Yakalama ve gözaltına alma 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nda düzenlenmiş koruma tedbirlerinden olup bu tedbirlerin uygulanabilmesi için kanunda belirtilen şartların yerine getirilmesi gerekmektedir.
Koruma tedbirleri, hâkimin vereceği kararın etkin bir şekilde uygulanmasını amaçlamaktadır. Başka bir deyişle verilecek kararın kâğıt üstünde kalmasına engel olur. Bu kapsamda koruma tedbirleri; hâkimin henüz nihai kararını vermeden önce, yani kişinin suçlu olduğu henüz kesinleşmeden önce, bireylerin haklarını kısıtlayan ve bu sebeple geçici ve genel olarak hâkim kararı gerektiren tedbirlerdir.
Bu yazımızda, bu tedbirlerin kanuni şartları ve bu tedbirlere nasıl itiraz edilebileceği ele alınacaktır.
Yazı İçeriği
- 1. Yakalama Kararı (Tedbiri)
- 2. Yakalama Yetkisi ve Koşulları
- 3. Yakalamanın Mümkün Olmadığı Durumlar
- 4. Yakalanan Kişiye Tanınan Haklar
- 5. Gözaltına Alma Kararı (Tedbiri)
- 6. Gözaltına Almayı Gerektiren Haller
- 7. Gözaltına Karar Verme Yetkisi
- 8. Gözaltı Süreleri
- 9. Yakalama ve Gözaltı Tedbirleri İle Tutuklama Arasındaki Farklar
- 10. Yakalama ve Gözaltına Alma Tedbirlerine İtiraz
1. Yakalama Kararı (Tedbiri)
Şüpheli ve sanık, aynı kişiyi ifade eder ve soruşturma evresinde, yani kamu davası açılmadan önce hakkında soruşturma başlatılan kişiye “şüpheli” denir. Kamu davası açıldıktan sonra, yani kovuşturma aşamasında bu kişi “sanık” ismini alır. Bu bağlamda, yakalama tedbiri şüpheli veya sanık hakkında başvurulabilir. Yakalama, şüpheli veya sanığın denetim altına alınması anlamına gelir ve uygulandığı anda son bulur. Yakalama sonrasında bu tedbir, başka bir tedbire dönüşebilir.
Yakalama ve gözaltı tedbirleri, muhteviyatı itibariyle şüpheli veya sanığın seyahat özgürlüğünü kısıtlamaktadır. Bu nedenle, yakalama ve gözaltı tedbirlerinin şüpheli veya sanığa uygulanabilmesi için kanun sıkı şartlar koymuş olup, herhangi bir usul hatası dahi söz konusu tedbirlerin hukuka aykırı uygulanması ve itiraz hakkının doğmasına sebep olur. Yakalama, uygulanması son bulan bir tedbirdir; çoğunlukla kişi gözaltına alındığından, bu iki tedbir genellikle birlikte incelense de, yakalama sonrasında zorunlu olarak gözaltı tedbirine başvurulması gerekmemektedir.
2. Yakalama Yetkisi ve Koşulları
Yakalama tedbiri, ya yakalama kararı çıkarılma şeklinde uygulanabilir ya da doğrudan yakalama şeklinde gerçekleşebilir. Doğrudan yakalama, herhangi bir hâkim kararı olmaksızın, şüpheli veya sanığın kolluk veya savcı talimatıyla denetim altına alınması anlamına gelir. Ancak bu durum, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde ortaya çıkacaktır. Çünkü normal şartlarda, yakalama emri çıkarılması için gerekli süre varsa ve bu süre zarfında kişinin yakalanması hukuka aykırılık teşkil eder.
Genel kural, hâkim kararı ile yakalama emri çıkarılmasıdır ve bu kararın infazı Cumhuriyet savcısı ve kolluk tarafından yerine getirilir. Yakalama emrinde kişinin eşkâli, biliniyorsa kimliği ve isnat edilen suç ile yakalandığında nereye götürüleceği de belirtilmelidir.
2.1. Çağrı Üzerine Gelmeyen Şüpheli Hakkında Yakalama Tedbiri
Şüphelinin çağrılmasına rağmen gelmemesi yahut çağrı yapılamaması durumunda (gaiplik veya kaçaklık gibi durumlar) Cumhuriyet savcısının istemi üzerinde sulh ceza hâkimi kararıyla yakalama emri düzenlenebilecektir. Elbette kişinin hastalık gibi zorunlu bir mazeretinin bulunması ve kendisinden gelmesinin beklenememesi bu kapsamın dışındadır.
