Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) kapsamında korunmaya değer bir eser, sahibine mali ve manevi haklar olmak üzere iki başlık altında toplanan bazı haklar vermektedir. Maddi ve/veya manevi hakları ihlal edilen eser sahibi, Tecavüzün Ref’i Davası, Tecavüzün Men’i Davası, Temin Edilen Karın Devri Davası gibi davalar açabilir. Diğer taraftan, maddi ve manevi açıdan zarar gören eser sahibinin bu zararlarının tazmini amacıyla, ilgilisinden tazminat talep etmesi de mümkündür. Bu davalarda görevli mahkeme, Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’dir. Yetkili mahkeme belirlenirken ise, genel yetkili mahkeme olan davalının yerleşim yeri adresi göz önünde bulundurulabileceği gibi, eser sahibinin yerleşim yeri mahkemesinde de dava açılması mümkündür. Diğer taraftan, mevzuatımızda, bu davalara özgü herhangi bir zamanaşımı öngörülmemiş olduğundan, dava açma süresi Borçlar Kanunu’ndaki genel hükümlere göre belirlenecektir.
Yazı İçeriği
1. FSEK’e Göre Eser Nedir ve Eser Sahibi Kimdir?
2. Eser Sahibinin Hakları
3. Mali ve Manevi Hakların İhlali halinde Açılabilecek Davalar
4. Görevli ve Yetkili Mahkeme
5. Zamanaşımı
1. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’na Göre Eser Nedir ve Eser Sahibi Kimdir?
Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK)‘na göre eser, sahibinin hususiyetini taşıyan ve ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsulleri olarak tanımlanmıştır. FSEK’e göre eser sahibi eseri meydana getiren gerçek ya da tüzel bir kişi olup, bu mevzuat kapsamında korunmaya değer bir eser, sahibine bazı haklar vermektedir. Eseri meydana getiren bu kişi, eser sahibinin faydalanacağı haklara, eserin ortaya çıkışı ile sahip olacaktır. Başka bir deyişle, eser sahibinin, bu mevzuat uyarınca hak sahibi kabul edilmesi için herhangi bir tescile gerek yoktur.
2. Eser Sahibinin Hakları
FSEK, eser sahibinin haklarını mali ve manevi haklar olmak üzere iki kategoriye ayırmıştır. Ancak kanunda sayılan hakların büyük bir çoğunluğunun birlikte kullanıldığı, hatta bazı hakların kullanılmasının diğer hakkın da kullanılması sonucunu doğurduğu görülmektedir. Bu nedenle mali ve manevi haklar ayrımı yapay bir ayrımdan öteye gidemeyip, kanunda belirtilen hakların bütünü telif hakkı kapsamında kullanılan yetkiler olmaktadır.
Fikir ve Sanat Eseri Üzerindeki Manevi Haklar
Eser sahibinin, FSEK kapsamında sahip olduğu manevi haklar; umuma arz hakkı, adın belirtilmesi yetkisi, eserde değişiklik yapılmasını önleme yetkisi ile malik ve zilyede karşı haklardır. Bu haklar kişiye doğrudan doğruya bağlı haklar olup, hakkın devredilmesi söz konusu olmamaktadır. Ancak eser sahibinin bu hakkın kullanılabilmesi yetkisini devretmesi mümkündür.
Fikir ve Sanat Eseri Üzerindeki Mali Haklar
Eser sahibinin mali hakları kanunda sınırlı sayıda sayılmış olup bunların başında, işleme hakkı, çoğaltma hakkı, yayma hakkı, temsil hakkı gibi haklar gelmektedir. Keza, işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim hakkı ile pay ve takip hakkı da mevzuatımızın eser sahibine tanıdığı mali haklardandır. Bu hakların devir ve intikali mümkündür. Diğer taraftan, kanunda olmayan bir mali hak yaratılması mümkün değildir.
Konuya ilişkin detaylı bilgi için “Eser Sahibinin Hakları, Hakkın Korunması ve Devri” başlıklı makalemizi inceleyebilirsiniz.
3. Mali ve Manevi Hakların İhlali halinde Açılabilecek Davalar
Eser sahibine tanınan mali hakların hak sahibi olmayan üçüncü kişilerce ihlal edilmesi durumunda bu hakların nasıl korunacağı yine FSEK’te düzenlenmiştir. Buna göre mali hakların ihlali halinde özel hukuk bağlamında açılabilecek davalar şu şekilde listelenebilir:
Tecavüzün Ref’i Davası
FSEK m.66/1 uyarınca; “Manevi ve mali hakları tecavüze uğrayan kimse tecavüz edene karşı tecavüzün ref’ini dava edebilir.” Bu dava ile manevi veya mali hakları saldırıya uğrayan, mevcut saldırının sona erdirilmesini dava edebilir. Bu davanın açılabilmesi için saldırıda bulunanın kusurunun varlığı aranmamaktadır.
