Türk Medeni Kanunu’nda (TMK), alkol bağımlılığı özel bir boşanma sebebi olarak doğrudan düzenlenmemiştir. Ancak, alkol bağımlılığın evlilik üzerindeki etkileri değerlendirildiğinde, “evlilik birliğinin temelinden sarsılması” (TMK m. 166) kapsamında boşanma gerekçesi olarak kabul edilebilmektedir. Alkol bağımlılığı nedeniyle ortaya çıkan şiddet, hakaret, ilgisizlik ve sorumluluklarını yerine getirmeme gibi davranışlar, mahkemeler tarafından boşanma sebepleri arasında değerlendirilebilmektedir.
Bu yazıda, alkol bağımlılığının evlilik birliği üzerindeki etkilerini, hukuki açıdan boşanma sebebi olarak nasıl değerlendirildiğini ve mahkemelerin bu tür davalarda nasıl kararlar verdiğini detaylı şekilde ele alacağız.
Yazı İçeriği
1. Alkol Bağımlılığı Nedeniyle Boşanma Davası
Alkol bağımlılığı, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olabilen önemli faktörlerden biridir. Yargıtay’ın yerleşik kararlarına göre, alkol bağımlılığı boşanma davasında gerekçe olarak ileri sürülebilir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta, sadece içki tüketiminin değil, bunun bağımlılık haline dönüşerek evliliği çekilmez hale getirmesidir.
Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesi, evlilik birliğinin temelden sarsılması nedeniyle boşanma davası açılabileceğini düzenlemektedir. Alkol bağımlılığı da bu kapsamda değerlendirildiğinde, bağımlı eşin aile içindeki sorumluluklarını yerine getirmemesi, saldırganlık, ilgisizlik, ekonomik sorunlara yol açma gibi sonuçlar doğuruyorsa, boşanma sebebi olarak kabul edilebilir. Ancak mahkemeler, yalnızca alkol tüketimi iddiasıyla değil, bağımlılığın evlilik üzerinde yarattığı olumsuz etkilerle birlikte değerlendirme yaparak karar vermektedir.
Bağımlılık nedeniyle açılan boşanma davalarında, davacı eşin, bu durumun evliliği sürdürülemez hale getirdiğini kanıtlaması gerekmektedir. Tanık beyanları, sağlık raporları, kolluk kuvvetlerinden alınan tutanaklar veya psikolojik değerlendirme raporları mahkemeye sunularak bağımlılığın evlilik üzerindeki etkileri ortaya konulabilir.
Bu şartların sağlanması halinde, mahkeme “evlilik birliğinin temelinden sarsılması” gerekçesiyle boşanma kararı verebilir. Konuyla ilgili detaylı bilgi almak için Şiddetli Geçimsizlik Nedeniyle Boşanma Davası (Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması) başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
1.1. Hukuki Gerekçe
Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesine göre, evlilik birliği taraflardan biri için katlanılamaz hale gelmişse, eşlerden biri boşanma davası açabilir. Alkol bağımlılığı, eğer evlilik birliğinin devamını imkânsız hale getiriyorsa, bu madde kapsamında boşanma sebebi olarak değerlendirilebilir.
Yargıtay’ın içtihatlarına göre, bağımlılığın evlilik ilişkisine etkileri ve evlilik birliğini ne derece zedelediği önemlidir. Eşin sürekli alkol tüketimi, aile içi şiddet, ekonomik zorluklar, ilgisizlik ve sorumsuzluk gibi durumlarla birleştiğinde mahkeme boşanma yönünde karar verebilmektedir.
Özellikle, bağımlı eşin tedavi olmayı reddetmesi veya bağımlılığı nedeniyle aile hayatının devam edemeyecek hale gelmesi, hukuki gerekçelerin daha güçlü bir şekilde ortaya konulmasını sağlar.
Bu nedenle, boşanma davası açan eşin, bağımlılığın sadece bir alışkanlık olmadığını, evliliği sürdüremez hale getirdiğini somut delillerle kanıtlaması gerekmektedir.
1.2. Kusur
Boşanma davalarında kusur tespiti, tazminat, nafaka ve velayet gibi konular açısından büyük önem taşımaktadır. Alkol bağımlılığı nedeniyle evlilik birliğini sürdürülemez hale getiren eş, genellikle mahkemeler tarafından daha kusurlu veya tam kusurlu kabul edilmektedir.
