Tam yargı davası, idari işlem veya eylem nedeniyle maddi ve/veya manevi zarara uğrayanlar tarafından bu zararların giderilmesi talebiyle idareye karşı açılabilecek tazminat talepli bir idari dava türüdür. Tazminat talepli tam yargı davası özel hukuktaki maddi ve manevi tazminat davalarına benzemekteyse de içeriğinde ciddi farklılıklar barındırmaktadır.
İdareye karşı tazminat talepli olarak tam yargı davasının açılabilmesi için, idarenin talep konusu zarara sebep olan hukuka aykırı ve hizmet kusuru olarak değerlendirilebilecek bir eyleminin ve/veya işleminin bulunması gerekir. İdare, kişinin zararına yola açan bu hukuka aykırı eylem ve/veya işlemde kusuru olmasa dahi, nedensellik bağı kurulabilen maddi ve/veya manevi zararı ödemek durumunda kalabilir.
- Tam Yargı Davası Nedir?
- Tam Yargı Davasının Şartları Nelerdir?
- Tam Yargı Davasında Görevli Mahkeme
- Tam Yargı Davasında Yetkili Mahkeme
- Tam Yargı Davasında Dava Açma Süresi
- Önce İdareye Başvuru Zorunluluğu
- Tam Yargı Davasında Husumet
- Tam Yargı Davasında Dilekçe Düzeni
- Tam Yargı Davası Açılma Sebepleri
- Tam Yargı Davalarında Tazmini İstenilebilecek Zararlar
- Sıkça Sorulan Sorular
İdareye karşı açılacak tam yargı davalarında görevli mahkeme idare mahkemeleri olmakla beraber, yetkili mahkeme dava konusu edilen eylem ve/veya işleme göre farklılık arz edebilir. Dava açma süresi genel dava açma süresi olan 60 gündür. Bu sürenin başlangıcı ise zarara sebep olan olayın idarenin işleminden mi yoksa eyleminden mi kaynaklandığına göre değişiklik göstermektedir.
1. Tam Yargı Davası Nedir?
Anayasamızın 125. maddesinin 7. fıkrası gereği idare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür. İdarenin bu yükümlülüğünü yerine getirmemesi halindeyse, zarara uğrayan hak sahiplerince idare mahkemelerinde açılacak tam yargı davasıyla idarenin eylem ve işlemleri nedeniyle uğranılan zararın tazmini istenilebilir. Başka bir deyişle, idarenin eylem ve işlemleri nedeni ile zarara uğrayan hak sahipleri tarafından, bu zararın tazmini amacıyla açılan davaya tam yargı davası denilir.
2. Tam Yargı Davasının Şartları Nelerdir?
Tam yargı davası açılabilmesi için öncelikle idarenin hukuka aykırı bir işlemi veya eylemi bulunmalıdır. Bahse konu hukuka aykırılığın ortaya çıkmasında idarenin kusurunun olup olmaması ise dava açılmasına engel teşkil etmemektedir. Bunun yanında söz konusu hukuka aykırı eylem ve/veya işlem nedeniyle doğmuş bir zarar söz konusu olmalıdır. Bu zarar, gelir kaybı ya da gider artışı gibi gerçek anlamda bir maddi zarardan kaynaklanabileceği gibi kişilik haklarının ihlalinden kaynaklanan manevi zarar da olabilir.
Bir diğer şart ise bu hukuka aykırı eylem ve/veya işlem ile doğan zarar arasında illiyet yani nedensellik bağı bulunmasıdır. Zarar ile fiil arasında neden-sonuç ilişkisinin bulunmadığı durumlarda, ileri sürülen talep reddedilecektir. Bununla birlikte tam yargı davasını açma hak ve yetkisine sahip olan kişiler, bahse konu hukuka aykırı işlem ve/veya eylem dolayısıyla hakkı ihlal edilen kişilerle sınırlıdır.
Burada, çok önemli bir ayrıma değinmek gerekirse, idari işlemin iptali davalarında “menfaat ihlali” aranmasına rağmen, tam yargı davalarında “hak ihlali” aranmaktadır. Hak ihlalinin mevcut olup olmadığı, her bir olayda yargı makamlarınca ayrıca değerlendirilir.
