Gemi sicili, gemilerin belli başlı bilgilerinin kayıt altına alındığı kütüktür. Sicil sistemine dair ayrıntılar ilk olarak Gemi Sicil Nizamnamesinde düzenlenmiştir. Gemilerin ticarette ki etkin rolü, Deniz Hukuku ve deniz ticaretine ilişkin hükümlerin Türk Ticaret Kanununda detaylı şekilde yer almasına neden olmuştur. Gemiler Deniz Hukukunun ve deniz ticaretinin asli unsuru olup, TTK madde 391’in 2. fıkrasında ticaret gemisi tanımlanmıştır; “Suda ekonomik menfaat sağlama amacına tahsis edilen veya fiilen böyle bir amaç için kullanılan her gemi, kimin tarafından ve kimin adına veya hesabına kullanılırsa kullanılsın “ticaret gemisi” sayılır.” Ticari faaliyetlerde yer alan gemilerin gemi siciline tescil olunması zorunludur. Yalnızca ticaret gemilerinin değil, kullanım amacına bakılmaksızın belli niteliklere sahip tüm gemilerin gemi siciline tescil edilmesi zorunludur. Sicil kaydının zorunlu tutulmasının sebebi, gemi sicillerinin yalnızca geminin kanuni bağlılığını değil, geminin aynına ilişkin hakların tesis ve tespitidir.
(Ayni Hak : Taşınır veya taşınmaz üzerinde doğrudan doğruya egemenlik yetkisi veren ve herkese karşı ileri sürülebilen haklardır. Türk Dil Kurumu)
Yazı İçeriği
1. Gemi Sicilinin Fonksiyonları
2. Deniz Ticareti ve Gemi Sicili İlişkisi
3. Milli Gemi Sicili ve Tescili
4. Türk Uluslararası Gemi Sicili ve Tescili
5. İnşa Halindeki Gemilere Mahsus Sicil
Bu yazımızda deniz ticareti ile sicil bağından, gemi sicilinin fonksiyonlarından, Milli Gemi Sicili ve Türk Uluslararası Gemi Sicili, Yapı Sicili ve bu sicillere tescil başlıkları ele alınmaktadır.
1. Gemi Sicilinin Fonksiyonları
Geminin tabiiyeti yönünden denetim görevi gören gemi sicilinin, özel hukuk alanında da çeşitli etkileri vardır. Ayni haklar üzerindeki sicil kayıtları, bildirici niteliktedir. İpotek ve intifa haklarının doğması, mülkiyetin zamanaşımı ile kazanılmasında sicilin rolü kurucudur. Bunun haricinde gemi sicili tıpkı ticaret sicili ve tapu sicili gibi alenidir. Herkese açık olan sicil bireysel denetimi kolaylaştırır. Mülkiyet hakkı, gemi ipoteği üzerindeki haklar ve intifa hakkının sicile kayıtlı kişilere aidiyeti açısından sicil kayıtlarının karine oluşturma etkisi de vardır. Son olarak sicilin en önemli fonksiyonlarından biri kamu güveni sağlamasıdır. Tıpkı tapu sicilinde olduğu gibi gemi sicili de kamu güveni sağlar. Hukuki işlemle bir gemi üzerinde mülkiyet, intifa, ipotek, ipotek üzerinde başkaca bir hakkı elde eden kişi yararına gemi siciline yazılı olan tüm husus ve esasların doğru sayılması kamu güveninden kaynaklanır.
