213 Sayılı Vergi Usul Kanunu (VUK)’nun 341. maddesinde yapılan tanıma göre; vergi ziyaı, mükellefin veya sorumlunun vergilendirme ile ilgili ödevlerini zamanında yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi yüzünden, verginin zamanında tahakkuk ettirilmemesi veya eksik tahakkuk ettirilmesidir. Gerçeğe aykırı beyanlar veya sair suretlerle verginin noksan tahakkuk ettirilmesine veya haksız yere geri verilmesine sebebiyet vermek de vergi ziyaı olarak kabul edilmektedir. (VUK m.341/2) Verginin sonradan tahakkuk ettirilmesi veya tamamlanması veyahut haksız iadenin geri alınması vergi ziyaı cezası uygulanmasına engel teşkil etmeyecektir. (VUK m.341/3) Kanun’da vergi ziyaı açıklanırken “sair suretlerle” denilerek vergi zıyaı oluşturabilecek haller sınırlandırılmamıştır. Bu nedenle herhangi bir şekilde vergi ziyaına sebebiyet verilmesi halinde vergi ziyaı suçu oluşmakta olup vergi dairelerince ilgililer hakkında vergi ziyaı cezası kesilmektedir. Kesilen vergi ziyaı cezalarına karşı vergi mahkemesinde iptal davası açılması halinde dava sonuna kadar cezanın tahsili kendiliğinden durmakta ve haklılık durumuna göre dava sonunda cezalar iptal edilebilmektedir.
Yazı İçeriği
VUK m. 341’de yazılı hallerde vergi zıyaına sebebiyet verildiği takdirde, mükellef veya sorumlu hakkında ziyaa uğratılan verginin bir katı tutarında vergi zıyaı cezası kesilir. Vergi ziyaına VUK m. 359’da düzenlenen vergi kaçakçılığı suçlarını oluşturan fiillerle sebebiyet verilmesi halinde bu ceza üç kat, bu fiilere iştirak edenlere ise bir kat olarak uygulanır. (VUK m. 344). Buna göre vergi kaçakçılığı suçlarından biri olan sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge kullanma suçu ile vergi ziyaına sebebiyet verilmesi halinde üç kat vergi ziyaı cezası kesilmesi söz konusu olabilmektedir.
1. Vergi Ziyaı Nedir?
Vergi ziyaı, Vergi Usul Kanunu’nun 341. maddesine tanımlanmıştır. Kanunda yapılan tanımlamadan yola çıkıldığında vergi ziyaının oluşumu için iki unsurun bir arada gerçekleşmesinin arandığı anlaşılmaktadır. İlk unsur Vergi Usul Kanunu m. 150-330 maddeleri arasında düzenlenen vergilendirme ile ilgili ödevlerin, zamanında yerine getirilmemesi veya eksik yerine getirilmiş olmasıdır. İkinci unsur ise verginin zamanında tahakkuk ettirilmemiş veya eksik tahakkuk ettirilmiş olmasıdır. Bu iki unsur birlikte gerçekleştiğinde vergi ziyaının varlığından bahsedilebilecektir. Bunun yanı sıra kişisel, medeni haller veya aile durumu hakkında gerçeğe aykırı beyanda bulunulması durumunda verginin noksan tahakkuk ettirilirse de vergi ziyaı meydana gelebilmektedir.
1
2. Vergi Ziyaı Cezası
Vergi ziyaına sebebiyet verilmesi halinde vergi ziyaı suçu oluşmakta olup vergi dairelerince ilgililer hakkında vergi ziyaı cezası kesilmektedir. Vergi ziyaı cezası VUK m. 344’te iki farklı şekilde düzenlenmiştir.