Şüphelinin çağrılmasına rağmen gelmemesi veya çağrı yapılamaması durumunda (gaiplik veya kaçaklık gibi durumlar), Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi kararıyla yakalama emri düzenlenebilir. Ancak, kişinin hastalık, yakının cenazesi gibi geçerli ve zorunlu bir mazeretinin bulunması durumu, bu kapsamın dışındadır.
Tutuklama isteminin reddedilmesi durumuna itiraz edilmesi halinde itirazı inceleyen hâkim itirazı haklı bulursa da şüpheli hakkında yakalama emri düzenleyebilir.
2.2. Kaçak Sanık Hakkında Yakalama Tedbiri
Şüpheli veya sanığın yakalanmasına rağmen kolluğun elinden kaçması veya cezası infaz edilirken kaçması durumunda, Cumhuriyet savcısı veya kolluk yetkilileri, şahsın tekrar yakalanabilmesi için yeni bir yakalama emri düzenleyebilirler. Yani kişi, önce yakalanmış olsa bile bu yakalanma sonrasında firar etmişse veya cezası infaz edilirken kaçmışsa, bu durumu düzeltmek ve şahsı yeniden kontrol altına almak amacıyla savcı veya kolluk birimleri tarafından yakalama emri çıkarılabilir.
3. Yakalamanın Mümkün Olmadığı Durumlar
Kanunda, belirli durumlarda yakalamanın mümkün olmadığı haller düzenlenmiştir. Bu durumlara “yakalama yasakları” adı verilmektedir. Yakalama yasakları, belirli koşullar altında şüpheli veya sanığın yakalanamayacağı durumları belirleyerek, hukuki sınırlamalar getirir.
Diplomatik Dokunulmazlıklar: Diplomatik dokunulmazlıkları olan kişiler, genellikle diplomatik misyonlarla ilişkilendirilen bireylerdir. Bu kişiler, hukuki işlemlere karışmamak ve ülkeler arasındaki diplomatik ilişkileri korumak adına yakalanamazlar.
Adli Para Cezaları: Sadece adli para cezasını gerektiren suçlarda, yani ceza hapis cezası öngörmeyen suçlarda, yakalama mümkün değildir. Bu durumda, ölçüsüz bir tedbir olarak değerlendirilir, çünkü suçun mahkeme kararıyla belirlenen bir cezası hapis cezası değildir.
12 Yaş Altındaki Çocuklar: Ceza sorumlulukları bulunmayan 12 yaşın altındaki çocuklar, hukuki bir ceza sorumluluğu taşımadıkları için yakalanamazlar. Zaten bu yaş grubundaki bireyler için infaz kabiliyeti bulunmamaktadır.
15 Yaşını Doldurmamış Sağır ve Dilsizler: Fiili işlediği zaman on iki yaşını doldurmamış olanlar ile on beş yaşını doldurmamış sağır ve dilsizler, kimlik ve suç tespiti amacı dışında yakalanamazlar. Bu durum, bu kişilerin özel koşulları gözetilerek yakalanmamalarını sağlamaktadır.
Şikâyet ve İzin Koşulları: Soruşturma veya kovuşturma yapılabilmesi için şikâyet, izin gibi koşulların arandığı durumda, bu şartlar yerine getirilmediği takdirde kişi, yakalanamaz. Yani hukuki süreç için gerekli koşullar sağlanmadığı sürece yakalama yapılamaz.
Bu hükümler, adil ve dengeli bir yargılama sürecini güvence altına almak amacıyla konulmuş önemli kısıtlamalardır.
4. Yakalanan Kişiye Tanınan Haklar
Yakalanan kişinin sahip olduğu birtakım haklar bulunmaktadır. Bu hakların başında, yakalanan kişinin en geç yirmi dört saat içinde hâkim karşısına çıkarılma zorunluluğu gelir. Yakalanan kişi, uzun bir süre tutulamaz; yani bu süre zarfında hâkim karşısına çıkarılmalıdır.
Ayrıca, yakalanan kişinin hakları ve itiraz edebileceği konularda bilgilendirilmesi gerekmektedir. Bu bilgilendirme yükümlülüğü, kolluk tarafından yazılı olarak veya bunun mümkün olmaması durumunda yazıya sonradan geçirilmek üzere sözlü olarak, ancak derhal yerine getirilmelidir.
Yakalanan veya gözaltına alınan kişinin sahip olduğu haklar arasında müdafiden yararlanma hakkı, yabancı ise tercümandan yararlanma hakkı, yakınlarına haber verme hakkı, susma hakkı, itiraz etme gibi birçok hak bulunmaktadır. Bu haklar, hukuki süreçte adil bir şekilde savunma yapabilme ve temel insan haklarına saygı gösterilmesi amacını taşımaktadır. En önemli haklardan bazıları aşağıda açıklanacaktır.
