Fiziksel temas içermeyen ancak bir kişiyi cinsel amaçlı rahatsız eden her türlü hareket cinsel taciz olarak kabul edilir. Türk Ceza Kanununun 105 maddesi cinsel taciz suçunu düzenlemiş olup, kanun koyucu, cinsel taciz suçunun işlenebilmesi için fiziksel bir teması aramamış, mağdurun cinsel amaçlı olarak taciz edilmesini suçun oluşması için yeterli görmüştür.
Cinsel taciz, tekrarı olmayan tek bir eylem olarak gerçekleşebileceği gibi bir kişinin hedef alınarak tekrarlanan ve süreklilik arz eden eylemler şeklinde de ortaya çıkabilir. Cinsel taciz teşkil eden fiillerin birden fazla kez gerçekleşmesi veya tekrar gerçekleşme ihtimali bulunması halinde, yargılamadan önceki süreçte önleyici tedbir kararı talep edilerek cinsel taciz suçunu işleyenin, mağdura yaklaşması ve/veya mağdurla iletişim kurmasının yasaklanması sağlanabilmektedir.
Yazı İçeriği
- 1. Hukuki Tanımı ve Yasal Düzenleme
- 2. Cinsel Taciz Suçunun Unsurları
- 3. Mesaj veya Sosyal Medya Paylaşımı Yoluyla Cinsel Taciz
- 4. Haksız Cinsel Taciz Suçlaması ve Savunma
- 5. Cinsel Taciz Suçunda Zamanaşımı
- 6. Cinsel Taciz Suçunda Soruşturma Ve Kovuşturma
- 7. Cinsel Taciz Suçunda Koruma Talebi
- 8. Sıkça Sorulan Sorular
1. Hukuki Tanımı ve Yasal Düzenleme
Hukuki Tanım:
Cinsel taciz suçunun düzenlendiği TCK 105. maddesinin gerekçesinde “cinsel yönden, ahlâk temizliğine aykırı olarak mağdurun rahatsız edilmesinden ibarettir” şeklinde tanımlanmaktadır. Madde gerekçesinde vurgulandığı üzere, cinsel taciz suçundan bahsedilebilmesi için, kişinin vücut dokunulmazlığının ihlâl etmeyen fiillerin varlığı aranır. Cinsel amaçlı olarak mağdura fiziksel temasta bulunmak cinsel taciz suçunu değil, cinsel dokunulmazlığa karşı daha ağır bir suç olan cinsel saldırı suçunu oluşturur.
Cinsel taciz suçunda, suç unsuru taşıyan eylemler doğrudan cinsel tatmin amacı gütmeyebilir veya fiziksel temas içermeyebilir. Bir eylemin cinsel amaçla yapıldığının tespiti, sosyal normlar, kullanılan dil veya eylemin niteliği gibi faktörler göz önünde bulundurularak yapılır.
Yasal Düzenleme:
Cinsel taciz suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar başlığı altında yer alan 105. maddesinde düzenlenmiştir.
TCK Madde 105
1. Bir kimseyi cinsel amaçlı olarak taciz eden kişi hakkında, mağdurun şikayeti üzerine, üç aydan iki yıla kadar hapis cezasına veya adlî para cezasına fiilin çocuğa karşı işlenmesi hâlinde altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
2. Suçun;
a) Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin ya da aile içi ilişkinin sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,
b) Vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruyucu aile veya sağlık hizmeti veren ya da koruma, bakım veya gözetim yükümlülüğü bulunan kişiler tarafından,
c) Aynı işyerinde çalışmanın sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,
d) Posta veya elektronik haberleşme araçlarının sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,
e) Teşhir suretiyle, işlenmesi hâlinde yukarıdaki fıkraya göre verilecek ceza yarı oranında artırılır. Bu fiil nedeniyle mağdur; işi bırakmak, okuldan veya ailesinden ayrılmak zorunda kalmış ise verilecek ceza bir yıldan az olamaz.
2. Cinsel Taciz Suçunun Unsurları
Manevi Unsur:
Cinsel taciz suçu kasten işlenebilen bir suçtur. Dolayısıyla sadece bilerek ve isteyerek (yani kasten) bir davranışı gerçekleştirmek yeterli olmayıp o davranışın suç teşkil edebilmesi cinsel bir amaçla gerçekleştirilmiş olmasına bağlıdır. Cinsel amaç olmaksızın gerçekleştirilen hareketler manevi unsur eksikliğinden suç oluşturmayacaktır. Cinsel tacizde önemli olan mağdurun cinsel amaçlı birtakım davranışlarla rahatsız edilmesidir. “Cinsel amaç” yargı kararlarında somut olay özelinde takdir edilmektedir.