2. Deniz Ticareti ve Gemi Sicili İlişkisi
Yurtiçi ve uluslararası ticaretin en önemli unsurlarından biri ulaşımdır. Günümüzde uluslararası ticaretin yaklaşık olarak %90’ı deniz yolu ile sağlanmaktadır. Deniz ticaretinin ana unsurları ise; gemiler, yük, armatörler ve geminin bayrağını taşımak suretiyle temsil ettiği ülkelerdir. Tahmin edilebileceği üzere tıpkı kara ticaretinde olduğu gibi deniz ticaretinde de yüksek denetim mekanizmaları mevcuttur. İşbu denetim mekanizmalarının bir ayağı olan gemi sicilleri de ticaretin güvenliği için oldukça önemli mahiyete sahiptir. Gemi sicili özetle geminin kimliğidir. Tıpkı kimliği olmayan kişinin yurtdışına yasal yollarla çıkması mümkün olmadığı gibi herhangi bir sicile tescil edilmeyen gemi de uluslararası sularda ticaret faaliyetine katılması mümkün değildir. Sicil, geminin ulusal ve uluslararası sularda yük taşıyabilmesi, yol alabilmesi için gerekli olan pasaport belgesi olarak tanımlanabilir. Hukuki görüşlere göre geminin ülkesiz olması yahut birden fazla ülkenin bayrağını taşıması hukuki güvenliğe aykırılık teşkil eder. Bunun sebebi ise gemide dalgalanan bayrağın, dünyanın her neresinde olursa olsun, o ülkenin kara parçası olarak kabul edilmesidir. Yapılan iş ve işlemler bu bayraklara ve devletlere göre şekillenmektedir.
Yukarıda da bahsedildiği üzere; ticaret, denetlenmesi gereken bir alandır ve ticaretin sağlıklı yürütülebilmesi için ulaşımın da sorunsuz, hukuka uygun ve denetlenebilir olması gerekmektedir. Ticari faaliyetlerini sürdürmek isteyen şirket yahut tüccarların ulaşım hususunda problem yaşamamaları, yükün ulaştırılacağı yere sorunsuz, ziyansız ve vaktinde ulaşabilmesi için yükün ulaşımını sağlayan geminin asli nitelikteki bilgilerine ulaşabilmesi gerekmektedir. Bu durumda deniz yoluyla yükü taşıtan kişi olan “taşıtan”ın ticaretini yapılmasını talep ettiği yükün sorunsuz olarak taşınacağına dair güvenin oluşması için geminin sicili oldukça büyük önem arz eder. Çünkü herhangi bir sicile tescil edilmemiş gemi ile sözleşme yapılması halinde yükün ulaştırılamaması durumunda taşıtanın hukuki koruması zayıflayacak ve hak kaybına uğrama ihtimali büyük ölçüde artacaktır. Gemi sicili, hukuksal ilişkilerin belirlenmesi ve işlem güvenliği açısından Türk doktrininde şu şekilde tanımlanmıştır; “Gemi sicili, gemilerin kaydına mahsus bir kütüktür.” Genel olarak kanunlar, iktisadi bakımdan önemli olan ve üçüncü şahısları ilgilendiren hukuki işlemlerin alenileşmesine yönelik hükümler içermektedir. Bu alenileşme gayrimenkullerde tapu sicili, tacirlerde ticaret sicili ve gemilerde de gemi sicili ile sağlanmaktadır. Türk deniz ticareti hukukuna göre üç farklı sicil bulunmaktadır. Bunlar; Milli Gemi Sicili, İnşa Halindeki Gemilere Özgü Sicil ve Türk Uluslararası Sicilidir.
3. Milli Gemi Sicili ve Tescili
Deniz ticaretinde kullanılan gemilerin tabi oldukları sicile milli sicil adı verilir. Sulara kıyısı olan her ülke için durum bu şekildedir. Söz konusu bağlılık; geminin maliki, maliki olunmayan gemiyi işletmekle görevli kişi gemi işletme müteahhidi, gemisini deniz ticaretinde kullanan gemi sahibi kişi (donatan) veya bu sıfatların haricinde bir şekilde hukuksal ilişki kapsamında devralan kişinin tabi olduğu ülke hukukuna göre belirlenir. Türkiye’de de TTK esas alınarak oluşturulan Milli Gemi Sicili (MGS) bu kapsamdadır. Milli Gemi Sicili, TTK madde 954 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup kanun lafzında “gemi sicili” olarak anılmaktadır. İşbu maddelerde sicillerin nasıl tutulacağı, sicil kaydı için gerekli belgeler ve sicilden silinme gibi konular detaylıca işlenmiştir. MGS’ne TTK 940. madde gereğince Türk bayrağı çekme hakkına sahip ticari gemiler ve TTK madde 935’in ikinci fıkrasının a ve c bendinde sayılan gemiler kaydolur.