3. Tam Yargı Davalarında Görevli Mahkeme
Tam yargı davalarında görevli mahkeme, aksi özel kanunlarda belirtilmedikçe, idare mahkemeleridir. Bahse konu istisnai duruma örnek olarak, 2575 sayılı Danıştay Kanunu madde 24’te sayılan davaların, ilk derece mahkemesi olarak Danıştay’da görüleceğine ilişkin düzenleme örnek gösterilebilir.
4. Tam Yargı Davalarında Yetkili Mahkeme
İdari sözleşmelerden doğan tam yargı davaları, genel yetkiye tabi olup bu davalarda dava konusu idari sözleşmeyi yapan idari merciin bulunduğu yerdeki idare mahkemesi yetkilidir.
Bunlar dışında kalan tam yargı davalarında yetki hususu ise İdari Yargılama Usulü Kanunu (İYUK) madde 36’da düzenlenmiştir. Buna göre, zararı doğuran idari uyuşmazlık, şayet zarar bayındırlık-ulaştırma gibi bir hizmetten veya idarenin herhangi bir eyleminden doğmuşsa hizmetin görüldüğü/eylemin yapıldığı yer idare mahkemesi yetkilidir. Diğer hallerde ise davacının ikametgâhı yer mahkemesi yetkili sayılmaktadır.
5. Tam Yargı Davalarında Dava Açma Süresi
İdare Mahkemeleri nezdinde görülen tam yargı davasının idari yargılama hukukuna hâkim olan genel dava açma süreleri içerisinde açılması gerekmektedir. Buna göre idare mahkemelerinde dava açma süresi altmış gün olup tam yargı davasının da bu sürede açılması gerekmektedir.
Dava açma süresinin başlangıç anının belirlenmesinde zarara neden olay olayın idarenin işleminden mi yoksa eyleminden mi kaynaklandığı oldukça önem arz etmektedir.
Zarara sebep olan olay idarenin bir işleminden kaynaklanmışsa, süre zarara yol açan işlemin idareden kaynaklandığının ve zararın kapsamının tam olarak öğrenildiği tarihten itibaren başlayacaktır. Bununla birlikte kanun öncelikle idari işlemin iptali davası açılması, bu dava sonrasında ise tam yargı davası açılmasını da düzenlemiştir. İdari işlemler ve bu işlemlerin iptali hakkında daha detaylı bilgi için “İdari İşlemlere İtiraz ve İptal Davası” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
İptal davası sonrası tam yargı davası açılması durumunda ise genel dava açma sürelerine istisnai olarak iptal davası sonuçlandıktan sonra da tam yargı davası açılabilecektir. Bu konuda daha detaylı bilgi için ise “İdari İşlemin İptali Davası Sonrası Açılacak Tazminat (Tam Yargı) Davası” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
Zarara sebep olan olayın idarenin bir eyleminden kaynaklanması halinde ise doğrudan tam yargı davası açılması mümkün değildir. Bu halde zarar gören öncelikle zarara sebep olan idari eylemi gerçekleştiren idareye başvuruda bulunmak zorundadır. Bu başvuru tamamen veya kısmen reddedilirse veya da idare başvuruya 30 gün içinde cevap vermezse dava açma süresi içinde tam yargı davası açılabilecektir.
6. Önce İdareye Başvuru Zorunluluğu
İdarenin eylemi dolayısıyla hakkı ihlal edilen ilgili, idari dava açmadan önce kanunda belirtilen süreler içinde idareye başvurmalıdır. İdareye başvuru süresi, ilgili eylemi yazılı bildirim üzerine veya başka surette öğrendiği tarihten itibaren 1 yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren 5 yılla sınırlıdır. Bu başvuruda, idari eylem nedeniyle hakkı ihlal edilen ilgili, haklarının yerine getirilmesini talep etmelidir.
