Vergi; devletin ve/veya yetkili idarelerin, kamu hizmetlerini finanse etme amacıyla mükelleflerden hukuki cebir altında tahsil ettikleri karşılıksız ekonomik değerlerdir. Vergilendirme süreci ise, vergiyi doğuran olayın ardından sırasıyla tarh, tebliğ, tahakkuk ve tahsil işlemlerinin gerçekleşerek nihayetinde “vergi borcunun ödenebilir hale gelmesini” ifade etmektedir.
Yazı İçeriği
1. Verginin Tarhı
1.1. Beyannameye Dayanan Tarh
1.2. İkmalen Vergi Tarhı
1.3. Re’sen Vergi Tarhı
1.4. Verginin İdarece Tarhı
2. Verginin Tebliği
3. Verginin Tahakkuku
4. Verginin Tahsili
213 sayılı Vergi Usul Kanunu (VUK) madde 19 hükmü uyarınca;
“Vergi alacağı, vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olayın vukuu veya hukuki durumun tekemmülü ile doğar.” Bu da, kişinin vergiyi doğuran olay sonucu “vergi mükellefi” haline gelmesi anlamına gelmektedir.
1. Verginin Tarhı
Verginin tarhı, vergilendirme aşamalarından ilki olup, tarh işlemi özetle, “vergi borcunun ve miktarının, mükellef nezdinde tespit edilmesi” anlamına gelmektedir.
VUK madde 20 hükmünde de tanımlandığı gibi; “Verginin tarhı, vergi alacağının kanunlarında gösterilen matrah ve nispetler üzerinden vergi dairesi tarafından hesaplanarak bu alacağı miktar itibariyle tespit eden idari muameledir.” İşbu tanımdan anlaşılacağı üzere vergi tarhının temelinde bir idari işlem bulunmaktadır. Dolayısıyla, vergi tarhiyatı işlemlerinin hukuka aykırılığı iddiasıyla işbu işlemler aleyhine vergi mahkemelerinde dava açılması mümkündür. Ancak vergi tarhının tespit edilebilmesi için, öncelikli olarak vergi matrahının belirlenmesi gerekmektedir. Bunun için ise dört farklı usul mevcuttur:
1.1. Beyannameye Dayanan Tarh
Kural olarak vergiler, mükelleflerin beyanı üzerinden tarh edilir. Bu halde yükümlü, vergi matrahının belirlenmesine yardımcı olacak bilgi ve belgeleri vergi dairesine teslim etmek suretiyle beyanda bulunur. Öyle ki, mükellefin belirlediği matraha ilgili mevzuat uyarınca uygulanması gereken vergi oranını uygulayıp ödeyeceği vergi tutarını beyannamesinde belirtmesi de mümkündür. Görüleceği üzere “beyanname usulünde”, tarh-tebliğ-tahakkuk aşamalarının üçü bir arada gerçekleşmektedir.
Fakat bu usulde tarh işlemi, yükümlünün beyanına istinaden gerçekleştirildiği için, yükümlünün işbu tarh işleminin hukuka aykırılığını iddia ederek dava açması mümkün değildir. Diğer taraftan, kanuni süresi içinde ihtirazi kayıt düşülerek beyanda bulunulmuş ise veya vergi hatası mevcut ise, beyannameye dayanan tarh işlemine karşı dava açılması söz konusu olabilir.
1.2. İkmalen Vergi Tarhı
VUK madde 29 uyarınca; “İkmalen vergi tarhı, her ne şekilde olursa olsun bir vergi tarh edildikten sonra bu vergiye müteallik olarak meydana çıkan ve defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak miktarı tespit olunan bir matrah veya matrah farkı üzerinden alınacak verginin tarh edilmesidir.” Madde hükmünden de anlaşılacağı üzere ikmalen vergi tarhı usulü, tamamlayıcı bir tarh usulüdür. Zira ikmalen tarh yapılabilmesi için öncelikle bir verginin tarh edilmiş olması gerekmektedir.
Vergi incelemeleri sonucu matrahın farklı çıkması halinde matrah farkı üzerinden ek vergi tarh edilir ve ikmalen tarhiyat yapıldığı mükellefe ihbar edilir. Bu aşamadan sonra mükellefin ikmalen tarh işlemine karşı tebliğden itibaren 30 günlük dava açma süresi olacaktır. Verginin tahakkuku ise ancak açılan davanın sonuçlanmasına göre gerçekleşecektir.
