Miras hukukunun temel prensiplerinden biri olan külli halefiyet ilkesine uyarınca, mirasbırakanın ölümüyle birlikte miras, bütün olarak ve kendiliğinden mirasçılara geçer. Mirasın bütün olarak intikaliyle, mirasa konu olabilecek hak ve alacaklarının yanı sıra mirasbırakanın borçları da mirasçılara geçmektedir. Bu bağlamda, mirasçılar mirasbırakanın borçlarından şahsen sorumludur. Mirasçının bu sorumluluğu sınırsızdır. Eğer mirasbırakanın birden fazla mirasçısı bulunuyorsa, bu mirasçılar tereke borçlarından müteselsil olarak sorumlu tutulurlar. Müteselsil sorumluluk çerçevesinde alacaklılar, alacaklarının tamamını tahsil etmek amacıyla istedikleri bir mirasçının yükümlülüğünü talep edebilirler.
Mirasçıların, mirasbırakanın borçlarından kaynaklanan müteselsil sorumluluğu, mirasın paylaşılmasının ardından beş yıl süreyle devam eder. Ancak bu beş yıllık süre, zamanaşımı süresi olmayıp, daha özel bir niteliğe sahiptir. Terekeden olan alacaklar, genel hükümler çerçevesinde on yıllık zamanaşımı süresine tabi tutulurlar.
Yazı İçeriği
- 1. Temel Kavramlar ve İlkeler
- 2. Mirasbırakanın Borçlarından Dolayı Kimler Sorumludur?
- 3. Mirasçıların Şahsi Sorumluluğu
- 4. Mirasçıların Müteselsil Sorumluluğu
- 5. Mirasçıların Tereke Borçlarına İlişkin Sorumluluğu
- 6. Mirasçının Miras Payını Devretmesi Durumundaki Sorumluluğu
- 7. Mirasçıların Mirasbırakanın Kefalet Borçlarından Doğan Sorumluluğu
- 8. Mirasçıların Mirasbırakanın Vergi Borçlarından Sorumluluğu
- 9. Mirasçılık Sıfatını Kaybeden Kişilerin Sorumluluğu
- 10. Mirasçıların Mirasbırakanın Borçlarından Sorumluluğunda Süre ve Zamanaşımı
- 11. Mirasbırakanın Borcunu Ödeyen Mirasçının Diğer Mirasçılara Rücu Hakkı
- 12. Sıkça Sorulan Sorular
Mirasçıların yükümlülüğü yalnızca mirasbırakanın borçlarıyla sınırlı değildir; aynı zamanda tereke borçları gibi daha geniş bir kapsamı içerir. Tereke borçlarından yasal mirasçılar sorumlu olduğu gibi atanmış mirasçılar da sorumludur.
1. Temel Kavramlar ve İlkeler
Miras hukukunun genel prensibi olan külli halefiyet ilkesi gereğince mirasbırakanın vefatı ile miras bir bütün halinde ve kendiliğinden mirasçılara intikal eder. Bütün olarak intikal etme ifadesi mirasbırakanın mirasa konu olabilecek mal ve haklarını kapsadığı gibi mirasa konu olabilecek borçlarını da kapsamaktadır.
Bir borcun devredilmesi ile borçlusunun değiştirilmesinde genel düzenleme 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 196 vd. maddelerinde yer almaktadır. Bu hükümlere göre borcun devri için borcu üstlenen kişi ile alacaklı arasında borcun devrini konu alan bir sözleşme yapılmalıdır.
Mirasbırakanın borçları mirasçılara geçtiğinde de esasen borçlu değişmekte ve borç devredilmektedir. Ancak burada genel kuraldan farklı olarak mirasçılar ile alacaklı arasında borcun devrine ilişkin bir sözleşme yapılmasına gerek yoktur. Zira külli halefiyet ilkesi gereğince mirasbırakanın borçları kendiliğinden, farklı bir işlem yapılmasına gerek olmaksızın mirasçılara geçmektedir.
2. Mirasbırakanın Borçlarından Dolayı Kimler Sorumludur?
Türk Medeni Kanunu m.599/2’ye göre mirasçılar mirabırakanın borçlarından kişisel olarak sorumlu olur. Mirasbırakanın borçlarından yasal mirasçılar sorumlu olduğu gibi atanmış mirasçılar da sorumludur.
3. Mirasçıların Şahsi Sorumluluğu
Mirasçılar mirasbırakanın borçlarından kişisel malvarlıkları ile sorumludur ve bu sorumluluk sınırsızdır. Yani mirasçılar mirasbırakanın borçlarını terekenin aktifleri ile karşılayamasalar dahi bu borçlarından sorumlu olurlar ve borçları kendi malvarlıkları ile karşılamak durumunda kalırlar.
