Anayasa Mahkemesi; Öğrenim kredisi geri ödeme taksitlerinin zamanında ödenmemesi halinde borcun tamamının peşin olarak ödenmesi gerektiğine ilişkin hükmü iptal etti.
Anayasa Mahkemesi, üniversite eğitimi görürken alınan öğrenim kredisi borcunun birden fazla taksitinin ödenmemesi durumunda borcun tamamının peşin olarak tahsilini öngören hükmü, Anayasa’ya aykırı bularak iptal etti. Anayasa mahkemesi ilgili kararında “Sosyal yanı ağır basan bir alacakta böylesine ağır bir tedbirle meşru amaca ulaşılmaya çalışılmasının son çare ve bu amaca ulaşmak için gerekli olduğu söylenemez” ifadeleri kullanıldı.
Öğrenim Kredisinin Zamanında Ödenmesini Sağlamak İçin
Borcun Gecikme Zammı İle Birlikte Tahsil Edilmesi Yeterlidir.
Üniversite öğrencileri tarafından eğitim görürken alınan öğrenim kredileri, eğitim sürecinin tamamlanmasını müteakip devlet tarafından taksitler halinde tahsil edilmektedir. Öğrenim kredisi taksitlerinin her hangi birisinin vadesinde ödenmemesi halinde geriye kalan tüm taksitlerin muaccel olacağı yani tüm taksitlerin tek seferde ödeneceği, Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurt Hizmetleri Kanununun 17. Maddesinde hüküm altına alınmıştır.
21.09.2022 tarihli Resmi gazetede yer alan karara göre, Antalya’da bir vatandaş yükseköğrenim kredi borcunun birden fazla taksitinin ödenmemesi nedeniyle tüm taksitlerin tahsili için düzenlenen idari işlem niteliğindeki ödeme emrinin iptali istemiyle dava açmıştır. Davaya bakan Antalya 2. İdare Mahkemesi 351 sayılı Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurt Hizmetleri Kanunu’nun 17’inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan bazı hükümlerin, Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına vararak, söz konusu hükümlerin iptali için aşağıda yer alan gerekçelerle, Anayasa Mahkemesine başvurmuştur.
Başvuru Gerekçesi
Başvuru kararında özetle; iki taksitin geciktirilmesi durumunda borcun tamamının muaccel hâle gelmesinin ölçülülük ilkesiyle bağdaşmadığı, öğrenim kredisinin eğitim hakkından yararlanabilmek amacıyla kullanıldığı, Türkiye İstatistik Kurumunun üretim fiyatları endeksine göre güncellenen bu kredi borcuna ayrıca gecikme zammı uygulanmasının idare karşısında güçsüz konumda bulunan bireyleri zor duruma düşüreceği, bu durumun sosyal devlet ilkesini ve mülkiyet hakkını ihlal ettiği belirtilerek kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Anayasa Mahkemesinin Değerlendirmesi
6183 Sayılı Kanunun 1. maddesi uyarınca devlete, il özel idarelerine ve belediyelere ait vergi, resim, harç, yargılama masrafı, vergi cezası, para cezası gibi aslı, gecikme zammı ve gecikme faizi gibi feri kamu alacakları ile aynı idarelerin sözleşme, haksız fiil ve sebepsiz zenginleşmeden doğanlar dışında kalan ve kamu hizmetlerinin yürütülmesinden kaynaklanan diğer alacakları ve bunların takip masrafları bu kanuna göre tahsil edilmektedir.
Anılan Kanun’un “Taksitlerin Süresinde Ödenmemesi” başlıklı 38. maddesinde, “taksitle ödenmesi gereken âmme alacağının taksitleri vâdesinde ödenmezse alacağın tamamı muaccel olur. / haczedilen malların paraya çevrilmesinden önce paraya çevirme tarihine kadar yapılan takip giderleri, gecikme zamları ve varsa cezaları alacağın tamamım muaccel kılan taksitle beraber rıza ile ödendiği takdirde diğer taksitler asıl ödeme sürelerinde tahsil olunur.” hükmü yer almakta iken bu hüküm 4369 sayılı kanunun 82. maddesiyle yürürlükten kaldırılmıştır. Dolayısıyla 6183 sayılı kanun kapsamındaki alacaklara ilişkin taksitlerin vadesinde ödenmemesi durumunda tüm taksitler muaccel hâle gelmemekte, sadece vadesi geçen alacaklar için gecikme zammı ve cebri tahsil işlemleri uygulanmaktadır.
