Aile konutu ve aile konutu şerhi kavramı 2002 yılında 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun yürürlüğe girmesiyle hayatımıza girmiş olup, aile, miras ve icra hukukunda karşımıza çıkan bir kavramdır. Çeşitli kanunlarda yer almış olmasına rağmen TMK’da aile konutuna dair net bir tanımlama yapılmamıştır. Fakat Türk Medeni Kanunu’nun gerekçesinde; “ eşlerin bütün yaşam faaliyetlerini gerçekleştirdiği, yaşantısına buna göre yön verdiği, acı ve tatlı günleri içinde yaşadığı, anılarla dolu bir mekân” olarak tanımlanmıştır. Yalnızca TMK’da değil İsviçre Medeni Kanunu’nda da aile konutunun tanımına yer verilmemiştir. Bunun sebebinin; her aile için belirli bir aile konutu kavramı olmayacağından ve her aile yapısına göre konutun niteliği farklılık arz edebileceğinden somut olaya göre değerlendirilmesinin hakkaniyete daha uygun olacağı düşünülmektedir. Kalıplaşmış bir tanım ile aile konutu kavramının daraltılması yerine uyuşmazlıkların sübjektif nitelikleri nazara alınarak işlem yapılması daha doğru sonuçlar alınmasına sebep olacaktır.
Yargıtay kararlarında aile konutu tanımlanırken; eşlerin bütün yaşam faaliyetlerini gerçekleştirdikleri, acı tatlı günlerini yaşadıkları, yaşam faaliyetlerini yoğunlaştırdıkları mekan” tanımıyla birlikte “eşlerin müşterek yaşamlarını sürdürmeleri için ayrılan ve aynı konutta iki tarafın da yaşama hakkını güvenceye alan hukuksal kurum” olarak tanımlanmaktadır.
1. Aile Konutu Tanımı
Aile konutu, eşlerin ve ailenin bir arada yaşadığı, yaşamsal faaliyetlerini devam ettirdiği taşınmazdır. Aile konutu tektir ve yayla, tarla gibi taşınmazlar aile konutu olamayacaktır. Bir taşınmazın aile konutu olması, onu diğer taşınmazlardan hukuki açıdan ayırır. Aile konutu olarak tapuya şerh edilmiş bir taşınmaz üzerinde, eşler birlikte söz sahibi olurlar. Bu şerhin verilebilmesi için eşler TMK anlamında evli olmalıdır. Yani birlikte yaşama ve imam nikahı bu şerh için yeterli olmayacaktır.
2. Aile Konutunun Özellikleri
Aile konutu TMK’da veya sair herhangi bir kanunda tanımlanmadığından, kanunlarda yer aldığı şekilde, doktrin görüşlerine bakılarak ve Yargıtay kararları çerçevesinde özelliklerine değinmek gerekmektedir. Aile konutunun ilk özelliği tek olmasıdır. Şöyle ki; aile konutu, ailenin yaşamını sürdüğü merkez olarak tanımlandığından bu merkezin tek olması büyük önem arz etmektedir. Keza hayatın olağan akışına uygun olan da ailelerin tek bir yaşam merkezi olmasıdır. Ailelerin sosyoekonomik düzeyine göre birlikte yaşadıkları birden fazla konut olabilir fakat yaşamlarının büyük bir bölümünü idame ettirdikleri konut tektir. Müşterek yaşam merkezi olarak belirlenmiş, aile için önem arz eden, dışardan bakıldığından da sürekli barınma saiki ile yaşandığı düşünülen merkez aile konutu olarak kabul edilmektedir. Aile konutunun tek olma unsuru tabi ki mutlak değildir, yukarıda da bahsettiğimiz üzere; her ailenin kendilerine özgü bir yaşam tarzı olduğundan, çeşitli durumlar ailenin birden fazla aile konutu olmasına sebep olabilir. Örneğin; eşlerin mesleki faaliyetleri, çocukların eğitimi, çeşitli sağlık problemleri istisnalar söz konusu ise aile konutunun birden fazla olabileceği kabul edilmektedir.
İkincil nitelikte konutlar konusunda ise, benzer nitelendirme yapmamız mümkün değildir. İkincil nitelikte konutlar hiçbir suretle aile konutu olarak değerlendirilemezler. Örneğin; yazlık, dağ evi, kış evi, yayla evi gibi konutların aile konutu olarak nitelendirilmesi mümkün değildir. Bu tip konutların kaybı halinde çocukların ve eşin barınma hakkı zedelenmeyecektir. Açıklanan tüm bu sebepler doğrultusunda aile konutunun en önemli özelliklerinden biri tek olması ve yokluğu halinde eş ve çocukların barınma hakkının zedelenmesi halidir.
3. Aile Konutu Korumasının Süresi
Aile konutun korunması Türk Medeni Kanunu 194. Madde kapsamında korunmaktadır. İşbu madde kapsamında koruma, eşlerin evlilik birliğinin resmi olarak sona ermesi, aile konutundan taşınılıp aile konutu niteliğine son verilmesi halinde sona ermektedir. Evlilik birliği boşanma ile sona erebileceği gibi; eşlerden birinin ölümü yahut evliliğin iptali halinde de sona erer. Ölüm halinde her ne kadar evlilik birliği sona erse de sağ kalan eşin miras payı ve TMK kapsamında aile konutu üzerindeki hakları miras hukuku ve mal rejimleri kapsamında korunacaktır. TMK 240. madde ile edinilmiş mallara katılma rejiminde, TMK 254 ve 255. maddeler ile paylaşmalı mal ayrılığı rejiminde, TMK 279. madde ile mal ortaklığı rejiminde ve TMK 652. madde ile de eşler arasındaki mal rejimi ne olarak belirlenmiş olursa mirasçı sıfatı ile miras paylaşımında, sağ kalan eşin aile konutu üzerindeki talep haklarını korumaya yönelik düzenlemelere yer verilmiştir. İşbu maddelere göre; evlilik birliğinin eşlerden birinin ölümü ile sona ermesi halinde sağ kalan eş, belirlenen mal rejimine göre hak talep edebilecektir. Örneğin, edinilmiş mallara katılma rejimi belirlenmiş ise katılma alacağına, paylaşmalı mal ayrılığı rejiminde miras ve paylaşmadan doğan hakkına, mal ortaklığı rejiminde ortaklık payına dayanarak hak tanınmasını talep edebilecektir. Miras Hukuku kapsamında ise miras payından düşülmesi suretiyle, aile konutu üzerinde kendisine mülkiyet, intifa veya oturma hakkı tanınmasını talep edebilecektir.
