İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 42. Maddesine göre para ve teminat borçları için ilamsız takip (genel haciz) yoluyla takip başlatılması için alacaklının herhangi bir senet, belge ya da ispat aracına ihtiyacı yoktur. Alacaklı icra dairesine hitaben hazırlayacağı takip talebi ile icra takibi yapabilir. Alacaklıya tanınan bu hak karşısında borçluyu korumak için İİK m. 62’de borçlunun kendisine ödeme emri tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde borca itiraz edebileceği ve icra takibini durdurabileceği hüküm altına alınmıştır. Borçlunun itirazı hükümden düşürülmedikçe takip duracak ve alacaklı alacağını tahsil için icra dosyasında işlem yapamayacaktır. Borçlu tarafından yapılan itirazın hükümden düşürülmesi için İİK m.67’de alacaklının, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptali sağlayabileceği düzenlenmiştir. Kanun hükmünden de açıkça anlaşılacağı üzere itirazın iptali davası genel hükümlere göre alacağının niteliğine göre belirlenecek görevli mahkemelerde görülecektir. Yetkili mahkeme de alacağın niteliğine göre belirlenecektir.
Yazı İçeriği
1. İlamsız İcra Takibi ve Takibe İtiraz
2. İtirazın İptali Davası Açılmasının Şartları
3. İtirazın İptali Davası Yargılama Usulü
4. İtirazın İptali Davasında İcra – İnkar ve Kötüniyet Tazminatı
5. İtirazın İptali Davasında Verilen Hükmün İcrası
6. İtirazın İptali Davasında Zorunlu Dava Şartı Arabuluculuk
7. İtirazın İptali Davasında Harç ve Masraf
8. İtirazın İptali Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme
9. İtirazın İptali Davasının Açılmasında Hak Düşürücü Süre ve Zamanaşımı
İlamsız icra takibinin ortada bir alacak söz konusu değilken bile açılması mümkün olup alacaklının icra dairesine takip talebi vermesi ve icra masraflarını ödemesi yeterlidir. Ancak itirazın iptali davası icra takibi gibi basit bir süreç olmayıp alacak, tazminat, iş davalarında nasıl yargılama yapılıyorsa o şekilde yargılama yapılmaktadır. Genel hükümlere göre yargılama yapılması sebebiyle alacaklı dava dilekçesinde, borçlu ise cevap dilekçesinde iddia, savunma ve delillerini bildirmek zorundadır. İtirazın iptali davasında kanunen delil kabul edilmiş her türlü delile dayanılması mümkündür. Genel hükümlere göre yapılan yargılama neticesinde aleyhine karar çıkan taraf vekâlet ücreti, yargılama gideri, icra-inkar veyahut kötüniyet tazminatı ödemek durumunda kalabilecektir.
1. İlamsız İcra Takibi ve Takibe İtiraz
İcra ve İflas Kanunu 42. Maddesine göre para ve teminat borçları için alacaklının ilamsız takip (genel haciz) yoluyla takip başlatabileceği düzenlenmiştir. Alacaklının bu takibi başlatabilmesi için herhangi bir senet, belge ya da ispat aracını icra dairesine sunmasına gerek yoktur. Takip dayanağı sunulması gerekmemekle beraber borçlunun borcu sebebini anlaması ve takibe itiraz olması halinde açılacak davalarda elinin güçlenmesi için alacaklı tarafından borcun dayanağına ilişkin belge sunulmaktadır. Uygulamada en çok;
- Faturaya dayalı ilamsız icra takibi,
- Cari hesap yada cari hesap mutabakatına dayalı ilamsız icra takibi,
- Sözleşmeye dayalı ilamsız icra takibi,
- Tespit niteliğindeki mahkeme kararına dayalı ilamsız icra takibi,
- Kambiyo vasfını yitirmiş senet ve çeke dayalı ilamsız icra takibi,
- Banka ödeme dekontuna dayalı ilamsız icra takibi,
yapılmaktadır. Ancak belgeye dayalı icra takibi yapılması takibin niteliğini ve itiraz edilebilirliğini değiştirmemektedir.
Alacaklının takip talebi üzerine hazırlanan ödeme emri borçluya tebliğ edilir. Borçlu icra dairesine giderek dosya hesabı yaptırıp borcu ödeyebileceği gibi ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde borca, takibe, yetkiye ve faize itiraz edebilir. Bu itiraz süresinde ise icra dairesi takibin durdurulmasına karar verir.