Özellikle, bağımlı eşin alkol nedeniyle aile içinde şiddet uygulaması, ekonomik sorunlara yol açması, sorumluluklarını yerine getirmemesi gibi durumlar, onu boşanma davasında ağır kusurlu hale getirebilir. Kusurlu bulunan eş, diğer eşe maddi ve manevi tazminat ödemekle yükümlü tutulabilir. Ayrıca, nafaka yükümlülüğü de gündeme gelebilir. Mahkemeler, bağımlı eşin gelir durumu ve kusur oranını değerlendirerek, diğer eşe nafaka ödemesi gerektiğine karar verebilir.
Velayet konusunda da alkol bağımlılığı önemli bir kriterdir. Eğer bağımlı eşin çocukların bakım ve gözetimini sağlayamayacak durumda olduğu tespit edilirse, velayet hakkı diğer eşe verilebilir. Mahkemeler, çocuğun üstün yararını gözeterek, bağımlı ebeveynin çocuğa karşı sorumluluklarını yerine getirme yetisini dikkate alır. Bu nedenle, alkol bağımlılığı nedeniyle açılan boşanma davalarında, velayet hakkı genellikle bağımlı olmayan eşe bırakılmaktadır.
2. Alkol Bağımlılığı Nedeniyle Boşanma Davası Şartları
Alkol bağımlılığı, eşler arasındaki güven, saygı ve huzuru zedeleyen önemli bir faktördür. Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesi kapsamında, alkol bağımlılığı nedeniyle evlilik birliği temelinden sarsılmışsa, boşanma davası açılabilir. Ancak, mahkemenin boşanma kararı verebilmesi için belirli şartların sağlanması gerekir. Bunlardan en önemlisi, bağımlılığın sürekli bir hale gelmesi ve evlilik üzerinde ciddi olumsuz etkiler bırakmasıdır.
2.1. Alkol Kullanımının Sürekli ve Alışkanlık Haline Gelmiş Olması
Boşanma davasında alkol bağımlılığının bir gerekçe olarak kabul edilebilmesi için, sadece ara sıra alkol tüketimi değil, alkolün bağımlılık haline gelmesi ve kişinin yaşam tarzını olumsuz etkilemesi gerekmektedir. Yargıtay kararlarına göre, eşin zaman zaman alkol alması tek başına boşanma sebebi olarak kabul edilmemektedir. Ancak alkol kullanımı:
- Sürekli hale gelmişse,
- Kişinin günlük yaşantısını ve sorumluluklarını yerine getirmesini engelliyorsa,
- Tedavi olmayı reddediyorsa,
- Aile içi huzuru ve güvenliği tehdit ediyorsa,
Mahkeme tarafından evlilik birliğinin temelinden sarsıldığına dair önemli bir gösterge olarak kabul edilir. Bu nedenle, bağımlılığın geçici değil, kronik bir durum haline gelmiş olması boşanma davasında dikkate alınır.
2.2. Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması
Türk Medeni Kanunu’na göre, boşanma kararının verilebilmesi için evlilik birliğinin “taraflardan en az biri için çekilmez hale gelmesi” gerekir. Alkol bağımlılığı, evlilik birliğini temelinden sarsarak eşlerin bir arada yaşamasını imkânsız hale getirebilir. Mahkemeler, alkol bağımlılığı nedeniyle evlilik birliğinin sarsıldığını değerlendirmek için şu hususları dikkate alır:
- Alkol bağımlılığı nedeniyle aile içinde şiddet, hakaret veya ilgisizlik yaşanması,
- Alkol nedeniyle ekonomik sıkıntıların ortaya çıkması,
- Bağımlı eşin aile bireylerine karşı sorumluluklarını yerine getirmemesi,
- Alkolün, evlilik birliğinde güven kaybına neden olması.
Mahkeme, evliliğin taraflardan biri için çekilmez hale gelip gelmediğini değerlendirirken, tanık beyanları, hastane raporları, alkol tedavi geçmişi, aile içi şiddet kayıtları gibi delilleri inceleyebilir. Bu tür kanıtlar, bağımlılığın evlilik üzerindeki olumsuz etkilerini ortaya koyarak boşanma kararına temel oluşturabilir.
