Türk Ticaret Kanunu’nun 1286. maddesi uyarınca iki veya daha çok geminin çarpışması yani gemi kazaları “çatma” olarak adlandırılmaktadır. Buna göre Türk Ticaret Kanunu’nun çatmaya ilişkin hükümlerinin uygulanabilmesi için çarpışan veya birbirine zarar veren araçların gemi olması zorunludur. Çatma durumunda gemilere ve gemilerde bulunan insanlara veya eşyaya verilen zararın tazminine ilişkin olarak TTK’nın çatma hükümleri uygulama alanı bulacaktır. Bununla birlikte bir geminin, gemi niteliğinde olmayan bir cisme örneğin deniz kenarındaki bir binaya çarpması durumunda çatma hükümleri uygulanamayacaksa da Türk Borçlar Kanunu’nun haksız fiil hükümlerinin uygulanması mümkündür.
Yazı İçeriği
1. Çatma Hükümlerinin Uygulama Alanı
2. Çatma Türlerine Göre Hukuki Sorumluluk
2.1. Kusursuz Çatma
2.2. Bir Tarafın Kusuru ile Çatma
2.3. Ortak Kusurlu Çatma
2.4. Kıyasen Çatma
3. Tazminat Davası Öncesi Delil Tespiti
4. Çatma Nedeniyle Tazminat Davası
5. Çatmada Sorumluluğun Sınırlandırılması
6. Çatmada Zamanaşımı
Önemle ifade etmek gerekir ki, Türk Ticaret Kanunu çatmanın yalnızca hukuki sorumluluk (tazminat sorumluluğu) boyutunu düzenlemiştir. Bununla birlikte çatma durumunda meydana gelebilecek ölüm ve yaralanmalar yahut malvarlığı zararlarından Türk Ceza Kanunu’na göre cezai sorumluluğun doğması söz konusu olabilmektedir. Benzer şekilde geminin denize elverişli bulundurulmasına ilişkin yükümlülüklere aykırı davranan tarafların Denizde Can ve Mal Koruma Hakkında Kanun uyarınca cezai sorumluluklarının gündeme gelebileceği de söylenebilecektir. Çatma durumunda cezai sorumluluk hakkında daha detaylı bilgi için Çatmada Cezai Sorumluluk başlıklı yazımızı okuyabilirsiniz.
1. Çatma Hükümlerinin Uygulama Alanı
Yukarıda da belirttiğimiz üzere TTK m. 1286 uyarınca çatma iki veya daha çok geminin çarpışmasıdır. Bu durumda TTK’nın çatmaya ilişkin hükümlerinin uygulanabilmesi için çarpışan veya birbirlerine zarar veren araçların gemi olması zorunludur ancak bu gemilerin ticaret gemisi olması zorunlu değildir. Öyle ki ilgili hükümde gemiden bahsedilmekle birlikte gemiler arasında herhangi bir ayrım yapılmamıştır. Çarpışan gemiler ticaret gemisi olabileceği gibi, özel amaçlı bir gemi, yat veya savaş gemisi de olabilir. Bu noktada önemle ifade etmek gerekir ki, çatma hükümlerinin uygulanabilmesi için çarpışan gemiler arasında bir sözleşme ilişkisi bulunmamalıdır. Örneğin çarpışan gemiler arasında bir römorkaj sözleşmesi varsa çatma hükümleri yerine öncelikle sözleşme hükümlerinin uygulanması icap etmektedir. Son olarak çatma hükümlerinin uygulanabilmesi için çarpışan gemilerin fiilen seyir halinde olmaları gerekmez. Gemilerin demirli olması yahut limana bağlı bulunması halinde de çatma hükümleri uygulanabilecektir.
2. Çatma Türlerine Göre Hukuki Sorumluluk
Çatmadan kaynaklanan hukuki sorumluluk tarafların kusur durumuna göre değişmektedir. Bu nedenle tarafların hukuki sorumluluklarının kusur durumlarına göre ayrı ayrı ele alınması gerekmektedir. Çatma genel itibarıyla dörde ayrılır. Bunlar;
- Kusursuz Çatma,
- Bir Tarafın Kusuruyla Çatma,
- Ortak Kusurlu Çatma ve
- Kıyasen Çatmadır.