İtirazın nasıl ne şekilde yapılacağı, içeriği ve sonuçları hakkında detaylı bilgi için İlamsız İcra Takibine İtiraz (Borca, Faize ve Yetkiye) yazımızı inceleyebilirsiniz.
2. İtirazın İptali Davası Açılmasının Şartları
Borçlunun ilamsız icra takibine itiraz etmesi ile duran takibe devam edilebilmesi için alacaklının itirazı kaldırması veyahut iptal ettirmesi gerekmektedir. İtirazın kaldırılması sadece kanunda sayılan sınırlı sayıdaki belge ile mümkün olduğundan uygulamada daha itirazın iptali yolu seçilmektedir.
İtirazın Kaldırılması Davası hakkında detaylı bilgi için İlamsız İcra Takibine Yapılan İtirazın Kaldırılması Davası isimli yazımızı inceleyebilirsiniz.
İtirazın İptali Davası açılabilmesi için;
- Hukuka uygun ve geçerli bir ilamsız icra takibinin bulunması,
- Borçlu tarafından süresinde yapılmış geçerli bir itirazın bulunması,
- Davanın itirazın tebliği tarihinden itibaren bir yıl içerisinde açılması,
- Davacının hukuki yararının bulunması
- Kesin hüküm ve derdestlik bulunmaması,
- Zorunlu dava şartı arabuluculuk şartının yerine getirilmiş olması,
gerekmektedir. Bu şartların sağlanması halinde mahkeme artık alacaklının alacağın olup olmadığını tespit edecektir. Bu şartlardan birinin sağlanmaması durumunda mahkeme şartın niteliğine göre davanın usulden veyahut esastan reddine karar verecektir.
3. İtirazın İptali Davasında İspat ve Yargılama Usulü
İtirazın İptali Davası icra takibinden kaynaklanmakla beraber genel hükümlere göre yargılama yapılan bir dava türüdür. Genel Hükümlere göre yargılamadan kasıt ise takibe konu alacağın niteliği ve niceliğine göre yargılama usulünün belirlenmesidir. Takibe konu alacağın İş Hukuku’ndan kaynaklanması durumunda yargılama İş Mahkemesi’nde basit yargılama usulüne göre yapılacaktır. Ancak alacağın ticari bir işten kaynaklanması ve ticari bir dava olması durumunda Asliye Ticaret Mahkemesi’nde yargılama yapılacaktır. Yargılamanın basit mi yazılı yargılama usulüne göre mi olacağı ise dava değerine göre belirlenecektir.
Davada toplanacak ve ispata ilişkin deliller de takibe konu alacağının niteliği ve niceliğine göre belirlenecektir. İş Hukuku’na ilişkin bir alacakta tanık dinlenilmesi mümkün iken ticari bir alacakta senetle ispat kuralı gereği tanık dinlenilmesi mümkün olmayacaktır. Tarafların dayandıkları delillerin mahkemece değerlendirilebilmesi için bu delile iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağına kadar dayanılması gerekmektedir.
4. İtirazın İptali Davasında İcra- İnkar ve Kötüniyet Tazminatı
İİK m. 67/2’de yer alan;
“Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.”
hüküm ile davanın sonunda verilen karar ile diğer davalardan farklı olarak alacak dışında bir de tazminata hükmedilebileceği düzenlenmiştir. Bu hükmün getiriliş amacı alacaklının alacaklı olmamasına rağmen haksız olarak icra takibi yapmasını, borçlunun ise borçlu olduğunu bildiği tutarı ödememek veyahut sürüncemede bırakmak için haksız itiraz etmesini engellemektir.
İtirazın İptali Davasında alacaklı lehine hükmedilebilecek tazminat İcra-İnkar tazminatı olarak isimlendirilmektedir. İcra-İnkar tazminatına hükmedilmesi için;
- İtirazın İptali Davasının kısmen veya tamamen kabulüne karar verilmiş olması,
- Dava veyahut cevaba cevap dilekçesinde (yazılı yargılama ise) icra-inkar tazminatı talep edilmiş olması,
- Davaya konu alacağın likit olması,
gerekmektedir. Alacağın likit olmasından kasıt alacağın belirli ya da belirlenebilir olması gerektiğidir. Bu husus her somut olay özelinde ayrıca değerlendirilmelidir.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi Esas: 2021/ 11575 Karar: 2021 / 16593 Karar Tarihi: 15.12.2021
“Şöyle ki; itirazın iptali davasında borçlunun haksızlığına karar verilmesi halinde ve alacaklının talep etmiş olması şartıyla, borç miktarının Kanunda gösterilen orandan az olmamak kaydıyla icra inkâr tazminatına hükmedilir….
