Mirasın Alacaklılardan Mal Kaçırma Amaçlı Olarak Reddinde Alacaklıların Korunması
Türk Medeni Kanunu’na göre, miras bırakanın ölümüyle mirasa sahip olan mirasçılar, mirası kabul etmeyerek mirası reddetme hakkına sahiptir. Ancak, mirasçının sadece kendi alacaklılarını zarara uğratmak amacıyla mirası reddetmesi, “mirasın kötüniyetli reddi” olarak kabul edilir. Bu durumda mirası kötüniyetli olarak reddeden mirasçının alacaklıları tarafından mirasın reddinin iptali davası açılabilir.
Mirasın reddinin iptali davası sürecinde, mirasçının mirası reddetme eyleminin alacaklılarına zarar verme niyetini içerdiği tespit edilirse, mahkeme mirasın reddinin iptaline hükmeder. Reddin iptali kararıyla birlikte, mirasın resmi olarak tasfiye edilmesi hükümlerinin uygulanmasına karar verilir.
Davanın sonuçlanmasına kadar alacakların karşılanabilmesi amacıyla belirli bir güvence miktarının yatırılması mümkündür. Eğer yeterli güvence sağlanmışsa, mirasın reddinin iptali davası düşer.
Yazı İçeriği
- 1. Mirasın Reddi Kavramı ve Reddin Süresi
- 2. Mirasın Kötüniyetli Olarak Reddi Kavramı ve Tanımı
- 3. Mirasçıların Kişisel Alacaklıların Korunması
- 4. Miras Bırakanın Alacaklılarının Korunması
- 5. Reddin İptali Davası ve Şartları
- 5.1. Mirasın Mirasçıya İntikal Etmiş Olması Şartı
- 5.2. Davanın Hak Düşürücü Süre İçinde Açılması Şartı
- 5.3. Mirası Reddeden Mirasçının Malvarlığının Borcunu Karşılayamaması Şartı
- 5.4. Reddeden Mirasçının Alacaklılarına Kasıtlı ve Kötüniyetli Zarar Vermesi Şartı
- 5.5. Alacaklılara Yeterli Güvencenin Sağlanmamış Olması Şartı
- 6. Mirasın Reddinin İptali Davasının Tarafları
- 7. Mirasın Reddinin İptali Davasının Sonuçları ve Hükümleri
- 8. Mirasın Reddinin İptali Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme
- 9. Sıkça Sorulan Sorular
Davanın amacı, kötü niyetli miras reddi sonucunda alacaklıların zarar görmesini engellemek ve mirasçının bu şekildeki eyleminin hukuka aykırı olduğunu tespit etmek olarak özetlenebilir. Dolayısıyla bu dava, mirasçının kötü niyetli miras reddi nedeniyle alacaklıların haklarını koruma amacını taşır ve hukukun adaleti ve dengeyi sağlama amacına hizmet eder.
1. Mirasın Reddi Kavramı ve Reddin Süresi
Mirasın açılmasıyla birlikte, mirasçılar mirasa tamamıyla bir bütün olarak sahip olurlar. Mirasın kazanılması için ayrıca bir işlem yapma veya beyanda bulunma gerekliliği bulunmaz. Bu nedenle, miras bırakanın vefatıyla birlikte miras otomatik olarak mirasçıların malvarlığına dahil olur. Ancak, bu kural her zaman kesin bir şekilde uygulanmaz. Mirasçıların mirası reddetme hakkına imkan tanımak amacıyla, mirasın reddi konusu kanunla düzenlenmiştir.
Mirasın reddi, gerçek ret ve hükmi ret olmak üzere iki ana kategoride incelenir. Gerçek ret, mirasçının kendi iradesine dayanan bir tercihi sonucunda gerçekleşirken, hükmi ret, Kanun’da belirtilen bir hükme dayalı olarak ortaya çıkar.
Mirasın reddi süresi üç ay olarak belirlenmiştir. Bu üç aylık sürenin başlangıcı, mirasçının yasal mirasçı olup olmadığı veya atanmış mirasçı olup olmadığına bağlı olarak değişir. Yasal mirasçılar için, süre, miras bırakanın ölümü ve mirasçının mirasçı sıfatını öğrendiği an gibi her ikisi de gerçekleştiği andan itibaren başlar.