2.1. Kusursuz Çatma
TTK m. 1287 hükmü uyarınca umulmayan bir hal veya mücbir sebep yüzünden meydana gelen veya neden ileri geldiği anlaşılamayan çatmalar kusursuz çatma olarak adlandırılmaktadır. Kusursuz çatma halinde çarpışan gemilerden hiçbirine kusur atfedilmesi mümkün değildir. Kanundaki düzenlemeye göre kusursuz çatma üç halde söz konusu olabilmektedir. Bunlar umulmayan hal, mücbir sebep ve çatmanın neden ileri geldiğinin anlaşılamamasıdır.
- Umulmayan hal, gerekli dikkat ve özenin gösterilmesine rağmen önceden anlaşılıp önlenmesi mümkün olmayan olaylardır. Bir olayın umulmayan hal olup olmadığı o olayın meydana geliş şartları değerlendirilerek belirlenmelidir. Örneğin serdümenin bir manevra esnasında aniden bayılması yahut dümenin yedek sistemler de dâhil olarak kitlenmesi umulmayan hal olarak değerlendirilebilecektir. Zira bu durumun önceden öngörülmesi ve buna ilişkin bir önlem alınması mümkün değildir.
- Mücbir sebep, genellikle doğa olayları gibi tarafların kontrol ve hâkimiyet alanlarının dışında gerçekleşen, önceden tahmin edilmesi ve önlenmesi mümkün olmayan olaylardır. Önemle ifade etmek gerekir ki, gelişen teknoloji sayesinde hava durumunun çok önceden isabetli olarak tahmin edilmesi mümkün hale gelmiştir. Bu nedenle hava olaylarının mücbir sebep teşkil edebilmesi için öngörülememiş veya taraflarca gerekli tüm çaba gösterilmesine rağmen mücbir sebep dolayısıyla çatmanın gerçekleşmiş olması gerekmektedir.
- Çatmanın neden ileri geldiğinin anlaşılamaması durumunda da kusursuz çatmadan söz edilmektedir. Zira çatmanın sebebinin anlaşılamaması halinde taraflara kusur atfedilmesi mümkün olmayacaktır.
Önemle ifade etmek gerekir ki, kusursuz çatmanın meydana gelebilmesi için gemilerin seyirde veya demirde olmasının önemi bulunmamaktadır. Öyle ki, seyir halindeki bir geminin demirdeki bir gemiye çarpması durumunda dahi çatma yukarıda belirttiğimiz üç halden biri nedeniyle gerçekleşmişse kusursuz çatmadan söz edilebilecektir. Bu durumda seyirde olan geminin doğrudan kusurlu kabul edilmesi ise mümkün değildir.
Kusursuz çatma durumunda çarpışan gemilerin veya gemilerde bulunan insanların yahut eşyanın çatma yüzünden uğradıkları zarara, o zarara uğrayan kişi katlanır. Örneğin bir gemiye gelen zarara o geminin donatanı katlanırken, yüke gelen zarara yükün maliki katlanacaktır. Bu durum kimseye kusur atfedilememesinin doğal bir sonucudur.
2.2 Bir Tarafın Kusuru ile Çatma
TTK m. 1288 uyarınca çarpışan gemilerden yalnızca birinin donatanının veya gemi adamlarının kusurundan ileri gelen çatmaya bir tarafın kusuru ile çatma denir. Çatma yalnızca bir tarafın kusuruyla gerçekleştiği takdirde oluşan zararı, kusurlu geminin donatanı tazmin etmek zorundadır. Denizcilik açısından kusur, geminin sevk ve idaresi bakımından yapılması gerekenlerin yapılmaması veya yapılmaması gerekenlerin yapılmasıdır. Örneğin hatalı manevra yapmak, aşırı sürat, rotanın hatalı tespit edilmesi veya gerekli sinyallerin verilmemesi geminin sevk ve idaresi açısından kusur olarak değerlendirilebilir. Bununla birlikte kusur, geminin denize elverişli bulundurulmamasından da kaynaklanabilir. Örneğin bir geminin demirinin bakımsızlıktan dolayı kopması ve bunun sonucunda sürüklenerek çatmaya sebebiyet vermesi halinde de demirin bakımını gerçekleştirmeyen donatan kusurlu kabul edilebilecektir.
