Gemi sicili, geminin kimliği olarak tanımlanabilecek, geminin uluslararası sularda güvenle seyredebilmesi için gerekli olan ve tescili zorunlu bir sicildir. Tıpkı kimliği olmayan kişinin yasal olarak seyahat yapması nasıl mümkün değil ise sicile kayıtlı olmayan bir geminin de uluslararası sularda seyretmesi ve ticari faaliyetlere katılması mümkün değildir. Sicil geminin tabiiyeti, karine oluşturması ve kamu güveni sağlaması bakımından oldukça önemlidir. Siciller halka açıktır, bu demek oluyor ki vatandaş ticari faaliyetler gerçekleştireceği yahut yalnızca ilgisinin olduğu bir geminin sicilini kontrol edebilir, gemi ipoteği yahut gemi üzerindeki tescil edilmiş değişiklikleri kontrol edebilir. Geminin maliki geminin sahibidir ve gemi mülkiyeti de sicile tescil edilen en önemli hususlardan biridir. Bu yazımızda gemi mülkiyetinde meydana gelen değişikliklerin sicile yansımasını açıklayacağız.
Yazı İçeriği
1. Gemi Mülkiyeti
2. Türk Hukuku Çerçevesinde; MGS ve TUGS’da Tescil İşlemleri
3. Gemi Siciline Kayıtlı Gemilerde Mülkiyetin Hukuki İşlem Yolu ile Kazanımı
3.1. Gemi Payı ve İştirak Payının Hukuki İşlemle Edinimi
4. Sahiplenme Yolu ile Gemi Mülkiyetinin Kazanılması
5. Gemi Mülkiyetinin Kazandırıcı Zamanaşımı ile Kazanılması
5.1. Olağan Zamanaşımı ile İktisap
5.2. Olağanüstü Zamanaşımı ile İktisap
6. Gemi Mülkiyetinin Kaybı
6.1. Geminin Zıyaı
6.2.Terk
6.3. Kazandırıcı Zamanaşımı
6.4. Sicile Kayıtlı Gemi Payı ve İştirak Payı Üzerinde Mülkiyet Hakkı Kaybı
Her ne kadar benzer olsalar da dünya üzerinde yer alan tüm denize kıyısı olan ülkelerin kendilerine ait sicillerinin tescil koşulları birbirinden farklıdır. Bu sebeple yazımızda Türk Sicil Organizasyonunda yer alan sicillere tescil ve terkini gerektiren işlemlerini açıklayacağız.
1. Gemi Mülkiyeti
Gemiler tescili var olsa dahi hem fiziksel hem de hukuki olarak taşınır mal olarak kabul edilirler. Bu husus Türk Ticaret Kanunu madde 936’da; “Sicile kayıtlı olup olmadıklarına bakılmaksızın bütün gemiler bu Kanunun ve diğer kanunların uygulanmasında taşınır eşyadandır.” şeklinde açıklanmıştır. Gemi mülkiyeti de Medeni Kanun kapsamında mutlak, yani herkese karşı ileri sürülebilecek bir haktır. Malik gemisinde hukuka uygun olmak koşulu ile dilediği tasarrufta bulunma hakkına sahiptir. Bahsi geçen tasarrufta bulunma hakkına ek olarak malik, gemisine haksız olarak el koyan kişiye istihkak davası açma, her türlü müdahalenin men edilmesini isteme hakkına da sahiptir.
Herhangi taşınır yahut taşınmaz bir malı aktif olarak elinde bulunduran kişiye zilyet denir. Medeni Kanun’da yer alan zilyetliğe dair hükümler hem tescilli yahut tescilsiz ayırt edilmeksizin tüm gemiler hakkında uygulanır. TTK madde 996 uyarınca; kanunda aksi hüküm bulunmadığı sürece, kanunda yer alan ve gemilerin hukuki mahiyetini düzenleyen tüm hükümler yalnızca sicile kayıtlı gemilere uygulanmaktadır. TTK’da sicil özel olarak düzenlenmemiştir. Yani işbu hükümler yalnızca Milli Gemi Siciline kapsamamakta Türk Uluslararası Gemi Sicili ve yapı halindeki gemilere özgü sicile kayıtlı olan gemileri de kapsamaktadır.