Mirasçıların tereke borçlarından bireysel sorumlulukları açısından bazı istisnai durumlar söz konusudur. Bu durumlardan ilki terekenin resmi tasfiyesidir; resmi tasfiye halinde mirasçılar tereke borçlarından sorumlu olmazlar. Bir diğer istisnai durum ise terekenin resmi defterinin tutulması ve mirasın tutulan deftere göre kabul edilmesidir. Bu halde mirasçıların sorumluluğu yalnızca defterde yazılan borçlara ilişkindir. Son istisnai durum ise Devlet’in sorumluluğu halinde söz konusu olmaktadır. Devlet yalnızca, sulh hukuk mahkemesi tarafından re’sen tutulan deftere yazılan borçlardan sorumlu olur. Devlet’in bu borçlardan sorumluluğu tereke ile sınırlıdır.
4. Mirasçıların Müteselsil Sorumluluğu
Müteselsil sorumluluk birden fazla kişinin bir borcun ödenmesinden borcun tamamı ile ve zincirleme şekilde sorumlu olmalarıdır. Mirasbırakanın birden fazla mirasçısı olması halinde mirasçılar da tereke borçlarından müteselsil olarak sorumlu olurlar. Yani alacaklılar alacaklarının tamamı için diledikleri bir mirasçının sorumluluğuna gidebilirler. Esasen mirasçıların borçlardan sorumluluğu kendi miras payları oranındadır. Ancak müteselsil sorumluluk nedeniyle, kendisinden borcun tamamının ifası istenen mirasçı alacaklıya karşı borçtan yalnızca kendi payı oranında sorumlu olduğu iddiasında bulunamaz. Her ne kadar mirasçılar arasında rücu düzenlemesi yapılmışsa da bu düzenleme yalnızca mirasçılar arasında hüküm ifade etmekte alacaklıları bağlamamaktadır.
4.1. Müteselsil Sorumluluğun Sona Ermesi
Medeni Kanun’a göre iki durumda mirasçılar arasındaki müteselsil sorumluluk sona erecektir. Bu durumlardan ilki alacaklının borcun bölünmesine rıza göstermesidir. Mirasçılar arasında borcun bölünmesine ilişkin bir anlaşma yapılmış ve alacaklı da bu anlaşmaya rıza göstermişse artık mirasçılar alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olmayacaklardır. Bu halde ilgili borçtan kimin ne oranda sorumlu olacağı mirasçılar arasında yapılan anlaşmaya göre belirlenecektir.
Müteselsil sorumluluğu sona erdiren bir diğer durum ise miras paylaşımının gerçekleştiği tarihin üzerinden beş yıl geçmesidir. Paylaşımın gerçekleştiği andan daha sonrasında yerine getirilecek borçlar açısından ise bu borcun muaccel olmasından itibaren beş yıl geçmekle müteselsil sorumluluk sona erer.
5. Mirasçıların Tereke Borçlarına İlişkin Sorumluluğu
5.1. Mirasın Paylaşılması Öncesi Mirasçıların Tereke Borçlarından Sorumluluğu
Medeni Kanun mirasçıları mirasbırakanın borçlarından değil terekenin borçlarından sorumlu tutmuştur. Tereke borçları mirasbırakanın borçlarından daha kapsamlıdır. Zira mirasbırakanın ölümünden sonra terekeye ilişkin olarak ortaya çıkan defter tutma, mühürleme, cenaze giderleri, mirasbırakan ile birlikte yaşayan ve onun tarafından bakılan kimselerin üç aylık bakım giderleri gibi masraflardan da mirasçılar sorumlu olacaktır.
Mirasbırakanın borcu olmamasına rağmen mirasçıların sorumlu olduğu bir borç türü TMK m. 641/3’te düzenlenmiştir. Hükme göre anne ve baba veya büyük anne ve büyük baba ile birlikte yaşayan ve emeklerini veya gelirlerini aileye özgüleyen ergin çocuklar ile torunlara verilecek uygun miktardaki tazminat, tereke borcu sayılır. Bu tazminatın mirasın paylaştırılmasından önce ödenmesi gerekmektedir. Ancak tazminatın ödenmesi halinde tereke acze düşecekse tazminat ödenmeyecektir.
