Dünya Sağlık Örgütü tarafından Pandemi olarak ilan edilen Corona Virüs (COVID-19)’ten korunmak adına alınan, ulusal ve uluslararası düzeydeki önlemler, ticari ilişkileri, çalışma hayatını ve çeşitli sektörlerde ki işletmeleri olumsuz etkilemiştir. Ayrıca virüsün dünya genelinde hızla yayılması sebebiyle, geçici bir süreliğine de olsa sınır kapılarının kapatılması, ulaşımın ve uçuşların engellenmesi, virüsün yoğun olarak görüldüğü ülkelerde fabrikaların ve işyerlerinin faaliyetini durdurmak zorunda kalması, başta turizm olmak üzere, tüm sektörleri ciddi ekonomik sonuçlar ile karşı karşıya bırakabilecek gibi görünmektedir.
Corona virüs salgınının, özellikle sözleşmesel ilişkiler açısından mücbir sebep olarak kabul edilip edilmeyeceği ve virüs nedeniyle alınan önlemler neticesinde edimlerin ifa edilmemesinin sözleşme ihlali oluşturup oluşturmayacağı gündemdeki yerini korumaktadır.
Mücbir Sebep Nedir?
En yalın tanımıyla hukukta görevin, taahhüdün ve sorumluluğun yerine getirilmesine engel teşkil edebilecek; öngörülemez, önüne geçilmesine engel olunamayan, mutlak şekilde kaçınılamaz olaylardır.
Mücbir Sebebin Varlığı İçin Aranan Şartlar,
Yüksek Mahkeme kararlarına göre, mücbir sebep;
- Tarafların faaliyet ve işletmesi dışında gerçekleşen,
- Tarafların kontrol ve hakimiyet alanlarının dışında gerçekleşen,
- Sözleşmenin yapıldığı tarihte taraflarca öngörülememiş, tahmin edilememiş yahut mücbir sebep olarak nitelendirilen bu durum öngörülmüş tahmin edilmiş olsa dahi durumun ortay çıkardığı etkinin bu boyutta büyük olacağı taraflarca öngörülememiş ve tahmin edilememiş olan,
- Duruma ilişkin tüm önlemler alınmasına rağmen bu durumun sözleşmeden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmesini imkansız hale getirmesi önlenememiş olan,
- Tarafların tedbir alma ya da ihmal etmeme yükümlülüklerini aşan, olağanüstü, olağan dışı ve devamlı olanın dışında gerçekleşen nitelikte bir olay, olgu veya durumdur.
Ayrıca Yüksek Mahkeme her somut olayda somut olay özelinde değerlendirme yaparak mücbir sebep oluşturduğu iddia edilen durumun,
- Ülke genelinde etkili olup olmadığı,
- Benzer hukuki ilişkilere etkisi
- Tarafların tacir ya da tüketici olup olmadığı
- Sözleşmenin yapıldığı iş kolunun, ticari sektörün ne olduğu,
- İlgili sektörün kendi iç dinamiği
gibi kriterleri de incelediği görülmektedir.
Mücbir Sebebin Varlığı İle Yükümlülüklerin Yerine Getirilmesinin İmkansızlığı;
Borçlar Kanunu madde 136’da bu durum düzenlemiş olup bu madde gereğince iki tarafa da borç yükleyen bir sözleşmede;
Borcun yerine getirilmesi borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle imkânsızlaşırsa, söz konusu borç sona erer.
Ayrıca imkansızlık sebebiyle borcunu yerine getirmekten kurtulan borçlu, karşı taraftan almış olduğu edimi de karşı tarafa geri vermekle yükümlü olup, henüz kendisine karşı yerine getirilmemiş olan borcu da isteme hakkını kaybeder. Başka bir deyişle imkansızlık sebebiyle borçtan kurtulan borçlu, sözleşmedeki alacaklı sıfatını da kaybeder.
Borçlu, borcun yerine getirilmesinin kendisinden kaynaklanmayan bir sebeple imkansızlaştığını sözleşmenin diğer tarafına gecikmeksizin bildirmezse ve zararın artmaması için gerekli önlemleri almazsa, bundan doğan zararları da gidermekle yükümlüdür.
Koronavirüs (COVİD-19) Sözleşmesel İlişkiler Açısından Etkisi;
Kanaatimizce;
Borçlar Kanunu Madde 136, “İmkansızlık sebebiyle borçtan kurtulma” kanun maddesine dayanan taraf,
Virüs sebebiyle borcunu yerine getirmesinin kendisinden kaynaklanmayan, öngörülemeyen ve engel olunamayan bir unsur olarak ortaya çıktığını,
Borcunu yerine getirmesinin imkansızlaştığını,
Uğradığı ve uğrayacağı zararları, bir ihtarname yoluyla karşı tarafa gecikmeksizin bildirerek ve delillerle destekleyerek;
İki tarafa borç yükleyen bir sözleşmedeki borcundan kurtulabilir ve bu kapsamdaki alacaklı sıfatını kaybedebilir.
Bu durumda sözleşme ihlali ve bundan kaynaklı cezai yaptırımdan da kurtulma imkanına sahip olabilecektir.
Özellikle ve önemle belirtmek isteriz ki, bu makaledeki bilgiler, kişisel hukuki yorum ve bilgilendirme niteliğindedir.