf veya Temyiz (Gerekirse): Taraflar, mahkeme kararına itiraz etmek isterlerse, kararın tebliğinden itibaren belirli bir süre içinde bir üst mahkemeye (bölge idare mahkemesi) istinaf yoluna başvurabilirler. Eğer karar istinaf sürecinde de değişmez ise ve karar temyize uygunsa, son aşama olarak Danıştay’a temyiz başvurusu yapılabilir.
1.1. Vergi Yargılamasında Yürütmenin Durdurulması Kararı
Vergi yargılamasında genel olarak, vergi davasının açılmasıyla birlikte dava konusu işlemin yürütülmesi kendiliğinden durmaktadır. Bu sebeple, vergi mahkemesi tarafından ayrıca bir yürütmenin durdurulması kararı verilmesine gerek kalmaz.
Ancak, yürütmenin kendiliğinden durması kuralının bazı istisnaları bulunmaktadır. Bu istisnalar arasında:
- İhtirazi Kayıtla Beyanname Verilmesi: Mükellefin, vergi beyannamesini ihtirazi kayıtla (itiraz hakkını saklı tutarak) vermesi durumunda, tarh edilen vergiye karşı açılan davalarda yürütme kendiliğinden durmaz. Bu durumda, yürütmenin durdurulması için mahkemeden ayrıca talepte bulunulması gerekir.
- Tahsil Aşamasındaki İşlemler: Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun (AATUHK) kapsamında düzenlenen işlemler gibi tahsil aşamasına geçilmiş işlemlere karşı açılan davalarda da yürütme kendiliğinden durmamaktadır.
- İşlemden Kaldırılan Dosyaların Yeniden İşleme Konulması: Daha önce işlemden kaldırılmış bir dosyanın tekrar işleme alınması durumunda yürütmenin durması kendiliğinden gerçekleşmez. Bu gibi durumlarda yürütmenin durdurulması talep edilmelidir.
- Kanun Yollarına Başvurma Halleri: Olağan ve olağanüstü kanun yollarına başvurulması durumunda yürütme kendiliğinden durmaz. Bu durumda, yürütmenin durdurulması için özel bir başvuru yapılması gereklidir.
Bu istisnai durumlarda, mükellefler, yürütmenin durdurulması için mahkemeye başvurarak, işlemin dava sonuçlanıncaya kadar askıya alınmasını talep edebilirler.
1.2. Vergi Yargılamasında İspat Yükümlülüğü
Vergi davalarında genel kural olarak, taraflar öne sürdükleri iddiaları ispat etmekle yükümlüdür. Bu davalarda delil serbestisi ilkesi benimsenmiştir; yani, taraflar davaya konu edilen vergi işlemi ile ilgili her türlü delili kullanarak iddialarını kanıtlama hakkına sahiptir. Ancak, vergi yargılamasında bazı durumlar delil olarak kabul edilmez:
- Tanık Beyanları: Vergiyi doğuran olayla doğrudan ve açık bir ilgisi bulunmayan tanık beyanları, vergi yargılamasında delil olarak değerlendirilemez.
- Yemin: Yemin müessesesi, vergi davalarında ispat aracı olarak kabul edilmez ve kullanılamaz.
2. Vergi Mahkemelerince Verilebilecek Kararlar ve Sonuçları
Vergi mahkemeleri, vergi davalarında yapılan incelemeler sonucunda çeşitli kararlar alabilmektedir. Bu kararlar, davanın seyrini ve davaya konu edilen işlemin hukuki durumunu etkileyerek taraflar üzerinde farklı sonuçlar doğurur. Vergi mahkemelerinin verebileceği başlıca kararlar ve bu kararların sonuçları aşağıda açıklanmıştır:
2.1. Davanın Kabulü Kararı
Vergi mahkemesi, davacı mükellefin iddialarını haklı bularak davanın kabulüne karar verebilir. Bu durumda mahkeme, vergi idaresinin işleminin hukuka aykırı olduğuna hükmeder ve dava konusu işlemin iptaline karar verir. İptal kararı, ilgili vergi borcunun veya cezanın kaldırılmasını sağlar ve mükellef, dava konusu edilen işlemden doğan yükümlülüklerden kurtulur.
