İmar planı; basit çizimlerin çok ötesinde, insan ve çevre ilişkisini esas alan, sosyolojik temelli tasarımlar olup kamu yararı karşılığında özel mülkiyet hakkına müdahale edilmesi durumunu ortaya çıkarmaktadır. Mevzuatımızdaki imar planları hiyerarşik olarak, bölge planı, çevre düzeni planı, nazım imar planı ve uygulama imar planı olarak sıralanır. İdarenin, yaptığı imar planı ve düzenlemesinde birtakım temel ölçütleri dikkate almaması halinde açılacak davalar neticesinde söz konusu imar planının iptali gündeme gelebilecektir.
İmar planının mahkemece yapılacak yargılama sonucunda iptaline karar verilmesi halinde; önceki imar planına dayanarak yapılan işlemler için de birtakım sonuçlar doğacaktır. Bu doğrultuda, bir imar planının iptali, tek başına bu plana göre tesis edilen işlemi ortadan kaldırmamaktadır.
1. İmar Hukukunda Planlar
İmar düzenlemelerinin temel amacı, fen, sağlık ve çevre şartlarına uygun planlamanın yapılması olup imar planları 3194 sayılı İmar Kanunu’na göre hazırlanmaktadırlar. Bu doğrultuda imar hukukunda planlar, kapsadıkları alan ve amaçları açısından ikiye ayrılır:
- Bölge Planları
- İmar Planları(Nazım İmar Planı- Uygulama İmar Planı)
2. İmar Planları Hiyerarşisi
İmar planları ayrıca kademelendirilmiş olup bu kademelendirmeye göre planlar arasında bir hiyerarşi vardır:
Bölge Planı
Yerleşmelerin gelişme potansiyelini, sosyoekonomik gelişme eğilimlerini, sektörel hedefleri, faaliyet ve alt yapıların dağılımını belirler. Bölge planı gerekli görülen hallerde Devlet Planlama Teşkilatı tarafından yapılır veya yaptırılır.
Çevre Düzeni Planı
Ülke ve bölge plan kararlarına uygun olarak konut, sanayi, tarım, turizm, ulaşım gibi yerleşme ve arazi kullanılması kararlarını belirler.
Nazım İmar Planı
Nazım imar planı mevcut bir bölge veya çevre düzeni planı varsa bunlara uygun olarak hazırlanmalıdır. Hâlihazır haritalar üzerine, varsa kadastral durumu işlenmiş olarak çizilir ve arazi parçalarının genel kullanış biçimlerini gösterir. Uygulama imar planlarının hazırlanmasına esas teşkil eder. Bu plan 1/5000 ile 1/25000 arası ölçekte olabilir.
Uygulama İmar Planı
Tasdikli hâlihazır haritalar üzerine, varsa kadastral durumu işlenmiş olarak nazım imar planına göre çizilir. Çeşitli bölgelerin yapı adalarını yolları ve uygulama için gerekli uygulama etaplarını ve diğer bilgileri ayrıntıları ile gösterir. Bu plan 1/1000 ölçektedir.
İmar Planları arasındaki bu hiyerarşi gereği; alt kademedeki plan, üst kademedeki planda yer alan planlama ana ilkeleri ve kararlarına uygun olmalıdır.
Çevre Düzeni Planı – Nazım İmar Planı İlişkisi
Bir yerde çevre düzeni planı yapılmasa dahi nazım imar planı yapılabilir. Ancak üst plan olan çevre düzeni planı sonradan yapılırsa ve nazım imar planı buna aykırıysa kural olarak nazım imar planının değiştirilmesi gerekmektedir.
Nazım İmar Planı – Uygulama İmar Planı İlişkisi
Nazım imar planı olmadan, uygulama imar planı yapılamaz. Ancak bir yerde nazım imar planı iptal edilmişse, ona dayanarak yapılan uygulama imar planı da kendiliğinden iptal olmaz. Bu halde uygulama planı yapımında yetkili idare tarafından durum değerlendirilerek gerekli görülmesi halinde uygulama planı revize edilecek veya yürürlükten kaldırılacaktır.
