Boşanma süreci, sadece eşler arasındaki hukuki bir ayrılık değil, aynı zamanda varsa ortak çocuklar açısından da önemli sonuçlar doğuran bir süreçtir. Bu süreçte en hassas konulardan biri ise çocuğun velayetinin kime verileceğidir. Türk hukukunda velayet, çocuğun üstün yararı ilkesi çerçevesinde değerlendirilir ve mahkeme, çocuğun sağlıklı bir ortamda büyümesini sağlayacak ebeveyni belirler.
Velayet konusunda karar verilirken, çocuğun yaşı, ebeveynlerin bakım ve maddi olanakları, çocuğun psikolojik ve duygusal gelişimi gibi pek çok faktör dikkate alınır. Peki, mahkemeler çocuğun velayetini belirlerken hangi kriterleri göz önünde bulundurur? Ortak velayet mümkün müdür? Velayet kararı sonradan değiştirilebilir mi? Bu yazımızda, boşanma sürecinde velayetle ilgili en sık sorulan soruların yanıtlarını ve hukuki süreçleri detaylı bir şekilde ele alacağız.
Yazı İçeriği
- 1. Velayet Nedir? Hukuki Tanımı
- 2. Boşanma Davasında Velayet Nasıl Belirlenir?
- 2.1. Çocuğun Yaşına Göre Velayet Hakkının Belirlenmesi
- 2.2. Çocuğa Sunulan Yaşam Koşullarına Göre Velayetin Belirlenmesi
- 2.3. Çocuğun Kardeşleriyle Olan İlişkisine Göre Velayetin Belirlenmesi
- 2.4. Çocuğun Görüşü Alınarak Velayetin Belirlenmesi
- 2.5. Anne ve Babanın Taleplerine Göre Velayetin Belirlenmesi
- 3. Boşanmada Ortak Velayet Kararı Verilebilir mi?
- 4. Babanın Velayeti Alabileceği Durumlar
1. Velayet Nedir? Hukuki Tanımı
Velayet, reşit olmayan çocuğun bakım, eğitim, korunma ve temsil edilmesiyle ilgili hak ve sorumlulukları kapsayan hukuki bir yetkidir. Anne ve baba, çocukları ergin olana kadar velayet hakkına sahiptir ve çocuğun her türlü ihtiyacını karşılamakla yükümlüdür.
Türk Medeni Kanunu Madde 335 – Velayet Hakkı
Türk Medeni Kanunu Madde 335 – Velayet Hakkı
“Ergin olmayan çocuk, ana ve babasının velâyeti altındadır. Yasal sebep olmadıkça velâyet ana ve babadan alınamaz…..”
2. Boşanma Davasında Velayet Nasıl Belirlenir?
Boşanma davalarında çocuğun velayeti, çocuğun üstün yararı ilkesi doğrultusunda Türk Medeni Kanunu’nun 336. maddesine göre mahkeme tarafından belirlenir. Eğer ortak hayat sona ermiş veya eşler arasında ayrılık gerçekleşmişse, hâkim velayeti eşlerden birine verebilir.
Mahkemenin Velayet Kararını Belirlerken Dikkate Aldığı Faktörler
Hâkim, velayetin kime verileceğine karar verirken aşağıdaki kriterleri değerlendirir:
- Çocuğun yaşına ve gelişim düzeyine uygun bakım ve eğitim imkânlarının sağlanması,
- Ebeveynlerin çocuğa gösterdiği ilgi ve duygusal bağlılık
- Ebeveynlerin yaşam koşulları ve çocuğun sosyal çevresinin korunması
- Ebeveynlerin psikolojik ve fiziksel sağlığı
- Ebeveynlerin çocuğun eğitimine ve gelişimine katkı sağlama durumu
- Ebeveynlerden herhangi birinin çocuğa zarar vermesi veya ihmalde bulunması
- Çocuğun görüşü (12 yaş ve üzeri için)
Hâkimin çocuğun üstün yararını belirlerken dikkate aldığı temel kriterlere aşağıda ayrıntılı olarak yer verilmiştir.