Bu başvuru sonucunda, ilgilinin isteği kısmen veya tamamen reddedilirse, ret konusundaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren dava açma süresi içinde dava açılabilir. Diğer taraftan, uygulamada sıkça görüldüğü üzere, başvurucunun isteği hakkında 30 gün içinde idarece cevap verilmezse, bu sürenin bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde dava açılabilir.
Şayet tam yargı davası, idari yargıda açılması gerekirken, yanlış yargı yolu seçilerek ‘’adli’’ yargıda açılmışsa dava, görev yönünden reddedilir. Mevzuatta konuya ilişkin öngörülen istisnai durum gereği, görev yönünden reddedilen ve sonradan idari yargı mercilerinde açılan davalarda ‘’önce idareye başvuru zorunluluğu’’ aranmamaktadır.
7. Tam Yargı Davalarında Husumet
Tam yargı davalarında doğrudan söz konusu hukuka aykırı eylemi ve/veya işlemi gerçekleştiren idareye karşı dava açılmalıdır. Burada yetkili idarenin belirlenmesinde ilgili idare arası hiyerarşi gözetilmeli ve doğrudan işlemden sorumlu olan idareye husumet yöneltilmelidir. Şayet bu yapılmazsa mahkemece, kendiliğinden yapılacak bir değerlendirme nihayetinde gerçek hasma tebliğ kararı verilir.
8. Tam Yargı Davalarında Dilekçe Düzeni
Danıştay, idare ve vergi mahkemeleri başkanlıklarına hitaben yazılması gereken dilekçelerde uyulması gerekli şekil kuralları İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 3. ve 5. maddesinde sayılmıştır. Şayet dava dilekçesi bu kanuni düzenlemelere uygun olmayan şekilde hazırlanırsa idare mahkemesince dilekçe reddedilecek ve eksikliklerin giderilerek tekrar dava açılması istenilecektir.
9. Tam Yargı Davası Açılma Sebepleri
Tam yargı davası açılmasını gerektirecek hukuka aykırılıklar idarenin kusurundan kaynaklanabileceği gibi idarenin kusuru olmayan eylem ve işlemlerden de kaynaklanabilir.
Hizmet Kusuru
İdare, yürütmekle yükümlü olduğu sağlık, eğitim, güvenlik gibi kamu hizmetlerini yerine getirirken, hizmetin gereklerine uygun davranmak zorundadır. Bu hizmetlerin geç işlemesi, hiç işlememesi veya kötü işlemesi idarenin hizmet kusuruna yol açar. İdarenin kusur sorumluluğunun doğması için meydana gelen maddi ve/veya manevi zarar ile idarenin eylemi arasında nedensellik bağı olmalıdır. Bu konuda daha detaylı bilgi için “İdarenin Hizmet Kusurundan Kaynaklanan Tazminat Davaları” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
Kusursuz Sorumluluk
İdare, yürütmekle yükümlü olduğu kamu hizmetlerini ifa ederken yalnızca kusuruyla meydana gelen zararlardan sorumlu değildir. Bunun yanında bazı kusursuz sorumluluk halleri de idarenin sorumluluğuna yol açabilmektedir. Yargı kararlarıyla kabul edilen bu kusursuz sorumluluk halleri genel olarak; fedakârlığın denkleştirilmesi, sosyal risk (terör olayları neticesinde uğranılan zararlar) ve tehlike ilkeleri çerçevesinde ele alınmaktadır.
10. Tam Yargı Davalarında Tazmini İstenilebilecek Zararlar
Kişiler, idarenin eylem veya işlemi nedeniyle zarara uğramış olabilir. Bu zararlar maddi veya manevi nitelikte olabilir. Maddi zarar kişinin malvarlığında meydana gelen parasal eksilmelerdir; manevi zararsa işlem veya eylem sonucunda kişilerin yaşadığı elem, keder, ızdıraptır. Örneğin, devlet hastanesindeki hatalı tıbbi müdahale sonucunda uzvunu kaybeden kişi, tam yargı davasıyla maddi tazminat olarak hastane masrafları, çalışma gücünün kaybı gibi zararlarını talep edebilir. Aynı zamanda, hatalı tıbbi müdahale sonrasında vücudunda oluşan sağlık sorunları, tedavi sürecinin travması gibi sebeplerle yaşadığı elem, keder ve ızdırap için manevi tazminat talebinde de bulunabilir.