2.2. Davanın Reddi Kararı
Mahkeme, davacının iddialarını yeterli delillerle desteklemediğini veya hukuki açıdan haklı olmadığını tespit ederse davanın reddine karar verir. Bu durumda vergi idaresinin işlemi geçerli sayılır ve mükellefin itirazları reddedilmiş olur. Reddedilen davada, davacı mükellef karar kesinleştikten sonra vergi borcunu veya cezayı ödemekle yükümlü hale gelir.
2.3. Kısmi Kabul ve Kısmi Red Kararı
Mahkeme, davacı mükellefin bazı iddialarını haklı bulurken, diğer iddialarını yetersiz veya haksız bulabilir. Bu durumda, mahkeme davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine karar verir. Örneğin, vergi cezasının bir kısmının kaldırılması veya vergi borcunun belirli bir oranında indirime gidilmesi gibi durumlar söz konusu olabilir. Kısmi kabul ve kısmi red kararı, mükellefin yükümlülüğünün bir kısmını hafifletebilir, ancak diğer kısmının geçerliliği korunur.
2.4. Usulden Ret Kararı
Mahkeme, dava dilekçesinin yasal süresinde verilmediğini, davanın yetkili olmayan bir mahkemede açıldığını veya diğer usule ilişkin eksiklikler bulunduğunu tespit ederse davayı esastan incelemeden reddedebilir. Usulden ret kararı, davanın şekil şartlarına uygun olmaması durumunda verilen bir karardır. Bu durumda davacı, eksik veya hatalı başvuru nedeniyle hak kaybına uğrar ve davayı yeniden açması gerekebilir.
2.5. Karar Verilmesine Yer Olmadığı Kararı
Vergi mahkemesi, dava sürecinde tarafların başvurularının ardından meydana gelen bazı özel durumlarda “karar verilmesine yer olmadığı” hükmüne varabilir. Bu karar, özellikle mevzuat değişikliği, taraflar arasında uzlaşma sağlanması veya dava konusunun ortadan kalkması gibi hallerde verilir. Örneğin, dava konusu edilen vergi işlemi, yasal düzenlemelerdeki değişiklikle kendiliğinden geçerliliğini yitirmişse veya davacı ile vergi idaresi arasında uzlaşma sağlanarak anlaşmaya varılmışsa, mahkeme davayı sonlandırır ve karar vermesine gerek kalmaz.
3. Vergi Mahkemesi Kararlarına Karşı Kanun Yolları
Vergi yargılamasında 6545 sayılı Kanun ile sistem üç kademeli hale getirilmiş olup, ilk derece mahkemesi olarak vergi mahkemesince verilen kararlara karşı belirli sınırlamalar dahilinde istinaf ve temyiz yollarına başvurulabilir. Hem mükellef hem de vergi dairesi, kararın niteliğine göre kanun yollarını kullanabilir. Kanun yollarına başvuru, mahkeme kararlarının yürütülmesini doğrudan durdurmaz. Ancak, talep edilmesi halinde bölge idare mahkemesi veya Danıştay, yürütmenin durdurulmasına karar verebilir.
3.1. İstinaf Kanun Yolu
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (İYUK) 45. maddesine göre, vergi mahkemesi kararlarına karşı mahkemenin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesinde istinaf yoluna başvurulabilir. Vergi mahkemesi kararı, kanun yoluna açık ise kararda hangi süre içinde hangi makama başvurulabileceği belirtilmelidir. İstinaf başvuru süresi, vergi mahkemesi kararının tebliğinden itibaren 30 gündür.
İstinaf Yoluna Başvurulamayacak Haller
Vergi mahkemelerinde konusu 31.000 TL’yi geçmeyen davalar (2024 Yılı) hakkında verilen kararlar kesindir ve bu kararlara karşı istinaf yoluna başvurulamaz.
İstinaf İncelemesi Neticesinde Verilebilecek Kararlar
İstinaf başvurusu üzerine bölge idare mahkemesi, yerel mahkemenin kararını hukuka uygun bulursa başvuruyu esastan reddeder. Yerel mahkeme kararında basit hatalar bulunursa, istinaf makamı gerekli düzeltmeleri yaparak kararı onaylayabilir (İYUK m. 45/3). Eğer hukuka aykırılıklar tespit edilirse, istinaf başvurusu kabul edilerek yerel mahkeme kararı kaldırılır ve bölge idare mahkemesi davanın esası hakkında yeniden karar verir. Bölge idare mahkemesinin temyiz yoluna kapalı olan kararları kesin niteliktedir.
