Anonim şirket, sermayesi belirli ve paylara bölünmüş olan, borçlarından dolayı yalnız malvarlığıyla sorumlu bulunan şirkettir. Anonim şirketlerde şirketi yönetme ve temsil etme yetkisi yönetim kuruluna aittir. Yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu, hukuki sorumluluk ve cezai sorumluluk olmak üzere temelde iki gruba ayrılmaktadır. Hukuki sorumluluk yönetim kurulu üyelerinin Kanun’dan ve şirket esas sözleşmesinden kaynaklanan yükümlülüklerini gerekli dikkat ve özeni göstermemeleri dolayısıyla ihlal etmeleri halinde söz konusu olur. Cezai sorumluluk ise suçta ve cezada kanunilik ilkesi gereğince çeşitli kanunlarda yer alan fiillerin gerçekleştirilmesi halinde gündeme gelmektedir. Yöneticilerin hukuki sorumluluğu hakkında detaylı bilgi almak için Anonim Şirketlerde Yönetim Kurulu Üyelerinin Hukuki Sorumluluğu başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
Yazı İçeriği
1. Şirketlerin Cezai Sorumluluğu
2. Yönetim Kurulu Üyelerinin Cezai Sorumluluğu
2.1. Türk Ticaret Kanunundan Doğan Cezai Sorumluluklar
2.2. Türk Ceza Kanunundan Doğan Cezai Sorumluluklar
2.3. Vergi Usul Kanunundan Doğan Cezai Sorumluluklar
2.4. İş Sağlığı ve İş Güvenliği Kanunundan Doğan Cezai Sorumluluklar
2.4.1. İş Kazaları Açısından Cezai Sorumluluk
2.4.2. İşyeri ve İş Güvenliği Açısından Cezai Sorumluluk
2.4.3. Müşterilerin Uğrayacağı Zararlar Açısından Cezai Sorumluluk
2.5. Sermaye Piyasası Kanunundan Doğan Cezai Sorumluluklar
2.6. İcra ve İflas Kanunundan Doğan Cezai Sorumluluklar
3. Sıkça Sorulan Sorular
Anonim şirketler birer tüzel kişidir. Tüzel kişilerin cezai sorumlulukları bulunmadığından anonim şirketler hakkında yalnızca güvenlik tedbiri uygulanabilir. Bu nedenle şirket nezdinde vukuu bulan bir suç dolayısıyla cezai sorumluluk altında olan kişiler şirketi yönetme ve temsil etme yetkisine sahip olan yönetim kurulu üyeleridir. Yönetim ve temsil ilişkin detaylı bilgi almak için Anonim Şirketlerde Yönetim Ve Temsil başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
Yönetim kurulu üyelerinin cezai sorumluluğu çeşitli kanunlarda düzenlenmiş olup yaptırım olarak kimi suçlar için para cezası kimi suçlar için ise hapis cezası düzenlenmiştir.
1. Şirketlerin Cezai Sorumluluğu
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu madde 329’a göre; anonim şirket, sermayesi belirli ve paylara bölünmüş olan, borçlarından dolayı yalnız malvarlığıyla sorumlu bulunan şirkettir.
Anonim şirketler birer tüzel kişidir. Tüzel kişiler her ne kadar gerçek kişiler gibi haklara ehil olabilip yükümlülük altına girebilirlerse de gerçek kişilerde olduğu gibi bir cezai sorumlulukları söz konusu değildir. Zira suçun manevi unsuru olan kast veya taksir failin iradesi sonucu oluşur, şirket tüzel kişiliğinin doğrudan kendisine yüklenebilen bir iradeye sahip olması ise mümkün değildir. Şirket tüzel kişiliğinin iradesi esasen yöneticilerinin iradesidir.
Ceza hukukunun temel prensiplerinden olan suç ve cezaların şahsiliği ilkesi uyarınca bir suçtan dolayı verilecek ceza yalnızca ilgili suçun failine yani ilgili suçu gerçekleştirme iradesi gösteren kişiye verilebilir. Bu nedenle anonim şirketlerde, şirketin değil yöneticilerinin cezai sorumluluğuna gidilir.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu madde 20/2’de de tüzel kişiler aleyhine cezai yaptırım uygulanamayacağı düzenlenmiştir. Ancak tüzel kişiler aleyhine güvenlik tedbirlerinin uygulanması mümkündür.