Önemle ifade etmek gerekir ki, donatanın çatmadan sorumlu tutulabilmesi için kusurun bulunması yeterli değildir. Ayrıca kusurlu davranış ile zarar arasında illiyet bağının bulunması gerekmektedir. Bu nedenle donatanın veya gemi adamlarının kusurundan kaynaklı olmayan zararların donatandan talep edilmesi mümkün değildir.
TTK m. 1291’de kılavuzun kusurunun çatmaya etkisi ayrıca düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre; gemi zorunlu danışman kılavuz veya isteğe bağlı kılavuz danışmanlığında sevk edilirken, kılavuzun kusurundan ileri gelen çatmadan donatan sorumludur. Bu iki kılavuz türünde de geminin sevk ve idaresi kaptanda olduğundan kaptan, kılavuzun önerilerini dinleyip dinlememekte tamamen serbesttir. Bu nedenle danışman kılavuzların kusurundan kaynaklanan çatmadan donatan sorumlu olmaktadır.
Bununla birlikte zorunlu sevk kılavuzunun kusurundan ileri gelen çatmadan geminin donatanı sorumlu değildir. Zira geminin sevk ve idaresinin zorunlu sevk kılavuzuna bırakılması mecburidir. Kılavuz, geminin yönetimini kaptandan devralır, sevk ve idareyi bizzat gerçekleştirir. Bu durumda çatma sonucu meydana gelen zararlardan zorunlu sevk kılavuzu ve onu istihdam eden kuruluş sorumlu olacaktır.
2.3. Ortak Kusurlu Çatma
TTK m. 1289 uyarınca çarpışan gemilerin tamamının donatanlarının veya gemi adamlarının kusurlarından ileri gelen çatmaya ortak kusurlu çatma denir. Ortak kusurlu çatma durumunda malvarlığına gelen zarar ile bedensel zararlar farklı hükümlere tabi tutulmuştur. Öyle ki çarpışan gemilerin donatanları, çatma yüzünden gemilerin veya gemide bulunan eşyanın uğradıkları zarardan kusurlarının ağırlığı oranında sorumludurlar. Bununla birlikte kusur oranının saptanması mümkün olmaz veya tarafların aynı derecede kusurlu olduğu ortaya çıkarsa, taraflar eşit oranda sorumlu tutulurlar. Önemle ifade etmek gerekir ki, malvarlığı zararlarında donatanların üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğu müteselsil değildir. Bu nedenle zarar gören üçüncü kişilerin her donatana karşı o donatanın kusuru oranında talepte bulunması gerekecektir. Çatma sonucu oluşan malvarlığı zararlarına, hasar görmüş geminin limana kadar çekilmesi ve tamiri, tamir süresince gemi adamlarının ücretleri ve yoksun kalınan kazanç örnek olarak gösterilebilir.
Ortak kusurlu çatmada bedensel zararlar TTK m. 1290’da düzenlenmiştir. Buna göre kusurlu gemilerin donatanları, gemilerde bulunan kişilerin çatma yüzünden ölümünden veya yaralanmasından yahut sağlığının bozulmasından doğan zararlardan müteselsilen sorumludurlar. Bedensel zararlardan müteselsilen sorumluluk öngörüldüğünden dolayı zarara uğrayan kişiler, zararlarının tamamı için çatmaya karışan tüm donatanlardan talepte bulunabilirler. Bununla birlikte donatanlar kendi aralarında kusurları oranında sorumludurlar. Bu nedenle şayet bir donatan zararın tamamını ödemişse, ödediği bu bedeli diğer donatanlara karşı kusurları oranında rücu etme hakkına sahiptir. Ancak önemle ifade etmek gerekir ki, zararın rücuunda kusur oranının tespiti mümkün olmaz veya tarafların aynı derecede kusurlu olduğu anlaşılırsa taraflar eşit oranda sorumlu olacaklardır.