Maddi Unsur:
Cinsel taciz suçunun maddi unsurunu, fiziki temas olmaksızın bireyin cinsel dokunulmazlığının ihlali niteliğinde olan her türlü davranış oluşturur. Buna göre, cinsel taciz diye nitelendirebileceğimiz davranışlar; sözle, yazıyla veya el kol hareketleriyle yahut teşhir suretiyle dahi gerçekleştirilebilir.
Gerçek veya sanal ortamda, laf atma, cinsel organ gösterme, cinsel içerikli mesajlar gönderme, cinsel organ fotoğrafı paylaşma veya cinsel ilişki teklifi gibi eylemler, bir kişinin rahatsız edilmesi durumunda cinsel taciz suçunu oluşturabilir. Ancak, suç teşkil eden bu eylemlerin mağdura yönelik olması ve ona ulaşması gereklidir. Süreklilik aranmaz, bir kez gerçekleşen bir eylem dahi cinsel taciz suçunu oluşturabilir.
3. Mesaj veya Sosyal Medya Paylaşımı Yoluyla Cinsel Taciz
Mesajlaşma uygulamaları ve sosyal medya platformları, insanlara gerçek hayatta cesaret edemeyecekleri birçok eylemi anonimlik sağlayarak daha kolay bir şekilde yapma imkanı verir. Ancak, bu durum insanları, sanal ortamlarda yaptıkları eylemlerin gerçek hayatta suç olabileceğini göz ardı etmelerine yol açabilir. Örneğin, kişinin isteği dışında cinsel içerikli paylaşımlar yapılması veya rahatsız edici cinsel içerikli davranışlarda bulunulması bu suçu oluşturabilir. Bu tür eylemler, sanal platformlarda gerçekleştirilse bile gerçek hayatta suç teşkil edebilir ve yasal sonuçları olabilir. Bu sebeple, sanal iletişimde dahi yasal sınırların ve kişisel sınırların bilincinde olmak önemlidir.
Cinsel içerikli mesajlar göndermesi, cinsel içerikli paylaşımlarda bulunması veya bir kişiyi rahatsız edecek cinsel içerikli davranışlarda bulunulması cinsel taciz suçunun nitelikli halini olarak düzenlenmiştir.
Konuyla ilgili detaylı bilgi almak için “İnternet Yoluyla Cinsel Taciz Suçu” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
4. Haksız Cinsel Taciz Suçlaması ve Savunma
Karşılıklı rıza üzerine gerçekleşen iletişim ve paylaşımların cinsel taciz olarak nitelendirilmesi mümkün değildir. Özellikle gençler arasında gerçekleşen bu tür iletişimlerin, genellikle şaka veya abartılı ifadelerden ibaret olduğu ve cinsel bir amacı olmadığı, dolayısıyla taciz niyeti taşımadığı bilinen bir gerçektir. Konuşma ve paylaşımlarda cinsel amaç olmamasına veya karşılıklı olarak bu tarz diyalogların kabul edilmesine rağmen, taciz iddiaları haksız ve dayanaksız olacaktır.
Cinsel taciz iddiasının doğru olup olmadığını belirlemek, söylenen sözlere ve olayın detaylarına bağlıdır. Yasada belirtildiği gibi, bu durumda önemli olan eylemin cinsel amaçlı olup olmadığıdır. Bu nedenle, cinsel taciz iddialarına karşı yapılacak savunma, durumun özelliğine ve iddialara bağlı olarak çeşitlilik gösterebilir. Savunmada iddia edilen eylemlerin cinsel amaç taşımadığını vurgulamak gerekmektedir. Ayrıca, iddia edilen tacizin kasıtlı olmadığını, karşı tarafla karşılıklı rızaya dayalı olarak bu tür diyalogların yaşandığının ortaya koyulması gerekmektedir.
Olayın özelliklerine bağlı olarak, çeşitli argümanlar ileri sürülebilir ve bunların farklı şekillerde ispatı mümkün olabilir. Örneğin, olayın tanıkları, yazılı veya sesli iletişim kayıtları, dijital izler veya diğer deliller, iftira iddialarını çürütebilir ve gerçek olayı aydınlatabilir. Cinsel taciz iftirasının kanıtlanması veya çürütülmesi genellikle detaylı bir delil değerlendirmesi gerektirir.
5. Cinsel Taciz Suçunda Zamanaşımı
Cinsel taciz suçunun temel hali şikayete tabidir. Soruşturma yapılabilmesi için suç tarihinden itibaren 6 aylık zamanaşımı süresi içerisinde şikayet yapılması gerekmektedir.