TCK madde 60’ta faaliyetini bir kamu kurumu tarafından verilen izne dayalı olarak sürdüren özel hukuk tüzel kişisinin organ veya temsilcisinin iştirakiyle ve iznin verdiği yetkinin kötüye kullanılması suretiyle tüzel kişi yararına işlenen kasıtlı suçlardan mahkûmiyet halinde, verilen iznin iptal edileceği hükme bağlanmıştır. Aynı hükmün devam eden fıkrasında müsadere hükümlerinin tüzel kişiler hakkında da uygulanacağı düzenlenmiştir. 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nda ise tüzel kişiler aleyhine idari para cezasının uygulanabileceği düzenlenmiştir.
Dolayısıyla şirket tüzel kişiliği aleyhine uygulanabilecek güvenlik tedbirleri iznin iptali, müsadere ve idari para cezası şeklindedir.
2. Yönetim Kurulu Üyelerinin Cezai Sorumluluğu
Yukarıda da ifade edildiği üzere anonim şirketin cezai sorumluluğu bulunmadığından, cezai sorumluluğa sebebiyet veren bir durum ortaya çıktığında şirketin değil, şirketin yönetiminden sorumlu olan yönetim kurulu üyelerinin cezai sorumluluğuna gidilmektedir.
Suçta ve cezada şahsilik ilkesinin gereği olarak suçun soruşturması ve kovuşturması sırasında hangi yönetim kurulu üyesinin sorumlu olduğunun saptanması için detaylı incelemeler yapılmakta, bu kapsamda yönetim kurulu üyeleri arasındaki görev dağılımı dikkate alınmaktadır.
Yönetim kurulu üyelerinin cezai sorumluluğu çeşitli kanunlarda düzenlenmiştir.
2.1. Türk Ticaret Kanunundan Doğan Cezai Sorumluluklar
TTK madde 562’de yönetim kurulu üyelerinin cezai sorumluluğunu doğuracak eylemler düzenlenmiştir. Belirtilen bu eylemlere karşı yaptırım olarak ise idari para cezası, adli para cezası ve hapis cezası öngörülmüştür.
İdari Para Cezasını Gerektiren Haller
- Şirket nezdinde tutulması gereken ticari defterlerin, uzmanların yapacakları incelemede işletmenin faaliyetleri ve finansal durumu hakkında fikir verebilecek şekilde tutulmaması,
- Tutulması gereken ticari defterlerin işletme faaliyetlerinin oluşumunu ve gelişimini ortaya koyacak şekilde tutulmaması,
- İşletme ile ilgisi bulunan tüm belgelerin bir kopyasının yazılı, görsel veya elektronik ortamda saklanmaması,
- Fiziki ortamda tutulan yevmiye defteri, defteri kebir ve envanter defteri ile TTK m.64/4’te sayılan defterlerin kuruluş sırasında ve kullanılmaya başlanmadan önce açılış onaylarının notere yaptırılmaması,
- Defterlerin TTK madde 65’te belirtilen niteliklere uygun olarak tutulmaması,
- Ticari işletmenin açılışında envanter çıkarılmaması,
- Çıkarılan envanterde işletmenin taşınmazlarının, alacaklarının, borçlarının, nakit para tutarının ve diğer varlıklarının eksiksiz ve doğru olarak gösterilmemiş, varlıklar ile borçların değerlerinin teker teker belirtilmemiş olması
- Saklanması zorunlu olan belgeleri sadece görüntü veya başkaca bir veri taşıyıcısı aracılığıyla ibraz edebilen kimsenin ilgili belgelerin okunabilmesi için gerekli olan yardımcı araçları kullanıma hazır bulundurmaması