…… Diğer taraftan, kıdem ve ihbar tazminatlarının hesaplanmasına esas ücret ve ekleri (yemek ve barınma ücreti) de taraflar arasında ihtilaflı olup yargılamayı gerektirmektedir. Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde dava konusu alacaklar likit olmayıp yargılamayı gerektirdiği halde İlk Derece Mahkemesince davacı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilmesi hatalıdır.”
Borçlu lehine hükmedilebilecek tazminat ise uygulamada Kötüniyet Tazminatı olarak isimlendirilmektedir. Kötüniyet Tazminatına hükmedilebilmesi için,
- İtirazın İptali Davasının kısmen veya tamamen reddine karar verilmiş olması,
- Alacaklının icra takibine geçme ve itirazın iptali davası açmasında kötüniyetli olduğunun ispatlanması,
- Cevap veyahut ikinci cevap (yazılı yargılama ise) dilekçesinde kötüniyet tazminatı talep edilmiş olması
gerekmektedir. Kötüniyeti ispat külfeti borçlu/davalı üzerindedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Esas: 2012/ 19-778 Karar: 2013 / 250 Karar Tarihi: 20.02.2013
“Başka bir ifadeyle; İİK. nun 72/5’nci maddesi hükmüne göre, menfi tespit davasının davacı (borçlu) lehine sonuçlanması üzerine, alacak likit olsun veya olmasın, böyle bir alacağa dayalı takibin, haksız ve kötüniyetli olması halinde, istem varsa, davacı(borçlu) lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gereklidir. Takibin haksız olması tek başına yetmemekte, ayrıca kötüniyetli olması da gerekmekte olup, ispat yükü; takibin kötüniyetli olduğunu iddia eden davacı(borçlu)’nun üzerindedir.
Kötüniyet kavramının, somut olayın özelliklerine göre belirlenmesi gerekmesi itibariyle davaya konu bono değerlendirildiğinde; menfi tespit davasını açan davacının bono üzerinde isminin yer almadığı ve imzasının da bulunmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Başka bir deyişle davacı, davaya konu bononun keşidecisi, avalisti veya cirantası değildir. Bu itibarla, icra takibine konu bononun borçlusu olmadığı hususunda tereddüt bulunmayan davacıya karşı tacir olarak basiretli davranma yükümlülüğü bulunan davalı bankanın icra takibi başlatmakta haksız ve kötüniyetli olduğu Genel Kurul çoğunluğunca kabul edilmiştir.”
5. İtirazın İptali Davasında Verilen Hükmün İcrası
İtirazın İptali Davası yargılaması sonunda mahkeme davanın kabulüne, kısmen kabul kısmen reddine veyahut reddine karar verebilecektir. Verilen hüküm dava değerine bağlı olarak kesin olabileceği gibi İstinaf Kanun Yolu açık olmak üzere de verilmiş olabilir. Ancak verilen karar kesinleşmeden icra konulamayacak kararlardan olmadığı için kararın kesin olup olmamasının icra edilebilirlik açısından önemi yoktur.
Kesinleşmeden icraya konulamayacak kararlar için “Kesinleşmeden İcraya Konulamayacak Mahkeme Kararları” isimli yazımızı inceleyebilirsiniz.
- Alacaklı Yönünden İtirazın İptali Davasında Verilen Kararın Etkisi ve İcrası
Davanın kabulüne karar verilmesi halinde borçlunun yaptığı itiraz ortadan tamamen kalktığı için ilamsız icra takibine konu alacak bütün ferileriyle birlikte kesinleşmiş olacak tebligat yapılmasına gerek olmaksızın haciz işlemi yapılabilecektir. İtirazın iptali davasında hüküm altına alınana yargılama gideri, vekalet ücreti ve İcra-İnkar tazminatı için öncelikle itiraz edilen icra dosyasından borçluya bu alacaklar için icra emri gönderilmesi ve icra emrinin borçluya tebliğinden itibaren 7 günlük süre geçmesi gerekmektedir.