Konuya ilişkin detaylı bilgi için “Gemi Sicili ve Tescili” isimli makalemizi inceleyebilirsiniz.
2. Türk Hukuku Çerçevesinde; MGS ve TUGS’da Tescil İşlemleri
Geminin bir ülke gemi siciline tescili geminin maliki, donatanı, gemi işletme müteahhidi veya gemiyi başkaca hukuki işlemler ile devralan kişinin tabi olduğu ülke hukukuna göre belirlenmektedir. Türkiye’de ise 3102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na göre gemiler Türk Milli Gemi Siciline tescil edilir. Milli Gemi Sicili’ne tescil edilebilecek gemiler niteliklerine göre ikiye ayrılır bunlar; tescili zorunlu gemiler ve tescili ihtiyari (isteğe bağlı) gemilerdir.
Türk Ticaret Kanunu madde 957’de;
“On sekiz gros tonilatoda ve daha büyük her ticaret gemisinin maliki, tescil isteminde bulunmak zorundadır.”
şeklinde ifade edilerek 18 gros tonilatonun üzerinde gemilerin gemi siciline tescilini zorunlu tutmuştur. Kanun lafzının aksinden anlaşılacağı üzere 18 gros tonilatonun altında olan gemilerin tescili gemi malikinin inisiyatifinde olan bir durumdur. Tüm bunların yanında gemi siciline tescili hukuken mümkün olmayan gemiler mevcuttur bunlar;
- Yabancı gemi siciline tescil edilen Türk gemileri,
- Türk gemisi olmayan gemiler,
- Donanmaya bağlı harp gemileri,
- Yardımcı gemiler,
- Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu hizmeti görmesine özgülenmiş gemilerin
MGS’ne tescil olunamayacağı TTK madde 958’de hüküm altına alınmıştır. Türk Uluslararası Gemi Sicili (TUGS)’nin ise kuruluş amacı kolay Türk gemilerinin “kolay bayrak devleti” olarak adlandırılan kıyı ülkeleri sicillerinden korunmasıdır. Türk gemileri ve bazı durumların varlığı halinde yabancı gemiler Türk Milli Gemi Siciline tescil edilebildikleri gibi gerekli şartların sağlanması halinde Türk Uluslararası Gemi Siciline de tescil olabilmektedir.
Hangi gemilerin Türk Gemi Siciline tescil olabileceklerini ve Türk Bayrağı çekme hakkına sahip olabileceğine dair daha detaylı bilgi için “Türk Gemisi Ve Türk Bayrağı Çekme Hakkı” isimli makalemizi inceleyebilirsiniz.
3. Gemi Siciline Kayıtlı Gemilerde Mülkiyetin Hukuki İşlem Yolu ile Kazanımı
Gemi siciline kayıtlı gemilere müseccel gemi adı verilmektedir. Eski Ticaret Kanunda gemi siciline tescilli gemilerin mülkiyeti, malikten hukuki işlem vasıtasıyla elde edilebilmesi için sicili yeni malikin tescil edilmesi zorunluluğu bulunmamaktaydı. Bunun yanında gemi üzerindeki zilyetliğin de yeni malike devri gerekmemekteydi. İşbu eski sisteme göre mülkiyet intikalinde sicilin rolü olmamakla birlikte gemi mülkiyeti sicil dışında kazanılmaktaydı.