Belirtmek gerekir ki mirasçıların sorumluluğu açısından borcun kaynağı önem arz etmemektedir. Borç sözleşmesel nitelikte olabileceği gibi haksız fiilden veya da sebepsiz zenginleşmeden de kaynaklanıyor olabilir. Konuyla ilgili detaylı bilgi almak için Sebepsiz Zenginleşme Davası başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
5.2. Mirasın Paylaşılması Sonrası Mirasçıların Tereke Borçlarından Sorumluluğu
Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi miras paylaşımının tamamlanmasının üzerinden beş yıl geçince mirasçılar arasındaki müteselsil sorumluluk sona erer.
TMK m.649/3’te mirasçılardan her birinin paylaşımdan önce tereke borçlarının ödenmesini veya güvenceye bağlanmasını talep edebileceği hükme bağlanmıştır. Ancak mirasçılardan bu yönde bir talep olmadığı takdirde borçlar ödenmeden de miras paylaşımının yapılması mümkündür.
Mirasçılar kendi aralarında yapacakları bir anlaşma ile mirasbırakanın borçlarını kendi içlerinde bölebilirler. Ancak bu anlaşma mirasçıların kendi iç ilişkilerinde hüküm doğurur, alacaklılara karşı ileri sürülmesi mümkün değildir. Zira mirasçıların mirasbırakanın alacaklılarına karşı paylaşmadan sonra beş yıl süreyle daha müteselsilen sorumlu olacaklarına ilişkin hüküm emredici niteliktedir.
6. Mirasçının Miras Payını Devretmesi Durumundaki Sorumluluğu
Mirasçının miras payını devretmesi mümkündür. Devir diğer bir mirasçıya yapılabileceği gibi üçüncü bir kişiye de yapılabilir.
6.1. Miras Payının Diğer Bir Mirasçıya Devri Halinde Sorumluluk
Mirasçı miras payını diğer bir mirasçıya devredebilir. Ancak bu devir devreden mirasçıyı mirasbırakanın alacaklılarına karşı sorumlu olmaktan kurtarmaz. Devreden mirasçı mirasbırakanın borçlarından paylaşmadan itibaren beş yıl süreyle müteselsilen sorumlu olmaya devam eder.
6.2. Miras Payının Üçüncü Bir Şahsa Devri Halinde Sorumluluk
Mirasçının miras payını bir üçüncü kişiye devretmesi de mümkündür. Ancak miras payının devri, devralan üçüncü kişiye mirasçılık sıfatını kazandırmaz. Üçüncü kişinin hakkı miras paylaşımı sonrasında devreden mirasçının payına karşılık gelen malların kendisine verilmesini istemeye yöneliktir. Dolayısıyla devreden mirasçı devre rağmen mirasçı sıfatını haiz olmaya devam eder. Bu nedenle de mirasçının miras payını devretmesi mirasbırakanın borçlarından sorumluluğuna herhangi bir etkide bulunmaz. Devreden mirasçı mirasbırakanın borçlarından sorumlu olmaya devam eder.
Bununla beraber TBK m. 202 hükmü dolayısıyla miras payını devralan üçüncü kişinin de mirasbırakanın borçlarından sorumluluğu söz konusu olmaktadır. Devralan kişi devralmayı ihbar veya ilan etmesinden itibaren miras payına karşılık gelen tereke borçlarından sorumlu olur. Ancak miras payını devralan üçüncü kişinin sorumluluğu mirasçılar gibi müteselsil sorumluluk değildir.
7. Mirasçıların Mirasbırakanın Kefalet Borçlarından Doğan Sorumluluğu
Medeni Kanun’da mirasçıların mirasbırakanın kefaletten doğan borçlarından sorumluluğunu sınırlandırılmıştır.
TMK m. 630’a göre mirasbırakanın kefaletten doğan borcu defterde ayrı bir yere yazılır. Mirasçılar mirası kayıtsız şartsız kabul etmiş olsalar dahi bu borçtan terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesi halinde kefalet sebebiyle alacaklı olanlara düşecek miktar ne ise yalnızca bu miktar oranında sorumlu olurlar.
Mirasçıların kefalet borcundan sınırlı olarak sorumlu olabilmeleri için terekenin resmi defterinin tutulmuş ve kefalet borcunun defterde ayrı bir yere yazılmış olması gerekmektedir. Aksi takdirde tereke kayıtsız ve şartsız olarak kabul edileceği için mirasçı terekenin tüm alacak ve borçlarından bu kapsamda kefalet borcundan da müteselsilen ve şahsen sorumlu olacaktır.