- Finansal tablolar düzenlenirken, Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu tarafından yayımlanan, Türkiye Muhasebe Standartlarına, kavramsal çerçevede yer alan muhasebe ilkeleri ile yorumlarına uyulmaması ve bunların uygulanmaması
- Hamiline yazılı pay sahipleri ile sahip oldukları paya ilişkin bilgilerin, senetler pay sahiplerine dağıtılmadan önce Merkezi Kayıt Kuruluşuna bildirilmemesi
Adli Para Cezasını Gerektiren Haller
- TTK uyarınca tutulması zorunlu olan defterlerin denetime yetkili olan kişiler tarafından istendiğinde tam olarak verilmemesi ve denetime yetkili olan kişilerin görevlerini yapmalarının engellenmesi
- Sermaye taahhüdünden doğan vadesi gelmiş borçlarını ifa etmeyen pay sahiplerine şirket malvarlığından borç verilmesi
- Pay sahibi olmayan yönetim kurulu üyeleri ile yönetim kurulu üyelerinin pay sahibi olmayan ve TTK madde 393’de sayılan yakınlarına şirket malvarlığından nakit borç verilmesi
- Görevi dolayısıyla incelemesine sunulan defter ve belgeleri inceleyen yönetim kurulu üyesinin öğrendiği iş ve işletme sırlarını açıklaması
- Ayni sermayenin veya devralınacak işletme ile ayınların değerlemesinde emsaline oranla yüksek fiyat biçilmesi, işletme ve aynın niteliğinin veya durumunun farklı gösterilmesi ya da başka bir şekilde yolsuzluk yapılması
- Ticari defterlerin mevcut olmaması veya hiçbir kayıt içermemesi
- İnternet sitesi oluşturmakla yükümlü olan şirketlerde sitenin oluşturulmaması veya siteye konulması gereken içeriğin usulüne uygun olarak konulmaması
- Bağlı şirketin yönetim kurulu tarafından faaliyet yılının ilk üç ayı içinde, şirketin hâkim ve bağlı şirketlerle ilişkileri hakkında bir rapor düzenlenmemesi
- Hâkim şirketin görevli uzmanları tarafından; bağlı şirketin yaptığı işlemler ve bunların sonuç ve etkileri hakkında hazırlanacak rapor için gerekli olan bilgi ve belgeler talep edilmiş olmasına rağmen bağlı şirketin ilgili bilgi ve belgeleri vermemesi
Hapis Cezasını Gerektiren Haller
- Birleşme, bölünme, tür değiştirme ve menkul kıymet çıkarma gibi işlemlerle ilgili belgelerin, izahnamelerin, taahhütlerin, beyanların ve garantilerin sahte olarak düzenlenmesi
- Ticari defterlere kasıtlı olarak gerçeğe aykırı kayıt yapılması
- Sermaye tamamıyla taahhüt olunmamış veya karşılığı Kanun veya esas sözleşme hükümleri gereğince ödenmemişken, taahhüt edilmiş veya ödenmiş gibi gösterilmesi
- Bir şirket kurmak veya şirketin sermayesini artırmak amacıyla yahut vaadiyle halka her türlü yoldan çağrıda bulunularak para toplanması
- TTK madde 55’te sayılan haksız rekabet fiillerinden birinin kasten işlenmesi
2.2. Türk Ceza Kanunundan Doğan Cezai Sorumluluklar
TTK’da olduğu gibi TCK’da da yönetim kurulu üyelerinin cezai sorumluluğuna ilişkin çeşitli düzenlemeler yer almaktadır.
TCK madde 158’e göre dolandırıcılık suçunun şirket yönetim kurulu üyesi tarafından, ticari faaliyetler sırasında işlenmesi durumunda, dolandırıcılık suçunun nitelikli halinin işlendiği kabul edilir ve ilgili yönetim kurulu üyesi hakkında hapis ve adli para cezasına hükmolunur.