Yukarıda da bahsettiğimiz üzere sicil gemin, gemi üzerinde hak iddia edenler, gemi ile hukuki veya ticari iş yapacak kişiler için oldukça önemli bir koruma sağlamaktadır. Yeni Türk Ticaret Kanunu madde 1001’ göre; mülkiyetin devri amaçlanıyor ise işbu devir sözleşmesinin yazılı olması ve tarafların imzalarının noterce tasdiklenmesi gerekmektedir. Sözleşmenin imzalanmasının ardından ise mülkiyetin alıcı tarafından kazanılması için geminin zilyetliğinin de kendisine geçmesi zorunludur. Mülkiyet hakkının kazanılması için ise sicile tescil zorunlu unsur değildir. İşbu yenilik ile menkul mülkiyetinin devri ile gemi mülkiyetinin devri paralel hale getirilmiş, mülkiyet karinesi zilyede bağlanmıştır.
Gemi mülkiyetinin devri de, tüm sözleşmesel devir işlemlerinde olduğu gibi iki aşamada gerçekleşmekte olup öncelikle taahhüt ardından tasarruf işleminin yapılması ile gündeme gelir. Bu da demek oluyor ki önce satış sözleşmesi yapılır ardından mülkiyetin naklini sağlayacak tasarruf işlemi ile devir gerçekleşir.
Gemi mülkiyetinin devri borcunu doğuran başkaca sözleşmeler; mal değişim sözleşmesi, şirket sözleşmesi, bağışlama ve gemi inşa sözleşmesidir.
3.1. Gemi Payı ve İştirak Payının Hukuki İşlemle Edinimi
Sicilde kaydı mevcut olan geminin paylı mülkiyeti, malik ile mülkiyet hakkı kazananın bu hususta anlaşmaları ile devralana geçmektedir. Fakat kanun gereği bu sözleşmenin yazılı olması ve noter tarafından onaylanması şarttır. TTK madde 1007/1’e göre işbu sözleşmenin gemi sicil müdürlüklerinde de yapılabileceği hüküm altına alınmıştır.
Donatma iştiraki olarak işletilen sicile kayıtlı gemide iştirak payı devri, gemi payı devri ve sicile tescil ile yapılabileceği kanun kapsamında düzenlenmiştir.
“TTK 1007/2 maddesinde ise;
MADDE 1007-
- (1) Sicile kayıtlı gemi payının mülkiyeti, malik ile iktisap edenin bu hususta anlaşmaları ile devralana geçer. Anlaşmanın yazılı şekilde yapılması ve imzaların noterce onaylanması şarttır. Bu anlaşma gemi sicil müdürlüğünde de yapılabilir.
- (2) Donatma iştirakinde paydaş donatanların her biri, iştirak payını dilediği anda diğer paydaşların onayı olmaksızın tamamen veya kısmen başkasına devredebilir. Sicile kayıtlı gemi üzerindeki iştirak payının devri, gemi payının devri ve sicile tescili ile olur.
- (3) Gemi payı veya iştirak payının devri sonucunda gemi Türk Bayrağı çekme hakkını kaybedecekse, devir yalnız bütün paydaşların veya paydaş donatanların onaylarıyla geçerli olur.
- (4) Gemi payı, gemi yolculukta bulunduğu sırada devredilirse, devrin kapsamı 1002 nci maddenin üçüncü fıkrasına göre belirlenir.”
4. Sahiplenme Yolu ile Gemi Mülkiyetinin Kazanılması
Sahibi olmayan, terkedilmiş eşyaya malik olma saikiyle el koymaya ihraz denmektedir. Sicile kaydı olmayan bir geminin vazgeçilmek suretiyle terk edilmesi halinde sahipsiz gemi haline gelir. Sahipsiz gemi ise herkes tarafından ihraz yolu ile iktisap edilebilmektedir. Türk Medeni Kanunu madde 767’ye göre de sahipsiz gemiyi malik olma iradesi ile zilyetliğine alan kişi, işbu kanun hükmüne göre geminin maliki olabilmektedir.
