İdarenin, ayrıcalıklı ve üstün yetkiler kullanmasıyla ortaya çıkan, konusu kamu hizmetlerinin yürütülmesi olan, etki ve sonuçlarını İdare Hukuku sahasında doğuran sözleşmelere “idari sözleşme” denir. Bu sözleşmelerin her biri farklı kamu hizmetinin yürütülmesi alanını düzenlemeye yönelik olup, sözleşmelerin akdedilmesi neticesinde de farklı hukuki sonuçlar ve uyuşmazlıklar gündeme gelebilmektedir.
İdari sözleşmeler belli kanuni usullere uyularak yapılır. Sözleşme öncesi uyulması gereken usul kuralları vardır. İdarenin bu kurallara uymaması veya kurallı eksik ya da yanlış uygulaması halinde idari sözleşmenin hukuka aykırı olduğundan bahisle dava açılabilir.
1. İdari Sözleşme
Elektrik, yapı, inşaat gibi çok çeşitli alanlarda faaliyet göstermek zorunda olan idare, uzmanlık gerektiren hususlarda, karşılıklı ve serbest iradeyle idari sözleşmeler akdederek hizmet satın almaktadır. Bu sözleşmeler genel itibariyle tarafların karşılıklı hak ve borçları esas alınarak düzenlenmekte olsa da, idarenin kamu gücünü kullandığı gerçeği de vardır.
2. İdari Sözleşmenin Unsurları
İdarenin yaptığı her türlü sözleşme idari sözleşme değildir. Bir sözleşmenin idari sözleşme olarak kabul edilebilmesi için aşağıdaki üç temel unsuru taşıması gerekir:
- Sözleşmenin taraflarından biri mutlak surette idare olmalıdır.
- Sözleşme ile kamu hizmetinin yürütülmesine ilişkin bir alan düzenlenmelidir.
- İdareye kamu gücü kaynaklı üstünlük ve ayrıcalıklar tanınmalıdır.
3. İdari Sözleşme Türleri
İdari sözleşme türleri;
- Müşterek emanet sözleşmesi.
- Kamu hizmeti imtiyaz sözleşmesi.
- Kamu istikraz sözleşmeleri.
- Mali iltizam sözleşmeleri.
- Orman işletme sözleşmeleri.
- İdari hizmet sözleşmeleri.
- Yer altı ve yer üstü servetlerinin işletilmesine ilişkin sözleşmeler
olarak sıralanabilir.
4. İdari Sözleşmeden Doğan Uyuşmazlıklara Karşı Başvuru Yolları
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu (İYUK)’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinin konuya ilişkin “c” bendi şu şekildedir:
“Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar.”
Buna göre, yukarıdaki tanıma uygun şekilde açılacak davalar, idari dava nitelik ve şartlarına tabi olacaktır.
Bu itibarla idari sözleşmelere karşı, hak ihlali gerekçesiyle tazminat talebinde bulunularak, idari yargıda tam yargı davası açılabilir. İdareye Karşı Açılacak Tazminat (Tam Yargı) Davası idarenin işlem veya eylemlerden ötürü hakları ihlal edilenler tarafından tazminat istemiyle açılır.
Danıştay’ın uzun yıllardır süre gelen içtihatları gereğince idari sözleşmelere karşı iptal davası açılması da gündeme gelebilmektedir. İptal davaları, ilgili işlemler dolayısıyla menfaati ihlal edilenler tarafından ilgili işlemin yetki, şekil, sebep, konu, maksat unsurlarından biri/birkaçı yönünden hukuka aykırı olduklarından bahisle açılır.
Konuyla ilişkili olarak, iptal davaları hakkında detaylı bilgi için “İdari İşlemlere İtiraz ve İptal Davası” yazımızı inceleyebilirsiniz.
5. İdari Sözleşmeye Karşı Dava Yolu
İdari sözleşmeler belli kanuni usullere uyularak yapılır. Sözleşme akdedilmeden önce uyulması gereken usul kuralları vardır. İdarenin bu kurallara uymaması veya kurallı eksik ya da yanlış uygulaması, idari sözleşmeye karşı hukuka aykırı olduğundan bahisle dava açılmasına yol açar. Örneğin, ihalenin hukuka aykırı yapıldığından bahisle açılacak davalar bu türdendir ve idari yargının görev alanına girer.
Sözleşme imzalandıktan sonra da sözleşmeye ilişkin hukuka aykırılıklardan bahisle dava açılabilecektir. Üstelik bu dava, kamu hizmetinden yararlanan kişiler tarafından da açılabilmektedir.