Cinsel taciz suçunun posta veya elektronik haberleşme araçlarının sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle işlenmesi halinde ise soruşturma ve kovuşturma şikayete tabi değildir. Suç tarihinden itibaren 8 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde soruşturma yapılabilir.
6. Cinsel Taciz Suçunda Soruşturma Ve Kovuşturma
Ceza yargılaması soruşturma ve kovuşturma olmak üzere iki aşamadan oluşur. Cinsel taciz suçu şikayete tabi bir suç olduğundan soruşturma ve kovuşturma aşamalarının başlayabilmesi ancak mağdurun Savcılığa şikayette bulunmasıyla mümkündür. Suçun işlendiği ihbar edilse dahi Savcı resen harekete geçmez.
6.1. Soruşturma Aşaması
Soruşturma aşamasında süreci yöneten makam Savcılıktır. Savcılık; mağdurun şikayeti üzerine harekete geçer, suçun gerçekten işlenip işlenmediğini araştırır ve delilleri toplar. Bu araştırma kapsamında Cumhuriyet Savcısı veya onun emri altındaki kolluk şüphelinin ifadesini almak üzere çağrı kağıdı gönderir. Diğer bütün delillerin de toplanmasının ardından Cumhuriyet Savcısı değerlendirme yaparak takipsizlik kararı verebilir veya suçun işlenmiş olduğuna dair yeterli suç şüphesine ulaşması halinde ise iddianame düzenler. Soruşturma evresi iddianamenin hazırlanmasıyla beraber sona erer.
6.2. Kovuşturma (Yargılama) Aşaması
Kovuşturma aşaması ise Savcılık tarafından hazırlanan iddianamenin kabul edilmesiyle başlayan ve mahkeme tarafından verilecek hükmün kesinleşmesine kadar devam eden süreçtir. Bu aşamada cinsel taciz suçunu işlediği iddia edilen şüpheli artık sanık ismini alır ve ceza mahkemesinde yargılanır.
7. Cinsel Taciz Suçunda Koruma Talebi
Cinsel tacizi teşkil eden eylemlerin birden fazla kez gerçekleşmesi, tekrar etme ihtimali taşıması veya aşırı rahatsız edici boyutlara varması durumunda, fail hakkında şikayet başvurusunda bulunmanın yanı sıra veya şikayet etmeksizin önleyici tedbirler alınmasını talep etme imkanı bulunmaktadır.
Koruma talebi ve önleyici tedbirler, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun kapsamında düzenlenmiştir. 6284 sayılı Kanun’un 1. maddesinde “…tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişilerin korunması” amacının da Kanun’un amaçları arasında yer aldığı açıkça ifade edilmektedir. Mağdurun evli veya bekâr olması gibi kişisel özelliklerinin önleyici tedbir kararı alınabilmesi açısından bir farkı yoktur. Mağdur olan herkes bu hakkını kullanabilecektir.
7.1. Koruma Tedbirleri
6284 sayılı Kanun’un 5. maddesine göre hâkim, “korunan kişilere, bu kişilerin bulundukları konuta, okula ve işyerlerine yaklaşmaması”, “korunan kişiyi iletişim araçlarıyla veya sair surette rahatsız etmemesi” gibi tedbirlere başvurabileceği gibi, bu tedbirler maddede sayılanlarla sınırlı olmayıp durumun gerekliliklerine göre bu tedbirlere benzer başka tedbirlerin alınmasına da karar verebilir. Bu husus hâkimin takdir yetkisi kapsamındadır.
7.2. Koruma Kararına Uymamanın Yaptırımı
Hakkında önleyici tedbir kararı alınan kişilerin alınan bu karara uymaması halinde ise bu kişiler için zorlayıcı hapis söz konusu olacaktır; bu kişilerin eylemlerine devam ettiğinin tespit edilip kolluk kuvvetlerine bildirilmesiyle, kolluk kuvvetleri duruma müdahale ederek bu eylemlerin devam etmesini önleyecektir.
7.3. Koruma Kararı Nereden Alınır?
Mağdur söz konusu önleyici tedbir kararının alınması için yetkili merciilere kendisi başvurabileceği gibi koruma kararı; kolluk görevlileri, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı görevlileri ve Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından da talep edilebilir. Önleyici tedbir kararı verme hususunda görevli mahkeme aile mahkemesidir ve dolayısıyla ilgili talepler de aile mahkemesi hâkimine yapılacaktır. Cinsel taciz suçunu işleyen kişi hakkında Savcılığa şikâyette bulunulması halinde, önleyici tedbir kararı verilmesi hususunda Cumhuriyet Savcılığından da talepte bulunulması mümkündür.
