
Değerli müvekkillerimiz,
Dünya genelinde yaşanan Koronovirüs (Covid-19) salgını riski nedeniyle, hukuki soru ve sorunlarınız için mobil ve online iletişim kanallarımızı kullanmanızı öneririz.
Türk vatandaşı olmayan kişilerin, Türk vatandaşlarına nazaran daha kısıtlı hak ve yetkilere sahip olması ve çeşitli gerekçelerle birtakım haklarının sınırlanması, ülkemizin egemenlik yetkisinin bir gereğidir. Türk hukuk mevzuatına göre yabancılar mirasçı olabilir mi sorusunun farklı açılardan değerlendirilmesi zorunludur. İlgilisinin Türk vatandaşı olup olmamasına bağlı olarak vasiyetname ya da miras sözleşmesi gibi ölüme bağlı tasarruflarda veya yabancılara ilişkin mirasçılık belgesinin geçerliliğinde bazı ayrımlar vardır. Diğer taraftan, salt mirasçılık hak ve yetkilerine dayanarak, yabancıların Türkiye’de sınırsız miktarda taşınmaz ve/veya aynı hak elde edebilecekleri düşünülemeyecektir. Yabancılık unsuru içeren uyuşmazlıklara uygulanacak hukukun tespitinde öncelikle 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun (MÖHUK) göz önünde bulundurulur.
Yazı İçeriği
1. Miras Hakkından Doğan Uyuşmazlığa Uygulanacak Ülke Hukuku
2. Ölüme Bağlı Tasarruflarda Uygulanacak Hukuk
2.1. Ölüme Bağlı Tasarruflardaki Şekil Şartı İçin Uygulanacak Hukuk
2.2. Ölüme Bağlı Tasarruflardaki Ehliyet Şartlarına İlişkin Uygulanacak Hukuk
3. Yabancıların Miras Hakkının Sınırları
4. Yabancı Ülkede Alınmış Olan Mirasçılık Belgesi (Veraset İlamı) Türkiye’de Geçerli midir?
5. Yabancıların Türkiye’de Veraset İlamı (Mirasçılık Belgesi) Alması
6. Yabancılık Unsuru Taşıyan Miras Davalarında Yetkili Mahkeme
Temel hakların özüne zarar verilmeksizin ülkelerin yabancıların sahip olduğu hakları sınırlama yetkisinin bulunduğu kabul edilmektedir. Bu bağlamda yabancıların sahip oldukları haklardan birisi de, Türkiye’deki miras haklarıdır.
Yabancıların miras hakkı ele alındığından en az bir tarafı yabancı olan bu uyuşmazlığa hangi ülke hukukunun uygulanacağının doğru şekilde tespit edilmesi büyük önem arz etmektedir.
5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun (MÖHUK)’ un 20. maddesinde, miras hukukundan doğan uyuşmazlıklara hangi ülke hukukunun uygulanacağı konusu açıkça düzenlenmiştir.
Buna göre;
“Miras, ölenin milli hukukuna tabidir. Türkiye’de bulunan taşınmazlar hakkında Türk hukuku uygulanır.
Mirasın açılması sebeplerine, iktisabına ve taksimine ilişkin hükümler terekenin bulunduğu ülke hukukuna tabidir.”
Görüldüğü üzere, uygulanacak hukukun belirlenebilmesi için mirasın taşınır ya da taşınmaz olmasına göre ikili bir ayrıma gidilmiştir.
Taşınmazlar Bakımından;
Mirasa konu malın Türkiye’de bulunan bir taşınmaz olması halinde, mirasa doğrudan Türk hukuku uygulanacaktır. Yani miras olarak taşınmazın kalmış olması ihtimalinde yabancının hangi ülke vatandaşı olduğuna bakılmaksızın, miras hakkında Türk hukuku hükümleri uygulanır. Burada taşınmaz ile kastedilen, arsa, ev, dükkân gibi her türlü gayrimenkuldür.
Taşınırlar Bakımından;
Ancak miras olarak araba, para, ziynet gibi taşınır bir mal kalmışsa, artık ölen kişinin milli hukuku uygulanacaktır. Yani ölen kişi hangi ülke vatandaşı ise o ülkenin mirasa ilişkin hükümleri uygulanır.