Haciz hakkında daha detaylı bilgi için Haciz Nedir? isimli yazımızı inceleyebilirsiniz.
Davanın kısmen kabul kısmen reddi halinde de ise kabul edilen kısım yönünden itirazlı icra takibine devam edilebilecek olup bu kısmen kabul edilen asıl alacak ve hesaplanacak ferileri için icra takibi kesinleşmiş olacaktır.
- Borçlu Yönünden İtirazın İptali Davasında Verilen Kararın Etkisi ve İcrası
Davanın reddine karar verilmesi halinde itirazlı takip durmaya devam edecektir. Kararın kesinleşmesi halinde icra dosyası kapatılacaktır. Borçlu/davalı, davanın reddi veyahut kısmen kabul kısmen reddi halinde lehine hükmedilecek yargılama gideri, vekalet ücreti ve kötüniyet tazminatı için yeni bir ilamlı icra takibi başlatarak alacaklı/davacıdan talep edebilecektir.
6. İtirazın İptali Davasında Zorunlu Dava Şartı Arabuluculuk
Ticari Davalar, İş Davaları (kıdem ve ihbar tazminatı, fazla mesai, yıllık izin vb) ve Tüketici Hukukundan Kaynaklanan Davalarda mahkemede dava açmadan önce arabulucuya gitme zorunluluğu vardır. Zorunlu arabuluculuk, bu uyuşmazlıklar açısından dava şartı olup arabuluculuk süreci yürütülmeksizin açılan dava, dava şartı yokluğu nedeniyle reddedilir. İtirazın İptali Davasında yargılama genel hükümlere göre yapılacağı için alacağın niteliğine göre alacak konusu için zorunlu dava şartı arabuluculuğa tabi olabilmektedir. İtirazın İptali Davasına konu alacağı ticari olması, tüketici işleminden kaynaklanması veyahut iş hukuku ve işçilik alacağından kaynaklanması halinde arabuluculuğa başvurulması zorunludur.
Zorunlu Arabuluculuk ile ilgili detaylı bilgi için “Tüketici Davalarında Zorunlu Arabuluculuk” ve “İş Hukukunda Zorunlu Arabuluculuk” başlıklı makalelerimizi inceleyebilirsiniz.
7. İtirazın İptali Davasında Harç ve Masraf
İtirazın İptali Davası’nda nispi peşin harç alınmakta olup bu harç da dava değerine göre belirlenmektedir. Dava değeri ise üst sınırı icra takibinde takipte kesinleşen miktar olmak kaydıyla alacaklının dava dilekçesinde belirttiği dava değeridir. Alacaklı bu tutar üzerinden hesaplanacak nispi harçtan, icra dairesine ödediği peşin harcı düşerek harç ödemek zorundadır. İcra dairesine ödenen harcın düşülebilmesi için icra dairesinden derkenar alınması gerekmektedir. Dava açılırken ödenen harç davanın sonunda haksız çıkan tarafa yükletilecektir.
İtirazın İptali Davasında masraf ise tarafların dayandığı delile ve yargılamaya göre değişmektedir. Yargılamada keşif, bilirkişi incelemesi varsa bunların masrafının bu delile dayanan tarafça ödenmesi gerekmektedir. Her iki taraf da bu delillere dayandıysa ispat külfeti alacaklı üzerinde olduğundan alacaklı tarafından ödenmesi gerekmektedir. Yine yargılama masrafları da haksız çıkan tarafa yükletilecektir.