2.3. Bağımlılığın Evlilik Üzerindeki Olumsuz Etkileri
Alkol bağımlılığı, yalnızca bağımlı olan kişinin değil, tüm aile bireylerinin yaşamını olumsuz etkileyen bir durumdur. Bu bağımlılığın evlilik üzerindeki en yaygın olumsuz etkileri şunlardır:
- Şiddet ve saldırganlık: Alkol bağımlılığı, kişinin kendine hâkim olmasını zorlaştırabilir ve eşe veya çocuklara yönelik fiziksel ve psikolojik şiddet olaylarının artmasına neden olabilir.
- Maddi sıkıntılar: Alkol bağımlısı eşin iş kaybı yaşaması, maddi yükümlülüklerini yerine getirmemesi veya alkol tüketimi için ailenin ekonomik kaynaklarını harcaması, maddi sıkıntıları beraberinde getirebilir.
- İlgisizlik ve sorumsuzluk: Bağımlı eş, aile içindeki sorumluluklarını ihmal edebilir, çocuklarına ve eşine karşı ilgisiz kalabilir.
- Aile içi huzurun bozulması: Sürekli tartışmalar, güvensizlik ve psikolojik baskılar nedeniyle evlilik huzursuz bir hale gelebilir.
Bu olumsuz etkiler göz önüne alındığında, alkol bağımlılığı nedeniyle evlilik birliğinin temelden sarsılması ve boşanma kararının verilmesi hukuken mümkün hale gelmektedir.
3. Alkol Bağımlılığının İspatlanması
Boşanma davasında alkol bağımlılığının mahkemeye sunulabilir somut delillerle ispatlanması gerekir. Yargıtay kararlarına göre, bağımlılığın sadece bir iddia olarak ileri sürülmesi yeterli değildir; bu durumun evlilik birliğini temelinden sarstığını kanıtlayan belgeler sunulmalıdır.
Alkol bağımlılığını ispat etmek için kullanılabilecek deliller şunlardır:
- Tanık beyanları: Aile bireyleri, komşular, iş arkadaşları veya yakın çevre, bağımlılığın evlilik üzerindeki etkilerini tanıklık ederek anlatabilir.
- Sağlık raporları: Bağımlı eşin alkol nedeniyle sağlık sorunları yaşadığını gösteren hastane kayıtları, psikolojik değerlendirme raporları veya bağımlılık tedavisi görmesi halinde bu süreçle ilgili belgeler.
- Polis veya karakol tutanakları: Alkol bağımlılığı nedeniyle yaşanan aile içi şiddet, taşkınlık veya güvenlik güçlerinin müdahale ettiği olaylar varsa, bunlarla ilgili tutanaklar mahkemeye sunulabilir.
- Mesleki veya sosyal sorunlara dair kayıtlar: İş yerinden alınan disiplin cezaları, alkol nedeniyle iş kaybı yaşandığını gösteren belgeler, bağımlılık nedeniyle yaşanan ekonomik sıkıntılara dair kanıtlar.
- Mesajlar ve yazılı deliller: Bağımlı eşin alkol nedeniyle aile içinde sorun yaşadığını gösteren mesajlar, e-postalar veya sosyal medya paylaşımları da kanıt olarak sunulabilir.
Mahkemeye sunulan bu deliller, alkol bağımlılığının sürekliliğini ve evlilik üzerindeki olumsuz etkilerini ortaya koyarak, boşanma kararının verilmesini kolaylaştıracaktır.
4. Alkol Kullanımı Nedeniyle Boşanma Davasında Velayet
Boşanma davalarında velayet konusunda temel ilke, çocuğun üstün yararının gözetilmesidir. Mahkeme, velayet kararını belirlerken ebeveynlerin çocuğa karşı sorumluluklarını ne ölçüde yerine getirebileceğini değerlendirir. Alkol bağımlılığı, velayet hakkı açısından önemli bir kriter olup, bağımlı ebeveynin çocuğun bakımını üstlenme yetisini olumsuz etkileyebilir.
4.1. Alkol Bağımlılığı Velayet Kararını Nasıl Etkiler?
Mahkeme, çocuğun velayetini belirlerken şu hususları dikkate alır:
- Bağımlılığın derecesi: Alkol tüketiminin sosyal içicilik düzeyinde mi yoksa bağımlılık seviyesinde mi olduğu araştırılır. Sürekli ve aşırı alkol tüketimi velayet hakkını olumsuz etkileyebilir.
