Mimari eserler, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) gereğince “güzel sanat eserleri” kategorisindendir. İlgili mevzuat uyarınca, sahibinin hususiyetini taşıyan, özgün ve bağımsız olan mimari ürünler, FSEK kapsamında “eser” olarak kabul edilmektedir. Ancak, başta 3194 sayılı İmar Kanunu’na tabi olması gibi sebeplerle kendine özgü niteliği olan mimari eserin, diğer sanat eserlerinden ayrıştığı noktalar bulunmaktadır. Keza, mimari eserin üzerinde bulunduğu arsanın maliki ile mimari eserin sahibinin farklı kişiler olması gibi durumlarda da, çeşitli hukuki uyuşmazlıklar çıkabilmektedir. Her halükarda, FSEK kapsamında “eser” olarak kabul edilen mimari eser ve bu eserin sahibi olan kişi, mevzuatın sağladığı hak ve korumalardan yararlanabilecektir.
Yazı İçeriği
1. Mimari Eserlerin, FSEK Kapsamında Eser Olarak Kabul Edilmesi
2. Mimari Eserlerde Eser Sahibinin Rızası Olmaksızın Değişiklik Yapılması
3. Mimari Eserlerde Eser Sahibinin Adının Belirtilmemesi
4. Bir Mimari Eserin İç Kısmının Fotoğraflanarak Çoğaltılması
5. Mimari Projelerin FSEK’e Göre Eser Niteliği
FSEK’e göre eser; Sahibinin hususiyetini taşıyan ve ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsulleridir. Mimari bir ürünün, mimari eser sıfatıyla kanuni korumadan yararlanabilmesi için, FSEK kapsamında aranan bazı şartları taşıması zorunludur.
1. Mimari Eserlerin, FSEK Kapsamında Eser Olarak Kabul Edilmesi
Bir eserin 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) kapsamında eser olarak kabul edilebilmesi için kanun kapsamında sayılan dört eser kategorisi içerisinde yer alması gerekmektedir. Bu kategoriler şunlardır:
- İlim ve edebiyat eserleri.
- Musiki eserleri
- Güzel sanat eserleri
- Sinema eserleri
Bu bağlamda, mimari eserler, FSEK m.4’te sayılan ve yukarıda listelenen güzel sanat eserlerinden “güzel sanat eserleri” kapsamında değerlendirilerek, “eser” niteliğinde kabul edilmektedir.
Yargıtay kararlarında bu konu sıklıkla açıklanmakta olup, buna göre, bir mimari eserin güzel sanat eseri olarak nitelendirilebilmesi için her şeyden önce estetik bir değere sahip olması gerekmektedir. Eser, benzerlerinden ayrışmalı, özgün ve tek bir niteliğe sahip olmalıdır. Mimari eser, bir yapılar topluluğu veya site ise bu durumda eser içindeki yapıların hepsinin teker teker diğerlerinden ayrışan bir niteliği olup olmadığına bakılmamalıdır. Bu gibi durumlarda, eser bir bütün olarak ele alınarak estetiklik değerlendirmesi yapılmalı ve buna göre sonuca gidilmelidir.
Diğer taraftan, mimari eser üzerindeki değişikliklerin eser sahibinin haklarını ihlal edip etmeyeceği ve eser sahibinin haklarının neler olduğu FSEK hükümlerine göre belirlenecektir. Uygulamada özellikle, taşınmaz malikinin taşınmaz üzerindeki tasarruf yetkisini kullanarak eser üzerinde değişiklik yaptığı durumlar, arsa sahibi ile eser sahibi arasında sıkça ihtilafa yol açabilmektedir. Bu noktada, arsa sahibinin mülkiyet hakkı kapsamında sahip olduğu haklar ile mimari eserin sahibinin hakları arasındaki çatışma, FSEK hükümleri ile çözüme ulaştırılmaktadır.
2. Mimari Eserlerde Eser Sahibinin Rızası Olmaksızın Değişiklik Yapılması
Mimari eserin bahsedilen estetik ölçütüne göre güzel sanat eseri sayılması halinde, eser üzerinde yapılan değişikliklerin eser sahibinin haklarını ihlal edip etmediği belirlenirken değişikliklerin niteliği önem arz etmektedir.
Yargıtay’a göre, değişikliğin eser sahibinin hakkını ihlal etmemesi için;
- Yapılan değişiklik veya tadilat, eserin bütünlüğünü bozmamalı,
- Değişiklik yapılması zaruri olmalı ve
- Eser sahibinin itibarı zedelenmemelidir.
FSEK ile hükme bağlanan, eser üzerinde değişiklik yapılmadan önce sahibinden izin alınması gerektiği kuralı, mimari eserler bakımından farklılık göstermektedir. Yapılacak değişiklik zorunlu ve gerekli bir değişiklik ise bu durumda mimari eserin sahibinden izin alınmadan da ilgili değişikliğin yapılması mümkündür.