3. İmar Planlarına Karşı Dava Yolu
İmar planları birer idari işlemdir. “İdari İşlemlere İtiraz ve İptal Davası” yazımızda detaylıca bahsedildiği üzere, idarenin her türlü işlem ve eylemi gibi imar planları aleyhine de iptal davası açılabilir.
Diğer taraftan, imar planlarının iptal davasına konu edilmesine sebep olabilecek hukuka aykırılıklara ilişkin örnekler ve detaylı bilgi için “İmar Planlarının İptal Sebepleri” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
4. İptal Davası Açmadan Önce İdareye Başvuru Şartı
İmar Kanunu madde 8’ e göre, ilgililer imar planlarının ilanından sonra bir ay süreyle bu planlara itiraz edebilir. Belediye meclisi bu itirazları on beş gün içinde inceler ve kesin karara bağlar. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu (İYUK) ’na göre iptal davası açmadan önce itiraz yolu, zorunlu bir başvuru yolu değildir. Dolayısıyla imar planına itiraz etmeyen kişilerin de bu planların iptali istemi ile dava açmaları mümkündür.
5. Dava Açma Ehliyeti
İmar uygulamaları, kamu yararını yakından ilgilendirdiği için ehliyet koşulu da buna göre değerlendirilir. Örneğin sendikalar ve meslek kuruluşları gibi sivil toplum örgütleri, üyelerini ilgilendiren ve tüzüklerinde yazan konularda dava açmaya ehildir.
Nitekim Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu’nun 15.10.2015 tarih ve 2015/3346 Esas, 2015/3526 Karar sayılı ilamına göre de davacı sendikanın kuruluş amacı dikkate alınarak açılan davada, sübjektif ehliyetinin (menfaat koşulu) bulunduğu sonucuna varılmıştır.
Açılacak davada, imar planını yapmaya yetkili idare hasım olarak gösterilmelidir.
6. Kesin ve Yürütülebilir İdari İşlem Koşulu
İmar planları, İmar Kanunu madde 8’deki usule göre onaylanarak yürürlüğe girer. Dolayısıyla planların kesinleşmesi için, bir ay süreyle askıya çıkarılarak ilan edilmeleri gerekmektedir. İmar planları onaylanmakla yürürlüğe girse de kesinleşmesi için ilan edilmeleri gerekmektedir. Dolayısıyla ilan süresi geçmeden dava açılırsa, açılan dava, ilk inceleme aşamasında reddedilecektir.
7. İptal Davalarında Görevli ve Yetkili Mahkeme
Görevli Mahkeme; İmar planları, idari işlemdir. Bu planlara karşı idare mahkemesinde iptal davası açılabilir. Ancak imar planı, Bakanlık düzeyinde yapılmışsa ülke çapında uygulanacak düzenleyici işlem niteliği sebebi ile Danıştay Kanunu madde 24 gereği iptal davası, ilk derece mahkemesi sıfatıyla Danıştay’da görülecektir.
Yetkili Mahkeme; İmar planına konu taşınmazın bulunduğu yer idare mahkemesi yetkilidir.
8. İptal Davalarında Zamanaşımı
İmar planlarına karşı bir aylık askı süresi içinde itiraz edilmesi halinde; dava açma süresi, zımni ret veya ret kararının tebliğinden itibaren başlayacaktır.
Ancak iptal davasında idareye başvuru zorunlu bir yol olmadığından imar planına itiraz edilmese de, askı süresinin bitmesinden itibaren altmış gün içinde dava açılabilir.