Sicile kayıtlı bir geminin maliki ise gemi üzerindeki mülkiyet hakkından vazgeçer ve bu durumu sicil müdürlüğüne belirtirse bu hususun gemi siciline tescil edilmesi ile gemi mülkiyeti terk edilmiş olur. Fakat bu durumda sicile kayıtlı olmayan gemi ile aynı hukuki durumda olmaz. Gemi siciline kayıtlı geminin terk edilmesi halinde ihraz yolu ile iktisap hakkı yalnızca devlettedir. İşbu husus ise TTK madde 998/2 maddesinde hüküm altına alınmıştır. Devlet, sahipsiz gemi için kendisini gemi sicili malik olarak tecil ettirmek suretiyle mülkiyeti kazanır.
Terk edilmiş sahipsiz gemilerin hukuki mahiyeti konusunda daha detaylı bilgi için “Sahipsiz Gemi” isimli makalemizi inceleyebilirsiniz.
5. Gemi Mülkiyetinin Kazandırıcı Zamanaşımı ile Kazanılması
5.1. Olağan Zamanaşımı ile İktisap
Sicile kaydı olan bir geminin maliki olunmadığı halde, gemi siciline malik olarak kaydedilmiş kimse;
- Tescilin en az 5 yıl sürmesi,
- Bu süre içerisinde gemi davasız ve aralıksız olarak asli zilyetlik sıfatı ile bulundurması,
halinde geminin mülkiyetini kazanır.
İşbu süre sözde malikin gemi siciline malik olarak tescil edildiği tarihten itibaren başlar. Bu hususun normal olağan zamanaşımı ile iktisaptan farkı taşınmaz mülkiyetinde TMK madde 712 kapsamında aranan “zilyetliğin iyi niyetle sürdürülmesi” şartının, işbu hususu düzenleyen TTK madde 999 aranmamasıdır.
5.2. Olağanüstü Zamanaşımı ile İktisap
Olağanüstü zamanaşımı gemi mülkiyetinin kazanılması konusunda ise sicile kayıtlı olması gereken fakat kaydedilmeyen ve sicile kayıtlı gemiler olarak farklılık arz ettiği görülmektedir.
Sicile kaydedilmeyen fakat normal şartlarda kayıtlı olması gereken bir gemiyi; en az 10 yıl davasız ve aralıksız olarak asli zilyet olarak elinde bulunduran kişi, geminin sicile maliki kendisi olarak tescil edilmesini isteyebilir. Bu husus hakkında başkaca detaylar ise TTK madde 1000/2’ de;
“MADDE 1000-
- (1) Sicile kaydı gerekirken kaydedilmemiş olan bir gemiyi en az on yıl süreyle davasız ve aralıksız olarak asli zilyet sıfatıyla elinde bulunduran bir kişi, geminin, sicile kendi malı olarak tescil edilmesini isteyebilir.
- (2) En az on yıl önce ölmüş veya gaipliğine karar verilmiş bir kişinin adına kayıtlı bulunan ve hakkında on yıldan beri malikin onayına tabî bir husus kaydedilmemiş olan bir gemiyi birinci fıkrada yazılı şartlarla elinde bulunduran kişi de o geminin maliki olarak tescil edilmesini isteyebilir. Zilyetlik süresinin hesabı, kesilmesi ve durması Türk Borçlar Kanununun alacak zamanaşımına ilişkin hükümlerine tabidir.
- (3) Tescil ancak mahkeme kararıyla olur. Tescil davası, geminin kayıtlı olduğu veya kaydedilmesi gereken sicil müdürlüğüne karşı açılır. Mahkeme, ilgilileri, en fazla üç aylık bir süre belirleyerek itirazlarını bildirmeye tirajı ellibinin üstünde olan ve yurt düzeyinde dağıtımı yapılan bir gazetede yapılacak ilanla çağırır. İtiraz edilmez veya itiraz reddolunursa tescile karar verilir.
