Anlaşmalı boşanma, eşlerin belirli konularda uzlaşarak evliliklerini daha hızlı ve hukuki süreci daha az yıpratıcı şekilde sona erdirmelerini sağlayan bir boşanma yöntemidir. Türk Medeni Kanunu’na göre, anlaşmalı boşanmanın gerçekleşebilmesi için bazı yasal şartların yerine getirilmesi gerekmektedir. Öncelikle, eşlerin en az bir yıl süreyle evli olması zorunludur. Ayrıca, boşanmanın mali sonuçları, çocukların velayeti ve diğer hukuki hususlarda tam bir mutabakat sağlanmalıdır.
Uygulamada, tarafların anlaşmaya vardıkları hususlar yazılı bir belgeye bağlanarak “Anlaşmalı Boşanma Protokolü” ya da “Boşanma Sözleşmesi” adı altında düzenlenmektedir. Bu protokol, her iki tarafça imzalanarak mahkemeye sunulur. Hâkim, protokolde yer alan şartların kanuna uygunluğunu denetler ve eşlerin özgür iradeleriyle hareket edip etmediğini değerlendirir. Şartların sağlanması halinde, genellikle tek celsede boşanma kararı verilir.
Yazı İçeriği
1. Anlaşmalı Boşanma Protokolünün Hukuki Niteliği
Hukuki açıdan, anlaşmalı boşanma protokolü, aile hukukuna özgü bir sözleşme niteliğindedir. Tarafların özgür iradeleriyle hazırladıkları bu protokol, mahkemeye sunulduğunda hâkim tarafından incelenir ve onaylanması halinde hukuki geçerlilik kazanarak mahkeme kararının ayrılmaz bir parçası haline gelir. Ancak, protokolün geçerli olabilmesi için sadece tarafların anlaşması yeterli değildir; içeriğinin kamu düzenine, ahlaka ve kanunlara uygun olması gerekir.
Anlaşmalı boşanma protokolü, taraflar açısından hukuki bağlayıcılığı yüksek bir belge olduğundan, protokolün detaylı, açık ve her iki tarafın haklarını koruyacak şekilde hazırlanması önemlidir. Hâkimin onayıyla birlikte mahkeme kararının bir parçası haline gelen bu protokol, icra edilebilir nitelikte olup, yükümlülüklerine aykırı davranan taraf hakkında yasal yollara başvurulmasına olanak tanır.
2. Anlaşmalı Boşanma Protokolünün Şekil Şartları
Anlaşmalı boşanma protokolü, tarafların boşanma ve boşanmanın hukuki sonuçları konusunda mutabakata vardıkları yazılı bir belgedir. Türk Medeni Kanunu’nda (TMK) anlaşmalı boşanma protokolüne ilişkin açık bir şekil şartı öngörülmemiş olmakla birlikte, uygulamada protokolün yazılı olarak düzenlenmesi ve her iki tarafça imzalanması bir gereklilik olarak kabul edilmektedir.
Yazılı Olarak Düzenlenmesi: Her ne kadar yasa koyucu tarafından açıkça zorunlu kılınmamış olsa da, mahkemeler, anlaşmalı boşanma hükümlerinden yararlanmak isteyen eşlerden protokollerini yazılı olarak sunmalarını beklemektedir. Sözlü anlaşmalar veya gayriresmî mutabakatlar mahkeme nezdinde geçerli sayılmaz.
Tarafların İmzalarının Bulunması: Anlaşmalı boşanma protokolü, eşlerden her ikisi tarafından bizzat imzalanmalıdır. Protokolde üçüncü kişilerin veya sadece tarafların avukatlarının imzası bulunması yeterli değildir. Avukatların katkısıyla hazırlanmış olsa dahi, protokolün geçerli olabilmesi için tarafların şahsen imzalaması gerekmektedir.
Hukuka ve Kamu Düzenine Uygunluk: Hukuka ve Kamu Düzenine Uygunluk Anlaşmalı boşanma protokolü, hukuka, ahlaka ve kamu düzenine uygun olmalıdır.
- Yasalara uygun olmalıdır: Anlaşmalı boşanma protokolü, Türk Medeni Kanunu başta olmak üzere ilgili yasal düzenlemelere uygun olmalıdır.
- Ahlaka aykırı hükümler içermemelidir: Örneğin, protokolde, eşlerden birinin insan onuruna aykırı veya küçük düşürücü şartlar içeren maddelere zorlanması hukuka ve ahlaka aykırı sayılır.
- Kamu düzenine aykırı olmamalıdır. Kamu düzeni, toplumun genel menfaatlerini ve temel hukuk prensiplerini koruyan kurallar bütünüdür. Bir protokolde yer alan hükümler şu durumlarda kamu düzenine aykırı olmamalıdır. Örneğin, çocuk haklarını ihlal eden bir velayet veya nafaka düzenlemesi içermemelidir.
3. Anlaşmalı Boşanma Protokolünün Zorunlu Unsurları
Anlaşmalı boşanma protokolünün, mahkeme tarafından Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 166/3. maddesi kapsamında değerlendirilmesi için, tarafların boşanma iradelerini açıkça ortaya koymaları ve boşanmanın hukuki sonuçlarına ilişkin temel konularda anlaşmaya varmaları gerekmektedir.
Protokol, belirli şekil ve esas şartlarına tabi olup, bu şartların somut olay açısından eksiksiz şekilde yerine getirilmesi yasal bir zorunluluktur. Türk Medeni Kanunu’nda öngörülen esaslara uygun olarak düzenlenmeyen protokoller, mahkeme tarafından geçersiz sayılabilir veya düzeltilmesi talep edilebilir.
3.1. Boşanmaya İlişkin İrade
Taraflar, herhangi bir baskı, tehdit veya zorlama olmaksızın, özgür iradeleriyle boşanmaya karar verdiklerini ve bu kararlarını mahkeme huzurunda açıkça beyan ettiklerini protokolde belirtmelidirler. Anlaşmalı boşanmanın geçerli olabilmesi için tarafların bu iradeyi mahkemede bizzat ifade etmeleri zorunludur. Hâkim, tarafların boşanma konusundaki iradelerini serbestçe ortaya koyduklarından emin olmak adına duruşmada gerekli değerlendirmeyi yapacaktır.
3.2. Velayetin Belirlenmesi
Anlaşmalı boşanma protokolünde, eşlerin ortak çocuklarının velayeti konusunda açık ve net bir şekilde anlaşmaya varmaları gerekmektedir. Türk Medeni Kanunu’na göre, velayet düzenlemesi yapılırken çocuğun üstün yararı esas alınmalıdır.
Taraflar, çocuğun fiziksel, psikolojik ve sosyal gelişimini göz önünde bulundurarak velayet konusunda karar vermelidir. Eğer birden fazla ortak çocuk varsa, her birinin velayetinin ayrı ayrı belirlenmesi gerekir. Velayeti almayan ebeveynin, çocukla kişisel ilişkisinin nasıl düzenleneceği de protokolde belirtilmelidir.
Hâkim, velayet konusunda tarafların anlaşmasını yeterli görmeyebilir ve çocuğun menfaatini gözeterek re’sen farklı bir karar verebilir. Bu nedenle, velayet düzenlemesi yapılırken çocuğun eğitimi, sağlığı, sosyal çevresi ve ebeveynler ile ilişkisi dikkate alınmalıdır.
3.3. Çocukla Şahsi Münasebet
Anlaşmalı boşanma protokolünde, velayeti almayan ebeveynin çocukla düzenli ve sağlıklı bir şekilde kişisel ilişki kurabilmesi için bir şahsi münasebet planı belirlenmelidir.
Bu düzenleme, çocuğun üstün yararı gözetilerek yapılmalı ve çocuğun yaşı, eğitim durumu, sosyal gelişimi ve ihtiyaçları dikkate alınmalıdır. Protokolde, görüşme günleri, saatleri, tatil ve bayram dönemleri gibi özel zaman dilimlerinde çocuğun hangi ebeveynle vakit geçireceği açıkça belirtilmelidir.
Mahkeme, tarafların belirlediği şahsi münasebet düzenlemesini çocuğun menfaatine uygun bulmazsa değiştirme yetkisine sahiptir. Bu nedenle, protokol hazırlanırken çocuğun psikolojik ve fiziksel gelişimini olumsuz etkilemeyecek bir düzenleme yapılması önemlidir.
3.4. Yoksulluk Nafakası
Yoksulluk nafakası, boşanma sonrası mali durumu daha zayıf olan eşin, diğer eşten aldığı maddi destektir. Türk Medeni Kanunu’na göre, boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek taraf, kusuru diğer taraftan daha ağır olmamak kaydıyla, geçimini sağlamak için nafaka talebinde bulunabilir.
Anlaşmalı boşanma protokolünde, yoksulluk nafakasına ilişkin hükümlerin açık ve net olması önemlidir. Tarafların nafaka talep edip etmedikleri, talep ediyorlarsa hangi eşin hangi tutarda ve hangi periyotlarla ödeme yapacağı detaylandırılmalıdır. Ayrıca, nafakanın ne kadar süreyle ödeneceği de belirlenebilir.
Taraflar arasında nafaka ödenmeyeceğine dair bir mutabakat varsa, bu hususun da protokolde açıkça belirtilmesi gerekmektedir. Böylece, ilerleyen süreçte doğabilecek uyuşmazlıkların önüne geçilmiş olur.
Konu hakkında daha detaylı bilgi almak için “Yoksulluk Nafakası” başlıklı makalemizi inceleyebilirsiniz.
3.5. Maddi ve Manevi Tazminat
Anlaşmalı boşanma protokolünde, taraflar arasında maddi ve manevi tazminat taleplerinin olup olmadığı açıkça belirtilmelidir. Tazminat talep ediliyorsa, ödeme miktarı ve ödeme şekli (peşin veya taksitli) detaylandırılmalıdır. Ayrıca, tarafların birbirlerinden tazminat talep etmeyeceklerine dair bir mutabakat sağlanmışsa, bu hususun da protokolde açıkça yer alması gerekmektedir.
Konu ile ilgili daha detaylı bilgi için Boşanma Davasında Maddi ve Manevi Tazminat başlıklı makalemizi inceleyebilirsiniz.
4. Anlaşmalı Boşanma Protokolünde Yer Alabilecek İhtiyari Unsurlar
Anlaşmalı boşanma protokolü, zorunlu unsurların yanı sıra, tarafların aralarında mutabakata vardıkları bazı ihtiyari düzenlemeleri de içerebilir. Bu unsurlar, tarafların hak ve yükümlülüklerini daha ayrıntılı şekilde düzenleyerek, boşanma sonrasında doğabilecek olası ihtilafları önlemeye yardımcı olabilir.
Taraflar, hukuka, ahlaka ve kamu düzenine aykırı olmamak kaydıyla aşağıdaki ihtiyari unsurları anlaşmalı boşanma protokolüne dahil edebilir:
4.1. İştirak Nafakası
Anlaşmalı boşanma protokolünde, iştirak nafakasına yer verilmesi zorunlu olmamakla birlikte, çocuğun bakım ve eğitim giderlerini güvence altına almak adına düzenlenmesi tavsiye edilir.
4.2. Çocukların Eğitim ve Sağlık Giderleri
İştirak nafakasına ek olarak, çocuğun özel okul, kurs, sağlık sigortası veya tıbbi tedavi masraflarının hangi taraf tarafından ve nasıl karşılanacağı düzenlenebilir. Çocuğun eğitim sürecine yönelik burs, özel ders veya yurt dışı eğitim masrafları konusunda ek düzenlemeler yapılabilir.
4.3. Mal Paylaşımı
Anlaşmalı boşanma protokolünde tarafların mal paylaşımına ilişkin olarak nasıl bir düzenleme yapacakları belirlenebilir. Mal paylaşımı, evlilik süresince edinilen malların taraflar arasındaki bölüşümünü içerir ve genellikle mal rejimi hükümlerine göre belirlenir.
Protokolde yer alabilecek mal paylaşımı başlıkları şunlardır:
Ev Eşyalarının Paylaşımı: Tarafların birlikte kullandıkları mobilyalar, beyaz eşyalar, elektronik cihazlar ve mutfak eşyaları gibi ev eşyalarının nasıl paylaşılacağı belirlenebilir.
- Eşyalar taraflar arasında paylaştırılabilir ya da satılarak elde edilen gelir bölüşülebilir.
- Eğer bir taraf evde kalmaya devam edecekse, ev eşyalarının kullanım hakkının kimde olacağı netleştirilmelidir.
Taşınır ve Taşınmaz Malların Paylaşımı: Gayrimenkuller (ev, arsa, iş yeri) ve araçlar gibi taşınır malların nasıl paylaşılacağı belirlenebilir.
- Eğer bir taşınmaz bir tarafa devredilecekse, devir işleminin nasıl ve ne zaman yapılacağı belirtilmelidir.
- Taraflar mal rejimi tasfiyesi kapsamında tazminat ya da ödeme yükümlülüğü üstlenecekse, bu husus protokole yazılmalıdır.
Banka Hesapları ve Mali Varlıkların Paylaşımı: Evlilik süresince açılan ortak banka hesaplarında bulunan birikimlerin nasıl paylaşılacağı belirlenebilir.
- Bireysel hesaplarda yer alan varlıklar üzerinde bir mutabakat sağlandıysa, bu da belirtilmelidir.
- Taraflardan biri diğerine belirli bir maddi ödeme yapacaksa, ödeme tarihi ve şekli açıkça yazılmalıdır.
Ziynet Eşyalarının Paylaşımı: Taraflar arasında altın, takılar ve diğer ziynet eşyalarının paylaşımı konusunda anlaşmaya varıldıysa, bu paylaşımın nasıl yapılacağı belirlenmelidir.
- Geleneksel uygulamada, ziynet eşyalarının kadına ait olduğu kabul edilir; ancak taraflar farklı bir paylaşım konusunda anlaşmışsa, bu husus açıkça protokole yazılmalıdır.
4.4. Aile Konutunun Akıbeti
Boşanma sürecinde, tarafların evlilik birliği içinde birlikte ikamet ettikleri aile konutunun geleceği önemli bir konudur. Anlaşmalı boşanma protokolünde, bu konutun hangi tarafa bırakılacağı veya nasıl değerlendirileceğine yer verilebilir.
- Protokolde düzenlenebilecek başlıca hususlar şunlardır:
- Aile konutunun hangi eşin kullanımında kalacağı,
- Konutun satılması durumunda satıştan elde edilecek gelirin nasıl paylaşılacağı,
- Konut kira ise, kira sözleşmesinin hangi tarafın üzerine devredileceği,
- Konut kredisi mevcutsa, ödeme yükümlülüğünün kimde olacağı.
Eğer taraflar arasında aile konutu konusunda herhangi bir talep veya uyuşmazlık bulunmuyorsa, bu hususun da protokolde belirtilmesi gerekmektedir. Açık ve net düzenlemeler yapılması, ileride doğabilecek olası anlaşmazlıkları önlemek açısından önem taşır.
4.5. Kadının Evlilikle Edindiği Soyadını Kullanması
Boşanma ile birlikte, kadın eş, kural olarak evlilik öncesi soyadına geri döner. Ancak, bazı durumlarda kadın eş, evlilik süresince edindiği soyadını kullanmaya devam etmek isteyebilir. Bu talep, kişisel ve mesleki nedenlerle ya da müşterek çocuklarla aynı soyadını taşımak istemesi gibi gerekçelerle gündeme gelebilir.
Eğer kadın, protokolde kararlaştırıldığı gibi evlilik soyadını kullanmaya devam edecekse, boşanma davasına ek olarak bu hususta bir isim değişikliği talebi de mahkemeye sunulmalı ve gerekli harç yatırılmalıdır.
Ayrıca, kadının boşanma sonrasında başka bir evlilik yapması halinde, önceki eşinin soyadını kullanmaya devam etmesi mümkün değildir. Yeni bir evlilikle birlikte yeni eşin soyadını alması veya yalnızca kendi kızlık soyadını kullanması gerekmektedir.
Sonuç
Anlaşmalı boşanma, eşlerin evlilik birliğini hızlı, uyumlu ve en az çatışma ile sona erdirmelerine olanak tanıyan bir süreçtir. Ancak bu sürecin hukuki açıdan sorunsuz ilerleyebilmesi ve taraflar için adil bir sonuca ulaşılabilmesi için, eşlerin boşanma iradelerini açıkça ortaya koymaları ve boşanmanın tüm hukuki sonuçları üzerinde mutabık kalmaları gerekmektedir.
Anlaşmalı boşanma protokolü, yalnızca zorunlu unsurları değil, tarafların kendi aralarında uzlaştıkları ek hususları da içerebilir. Velayet, nafaka, mal paylaşımı gibi kritik konuların adil ve net bir şekilde düzenlenmesi, ileride doğabilecek hukuki ihtilafların önüne geçilmesini sağlayacaktır.
Anlaşmalı boşanma sürecinin hızlı ve sorunsuz ilerleyebilmesi için, hukuki destek alınarak protokolün titizlikle hazırlanması önerilir.


Merhaba,
Boşanma protokolünde, eşin üzerine kayıtlı taşınmazın satılarak elde edilecek gelirin %50-%50 paylaşılacağına dair bir madde yer alıyor.
Ancak boşanma sonrası taşınmazın sahibi olan eş satışa yanaşmazsa, ne yapılabilir?
İyi akşamlar biz eşimle boşanmaya karar verdik 11 senelik evliyiz anlaşmalı olarak boşanacağız ortak çocuğumuz bulunmamaktadır mal paylaşımı yoktur Ziynet eşyası paylaşımı yok benim ya da onun maddi manevi tazminat isteğimiz yok yani birbirimizden hiçbir şey istemiyoruz tek isteğimiz boşanmak herkes kendi yoluna gidecek peki bu bağlamda yine de bir protokol hazırlanması gerekiyor mu yoksa sadece dilekçe vermemiz yeterli mi
Anlaşmalı boşanma protokolünde çocuklara hem yoksulluk hem de iştirak nafakası yazdım, halbuki kendime yoksulluk nafakası istemiyordum. hakim protokolü geçersiz sayar mı?
Hâkim, boşanma anlaşmasında değişiklik yapabilir. Ancak bu değişikliklerin taraflarca onaylanması durumunda karar verilir. Bu nedenle tarafların onaylamadığı bir değiştirilmiş boşanma anlaşması geçerli olmayacaktır.
Hakim, anlaşmalı boşanma protokolünde yer alan hükümlere aykırı karar verebilir mi?