1.3. Re’sen Vergi Tarhı
VUK madde 30’da öngörüldüğü üzere vergi matrahının tamamen veya kısmen tespitine imkân olmayan hallerde re’sen vergi tarhı gündeme gelecektir. VUK madde 30 f.2’de sayılan aşağıdaki hallerde de vergi matrahının tespitinin mümkün olmadığı kabul edilmektedir:
- Vergi beyannamesi kanuni süresi geçtiği halde verilmemişse,
- Vergi beyannamesi kanuni veya ek süreler içinde verilmekle beraber beyannamede vergi matrahına ilişkin bilgiler gösterilmemiş bulunursa,
- Tutulması mecburi olan defterlerin hepsi veya bir kısmı tutulmamış veya tasdik ettirilmemiş olursa veya vergi incelenmesi yapmaya yetkili olanlara her hangi bir sebeple ibraz edilmezse,
- Defter kayıtları ve bunlarla ilgili vesikalar, vergi matrahının doğru ve kesin olarak tespitine imkân vermeyecek derecede noksan, usulsüz ve karışık olması halinde,
- Tutulması zorunlu olan defterlerin veya verilen beyannamelerin gerçek durumu yansıtmadığına dair delil bulunursa,
- İmzalatılması zorunlu beyanname ve ekleri imzalattırılmazsa veya tasdik kapsamına alınan konularda yeminli mali müşavir tasdik raporu zamanında ibraz edilmezse re’sen tarhiyat işlemi gerçekleştirilir.
1.4. Verginin İdarece Tarhı
Mükellefin, vergisel ödevlerini zamanında yerine getirmemesi ve re’sen veya ikmalen tarh yapılamaması halinde vergi, idarece ilgili mevzuatta öngörülen matrahlar üzerinden tarh edilir. Örneğin, emlak vergisi bu şekilde tarh edilmektedir.
Re’sen, ikmalen ve idarece yapılan tarhiyat işlemleri, olağan dışı tarh usulleri olup ilgililerin bu tarhiyatların tümüne karşı mevzuatta öngörülen usullerde dava açması mümkündür.
2. Verginin Tebliği
Verginin tebliği, vergi yükümlüsü veya sorumlusuna vergilendirme işlemi ile ilgili bilgi verilmesidir. İşbu hususa dair, VUK madde 21’de “Tebliğ, vergilendirmeyi ilgilendiren ve hüküm ifade eden hususların yetkili makamlar tarafından mükellefe veya ceza sorumlusuna yazı ile bildirilmesidir.” şeklinde tanımlama yapılmıştır. Esasen vergilendirmeye ilişkin tüm işlemlerin ilgilisine tebliği gerekmektedir. Ancak istisnaen, beyana dayalı tarhiyat usulünde tahakkuk fişinin tebliğ edilmesine gerek yoktur. Bunun sebebi de beyana dayalı tarh işlemi gerçekleştirildiğinde, yükümlü kendisi beyanname verdiğinden tarh-tebliğ-tahakkuk işlemlerinin bir arada gerçekleşmesidir.
Ayrıca belirtilmesi gerekir ki, Tebligat Kanunu madde 51’deki atıf sebebiyle tebliğe ilişkin hususlarda Tebligat Kanunu hükümleri değil, Vergi Usul Kanunu hükümleri uygulanmaktadır.
Vergisel işlemler, ancak tebliğden sonra yükümlü veya sorumlu açısından hukuki bir anlam ifade edecektir. Zira vergi mükellefi, işlemin kendisine tebliğinden sonra tarh edilen vergi hakkında bilgi sahibi olabilecek ve sorumluluğu da bu noktadan sonra başlayacaktır. Ayrıca, muhatabın ilgili işleme karşı dava açma ve itiraz süresi, işlemin ilgilisine tebliğinden itibaren başlayacaktır.
Re’sen, ikmalen ve idarece yapılan tarhiyatlarda tahakkuk işlemi de tebliğden sonra gerçekleşir. Zira işlem ilgilisine tebliğ edilmeden verginin tahakkuk etmesi de mümkün değildir. Böylece tebliğ işlemi; tarhiyat ve tahakkuk işlemleri arasında bir köprü vazifesi görmektedir.