4.1. Susma Hakkı
Yakalanan veya gözaltına alınan kişinin susma hakkı vardır. Diğer bir ifadeyle, kişi kendisine yöneltilen sorulara kimlik bilgisi dışında cevap verme zorunluluğu yoktur. Başka bir ifadeyle, kişi kimlik bilgisi haricindeki sorulara cevap verme mecburiyeti taşımaz.
Özellikle kolluk tarafından kişiye sorulan sorulara cevap verme zorunluluğu bulunmadığı gibi kendisi aleyhine bilgi veya delil göstermeye de zorlanamaz. Bu hak, kişinin kendi lehine veya aleyhine ifade verme kararını özgürce kullanabilmesine olanak tanır. Bu nedenle, kişiye susma hakkının hatırlatılması, hukuki sürecin şeffaf ve adil bir şekilde ilerlemesini sağlar.
4.2. Avukat ve Müdafi Bulundurma Hakkı
Müdafii esasında avukat anlamına gelmekte olup ceza muhakemesi hukukunda şüpheli veya sanığın avukatına müdafii denmektedir. Ceza Muhakemesi Kanunu Müdafi bulundurmayı detaylı şekilde düzenlemiştir.
CMK Madde 150 – Müdafiin görevlendirilmesi
(1) Şüpheli veya sanıktan kendisine bir müdafi seçmesi istenir. Şüpheli veya sanık, müdafi seçebilecek durumda olmadığını beyan ederse, istemi halinde bir müdafi görevlendirilir.
(2) Müdafii bulunmayan şüpheli veya sanık; çocuk, kendisini savunamayacak derecede malul veya sağır ve dilsiz ise, istemi aranmaksızın bir müdafi görevlendirilir.
(3) Alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı yapılan soruşturma ve kovuşturmada ikinci fıkra hükmü uygulanır.
(4) Zorunlu müdafilikle ilgili diğer hususlar, Türkiye Barolar Birliğinin görüşü alınarak çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.
Ayrıca 01.06.2005 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Yakalama, Gözaltına Alma Ve İfade Alma Yönetmeliği yakalama ve gözaltı durumlarında müdafi bulundurulmasını detaylı şekilde düzenlemiştir.
Madde 20 – Müdafi Tayini
Şüpheli veya sanık, soruşturma ve kovuşturmanın her aşamasında bir veya birden fazla müdafiîn yardımından yararlanabilir; kanunî temsilcisi varsa, o da şüpheliye veya sanığa müdafi seçebilir.
Soruşturma evresinde, ifade almada en çok üç müdafi hazır bulunabilir.
Soruşturma ve kovuşturma evrelerinin her aşamasında müdafiîn, şüpheli veya sanıkla görüşme, ifade alma veya sorgu süresince yanında olma ve hukukî yardımda bulunma hakkı engellenemez, kısıtlanamaz.
Şüpheli veya sanık, müdafi seçebilecek durumda olmadığını beyan ederse, talebi hâlinde baro tarafından bir müdafi görevlendirilir.
Şüpheli veya sanık onsekiz yaşını doldurmamış ya da sağır veya dilsiz veya kendisini savunamayacak derecede malûl olur ve bir müdafiî de bulunmazsa talebi aranmaksızın bir müdafi görevlendirilir.
Üst sınırı en az beş yıl hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı yapılan soruşturma ve kovuşturmada şüpheli veya sanığın talebi aranmaksızın bir müdafi görevlendirilir.
Gözaltına alınan kişinin sorgusu yapılırken müdafii bulundurulması hakkı kanunun işkence ve zorla konuşturma olaylarını baz alarak getirdiği bir çözümdür.
Önemle belirtmek isteriz ki, soruşturma sürecinin en kritik aşaması gözaltında alınan ifade aşamasıdır. Bu aşamada müdafii (avukat) bulundurulması, ifade öncesi müdafii (avukat) ile özel ve yalnız görüşme yapılması, hak kaybına uğranmaması açısından son derece önemlidir. Bu adımlar, adil bir yargılama sürecini desteklemek, hukuki hakların korunmasını sağlamak ve kişinin savunma hakkını güçlendirmek amacını taşır.