Mimari eser, estetik bir nitelik taşımıyorsa, yapılan değişikliğe ancak imar kanunlarını ilgilendirebilecek konularda müdahale edilmesi mümkün olacaktır. Aksi halde, mimari eserin bulunduğu taşınmazın maliki, taşınmaz üzerindeki tasarruf haklarını dilediği gibi kullanabilecektir. Ayrıca Yargıtay, bir mimari eserin güzel sanat eserleri kapsamına girmesi halinde dahi, bu eser üzerinde zamanla değişen ihtiyaçları karşılamak adına değişiklik yapılmasının mümkün olduğuna hükmetmektedir. Yargıtay’a göre, taşınmaz maliki, ihtiyaçları karşılamak adına ve imar kanunlarının kendisine izin verdiği ölçüde eserde değişiklik yapabilecek, hatta artık ihtiyaçları karşılamayan eseri tamamen ortadan kaldırılabilecektir.
Mimari eser üzerinde yapılan değişiklikler, eser sahibinin itibarını zedeliyorsa, eserin bütünlüğünü bozuyorsa veya eserin estetik yapısına zarar veriyorsa, eser sahibi FSEK kapsamındaki korumalardan yararlanabilir. Bu durumda eser sahibi FSEK m.16’da düzenlenen men etme yetkisini kullanarak eser üzerindeki ilgili değişikliklerin men edilmesini sağlayabilir. Zira eser sahibi eserin bütünlüğünü isteme ve koruma manevi hakkına sahiptir.
Ek olarak eser üzerinde yapılan değişiklik, yapılması zorunlu ve gerekli olan bir değişiklik değilse eser sahibinin müdahale hakkı vardır. Konuyla alakalı olarak, eser sahibinin haklarına ilişkin detaylı incelememize ulaşmak için “Eser Sahibinin Hakları, Hakkın Korunması ve Devri” başlıklı makalemizi inceleyebilirsiniz.
Ayrıca böyle bir durum söz konusu olduğunda eser sahibi FSEK hükümleri çerçevesinde tecavüzün ref’i davası açarak mevcut tecavüzün son erdirilmesi ve tecavüzün süregelen etkilerinin kaldırılmasını talep edebilir. Keza, değişikliği yapan taraftan maddi ve manevi tazminat istemesi de hukuken mümkündür. Buradan hareketle, mali ve manevi hakları ihlal edilen eser sahibinin başvurabileceği tüm hukuki yollar için “FSEK Kapsamında Eser Sahibi Tarafından Açılabilecek Davalar” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
3. Mimari Eserlerde Eser Sahibinin Adının Belirtilmemesi
Eser sahibinin adının belirtilmesi hakkının kullanılması bakımından da mimari eserlerde farklı bir uygulama söz konusu olmaktadır. Diğer eserler bakımından eser sahibinin adı, eserin kullanıldığı her halde ve her yerde belirtilmek zorundadır. Mimari eserlerde ise, eser sahibinin adının belirtilmesi yalnızca eser sahibinin bu yönde yazılı bir isteği olması halinde zorunludur.
4. Bir Mimari Eserin İç Kısmının Fotoğraflanarak Çoğaltılması
Bir mimari eserin iç kısmının fotoğraflanması da FSEK bağlamında bir nevi “çoğaltma” işlemi olarak kabul edilmektedir. Mimari eser, eser sahibinin rızası dışında fotoğraflanır ve çoğaltılırsa bu durumda eser sahibi çoğaltma hakkının ihlal edildiğini ileri sürerek dava açabilecektir. Ancak, eserin umumi bir alanda bulunması ve bu alanda temelli kalmak üzere tasarlanması halinde, eserin dış kısımlarının fotoğraflanması çoğaltma serbestisi kapsamına dahil edilmektedir. Başka bir deyişle, umumi alanda kalıcı olacak şekilde tasarlanan eserin yalnızca dış kısmının fotoğraflanması, eser sahibinin haklarına karşı herhangi bir tecavüz oluşturmayacaktır.
Fikri ve sınai eserlerdeki hak tecavüzlerinde başlatılabilecek ceza yargılamasına ilişkin detaylı bilgiye “Fikir ve Sanat Eserlerinde Hak İhlaline Karşı Açılabilecek Ceza Davaları” yazımızdan ulaşabilirsiniz.
5. Mimari Projelerin FSEK’e Göre Eser Niteliği
Mimari projeler ise FSEK kapsamında sayılan ve yazımızın başında liste halinde belirtilen kategoriler içinden “ilim ve edebiyat eseri” kategorisine dahil edilmektedir. Görülmektedir ki, mimari eser projeleri, henüz bir proje aşamasında iken ilim ve edebiyat eseri statüsünde eser sayılarak FSEK kapsamında koruma altına alınacaktır. Proje sahibi de eserinin üzerinde yapılan değişiklikleri menedebilecek, değişikliği yapan tarafa karşı tecavüzün ref’i, tecavüzün men’i ve tazminat davaları açabilme hakkına sahip olacaktır. Proje aşaması sona erip eser inşa edildikten sonra ise güzel sanat eseri olarak kabul edilen mimari eser, yazımızın genelinde ifade edildiği üzere, bu bağlamda korunacaktır.