3. Verginin Tahakkuku
VUK madde 22’de “Verginin tahakkuku, tarh ve tebliğ edilen bir verginin ödenmesi gereken bir safhaya gelmesidir.” şeklinde tanımlanmıştır.
Tahakkuk aşamasına geçilmesi açısından farklı tarhiyat usullerinde farklı sonuçlar doğmaktadır. Şöyle ki; beyanname usulü yapılan tarhiyatlarda VUK madde 25 hükmünde de öngörüldüğü üzere “vergi dairesince beyannamenin alınması üzerine bir tahakkuk fişi tanzim olunur ve bunun bir nüshası mükellefe veyahut beyannameyi mükellef namına vergi dairesine tevdi edene verilir. Bu suretle vergi tahakkuk etmiş olur.” Beyanname usulüyle tarh yapıldığında mükellefin dava açma hakkı, “ihtirazi kayıt ve vergi hatası” ile sınırlı olduğundan tarh- tebliğ- tahakkuk aşaması bir arada, tahakkuk fişinin verilmesi ile kendiliğinden gerçekleşmektedir. Başkaca itiraz yolu da kalmayacağından bu suretle vergi, aynı zamanda kesinleşmiş de olacaktır. Önemle belirtmek gerekir ki ihtirazi kayıtla beyanname verilmesi halinde her ne kadar mükellefin dava açma hakkı saklı tutulsa da bu şekilde tarh edilen vergi de tarh anında tahakkuk etmektedir. Ancak ihtirazi kayıtla verilen beyannamelere dayanarak yapılan işlemlere karşı dava açıldığında tahsil işlemlerinin durdurulması da isteniyorsa davanın açılmış olması yetmeyecek olup açılan davada yürütmenin durdurulmasının talep edilmesi gerekmektedir.
Fakat re’sen, ikmalen veya idarece yapılan tarhiyatlarda vergi daireleri öncelikle vergi ihbarnamesini ilgiliye tebliğ etmektedir. Tebliğin akabinde mükellefin uzlaşma gibi idari çözüm yollarına başvurma, dava açma veya vergiyi ödemek için 30 günlük süresi bulunmaktadır. Bu halde dava açma süresi geçtikten veyahut da açılan dava reddedildikten sonra vergi tahakkuku da gerçekleşecek aynı zamanda tüketilecek başkaca yargı yolu kalmadığında da vergi kesinleşecektir.
Bu bağlamda, resen, ikmalen veya idarece yapılan tarhiyatlardaki uyuşmazlıklarda, hem mükellef hem de vergi idaresi açısından bilhassa zaman ve maliyet bakımından olumlu yanları bulunan idari çözüm yolları hakkında detaylı bilgi edinmek için “Vergi Uyuşmazlıklarının İdari Çözüm Yolları” adresindeki makalemizi inceleyebilirsiniz.
Keza, vergi uyuşmazlıklarındaki idari çözüm yollarının en yaygın şekillerinden olan uzlaşmanın ne anlama geldiği ve nasıl yapılabildiğine dair daha detaylı bilgi almak için “Vergi Uyuşmazlıklarında Uzlaşma Yolu” adresindeki makalemizi inceleyebilirsiniz.
Ayrıca, İdari Yargılama Usulü Kanunu (İYUK) madde 27 hükmü gereğince, tek taraflı yapılan tarhiyatlardan kaynaklı işlemlere karşı açılan davalarda, davanın açılmış olması, verginin tahakkuk etmesini de erteleyerek tahsil işlemlerini başkaca işleme gerek kalmaksızın durdurur.
4. Verginin Tahsili
Tahsil, vergilendirme sürecini sona erdiren ve tahakkuk etmiş vergi borçlarının usulüne uygun ödenmek suretiyle vergi borcunu ortadan kaldıran bir idari işlemdir.
Tahsil, vergi ödemesinden daha geniş bir anlama sahip olduğundan hem iradi hem cebren tahsilat işlemlerini bünyesinde barındırmaktadır. Böylece yükümlü, iradi olarak vergi borcunu kendisi ödeyebileceği gibi idare, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun’da öngörülen düzenlemeler uyarınca vergi alacağını cebren de tahsil edebilecektir.
Yorumlar (01)