Atanmış mirasçılar için de sürenin başlangıcı belirlenirken ikili bir ayrım yapılmaktadır. Mirasçı atama işlemi miras sözleşmesi yoluyla gerçekleştirildiyse, ret süresinin başlangıcı yasal mirasçılarda olduğu gibi tespit edilir. Eğer mirasçı atama işlemi bir vasiyetname ile yapıldıysa, süre ilgili vasiyetnamenin açılması ve mirasçıya tebliğ edildiği tarih itibarıyla başlar.
Ayrıca, terekenin yazılması durumunda koruma önlemi olarak, mirası ret süresi yazım işleminin sulh hukuk mahkemesi tarafından mirasçılara bildirildiği andan itibaren başlar. Bu durumda, mirasçının yasal mirasçı mı yoksa atanmış mirasçı mı olduğu önemli değildir.
2. Mirasın Kötüniyetli Olarak Reddi Kavramı ve Tanımı
Mirasın kötüniyetli olarak reddi, bir mirasçının mirası sadece kendi alacaklılarını zarara uğratmak amacıyla reddetmesi durumunu ifade eder. Malvarlığının aktifi, pasiflerini yani borçlarını karşılamaya yetmeyen bir mirasçının, yalnızca sırf kendi alacaklılarına zarar vermek amacıyla mirası reddetmesi durumunda, bu reddin kötüniyetli olduğu kabul edilmektedir. Mirasın kötüniyetli reddi, farklı amaçlarla da gerçekleştirilebilecek bir eylem olmakla birlikte, genellikle mirasçının kendi borçlarını ödemekten kaçınmak suretiyle malvarlığını koruma amacını taşır.
Mirasın reddi, yani gerçek ret, mirasçının miras bırakanın ölümüyle elde ettiği mirasçılık sıfatını kendi isteğiyle sona erdirmesini ifade eder. Bu bağlamda, mirasın kötüniyetli reddi ancak mirasçının kendi iradesine dayandığı gerçek ret durumunda geçerlidir.
Kanun koyucu, mirasın kötüniyetli reddi durumunda alacaklıları korumak amacıyla çeşitli hükümler ve düzenlemeler getirmiştir. Bu düzenlemeler sayesinde, mirası reddeden mirasçının alacaklılarına veya iflas masasına reddin iptali davası açma hakkı tanınmıştır. Bu sayede, mirasçının sadece kendi çıkarları için mirası reddetmesinin engellenmesi amaçlanmıştır.
3. Mirasçıların Kişisel Alacaklıların Korunması
Türk Medeni Kanun Madde 617’ye göre malvarlığı borcunu karşılamaya yetmeyen mirasçı alacaklılarına zarar vermek amacıyla mirası reddederse alacaklılar veya iflas idaresi mirasın reddinin iptali talebiyle dava açabilirler.
TMK Madde 617- Mirasçıların alacaklılarının korunması
Malvarlığı borcuna yetmeyen mirasçı, alacaklılarına zarar vermek amacıyla mirası reddederse; alacaklıları veya iflâs idaresi, kendilerine yeterli bir güvence verilmediği takdirde, ret tarihinden başlayarak altı ay içinde reddin iptali hakkında dava açabilirler.
Reddin iptaline karar verilirse, miras resmen tasfiye edilir.
Bu suretle tasfiye edilen mirastan reddeden mirasçının payına bir şey düşerse bundan, önce itiraz eden alacaklıların, daha sonra diğer alacaklıların alacakları ödenir. Arta kalan değerler ise, ret geçerli olsa idi bundan yararlanacak olan mirasçılara verilir
4. Miras Bırakanın Alacaklılarının Korunması
Türk Medeni Kanunu (TMK) madde 618 uyarınca, borçlarını karşılayabilecek kadar malvarlığına sahip olmayan bir miras bırakanın mirası reddeden mirasçılar, miras bırakanın ölümünden önceki son beş yıl içerisinde miras bırakandan almış oldukları, geri ödemesi gereken kazanımları nedeniyle miras bırakanın alacaklılarına karşı sorumlu tutulurlar. Ancak normal eğitim giderleri ve geleneksel olarak verilen çeyiz gibi harcamalar bu düzenlemenin dışında tutulmuştur.