TTK Madde 935 (a) bendi;
““Gemi”, “Kaptan”, “Gemi Alacakları” ve “Cebrî İcraya İlişkin Özel Hükümler” başlıklı Kısımları, “Çatma” ve “Kurtarma” başlıklı Bölümleri, deniz alacaklarına karşı sorumluluğun sınırlanması hakkındaki hükümleri ile donatanın, gemi adamlarının kusurundan doğan sorumluluğuna ilişkin 1062 nci maddesi, yatlar, denizci yetiştirme gemileri gibi sadece gezinti, spor, eğitim, öğretim ve bilim amaçlarına tahsis edilmiş gemilere,”
TTK Madde 935 (c) bendi;
“Bayrak şahadetnamesi ile ilgili 944 üncü maddenin ikinci fıkrası ile 945, 947, 948 ve 949 uncu maddeleri, sicille ilgili 955, 956, 973 ve 991 inci maddeleri, kanuni ipotekle ilgili 1013 üncü maddesi ve yapı hâlinde bulunan gemiler üzerindeki haklarla ilgili 1054 ilâ 1058 inci maddeleri yabancı bir devlet veya onun vatandaşları adına Türkiye’de yapılmakta olan gemilere de, nitelikleri ile bağdaştığı ölçüde, uygulanır”
İşbu fıkrada sayılan gemiler haricinde madde 957. maddesi uyarınca da 18 gros tonilato ve daha büyük her ticaret gemisi malikinin, tescil isteminde bulunma zorunluluğu vardır. Gemi, bağlama limanının tabi olduğu sicil müdürlüğünce tescil olunur. Bir geminin seferleri yabancı bir limandan veya bir kara kentinden yahut bizzat gemiden yönetildiği takdirde, malik, gemisini dilediği yer siciline tescil ettirebilir.
Milli Gemi Sicilleri, rehin tesisi, haciz gibi işlemlerin yapılmasını sağlar. Bu şekilde, üçüncü kişiler, sicil kontrolü yaparak, hukuki ilişkide lehe ve aleyhe huşuları öğrenebilirler. Aynı zamanda Milli Gemi Sicilleri, bağlı olunan devletin vergi, resim, harç tarhı, tahakkuku ve tahsili hususunda tetkik ve kontrol yetkisi de vermektedir. Yukarıda sayılan unsurlardan istisnai ve muafiyet halleri de sicile bakılarak tespit edilir.
Tüm bu hususların yanında Milli Gemi Sicilleri gemilerin bayrak taşıma hakkı, bağlama limanının belirlenmesi, gemilerin tonilatolarını belirlemek de sicillerin işlevlerinden birkaçıdır.
Milli Gemi Siciline Tescil TTK madde 959’da düzenlenmiştir.
“Gemi, ancak malikin veya maliklerinden birinin istemi üzerine gemi siciline tescil olunur. İstem dilekçeyle yapılır.”
Söz konusu dilekçenin içeriği ise TTK Madde 960’da yer alır;
“Tescil istemiyle birlikte aşağıdaki hususlar bildirilir:
a) Geminin adı.
b) Türü ve yapımında kullanılmış olan esas malzeme.
c) Bağlama limanı.
d) Belirlenmesi mümkünse, yapıldığı yer ve kızaktan indiği yıl.
e) Resmî ölçme sonuçları ve makine gücü.
f) Geminin maliki;
1. Gerçek kişi ise, adı ve soyadı, T.C. kimlik numarası, varsa ticaret unvanı ve kayıtlı bulunduğu ticaret sicili müdürlüğü ile sicil numarası.
2. Ticaret şirketi ise, şirketin türü, ticaret unvanı ve tescil olunduğu ticaret sicili müdürlüğü ile sicil numarası.
3. Diğer tüzel kişilerden ise, adı ve merkezi.
4. Donatma iştiraki ise, tacir sıfatına sahip olduğu takdirde ticaret unvanı ile paydaş donatanların ad ve soyadları, varsa T.C. kimlik numarası ile gemi paylarının miktarı ve varsa gemi müdürünün adı ve soyadı ve T.C. kimlik numarası.
g) İktisap sebebi.
h) Türk Bayrağını çekme hakkına esas oluşturan sebepler.
i) 955 inci maddenin üçüncü fıkrasında yazılı hâlde temsilcinin adı, soyadı, TC kimlik numarası ve adresi.”