2.4. Kıyasen Çatma
TTK m. 1286/2’de “geminin, bir manevrayı yapmak veya yapmamak yahut seyir kurallarına uymamak suretiyle başka bir gemiye veya gemide bulunan insanlara veya eşyaya çatma olmaksızın zarar vermesi hâlinde de, çatma hakkındaki hükümler uygulanır.” hükmü yer almaktadır. Buna göre fiilen bir çatma olmaksızın başka bir gemiye zarar verilmesi durumunda da çatma hükümlerine dayanılması mümkündür. Buna kıyasen çatma denilmektedir. Örneğin hatalı manevra yapan bir gemiye çarpamamak için kaçarken karaya oturan veya başka bir gemiye çarpan geminin uğradığı zarardan hatalı manevrayı yapan gemi sorumlu tutulabilecektir. Her ne kadar hatalı manevrayı yapan gemi ile zarara uğrayan gemi arasında fiilen bir çatma meydana gelmese de zarar oluşmuştur. Bu nedenle hatalı manevrada bulunan geminin bu durumdan sorumlu tutulması hakkaniyete uygun bir sonuç doğuracaktır.
3. Tazminat Davası Öncesi Delil Tespiti
Tazminat davası açılmadan önce delil tespitinin istenmesi mümkündür. Öyle ki çatma durumunda zaman kaybetmeksizin delil tespitinin talep edilmesi meydana gelen zararın ve kusurların doğru olarak tespit edilebilmesi açısından önem arz etmektedir. Bu durumu öngören kanun koyucu TTK m. 1292’de tazminat davası öncesi delil tespitine ilişkin birtakım düzenlemelere yer vermiştir.
TTK m. 1292/1’de dava öncesi delil tespitinin istenebileceği yetkili ve görevli mahkeme belirlenmiştir. Buna göre çatmanın meydana geldiği yerdeki deniz ticareti işlerine bakmakla görevli asliye ticaret mahkemesi görevli ve yetkilidir. Ancak deniz ticaret işlerine bakmakla görevli bir mahkeme bulunmuyorsa aynı yerdeki asliye ticaret mahkemesi, o da yoksa ticaret davalarına bakmakla görevli asliye hukuk mahkemesi yetkilidir. Delil tespiti talep edildiği takdirde mahkemece, çatmaya karışan her geminin kaptanı veya onun temsilcisine tespit yapılacağı bildirilir. Bildirilen gün ve saatte delil tespiti yapılarak tespit raporu düzenlenir. Ancak tespit raporunda, çatmaya karışan gemilerin kusur oranları belirtilmez. Önemle ifade etmek gerekir ki, kusur oranları ancak dava aşamasında yargılamanın konusu haline getirilebilecektir. Bununla birlikte dava açmadan önce delil tespitinde bulunulması ileride açılacak davada kusurun doğru olarak belirlenmesi açısından önem arz edecektir.
4. Çatma Nedeniyle Tazminat Davası
Çatma sonucu meydana gelen zararlar için tazminat davası açılması mümkündür. Açılacak tazminat davasında davacı, zarara uğrayan kişiyken (donatan, yük sahipleri, yolcu ve gemi adamları) davalı kusurlu geminin donatanı ve kusurlu gemi adamlarıdır. Çatma zorunlu sevk kılavuzunun kusurundan ileri gelmişse kılavuza ve kılavuzu istihdam eden kuruluşa karşı dava açılması söz konusu olabilecektir. Tazminat davasında ispat yükü zarara uğradığını iddia eden kişilerdedir.
5. Çatmada Sorumluluğun Sınırlandırılması
TTK m. 1296’da donatanın sorumluluğunun sınırlandırılmasına ilişkin hükümlerin saklı olduğu düzenlenmiştir. Buna göre kusurlu gemi donatanı çatmadan doğan sorumluluğunu, 1976 Tarihli Deniz Alacaklarına Karşı Mesuliyetin Sınırlandırılması Hakkında Milletlerarası Sözleşme uyarınca sorumluluğunu sınırlandırması mümkündür.
6. Çatmada Zamanaşımı
TTK m. 1297 uyarınca çatmaya dayanan her türlü tazminat istemi, çatmanın meydana geldiği günden başlayarak iki yılda zamanaşımına uğrar. Donatanların birbirine karşı olan rücu hakları ise, ödemenin yapıldığı tarihten başlayarak bir yıl içinde zamanaşımına uğrar.