TCK madde 164’e göre bir şirketin yönetim kurulu üyesi tarafından kamuya yapılan beyanlarda veya genel kurula sunulan raporlarda ilgililerin zarara uğramasına sebebiyet verebilecek nitelikte gerçeğe aykırı, önemli bilgiler verilirse ilgili yönetim kurulu üyesine hapis ve adli para cezası verilir. Bahsi geçen suçun oluşması için yönetim kurulu üyesinin verdiği bilgilerin yanlış olduğunu bilmesi ancak bu bilgileri doğruymuş gibi gösterme kastı taşınması gerekmektedir. Ancak bir kâr sağlama amacının olması ya da zararın meydana gelmesi suçun oluşması için şart değildir.
TCK madde 239’a göre görevi gereği vakıf olduğu ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgeleri yetkisiz kişilere veren veya ifşa eden kişi, şikâyet üzerine, hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır. Yönetim kurulu üyeleri de şirketteki görevleri gereği birçok sırra vakıflardır. Bu sırları yetkisiz kişilerle paylaşmaları veya da ifşa etmeleri halinde yönetim kurulu üyelerinin cezai sorumluluğu doğacaktır.
Bununla beraber belirtmek gerekir ki mevcut hukuki düzenlemeler ile kişisel veriler oldukça sıkı şekilde korunmakta, ilgili korumanın sağlanabilmesi adına çeşitli yaptırımlar hüküm altına alınmaktadır. Bu yaptırımların bir kısmı da TCK’nın 135 ila 140. maddeleri arasında düzenlenmiştir.
TCK madde 135’e göre hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydeden kimse hapis cezası ile cezalandırılır.
TCK madde 136’ya göre kişisel verileri, hukuka aykırı olarak bir başkasına veren, yayan veya ele geçiren kimse hapis cezası ile cezalandırılır.
TCK madde 138’e göre kanunların belirlediği sürelerin geçmiş olmasına karşın verileri sistem içinde yok etmekle yükümlü olanların görevlerini yerine getirmemeleri halinde ilgili kişiler hapis cezası ile cezalandırılır.
Birçok anonim şirkette de gerek çalışanlardan gerekse de müşterilerden kişisel veriler toplanmaktadır. Anonim şirket tarafından toplanan kişisel verilerden sorumlu olan kişiler ise yönetim kurulu üyeleridir. Dolayısıyla şirket tarafından toplanan kişisel veriler hakkında yukarıda belirtilen hallerin oluşması halinde yönetim kurulu üyelerinin cezai sorumluluğu doğacaktır.
2.3. Vergi Usul Kanunundan Doğan Cezai Sorumluluklar
213 sayılı Vergi Usul Kanunu madde 359’da vergi kaçakçılığı suçu düzenlenmiştir. Vergi kaçakçılığı anonim şirket tüzel kişiliği tarafından da gerçekleştirilebilir. Bu ihtimalde vergi kaçakçılığı suçundan doğan cezai yaptırım şirketin yönetim kurulu üyelerine uygulanır. Kanun’da vergi kaçakçılığı suçunu oluşturan fiiller üç farklı yaptırım ile kategorizelendirilmiştir.
İlk grupta yer alan fiillerin gerçekleştirilmesi halinde on sekiz aydan beş yıla kadar hapis cezası verilir. Bu fiiller şu şekilde sayılmıştır:
- Defter ve kayıtlarda hesap ve muhasebe hileleri yapmak,
- Gerçek olmayan veya kayda konu işlemler ile ilgisi bulunmayan kişiler adına hesap açmak
- Defterlere kaydı gereken hesap ve işlemleri vergi matrahının azalması sonucunu doğuracak şekilde başka defter, belge veya diğer kayıt ortamlarına kaydetmek
- Defter, kayıt ve belgeleri tahrif etmek, gizlemek, muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenlemek veya bu belgeleri kullanmak
İkinci grupta yer alan fiillerin gerçekleştirilmesi halinde üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Bu fiiller şu şekilde sayılmıştır:
- Vergi kanunları uyarınca tutulan veya düzenlenen ve saklama ile ibraz mecburiyeti bulunan defter, kayıt ve belgeleri yok etmek
- Defter sahifelerini yok ederek yerine başka yapraklar koymak veya hiç yaprak koymamak
- Belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenlemek veya bu belgeleri kullanmak
Üçüncü grupta yer alan fiillerin gerçekleştirilmesi halinde iki yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Bu fiiller şu şekilde sayılmıştır:
- Maliye Bakanlığı ile anlaşması bulunan kişilerin basabileceği belgeleri, Bakanlık ile anlaşması olmadığı halde basmak veya bilerek kullanmak
2.4. İş Sağlığı ve İş Güvenliği Kanunundan Doğan Cezai Sorumluluklar
6331 sayılı İş Sağlığı ve İş Güvenliği Kanunu madde 14’te işverenin, işyerinde meydana gelen iş kazaları hakkında gerekli kayıtları tutma ve rapor düzenleme ile ilgili kazaları Sosyal Güvenlik Kurumu’na bildirme yükümlülüğü düzenlenmiştir. Belirtilen yükümlülüklerini yerine getirmeyen yönetim kurulu üyelerine idari para cezası verilecektir.