- Çocuğun güvenliği: Bağımlı ebeveynin, alkol etkisi altındayken çocuğun fiziksel ve psikolojik güvenliğini riske atıp atmadığı değerlendirilir.
- Bakım ve gözetim yeterliliği: Alkol bağımlılığı nedeniyle ebeveynin çocuğun temel ihtiyaçlarını (beslenme, eğitim, sağlık vb.) karşılamada yetersiz kalması velayet kararında etkili olabilir.
- Mahkeme raporları ve bilirkişi incelemesi: Gerekirse uzman raporları, psikolojik değerlendirmeler ve sosyal hizmet incelemeleriyle bağımlılığın velayet hakkına etkisi değerlendirilir.
4.2. Alkol Bağımlısı Ebeveynin Velayet Hakkı Reddedilebilir mi?
Eğer bağımlı ebeveynin çocuğun fiziksel, ruhsal veya eğitsel gelişimine zarar vereceği tespit edilirse, mahkeme velayet hakkını diğer eşe verebilir. Ayrıca, velayeti alamayan ebeveyne kısıtlı görüş hakkı (kontrollü veya belirli süreli görüşme) tanınabilir. Bazı durumlarda, alkol bağımlılığı nedeniyle ebeveynin çocuğa zarar verme ihtimali varsa, mahkeme bağımlı ebeveynin çocuğu görme hakkını tamamen kaldırabilir.
4.3. Velayet Sonrasında Alkol Bağımlılığı Devam Ederse Ne Olur?
Eğer velayet sahibi ebeveynin alkol bağımlılığı devam eder ve çocuğun sağlığı, eğitimi veya genel refahı olumsuz etkilenirse, diğer ebeveyn velayet değişikliği için mahkemeye başvurabilir. Mahkeme, çocuğun güvenliği için gerekli gördüğü takdirde velayet hakkını yeniden değerlendirerek değiştirebilir.
Sonuç olarak, alkol bağımlılığı boşanma davalarında velayet kararında önemli bir faktördür ve çocuğun güvenliği, sağlığı ve gelişimi ön planda tutularak değerlendirilir.
5. Alkol Bağımlılığı Nedeniyle Boşanma Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme
Alkol bağımlılığı nedeniyle açılan boşanma davalarında görevli ve yetkili mahkeme, Türk Medeni Kanunu’nun 168. maddesi uyarınca belirlenir.
Görevli Mahkeme: Alkol bağımlılığına dayalı boşanma davalarına Aile Mahkemeleri bakmakla görevlidir. Eğer davanın açılacağı yerde Aile Mahkemesi bulunmuyorsa, Asliye Hukuk Mahkemesi, Aile Mahkemesi sıfatıyla davaya bakar.
Yetkili Mahkeme: Türk Medeni Kanunu’nun 168. maddesine göre, alkol bağımlılığı nedeniyle açılacak boşanma davalarında yetkili mahkeme şunlardır:
- Eşlerden birinin yerleşim yeri (ikametgah) Aile Mahkemesi,
- Eşlerin son defa en az 6 ay boyunca birlikte yaşadıkları yer Aile Mahkemesi.
Boşanma davasını açacak eş, bu iki yetkili mahkemeden herhangi birinde davasını açabilir.


Eşim alkol kullanıyor. Alkol aldığında saldırganlaşıyor, çocuklara karşı ilgisiz davranıyor ve evin sorumluluklarını yerine getirmiyor.
Defalarca alkolü bırakacağına dair söz verdi ama her seferinde aynı döngüye girdik. Ekonomik olarak da zor durumdayım,
çünkü işini kaybetti ve borçları nedeniyle sürekli maddi sıkıntılar yaşıyoruz. Çocuklarımızın bu ortamda büyümesini istemiyorum,
ancak boşanma sürecine girmek beni korkutuyor. Ne yapabilirim?
Bu durumda alkol bağımlılığı boşanma sebebi sayılır mı
Eşim alkol bağımlılığı yüzünden ailemize zarar veriyor, boşanma sürecinde haklarım nelerdir?”
Bu durumda evli ciftlerden birisi boyle mi halde olsa icse yani alkolde olsa uyusturucuda olsa sicili temiz olsa bile bosanma davasi gorulurken herhangi bir hukiki ceza alir mi?
eşin alkol kullanımı ve düzenli bir işe sahip omaması yönünde kadının yasal anlamada hakları nelerdir?