Tutuklama, kişinin hürriyetini kısıtlanmasına neden olan ağır bir koruma tedbiri olduğundan kanunda sıkı maddi ve şekli koşullara tabi kılınmıştır. Kanunda öngörülen herhangi bir koşulun yerine getirilmemesi veya tutuklanan kişinin sahip olduğu hakların kullandırılmaması, tutuklamanın hukuka aykırı olması sonucunu doğurur ve tutuklamaya itiraz edilebilir.
Tutuklama tedbiri, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nda düzenlenmiş olan bir koruma tedbiridir ve esasında bir ceza değildir. Dolayısıyla, tutuklanan kişiye “suçlu” gözüyle bakılması doğru değildir.
Tutuklanan kişiye kanunda belirli hakların eksiksiz bir şekilde kullandırılması gerekir. Tutuklanan kişiye sahip olduğu hakların kullandırılmaması yada kötü muamelede bulunulması gibi durumlarda tazminat davası açılabilir.
Yazı İçeriği
1. Tutuklama Kararı Nedir?
Tutuklama, maddi gerçeğin ortaya çıkarılabilmesi ve yargılama sürecinin başarılı bir şekilde tamamlanabilmesi amacıyla, aleyhine suç isnat edilen şüpheli veya sanığın hâkim veya mahkeme kararıyla tutukevine konarak özgürlüğünden yoksun bırakılmasıdır.
Bu noktada hukuka uygun bir tutuklama kararının hangi hallerde verilebileceği ve tutuklama kararını vermeye yetkili makam önem taşımaktadır. Çünkü tutuklama tedbiri sonuçları ağır olan ve kişinin hürriyetini henüz hakkında karar verilmemişken diğer bir ifadeyle suçlu olduğu kesinleşmemişken kısıtladığından sıkı şartlara tabi tutulmuştur.
2. Tutuklanan Kişinin Hakları Nelerdir?
Tutuklama, kişinin hürriyetini kısıtlayan bir karar olması nedeniyle, kanunda sıkı maddi ve şekli koşullara tabi kılınmıştır. Bu nedenle, tutuklama kararı alınırken belirli yasal şartların varlığına ve prosedürlere uyulması gerekmektedir. Kanunda öngörülen herhangi bir gereğin yerine getirilmemesi veya tutuklanan kişinin sahip olduğu hakların kısıtlanması, tutuklamanın hukuka aykırı olması sonucunu doğurabilir ve bu durum tutuklanmaya itiraz edilmesini gerektirebilir. Dolayısıyla, tutuklama sürecinde tutuklanan kişinin haklarına saygı gösterilmesi ve bu hakların eksiksiz bir şekilde sağlanması önemlidir. Tutuklanan kişinin öncelikli hakları aşağıda yer almaktadır.
2.1. Tutuklanma veya Suçlanma Nedenlerini Öğrenme Hakkı
Adil yargılanma hakkının bir gereği olarak, tutuklanan kişi tutuklama veya suçlanma nedeni hakkında bilgilendirilmelidir. Bu kapsamda, tutuklanan şüpheli veya sanığa tutuklama nedenleri ve kendisine yöneltilen suç isnadının derhal bildirilmesi gerekmektedir. Bu bilgilendirme işleminin, kişinin özgürlüğü kısıtlandığı sırada derhal yapılması gerekir. Bunun en önemli sebebi ve amacı kişinin hakkındaki suçlamayı tam olarak öğrenmesi ve bu kapsamda savunma hakkını kullanabilmesidir. Bu bilgilendirme yükümlülüğü, savcılık, kolluk kuvvetleri ve mahkeme tarafından yerine getirilmelidir.
2.2. Haklarını Öğrenme Hakkı
Şüpheli veya sanık tutuklandığında, tüm hakları kendisine bildirilmeli ve bu haklarını nasıl kullanabileceği konusunda yeterli düzeyde aydınlatılmalıdır.