6. İdari Sözleşmeye Karşı Davada Görevli ve Yetkili Mahkeme
İdari sözleşmeler, iki taraflı idari işlemler olduğundan, açılacak davalarda idari yargı mahkemeleri görevlidir. Ancak bu noktada şu ayrıma gitmek gerekecektir:
- Tahkim Yolu Öngörülmeyen Kamu Hizmetleri ile İlgili İmtiyaz Şartlaşma ve Sözleşmelerinden Doğan İdari Davalar: İlk derece mahkemesi olarak Danıştay’da görülür.
- Tahkim Yolu Öngörülen ve Kamu Hizmetleri ile İlgili İmtiyaz Şartlaşma ve Sözleşmelerinden Doğan İdari Davalar: Anayasa’nın madde 125/1 gereği tahkim usulüyle çözümlenir.
- Tahkim Yolu Öngörülen İmtiyaz Şartlaşma ve Sözleşmelerinden Doğan Uyuşmazlıklar Hariç, Kamu Hizmetlerinden Birinin Yürütülmesi İçin Yapılan Her Türlü İdari Sözleşme: Bu tür idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar idari dava olup, idari yargı mercilerinde görülür.
Ancak bu noktada Danıştay 10. Dairesi’nin 30.11.2015 tarihli ve 2012/8825 Esas 2015/5399 Karar numaralı ilamında yer verdiği ifadelere de dikkat etmek gerekir:
“İdare ile özel hukuk sözleşmesi imzalanmasına kadar geçen süreçteki işlemler, idari işlem niteliği itibariyle idari yargının denetimine tâbi iken; sözleşmenin imzalanmasından sonraki aşamalarda tesis edilen işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların görüm ve çözümü, sözleşmeden ayrılabilir nitelikte olmadıkça, adli yargı yerine ait bulunmaktadır.”
İdari sözleşmelere karşı açılacak davalarda yetkili mahkeme davaya konu olan idari sözleşmeyi yapan idari merciin bulunduğu yer mahkemesidir. Danıştay Kanunun 24. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi sıfatıyla Danıştay’ın bakmakla görevli olduğu davalar, doğrudan Danıştay’da açılır.
7. Kamu İmtiyaz Sözleşmesi
Kamu hizmeti imtiyaz sözleşmesi, konusu bir kamu hizmetinin kurulması ve/veya işletilmesini bir özel kişiye devretmek olan, hizmetin yürütülmesini sağlamak için kurulan uzun süreli sözleşmelerdir. Bu sözleşmelerin amacı, hizmeti yerine getirenlere kamu gücüne dayanan kimi yetkiler tanınmasıdır. Keza, idarenin, hizmetin düzenli ve istikrarlı bir biçimde yürütülmesini sağlamak için denetim ve gözetim yetkisine sahip olduğu hususu da bu sözleşmeler ile imza altına alınır.
Anayasal dayanak, T.C. Anayasamızın 47. maddesi:
“Devlet, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişileri tarafından yürütülen yatırım ve hizmetlerden hangilerinin özel hukuk sözleşmeleri ile gerçek veya tüzelkişilere yaptırabileceği veya devredebileceği kanunla belirlenir.”
Danıştay’a gönderilen kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmeleri hakkında Danıştay, iki ay içinde düşüncesini bildirir. Danıştay Kanunu‘nun 25. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendinde ise kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmeleri hakkında düşüncesini bildirmek Danıştay’ın görevleri arasında sayılmıştır. Danıştay görüşü alınmaksızın düzenlenen imtiyaz sözleşmeleri nedeniyle, birçok uyuşmazlık doğmaktadır.
Danıştay’ın, kamu hizmetine ilişkin imtiyaz şartlaşma ve sözleşmeleri hakkında düşünce bildireceği kuralı, Danıştay’ın kimi kararlarında mecburi görülerek görüş bildirilmeksizin akdedilen sözleşmenin iptaline sebep olabilmektedir. Kimi durumlarda ise, Danıştayca “görüş bildirme” hali ‘’istişare’’ olarak yorumlamakta ve mecburi görülmeyerek sözleşmenin iptaline karar verilmemektedir.