2.1. Çocuğun Yaşına Göre Velayet Hakkının Belirlenmesi
Velayetin belirlenmesinde en önemli kriterlerden biri de çocuğun yaşıdır. Çocuğun yaşına bağlı olarak gelişimsel ve duygusal ihtiyaçları değiştiği için, hâkim karar verirken çocuğun hangi ebeveyne daha fazla ihtiyaç duyduğunu göz önünde bulundurur. Özellikle küçük yaşlardaki çocukların bakım ve şefkat ihtiyacı nedeniyle anneyle kalma eğiliminde olduğu görülmektedir. Ancak her durumda mahkeme, çocuğun üstün yararını esas alarak karar verir.
- 0 – 3 Yaş Aralığındaki Çocuğun Velayeti: Türk hukuku uygulamalarında, 0-3 yaş arasındaki çocukların anne bakımına mutlak olarak muhtaç olduğu kabul edilmektedir. Bu nedenle, annenin iş durumu, ekonomik koşulları veya yaşam tarzı gibi faktörler dikkate alınmaksızın, Yargıtay içtihatlarına göre bu yaş grubundaki çocukların velayeti genellikle anneye verilmektedir. Anne ancak çocuğa bakamayacak durumda olması veya çocuğun sağlığına zarar verecek bir yaşam sürmesi gibi olağanüstü hâllerde velayet hakkını kaybedebilir.
- 3 – 6 Yaş Aralığındaki Çocuğun Velayeti: Çocuğun 3 ila 6 yaş arasında olması durumunda, annenin bakım ve şefkatine olan ihtiyacın devam ettiği kabul edilmekle birlikte, bu gereklilik mutlak bir kural olarak görülmemektedir. Eğer anne, çocuğun bakımını üstlenmekten acizse, sağlık durumu kötüye gitmişse veya çocuğa zarar verecek bir yaşam tarzına sahipse, mahkeme çocuğun üstün yararını gözeterek velayeti babaya verebilir. Ancak, bu yaş aralığında çocuğun velayetinin babaya verilmesi istisnai bir durumdur.
- 6 – 12 Yaş Aralığındaki Çocuğun Velayeti: Okul çağı olarak nitelendirilen 6-12 yaş aralığında, velayet kararlarında çocuğun sadece duygusal ihtiyaçları değil, eğitimi ve geleceği de dikkate alınmaya başlanır. Mahkeme, ebeveynlerin çocuğa sunabileceği maddi ve manevi olanakları değerlendirir. Bu yaş grubunda velayet kararı verilmeden önce, mahkeme genellikle bir pedagog aracılığıyla çocuğu dinler ve görüşünü alır. Ancak, çocuğun fikri hâkim için bağlayıcı değildir. Son kararı verirken hâkim, çocuğun menfaati doğrultusunda en uygun ebeveyni belirler.
- 12 Yaş Üstü Çocukların Velayeti: 12 yaş ve üzerindeki çocuklar, kendilerini daha iyi ifade edebildikleri ve belirli bir olgunluğa eriştikleri kabul edilen bir yaş grubundadır. Bu nedenle, mahkemeler çocuğun kendi isteğini dikkate alır ve genellikle yanında kalmak istediği ebeveyni seçmesine izin verir.
Bu yaş gruplarına göre velayet belirlenirken, hâkim her durumda çocuğun sağlığı, psikolojik gelişimi ve genel refahını ön planda tutarak karar vermektedir.
2.2. Çocuğa Sunulan Yaşam Koşullarına Göre Velayetin Belirlenmesi
Mahkemeler, velayet kararını verirken çocuğun alıştığı yaşam alanını koruma ilkesine büyük önem verir. Çocuğun büyüdüğü, eğitim gördüğü ve sosyal çevresini oluşturduğu ortamın ani ve köklü değişikliklere uğraması, psikolojik gelişimi açısından olumsuz etkiler yaratabilir. Bu nedenle, velayet değerlendirilirken çocuğun mevcut yaşam koşullarının ne ölçüde korunabileceği göz önünde bulundurulur.
Hâkim, çocuğun eğitim hayatının, sosyal çevresinin ve yaşam düzeninin devamlılığını sağlamak amacıyla, velayeti çocuğun alışkın olduğu ortamı en iyi şekilde sürdürebilecek ebeveyne verebilir. Bu kapsamda şu faktörler dikkate alınır:
- Çocuğun şu anki ikametgahı ve çevresine olan bağlılığı,
- Eğitim hayatının sekteye uğramaması için mevcut okuluna devam edebilmesi,
- Çocuğun sosyal çevresi, arkadaş ilişkileri ve alışkanlıkları,
- Yaşadığı ortamın güvenli ve sağlıklı olması.