Gözaltında alınan ifade aşamasında müdafii ile gerçekleştirilen özel ve yalnız görüşme, şüpheli veya sanığın savunma stratejisinin belirlenmesi, haklarının hatırlatılması ve adil bir savunmanın temeli olarak değerlendirilir. Bu süreç, hukuki açıdan doğru ve adil bir şekilde ilerlemesi için şüpheli veya sanığın haklarının tam olarak anlaşılmasını sağlar. Bu nedenle, ifade aşamasında müdafii bulundurmak ve özel görüşme yapmak, hukukun üstünlüğüne, adil yargılama prensiplerine ve temel insan haklarına uygun bir hukuki sürecin sağlanmasına katkıda bulunur.
4.3. Yakınlarına Haber Verme Hakkı
Yakalanan, gözaltına alınan veya gözaltı süresi uzatılan kişilere, bir yakınına veya belirlediği herhangi bir kişiye haber verilmesini isteme hakkı bulunmaktadır.
Bu hak, hukuki süreçte şeffaflığı arttırır ve kişinin temel insan haklarına saygı gösterilmesini sağlar.
4.4. Sağlık Kontrolü
Yakalanan, gözaltına alınan, bu süre zarfında bir yerden başka bir yere nakledilen kişinin bu aşamalarda sağlık kontrolünden geçmesi zorunludur.
Sağlık kontrolü, kişinin fiziksel ve psikolojik sağlığını değerlendirmeyi içerir. Bu süreç, kişinin gözaltı şartlarına uygun bir şekilde muamele görmesini sağlamak ve varsa sağlık sorunlarına hızlı bir şekilde müdahale etmek amacını güder. Aynı zamanda, bu kontrol, kişinin haklarının korunmasına yönelik bir önlem olarak da değerlendirilir.
4.5. Yakalama Tutanağı
Yakalama işleminin ayrıntılı bir şekilde tutanak altına alınması, örneğin nerde ne zaman kim tarafından yakalandığı, haklarının kişiye aktarılıp aktarılmadığı gibi hususlar yazılır. Bu tutanağın tutulmamış olması açık usulsüzlük teşkil eder ve itiraz sebebi oluşturur.
5. Gözaltına Alma Kararı (Tedbiri)
Gözaltı, hâkim kararı olmadan ancak belirli şartların varlığında sınırlı bir süreyle kişinin hürriyetinin kısıtlanması anlamına gelir. Bu nedenle, gecikmesinde sakınca bulunan ve soruşturmanın güvenliği açısından zorunlu olan durumlarda başvurulması gereken bir tedbirdir.
6. Gözaltına Almayı Gerektiren Haller
Gözaltı tedbiri, kişinin özgürlüğünü hâkim kararı olmaksızın kısıtladığından, sıkı şartlara bağlanmıştır. Bu tedbirin uygulanabilmesi için öncelikle kişinin suç işlediğini gösterir somut delillerin bulunması gerekmektedir. Yani, kişinin suç işlediğini gösteren somut deliller, gözaltı tedbirini haklı kılacak derecede güçlü olmalıdır.
Ayrıca, gözaltı tedbirine başvurulmasını gerektiren hallerin varlığı, gecikmesinde sakınca bulunan durumlar ve soruşturmanın devamı açısından zorunlu olan durumlar göz önüne alınmalıdır. Örneğin, soruşturmanın devamı için acil ve zorunlu işlemlerin yapılması gerektiğinde veya kişinin kaçma şüphesi varsa, gözaltı tedbiri uygulanabilir. Ancak, acil işlemlerin yapılmasının gerekmediği durumlarda veya keyfi olarak kişi gözaltına alınamaz.
7. Gözaltına Karar Verme Yetkisi
Tutuklama kararına hâkim karar verirken gözaltı kararını Cumhuriyet savcısı almaktadır.
Gözaltı kararı mutlaka yazılı olarak alınmalıdır, ancak muhteviyatı itibariyle acil ve gecikmesinde sakınca bulunan durumlar için ilk gözaltı kararı sonradan derhal yazılı hale getirilmek üzere sözlü olarak da verilebilir. Ancak gözaltı süresinin uzatılması kararları kesinlikle yazılı olarak alınmalıdır, aksi durum hukuka aykırılık teşkil edebilir.
Kanunda istisnai durumlar da bulunmaktadır. Belli suçlar ve kişinin suçüstü yakalanması kaydıyla, kolluğa da yirmi dört saate kadar gözaltı kararı verme yetkisi tanınmıştır. Bu süre, toplu işlenen suçlar ve şiddet olaylarının yaygınlaşarak kamu düzenini ciddi şekilde bozabilecek toplumsal olaylar sırasında işlenen suçlarda kırk sekiz saate kadar çıkabilmektedir. Bu tür istisnai durumlar, belirli şartlar altında ve hukuki düzenlemelere uygun bir şekilde değerlendirilmelidir.