- (4) Tescile karar verilmeden önce, üçüncü bir kişi malik sıfatıyla tescil edilir veya üçüncü kişinin mülkiyeti dolayısıyla sicile, gemi sicilinin doğru olmadığı yolunda bir itiraz şerhi verilmiş olursa, tescil kararı üçüncü kişi hakkında hüküm ifade etmez.
- (5) Mahkemece verilen tescil kararına dayanarak kendisini sicile kaydettirdiği anda asli zilyet, geminin mülkiyetini iktisap eder.”
şeklinde hüküm altına alınmıştır.
Sicile kayıtlı olması gerekmeyen gemilerde ise TMK madde 777 hükmü uygulanır.
6. Gemi Mülkiyetinin Kaybı
Gemi mülkiyetinin kaybı birçok ihtimalin varlığı halinde meydana gelebilir. Bu sebeple gemi mülkiyetinin kaybını 4 farklı ihtimal çerçevesinde incelemenin çok daha faydalı olacağı kanısındayız.
6.1. Geminin Zıyaı
Sicile kayıtlı olan bir geminin kurtarılamayacak bir şekilde batması, onarımı mümkün olmayacak şekilde zarar görmesi, enkaz bırakmaksızın harap olması halinde gemi üzerindeki mülkiyet hakkı sona ermektedir.
6.2. Terk
Yukarıda da detaylıca bahsettiğimiz üzere, sicili kaydı olan bir geminin maliki, gemi üzerindeki mülkiyet hakkından vazgeçtiğin bildirir ve bu durumu gemi siciline tescil ettirir ise geminin mülkiyetini terk etmiş olur. Bu husus TTK madde 1004’te hüküm altına alınmıştır.
6.3. Kazandırıcı Zamanaşımı
Olağan zamanaşımında, asli zilyet, şartların sağlanması halinde mülkiyeti kazanır, asli zilyet mülkiyeti kazanırken önceki malikin ise mülkiyet hakkı sona erer. (TTK madde 1051). Olağanüstü zamanaşımında ise, mahkeme tescile karar verir ve önceki malikin mülkiyet hakkı sona erer. Yeni malikin gemi siciline malik olarak tescil edilmesi ile de mülkiyet hakkı kazanılmış olur.
6.4. Sicile Kayıtlı Gemi Payı ve İştirak Payı Üzerinde Mülkiyet Hakkı Kaybı
TTK madde 1008’de yer alan mülkiyetin zıyaı hükümlerine tabi olan sicile kayıtlı gemiler iştirak payının bırakılması durumunda mülkiyet hakkı, bırakma bildirimi gönderilmesi ile iştirak payı oranında diğer paydaşlara geçer.
“MADDE 1008-
- (1) Donatma iştirakinde, yeni bir yolculuğa veya bir yolculuk sonunda gemiyi tamir ettirmeye yahut donatma iştirakinin sorumlu olduğu bir gemi alacağının ödenmesine karar verilirse, karara iştirak etmeyen paydaş donatanlardan her biri, herhangi bir karşılık istemeksizin iştirak payını bırakmak suretiyle, kararı yerine getirmek için gereken ödemelerde bulunmaktan kurtulabilir.
- (2) Bu hakkını kullanmak isteyen paydaş donatan, kararın verildiği tarihten, eğer karar verilirken kendisi veya temsilcisi hazır bulunmadı ise, kararın bildirilmesinden itibaren üç gün içinde, noter aracılığıyla, paydaş donatanlara veya gemi müdürüne bildirimde bulunmak zorundadır.
- (3) Bırakılan iştirak payı üzerindeki mülkiyet hakkı, ikinci fıkra uyarınca yapılacak bir bırakma bildirimi ile iştirak payları ölçüsünde öteki paydaş donatanlara geçer.”
İlgili Mevzuatlar:
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu için bkz.