2.3. Çocuğun Kardeşleriyle Olan İlişkisine Göre Velayetin Belirlenmesi
Boşanma sürecinde velayet kararı verilirken, birden fazla çocuğun olması durumunda kardeşlerin bir arada tutulmasının çocuğun üstün yararı açısından önemli olduğu kabul edilmektedir. Çocuklar, boşanmanın getirdiği duygusal zorluklarla başa çıkarken kardeşleriyle birlikte olmanın sağladığı destekten büyük ölçüde faydalanır. Bu nedenle, mahkemeler mümkün olduğunca kardeşleri birbirinden ayırmamaya özen gösterir.
Yargıtay içtihatlarına göre de genel eğilim, kardeşlerin birbirinden ayrılmaması ve çocukların velayetinin aynı ebeveynde toplanması yönündedir. Ancak, bazı durumlarda çocukların yaş farkı, ihtiyaçları ve gelişim düzeyleri farklı olduğundan, kardeşlerin bir arada kalmasının mümkün olmadığı haller de olabilir. Böyle durumlarda hâkim, her çocuğun üstün yararını gözeterek en uygun kararı verir.
2.4. Çocuğun Görüşü Alınarak Velayetin Belirlenmesi
Çocuğun velayetinin belirlenmesi sürecinde, çocuğun görüşünün alınması önemli bir husustur. Ülkemizin taraf olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi ve Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi, yeterli idrak yetisine sahip çocukların kendileriyle ilgili davalarda görüşlerini ifade etme hakkına sahip olduğunu kabul etmektedir. Bu doğrultuda, Türk yargısında da çocuğun görüşü velayet davalarında dikkate alınan unsurlardan biri haline gelmiştir.
Ancak, çocuğun görüşü her ne kadar önemli olsa da, hakim esas olarak çocuğun üstün yararını gözeterek karar vermektedir. Çocuk, velayet davası sürecinde ebeveynlerinden etkilenebilir, yönlendirme veya baskı altında kalabilir. Bu nedenle, mahkemeler çocuğun beyanlarını incelerken, çocuğun idrak seviyesini ve duygusal gelişimini göz önüne alarak onun görüşüne ne ölçüde önem verilmesi gerektiğini takdir eder. Çocuğun yaşı ilerledikçe ve idrak yetisi arttıkça, mahkemeler onun beyanlarına daha fazla ağırlık verebilir.
2.5. Anne ve Babanın Taleplerine Göre Velayetin Belirlenmesi
Mahkeme, velayet kararını verirken ebeveynlerin taleplerini dikkate alır. Ancak, esas olan çocuğun üstün yararıdır. Bu nedenle, ebeveynlerin velayet talep edip etmemesi, nihai karar açısından belirleyici olsa da hakimin geniş takdir yetkisi çerçevesinde çocuğun menfaatleri doğrultusunda bir değerlendirme yapılır.
- Her İki Ebeveynin de Velayeti Talep Etmesi: Boşanma sürecinde her iki ebeveynin de çocuğun velayetini talep etmesi oldukça yaygın bir durumdur. Böyle bir durumda, hâkim ebeveynlerin taleplerini dikkate almakla birlikte, çocuğun fiziksel, duygusal ve sosyal gelişimi açısından en uygun kararı vermekle yükümlüdür.
- Ebeveynlerin Velayeti Talep Etmemesi: Velayeti istemeyen bir ebeveyne zorla velayet verilmesi, çocuğun fiziksel ve duygusal gelişimi açısından olumsuz sonuçlar doğurabileceği için genellikle uygulanmaz. Eğer her iki ebeveyn de çocuğun velayetini almak istemezse, hâkim 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu kapsamında çocuğun devlet koruması altına alınmasına karar verebilir. Bu durumda çocuk, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın gözetiminde bir bakım kuruluşuna veya uygun bir koruyucu aile yanına yerleştirilebilir.
- Velayet Konusunda Tarafların Anlaşması: Velayet, anlaşmalı veya çekişmeli boşanma davalarında tarafların karşılıklı olarak üzerinde mutabık kalabilecekleri bir husustur. Taraflar, velayetin kimde olacağına dair kendi aralarında bir karar verebilir ve bunu anlaşmalı boşanma protokolüne ekleyebilir. Ancak, tarafların yaptığı bu anlaşma, hâkim açısından bağlayıcı değildir.