Bu aydınlatma yükümlülüğü, müdafi yardımından yararlanma hakkı, yakınlarına haber verilmesini isteme hakkı, sağlık kontrolü, susma hakkı, gibi tüm hakları kapsamaktadır. Bu aydınlatma yükümlülüğünün derhal yerine getirilmesi gerekmekte olup aksi durum tutuklamanın hukuka aykırı olması sonucunu doğuracaktır.
2.3. Kanıtlara Erişim Hakkı
Tutuklanan bir kişinin kanıtlara erişim hakkı, yasal süreç boyunca savunma yapabilmesi için gerekli olan kanıtlara ulaşma hakkını ifade eder. Bu hak, tutuklanan kişinin adil bir şekilde yargılanma hakkının bir parçasıdır. Tutuklanan bir kişinin, kendisine yöneltilen suçlamalarla ilgili olarak toplanan delillere erişim sağlanmalıdır. Bu, savunma ekibinin delilleri incelemesini, iddia edilen suçlamaları reddetmesini veya lehine delilleri sunmasını sağlar. Ayrıca, tutuklanan kişinin savunma stratejilerini belirleyebilmesi ve savunma pozisyonunu güçlendirmesi açısından kanıtlara erişim hakkı son derece önemlidir.
2.4. Avukat Yardımından Yararlanma Hakkı
Tutuklu, savunması için istediği avukatı seçme hakkına sahiptir. Ayrıca, tutuklunun avukatı ile haberleşmesine hiçbir koşulda engel olunamaz veya kısıtlanamaz.
Tutuklama kararı verilirken avukat bulunması zorunludur ve bu zorunlu müdafilik hallerinden biridir. Tutuklama kararı verilen bir dosya için savunma yapmak son derece önemlidir ve kuvvetli şüphe bulunması nedeniyle bu süreçte profesyonel destek almak son derece önemlidir.
Bu hak, tutuklu kişinin adil bir şekilde savunma yapabilmesi ve hukuki süreçte eşit bir şekilde temsil edilmesini sağlamak amacıyla önemlidir. Profesyonel bir avukatın desteği, tutuklu kişinin savunma hakkını güçlendirir ve adil bir yargılama sürecini sağlar.
2.5. Susma Hakkı
Susma hakkı, şüpheli veya sanığa tanınan en temel haklardan biridir. Susma hakkı, anayasal bir temele dayanır ve şüpheli veya sanığın ifade özgürlüğü ile yakından ilişkilidir. Bu hak çerçevesinde, şüpheli veya sanık kimlik bilgileri dışında sorulan sorulara cevap vermek zorunda değildir. Anayasamızın 38. Maddesi, susma hakkını düzenlemektedir:
Madde 38/5
“Hiç kimse kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz.”
Bu hakkın varlığı, şüpheli veya sanığa yakalama ve gözaltı anında, ifadesi alınmaya başlanmadan önce hatırlatılmalıdır. Aksi takdirde, yani şüpheli veya sanığın sorulan sorulara cevap vermesi adına zorlanması, tutuklamanın hukuka aykırı olması sonucunu doğurur.
Susma hakkının kullanılması, suçu kabul ettiği anlamına gelmez ve aleyhine suçluluk karinesi olarak kullanılamaz.
2.6. Kefaletle (Güvenceyle) Salıverilmeyi İsteme Hakkı
Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 109. maddesi, adli kontrol tedbirlerini düzenler ve bu kapsamda bir suç nedeniyle yürütülen soruşturma veya kovuşturma sürecinde, şüpheli veya sanığın tutuklanması yerine alternatif olarak kefaletle serbest bırakılmasına olanak tanır.
Madde 109 – Adlî kontrol
(1)Bir suç sebebiyle yürütülen soruşturmada, 100 üncü maddede belirtilen tutuklama sebeplerinin varlığı halinde, şüphelinin tutuklanması yerine adlî kontrol altına alınmasına karar verilebilir.
