Kamulaştırma kavramına, Anayasamızın 46. Maddesinde yer verilmiş olup, Devlet ve kamu tüzel kişilerinin; kamu yararının gerektirdiği hallerde, karşılıklarını peşin ödemek şartıyla, özel mülkiyette bulunan taşınmaz malların, tamamını veya bir kısmını, kamulaştırmaya ve bunlar üzerinde idari irtifaklar kurmaya yetkili, olduğu kabul edilmiştir.
Kamulaştırma usul ve esasları çeşitli kanunlar ile düzenlenmiş olmasına rağmen, kimi zaman, idare tarafından usul ve esaslara uyulmaksızın, bedeli nakden ve peşin ödenmeksizin, mülkiyet hakkına müdahalede bulunulduğu (taşınmazlara kamulaştırılmaksızın el atılması suretiyle, kamu hizmetine ayrıldığı) görülmektedir. Mülkiyet hakkına müdahale, (taşınmazların kamulaştırılmaksızın kamu hizmetine ayırma) kamulaştırma işlemleri tamamlanmaksızın taşınmaza el koyma şeklinde olabileceği gibi, fiili veya imar uygulamaları ile de olabilmektedir. İşte idarenin usul ve yasalara aykırı olan bu müdahalesi kamulaştırmasız el atma şeklinde tanımlanmaktadır.
Kamulaştırma Kanunun geçici 6. Maddesi kamulaştırılmaksızın kamu hizmetine ayrılan taşınmazların bedel tespitine ilişkin olup, usule yönelik hükümler içermektedir. Kanuna sonradan eklenen geçici madde ile, “kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış veya kamulaştırması hiç yapılmamış olmasına rağmen 9/10/1956 tarihi ile 4/11/1983 tarihi arasında fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu yararına ilişkin bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taşınmazlara veya kaynaklara kısmen veya tamamen veyahut irtifak hakkı tesis etmek suretiyle malikin rızası olmaksızın fiili olarak el konulması sebebiyle, mülkiyet hakkından doğan talepler, bedel talep edilmesi hâlinde bedel tespiti ve diğer işlemler bu madde hükümlerine göre yapılır.” şeklinde düzenleme getirilmiştir.
UZLAŞMA
Kamulaştırma Kanunun geçici 6. Maddesine göre yapılacak işlemlerde öncelikle uzlaşma usulünün uygulanması dava şartı olarak belirlenmiştir. Kamulaştırılmaksızın el atılan taşınmazların bedellerine ilişkin dava açılmadan önce uzlaşma usulünün uygulanması gerekmektedir. Aksi takdirde, davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilecektir. Uzlaşmanın taşınmaz malikin talebi üzerine olabileceği gibi, idarenin daveti ile de mümkündür. Uygulama genel hatlarıyla şöyle gerçekleşmektedir;
İdarenin uzlaşma daveti veya malikin uzlaşma talebi üzerine, fiilen el konulan taşınmazın veya irtifak hakkının değeri, idarenin davet tarihi veya malikin uzlaşma talep tarihi itibariyle kıymet takdir komisyonu marifetiyle taşınmazın nitelikleri nazara alınarak belirlenecektir.
Taşınmazın veya irtifak hakkının değer tespiti yapıldıktan sonra, malik uzlaşma komisyonunca Tebligat Kanunu hükümlerine göre, uzlaşma görüşmelerine davet edilir. Uzlaşma görüşmelerine davet, idarenin daveti veya malikin müracaat tarihinden itibaren en geç altı ay içerisinde ve tahmini değer bildirilmeksizin yapılır.
Uzlaşma; idareye ait taşınmazın trampası, idareye ait taşınmaz üzerinde sınırlı ayni hak tanınması veya imar mevzuatı çerçevesinde başka bir yerde imar hakkı kullandırılması suretiyle veya bunların mümkün olmaması hâlinde nakdi bedel üzerinden yapılabilir. Maddede açıkça nakdi ödemenin ancak diğer olasılıkların gerçekleşmemesi halinde mümkün olabileceği belirtilmiştir.