Kanun’un 25/8’inci maddesine göre işyerinde durdurulan işlerde izinsiz çalışma yaptıran işveren veya işveren vekillerine hapis cezası verilir.
İşveren işyerinde gerekli iş güvenliği önlemlerini almak ve gerekli özeni göstermekle yükümlüdür. İşverenin iş güvenliğine ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle meydana gelecek olan zararlardan dolayı cezai sorumluluğu meydana gelir.
2.4.1. İş Kazaları Açısından Cezai Sorumluluk
İş kazası, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu madde 3’te tanımlanmıştır. İlgili hükme göre iş kazası; işyerinde veya işle ilgili faaliyetler dolayısıyla meydana gelen, ölüme sebebiyet veren veya vücut bütünlüğünü ruhen ya da bedenen engelli hale getiren olaydır.
Bir olayın iş kazası olarak kabul edilebilmesi için zarara uğrayan kişinin sigortalı olması gerekmektedir. Sigortalı işçi işyerindeki ilk gününde dahi kaza geçirse ilgili kaza iş kazası olarak kabul edilecektir. Ayrıca işçinin belirli bir prim gününü doldurmasına gerek yoktur.
İş kazaları hakkında daha detaylı bilgi almak için İş Kazası Nedeniyle Tazminat Davası isimli yazımızı inceleyebilirsiniz.
İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu madde 14’te işverenin meydana gelen iş kazaları sonrası yükümlülükleri düzenlenmiştir. Hükme göre işveren meydana gelen tüm iş kazalarının kaydını tutmak, gerekli incelemeleri yaparak bunlar hakkında rapor düzenlenmek, kazadan sonraki üç iş günü içinde ilgili kazayı Sosyal Güvenlik Kurumu’na bildirmek yükümlülükleri altındadır. Belirtilen bu yükümlülüklere aykırı davranan işveren idari para cezası ödemek zorunda kalacaktır.
İşyeri kazaları sonucu sigortalının yaralanması veya ölmesi halinde işverenin taksirle insan yaralama veya taksirle insan öldürme suçlarından sorumluluğu doğabilecektir. Anonim şirketlerde soyut işveren sıfatı yönetim kurulu üyelerinde olduğundan ilgili suçlardan dolayı sorumlu olacak kişiler de yönetim kurulu üyeleri olacaktır. Bahsi geçen sorumluluğun doğması için yönetim kurulu üyelerinin işyeri güvenliği için getirilmiş olan yükümlülüklerini ihlal etmiş olmaları ve zararın da bu nedenle meydana gelmiş olması gerekmektedir.
2.4.2. İşyeri ve İş Güvenliği Açısından Cezai Sorumluluk
İş kazaları birçok olumsuz sonuca sebebiyet verdiğinden işyerinde yaşanabilecek iş kazalarının en aza indirgenebilmesi için işverenlere çeşitli yükümlülükler yüklenmiştir. Genel olarak iş sağlığı ve güvenliğini sağlama yükümlülüğü olarak ifade edilen bu yükümlülük çeşitli alt yükümlülüklerden oluşmaktadır. Buna göre işveren; işçiyi gözetme ve koruma yükümlülüğü, işçiye iş sağlığı ve güvenliği hakkında eğitim verme yükümlülüğü, işçiyi izleme ve denetleme yükümlülüğü, risklerle mücadele yükümlülüğü, iş sağlığı ve güvenliği komisyonu oluşturma yükümlülüğü altındadır.