Mirasçının sorumluluğu, iyiniyetli veya kötüniyetli olup olmadığına göre farklılık gösterir. Kötüniyetli bir mirasçı, geri verme yükümlü olduğu miktarın tamamından sorumlu tutulur. İyiniyetli bir mirasçı ise sebepsiz zenginleşme ilkesine göre sorumlu tutulur. Bu durumda, kötüniyetli bir mirasçı, miras bırakandan elde ettiği kazanımların değerinin tamamını geri vermekle yükümlü tutulurken, iyiniyetli bir mirasçı sadece elinde kalan miktar ile sorumlu olur.
Bu şartların varlığı halinde mirasın reddinin iptal ettirilmesine gerek yoktur. Mirasın reddi geçerliliğini korumaya devam etmekle birlikte mirasçının miras bırakanın alacaklılarına karşı sorumluluğu da kendiliğinden mevcudiyet kazanır. TMK m. 617’deki sorumluluk ile TMK m.618’deki sorumluluk bu yönüyle ayrışmaktadır. Bu nedenle, reddin iptali davasıyla ilgili açıklamalarımız özellikle TMK madde 617’deki mirasçının kendi alacaklılarını koruma amacını açıklamaya yöneliktir.
5. Reddin İptali Davası ve Şartları
Mirasın kötüniyetli olarak reddinin iptali davası, mirasçının kötüniyetli bir niyetle mirası reddettiği durumlarda, bu reddin hukuka aykırı olduğunun tespiti ve mirasın kabul edilmiş kabul edilmiş sayılması amacıyla açılan bir davadır.
Yukarıda da açıkladığımız gibimalvarlığı borcunu karşılamaya yetmeyen mirasçı alacaklılarına zarar vermek amacıyla mirası reddederse alacaklılar veya iflas masası mirasın reddinin iptali talebiyle dava açabilir.
Bu tür bir dava açabilmek için bazı gerekli şartlar vardır. Mirasın kötüniyetli olarak reddinin iptali davası için gereken şartlar:
5.1. Mirasın Mirasçıya İntikal Etmiş Olması Şartı
Mirasçının mirası reddedebilmesinin ön şartı mirasın mirasçıya intikal etmiş olmasıdır. Dolayısıyla miras bırakan hala hayattaysa miras henüz intikal etmemiş olduğundan dolayı mirasçı bu aşamada mirası reddedemez.
5.2. Davanın Hak Düşürücü Süre İçinde Açılması Şartı
Reddin iptali davasında dava açma süresi altı aydır. Sürenin başlangıcı ise mirasçının mirası reddettiği andan itibaren başlamaktadır. Yani mirasçı mirası reddettiği andan itibaren altı aylık süre işlemeye başlar.
Altı aylık süre hak düşürücü niteliktedir. Bu nedenle sürenin aşılması halinde açılan dava usulden reddedilecektir.
5.3. Mirası Reddeden Mirasçının Malvarlığının Borcunu Karşılayamaması Şartı
Mirasın reddinin iptali davasının açılabilmesi için bir diğer önemli şart, mirasçının malvarlığının aktiflerinin borçlarını karşılayamayacak düzeyde olmasıdır. Eğer mirasçının sahip olduğu malvarlığı, üzerindeki borçları ödemeye yetecek kadar değilse, mirasın kötüniyetli olarak reddinin iptali davası açılabilecektir.
Bu şartın altında yatan temel amaç, mirasçının malvarlığının borçlarını ödemeye yetmediği durumlarda alacaklıların haklarını korumaktır. Malvarlığı borçları karşılayacak düzeyde olan mirasçı, mirası kabul etse de etmese de alacaklıların durumunu etkilemeyeceğinden, böyle bir durumda mirasın reddinin iptali davasının açılmasının hukuki anlamda bir yararı olmayacaktır.