Yukarda yazılı hususların tamamını içeren dilekçenin tanzimi ile madde 961’de yer alan belgelerin de tamamlanıp Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının uygun göreceği yerlerde gemi sicili tutulur. Bu hususta daha detaylı bilgi için “Türk Gemisi Ve Türk Bayrağı Çekme Hakkı” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
4. Türk Uluslararası Gemi Sicili ve Tescili
Türk Uluslararası Gemi Sicili Kanunu (TUGSK) mevzuatımıza 16 Aralık 1999 tarih ve 4490 sayılı kanun ile gitmiştir. TUGS tasarısının hazırlandığı dönemde, “genel gerekçe” başlığı altında işbu uluslararası sicile neden ihtiyaç duyulduğu açıklanmıştır;
“Türkiye’nin dış ticaretinin % 91 oranındaki kısmının denizyoluyla gerçekleştirildiği ve Türk donatanlar tarafından işletilen gemilerin dünya denizlerinde de önemli taşıma pazarına sahip oldukları, ancak, liman devleti denetlemelerinin ve gözetim kuruluşlarınca aranan asgari teknik unsurların gerçekleştirilmesi için gereken modern yatırımların maliyetlerinin yüksek olmasının donatanların ucuz iş gücüne dönmesine ve verimliliğin düşmesine sebep olduğu ve filomuzun uygun sicillere olan talep yüzünden küçülmesinin önüne geçmek, yabancı donatanları ülkemiz bayrağı altında çalıştırarak ülkemizde vergilendirilmelerini ve döviz girdisini sağlamak amacıyla uluslararası gemi sicilinin Türkiye’de kurulması gerektiği”
görüldüğü üzere deniz ticaretinin Türkiye’de hakimiyet alanının genişlemesi ile ortaya çıkan ihtiyaç doğrultusunda TUGS deniz ticaretine ve mevzuatımıza eklenmiştir.
Uluslararası sicil oluşturma yöntemi ile dünyada ekonomik ve ticaret filosu büyüklüğü açısından açıdan fazla güçlü olmayan bazı devletler kendi bayrağını taşıyan gemi sayısını arttırmaktadır. Kendi bayrağını taşıyan gemi sayısını arttırmak devletler için oldukça mühimdir. Çünkü ithalat ve ihracatta kolaylık sağlandığı gibi devletler kendi bayraklarını taşıyan her bir gemiyi vergilendirip ekonomilerine destek sağlarlar. Açıklandığı üzere TUGS’un genel mahiyeti bu şekildedir. Uygulamada ise deniz ticareti yapan ülkeler ikincil sicillerle kendi filolarındaki azalmanın önüne geçmiş, deniz ticaretinin büyüklüğünün farkında olan devletler bu şekilde önlemlerini almıştır. TUGSK’un kabul sürecinde etkili olan diğer bir husus ise mülga TTK madde 824’te yer alan yabancı geminin en fazla 2 yıl süre ile Türk bayrağı çekebilmesini düzenleyen hükmün Finansal Kiralama Kanunu (FFK) 7 ve 8. maddelerinde düzenlenen feshedilmezlik koşulu sebebi ile Türk Bayrağı çekebilmesi hususunun bertaraf edilmesidir.
Kısaca özetlemek gerekirse; Türkiye’nin jeopolitik konumu ve liman faaliyetlerinin büyüklüğü gereği denizcilik sektörü ekonomiye büyük katkılar sağlayan bir alandır. TUGSK’un kabul edilmesindeki amaç yalnızca Türk deniz ticaret filosunun korunması değil, aynı zamanda filoya yabancı bayraklı gemilerin de kazandırılıp ekonominin güçlendirilmesidir. Türk ekonomisi bilindiği üzere serbest piyasa üzerine kuruludur. Gemileri Türk Bayrağında tutmak, onları mali açıdan daha avantajlı gözüken ülke filolarından uzaklaştırmak Türk gemi ve yatlarına sağlanacak avantajlarla sağlanabilmektedir.
