Grev, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası tarafından işçilere bir hak olarak tanınmıştır. Buna göre toplu iş sözleşmesi yapılırken uyuşmazlık çıkar ise, işçilerin kanuni grev yoluna başvurmaları yasal olarak mümkündür. Bu açıdan grev, esasında toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde sözleşmenin zayıf tarafından konumlanan işçilere verilmiş bir müessese olup grevin işveren tarafındaki görünümü ise lokavttır. Bir işyerinde grev uygulanabilmesi kanunen birtakım şartlara bağlanmış olup, kanuni grevin hem işçi hem de işveren açısından birtakım sonuçları bulunmaktadır. Mevzuatımızda Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu ile düzenlenen grevin, kanuni grev ve kanun dışı grev olmak üzere iki türü bulunmaktadır. Bu yazımızda genel itibariyle kanuni grevin üzerinde durularak, kanuni grevin sonuçları ile işçi ve işverenin hak ve yükümlülüklerine değinilecektir.
Yazı İçeriği
1. Grev Nedir?
2. Kanuni Grev ve Kanun Dışı Grev Arasındaki Farklar
3. Kanuni Grevin Unsurları
4. Kanuni Grevin İşçi ve İşveren Açısından Hukuki Sonuçları
Özellikle sanayi devrimi ve devamında oluşan yoğun üretim ihtiyacı sonrası işçiler, işyerlerinde uzun çalışma saatlerinde ve düşük ücretlerde çalışma baskısına maruz kalmışlardır. Bu dönemde yaşanan işçi ve işveren çekişmesi, beraberinde taraflar arasındaki güç dengesini düzenleyen ve her iki tarafın da menfaatlerini korumaya çalışan bir mevzuat düzenlemesini getirmiştir. Öyle ki günümüzde işçilere tanınan haftalık çalışma süreleri, ara dinlenme süreleri, kıdem ve ihbar tazminatı, zorunlu hafta tatili gibi birçok imkân geçmiş dönemlerde yaşananların ürünüdür. İşçilerin uzun mücadeleler nihayetinde elde ettikleri bir hak niteliğindeki grev ile mevzuatımızda işçi ve işveren arasında bir denge kurulması amaçlanmaktadır.
1. Grev Nedir?
Grev, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile tanınmış ve koruma altına alınmış bir hak olup temel olarak Anayasamızın 54. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre toplu iş sözleşmesi yapılırken taraflar arasında uyuşmazlık çıkması ihtimaline özgü olarak, bizzat Anayasamız ile işçilere grev yapma hak ve imkanı tanınmıştır. Grevin, mevzuatımızdaki diğer düzenlemelerine ise, Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmeleri Kanunu m.58 ve devamında yer verilmiştir.
Kanuni tanımlamasına göre grev; işçilerin, topluca çalışmamak suretiyle işyerindeki faaliyeti durdurmak veya işin niteliğine göre önemli ölçüde aksatmak amacıyla başvurdukları bir haktır. İşçilerin bu amaçla aralarında anlaşmaları veya bir kuruluşun aynı amaçla kendilerine topluca çalışmamaları için verdiği direktife riayet ederek işi bırakmaları hali, grev olarak adlandırılır.
Yukarıda genel tanımına yer verilen grev, esasen, kanuni grev ve kanun dışı grev olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.
2. Kanuni Grev ve Kanun Dışı Grev Arasındaki Farklar
Yukarıda yer verilen grev tanımı, esasen kanuni grev için geçerli olup kanuni grevin unsurlarını taşımayan her türlü grev kanun dışı grev olarak nitelendirilecektir.
Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmeleri Kanunu’na göre kanuni grev; toplu iş sözleşmesinin yapılması sırasında uyuşmazlık çıkması halinde, işçilerin birtakım amaçlarla başvurdukları bir haktır. Yasanın çizdiği sınırlamalara uygun olarak yapılan kanuni grevde, işçiler ekonomik ve sosyal durumları ile çalışma şartlarını korumayı veya geliştirmeyi amaçlamaktadırlar.