Bu konuya dair daha detaylı bilgi sahibi olmak için Aile Konutunun Sağ Kalan Eşe Özgülenmesi isimli makalemizi inceleyebilirsiniz.
Aile konutunun korunması süresi konusunda diğer bir husus ise eşlerden birinin aile konutunu terki, ayrılık kararı yahut birlikte yaşamaya ara verilmesi halinde konutun akıbetinin ne olacağıdır. Eşlerin geçici olarak iş maksatlı yahut sağlık sebebi ile evden ayrılmaları ise bu hal kapsamında sayılmamaktadır. Aile konutunun akıbetinin tartışılması için öncelikle TMK 164 kapsamında terkin varlığı söz konusu olmalıdır. TMK 164. Madde’de;
“Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hâkim veya noter tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır.”
Şeklinde ifade edilerek hangi hallerde terk sayılabileceği hüküm altına alınmıştır. Aile konutunun korunması noktasında ise konut üzerinde şahsi ve ayni hakkı olan eş ile olmayan eş konusunda ayrım yapmakta fayda vardır. Konut üzerinde ayni ve şahsi hakkı bulunan eşin konutu terk etmesi halinde çocuk ve eşin barınma hakkını ihlal edebilecek nitelikte işlemler yapması olasıdır. Bu sebeple terk halinde aile konutu korumasının sona ermesinde hiçbir hukuki yarar bulunmadığı gibi ciddi hak kayıplarına da sebep olabilir. Hak sahibi olmayan eşin evi terk etmesi halinde ise aile konutu korumasının sona erebilmesi için terk eden eşin evlilik birliğini sona erdirme amacı ile aile konutunu ter ettiğinin açıkça anlaşılması gerekmektedir. Fakat bu konuda Yargıtay’ın görüşü eşlerden birinin aile konutunu terk etmesi konut üzerindeki korumanın kalkmayacağı yönündedir. Yine aynı şekilde ayrılık kararları halinde de aile konutu üzerindeki korumanın kalkmayacağı yönünde de kararlar mevcuttur. Detaylıca açıklandığı üzere aile konutunun sağladığı haklar çeşitli hallerin varlığı halinde evlilik birliğinin bozulması ile sona ermemektedir.
4. Aile Konutu Şerhi
Aile konutu şerhini tescil ettirmek için eşlerden biri için diğer eşin rızası almaksızın mahalle muhtarından alınacak aile konutu belgesi ve evlilik cüzdanı ile söz konusu taşınmazın bulunduğu yerdeki tapu dairesine giderek yapılacak başvuru ile Aile Konutu şerhi tescil ettirebilir. Yukarıda da detaylıca açıkladığımız üzere; aile konutuna dair korumalar evlilik süresince devam edecektir ve bu süre içerisinde koruma, mal rejimi seçiminden de etkilenmeyecektir. Aile konutuna ilişkin koruma; evliliğin bitimiyle yani boşanma, ölüm, evliliğin iptali gibi sebepler sonucunda sona erecektir.
Aile konutu şerhini evli olan kişi koydurabilir zaman sınırlaması yoktur.
Ancak 2002 yılından önce alınan mallar boşanma halinde paylaşıma girmez.
Ancak 2002 yılından sonra alınan malların % 50 olarak pay edilir.
Yayla evlerine aile konutu şerhi konamaz.
Kişinin anne ve babasından düşen mirastan diğer eş pay alamaz.
Ancak ölümünden sonra alabilir
Merhabalar
Aile şerhi konulmuş bir evin satışı Tapuda yapılabilir mi?
Tapu sistemi buna izin verir mi?
Şayet böyle bir durum var ve biz bunu bilgimiz olmadan aldık, satıcı karı koca ileride boşanırsa bizim aldığımız evden bir hak talep edebilir mi?
Yada biz ne gibi sıkıntı yaşayabiliriz?
Merhaba biz evi kanun cikmadan once yani 2002 den once aldik.1995 gibi aile konutu serhi koyabilirmiyim
Selam aleykum.ben 52 yaşında bir bayanım.eşimle ikinci evliligimiz.evleneli.12.sene oldu.çocugum yok.eşimin ilk evliliginden bir oglu var.eşimin.4 katlı bir binası var.eşimin ölüm halinde. oglu beni şimdiki evimizde oturmama izin vermez.ben şimdiki oturdugumuz evimizde kalabilmem icin ne yapmam lazım.eşim bende 11 yaş büyük.eşimin mirasınadan banada hak olurmu.beni dışarı atabilirmi.oglu ve gelini.şimdiden teşekkürler
Merhabalar aile konut şerhi konulduğunda neden diğer eşe Bilgi veriliyor ve bu Bilgi mektup mu yoksa tebliğ olarakmı bilgilendiriliyor? Cevap yazarsanız çok mutlu olurum