2.1. Vergi Ödevlerinin Zamanında ve Tam Olarak Yerine Getirilmemesi
Vergi ziyaı cezasını gerektiren ilk hal vergi ödevlerinin zamanında ve tam olarak yerine getirilmemesi nedeniyle vergi ziyaına sebebiyet verilmiş olmasıdır. VUK m. 341’de yazılı hallerde vergi zıyaına sebebiyet verildiği takdirde, mükellef veya sorumlu hakkında ziyaa uğratılan verginin bir katı tutarında vergi zıyaı cezası kesilir. Vergi zıyaı cezasının hesaplaması, tahakkuk ettirilmeyen vergi miktarı üzerinden yapılmaktadır. Cezanın miktarı ise ziyaa uğratılan verginin bir katı, yani vergi miktarının kendisi kadardır.
Vergi ödevlerinin zamanında ve tam olarak yerine getirilmemesine aşağıdaki örnekler verilebilir.
- Beyanname verilmemesi veya geç verilmesi
- Vergi matrahının eksik beyan edilmesi
- İndirimlerden haksız olarak yararlanılması
Bu noktada önemle ifade etmek gerekir ki, VUK m. 341/2 uyarınca şahsi, medeni haller veya aile durumu hakkında gerçeğe aykırı beyanlar ile veya sair suretlerle verginin noksan tahakkuk ettirilmesine veya haksız yere geri verilmesine sebebiyet vermek de bir kat vergi ziyaı cezasını gerektiren bir hal olarak kabul edilmektedir. Ayrıca verginin sonradan tahakkuk ettirilmesi veya tamamlanması veyahut haksız iadenin geri alınması vergi ziyaı cezası uygulanmasına engel teşkil etmeyecektir.
2.2. Vergi Kaçakçılığı Suçlarını Oluşturan Fiillerle Vergi Ziyaına Sebebiyet Verilmesi
Vergi kaçakçılığı suçlarını oluşturan fiillerle vergi ziyaına sebebiyet verilmesi üç kat vergi ziyaı cezasını gerektiren özel bir hal olarak düzenlenmiştir. Buna göre vergi ziyaına VUK m. 359’da düzenlenen vergi kaçakçılığı suçlarını oluşturan fiillerle sebebiyet verilmesi halinde bu ceza üç kat, bu fiilere iştirak edenlere ise bir kat olarak uygulanır.
Bu noktada önemle ifade etmek isteriz ki, vergi cezasının üç kat uygulanabilmesi için kaçakçılık suçundan dolayı ceza mahkemesince verilmiş bir mahkûmiyet hükmü bulunması zorunludur. Başka bir deyişle, vergi ziyaı suçundan ötürü üç kat ceza uygulanabilmesinin önkoşulu, kişinin kaçakçılık suçunu işlediğinin mahkeme hükmüyle sabit hale gelmesidir.
Danıştay yerleşik içtihatlarında, vergi kaçakçılığı suçlarından biri olan sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge kullanma suçu ile vergi ziyaına sebebiyet verilmesi halinde, öncelikle fatura ve benzeri belgelerin sahte olup olmadığının somut olarak ortaya konulmasını aramaktadır. Öyle ki üç kat vergi ziyaı cezalarının iptali için açılan davalarda Danıştay, faturaların gerçek bir alım-satıma ilişkin olup olmadığının vergi idaresi tarafından ispatlanması gerektiğini ifade etmektedir.
Danıştay 4. Dairesi’nin 30.06.2009 tarihli, 2008/2274 Esas ve 2009/3773 Karar Sayılı Kararı;
“… davacının fatura içeriği emtiaları gerçekten adı geçen kişilerden aldığı ve katma değer vergisini ödediği sonucuna ulaşılmış olup bu durumun aksi davalı İdarece ispat edilmesi gerektiğinden ve ispat yükü kendisine düşen İdare ise bu yönde bir kanıt sunmadığından Mahkemece tarhiyatın kaldırılması gerekir…”
Buna göre sadece fatura düzenleyenler hakkındaki inceleme raporuna istinaden, sahte fatura kullananlara üç kat vergi ziyaı cezası verilmesi mümkün değildir. Ayrıca sahte fatura kullananların bu faturaları kasten kullanıp kullanmadıklarının ve kötü niyetli olup olmadıklarının da araştırılması gerekmektedir. Şayet kasıtlı ve kötü niyetli olarak sahte fatura kullanılmamışsa, vergi ziyaı cezasının bir kat olarak uygulanması gerektiği kabul edilmektedir.
Bu noktada önemle ifade etmek gerekir ki, vergi ziyaı cezasına karar verildiği takdirde vergi ziyaı cezası ile birlikte vergi asılları da mükellef ve sorumlulardan tahsil edilmektedir. Ayrıca VUK m. 367/6’da kaçakçılık suçu işlediği sabit olan bir kişinin bu suçtan dolayı cezalandırılmasının, vergi zıyaından ya da usulsüzlükten cezalandırılmayacağı anlamına gelmeyeceği düzenlenmiştir. Dolayısıyla kaçakçılık suçu işlediği ceza mahkemesi kararı ile sabit olan kişiye ayrıca üç kat vergi zıyaı cezası kesilmesi de mümkündür.
Konuyla ilgili olarak “Vergi Hukukunda Sahte Belge Düzenleme Suçu” ve “Vergi Hukukunda Sahte Belge Kullanma Suçu” başlıklı yazılarımızı inceleyebilirsiniz.
3. Vergi Ziyaı Cezasında İndirim
VUK m. 344/3’te belirtilen ve aşağıda listelenen hallerde vergi cezasının indirimli uygulanması söz konusu olabilmektedir:
“Vergi incelemesine başlanılmasından veya takdir komisyonuna sevk edilmesinden sonra verilenler hariç olmak üzere, kanuni süresi geçtikten sonra verilen vergi beyannameleri için bu madde uyarınca kesilecek ceza yüzde elli oranında uygulanır.”
Buna göre vergi incelemesine başlanılmasından veya takdir komisyonuna sevk edilmesinden sonra beyanname verilmesi halinde ceza indiriminden yararlanılamayacaktır. Zira bu hükmün amacı esasen iyi niyetli yükümlülerin korunmasıdır. Dolayısıyla vergi yükümlüsünün, vergi incelemesi başlamadan veya takdir komisyonuna sevk edilmeden önce beyanname vermesi halinde, cezanın yarı yarıya indirilmesi mümkündür.
Konuyla ilgili detaylı bilgi için “Vergi Uyuşmazlıklarında Pişmanlık ve Islah” isimli yazımızı inceleyebilirsiniz.
4. Veraset ve İntikal Vergisine Özgü Kurallar
Veraset ve intikal vergisine özgü olarak VUK m. 342’de mükellefler yararına iki özel kurala yer verilmiştir.
İlk olarak mükelleflere beyanname verme süresinin sonundan başlayarak 15 gün ek süre tanınmıştır. Bu ek süre içerisinde beyanname verildiği takdirde vergi ziyaı oluşmamış sayılmaktadır. Ancak 15 günlük ek süre içerisinde beyanname verilmiş olması halinde mükellef hakkında VUK m. 352/II, 1 uyarınca ikinci derecede usulsüzlük cezası verilecektir.
İkinci olarak beyanname bu ek 15 günlük süre içerisinde de verilmemişse mükellefe tebliğ edilmek şartı ile yeniden 15 günlük bir ek süre verilir ve bu durumda beyanname sunulduğu takdirde de vergi ziyaı oluşmamış sayılır. Ancak bu durumda mükellef hakkında VUK m. 352/I, 11 uyarınca birinci derecede usulsüzlük cezası verilecektir.
5. Vergi Ziyaı Cezasına İtiraz ve İptal Davası
Vergi ziyaı cezalarına karşı doğrudan dava açılması mümkün olduğu gibi vergi dairesine itiraz edildikten sonra dava açılması da mümkündür. Vergi ziyaı cezalarına karşı, ceza ihbarnamesinin mükellef veya sorumlulara tebliğinden itibaren 30 gün içinde vergi mahkemesinde iptal davası açılmalıdır. Bununla birlikte aynı süre içerisinde öncelikle vergi dairesine itiraz başvurusu yapıldığı takdirde dava açma süresi kendiliğinden duracaktır. Yapılan itirazın vergi idaresi tarafından reddedilmesi yahut 30 gün içerisinde cevap verilmemesi nedeniyle reddedilmiş sayılması halinde kalan dava açma süresi içerisinde vergi mahkemelerinde dava açılabilecektir.
Bu noktada önemle ifade etmek isteriz ki, vergi ziyaı cezasına karşı iptal davası açılması cezanın tahsilini dava sonuna kadar kendiliğinden durdurmaktadır. Ayrıca yargılama sonucunda haklılık durumuna göre fahiş ve hukuka aykırı olan vergi ziyaı cezaları iptal edilebilmektedir.
Vergi Hukuku alanında görülen davalarda avukat tutmak zorunlu değildir. Diğer hukuk dallarında olduğu gibi vergi hukukunda da taraflar kendilerini bizzat temsil etmek suretiyle savunma hakkına sahiptirler. Ancak vergi hukukuna ilişkin mevzuat ve özellikle de Vergi Usul Kanunu, diğer hukuk alanlarına nazaran daha ayrıntılı sayılabilecek kurallar içermekte olup, hak kaybına uğranılmaması açısından vergi alanında uzman bir avukat ile çalışılması önem arz etmektedir.
6. Sıkça Sorulan Sorular
Vergi ziyaı cezasına ilişkin olarak tarafınıza vergi ceza ihbarnamesi geldiğinde bu ceza ihbarnamesine karşı 30 gün içerisinde vergi mahkemelerinde iptal davası açabilirsiniz. Aynı zamanda ilgili ceza ihbarnamesini gönderen vergi dairesine itiraz başvurusunda bulunmanız da mümkündür.
Vergi ziyaı cezasına karşı dava açıldığında ayrıca yürütmenin durdurulması kararı alınmasına gerek olmaksızın kendiliğinden tahsilat durmaktadır.
Vergi ziyaı cezasının zamanaşımına uğraması tahsilata engel değildir. Bu nedenle zamanaşımına uğramış olmasına rağmen tarafınıza bir vergi ceza ihbarnamesi geldiği takdirde buna karşı dava açarak iptalini talep etmeniz gerekmektedir.
Ticaret şirketlerin faal olmaması yahut malvarlıklarının bulunmaması nedeniyle tahsil edilemeyen vergiler ve vergi ziyaı cezaları için ortaklara veya kanuni temsilcilere vergi ceza ihbarnameleri gönderilmektedir. Ortakların ve kanuni temsilcilerin vergi ziyaı cezasından sorumluluğu belli şartların sağlanmasına bağlı olduğundan vergi dairesince bu şartlara uygun davranılmaksızın vergi ceza ihbarnamesi gönderilmesi halinde ceza ihbarnamesinin iptalinin talep edilmesi mümkündür.
Vergi ziyaı cezasının miktar yönünden fahiş olduğu düşünüldüğü takdirde ihbarnameyi düzenleyen vergi dairesine itirazda bulunulması veya doğrudan vergi mahkemesinde dava açılması mümkündür. Şayet vergi ziyaı cezası kanuna ve gerçeğe aykırı olacak şekilde fahiş belirlenmişse vergi ceza ihbarnamesinin iptali söz konusu olabilecektir.
Bu yazı yalnızca bilgilendirme amaçlı yayımlanmış olup, tüm hakları Kulaçoğlu Hukuk Bürosu’na aittir. Vergi Hukuku mevzuatı ve özellikle de İdari Yargılama Usul Kanunu, diğer hukuk alanlarına nazaran daha ayrıntılı sayılabilecek kurallar içermekte olup, hak kaybına uğranılmaması açısından, herhangi bir işlem yapılmadan önce “Vergi Hukuku” alanında hizmet veren avukatlardan hukuki destek alınmasını tavsiye ederiz.
Yorumlar (01)