Bu tanımlamadan da anlaşılacağı üzere kanuni grev ancak toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde çıkan uyuşmazlık sebebiyle işçilerin çalışma şartlarını korumak amacıyla yapılabilmektedir. Şu durumda işçilerin çalışma şartlarını korumak amacıyla gerçekleşse de toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde gerçekleşmeyen grev kanuni grev olarak tanımlanamayacak ve kanuni grevin hukuki sonuçları doğmayacaktır.
3. Kanuni Grevin Unsurları
Bir grevin kanuni grev olarak nitelendirilebilmesi için bir kısım unsurları taşıması gerekmektedir. Bu unsurlar kısaca;
- Mesleki amaç unsurunu taşıması.
- 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu m.60’ta belirtilen yasal prosedüre uygun olarak yapılmış olması.
- Grevin yasaklanmamış olması.
- Grev engellerinin (grev oylaması, grev ertelemesi, mahkeme kararı) bulunmaması
şeklinde sıralanmaktadır.
Önemle belirtmek gerekir ki kanuni grev kararı sadece işçi sendikası tarafından alınabilmekte olup işçilerin anlaşarak grev yapması durumunda kanun dışı grev meydana gelecektir.
4. Kanuni Grevin İşçi ve İşveren Açısından Hukuki Sonuçları
Bir grevin kanuni grev olarak tanımlanmasının en büyük sonucu, kanunun bu greve tanıdığı sonuçların doğmasıdır. Kanun dışı grevde bu sonuçlar doğmayacak ve işçiler tarafından meydana getirilen davranışlar hukuka aykırı olarak nitelendirilerek işveren için haklı nedenle fesih imkânı dahi gündeme gelebilecektir.
İşbu yazının da temelini oluşturan kanuni grevin hukuki sonuçları şu şekildedir:
- İş yerinden ayrılma zorunluluğu.
- İş sözleşmesine etki etmesi.
- İşçi alma ve başka işe girme yasağı.
- Zararlardan sorumluluk.
- Grev gözcülüğüdür.
Aşağıda kanuni grevin hukuki sonuçları ayrı başlıklar halinde açıklanmıştır.
İş Yerinden Ayrılma Zorunluluğu
İşçi sendikası tarafından toplu iş sözleşmesi görüşmeleri sırasında grev kararı almış olması tüm işçilerin greve katılmasını gerektirmez. Gerçekten de bir işyerindeki bazı işçiler alınan grev kararına katılmayabilir ve çalışmaya devam edebilirler. Bu durumun aksinin düşünülmesi ise Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile korunan çalışma hak ve özgürlüğünün ihlaline sebebiyet verecektir.
Başka bir deyişle, işçiler, iş yerinde başlatılan greve katılıp katılmamakta serbesttir. Bunun bir sonucu olarak da greve katılan işçilerin, greve katılmayan işçilerin çalışmalarını engellememesi için bu işçilerin işyerinden ayrılması zorunlu tutulmuştur. Yine kanun gereği, greve katılmayan veya katılmaktan vazgeçen işçilerin iş yerinde çalışmalarının engellenmesi asla söz konusu olamaz.
İş Sözleşmelerine Etkisi
Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu m.67 uyarınca aşağıdaki listede yer verilen tanıma uygun olan işçilerin iş sözleşmelerinin askıda kaldığı kabul edilir.
- Kanuni bir greve katılan işçiler.
- Kanuni bir greve katılmayan ancak grev nedeniyle işverence çalıştırılmayan işçiler.
- Greve katılıp sonradan vazgeçmesine rağmen yine işverence çalıştırılmayan işçiler.
Sözleşmesi askıda kalan işçi, bu süre boyunca herhangi bir ücret ödemesi alamaz. Keza, iş sözleşmesinin askıda kaldığı süre zarfı, işçinin kıdem tazminatı hesabına dahil edilemez. Buradan hareketle, kıdem tazminatı hakkında daha fazla bilgi edinmek için “Kıdem Tazminatı” başlıklı makalemizi inceleyebilirsiniz.