Anonim şirket, yönetim kurulu tarafından yönetilip temsil olunduğu için anonim şirketlerde soyut işveren sıfatı şirketin kendisine ait iken somut işveren sıfatı yönetim kuruluna aittir. Bu nedenle anonim şirkette meydana gelen iş kazalarından dolayı yönetim kurulu üyelerinin cezai sorumluluğuna gidilebilecektir. Bununla beraber şirkette meydana gelen iş kazasından kimin sorumlu tutulacağı tespit edilirken şirketteki görev ve yetki dağılımının dikkatle incelenmesi gerekir.
Yargıtay 12. Ceza Dairesi de 2014/20438 E., 2015/13325 K. sayı ve 14.09.2015 tarihli kararında bahsi geçen duruma değinmiştir. Karara konu olayda kazanın meydana geldiği şirketi sanıklardan M.G. ve K.G. beraber yönetmektedir. Sanıkların aralarındaki iş bölümüne göre sanık K.G. şirketin ticari ve müşteri ilişkilerinden sorumlu iken sanık M.G. teknik ve idari işlerden sorumludur. Sorumluluk alanlarının belirlendiğini tespit eden Yargıtay ilgili olayda sanık K.G.’ye kusur yüklenemeyeceğine karar vermiştir.
Yönetim kurulu üyeleri, Kanun’da ve yönetmelikte düzenlenen ve iş sağlığı ve güvenliği uzmanları tarafından bildirilen önlemleri almakla yükümlüdürler. Aksi takdirde gerekli önlemlerin alınmaması nedeniyle bir iş kazası meydana gelirse yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna gidilecektir. Bu noktada yönetim kurulu üyesinin ilgili neticeyi öngörmüş olup olmadığına göre suçun manevi unsuru değişecektir. Yönetim kurulu üyesi ilgili neticeyi öngörmemişse adi taksir, öngörmesine rağmen gerçekleşmeyeceğine duyduğu güven dolayısıyla engellemeye yönelik bir girişimde bulunmamışsa bilinçli taksir söz konusu olacaktır. Bilinçli taksirin varlığı halinde hükmedilecek ceza daha ağır olacaktır.
İşyeri güvenliğinin sağlanmaması nedeniyle meydana gelen iş kazalarına verilebilecek bir örnek 13 Mayıs 2014 tarihinde Manisa ilimizin Soma ilçesinde meydana gelen ve 301 madenci vatandaşımızın ölümüne neden olay Soma Maden Faciası’dır. Kömür madeninde çıkan yangın dolayısıyla oluşan kaza ülkemizde en çok can kaybına neden olan iş ve madencilik kazasıdır.
İlgili kazaya ilişkin ilk derece yargılaması Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılmıştır. Mahkeme, Soma Kömür İşletmeleri yönetim kurulu başkanın da içinde bulunduğu on dört sanık hakkında hapis cezasına hükmetmiştir. Dava Yargıtay’ın önüne gelmiş; Yargıtay 12. Ceza Dairesi verilen kararı hukuka uygun bulmayarak bozmuştur. İlk derece mahkemesince verilen kararda şirketin yönetim kurulu başkanının adi taksirden sorumlu olduğuna karar verilmişken Yargıtay, yönetim kurulu başkanın bilinçli taksirden sorumlu olduğuna, dolayısıyla cezasının artırılmasına karar vermiştir.
2.4.3. Müşterilerin Uğrayacağı Zararlar Açısından Cezai Sorumluluk
Anonim şirketler, çalışanlarının olduğu kadar hizmet verdikleri müşterilerinin de güvenliğini sağlamakla yükümlüdür.