Tecavüzün Meni Davası
Saldırının önlenmesi davası, manevi ve mali haklara karşı gerçekleştirilmesi muhtemel bir saldırının önlenebilmesi amacıyla açılabilecek bir dava türüdür. Ayrıca gerçekleşmiş bir saldırının devam etmesinin ya da tekrarlanmasının muhtemel olduğu hallerde de bu dava açılabilir.
Maddi ve Manevi Tazminat Davası
Tazminat davası eser sahibinin manevi ve mali haklarına hukuka aykırı bir saldırı gerçekleşmesi durumunda oluşan maddi veya manevi zararların tazminine yöneliktir. FSEK düzenlemesi gereği mali hakları zarar gören eser sahibi 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun haksız fiil hükümlerine göre zararının tazminini talep edebilir. Burada zararın tazmini genel hükümlere göre olacağı için hakkı ihlal edenin kusurunun bulunması şarttır.
Temin Edilen Karın Devri Davası
FSEK m. 70/3‘de mali ve manevi hakların ihlali halinde, bu hakları saldırıya uğrayanın tazminatın yanında temin edilen kârın kendisine verilmesini de isteyebileceği hükme bağlanmıştır. Buradaki düzenlemenin temeli Türk Borçlar Kanunu’nda yer alan vekâletsiz iş görme hükümlerine dayanmaktadır. Bu talep saldırıda bulunanın kusurunun varlığına bağlanmadığı gibi, hak sahibinin mahrum kaldığı kar miktarıyla da sınırlandırılmamıştır.
Diğer taraftan mevzuatımızda, hakları ihlal edilen eser sahibine, savcılığa suç duyurusunda bulunarak ilgilileri hakkında ceza yargılaması başlatılmasını sağlama imkanı da sağlanmıştır. Bu bağlamda, fikri ve sınai eserlerdeki hak tecavüzlerinde başlatılabilecek ceza yargılamasına ilişkin detaylı bilgi için “Fikir ve Sanat Eserlerinde Hak İhlaline Karşı Açılabilecek Ceza Davaları” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
4. Görevli ve Yetkili Mahkeme
Fikri ve sınaî haklara ilişkin davaların daha çabuk ve uzman mahkemelerce yürütülmesi gerekmektedir. FSEK. m. 76/1’de uyarınca Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’ndan doğan davaların özel hukuka ilişkin olanlarında, ihtisas mahkemeleri olan Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemeleri görevlidir. Fikri ve Sınaî Haklar Mahkemesi bulunmayan yerlerde ise Asliye Ticaret Mahkemesi veya Asliye Hukuk Mahkemesi görevlidir.
Fikri ve sınaî haklara ilişkin davalarda genel yetkili mahkeme, davalının ikametgah adresi mahkemesidir. Ancak FSEK. m. 66 uyarınca tecavüzün ref’i ve tecavüzün meni davasında eser sahibinin ikamet ettiği yer mahkemesi de yetkilidir. Ayrıca fikri haklara yapılan müdahalenin haksız fiil olması halinde hak sahibi, haksız fiilin işlendiği yani fikri haklara tecavüzün meydana geldiği yer mahkemesinde de dava açabilir. Her ne kadar, FSEK m.66/V’de hak sahibi olarak eser sahibinden söz edilse de, mali hak veya ruhsat sahipleri bakımından da yetkili mahkeme bu şekilde belirlenebilir. Başka bir deyişle, davacı sıfatına sahip olan mali hak veya ruhsat sahipleri de kendi ikametgâhlarında, fikri haklarının ihlali nedeniyle uğradıkları zarara ilişkin hukuk davası açabilirler.
5. Zamanaşımı
Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda, zamanaşımına ilişkin özel bir düzenleme bulunmamakta olup Borçlar Kanunundaki sözleşme ve haksız fiile ilişkin zamanaşımı sürelerinin uygulanması gerekmektedir. Buna göre;
- Eser üzerindeki hakkın ihlali taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinden kaynaklandığı takdirde, davanın on yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açılması gerekecektir.
- Eser üzerindeki hakkın ihlalinin haksız fiil teşkil ettiği durumlarda zarar görenin zararı ve sorumlusunu öğrendiği tarihten başlayarak iki yıllık zamanaşımı süresi uygulanır. Diğer taraftan, her halükarda fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle dava açma hakkı zamanaşımına uğrayacaktır. Ancak, ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır.