Ülkemiz nüfusun önemli bir kısmının yoksulluk sınırı civarında yaşadığı göz önüne alındığında “ekonomik şiddetin” bir boşanma nedeni olarak kabulü son derece önem arz etmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 21.07.2008 tarihli bir kararı ile “ekonomik şiddete dayalı boşanma davasında örnek bir karar vermiştir. Bu karar ile birlikte “ekonomik şiddet” Türk hukuk sisteminde yer almaya başlamıştır. Ekonomik şiddete bağlı boşanma Türk Medeni Kanunu’nda açıkça düzenlenmiş bir konu değildir.
Yargıtay Kararında, ekonomik şiddet “zorunlu ihtiyaçların, koşullar elverdiği halde, karşılanmaması” biçiminde tarif edilmiştir. Bununla birlikte, öğretide “Bireylerin varlıklarına el koymak, bunları yönetmelerine engel olunmak, şeklinde ortaya çıkan davranışlar” da ekonomik şiddet olarak kabul edilmektedir. Yargıtay bir takım kararlarında “kişinin parasının ya da mallarının zorla elinden alınması, zorla istemediği bir işte çalıştırılması, istediği halde çalıştırılmaması ve harcamalarının sürekli denetim ve baskı altında tutulması” da ekonomik şiddet olarak kabul etmiştir. Bu makalemizde Yargıtay Kararları ışığında ekonomik şiddetin hangi şekilleri ile karşılaşabileceğimizi açıklayacağız.
Ekonomik şiddet tanımı son derece önem arz etmektedir. ‘Ekonomik şiddet’ denildiğinde zorunlu ihtiyaçların engellenmesi, zorunlu ihtiyaçların koşullar elverdiği halde karşılanmaması kabul edilmelidir. Buradaki “koşullarda elverdiği halde“ tanımı son derece önemli olup her olayda farklı olarak değerlendirilmeli ve yorumlanmalıdır. Örneğin çok düşük bir maaşı olan ya da hiçbir geliri olmayan birinin durumunu ile son derece iyi bir maaşı veya geliri olan birinin değerlendirilmesi, farklı olmalıdır.
Yazı İçeriği
1. Birlik Görevlerini Yerine Getirmemek
2. Bağımsız Konut Sağlamamak
3. Eve Bakılmaması
4. Aşırı Tutumlu, Tasarruflu Olunması
5. Borçlandırıcı Davranışlarda Bulunulması
6. Eşin Çalışmaması
7. Zorla Çalıştırmak Ya da Çalıştırmamak
8. İşten Çıkarılmasını Sağlamak
Ekonomik şiddet kanunda sayılı özel bir boşanma nedeni olmamakla birlikte MK m. 185 f. III hükmünde yer alan “ Eşler birlikte yaşamak, birbirine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadır ” şeklindeki sadakat yükümü içerisinde değerlendirilmelidir. Zira eşlerin sadakat yükümlülüğü ekonomik sadakati de içermelidir. Bu yüzden ekonomik şiddet içeren davranışlar eşlerin sadakat yükümüne aykırı davranış olmakla aynı zamanda bir boşanma sebebi oluşturur.
1. Birlik Görevlerini Yerine Getirmemek
Türk Medeni Kanunu’nda Evliliğin Genel Hükümleri – Haklar ve Yükümlülükler başlıklı 185. maddesi gereğince;
“Eşler, bu birliğin mutluluğunu elbirliğiyle sağlamak ve çocukların bakımına, eğitim ve gözetimine beraberce özen göstermekle yükümlüdürler. Eşler birlikte yaşamak, birbirine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadırlar.”
evlilik birliğinin devamlılığı açısından yadsınamaz yükümlülüklerinden biridir. Eşlerin birlik görevlerine aykırı davranışları ise güçleri oranında evlilik birliğinin giderlerine katılmamaları “ekonomik şiddet” olarak değerlendirilir.
Yargıtay bir kararında “davalının hiçbir işte çalışmadığı birlik görevlerini yerine getirmediği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir” demek suretiyle bu hususu boşanma gerekçesi yapmıştır.
2. Bağımsız Konut Sağlamamak
Konutun seçimi, birliğin yönetimi ve giderlere katılma başlıklı TMK. m. 186 maddesine göre eşler oturacakları konutu birlikte seçerler. Birliği eşler beraberce yönetirler. Eşler birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve mal varlığı ile katılırlar. Bu yükümlülüklere aykırı davranışlarda ekonomik şiddete yönelik davranış olarak kabul edilir.
