Bağışlama sözleşmesinin yapılmasından sonra meydana gelebilecek kimi durumlarda hakkaniyet gereği bağışlamanın geri alınmasının mümkün olduğu kabul edilmektedir. Bu durumlardan kimileri bağışlananın yapmaması gereken bir davranışı yapmasından ya da yerine getirmesi gereken bir yükümlülüğü yerine getirmemesinden kaynaklanır. Kimileri ise bağışlayanın mali durumunda meydana gelen değişikliklerden kaynaklanır.
Bağışlama sözleşmesi çeşitli sebeplerle sona erebilir. Bu sebeplerden birisi de bağışlayanın bağışlamadan dönme suretiyle bağışlamayı geri almasıdır. Geri alma bağışlamadan dönme olarak da ifade edilmektedir. Bağışlamanın geri alınması kanunda bağışlamanın geri alınması ile bağışlama sözü verilmesinin geri alınması olarak iki ayrı başlık altında düzenlenmiştir. Bağışlamanın geri alınması kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hak olup, devredilemez niteliktedir. Bu nedenle kural olarak mirasçılara da geçmez. Ancak kanun bazı istisnai durumlarda mirasçıların da bu hakkı kullanabilmesine olanak tanımıştır.
Yazı İçeriği
- 1. Genel Olarak Geri Alma Hakkı
- 2. Elden Bağışlamanın ve Yerine Getirilen Bağışlama Sözünün Geri Alınması
- 3. Bağışlama Sözünün Geri Alınması ve İfadan Kaçınma
- 4. Bağışlama Hukuku Dışında Kalan Geri Alma Sebepleri
- 5. Bağışlamanın Geri Alınmasında Süreler
- 6. Mirasçıların Geri Alma Hakkı
- 7. Bağışlama Sözü Vermenin Düşmesi
- 8. Sıkça Sorulan Sorular
Kanunda belirtilen bu sebeplerin oluştuğunun öğrenilmesinden itibaren bir yıl içerisinde bağışlama geri alınabilir. Bir yıllık süre hak düşürücü niteliktedir.
Bağışlama sözleşmesi ile ilgili detaylı bilgi almak için Bağışlama Sözleşmesi başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
1. Genel Olarak Geri Alma Hakkı
Geri alma hakkı yenilik doğurucu hak niteliğindedir. Geri alma hakkının kullanılması ile daha öncesinde bir irade beyanında bulunmuş olan kişi bu beyanının hüküm doğurmasını engellemiş olur. Bu durumda dar anlamda geri alma hakkı söz konusudur. Geniş anlamda geri alma hakkında ise bir hukuki işlem ortadan kaldırılır. Bu nedenle tek tarafa borç yükleyen sözleşmelerde kullanılabilecek bir haktır. Dar anlamda geri alma hakkının kullanılmasında herhangi bir sebep aranmazken geniş anlamda geri alma hakkının kullanılabilmesi için muhakkak bir sebebe dayanılmalıdır. Geri alma beyanı varması gereken tek taraflı bir irade beyanıdır. Karşı tarafa ulaştığı anda sonuçlarını doğurur ve işlemi geriye etkili olacak şekilde ortadan kaldırır.
2. Elden Bağışlamanın ve Yerine Getirilen Bağışlama Sözünün Geri Alınması
Aşağıda teker teker ele alacağımız nedenlerden herhangi birinin söz konusu olması durumunda bağışlanandan bağışlama konusu talep edilebilir. Ancak bu durumda bağışlayan yalnızca elinde kalan malvarlığı unsurunu iade etmekle yükümlüdür. Bağışlananın elinde bir şey kalmamışsa geri istenebilecek bir unsur da söz konusu olmayacaktır.
2.1. Bağışlayana veya Yakınlarına Karşı Ağır Bir Suç İşlenmiş Olması
Bu durumlardan ilki bağışlananın, bağışlayana veya yakınlarından birine karşı ağır bir suç işlemiş olması halidir. Bu suç sebebiyle bağışlanan hakkında mahkûmiyet kararı verilmiş olması aranmaz. Hatta bağışlayana yönelik başlatılmış bir kovuşturmaya dahi gerek yoktur. Yine bununla beraber kanunda suçun ağır bir suç olması gerektiği ifade edilmiş olsa da doktrindeki genel kabul suçun ağırlığının önem arz etmeyeceğidir. Beden ve ruh bütünlüğünün ihlali, onur ve saygınlığa tecavüz, sert ve kaba sözler, saygısızca davranma durumlarının dahi geri alma için sebep olabileceği kabul edilmektedir. Yine doktrindeki genel kabule göre suça yönelik şikâyette bulunmamışsa dahi geri alma hakkı kullanılabilecektir. Burada önem arz eden suçun bağışlamadan sonra işlenmiş olmasıdır. Yakınlar ifadesinin dar yorumlanmaması gerektiği, bağışlayanın kan bağı bulunan yakınlarının dışında örneğin çok yakın arkadaşlarının veya nişanlısının da bu kapsamda olduğu genel olarak kabul edilmektedir.