11. Sıkça Sorulan Sorular
Türk Hukuku, tarafların mahkemelerde kendilerini bizzat savunmalarına ve temsil etmesine imkan tanımakta olup, tarafların mahkemelerde temsil edilmek için avukat tutması, bazı istisnalar dışında zorunlu değildir. Bu kapsamda İdare Mahkemelerinde de idare hukuku avukatı tutma zorunluluğu bulunmamaktadır.
Ancak İdare Hukuku mevzuatının karmaşık yapısı, İdari Yargılama Usul Kanununda yer alan sürelerin kesin ve kısa oluşu gibi nedenlerle, dava sürecinin hukukçu olmayan kişiler tarafından yürütülmesi halinde, gerek şekil, gerekse de esas açısından telafisi mümkün olmayan hatalı işlemler yapılabilir. Son derece ayrıntılı düzenlemeler içeren idari yargı sürecinde hak kaybına uğranılmaması için, herhangi bir işlem yapılmadan önce “İdare Hukuku” alanında hizmet veren avukatlardan hukuki destek alınmasını tavsiye ederiz.
Bir idari işlem nedeniyle hakkı ihlal edilmiş olan kişiler doğrudan doğruya tam yargı davası açabileceği gibi iptal ve tam yargı davalarını aynı dilekçe ile birlikte de açabilir. Bununla birlikte öncesinde iptal davası açıp bu davanın karara bağlanmasının akabinde de tam yargı davasının açılması mümkündür.
Tam yargı davalarında dava dilekçesinde talep edilen miktar nihai karar verilinceye kadar artırılabilir. Ancak bu imkân tek bir defaya mahsustur.
Tam yargı davalarında kanun yoluna başvuru için parasal sınırlar söz konusudur. Davanın konusu belirlenen parasal sınırların üstünde ise kanun yollarına başvuruda bulunmak mümkündür. 2023 yılı için istinaf kanun yoluna başvuru sınırı 20.000.–TL, temyiz kanun yoluna başvuru sınırı ise 581.000.-TL olarak belirlenmiştir.
Zarar görenin zarara neden olan işlem/eylem nedeniyle ayrıca bir yarar sağlaması durumunda yararlandığı miktara ilişkin tutar, hesaplanan zarar miktarından düşülür.
Zararın ortaya çıkışında zarar gören veya da üçüncü kişinin kusuru varsa, hesaplanan tazminatta kusurun oranına göre indirime gidilir.
Bu yazı yalnızca bilgilendirme amaçlı yayımlanmış olup, tüm hakları Kulaçoğlu Hukuk Bürosu’na aittir. İdare Hukuku mevzuatı ve özellikle de İdari Yargılama Usul Kanunu, diğer hukuk alanlarına nazaran daha ayrıntılı sayılabilecek kurallar içermekte olup, hak kaybına uğranılmaması açısından, herhangi bir işlem yapılmadan önce “İdare Hukuku” alanında hizmet veren avukatlardan hukuki destek alınmasını tavsiye ederiz.
Merhaba, 28 şubat sürecinde, dini yakınlık sebebiyle disiplin cezaları ile sicil notlarını düşürülmesi ve sonucunda 2 yıl kademe ilerlemesi yapılamadığı için re’sen emekli edilmek zorunda kalınması durumunda, 2001′ de askeri yüksek idare mah.’ne dava açılmıştır.(iptal davası) bu davamızı kaybettik. Askeri mahkeme olması sebebiyle hakkımızın yenildiğini düşünmekteyim. Tekrar dava açmak imkanı mevcut mudur aradan geçen 19 yıl sonrasında? teşekkür ederim
İdarenin kusurlu hukuksuz eyleminden oturu meslekten ihrac olup idare mahkemesiyle tekrar meslege donen bir kisi iptal karari danistay nezninde kesinlestigi tarihten itibaren mi tazminat davasi acabilir? İlk derece mahkemesi karari yeterlimidir?