3. Boşanmada Ortak Velayet Kararı Verilebilir mi?
Ortak velayet, boşanmış ebeveynlerin çocuğun bakım, eğitim, sağlık ve diğer temel konulardaki sorumlulukları eşit şekilde paylaşması anlamına gelir. Bu sistemde, çocuk yalnızca bir ebeveynin yanında kalmak yerine, her iki ebeveynin de aktif olarak karar süreçlerine dahil olması sağlanır.
Türk hukuk sisteminde, boşanma sonrası ortak velayet açıkça düzenlenmemiştir. Ancak, Yargıtay içtihatları ve Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler doğrultusunda, ortak velayetin bazı durumlarda mümkün olduğu kabul edilmektedir.
Özellikle anlaşmalı boşanma davalarında, tarafların karşılıklı rızasıyla ortak velayet talep etmeleri halinde, mahkeme çocuğun üstün yararını gözeterek bu talebi kabul edebilir. Ancak, çekişmeli boşanma davalarında genellikle ortak velayet kararı verilmez ve velayet ebeveynlerden birine bırakılır.
4. Babanın Velayeti Alabileceği Durumlar
Türk hukukunda ve Yargıtay içtihatlarında, küçük yaştaki çocukların (özellikle 0-3 yaş arası) anne bakımına muhtaç olduğu kabul edilse de, babanın velayet hakkı kazanabileceği durumlar da mevcuttur. Mahkeme, çocuğun üstün yararını gözeterek annenin velayet hakkının çocuğun gelişimi açısından sakıncalı olup olmadığını değerlendirir. Eğer annenin çocuğa uygun bir bakım sağlayamayacağı tespit edilirse, velayet babaya verilebilir.
- Annenin çocuğa fiziksel veya psikolojik zarar vermesi: Anne, çocuğa fiziksel veya psikolojik şiddet uyguluyorsa, velayet babaya geçebilir.
- Annenin alkol, uyuşturucu madde bağımlılığı veya kumar alışkanlığı: Bu gibi durumlar varsa, çocuğun sağlıklı bir ortamda büyümesi için velayet babaya verilebilir.
- Annenin çocuğun bakımını ihmal etmesi: Anne, çocuğun temel ihtiyaçlarını karşılamıyorsa (örneğin, beslenme, sağlık, barınma gibi konularda ciddi ihmalkârlık yapıyorsa), velayet babaya verilebilir.
- Annenin fiziksel veya ruhsal sağlığının velayeti engellemesi: Anne, çocuğa bakamayacak derecede ciddi bir fiziksel veya ruhsal hastalığa sahipse veya çocuğun güvenliğini tehlikeye atan bir hastalık söz konusuysa, çocuğun velayetini babaya verebilir.
- Anne, çocuk için tehlike arz eden bir yaşam sürüyorsa: Anne suça eğilimli bir çevrede bulunuyorsa, mahkeme çocuğun velayetini babaya verebilir.
- Annenin çocuğu bırakması veya terk etmesi: Anne, çocuğu terk edip ilgilenmiyorsa, boşanma sürecinde veya sonrasında çocuğun bakımını reddediyorsa, çocuğun uzun süre başka kişiler tarafından bakılmasına neden oluyorsa, velayet babaya verilebilir.
- Annenin yeni evliliğinin çocuğun gelişimine olumsuz etki etmesi: Anne, yeni bir evlilik yapmışsa ve bu evlilik çocuğun gelişimini olumsuz etkiliyorsa (örneğin, üvey baba çocuğa kötü davranıyorsa), yeni evlilik nedeniyle çocuk ihmal ediliyorsa veya çocuğun yaşam koşulları kötüleşiyorsa, mahkeme velayeti babaya verebilir.
- Babanın çocuğa daha iyi bir gelecek sunabilecek olması: Baba, çocuğun eğitim, sağlık ve genel yaşam standartlarını anneden daha iyi sağlayabilecek durumdaysa, Babanın çocuğun duygusal gelişimini olumlu etkileyeceği tespit edilirse, Mahkeme, çocuğun üstün yararını göz önünde bulundurarak velayeti babaya verebilir.
Velayet, her durumda çocuğun üstün yararını koruyacak şekilde belirlenir. Genel olarak küçük yaşlardaki çocukların velayeti anneye verilse de, annenin çocuğa zarar vermesi, ilgisiz kalması veya bakım sorumluluğunu yerine getirememesi durumunda, mahkeme velayeti babaya verebilir. Babanın çocuğun fiziksel, zihinsel ve duygusal gelişimi için daha uygun bir ortam sağladığı kanıtlanırsa, velayet hakkı babaya geçebilir.