(3) Adlî kontrol, şüphelinin aşağıda gösterilen bir veya birden fazla yükümlülüğe tabi tutulmasını içerir:
f) Şüphelinin parasal durumu göz önünde bulundurularak, miktarı ve bir defada veya birden çok taksitlerle ödeme süreleri, Cumhuriyet savcısının isteği üzerine hâkimce belirlenecek bir güvence miktarını yatırmak.
h) Cumhuriyet savcısının istemi üzerine hâkim tarafından miktarı ve ödeme süresi belirlenecek parayı suç mağdurunun haklarını güvence altına almak üzere aynî veya kişisel güvenceye bağlamak.
Kefaletle serbest bırakma, Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 100. maddesi uyarınca tutuklanabilecek şüpheli veya sanıkların belirli koşullar altında geçici olarak serbest bırakılmasını sağlar. Bu karar, suçun ciddiyeti, kaçma riski ve kamu güvenliği gibi faktörlerin değerlendirilmesiyle hakim tarafından verilir.
Kefaletle serbest bırakma sürecinde, kişi veya yakınları genellikle bir teminat bedeli öder veya mal varlığına el koyulabilir. Bu teminat, şüphelinin duruşmalara katılma ve yargılama sürecine katılma yükümlülüğünü yerine getirmesini ve kaçmamasını sağlamak amacıyla alınır. Teminat, kişinin yükümlülüklerini yerine getirmesi durumunda geri verilir. Ancak, kişi yargılama sürecine katılmaz veya mahkemeye gelmezse, teminat bedeli kaybedilebilir ve kişi yeniden tutuklanabilir.
2.7. Yakınlarıyla Görüşme Hakkı
İnfaz Kanunu’nun 114. maddesine göre soruşturma ve kovuşturma evrelerinde tutuklanmış kişiler tutuldukları kurumun bu husustaki genel düzenine uymak üzere ziyaretçi kabul edebilirler. Ancak soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı, kovuşturma evresinde hâkim veya mahkeme, soruşturmanın veya davanın selameti bakımından tutuklunun ziyaretçi kabulünü yasaklayabilir veya bu hususta kısıtlamalar koyabilir.
Aynı maddenin üçüncü fıkrasına göre de tutukluların yazılı haberleşmeleri ile telefonla görüşmeleri, soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı, kovuşturma evresinde hâkim veya mahkemesince kısıtlanabilir.
Tutuklu kişinin avukatıyla (müdafiyle) olan haberleşmesi ve görüşmeleri kesinlikle engellenemez veya kısıtlanamaz. Bu, temel bir savunma hakkıdır ve hukuki süreçte adil bir şekilde savunma yapabilmesi için tutuklunun avukatıyla etkili bir iletişim kurabilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla, hukuk kurallarına göre, tutuklu kişinin avukatıyla görüşmesine ve haberleşmesine herhangi bir şekilde müdahale edilemez.
2.8. Tutukevindeki Koşullara İlişkin Haklar
Tutukevindeki koşulların, insani koşullara ve asgari standartlara uygun olması gerekmektedir. Tutukluların insanlık onuruna saygı gösterilerek barındırılmaları ve sağlıklarının korunması sağlanmalıdır. Özellikle aşırı kalabalık, sağlıksız çevre koşulları ve yetersiz beslenme gibi faktörler, tutukluların sağlığını olumsuz etkileyebilir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, uygun olmayan koşullar altında bulunan tutuklu ve hükümlülerin insan onurunun ihlal edildiğini ve bu durumun insanlık dışı veya onur kırıcı muamele olarak kabul etmektedir. Ayrıca, Mahkeme, bu tür koşulların aşağılayıcı muamele teşkil etmesi nedeniyle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 3. Maddesi’nde yer alan insanlık dışı ve onur kırıcı muamele yasağının ihlal edildiğine hükmetmektedir.
3. Tutuklama Kararına İtiraz
Ceza muhakemeleri kanunu Madde 104 ceza yargılaması sürecinin her aşamasında Tutuklamaya ve tutukluluğun devamına, ilişkin kararlara karşı itiraz edilebileceğini düzenlemiştir.