2.2. Bağışlananın Bağışlayana veya Ailesine Karşı Olan Yükümlülüklerine Önemli Ölçüde Aykırı Davranması
Bağışlanan, bağışlayana veya onun ailesinden bir kimseye karşı kanundan doğan yükümlülüklerine önemli ölçüde aykırı davranırsa bağışlananın iadesi talep edilebilecektir. Burada kast edilen yükümlülükler önemli derecede olan yükümlülüklerdir. Yükümlülüğün önem arz edip etmediği her somut olay için ayrıca hâkim tarafından takdir edilecektir. Sadakat yükümlülüğünü ihlal eden eşin davranışı genel itibariyle bu kapsamda kabul edilmektedir. Bununla beraber boşanma davasının açılmış olması, nafaka için dava açılmış olması gibi durumlar doğrudan kanundan doğan haklardır ve bağışlamanın geri alınmasına sebep olamazlar.
2.3. Bağışlananın, Yüklemeli Bağışlamada Yükümlülüğünü Yerine Getirmemesi
Bağışlananın, yüklemeli bağışlamada haklı bir sebep olmaksızın yüklemeyi yerine getirmemesi durumunda da bağışlayan bağışlananın iadesini talep edebilecektir. Burada yüklemenin yerine getirilememesi haklı bir neden dolayısıyla olmamalıdır. Bağışlama konusunun değeri yüklemenin giderinden fazla ise, yüklemenin yerine getirilmesinde kusursuz imkânsızlık varsa, yüklemenin yerine getirilmesini bizzat bağışlayan engellemişse bağışlananın yüklemeyi yerine getirmemesi haklı bir nedene dayanmaktadır. Dolayısıyla bu hallerde bağışlamadan geri dönülemez. Her ne kadar yükleme bağışlamanın karşılığı bir edim olmasa da doktrinde geri alma hakkı kullanılmadan önce bağışlayana uygun bir ek süre verilmesi gerektiği kabul edilmektedir.
3. Bağışlama Sözünün Geri Alınması ve İfadan Kaçınma
Öncelikle yukarıda açıkladığımız sebeplerden herhangi birinin söz konusu olması halinde yerine getirilmemiş bağışlama sözü verme de geri alınabilir. Bu sayılanlara ek olarak kanun yerine getirilmemiş bağışlama sözü verme açısından iki farklı durumda daha geri alma imkânı tanımıştır.
Bağışlayanın mali durumu sözünü yerine getirmeyecek derecede değişmişse, bağışlayan henüz yerine getirmediği bağışlama sözünü geri alabilir.
Bağışlama sözü verildikten sonra bağışlayanın yeni aile yükümlülükleri doğmuşsa ve ekonomik koşulları ağırlaşmışsa bağışlama sözünü geri alabilir. Bu hususa en temel örnek olarak bağışlama sözü verenin sonradan doğan çocukları verilebilir.
4. Bağışlama Hukuku Dışında Kalan Geri Alma Sebepleri
Yukarıda açıkladığımız sebepler bağışlama sözleşmesine ilişkin hükümler kapsamında düzenlenmiştir. Sayılanlar dışında kalan, kanunların çeşitli hükümleriyle birlikte düzenlenmiş birtakım farklı geri alma sebepleri de söz konusudur. Yanılma, aldatma, korkutma gibi irade sakatlıkları sebebiyle açılan iptal davası, tenkis davası, muvazaalı bağışlamanın iptali davası, nişanın bozulması halinde verilmiş hediyelerin iadesi durumlarında da bağışlama geri alınmış olmaktadır.
Konuyla ilgili detaylı bilgi almak için Sözleşmenin Hata Hile Korkutma Sebebiyle Geçersizliği başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
5. Bağışlamanın Geri Alınmasında Süreler
Bağışlayan, geri alma sebebini öğrendiği günden başlayarak bir yıl içinde bağışlamayı geri alabilir. Bir yıllık süre hak düşürücü niteliktedir.
6. Mirasçıların Geri Alma Hakkı
Yukarıda geri alma hakkının kişiye bağlı bir hak olduğunu ve mirasçılara geçmeyeceğini ifade etmiştik. Ana kural bu yönde olmakla beraber hakkaniyet gereği kimi durumlarda mirasçıların da geri alım hakkı bulunması gerektiğinden kanun buna ilişkin de düzenleme yapmıştır.
Bağışlayan geri alma hakkını kullanabileceği bir yıllık süre dolmadan ölürse, geri alma hakkı mirasçılarına geçer. Bağışlayanın mirasçıları bu sürenin sona ermesine kadar geri alma hakkını kullanabilirler.