Anayasa’nın 42. maddesi kapsamında maddi imkânlardan yoksun başarılı öğrencilerin öğrenimlerini sürdürebilmeleri için destek sağlamakla yükümlü olan devlet, yeterlikleri ve ihtiyaçları tespit edilen öğrencilere kredi sağlamaktadır. Kural da bu kredilerin birden fazla taksitinin ödenmemesi durumunda tüm borcun muaccel hâle gelmesini, başka bir deyişle tüm borcun vade tarihi beklenmeksizin tahsilini düzenlemektedir. 6183 sayılı kanuna tabi diğer alacaklar açısından taksitlerin ödenmemesi durumunda borcun tamamı muaccel hâle gelmemekte, borç vade tarihinde gecikme zammı ile birlikte tahsil edilmektedir. Bu yönüyle 6183 Sayılı Kanun’a tabi diğer alacaklar açısından söz konusu müdahale aracı kullanılmazken eğitimi destekleme yönünden sosyal yanı ağır basan bir alacakta böylesine ağır bir tedbirle meşru amaca ulaşılmaya çalışılmasının son çare ve bu amaca ulaşmak için gerekli olduğu söylenemez.
Bununla birlikte birden fazla taksitin ödenmemesi durumunda borcun muaccel hâle gelmesi yanında borç 6183 sayılı kanun hükümlerine göre tahsil edildiğinden vadesi dolan taksitlerin gecikme zammı ile birlikte ödenmesi gerekmektedir. Bu kapsamda birden fazla taksiti ödenmeyen borcun sürüncemede kalmaması için borcun tamamının ivedilik kazanmasının kamu yararının sağlanmasına yönelik amacın gerçekleştirilmesi için tek araç olduğu söylenemez. Dolayısıyla anılan meşru amacın gerçekleştirilmesi açısından seçilen araçlar değerlendirilirken borcun gecikme zammı ile birlikte tahsili sayesinde alacağın zamanında tahsil edilmemesi nedeniyle uğranılan zararların giderildiğinin ve ek maliyetle karşılaştıklarından borçluların borcu zamanında ödemek durumunda kaldığının, bu aracın söz konusu amacın gerçekleştirilmesi açısından yeterli olduğunun da göz önünde bulundurulması gerekir. Bu itibarla kuralın “gereklilik” ölçütü ile bağdaşmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Anayasa Mahkemesi Kararının Özeti
Anayasa Mahkemesi E.2022/67 numaralı dosyaya ilişkin olarak 08.09.2022 tarihinde, 351 sayılı Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurt Hizmetleri Kanunu’nun 17. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “…tekrarında ise tamamı…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiştir. İptal kararının gerekçesi olarak ise birden fazla taksiti ödenmeyen borcun sürüncemede kalmaması için borcun tamamının ivedilik kazanmasının kamu yararının sağlanmasına yönelik amacın gerçekleştirilmesi için tek araç olduğu söylenemeyeceğini vurgulamıştır. Dolayısıyla anılan meşru amacın gerçekleştirilmesi açısından seçilen araçlar değerlendirilirken borcun gecikme zammı ile birlikte tahsili sayesinde, alacağın zamanında tahsil edilmemesi nedeniyle uğranılan zararların giderildiğinin ve ek maliyetle karşılaştıklarından borçluların borcu zamanında ödemek durumunda kaldığının, bu aracın söz konusu amacın gerçekleştirilmesi açısından yeterli olduğunun da göz önünde bulundurulması gerekeceğinden kuralın ‘gereklilik’ ölçütü ile bağdaşmadığı vurgulanmıştır.
Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle kuralın anayasaya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiştir.