Alkol bağımlılığı, bedensel ve ruhsal sağlığı derinden etkilemekte ve çoğu zaman evlilik birliğinin sürdürülebilmesini olanaksız hale getirmektedir. Bu noktada, eşlerden birinin halk arasındaki tabiriyle alkolik olması halinde, diğer eş evliliğin kendisi için çekilmez hale geldiğini kanıtlarsa boşanma gerçekleştirilebilir. Aynı zamanda, genellikle alkol bağımlısı eş, boşanmada tam kusurlu yahut diğer eşe nazaran daha kusurlu kabul edilmektedir. Bu nedenle alkolik eş aleyhine nafakaya, hatta maddi ve manevi tazminata hükmedilebilmektedir. Keza, çoğu zaman alkol bağımlılığı nedeniyle ruhsal sağlığı çocukların bakım yükümlülüğünü üstlenmeye elverişli olmayan eşe velayet hakkı tanınmamaktadır.
Yazı İçeriği
1. Alkol Bağımlılığı Nedeniyle Boşanma Davası
2. Alkol Bağımlısı Olan Eşin Kusuru
3. Alkol Bağımlılığı Nedeniyle Nafaka Talebi
4. Alkol Bağımlılığı Nedeniyle Maddi Tazminat
5. Alkol Bağımlılığı Nedeniyle Manevi Tazminat
6. Alkol Bağımlılığı Nedeniyle Velayet Hakkı
7. Alkol Bağımlılığı ve Şiddet
8. Görevli ve Yetkili Mahkeme
Alkol bağımlılığı şiddet, hakaret, taşkınlık saldırganlık gibi pek çok olumsuz davranışı da beraberinde gelebilmektedir. Dolayısıyla, insan onurunu hiçe sayan bu davranışların var olduğu bir evliliğin sürdürülmesi de mümkün değildir. Bu noktada, hakarete, ekonomik, ruhsal ve fiziksel şiddete maruz kalan eşin; bu sebepleri ileri sürmesi halinde boşanma kararı verilecektir.
1. Alkol Bağımlılığı Nedeniyle Boşanma Davası
Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına baktığımızda, alkol bağımlılığının, “evlilik birliğinin temelden sarsılması” nedeniyle boşanmaya konu davranış olarak kabul edildiği görülmektedir. Dikkat edilecek olursa, alkol tüketiminden ziyade; bir hayat tarzı olarak alkolün bağımlılık haline getirilmiş olması bu kapsamda değerlendirilir. Yani, normal koşullarda eşin içki içiyor olması nedeniyle açılan bir boşanma davası kabul edilmeyecektir. Ayrıca, boşanma kararı verilebilmesi için, bağımlılık yahut halk arasındaki tabiriyle alkolik olmanın yanı sıra bu durumun evlilik birliğini temelinden sarsmış olması gerekir. Özetle, alkol bağımlılığının bir boşanma sebebi olabilmesi için, bağımlılık nedeniyle diğer eşin evliliği sürdüremeyecek olması şartı aranmaktadır.
Bu şartların bir arada bulunması ve ispatlanması halinde, Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesinde düzenlenen “evlilik birliğinin sarsılması” nedeniyle boşanma kararı verilebilecektir.
2. Alkol Bağımlısı Olan Eşin Kusuru
Sürekli alkol tüketimi nedeniyle evliliği çekilmez hale getiren eşin boşanmada kusuru olduğu tartışmasızdır. Yargıtay ve istinaf mahkemesi kararlarına bakıldığında, genellikle alkol bağımlısı eşin tam kusurlu yahut diğer eşe nazaran daha fazla kusurlu olarak kabul edilmektedir. Kusur tespiti ise, boşanmanın feri niteliğindeki tazminat, nafaka ve velayet hakkı konularında oldukça önem arz etmektedir. Boşanmada tam kusurlu olan veya daha fazla kusurlu olan eşin nafaka yükümlüğü gündeme gelmekte hatta bu eş aleyhine maddi ve manevi tazimata hükmedildiği görülmektedir. Keza, çoğu zaman alkol bağımlılığı nedeniyle ruhsal sağlığı çocukların bakım yükümlülüğünü üstlenmeye elverişli olmayan eşe velayet hakkı tanınmamaktadır.
3. Alkol Bağımlılığı Nedeniyle Nafaka Talebi
Genellikle boşanmada kusurlu olan alkol bağımlısı eş aleyhine nafakaya hükmedilmektedir. Bu noktada dava devam etmekteyken tedbir nafakası gündeme gelir. Diğer yandan eşler boşanmış olsa da ebeveynlerin çocuklara bakma yükümlülüğü devam ettiğinden, velayet hakkı kendisinde olmayan kusurlu eş bakımından iştirak nafakasına hükmedilebilecektir. Keza, şartların oluşması diğer eş lehine halinde yoksulluk nafakası da gündeme gelecektir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2010/2-259 E., 2010/329 K. sayılı, 16.06.2010 tarihli ilamı:
“Mahkemece, dinlenen tanık beyanları ve celp edilen hastane tedavi belgelerine göre, davacının gayret ve desteklerine rağmen davalı kocanın alkol alışkanlığını bırakmadığı gibi, sorumsuz davranışlarına devam ederek, kazandığını alkole yatırdığı ve alkolik hale geldiği, evinin ihtiyaçlarını karşılamadığı, evlilik birliğini davacı için çekilmez hale getirmesi nedeniyle kusurlu olduğu gerekçesiyle; tarafların boşanmalarına, 10.000,00TL maddi, 6.000,00TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline, davacının kendisi ve çocuğu için tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakası istemlerinin kısmen kabulüne, çocuğun velayetinin anneye verilmesine karar verilmiştir.”
Konuya ilişkin detaylı bilgi için “Nafaka Nedir? Nafaka Türleri Nelerdir?” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
4. Alkol Bağımlılığı Nedeniyle Maddi Tazminat
Alkol bağımlılığı ve beraberinde getirdiği olumsuz birtakım davranışlar nedeniyle boşanma gerçekleşmekte ve eşin evlik birliği içerisinde mevcut olan yahut beklenen birtakım menfaatleri boşanma yüzünden zedelenmektedir. Bu noktada boşanma talebinde olan eş, boşanmada kusursuz yahut daha az kusurluysa lehine maddi tazminata hükmedildiği görülmektedir.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararı – İzmir BAM 2. Hukuk Dairesi’nin 2018/3117 E. 2019/1742 K. sayılı 29.11.2019 tarihli ilamı:
“Türk Medeni Kanununun 174/1. maddesi, mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebileceğini; 186. maddesi, eşlerin oturacakları konutu birlikte seçeceklerini, birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve mal varlıkları ile katılacaklarını öngörmüştür. Toplanan delillerden boşanmaya sebep olan olaylarda maddi tazminat isteyen davacı kadının kusurunun olmadığı anlaşılmaktadır. Boşanma sonucu bu eş, en azından diğerinin maddi desteğini yitirmiştir. O halde, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile tarafların evlilik süresi, davalının kusurları ve hakkaniyet ilkesi (TMK m. 4, TBK m. 50 ve 52 ) dikkate alınarak davacı kadın yararına 12.500,00TL maddi tazminat takdir edilmesi yüksek görülmemiştir.”
5. Alkol Bağımlılığı Nedeniyle Manevi Tazminat
Maddi tazminattan farkı olarak manevi tazminata hükmedilebilmesi için boşanmaya sebep olan olaylar yüzden diğer eşin kişilik haklarının saldırıya uğraması şartı aranır. Bu noktada alkol bağımlılığının diğer eş bakımından kişilik haklarına saldırı olarak değerlendirilmesi mümkün görünmese de alkolün beraberinde getirdiği şiddet ve hakaret gibi haller bu kapsamdadır. Haliyle alkolik eşin, gece hayatının olması, diğer eşe şiddet uygulaması, hakaret etmesi halleri; kişilik haklarına saldırı olarak değerlendirilebilecektir. Bu gibi durumlarda diğer eş lehine manevi tazminata hükmedildiği de görülmektedir.
Yargıtay 2.Hukuk Dairesi’nin 2020/ 6621 E. 2021 / 1229 K. sayılı 11.02.2021 tarihli ilamı:
“Mahkemece boşanmaya neden olan olaylarda, yapılan yargılama ve dinlenen tanık beyanlarından erkeğin eşiyle ve çocuğuyla yeterince ilgilenmediği, alkol aldığı, gece hayatının olduğu, eve geç geldiği ve kadının ailesiyle yaklaşık on yıl görüşmediği anlaşılmıştır. Gerçekleşen kusurlu davranışlar aynı zamanda kadının kişilik haklarına saldırı teşkil eder niteliktedir. Kadın yararına TMK m. 174/2 koşulları oluşmuştur. Mahkemece, yasal şartları oluşmadığı kabul edilerek kadının manevi tazminat talebinin reddi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.”
6. Alkol Bağımlılığı Nedeniyle Velayet Hakkı
Bilindiği üzere çocuğun üstün yararı her daim gözetilmektedir. Şu halde alkol bağımlısı olan eşe çocuğun korunması ve temsil edilmesi için öngörülmüş olan velayet hakkının verilmesi mümkün görünmemektedir.
Yargıtay 2.Hukuk Dairesi 2021/ 3967 E. 2021 / 5195 K. sayılı 23.06.2021 tarihli ilamı:
“… davacı-karşı davalı erkeğin ise küfür ve hakaret ettiğinin, alkol kullandığının ve şiddet uyguladığının iddia edildiğini, bu iddialar çerçevesinde mesaj ve ses kayıtlarının sunulduğunu ve tanıkların dinlendiğini, mahkemede oluşacak kanaate göre velâyet konusunda karar verilmesinin uygun olacağını beyan etmiştir. …
… velayet düzenlemesinde asıl olanın çocukların üstün menfaatinin korunması olduğu, kişisel öfke ve intikam duygularının kesinlikle çocukların üstün menfaatlerine tercih edilemeyecekleri, kaldı ki babanın uzun süreli şehir dışı işlerde çalışması nedeniyle velayeti alması durumunda çocuklara babaanne ve dedenin bakacağı hususu da gözetildiğinde tarafların ortak çocukları 2008 doğumlu … ve 2012 doğumlu …’nun velayetlerinin davalı-karşı davacı annelerine verilmesine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.”
7. Alkol Bağımlılığı ve Şiddet
Aşırı alkol tüketimine bağlı bedensel ve ruhsal sağılığı bozulan kimse, çoğunlukla şiddete ve taşkın birtakım hareketlere de başvurmaktadır. Bu durumsa evliliği daha da olumsuz etkilemektedir. Artık şiddet gören eş bakımından evliliğin derinden sarsılmadığını söylemek yahut çekilmez hale gelmediğini söylemek mümkün değildir. Bu noktada şiddetin özel bir boşanma sebebi olduğunu ve sırf bu sebeple bile başkaca hiçbir araştırma yapılmaksızın boşanma karar verilmesi gerektiğini söylemek mümkün.
Alkol bağımlılığından farklı olarak fiziksel ve psikolojik şiddet, TMK m.162’de düzenlenen “pek kötü muamele” kapsamında değerlendirilir ki bu da özel bir boşanma sebebidir. Şu durumda eşin alkolik olması ve şiddet uyguluyor olması halinde; “pek kötü veya onur kırıcı davranış” nedeniyle boşanma davası açılması oldukça yerinde olacaktır. Zira bu boşanma sebebiyle açılan davalarda, evliliğin çekilmez hale gelip gelmediğine bakılmaksızın şiddetin ispatlanması ile boşanma gerçekleştirilecektir.
Şiddet gören eşin başvurabileceği birçok yol ve yöntem bulunmaktadır. Konuya ilişkin daha detaylı bilgi için, bu bağlamda kaleme alınan “Kadına Karşı Şiddeti Önleyici Tedbirler” başlıklı makalemizi inceleyebilirsiniz.
8. Görevli ve Yetkili Mahkeme
Bu davanın, davacının yerleşim yerinin bulunduğu yer veya birlikte son altı ayda oturulan yer aile mahkemesinde açılması gerekmektedir. Aile mahkemesinin olmadığı yerlerde ise görevli asliye hukuk mahkemesi olacaktır.
Bu durumda evli ciftlerden birisi boyle mi halde olsa icse yani alkolde olsa uyusturucuda olsa sicili temiz olsa bile bosanma davasi gorulurken herhangi bir hukiki ceza alir mi?
eşin alkol kullanımı ve düzenli bir işe sahip omaması yönünde kadının yasal anlamada hakları nelerdir?