CMK Madde 104 – Şüpheli veya sanığın salıverilme istemleri
(1) Soruşturma ve kovuşturma evrelerinin her aşamasında şüpheli veya sanık salıverilmesini isteyebilir.
(2) Şüpheli veya sanığın tutukluluk hâlinin devamına veya salıverilmesine hâkim veya mahkemece karar verilir. Bu kararlara itiraz edilebilir.
(3) Dosya bölge adliye mahkemesine veya Yargıtaya geldiğinde salıverilme istemi hakkındaki karar, bölge adliye mahkemesi veya Yargıtay ilgili dairesi veya Yargıtay Ceza Genel Kurulunca dosya üzerinde yapılacak incelemeden sonra verilir; bu karar re’sen de verilebilir.
Bu kapsamda şüpheli veya sanık, yasal temsilcisi, müdafii ve şüpheli veya sanığın eşi tutuklama kararına itiraz edebilir. İtiraz Ceza Muhakemesi Kanununun 268. maddesinde bir kanun yolu olarak düzenlenmiştir.
Hâkim veya mahkeme kararına karşı itiraz, kanunun ayrıca hüküm koymadığı hâllerde 35 inci maddeye göre ilgililerin kararı öğrendiği günden itibaren yedi (7) gün içinde kararı veren mercie verilecek bir dilekçe veya tutanağa geçirilmek koşulu ile zabıt kâtibine beyanda bulunmak suretiyle yapılır. (CMK madde 268/1)
ÖNEMLİ NOT: 7499 sayılı Kanunun 37 nci maddesiyle 1/6/2024 tarihinde yürürlüğe girmek üzere bu fıkrada yer alan “yedi gün” ibaresi “iki hafta” şeklinde değiştirilmiştir.
Bunun yanında tutukluluğun gözden geçirilmesi üzerine verilen tutukluluğun devamı kararlarına da aynı şekilde itiraz edilebilir.
Tutuklamanın her aşamasında şüpheli veya sanık tahliyesini isteyebilir. Bu istem üç (3) gün içinde sonuca bağlanmalıdır. (Örgütlü suçlarda bu süre yedi (7) gündür.) Tahliye talebinin reddine ilişkin kararlara da itiraz edebilir.
Konuyla ilgili daha detaylı bilgi almak için Tutuklama Nedenleri ve Tutuklamaya İtiraz başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
4. Haksız Tutuklama Nedeniyle Tazminat Davası
Bir koruma tedbiri olan tutuklama da, araçtır ve ancak kanunda öngörülen azami sürelerce uygulanabilir diğer bir ifadeyle geçicidir. Tutuklama bu kapsamda bir ceza değildir ve bir cezalandırma yahut caydırma aracı olarak kullanılmaması gerekir. Tutuklama esas itibariyle en ağır koruma tedbiridir. Zira bu tedbirde suçluluğu henüz kesinleşmemiş bir kişi özgürlüğünden azımsanamayacak bir süre için yoksun bırakılmaktadır.
Bu nedenle tutuklama kanunda daha ağır şartlara tabi kılınmıştır. Bu şartlardan birine dahi aykırılık olması durumu ise tutuklamayı hukuka aykırı kılar. Bu kapsamda haksız ve hukuka aykırı olarak özgürlüğünden yoksun bırakılan kişinin devlete karşı tazminat talep hakkı bulunmaktadır.