8. Gözaltı Süreleri
8.1. Bireysel Suçlarda Gözaltı Süresi
Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre, gözaltı süresi, yakalama yerine en yakın hâkim veya mahkemeye gönderilmesi için zorunlu süre hariç, yakalama anından itibaren yirmi dört saati geçemez. Yakalama yerine en yakın hâkim veya mahkemeye gönderilme için zorunlu süre de on iki saatten fazla olamaz. Bu düzenlemelerin bir sonucu olarak, yakalanan kişi en fazla otuz altı saat boyunca gözaltında tutulabilir.
8.2. Toplu Suçlarda Gözaltı Süresi
Toplu suç, üç veya daha fazla şüphelinin birlikte soruşturulduğu suçlara denmektedir. Toplu suçlarda gözaltı süresi, her seferinde bir gün olmak üzere toplamda 4 güne kadar uzatılabilir. Ancak bu uzatma için Cumhuriyet savcısının yazılı emri gerekmektedir. Diğer bir ifadeyle, toplu suçlarda ilk gözaltı kararı gibi sonradan yazılı hale getirilmek üzere sözlü karar alınması mümkün değildir. Yazılı kararda, sürenin neden uzatıldığına da açıklık getirilmelidir.
Bu uzatma süresi, şüphelinin en yakın hakim veya mahkemeye gönderilmesi için gereken zorunlu süreyi içermez ve yukarıda belirtildiği gibi on iki saati aşamaz.
8.3. Terörle Mücadele Kanunundaki Gözaltı Süresi
3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun Geçici 19. maddesi ile bazı suçlar bakımından farklı gözaltı süreleri öngörülmüştü. Ancak söz konusu madde yürürlükten kalktığından bu konuda herhangi bir ayrım kalmamış olup bu suçlar bakımından da genel gözaltı süreleri uygulanacaktır.
9. Yakalama ve Gözaltı Tedbirleri İle Tutuklama Arasındaki Farklar
Tutuklama, Ceza Muhakemesi Kanunu’nda öngörülmüş en ağır koruma tedbiridir. Bu tedbir, kişi hakkında henüz hüküm kesinleşmeden, yani diğer bir ifadeyle kişi ceza almadan, tutukevine konmasını ve özgürlüğünün önemli bir süre boyunca kısıtlanmasını içermektedir. Tutuklama kararı genellikle kişinin suçunun ciddiyeti, kaçma şüphesi, delilleri yok etme veya etkileme riski gibi sebeplerle verilebilir.
Koruma tedbirlerinde ölçülülük ilkesi, hâkim ve Cumhuriyet savcısı tarafından sürekli gözetlenmesi gereken önemli bir prensiptir. Bu ilkeye göre, gözaltı ve yakalama tedbirleri yeterli olduğu durumlarda, kişinin özgürlüğünü daha fazla kısıtlayan tutuklama tedbirine başvurulamaz.
Tutuklamaya ilişkin detaylı bilgi için “Tutuklama ve Tutuklamaya İtiraz” konulu yazımızı inceleyebilirsiniz.
10. Yakalama ve Gözaltına Alma Tedbirlerine İtiraz
Yakalama ve gözaltına alma tedbirlerine itiraz, belirli şartların sağlanmasıyla mümkündür. Bu itiraz süreci şu şekilde işler:
İtiraz Edilebilecek Kişiler: Yakalanan kişi, müdafii, yakalanan kişinin kanuni temsilcisi, eşi, birinci veya ikinci derece kan hısmı bu tedbir kararlarına itiraz edebilir.
İtiraz Yeri: İtiraz Sulh Ceza Hakimliğine yapılmalıdır.
İtiraz Süreci: Sulh Ceza Hakimi, yapılan itirazı yirmi dört saat içinde derhal değerlendirir.
İtirazın Kabul Edilmesi: Eğer yapılan itiraz kabul edilirse, Cumhuriyet savcısı bu karara itiraz edemez. İtirazın kabul edilmesi durumunda veya gözaltına ilişkin süre dolduğunda, yeniden yakalama yasağı devreye girer. Yani kişi hakkında tekrar bu tedbirlere başvurulabilmesi için yeni ve yeterli deliller ortaya çıkmalıdır.
İtirazın Reddedilmesi: Eğer yapılan itiraz reddedilirse, kişinin Cumhuriyet savcılığında hazır bulundurulmasına karar verilir. Cumhuriyet savcısı, bu noktada kişinin tutuklanmasını veya adli kontrol altına alınmasını isteyebilir, ya da kişinin bu tedbirler sonrası serbest bırakılmasına karar verebilir.