Yargıtay bir Kararında “kocanın müşterek konut teminine yanaşmadığı, birlik görevlerini yerine getirmediği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir” şeklinde hüküm vermiştir.
3. Eve Bakılmaması
Eşlerin müşterek evlerine bakmaması, evi ile ilgilenmemesi, evin ihtiyaçlarını karşılamaması ekonomik şiddete yönelik bir davranış olarak kabul edilmektedir.
Yargıtay “davalının evine bakmadığı eşi ile ilgilenmediği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir” demek suretiyle tarafların boşanmasına karar vermiştir.
4. Aşırı Tutumlu, Tasarruflu Olunması
Yargıtay bir takım kararlarında eşe karşı aşırı ve rahatsızlık verici derecede tasarruflu yaşamayı boşanma gerekçesi yapmıştır. Yargıtay Genel Kurul kararı ile hukuk sistemimize giren Ekonomik şiddete dair 2008 tarihli kararda da “Elektrik sarfiyatı oluyor diye eşini karanlıkta oturtan” davalının eşine karşı ekonomik şiddet uyguladığına karar verilmiştir.
Başkaca örnek vermek gerekirse, Meyvenin kabuklarını kalın soyup israf ediyorsun diye eşin suçlanması, banyo ve tuvalette aşırı su kullanılması sebebi ile sınırlama getirilmesi, atılan çöplerin sürekli kontrol edilmesi, yapılan her harcamanın günlük olarak not edilmesi sayılabilir.
5. Borçlandırıcı Davranışlarda Bulunulması
Eşlerin aşırı derecede borçlandırıcı davranışlarda bulunması da ekonomik şiddete yönelik bir davranış olarak kabul edilebilir.
Yargıtay birçok kararında “davalının birlik görevlerini yerine getirmediği aşırı borçlandığı, borçlarını ödemediği, alacaklıların davacıyı rahatsız ettiği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte geçimsizlik mevcut ve sabittir” şeklindeki beyanları ile borçlandırıcı davranışları boşanma sebebi olarak göstermiştir.
Yargıtay, çevresine borçlanıp borçlarını ödemeyen ve eve haciz gelmesine sebep olan yine kumar oynayarak parasını ve evdeki eşyalarını vererek, eşini alacaklılarla karşı karşıya bırakan eşin davranışlarını ekonomik şiddete yönelik boşanma sebebi olarak kabul etmektedir.
6. Eşin Çalışmaması
Eşin çalışmaması, keyfi, sürekli iş değiştirmesi, kısa sürede bir çok iş değiştirmesi ve bu sebeple ailesine bakmaması durumlarında da ekonomik şiddetin varlığı kabul edilmelidir.
Zira Yargıtay “Davalının çalışmadığı, sorumsuz olduğu anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir.” şeklindeki kararı ile bu durumu kabul etmiştir.
7. Zorla Çalıştırmak Ya da Çalıştırmamak
Eşin zorla istemediği bir işte çalıştırılması yada çalışmak isteyen bir eşin çalıştırılmaması da ekonomik şiddete yönelik bir davranıştır. Mesleği olan kadının çalışmak ve mesleğini icra etmek istemesine rağmen çalıştırılmaması veya başka bir iş yapmaya zorlanması evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olur.
Yargıtay 2.Hukuk Dairesi davacının davalıyı “zorla atölyede çalıştırmak istemesini” boşanma sebeplerinden biri olarak değerlendirmiştir.
8. İşten Çıkarılmasını Sağlamak
Çalışan eşin işten ayrılmasına, işten çıkarılmasına sebep olmak da ekonomik şiddete yönelik davranış olarak kabul edilmektedir.
Yargıtay “ davalı kocanın eşini dövdüğü, cep telefonu ile eşini işyerinde taciz ettiği ve onun işten çıkarılmasını sağladığı” şeklindeki kararı ile işten çıkarılmasını sağlamaya yönelik davalı eşin davranışını boşanma sebebi olarak kabul etmiştir.
Görüldüğü üzere Şiddetli Geçimsizlik Nedeniyle Boşanma Davasında (Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Sebebiyle boşanma davası) ekonomik şiddete yönelik davranışları sınırlamak mümkün değildir. Bu davranışlar her olayda farklılık ve çeşitlilik gösterebilir. Bu yüzden ekonomik şiddete yönelik olacak diğer her türlü davranış da boşanmaya sebep davranışlar olarak kabul edilmelidir.