Bu tazminat hakkı, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 141. maddesinde düzenlenmiştir;
CMK Madde 141- Tazminat istemi
(1) Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında;
a) Kanunlarda belirtilen koşullar dışında yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilen,
b) Kanunî gözaltı süresi içinde hâkim önüne çıkarılmayan,
c) Kanunî hakları hatırlatılmadan veya hatırlatılan haklarından yararlandırılma isteği yerine getirilmeden tutuklanan,
d) Kanuna uygun olarak tutuklandığı hâlde makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında hüküm verilmeyen,
e) Kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen,
f) Mahkûm olup da gözaltı ve tutuklulukta geçirdiği süreleri, hükümlülük sürelerinden fazla olan veya işlediği suç için kanunda öngörülen cezanın sadece para cezası olması nedeniyle zorunlu olarak bu cezayla cezalandırılan,
g) Yakalama veya tutuklama nedenleri ve haklarındaki suçlamalar kendilerine, yazıyla veya bunun hemen olanaklı bulunmadığı hâllerde sözle açıklanmayan,
h) Yakalanmaları veya tutuklanmaları yakınlarına bildirilmeyen,
i) Hakkındaki arama kararı ölçüsüz bir şekilde gerçekleştirilen,
j) Eşyasına veya diğer malvarlığı değerlerine, koşulları oluşmadığı halde elkonulan veya korunması için gerekli tedbirler alınmayan ya da eşyası veya diğer malvarlığı değerleri amaç dışı kullanılan veya zamanında geri verilmeyen,
k) Yakalama veya tutuklama işlemine karşı Kanunda öngörülen başvuru imkânlarından yararlandırılmayan, Kişiler, maddî ve manevî her türlü zararlarını, Devletten isteyebilirler.
(2) Birinci fıkranın (e) ve (f) bentlerinde belirtilen kararları veren merciler, ilgiliye tazminat hakları bulunduğunu bildirirler ve bu husus verilen karara geçirilir.
(3) Birinci fıkrada yazan hâller dışında, suç soruşturması veya kovuşturması sırasında kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk hâlleri de dâhil olmak üzere hâkimler ve Cumhuriyet savcılarının verdikleri kararlar veya yaptıkları işlemler nedeniyle tazminat davaları ancak Devlet aleyhine açılabilir.
(4) Devlet, ödediği tazminattan dolayı görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle görevini kötüye kullanan hâkimler ve Cumhuriyet savcılarına bir yıl içinde rücu eder.
Haksız tutuklama öncelikle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 5. maddesinde güvence altına alınan “kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı” nı ihlal etmektedir. Bu nedenle söz konusu sözleşmeye dayanılarak tazminat talebi de mümkündür.
Kanunda belirtilen koşullar dışında tutuklanan ve tutukluluğun devamına karar verilen, kanuni hakları hatırlatılmadan veya bu haklardan yararlanma isteği yerine getirilmeyen, kanuna uygun olarak tutuklandığı halde makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan, tutuklama yasağı söz konusu olmasına rağmen tutuklama kararı verilen kısacası tutuklama tedbiri kanunda öngörülen düzenlemelere aykırı uygulanan kişinin tazminat talep etme hakkı doğacaktır. Talep edilecek tazminat maddi ve manevi tazminat olabilir.
Talep Edilebilecek Süre: Tutuklama nedeniyle tazminat davası hukukumuzda belirli koşullara bağlanmıştır. İlk olarak tutuklama nedeniyle tazminat davası karar veya hükümlerin kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her halde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat isteminde bulunabilir. (CMK m. 142)
Talep Edilecek Mercii: Tutuklama nedeniyle tazminat istemi, zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesinde ve eğer o yer ağır ceza mahkemesi tazminat konusu işlemle ilişkili iste ve aynı yerde başka bir ağır ceza dairesi yoksa, en yakın yer ağır ceza mahkemesinde karara bağlanır.
Tazminat isteminde bulunan kişinin dilekçesine, açık kimlik ve adresini, zarara uğradığı işlemin ve zararın nitelik ve niceliğini kaydetmesi ve bunların belgelerini eklemesi gereklidir.
Söz konusu davada karar duruşmalı olarak verilir. Karara karşı istemde bulunan, Cumhuriyet savcısı veya Hazine temsilcisi, istinaf yoluna başvurabilir.
Kararın İcraya Konulması: Söz konusu dava neticesinde tazminata hükmedilmesi halinde tazminata ilişkin mahkeme kararı, kesinleşmeden ve idari başvuru süreci tamamlanmadan icra takibine konulamaz. Dolayısıyla ilgili bedelin ödenmesi için ilk önce idareye başvurmak gereklidir ve kararın kesinleşmesi gerekmektedir. Kesinleşen mahkeme kararında hükmedilen tazminat ile vekâlet ücreti, davacı veya vekilinin davalı idareye yazılı şekilde bildireceği banka hesap numarasına, bu bildirimin yapıldığı tarihten itibaren otuz gün içinde ödenir.
Tazminat Talep Edemeyecek Kişiler:
Aşağıdaki kişiler tazminat talep edemeyecek kişiler arasında sayılmıştır. (CMK m. 144)
- Tazminata hak kazanmadığı hâlde, sonradan yürürlüğe giren ve lehte düzenlemeler getiren kanun gereği, durumları tazminat istemeye uygun hâle dönüşenler,
- Genel veya özel af, şikâyetten vazgeçme, uzlaşma gibi nedenlerle hakkında kovuşturmaya yer olmadığına veya davanın düşmesine karar verilen veya kamu davası geçici olarak durdurulan veya kamu davası ertelenen veya düşürülenler,
- Kusur yeteneğinin bulunmaması nedeniyle hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verilenler,
- Adlî makamlar huzurunda gerçek dışı beyanla suç işlediğini veya suça katıldığını bildirerek gözaltına alınmasına veya tutuklanmasına neden olanlar.
Tazminatın Geri Alınması: Kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararı sonradan kaldırılarak, hakkında kamu davası açılan ve mahkûm edilenlerle, yargılamanın aleyhte yenilenmesiyle beraat kararı kaldırılıp mahkûm edilenlere ödenmiş tazminatların mahkûmiyet süresine ilişkin kısmı, Cumhuriyet savcısının yazılı istemi ile aynı mahkemeden alınacak kararla kamu alacaklarının tahsiline ilişkin mevzuat hükümleri uygulanarak geri alınır. Bu karara itiraz edilebilir.
İftira konusunu oluşturan suç veya yalan tanıklık nedeniyle gözaltına alınma ve tutuklama halinde; Devlet, iftira eden veya yalan tanıklıkta bulunan kişiye de rücu eder.
5. Ceza Yargılaması Sürecinde Avukat Bulundurmanın Önemi
Hukuki Bilgi ve Deneyim: Ceza yargılaması karmaşık bir süreçtir ve yasal prosedürler, kanunlar ve mahkeme kararları konusunda uzmanlık gerektirir. Bir avukat, bu alanda uzmanlaşmıştır ve şüpheli veya sanığa yasal rehberlik sağlayabilir. Avukatın hukuki bilgi ve deneyimi, müvekkilin haklarını korumasına, savunma stratejisini oluşturmasına ve en iyi savunmayı sunmasına yardımcı olur.
Hakların Korunması: Her bireyin adil bir yargılanma hakkı vardır. Bir avukat, müvekkilin haklarını korur ve yasal süreç boyunca bu hakların ihlal edilmesini önler. Avukat, arama, gözaltı, sorgulama ve diğer yasal süreçler sırasında müvekkilin haklarını savunur.
Savunma Stratejisi Oluşturma: Avukat, müvekkilin durumunu değerlendirir, kanıtları inceler ve savunma stratejisi oluşturur. Bu strateji, mahkemede müvekkilin lehine olacak şekilde delillerin sunulmasını ve argümanların yapılmasını içerir.
Mahkemede Temsil: Avukat, mahkeme önünde müvekkilin temsilcisidir. Mahkeme duruşmalarında, avukat müvekkilin haklarını savunur, tanıkları sorgular, delilleri sunar ve savunma argümanlarını sunar.
Bu nedenlerden dolayı, ceza yargılaması sürecinde bir avukatın varlığı önemlidir ve müvekkilin adil bir şekilde temsil edilmesini sağlar.