7.4. Koruma Kararının Süresi
Önleyici tedbir kararları ile ilgili dikkat edilmesi gereken bir husus şudur ki; önleyici tedbir kararları en fazla altı ay için verilebilmektedir. Önleyici tedbir kararının süresi dolar dolmaz tedbirin devamı talep edilebilir, aksi halde tedbir kararı ortadan kalkacaktır.
Konuyla ilgili detaylı bilgi almak için “Kadına Karşı Şiddeti Önleyici Tedbirler” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
8. Sıkça Sorulan Sorular
Kanun, cinsel tacizi, taciz fiilinin cinsel amaçlı olarak yapılması şeklinde tanımlamaktadır. Tacizin ne olduğu konusunda kanunda detaylı bir tanımlama yapılmamıştır.
Cinsel tacize uğrayan kişi, derhal müdahale edilmesi için öncelikle kolluk kuvvetlerinden yardım isteyebileceği gibi, sonradan Cumhuriyet Savcılığı’na şikâyette bulunmak suretiyle soruşturma açılmasını da sağlayabilir. Ancak bu şikâyet hakkı 6 ay ile sınırlı olduğundan bu süre içinde kullanılmazsa, 6 aylık sürenin geçmesinden sonra kullanılması mümkün değildir.
Sosyal medya ve mesajlaşma aplikasyonlarının/programlarının çoğunda mesaj saklanabilmektedir. Öncelikle bu mesajları silmemeye dikkat etmeliyiz. Teknik olarak inceleme yapılmasına olanak veren asıl enstrümanlar bunlardır. Fakat ekran görüntüsü de her ihtimale karşı alınmalıdır. Çoğu zaman, karşı tarafın telefon numarasının veya tanımlanmasına yarayabilecek fotoğraf ve bilgilerin gözüktüğü ekran görüntüleri yeterli olabilmektedir.
Burada mesaj, telefon kaydı, ses kaydı, kamera kaydı vb. ispat araçları kullanılabilecektir. Önemli olan delilin hukuka uygun olmasıdır. Yargıtay bazı delilleri hukuka uygun yöntemlerle elde edilmemiş olsalar bile (örneğin iki kişi arasındaki konuşmanın ses kaydının alınması) cinsel taciz fiilinin başka türlü ispatlanamayacağından hareketle delil olarak kabul etmektedir.
Bu delillerle cinsel taciz net bir şekilde ispatlanamasa bile Yargıtay’ın yaklaşımına göre, fail ile mağdur arasındaki ilişki, cinsel suç bakımından aralarında bir nedenin olup olmadığı, mağdurun ifadesinin tutarlılığı vb. yönlerden değerlendirmeler yapılmaktadır.
Bu sorunun cevabı, sarf edilen sözlere göre çok değişebilir. Kanunda ifade edildiği gibi, burada önemli olan eylemin, cinsel amaçlı yapılmasıdır. Bu sebepten öncelikli savunma hareketlerimizin cinsel amaçlı olmadığı yönünde olacaktır. Bunun dışında, kastın taciz olmadığını, karşı tarafla karşılıklı olarak bu tür diyaloglar yaşandığını ortaya koyabiliriz. Olayın özelliklerine göre, çok farklı argümanlar ileri sürülebileceği gibi, bunların farklı şekillerde de ispatı mümkün olabilir.
Cinsel taciz işlediği hususunda iftiraya maruz kalan kişi, suçun işlendiği yerdeki Cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunabilecekleri gibi kendisi hakkında iftira atan kişiye karşı maddi ve manevi tazminat davası açabilir. Zira bu durum iftira suçunu oluşturacaktır. İftira suçu, hakkında savcılık soruşturması açılması veya idari yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat edilmesidir.
Cinsel tacizin hedefinin bir çocuk olması halinde, normalde, suçun, 3 ay ile iki yıl arası olan cezası, 6 ay ile 3 yıl arası belirlenmekte. Türk Ceza Kanunu, “çocuk” terimini, 18 yaşından küçük olan kişi şeklinde tanımlamaktadır. Dolayısıyla cinsel tacizin çocuğa karşı işlenmesi cezayı ağırlaştıran bir nitelikli haldir.
Kural olarak, kanunu bilmemek mazeret sayılmaz. Ancak kişi, fiili, cinsel amaçlı değil de başka bir amaçla gerçekleştirdiğini ortaya koyabilirse o halde suçun fiil unsuru oluşmadığından suç da oluşmayacaktır. Özür ise ancak mağduru ikna ederek, şikâyetçi olmasını engellediği ölçüde işe yarayacaktır.