8. İtirazın İptali Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme
İtirazın İptali Davasında görevli mahkeme belirlenirken takibe konu alacağın kaynağı ve niteliğine göre belirlenecektir. Alacağın kaynağına göre görevli mahkeme; Asliye Hukuk Mahkemesi, Asliye Ticaret Mahkemesi, Tüketici Mahkemesi, İş Mahkemesi, Sulh Hukuk Mahkemesi hatta çok nadir de olsa Aile Mahkemesi bile olabilmektedir. Uygulamada en sık karşılaşılan davaları belirtirsek;
- Ticari bir işten kaynaklı fatura, cari hesap ve sözleşme alacağına dayalı icra takiplerine yapılan itirazın iptali davasında Asliye Ticaret Mahkemesi,
- İşçi işveren ilişkisinden kaynaklı kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık ücreti izin, fazla çalışma, ücret alacağı vb. gibi alacaklardan kaynaklı icra takiplerine yapılan itirazın iptali davasında İş Mahkemesi,
- Kira, Kat Mülkiyeti Kanunu’ndan kaynaklanan icra takiplerine yapılan itirazın iptali davalarında Sulh Hukuk Mahkemesi,
- Bir tarafın tüketici olduğu fatura veyahut sözleşme alacağından kaynaklanan davalarda Tüketici Mahkemesi,
- Takibe konu alacağın özel bir mahkemede görülmesinin mümkün olmadığı alacaklara ilişkin itirazın iptali davasında Asliye Hukuk Mahkemesi,
görevlidir.
Yetki kamu düzenine ilişkin olmadığından mahkemece veyahut icra dairesince yetki hususu resen dikkate alınmaz. İtirazın İptali Davalarında yetki hususu tartışmalıdır. Zira borçlu icra dairesine yetki itirazında bulunmayıp sadece borca itiraz ettiği zaman icra dairesinin yetkisi kesinleşecektir. Bu halde açılacak itirazın iptali davasında borçlunun mahkemenin yetkisine itirazda bulunup bulunamayacağı hususunda kanunda bir düzenleme yoktur. Ancak Yerleşik Yargıtay uygulaması borçlunun takipte yetki itirazında bulunmasa dahi itirazın iptali davasında bulunabileceği yönündedir. Bu sebeple İtirazın İptali Davalarında yetkili mahkeme Hukuk Muhakemeleri Kanunu başta olmak üzere alacağın niteliğine göre bağlı olduğu kanuna göre belirlenecektir. İş Hukuku davaları gibi yetkinin kamu düzenine ilişkin olduğu durumlarda mahkeme bu hususu resen dikkate alacaktır.
Yargıtay 5.Hukuk Dairesi Esas: 2021/ 3890, Karar: 2021 / 8373 ve Karar Tarihi: 07.06.2021
“Davalı borçlu, icra takibine itirazı sırasında yetki itirazında bulunmayarak … İcra Dairesinin yetkisini kabul etmiş sayılmakta ise de; bu husus, itirazın iptali davasının görüleceği genel mahkemenin yetkisini de kabul ettiği anlamına gelmez. İcra dairesinin yetkisine itiraz etmeyen davalı borçlunun, itirazın iptali davasında mahkemenin yetkisine itiraz etmeye hakkı bulunmaktadır.
Somut olayda, davacı tarafından davalıya karşı itirazın iptali istemine ilişkin davanın … 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde açıldığı, davalı tarafın usulüne uygun ve süresinde yetki itirazında bulunulduğu ayrıca davacının ikametgahının “…/…” olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda, davacının ikametgahının “…/… “ olduğundan ve davacı tercih hakkını bu yönde kullandığından, uyuşmazlığın … 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir”
9. İtirazın İptali Davasının Açılmasında Hak Düşürücü Süre ve Zamanaşımı
İİK m.67’de alacaklının, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptali sağlayabileceği düzenlenmiştir. Hükümde açıkça görüleceği üzere itirazın iptali davası açılması öngörülmüş 1 yıllık süre itirazın alacaklıya tebliğ tarihinden itibaren öngörülmüştür. İtirazın tebliğ edilmesi dışında alacaklının itirazı öğrenmesi durumunda bu bir yıllık süre başlamayacaktır.
Türk Borçlar Kanunu’nun 154/2 maddesinde icra takibinin yapılmasıyla zamanaşımının kesileceği kabul edilmiştir. Zamanaşımı kesilmesi halinde o tarihten itibaren yeniden alacağın tabî olduğu zamanaşımı süresi işlemeye başlayacaktır. İcra dosyasının takipsiz bırakılması, dosyada işlem yapılmaması sebebiyle dosyanın takipsizlikten düşmesinin zamanaşımın kesilmesine bir etkisi yoktur. Ancak dosyada yapılan son işlem tarihinden itibaren tekrar başlayan zamanaşımı süresi alacağının zamanaşımına uğramasına sebep olabilecektir.