O zaman hakim davayı iptal eder anlaşmalı demek her konuda anlaşmak demek.
O zaman çekişmeli dava açacaksınız.
Çekişmeli davalarda velayet her zaman anneye verilir.
Annenin ne iş yaptığı mevki makamı önem arz etmez.
Ayni şey benimde başıma geldi oradan biliyorum.
2. evliliğimde olan eşim psikolojikmen rahatsız. Bana iftira ve hakaret etti. eski eşimle benim ilişkimin olduğunu ve eski eşiminde kocasına mesaj yolu ile bildirmiştir. ailesininden ölenleri benim öldürdüğümü söylüyor. 6 yasında bir kız cocuğumuz var. cumhuriyet savcısına gidip eşim hakkında iftira hakaret dilekçesi vereceğim. kızm ve benim durumum ne olur. iftira dan ceza alırmı karşı taraf tazminat davası açacağını söyledi bu parayı eşim mi ödeyecek. boşanma durumu olursa sonuç nasıl ilerler. teşekkürler
12 yaşında kız çocuğum var ve biz eşimle anlaşamıyoruz. Kızımda bunun farkında ve esim sürekli bir şeyler bulup karga çıkartıyor kızımın ve bnm üzerimizde şiddetli piskolojik baskı var mesala kızım baba demek istiyor ama esim bir daha bana baba değil babacım diyeceksin yoksa seni hiç sevmem hiç bir şey almam dedi çocuk korkudan babacım diyor sürekli sonra ilk eşine kızım fatma anne diyeceksin alanların annesi senin de annen deyip baskı yapıyor ve vilâyetinize ben alicam diyor dava açtığımda kızımı alabilir mi lütfen cevaplar mısınız?
Teşekkür ederim
Ben 8 yıldır evliyim 2 erkek çocuğum var yıllardır psikolojik şiddet ve geçimsizlik yaşamaktayız en son olmayacağına karar verdim babamın evine geldim çocuklarımla. Çalışıyorum kendi paramı kazanıyorum. Henüz dava açılmadı karşı taraf istemiyor. Yalnız bir sıkıntı var ben bu süre içinde gönlümü başkasına kaptırdım. Şimdi de dava açarsam aldatma olur mu diye korkuyorum. Böyle bir durumda çocukların velayetini alabilir mi ayrıca bir de evimiz var bunda hak iddia edebilir miyim. Aslında ben davayı anlaşmalı açmak istiyorum ama işin içine bu durum girer mi diye tereddüt ediyorum ne yapmam lazım
12 yıllık evliliği var. 6.5 yaşında bir kızım var. Eşim bayan olan yakın arkadaşımla olan diyaloğumu aldatma diye algıladı(ama aldatmadım) çalıştığım ilden vazgeçip onun memleketine yerleştim. Kendisi de çalışmasına rağmen ne eve nede cocuga maddi yardım yapmaz. Parasını ailesine verdiği resmi evrakla sabit. Buna rağmen 2yıl geçti hala aramız düzelmedi. Ben kızımdan ayrılmak istemiyorum, çocuğumun velayetini nasıl alırım. Eşimin ailesi eşimi çok farklı kullanıyor, bunun ses kaydı bile var. Artık dayanamıyorum bir yolu yok mu.
Merhaba 7 yıllık evliyim. 4 yaşında bir kızım var. eşimle evlendiğimizden beri ailelerden dolayı tartışıyoruz. bu tartışmadan dolayı da birbirimize kırıcı sözler ediyor ailelere olan saygımızı da yitiriyoruz. Ben kamu kurumunda memur olarak çalışıyorum eşim özel sektörde. Ayrılmamız durumunda kızımın velayeti kime verilir?
Merhaba biri 5 diğeri 3 yaşında oğlum var eşimle anlaşamıyoruz boşanmak istiyorum fakat çocuklarımın velayetini almak istiyorum eşim çalışmıyor kendine ait herhangi bir gelir kaynağında bulunmuyor eğitim seviyesi bakımından da çocuklarıma yeterli yardımı dokunacağını düşünmüyorum acaba velayet durumunda neyle karşılaşabilirim.