Türk Uluslararası Gemi Sicili’ne tescil ise “4490 Sayılı Türk Uluslararası Gemi Sicili Kanunu İle 491 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un” 5. maddesinde açıklanmış olup Türkiye’de mukim Türk uyruklu gerçek kişilerin ve yine ikametgahı Türkiye’de bulunan yabancı kişilerin ve Türk hukukuna göre kurulmuş şirketlerin maliki oldukları gemi ve yatlar tescil edilebilmektedir şeklinde açıklanmıştır. TUGS’a tescil edilebilecek gemi türleri kanunda; ticari amaçla kullanılan yolcu gemileri, açık deniz balıkçı gemileri, özel maksatlı – özel yapılı gemiler ile yine ticari amaçlı kullanılan yatlar tescil edilebilecektir. TUGSK madde 2/a ve TUGSY madde 4/5a.’da bu şekilde tanımlanmıştır. Gemilerim uluslararası alanda sicil kayıtları hakkında detaylı bilgi edinmek için sitemizde yer alan “Tekne Ve Yatların Üçüncü Ülkeler Nezdinde Tescili” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
5. İnşa Halindeki Gemilere Mahsus Sicil
Lafzından da anlaşılabileceği üzere inşa halindeki gemilere mahsus sicil henüz yapımı tamamlanmamış ve denize elverişli olmayan gemilerin tescil edildiği sicildir. Her ne kadar yapımı tamamlanmamış olsalar da ekonomik değeri esas alındığında kanun koyucu, işbu gemilerin de sicile kaydedilmesinde hukuki yarar görmüş ve yalnızca bu amaç ile bir sicil düzeni kurulmuştur.
İnşa halindeki gemilere mahsus sicil uygulamada “yapı sicili” olarak da anılmaktadır. TTK madde 931’de tanımlanan “gemi” denize elverişli gemileri kapsadığından yapımı süren gemilere dair bir hukuki koruma ve düzenleme alanı bulunmaması tehlike arz eden bir durumdur. Bu sebeple yapı sicili oldukça mühimdir.
Belirtmekte fayda olan diğer bir husus ise yapı sicillerinin de gemi sicili hakkında genel-geçer kurallara tabi olduğudur. Yani sicil kamuya açık, resmi sicillerdendir; dolayısıyla yapı sicili tutulmasından doğacak olan hukuki sorumluluk devlete aittir. Yapı sicilleri de gemi sicil müdürlüklerince tutulmaktadır.
Yapı sicilinin avantajlarının arasında; yapım esnasında krediye ihtiyaç duyulması halinde, zilyetlik devrine gerek kalmadan yani inşaat kesintiye uğramadan, tescil yolu ile yapının kredi teminatı olarak kabul edilmesi ve yine inşaatı engellemeden ihtiyati haciz ve icrai haciz uygulanmasına imkan sağlaması yer almaktadır.
Yapı halindeki gemilere özgü sicil TTK madde 986’da tanımlanmıştır. Tanımdan da görüleceği üzere yapı siciline tescil yalnızca malikin istemi üzerine yapılabilir. Yapı, yapım yerinin bağlı bulunduğu sicil müdürlüğünce tescil olunur.
Tescil istemi ise TTK Madde 987’de açıklanmıştır;
“1. Tescil istemi
a) Şekli MADDE 987-
(1) Yapı, malikinin veya kanuni ipotek hakkını tescil ettirmek isteyen tersane sahibinin dilekçesi ile yapı hâlindeki gemilere özgü sicile kaydolunur.
(2) İhtiyati veya icraî haciz kararı almış olan alacaklı da icra müdürünün yazısı ile yapının sicile kaydını isteyebilir.
b) İçeriği MADDE 988-
(1) Tescil istemiyle birlikte aşağıdaki hususlar bildirilir:
a) Yapı hâlinde bulunan geminin türü ile adı veya numarası veya ayırt edilebilmesine yarayan herhangi bir işareti.
b) Yapım yeri ve geminin yapıldığı tersane.
c) Maliki.
(2) 1054 üncü maddenin ikinci fıkrasında yapı üzerinde gemi ipoteği kurulması için gerekli görülen şartların bulunduğu, yetkili gemi ölçme kurumunun vereceği bir belge ile ispatlanır.”
Yukarıda başlıklar halinde açıklanan tüm sicillere dair başkaca işlemler hakkında detaylı bilgi için sitemizde yer alan “Gemi Mülkiyetinin Sicile Tescil, Terkin Ve Düzeltme İşlemleri” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.