Özetle, mirasın reddinin iptali davası, mirasçının malvarlığının borçlarını ödemeye yetmediği durumlar da alacaklıların korunmasını amaçlar.
5.4. Reddeden Mirasçının Alacaklılarına Kasıtlı ve Kötüniyetli Zarar Vermesi Şartı
Mirasın reddinin iptali davası açılabilmesi için, mirasçının mirası reddetme eyleminin doğrudan alacaklılara zarar verme kastı ve amacıyla gerçekleştirilmiş olması gerekmektedir. Böyle bir amaç olmaksızın farklı bir neden ve amaç dolayısıyla mirası reddeden mirasçıya karşı mirasın reddi davası açılması mümkün değildir.
Mirasın reddinin iptali davası, özellikle mirasçının amacının alacaklıların haklarını engellemek olduğu, dolayısıyla haksız bir durumun doğduğu durumlar için bir koruma mekanizması olarak düzenlenmiştir. Mirasçının mirası reddetme nedeni sadece kişisel veya farklı bir çıkar amaçlıysa ve alacaklılara zarar verme amacı taşımıyorsa, bu durumda mirasın reddinin iptali davası açılamayacaktır.
Mirasçının reddetme nedeninin kötüniyetli olduğuna ilişkin olarak Yargıtay tarafından verilen emsal nitelikteki karar aşağıda yer almaktadır. Yargıtay mirasçının red gerekçesini makul bulmamış ve alacaklılara zarar verme kastı olduğuna kanaat getirerek mirasın reddinin iptaline karar vermiştir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2012/23145 E., 2013/15700 K. sayı ve 05.06.2013 tarihli kararı:
“Davalı borçlunun mirası reddetme sebebi olarak gösterdiği mirasbırakanın edinme sebebinin ahlaka aykırılığı, alacaklısı bakımından sonuç doğurmayacağından; alacaklısına zarar vermek kastıyla mirası reddettiğinin ve bu suretle Türk Medeni Kanununun 617. maddesindeki reddin iptali davası açma koşullarının mevcut olduğu kabul edilmelidir. Öyleyse, davanın kabulü ile davalının mirası reddinin iptaline karar verilmesi gerekirken; yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.”
5.5. Alacaklılara Yeterli Güvencenin Sağlanmamış Olması Şartı
Mirasın reddinin iptali davası açılabilmesinin bir diğer şartı da mirasçının alacaklılarına yeterli güvencenin sağlanmamış olmasıdır. Güvence şartı yerine getirilirken, güvence miktarı alacaklıların tamamının taleplerini karşılayacak düzeyde olmalıdır. Eğer alacaklılara tam güvence sağlanmamışsa, diğer şartların da olması kaydıyla, reddin iptali davasının açılması mümkündür. Ancak davaya başlandıktan sonra dahi, hüküm verilinceye kadar yeterli güvence sunulabilir. Bu durumda dava düşer.
Dava açılmadan önce sağlanan güvencenin, davanın açılmasını engelleyebilmesi için, mirasçının tüm alacaklılarının taleplerini karşılayacak miktarı içeren bir güvence sunulmalıdır. Dava açıldıktan sonra gösterilen güvencenin, davanın düşmesini sağlaması için ise, davayı açan alacaklıların taleplerini karşılayacak düzeyde olması yeterlidir.
6. Mirasın Reddinin İptali Davasının Tarafları
Davacı Taraf: Reddin iptali davasının davacısı mirası reddeden mirasçının alacaklılarıdır. Bununla beraber eğer mirasçı iflas etmişse davacı sıfatı iflas masasına ait olur.
Mirasın reddinin iptalini, reddetme nedeniyle zarara uğramış veya uğrama ihtimali yüksek olan mirasçının alacaklıları talep edebilir. Mirasın reddinin iptali davası, alacakları mirasın reddinden önce doğmuş olan alacaklılar tarafından açılabilir. Mirasın reddinden sonra alacaklı durumuna gelen kişiler, reddin iptali davası açma hakkına sahip değildirler.