İmar planları düzenleyici işlemler olduğu için, İdari Yargılama Usulü Kanunu madde 7/4 hükmü gereği dava açma süresi, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlamaktadır. Ancak düzenleyici işlemlerin uygulanması üzerine, dava açma süresinin canlanması gündeme gelecektir. Bu konuda detaylı bilgi için “İdari Yargıda Dava Açma Süresinin Canlanması” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
9. Sıkça Sorulan Sorular
Türk Hukuku, tarafların mahkemelerde kendilerini bizzat savunmalarına ve temsil etmesine imkan tanımakta olup, tarafların mahkemelerde temsil edilmek için avukat tutması, bazı istisnalar dışında zorunlu değildir. Bu kapsamda İdare Mahkemelerinde de idare hukuku avukatı tutma zorunluluğu bulunmamaktadır.
Ancak İdare Hukuku mevzuatının karmaşık yapısı, İdari Yargılama Usul Kanununda yer alan sürelerin kesin ve kısa oluşu gibi nedenlerle, dava sürecinin hukukçu olmayan kişiler tarafından yürütülmesi halinde, gerek şekil, gerekse de esas açısından telafisi mümkün olmayan hatalı işlemler yapılabilir. Son derece ayrıntılı düzenlemeler içeren idari yargı sürecinde hak kaybına uğranılmaması için, herhangi bir işlem yapılmadan önce “İdare Hukuku” alanında hizmet veren avukatlardan hukuki destek alınmasını tavsiye ederiz.
İmar planı bulunan ve daha öncesinde imar uygulaması yapılmamış bir alanda öncelikle İmar Kanunu m.18’in uygulanması gerekmektedir. Kanun’un 15. ve 16. maddelerinde yer alan ifraz veya tevhit işlemleri ancak daha öncesinde imar planına uygun bir şekilde 18. madde uygulaması yapılan alanlarda yapılabilir.
Planlar arası hiyerarşi gereği nazım imar planının çevre imar planına uygun olması gerekmektedir. Nazım imar planı, kendisinden sonra hazırlanmış çevre imar planına aykırı olursa nazım imar planının çevre imar planına uygun olacak şekilde değiştirilmesi gerekir.
Parselasyon planlarının, imar planlarının kesinleşmesinden itibaren beş yıl içinde yapılması ve onaylanması gerekmektedir.
Bir alanda parselasyon düzenlemesi yapıldıktan sonra, taşınmaz sahibine yapılaşabileceği bir imar parselinden hisse verilmesi gerekir. Kişiye yapı adasında hisse verilmesi gerekirken, yeşil alan ve park alanından hisse verilmesi, parselasyon işleminin hukuka aykırı olmasına yol açacaktır.
Taşınmaz sahiplerince ilk parsellerin tevhit ve ifrazı sırasında yapılan hibenin, taşınmazdan alınacak düzenleme ortaklık payından düşürülmesi gerekmektedir. Taşınmaz sahibince önceden yapılan terk dikkate alınmadan fazladan düzenleme ortaklık payı kesintisi yapılması hukuka aykırı olacak ve parselasyon işleminin iptaline yol açabilecektir.
Bu yazı yalnızca bilgilendirme amaçlı yayımlanmış olup, tüm hakları Kulaçoğlu Hukuk Bürosu’na aittir. İdare Hukuku mevzuatı ve özellikle de İdari Yargılama Usul Kanunu, diğer hukuk alanlarına nazaran daha ayrıntılı sayılabilecek kurallar içermekte olup, hak kaybına uğranılmaması açısından, herhangi bir işlem yapılmadan önce “İdare Hukuku” alanında hizmet veren avukatlardan hukuki destek alınmasını tavsiye ederiz.
İhraz edebilirmiyim Kısa zaman da cevap verirseniz sevinirim Kolay gelsin.
İnşaat yapılan alanda bu zamana kadar bitişik bir yapı yoktur .Benim arsamdan 5 m mesafe bırakarak evimi yaptım. Şimdi ise inşaat yapan kişi inşaatın alt katını iş yeri gösterdiği için Benim arsamın sfırından temel atmaktadır. Bu şekilde yapabilir mi ihtiraz hakkım var mı?