3.3. Temyiz Kanun Yolu
Bölge idare mahkemesince verilen ve temyiz yolu açık olan kararlar, İYUK’un 46. maddesi gereğince Danıştay’a temyiz edilebilir. Temyiz başvurusu için dava konusu miktarın belirli bir tutarı aşması gerekmektedir. Örneğin, 2024 yılı için bu tutar 920.000 TL’dir. Bu miktarı aşan davalar hakkında bölge idare mahkemesi tarafından verilen kararlara karşı Danıştay’a başvurulabilir.
Temyiz İncelemesi Neticesinde Verilebilecek Kararlar
Temyiz başvurusunda Danıştay ilgili dairesi dosyayı inceler. İnceleme sonucunda:
- Onama Kararı: Karar hukuka uygun bulunursa, Danıştay “onama” kararı verir. Eğer kararın gerekçesi eksik veya hatalıysa, gerekçe düzeltilerek onanabilir. Ayrıca, yeniden yargılama gerektirmeyen basit hatalar ve eksiklikler temyiz makamınca re’sen düzeltilerek karar onanır.
- Bozma Kararı: Karar, görev ve yetki kurallarına aykırı şekilde verildiyse, Hukuka aykırıysa veya Kararın esasını etkileyen hata ve eksiklikler varsa, Danıştay bozma kararı verebilir.
Temyiz yoluyla verilen kararlar sonrasında yapılacak işlemler ise İYUK’un 50. maddesinde düzenlenmiştir. Bu kararlar uyarınca dava dosyası, yeniden bir değerlendirme yapılmak üzere ilgili mahkemeye geri gönderilebilir.
4. Vergi Yargılaması Neticesinde Verilen Kararların Uygulanması
Vergi yargılaması neticesinde verilen kararların uygulanması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usul Kanunu’nun (İYUK) 28. maddesi kapsamında düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, mahkeme tarafından verilen kararların gereklerine göre ilgili idare, kararı en geç otuz gün içinde derhal yerine getirmekle yükümlüdür. Bu süre, mahkeme kararının ilgili idareye tebliğ edildiği tarihten itibaren başlar. İdare, mahkeme kararında belirtilen işlemleri, örneğin dava konusu edilen vergi borcu veya cezanın kaldırılması gibi yükümlülükleri yerine getirir.
Kararın uygulanması sürecinde, vergi idaresi, belirleyeceği yeni vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükleri, zam ve cezaların miktarını mükellefe ayrıca bildirmek zorundadır. Eğer vergi davası sonucunda idarenin mükellefe bir bedel ödemesi kararlaştırılmışsa, mahkeme kararının tebliğ edildiği tarihten itibaren ödeme tarihine kadar geçen süre için 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun’un 48. maddesi gereği belirlenen tecil faizi oranında faiz hesaplanarak ödeme yapılır. Bu faiz, mükellefin hakkını koruma amacıyla uygulanır ve ödeme yapılacak bedel ile birlikte mükellefin banka hesabına yatırılır.
Vergi yargılaması süreci ile bağlantılı konular hakkında detaylı bilgi almak için aşağıda linkleri yer alan yazılarımız inceleyebilirsiniz.
Vergi Uyuşmazlıklarında İdari Çözüm Yolları
Vergi Davalarında Yürütmenin Durdurulması
Vergi Davalarının Konusu Ve Kapsamı
Bu yazı yalnızca bilgilendirme amaçlı yayımlanmış olup, tüm hakları Kulaçoğlu Hukuk Bürosu’na aittir. Vergi Hukuku mevzuatı ve özellikle de İdari Yargılama Usul Kanunu, diğer hukuk alanlarına nazaran daha ayrıntılı kurallar içermektedir. Hak kaybına uğranılmaması açısından, herhangi bir işlem yapılmadan önce “Vergi Hukuku” alanında hizmet veren avukatlardan hukuki destek alınmasını tavsiye ederiz.