Davalı Taraf: Mirasın reddinin iptali davası, mirası reddeden mirasçıya karşı açılmalıdır.
Mirasın reddinin iptali davasının davalı tarafının kim olacağı konusunda hukukçular arasında genel bir görüş ayrılığı bulunmaktadır. Bir grup hukukçuya göre, dava mirası reddeden mirasçıya karşı açılmalıdır. Diğer bir görüşe göre ise dava, mirası reddeden kişinin yerine geçen kişiye karşı açılmalıdır. Farklı bir grup hukukçuya göre ise dava, mirası reddeden mirasçıya ve reddeden mirasçının yerini alan kişiye karşı birlikte açılmalıdır.
Mirasçının yerine geçen kişilerin kimliklerinin tespitinin, alacaklı tarafından gerçekleştirilmesi oldukça zor hatta bazı durumlarda imkansızdır. Böylesi bir durumda dava altı aylık hak düşürücü süre içirişinde açılamayacaktır. Ayrıca mirası reddeden mirasçının kötüniyetli olup olmadığının ispatı da, onun yerine geçen mirasçılar tarafından yapılamayacaktır. Bu sebeple davanın, mirası reddeden mirasçıya karşı açılması en uygun seçenek olarak görülmektedir.
7. Mirasın Reddinin İptali Davasının Sonuçları ve Hükümleri
Türk Medeni Kanunu’nun 617. maddesine göre, mahkemece reddin iptaline karar verildiğinde, miras yani miras bırakanın terekesi resmi tasfiyeye tabi olur.
Resmi tasfiye neticesi mirastan reddeden mirasçının hakkına düşen bir pay varsa, önce itiraz eden alacaklıların alacakları ödenir. Eğer birden fazla alacaklı davayı açmışsa ve mirasçının payı, bu alacaklıların tüm alacaklarını karşılayacak kadar yeterli değilse, mirasçının payı, alacaklıların alacak oranlarına göre adil bir şekilde (garameten) paylaştırılır.
Davayı açan alacaklıların alacakları ödendikten sonra miras payından geriye bir şey kalırsa davayı açmayan diğer alacaklıların alacakları ödenir.
Eğer bu aşamada hala arta kalan bir değer varsa ve ret geçerli olmuş olsaydı bundan yararlanacak olan mirasçılara verilir.
8. Mirasın Reddinin İptali Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme
Görevli Mahkeme: Mirasın reddinin iptali davasına bakmaya görevli ve yetkili mahkeme konusunda kanunda özel bir düzenleme bulunmadığından, genel görevli mahkeme olan asliye hukuk mahkemesi bu davada da görevlidir.
Yetkili Mahkeme: Mirasın reddinin iptali davasında yetkili mahkeme ise miras bırakanın son yerleşim yeri mahkemesidir.
Bu nedenle, reddin iptali davası, miras bırakanın son yerleşim yeri asliye hukuk mahkemesinde görülür.
9. Sıkça Sorulan Sorular
Tasfiyeye başlanması için ek bir talepte bulunulmasına gerek yoktur. Mirasın reddinin iptaline karar veren mahkeme kendiliğinden tasfiye işlemini de gerçekleştirir.
Dava açıldıktan sonra hüküm verilinceye kadar güvence gösterilirse reddin iptali davası düşer.
İlgili durumun tespiti için mirasçının mirası reddettiği an dikkate alınır.
Mirasın reddi şekil şartına uygun yapılmamışsa veya ret süresi sona ermeden mirasçı olarak tereke işlemlerine karışan, terekenin olağan yönetimi niteliğinde olmayan veya miras bırakanın işlerinin yürütülmesi için gerekli olanın dışında işler yapan ya da tereke mallarını gizleyen veya kendisine mâleden mirasçı mirası reddetmişse mirasın reddi hükümsüz olur. Bu hallerde reddin iptali davası değil reddin hükümsüzlüğünün tespiti davası gündemi gelir. Zira bu hallerde geçerli bir ret beyanı olmadığından iptali gerekecek bir durum da söz konusu olmayacaktır.