Tereke Bakımından;
Mirasın açılması, kazanılmasına ve paylaştırılmasına ilişkin hükümler ise terekenin bulunduğu ülke hukukuna tabidir. Yani tereke olarak tabir edilen ölen kişinin malvarlığı hangi ülkede ise, mirasın açılma sebepleri, kazanılması ve paylaşımı konularında o ülke hukuku uygulanmalıdır.
Her halükarda, mirasçısı olmayan tereke Devlete kalır.
Belirtmek gerekir ki;
Mirasa uygulanacak hukuk belirlenirken miras bırakanın milli hukuku önem taşımaktadır. Fakat mirasçıların milli hukukunun hiçbir önemi yoktur. Ancak terekenin bulunduğu ülkenin yabancılar hukuku mevzuatı, bazı konularda kısıtlamalar getirebileceğinden, ilgili mevzuat da irdelenmelidir. Bahse konu kısıtlamalarla, yabancı mirasçının terekedeki mallar ve özellikle de taşınmazlar üzerindeki tasarruf ehliyeti kısıtlanabileceği gibi mirasçılık ehliyetinin dahi sınırlanması mümkündür.
Yargıtay da verdiği kararlarında bir yabancının Türkiye’deki taşınmazlar üzerinde mirasa ehil olabilmesi için Yabancılar Hukuku Mevzuatına göre taşınmaz mallar üzerinde miras hakkının bulunması gerektiğine hükmetmiştir.
Vasiyetname, miras sözleşmesi gibi ölüme bağlı tasarruflarda uyulması gereken şekil şartları ve uygulanacak kurallar, mevzuatımızda MÖHUK m.20’de düzenlenmiştir. Buna göre;
“Ölüme bağlı tasarrufun şekline 7. madde hükmü uygulanır. Ölenin millî hukukuna uygun şekilde yapılan ölüme bağlı tasarruflar da geçerlidir. Ölüme bağlı tasarruf ehliyeti, tasarrufta bulunanın, tasarrufun yapıldığı andaki millî hukukuna tâbidir.”
Yabancıların miras hakkına ilişkin olarak aşağıda başlıcalarına yer verilen konularda uygulanacak hukukun doğru şekilde tespit edilmesi, olası hak kayıplarının önüne geçilebilmesi adına son derece önemlidir.
Mevzuatımıza göre vasiyetname ve miras sözleşmesinin şekil şartına ilişkin uygulanacak hukuk iki farklı şekilde belirlenebilir. Buna göre ilk alternatif: vasiyetnamenin ya da miras sözleşmenin yapıldığı ülke hukukunun uygulanmasıdır. İkinci alternatif ise, ölenin millî hukukunun yani vatandaşı olduğu ülkenin hukukunun öngördüğü şekil kurallarının uygulanmasıdır. Nihayetinde, her iki şekilde de yapılan sözleşme geçerli olacaktır.
Ölüme bağlı tasarruflarda ehliyet ile kastedilen kimlerin vasiyetname ve miras sözleşmesi yapabileceğinin belirlenmesidir. Tasarrufun yapıldığı anda ölüme bağlı tasarrufu yapan kişinin vatandaşı olduğu ülkenin hukuku, ölüme bağlı tasarrufun ehliyeti hususunda uyulması gereken mevzuattır. Söz gelimi bir Alman vatandaşı vasiyetname düzenlemek istiyorsa, Alman Medeni Kanunu (BGB – Bürgerliches Gesetzbuch) hükümleri uyarınca vasiyetname hazırlamalıdır.
Türk vatandaşı olmayan kişilerin Türkiye’de özellikle taşınmaz ve/veya ayni hak elde etmesi anlamına gelebilecek miras hakları birtakım sınırlamalara tabidir. Türk vatandaşı olmayanların Türkiye’de başka şekillerde edinecekleri taşınmazlar için geçerli olan kurallar, malın miras yoluyla kazanılması halinde de geçerlidir.
Yabancıların Türkiye’de taşınmaz mal ve ayni hak edinme esasları ise 2644 sayılı Tapu Kanunu’nun 35. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre;
“Kanuni sınırlamalara uyulmak kaydıyla, uluslararası ikili ilişkiler yönünden ve ülke menfaatlerinin gerektirdiği hallerde Cumhurbaşkanı tarafından belirlenen ülkelerin vatandaşı olan yabancı uyruklu gerçek kişiler Türkiye’de taşınmaz ve sınırlı ayni hak edinebilirler.
Yabancı uyruklu gerçek kişilerin edindikleri taşınmazlar ile bağımsız ve sürekli nitelikteki sınırlı ayni hakların toplam alanı, özel mülkiyete konu ilçe yüz ölçümünün yüzde onunu ve kişi başına ülke genelinde otuz hektarı geçemez. Cumhurbaşkanı kişi başına ülke genelinde edinilebilecek miktarı iki katına kadar artırmaya yetkilidir.”
Görüldüğü üzere; yabancıların Türkiye’de taşınmaz ve sınırlı ayni hak edinme hakları sınırlandırılmıştır.
Hükme göre yabancının yani Türk vatandaşı olmayan bir kişinin, Türkiye’de taşınmaz ve sınırlı ayni hak edinebilmesi için;
Bu sınırlamalar miras yoluyla kazanımda da geçerli olduğundan, bu sınırlamalar dahilinde olan bir taşınmaz malın veya ayni hakkın miras yoluyla kazanılması da mümkün değildir.
Yabancıların edinemeyeceği taşınmaz malların ve ayni hakların kendilerine miras kalması halinde ise; malvarlığı tasfiye edilerek bedele çevrilecektir. Yani yabancıların edinemeyeceği bir malvarlığının yabancıya miras kalması halinde, yabancının o malvarlığını değil de ancak malvarlığının bedelini alabilmesi mümkündür.
Konuyla alakalı olarak, Türk vatandaşı olmayan kişilerin Türkiye’de gayrimenkul edinmesine ilişkin daha detaylı incelememize ulaşmak için “Yabancıların Türkiye’de Gayrimenkul Edinmesi” isimli yazımızı inceleyebilirsiniz.
Yabancı ülkede verilmiş olan mahkeme kararlarının Türkiye’de geçerli olabilmesi, tanıma ve tenfiz ile mümkündür. Tanıma ve tenfiz işlemi olmaksızın yabancı ülkede verilmiş olan bir mahkeme kararının Türkiye’de geçerli olduğunun kabul edilebilmesi mümkün değildir. “Yurt Dışında Alınmış Olan Boşanma Kararı Türkiye’de Geçerli Midir?” yazımızda bahsedildiği üzere, yabancı ülkede alınan boşanma kararlarının dahi geçerliliği tanıma ve/veya tenfiz işlemlerinin yapılmasıyla mümkündür.
Diğer taraftan, mirasçılık belgesi, miras bırakanın alacaklarının, hak ve borçlarının mirasçılarına geçtiğinin ve bu mirasçıların mirasçılıklarının ispatına yarayan bir belgedir. Tereke üzerinde tasarrufta bulunmak isteyen mirasçıların, öncelikle, mirasçılardan birinin yerleşim yeri Sulh Hukuk Mahkemesi veya Türkiye’deki bütün noterlerden mirasçılık belgesini temin etmeleri gerekir. Yani, veraset ilamı olarak da bilinen mirasçılık belgesi, kimlerin mirasçı olduğunu gösteren ve aksi ispatlanabilen bir belgedir. Açılan bir dava sonucu alınmış olsa dahi mirasçılık belgesinin kesinleşmiş bir mahkeme kararı niteliğinde olduğundan söz edilemeyeceğinden tanıma ve tenfizi mümkün değildir.
Dolayısıyla, kural olarak, yurt dışında alınan bir mirasçılık belgesi yani veraset ilamının, Türkiye’de geçerli sayılması mümkün değildir.
Konuyla alakalı daha detaylı incelememize “Mirasçılık Belgesi Nedir? (Veraset İlamı)” isimli yazımızdan ulaşabilirsiniz.
Yabancılar hakkında Türkiye’de mirasçılık belgesi alınmasının önünde hukuki bir engel görünmemektedir. Dolayısıyla yabancı bir kimsenin yabancı ülkede bulunan mirası hakkında Türkiye’deki Sulh Hukuk Mahkemelerinden mirasçılık belgesi alması mümkündür.
Türk Mahkemelerinin milletler arası yetkisi 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun (MÖHUK)’un 43. maddesinde düzenlenmiştir.
Buna göre, mirasa ilişkin davalar, ölenin Türkiye’deki son yerleşim yeri mahkemesinde, murisin son yerleşim yeri Türkiye’de değil ise tereke mallarının bulunduğu yer mahkemesinde görülür.
Değerli müvekkillerimiz,
Dünya genelinde yaşanan Koronovirüs (Covid-19) salgını riski nedeniyle, hukuki soru ve sorunlarınız için mobil ve online iletişim kanallarımızı kullanmanızı öneririz.
KİŞİSEL VERİLERİN İŞLENMESİ HAKKINDA
“AYDINLATMA METNİ”
İnternet sitemizi kullanmanız dolayısıyla, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) başta olmak üzere yürürlükteki mevzuat kapsamında birtakım verilerinizin toplanması, saklanması, işlenmesi, aktarılması ve KVKK kapsamına dahil başkaca işlemlerin detayı ve amacı hakkında, veri sorumlusu olarak sizleri bilgilendirmek isteriz.
Genel Bilgiler
İlgili mevzuata göre, “kişisel veri” kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgidir. “Özel nitelikli kişisel veri” ise kişilerin ırkı, etnik kökeni, siyasi düşüncesi, felsefi inancı, dini, mezhebi veya diğer inançları, kılık ve kıyafeti, dernek, vakıf ya da sendika üyeliği, sağlığı, cinsel hayatı, ceza mahkûmiyeti ve güvenlik tedbirleriyle ilgili verileri ile biyometrik ve genetik verileridir. İşbu Aydınlatma Metninde, özel ve/veya genel nitelikli olma ayrımı yapılmaksızın, her neviden veri için “Kişisel Veri” ifadesi kullanılacak olup durumun gereğine göre özel nitelikli kişisel verilerin de bu ifade kapsamına dahil edilebileceğini belirtmek isteriz. Keza, internet sitemizi kullanırken size daha efektif hizmet sağlayabilmek adına çerezler, web işaretçileri ve benzeri uygulamaları da kullanabilmekteyiz. Çerez kullanımının durdurulmasını tarayıcı ayarlarınızı değiştirerek her zaman sağlayabilirsiniz. Çerez kullanımının durdurulması, internet sitemizdeki bazı fonksiyonların kullanımını sınırlandırabilecektir.
Kişisel veriler toplandıktan sonra silme, yok etme ya da anonim hale getirme işlemlerine kadar olan süreçte gerçekleştirilen elde etme, kaydetme, depolama, muhafaza etme, değiştirme, yeniden düzenleme, açıklama, aktarılma, sınıflandırılma ya da kullanılmasını engelleme ve sair kapsamda veriler üzerinden gerçekleştirilen her türlü işlem ise KVKK kapsamında “kişisel verilerin işlenmesi“ olarak değerlendirilmektedir.
Kişisel veri veya özel nitelikli kişisel veri tanımına uygun bilgilerinizi Kulaçoğlu Hukuk Bürosu (Veri Sorumlusu) olarak bizimle paylaşmanız durumunda, onay kutucuğunu işaretleyerek bu verilerinizin işlenmesi için açık rıza verdiğinizi belirtmek isteriz.
Kişisel Verilerin Toplanması ve Hukuki Sebepleri
İnternet sitemizi kullanırken birtakım kişisel verilerinizi, Veri Sorumlusu sıfatımız ile bizimle paylaşmanızı talep edebilmekteyiz. İşbu kişisel verileriniz fiziksel olarak sözlü veya yazılı şekilde toplanabileceği gibi, elektronik ortamda da toplanabilir. Keza, kişisel verileriniz, Veri Sorumlusu sıfatıyla doğrudan tarafımızca toplanabileceği gibi, Veri Sorumlusu adına veri işleyen gerçek veya tüzel kişiler tarafından veya ifa ettiğimiz iş ve hizmetin bir gereği olarak destek aldığımız ulusal/uluslararası kişi ve kuruluşlar ile diğer 3.kişiler tarafından, sayılanlarla sınırlı olmamak üzere, internet sitemiz, blog mesajları, iletişim formları, iş/staj ve sair başvuru formları, bilgi formları, video konferans ve/veya online hukuki danışmanlık hizmeti esnasında kaydedilebilen ses ve/veya video kayıtları, telefon görüşmesi ve/veya telekonferans esnasında kaydedilebilen ses kayıtları, kısa mesajlar, WhatsApp, sosyal medya vs kanallarıyla gerçekleştirilenler başta olmak üzere her türlü iletişim kanalları aracılığı ile toplanabilmektedir. Bu verileriniz elektronik ya da internet tabanlı araçlar ve sair vasıtalar kullanılarak otomatik yöntemlerle elde edilebildiği gibi, tarafımıza sunduğunuz formlar, sözleşmeler, bildirimler, adli veya idari merci kararları gibi yöntemlerle de elde edilebilmektedir.