Kanunda, grev süresince sosyal güvenlik hakkının devam edeceği öngörülmektedir. Ancak grev süresince sözleşme askıda olduğu için işveren sigorta primlerini de ödemez. Kanun, oluşan bu olumsuz durumun telafisi için işçiye borçlanma imkânı getirmiştir. Yani ilgili işçi greve katıldığı için sigorta süresine dâhil olmayan o süreyi hizmet borçlanması yoluyla borçlanabilecektir.
İşçi Alma ve Başka İşe Girme Yasağı
Kanuni grev yüzünden iş sözleşmesi askıda olan işçinin, sözleşmesinin askıda kaldığı süre boyunca başka bir işverenin yanında çalışması yasal olarak mümkün değildir. İş sözleşmesi kanuni grev dolayısıyla askıda olduğu halde bir başka işveren nezdinde çalıştığı tespit edilen işçinin iş akdi, işverence kıdem tazminatı ödenmeksizin haklı nedenle feshedilebilir. Bu yasaklama ile işçilerin kötü niyetli olarak işvereni toplu iş sözleşmesi yapmaya zorlamasının önüne geçilmeye çalışılmıştır. Bu gerekçeyle iş akdini fesheden işverenin, kanunen haklı nedene dayandığı kabul edildiğinden kıdem veya ihbar tazminatı ödeme yükümlülüğü yoktur. İşverenini iş sözleşmesini haklı nedenle fesih konusunda daha fazla bilgi için “İşveren Hangi Hallerde Sözleşmeyi Haklı Olarak Feshedebilir?” başlıklı makalemizi inceleyebilirsiniz.
Ancak yarı zamanlı bir işçinin, o haftalık kanuni çalışma süresini tamamlayacak şekilde bir başka işverenin yanında çalışabilmesi istisnai olarak kabul edilmiştir.
Yasa koyucu, sözleşmesi askında kalan işçinin yerine sürekli ya da geçici olması fark etmeksizin bir başka işçinin alınmasını engelleyebilmek adına, işverene de kanuni kısıtlama getirmiştir.
Diğer taraftan, işçilerin greve katılmaları dolayısıyla aksayan işlerinin, greve katılmayan ya da katılmaktan vazgeçen işçilere yüklenmesi de yasa koyucu tarafından yasaklanmıştır. Başka bir deyişle, greve katılmayan veya katılmaktan vazgeçen işçiler ancak ve ancak sözleşmeleri gereği üstlendikleri kendi işlerinde çalıştırılabilir.
Zararlardan Sorumluluk
Grev, sadece işçi sendikasının toplu iş sözleşmeleri aşamasında alacağı karar ile mümkün olacaktır. Grev kararı veren işçi sendikası, kusurlu eylem ve/veya işlemleri ile grev uygulanan iş yerinde maddi bir zarara yol açmışsa, bu zarardan bizzat sorumludur.
Ancak bir kısım işçilerin amacın dışına çıkarak zararda bulunması durumunda, söz konusu zararlardan sendika değil, bu eylemi gerçekleştiren ve zarara yol açan işçi sorumlu olacaktır.
Grev Gözcülüğü
Grev gözcüsü, işyerinde grev ilan etmiş olan işçi sendikasının, işyerinde kanuni bir grev kararına uyulmasını sağlamak için işyerinde bulundurduğu kişidir.
Grev gözcüsünün görevi, gerek işçilerin gerekse işverenin kanuni grev kararına uyup uymadığını denetlemektir. Bu noktada grev gözcüsü güç kullanmaksızın ve tehditte bulunmaksızın sadece denetleme yetkisine sahiptir. Uygulamada aksi davranışlar görülebilmekteyse de, grev gözcülerinin işyerine giriş ve çıkışlara engel olması ve hatta kontrol amacıyla olsa dahi kişileri durdurmaları kesinlikle yasaktır.