Bir idari sözleşme türü olan kamu hizmeti imtiyaz sözleşmelerinin konusu doğrudan doğruya kamu hizmetini, kamu malını ve kamu yararını ilgilendirir. Bu sebeple, bu hizmeti görmek ve bu menfaati korumakla görevli olan idare, imtiyaz sözleşmesinin düzenleyici hükümlerinde tek yanlı değişiklik yapma yetkisine sahiptir. Ancak idare, sahip olduğu bu yetkiyi, sözleşmenin akit karakterinin ağır bastığı mali hükümlerinde tek yanlı değişiklik yapılması yönünde kullanamaz. İdarenin tek yanlı değişiklik yapma yetkisini kullanamayacağı en yaygın düzenlemeler, sözleşmeciye ödenen avans, kredi teminatı, tekel hakkı, bazı vergi ve harçlardan muafiyet gibi hususlardır. Tarifelerde yapılan bu tür tek yanlı bir değişiklik de, imtiyaz sözleşmesinin akit karakterini zedeleyici nitelikte olabileceğinden, idari yargıda dava açılmasına sebep olabilecektir.
8. Sıkça Sorulan Sorular
Türk Hukuku, tarafların mahkemelerde kendilerini bizzat savunmalarına ve temsil etmesine imkan tanımakta olup, tarafların mahkemelerde temsil edilmek için avukat tutması, bazı istisnalar dışında zorunlu değildir. Bu kapsamda İdare Mahkemelerinde de idare hukuku avukatı tutma zorunluluğu bulunmamaktadır.
Ancak İdare Hukuku mevzuatının karmaşık yapısı, İdari Yargılama Usul Kanununda yer alan sürelerin kesin ve kısa oluşu gibi nedenlerle, dava sürecinin hukukçu olmayan kişiler tarafından yürütülmesi halinde, gerek şekil, gerekse de esas açısından telafisi mümkün olmayan hatalı işlemler yapılabilir. Son derece ayrıntılı düzenlemeler içeren idari yargı sürecinde hak kaybına uğranılmaması için, herhangi bir işlem yapılmadan önce “İdare Hukuku” alanında hizmet veren avukatlardan hukuki destek alınmasını tavsiye ederiz.
* İdari sözleşmelerde bir taraf mutlaka idare olmalıdır. Bu nedenle, idari sözleşme denildiğinde bir tarafın idare diğer tarafın özel hukuk kişisi veyahut her iki tarafın da idare olabilmesi mümkündür.
* İdari sözleşmeler imzalanırken asıl amaç kamu hizmetinin yürütülmesidir.
* İdari sözleşmelerde bir taraf idare olduğu için tarafların eşitliğinden söz edilemeyecektir. Bu tür sözleşmeler idareye daha üstün yetkiler tanımaktadır.
Bir hizmetin idare tarafından bir bedel karşılığında bir kişiye gördürülmesi veyahut belli bir şeyin teslimi konusunda yapılan sözleşmeye “mali iltizam sözleşmesi” denilmektedir. Sözleşme yapılan kişiye de mültezim denilmektedir. Mali iltizam sözleşmelerine örnek vermek gerekirse; Emlak vergisi belediyeler tarafından tahsil edilmektedir. Bazı belediyeler bu verginin tahakkukundan tahsiline kadar her türlü hizmetin yapılmasını özel kişilere devir etmektedir. Devir için yaptıkları bu sözleşmeler ise mali iltizam sözleşmesi niteliği taşımaktadır.
İptal davasının konusunu idari işlemler oluşturmaktadır. Bu nedenle, idari sözleşmelere ve idari eylemlere karşı iptal davası açılamayacaktır.
Özel hukuk sözleşmeleri, idarenin özel hukuk kurallarına göre yaptığı sözleşmelerdir. Bu sözleşmeden doğan uyuşmazlıkların çözüm yeri adli yargı olup uygulanacak hukuk ise özel hukuk kurallarıdır.
İdarenin işlem veya eyleminden dolayı zarar gören kişi idareye dava açarak zararının tazminini talep edecektir. Bu dava tam yargı davasıdır.
Yap-İşlet-Devret sözleşmeleri kamu hizmeti imtiyaz sözleşmeleri olarak kabul edilmektedir.
Bu yazı yalnızca bilgilendirme amaçlı yayımlanmış olup, tüm hakları Kulaçoğlu Hukuk Bürosu’na aittir. İdare Hukuku mevzuatı ve özellikle de İdari Yargılama Usul Kanunu, diğer hukuk alanlarına nazaran daha ayrıntılı sayılabilecek kurallar içermekte olup, hak kaybına uğranılmaması açısından, herhangi bir işlem yapılmadan önce “İdare Hukuku” alanında hizmet veren avukatlardan hukuki destek alınmasını tavsiye ederiz.