Kişisel Verilerin İşlenme Amacı ve Aktarımı
Kişisel verileriniz, yürürlükteki ilgili mevzuat uyarınca, hukuka, iyi niyet ve dürüstlük kurallarına uygun, doğru ve güncel olarak, belirli, açık ve meşru amaçlarla ve bu amaçlarla bağlantılı, sınırlı ve ölçülü olarak işlenmekte olup ilgili mevzuatta öngörülen ve işlendikleri amaç için gerekli olan süre kadar muhafaza edilmektedir.
KVKK uyarınca, Veri Sorumlusu olarak bizimle paylaşmış olduğunuz kişisel verileriniz, yerine getirmekte olduğumuz her türlü hizmet ve faaliyet amaçlarımız ile gerektiğinde işe/staja alım süreçleriyle bağlantılı ve ölçülü olarak söz konusu hizmetlerden faydalanmanız, hak ve menfaatlerinizin korunması ve sair amaçlar ile KVKK ve yasal düzenlemelere uygun olarak işlenebilecek, hizmetlerimiz kapsamında ve ilgili mevzuata uygun olarak UYAP sistemi başta olmak üzere, adli, idari vb. kurumlara ve/veya yetkili kıldıkları kişi ya da merciler ile somut olayın şartlarına göre yurtdışında olup olmamasından bağımsız olarak ilgili üçüncü kişi ve kurumlara aktarılabilecek ve ilgili mevzuatta belirlenen süreler boyunca saklanıp gerekli işlemlere tabi tutulabilecektir.
Ağ Sunucusu Veri Günlüğü
İnternet sitemize giriş yapmanızın kaçınılmaz bir sonucu olarak, veri günlüğü olarak tanımlanan ve aşağıda listelenmiş olan verileriniz, ağ tarayıcınız tarafından internet sunucumuza otomatik olarak aktarılmakta ve onayınız aranmaksızın veri günlüğü kayıtlarına kaydedilmektedir:
Veri günlüğü internet sitemizin sizin için daha kullanışlı hale getirilebilmesi amacıyla istatistiki bilgi sağlamak için kullanılmakta olup, takiben derhal silinir.
Kişisel Verilerin Güvenliğinin Sağlanması İçin Alınan Tedbirler
6698 Sayılı Kişisel Verileri Koruma Kanun’un ilgili maddesine uygun olarak, kişisel veri güvenliğinizin sağlanması için hukuka aykırı olarak işlenmelerini ve erişilmelerini önlemek ve muhafazalarının sağlamak amacıyla gerekli teknik ve idari tedbirler Veri Sorumlusu olarak tarafımızca alınmaktadır.
Veri Sahibinin Hakları
Kişisel veri sahipleri KVKK uyarınca aşağıda yer alan haklara sahiptir:
Yukarıda belirtilen hakların kullanımıyla veya genel olarak Aydınlatma Metnimizle alakalı daha detaylı bilgi talepleriniz için “İletişim” sayfamızdan ulaşılabileceğiniz “İletişim Formu” aracılığıyla veya ıslak imzalı olarak “Esentepe Mah. Eser İş Merkezi B Blok Kat:8 No:63 Şişli/İstanbul/Türkiye” adresine ulaştırmanız ya da info@kulacoglu.av.tr e-posta adresine konu kısmında “Kişisel Veri Bilgi Talebi” ifadesi ile iletebilirsiniz.
Kişisel veri sahipleri olarak, haklarınıza ilişkin taleplerinizi Kulaçoğlu Hukuk Bürosu’na yukarıdaki şekillerde iletmeniz durumunda talebiniz, niteliğine göre en kısa sürede sonuçlandıracaktır. İlgili işlemin ayrıca bir maliyet gerektirmesi durumunda, Kişisel Verileri Koruma Kurulu’nca belirlenen tarifedeki ücret, Kulaçoğlu Hukuk Bürosu olarak tarafınızdan tahsil edilecektir.
Amcam vefat etti esi Alman fakat Türkiye de yaşıyorlar sulh mahkemesine başvuruldu. veraset ilami icin avukat bize 3 ay gibi bir surede verilir diyor böyle bir şey doğru mu?