Bağışlayan, sağlığında geri alma sebebini öğrenememişse, mirasçıları, bağışlayanın ölümü tarihinden itibaren başlayarak bir yıl içinde geri alma hakkını kullanabilirler.
Bağışlayanın bağışlanan tarafından öldürülmesi durumunda, mirasçıları bağışlamayı geri alabilirler. Kanun burada açıkça hukuka aykırı ibaresini kullandığından dolayı meşru müdafaa gibi hukuka uygunluk sebeplerinin mevcudiyetinde bu hükme başvurulamayacaktır.
Konuyla ilgili detaylı bilgi almak için Mirasçıların Miras Bırakanın Borçlarından Sorumluluğu başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
7. Bağışlama Sözü Vermenin Düşmesi
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m.296/2’de bağışlama sözü verenin borcunu ödeme güçsüzlüğü belirlenirse veya da iflasına karar verilirse, ifa yükümlülüğünün ortadan kalkacağı hükme bağlanmıştır. Bu durumda bağışlama kendiliğinden hükümden düşecektir. Bir iptal davası açılmasına ya da geri alma beyanında bulunulmasına gerek yoktur. Bağışlayanın sonrasında malvarlığı artsa dahi bağışlama sözü verme yeniden canlanmayacaktır.
8. Sıkça Sorulan Sorular
Yüklemeli bağışlamada bağışlanan yüklemeyi yerine getirmezse bağışlayan yalnızca bağışlamayı geri alma hakkına sahip olur. Dolayısıyla bu durumda bağışlananın karşılaşacağı tek hukuki sonuç, sözleşmenin sona ermesidir. Bağışlanan bunun yanında ayrıca tazminat ödemekle yükümlü değildir.
Eşlerin aileye karşı olan yükümlülüklerine önemli ölçüde aykırı davranması halinde bağışlamanın geri alınması mümkündür. Ancak boşanma davası açma hakkı eşe kanun tarafından verilmiş bir hak ve yetkidir. Dolayısıyla yapılan bağışlama veya bağışlama sözü verme bu sebebe dayalı olarak geri alınamaz.
Bağışlayan geri alma hakkını kullanabileceği bir yıllık süre dolmadan ölürse ya da geri alma sebebini sağlığında öğrenememişse geri alma hakkı mirasçıları tarafından kullanılabilir.
Bu noktada bağışlayanın sağlında geri alma sebebini öğrenip öğrenmediğine göre ikili bir ayrım yapılmalıdır.
Bağışlayan sağlığında geri alma sebebini öğrenmişse, mirasçılar bağışlayanın geri alma hakkını kullanabileceği bir yıllık sürenin sona ermesine kadar geri alma hakkını kullanabilirler.
Bağışlayan sağlığında geri alma sebebini öğrenememişse, mirasçılar bağışlayanın ölümü tarihinden itibaren başlayarak bir yıl içinde geri alma hakkını kullanabilirler.
Bağışlama sözü verenin iflası halinde bağışlama sözü kendiliğinden hükümsüz hale gelir. Bağışlama sözü verenin ayrıca bir beyanda bulunmasına gerek yoktur.
Yargıtay kararlarına göre evlilik aldatma ile sona ermişse, yapılan bağışlamadan dönülebilir.
Yargıtay kararlarına göre evliliğin şiddetli geçimsizlik ile sona ermesi bağışlamanın geri alınmasına sebep oluşturmaz.
Bağışlama iki taraflı hukuki işlemken, mirası reddetmek tek taraflı hukuki işlemdir. Mirası reddetmek bağışlama olarak kabul edilmemektedir.
Bu konudaki uyuşmazlıklarda görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir.
Yukarıda da belirttiğimiz gibi bağışlamanın geri alınmasına ilişkin uyuşmazlıklarda görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir. Bağışlamanın eşler arasında yapılmış olması görevli mahkemeyi değiştirmemektedir. Dolayısıyla görevli mahkeme bu durumda da Asliye Hukuk Mahkemesidir. Konuya ilişkin olarak Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2017/17009 E., 2018/356 K. sayı ve 18.01.2018 tarihli kararı şu şekildedir:
“Düğünde takılan ziynetlerin iadesine dair isteğin ise, Borçlar Kanunu madde 295 uyarınca bağışlamanın geri alınması hukuki sebebine dayanması halinde görevli mahkeme aile mahkemesi değil, genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemesi olacaktır.
Bu kapsamda somut olaya bakıldığında ise; davacının bağıştan rücu sebebiyle düğün merasiminde davalı kadına takılan ziynet eşyalarına dair alacak talepleri yönünden yukarıdaki açıklamalar da gözetildiğinde taraflar arasındaki uyuşmazlığın Borçlar Kanunu’ndan kaynaklandığı ve bu talepler yönünden görevli mahkemenin ise Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu kuşkusuzdur. Görev kamu düzenine ilişkindir. Yargılamanın her aşamasında mahkeme tarafından kendiliğinden dikkate alınmalıdır.”