Mirasçıların kefalet borcundan dolayı sorumlu olmaları için asıl borçlunun borcu ödememiş olması gerekmektedir. Borç borçlu tarafından ifa edildiği için veya farklı bir nedenden ötürü sona ererse kefalet borcu ortadan kalkar ve mirasçıların sorumluluğu da gündeme gelmez.
8. Mirasçıların Mirasbırakanın Vergi Borçlarından Sorumluluğu
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’na göre mirasçılar mirasbırakanın vergi borçlarından müteselsil olarak değil, kendi miras payları oranında sorumludurlar.
Veraset ve intikal vergisi ödeme borcu açısından ise bu borçlar tereke borcu olmadığından her bir mirasçının payına göre doğar ve ödenir.
Konuya ilişkin detaylı bilgi almak için Mirasçılar Mirasbırakanın Vergi Borç ve Cezalarından Sorumlu mu? başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
9. Mirasçılık Sıfatını Kaybeden Kişilerin Sorumluluğu
Ana kural mirasbırakanın ölümü ile mirasın kendiliğinden mirasçılara intikal etmesi olsa da kimi durumların varlığı halinde mirasçıların mirasçılık sıfatını kazanmamaları söz konusu olmaktadır.
Bu durumlar mirastan feragat, mirasın reddi ve mirastan yoksunluktur.
9.1. Mirasın Reddi Halinde Sorumluluk
Mirasçı mirasbırakanın ölümünü ve kendisinin mirasçı olduğunu öğrenmesinden itibaren üç ay içinde mirası reddetme hakkına sahiptir. Mirasın reddi geçmişe etkili olarak yani mirasbırakanın ölümü anından itibaren hüküm doğurur.
Mirasın reddi gerçek ret ve hükmi ret olarak ikiye ayrılmaktadır. Gerçek ret mirasçılık sıfatını kazanmış mirasçının kendi iradesi ile mirasçılık sıfatına son vermesidir. Hükmi ret ise mirasbırakan ölmeden önce borçlarını ödemekten aciz olduğu belli ise mirasçının mirası reddetmiş olarak kabul edilmesidir. Gerçek ret mirasçının iradesinin bir sonucu iken hükmi ret Kanun’da yer alan bir karinenin sonucudur.
Kural olarak mirası reddeden veya da reddetmiş sayılan mirasçı mirasbırakanın borçlarından da sorumlu olmayacaktır.
Ancak Kanun’da mirasın kötüniyetli reddi halinde alacaklıların korunması için de çeşitli hükümler yer almaktadır. Konuya ilişkin daha detaylı bilgi almak için “Mirasın Kötüniyetli Reddinin İptali Davası” isimli yazımızı inceleyebilirsiniz.
9.2. Mirastan Feragat Halinde Sorumluluk
Mirastan feragat sözleşmesi müstakbel mirasçı ile mirasbırakan arasında yapılan, mirasçının ileride doğacak olan miras hakkından henüz daha miras kendisine intikal etmeden vazgeçmesini konu alan bir hukuki işlemdir.
Mirastan feragat eden kişi mirasçı sıfatını kazanmayacağı ve tereke kendisine intikal etmeyeceği için kural olarak tereke borçlarından da sorumlu olmayacaktır.
Feragat ivazlı ve ivazsız olarak ikiye ayrılmaktadır. İvazlı feragatte feragat eden miras payına karşılık belli bir karşılık elde ederken ivazsız feragatte feragat eden herhangi bir karşılılık elde etmemektedir.
Gerek ivazlı gerekse de ivazsız feragatte mirastan feragat eden kişi borçlardan sorumluluktan kurtulacaktır. Ancak ivazlı feragatte feragat eden kişi mirasbırakanın malvarlığından belli bir karşılık elde ettiği için TMK m.530’da ivazlı feragat edenin mirasbırakanın borçlarından sorumlu olabileceği haller düzenlenmiştir. İlgili maddeye göre mirasın açılması anında tereke borçları karşılayamıyor ve borçlar mirasçılar tarafından da ödenmiyorsa feragat eden ve mirasçıları alacaklılara karşı sorumlu olurlar.
Feragat eden kişinin mirabırakanın borçlarından sorumluluğu ikincil niteliktedir. Zira feragat edenin sorumluluğuna gidilebilmesi için terekenin borçları karşılayamıyor olması ve borçların mirasçılar tarafından da ödenmiyor olması gerekmektedir. Dolayısıyla alacaklıların feragat edenin sorumluluğuna gidebilmeleri için öncesinde mirasçıların sorumluluğuna gitmeleri gerekir.