merhaba idare sağlık ve ağır engellilik nedeninden yapması gereken tayini yapmadığı için yürütmeyi durdurmalı dava açtım. Mahkeme yürütmeyi durdurdu hemde lehime karar verdi.Ancak İdare yönetmelik ve kanunlara ısrarla uymayarak 2 sene geciktirdiği tayin yüzünden ağır engelli olan hastamızın engellilik oranında yüzde 12 artış oldu ve bunun artık telafisi mümkün değil.Ayrıca bulunduğum bölgede tedavisi mümkün olmayan hastamızın tedavisi için 2 sene içerisinde binlerce tl uçak ve yol parası cabası.Bu maddi manevi zararlarımdan dolayı idareye tazminat davası açmayı düşünüyorum.Bu tazminat davasının üst sınırı varmıdır.
ilçe milli eğitim müdürlüğünün maaş kesim cezasına karşı iptal davalarını bölge idare mahkemesinde kazandım. maddi manevi tazminat davaları açmak istiyorum. Ne yapmalıyım
Dava reddedilirse en geç hangi hangi tarihe kadar hangi merciiye müracaat edilebilir.
Son iki yılda hakkımda 11 idari soruşturma açıldı sadece birinde uyarı cezası verilebildi. Yine bu süreçte bir il içi geçici görevlendirmeye bir de il dışı tayine maruz kaldım her ikisini de dava edip kazandım. Bu süreçte psikolojim bozuldu ve düzenli olarak psikiyatri tedavisi gördüm. Psikiyatriden verilmiş sıhhi raporlarımda mevcut. Yapılan hukuksuzluklar ve mobbingler nedeniyle manevi tatmin amacıyla idareye 40bin TL talepli ön başvuruda bulundum ve reddedildi. Dava açarken ön başvurudaki 40 bin TL ibaresi bağlayıcı mıdır? Artırma şansım varmıdır( örneğin 60bin). Teşekkürler
süreçte bir il içi geçici görevlendirmeye bir de il dışı tayine maruz kaldım her ikisini de dava edip kazandım. Bu süreçte psikolojim bozuldu ve düzenli olarak psikiyatri tedavisi gördüm. Psikiyatriden verilmiş sıhhi raporlarımda mevcut. Yapılan hukuksuzluklar ve mobbingler nedeniyle manevi tatmin amacıyla idareye 40bin TL talepli ön başvuruda bulundum ve reddedildi. Dava açarken ön başvurudaki 40 bin TL ibaresi bağlayıcı mıdır? Artırma şansım varmıdır( örneğin 60bin). Teşekkürler
2017 senesinde memur olarak atanacakken İçişleri bakanlığı tarafından çıkarılan bir yasa ile memuriyet hakkim elimden alındı.Dava açtim ve kazandım.Maddi manevi tazminat davası açabilir miyim?
İzmir bölge idare mahkemesi istinaf davama konu:
şef iken boş kadro müdürlüğe vekaletim sonucu vekalet aylığı ödenmesi konusunda kesin sonuçlu mahkeme kararım mevcuttur.
Ancak söz konusu idare, vekalet aylığı içerisinde ödemesi gereken diğer hak ve tazminatlarımı ödememiştir. 2014 2017 arasına ait 1596 lira vekalet ağlığı ödemiştir. (25000TL gibi bir tutar söz konusu) Bu yüzden oldukça stresli günler geçirdim ve birçok maddi fırsatım kaçtı.Tam yargı davası açtığımda müdür ve şef tazminat farklarının yanı sıra manevi tazminat talep edebilir miyim?
Merhaba, yazinizda geçen “idarenin eylemi dolayısıyla hakkı ihlal edilen ilgili, idari dava açmadan önce bu eylemi yazılı bildirim üzerine veya başka surette öğrendiği tarihten itibaren 1 yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren 5 yıl içinde ilgili idareye başvurmalıdır”. ibaresi halen geçerli midir acaba?