Hizmet verildiği sırada yaralama veya ölüm olayı gerçekleşmesi halinde yönetim kurulu üyelerinin taksirle insan yaralama veya taksirle insan öldürme suçlarından sorumluluklarına gidilebilecektir. Ancak bunun için yönetim kurulu üyesinin görevinin ifası sırasında gerekli dikkat ve özeni göstermemiş olması, zararın da bu durum nedeniyle ortaya çıkmış olması gerekmektedir.
Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin 2013/14727 Esas, 2014/1491 Karar sayı ve 24.01.2014 tarihli kararına konu olan olayda, bir müşteri işyerinin asma katında mobilya baktığı sırada asma katın korkuluk bulunmayan ancak aralarında yaklaşık bir metre olacak şekilde boşluk bırakılarak kanepelerle çevrilmiş olan boşluğundan aşağı düşmüştür. Yargıtay boşlukların uygun tedbirler alınarak düşmeleri engelleyecek şekilde kapatılmaması, ilgili kısımda aydınlatmanın kullanılmaması, müşterilerin asma kata çıkmasını engelleyecek tedbirlerin alınmaması ve müşterilerin gözetim altında bulundurulmasına yönelik iş yeri organizasyonun sağlanmaması nedenleriyle işverenin kusurlu olduğuna karar vermiştir.
2.5. Sermaye Piyasası Kanunundan Doğan Cezai Sorumluluklar
6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu madde 103’e göre Kanun’da yer alan hükümlere ve Sermaye Piyasası Kurulu tarafından alınan kararlara uygun davranmayan yönetim kurulu üyelerine idari para cezası verilir.
SerPK madde 106’ya göre sermaye piyasası araçları ya da ihraççılar hakkında, ilgili sermaye piyasası araçlarının fiyatlarını, değerlerini veya yatırımcıların kararlarını etkileyebilecek nitelikteki ve henüz kamuya duyurulmamış bilgilere dayalı olarak ilgili sermaye piyasası araçları için alım ya da satım emri veren veya verdiği emri değiştiren veya iptal eden ve bu suretle kendisine veya bir başkasına menfaat temin eden yönetim kurulu üyesi hapis ve adli para cezası ile cezalandırılır.
2.6. İcra ve İflas Kanunundan Doğan Cezai Sorumluluklar
Şirketin borca batık olması halinde şirketin iflasının talep edilmesi kanuni bir zorunluluktur. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu madde 345/a’ya göre anonim şirket borca batık hale gelmiş olmasına rağmen yönetim kurulu üyeleri şirketin iflasını istemezse alacaklılardan birinin şikâyeti üzerine yönetim kurulu üyelerine hapis cezası verilir.
İİK madde 333/a’ya göre yönetim kurulu üyesi, alacaklıları zarara uğratmak kastı ile ticari işletmenin borçlarını ödemeyerek alacaklıları zarara sokarsa hapis ve adli para cezası ile cezalandırılır.
9. Sıkça Sorulan Sorular
Suç duyurusu işlenmiş bir suçun savcılık veya kolluk makamına bildirilmesidir. Şirket nezdinde meydana gelen bir suç hakkında suç duyurusunda bulunulması halinde soruşturma şirkete karşı değil, yönetim kurulu üyelerine karşı yürütülür. Zira şirketler birer tüzel kişidir ve tüzel kişilerin cezai sorumlulukları bulunmamaktadır.
Yönetim kurulu üyelerinin cezai sorumluluklarının karşılığı yaptırım olarak para cezasına hükmedilebileceği gibi hapis cezasına da hükmedilebilir.
Şirket ile yönetim kurulu üyeleri arasında sözleşmesel ilişki bulunmaktadır. Yönetim kurulu üyesinin görevlerinin ifası sırasında gerekli dikkat ve özeni göstermesi gerekmektedir. Özen yükümlülüğüne aykırı davranışları dolayısıyla şirket aleyhine idari para cezası kesilmesine neden olan yönetim kurulu üyesine rücu edilebilecektir.
Tüzel kişilerin cezai sorumlulukları bulunmadığından soruşturma şirkete karşı yapılmaz. Dolayısıyla şirket şüpheli konumunda bulunamaz.