Uzlaşma görüşmeleri, hukuki veya fiili engel bulunmadığı takdirde davete icabet tarihinden itibaren en geç altı ay içinde sonuçlandırılır ve uzlaşmaya varılıp varılmadığı, malik veya temsilcisi ile komisyon üyeleri tarafından imzalanan bir tutanağa bağlanır. Bu tutanak ile uzlaşma görüşmelerine ilişkin bilgi ve belgeler, açılacak davalarda taraflar aleyhine delil teşkil etmez.
Uzlaşmaya varılması hâlinde, üzerinde uzlaşılan hakkın türünü, tanınma şart ve usullerini, nakdi ödemede bulunulacak ise miktarını ve ödeme şartları ile taşınmazların tesciline veya terkinine dair muvafakati de ihtiva eden bir sözleşme akdedilerek bu sözleşme çerçevesinde işlem yapılır ve uzlaşma konusu taşınmazlar resen tapuya tescil veya terkin edilir.
Uzlaşılan bedel peşin ödenebileceği gibi, sonraki yıllara etki edecek şekilde taksitli olarak da ödenebilir. Madde metninde taksit sayısına ilişkin sınır getirilmemiş olup, taksitler yasal faiziyle birlikte ödenecektir.
BEDEL TESPİTİ DAVASI
İdare ve malik arasında uzlaşma sağlanamadığı takdirde, uzlaşma tutanağının tanzim tarihinden itibaren üç ay içerisinde malik veya idare tarafından bedel tespiti davası açılabilecektir. Davada bilirkişi incelemesiyle taşınmazın değeri taşınmazın nitelikleri nazara alınarak belirlenerek, taşınmazın veya hakkın idare adına tesciline veya terkinine hükmedilir. Terkin ve tescile ilişkin kararlar kesin olup, bedel tespitinin temyizi mümkündür. Kesinleşen bedel, idarenin bütçe imkanları doğrultusunda taksitler halinde de ödenebilecektir. Yine idare tarafından nakdi ödeme yerine idareye ait taşınmazın trampası, idareye ait taşınmaz üzerinde sınırlı ayni hak tanınması veya imar mevzuatı çerçevesinde başka bir yerde imar hakkı kullandırılması teklif edilebilecektir.
Bu maddenin bedele ilişkin hükümleri, daha önce kamulaştırmasız el koyma nedeniyle tazminat davası açmış olup, davaları süre nedeniyle reddedilenler hakkında da uygulanacaktır. Ancak daha önce tazminat almaya hak kazanmış olanlara bu madde uygulanmayacakken, henüz tazminatı ödenmemiş olanlara idare tarafından trampa, uzlaşma veya imar hakkı kullandırılması teklif edilebilir.
Bedel tespiti davalarında, mahkeme ve icra harçları ve vekalet ücretleri maktu olarak belirlenecektir.
Önemle belirtmek gerekir ki; imar uygulamalarından dolayı oluşacak ihtilaflar nedeniyle açılacak, kamulaştırmasız el atma davaları idari başvurular yapıldıktan sonra idari yargıda açılacaktır.
Kamulaştırmasız el atmaya konu olan taşınmazsın 5 mirasçısı vardır. 2 tanesi idareye başvurdu olumsuz sonuç alındı dava açıldı. Diğer 3 tane dava arkadaşı olarak davaya katılmak istiyor. İdareye başvurmaları gerekir mi?
Kamulaştırmasız el atma davası açılabilmesi için gerekli şartlar şunlardır: Taşınmazın özel hukuk kişisinin mülkiyetinde olması, taşınmaz üzerinde kamulaştırma yapılmaksızın fiilen taşınmaza el konulması, el koymanın kamu yararı amacıyla yapılmış olması, el koymanın hukuka aykırı olması ve el koymanın kalıcı olmasıdır. Fiilen taşınmaza el konulması ve aktif bir biçimde kullanılması niteliği gereği el koymanın kalıcı olduğu sonucu doğurmaktadır. Gerekli bütün şartların mevcut olması halinde araziyi kullanan idareye karşı kamulaştırmasız el atma davası açılabilecektir.
Özellikle belirtmek isteriz ki, soru ve yorumlarınıza vermiş olduğumuz cevaplar, bilgilendirme niteliğinde olup, hak kaybına uğramamanız açısından, detaylı bilgi için avukat bir meslektaşımıza müracaat etmenizi tavsiye ederiz.