Feragat edenin sorumluluğunun bir diğer özelliği de sınırlı nitelikte olmasıdır. Zira feragat edenin bu sorumluluğu mirasbırakanın ölümünden önceki beş yıl içinde mirasbırakandan almış olduğu karşılığın mirasın açılması anındaki zenginleşmesi tutarı ile sınırlıdır. Dolayısıyla feragat eden feragat dolayısıyla aldığı karşılığı mirasbırakanın ölümünden beş yıl önceki bir zaman dilimi içinde değil de daha öncesinde almışsa sorumluluğu söz konusu olmayacaktır.
9.3. Mirastan Yoksunluk
Mirastan yoksunluk TMK 578. Maddesinde yer alan hallerden birine sebebiyet veren kişinin mirastan mahrum hale gelerek mirasçılık sıfatını kazanamamasıdır. Bu halde kişi mirasçı olamayacağı için kendisine intikal eden bir borç olmayacak dolayısıyla borçlardan sorumluluğu da doğmayacaktır.
10. Mirasçıların Mirasbırakanın Borçlarından Sorumluluğunda Süre ve Zamanaşımı
Mirasçıların mirasbırakanın borçlarından müteselsil sorumlulukları mirasın paylaşılmasından itibaren beş yıl süreyle devam eder. Beş yıllık sürenin başlaması için miras paylaşımına ilişkin sözleşmenin yapılmış olması yeterli değildir. Süre paylaşmanın ifa edildiği yani gerçekleştirildiği andan itibaren başlar. Miras paylaşımı mirasçıların anlaşması yoluyla değil de dava açılması suretiyle yapılmışsa süre, verilen hükmün kesinleşmesinden itibaren başlar.
Ancak öngörülen bu beş yıllık süre zamanaşımı süresi değildir. Terekeden olan alacak genel hükümler kapsamında on yıllık zamanaşımı süresine tabiidir.
11. Mirasbırakanın Borcunu Ödeyen Mirasçının Diğer Mirasçılara Rücu Hakkı
Kural her mirasçının ilgili borçtan kendi miras payı oranında sorumlu olmasıdır. Kendi miras payından fazlasını ödeyen mirasçı diğer mirasçılara ödediği fazla kısım tutarında rücu yani başvuru hakkına sahip olur.
İki durumda bu kural uygulanmamaktadır. İlki mirasbırakanın bir tereke borcunun ödenmesine ilişkin farklı bir kural getirmiş olması halidir. Örneğin mirasbırakan bir borcun yalnızca kendisinin belirlediği tek bir mirasçı tarafından ödenmesine yönelik bir ölüme bağlı tasarrufta bulunmuşsa bu halde borcu ödeyen mirasçının diğer mirasçılara rücu hakkı olmayacaktır. İkinci durum ise mirasçıların tamamının tereke borçlarından sorumluluklarına ilişkin kendi aralarında farklı bir düzenleme yapmış olması halidir. Bu durumda da borçtan sorumluluk ve rücu hakkı doğması halinde rücu edilebilecek miktar miras payları oranına göre değil, mirasçılar arasında yapılmış bu anlaşmaya göre belirlenir.
12. Sıkça Sorulan Sorular
Mirasbırakanın ölümü ile mirasın mirasçıya kendiliğinden intikali belli bir ana kadar askıda kalmaktadır. Bu an mirası ret süresinin sona ereceği andır. Mirasçının mirası ret bozucu koşuluna başvurma imkânı kesin olarak ortadan kalkıncaya kadar yani askı dönemi içinde mirasçıya takip yapılması mümkün değildir.
Mirası ret süresi sona ermeden mirasçılara karşı takip yapılması mümkün olmasa da terekeye karşı takip yapılması ve tereke mallarına haciz koydurulması mümkündür.
Mirasçıların mirasbırakanın kefalet sözleşmesinden doğan borçlarına ilişkin sorumlulukları sınırlandırılmış olsa da bu kural mirasbırakanın diğer şahsi teminatlarından kaynaklanan borçları için öngörülmemiştir. Bu nedenle mirasbırakanın garanti sözleşmesi ve teminat amaçlı borca katılmadan doğan borçları için sınırlı sorumluluk söz konusu değildir. Mirasçılar bu borçlardan deftere yazılan tutarının tamamından sorumlu olurlar.
Mirasçılar mirasbırakanın doğrudan kendi kişiliği ile alakalı borçlarından sorumlu değildir. Örneğin ressam olan mirasbırakan yapmış olduğu bir sözleşme ile bir resim yapma borcu altına girmiş ancak resmi tamamlayamadan ölmüşse resim yapma borcu mirasçılara geçmeyecektir.