Değerli konut vergisi, kanuni bir düzenleme ile getirilmiş olduğundan, bu düzenlemeye karşı, bireysel başvuru yolları sınırlıdır. Zira; hukukumuzda, kanun maddelerinin iptaline ilişkin dava açma hakkı kişilere tanınmadığı gibi kanun maddelerinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesi’ne başvuru hakkı da sınırlı kimse ve gruplara tanınmıştır. Bu sebeple, her ne kadar değerli konut vergisine ilişkin kanuni düzenlemelere karşı bir yola direkt olarak başvurulması mümkün olmasa da taşınmazı değerli konut vergisi kapsamına alınan kimselerin menfaatlerini korumak adına başvurabilecekleri bazı yollar bulunmaktadır.
Yazı İçeriği
- 1. Değerli Konut Vergisine Tabi Taşınmazlar
- 2. İtiraz Ve İptale İlişkin Hukuki Değerlendirme
- 3. Tapu Ve Kadastro Genel Müdürlüğünce Yapılan Değerlemeye İtiraz
- 4. Vergi Mahkemesinde İptal Davası Açılması
- 5. Değerli Konut Vergisinin Anayasa Mahkemesi Önüne Taşınması
- 6. Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru
- 7. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (Aihm’e) Bireysel Başvuru
1. Değerli Konut Vergisine Tabi Taşınmazlar
Değerli Konut Vergisi, 05.12.2019 tarihinde kabul edilen ve 07.12.2019 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 7194 sayılı Kanun ile getirilmiş ve kanundaki yürürlük tarihi olan 07.12.2019 tarihi itibariyle de uygulanmaya başlamıştır.
7194 sayılı Kanun ile 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu’na “Değerli Konut Vergisi” başlıklı yeni bir bölüm (DÖRDÜNCÜ BÖLÜM) eklenmiştir. Bu düzenlemeye göre;
Türkiye sınırları içinde bulunan mesken nitelikli taşınmazlardan bina vergi değeri veya Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce belirlenen değeri 5.000.000 Türk lirası ve üzerinde olanlar değerli konut vergisine tabidir.
Değerli Konut Vergisinin Tespiti Ve İlanı
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce ilgili mevzuat kapsamında yapılan veya yaptırılan değerleme sonucunda belirlenen ve değeri 5.000.000-TL ve üzerinde olan mesken nitelikli taşınmazlar, ilgilileri tarafından ulaşılabilecek şekilde Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün internet sitesinde ilan edilir ve ilgilisine ayrıca tebliğ edilir.
Belirlenen Taşınmaz Değerine İtiraz Ve Belirlenen Değerin Kesinleşmesi
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce yapılan değerlemenin ilgilisine tebliğinden itibaren, ilgilinin taşınmazın belirlenen değerine on beş gün içinde itiraz etmesi gerekmektedir. Süresi içinde Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğüne itiraz edilmeyen mesken nitelikli taşınmazın değeri kesinleşir. Süresinde yapılan itirazlar ise, on beş gün içinde değerlendirilerek sonuçlandırılır ve kesinleşen değer, aynı usulle ilan ve ilgilisine tebliğ edilir. Bu değer, değerli konut vergisi uygulamasında Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce belirlenen değer olarak kabul edilir. Bu vergi uygulamasında, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce belirlenen bir değerin bulunmaması durumunda, bina vergi değeri esas alınarak vergilendirme işlemleri yapılır.
Verginin Matrahı Ve Vergi Oranı
Verginin matrahı; bina vergi değeri ve Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce belirlenen değerden yüksek olanıdır.
Değerli konut vergisine tabi mesken nitelikli taşınmazlardan değeri;
5.000.000 TL ile 7.500.000 TL arasında olanlar : Binde 3 7.500.001 TL ile 10.000.000 TL arasında olanlar : Binde 6 10.000.001 TL’yi aşanlar : Binde 10 Oranında vergilendirilir. |
Paylı mülkiyette ve elbirliği mülkiyette, matrahın hesabında mesken nitelikli taşınmazın toplam değeri esas alınır.
Değerli konut vergisi kapsamına giren mesken nitelikli taşınmazların değeri her yıl bir önceki yıla ilişkin olarak 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre belirlenen yeniden değerleme oranında artırılır. Bu şekilde hesaplanan tutarların 10.000 Türk lirasına kadar olan kesirleri dikkate alınmaz (Şu kadar ki; Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce belirlenen taşınmaz değeri, değer tespitinin yapıldığı yıl yeniden değerleme oranında artırılmaz.).
Değerli Konut Vergisinde Mükellefiyet
Değerli konut vergisini; mesken nitelikli taşınmazların maliki, varsa intifa hakkı sahibi, her ikisi de yoksa mesken nitelikli taşınmaza malik gibi tasarruf edenler öder.
Bir mesken nitelikli taşınmaza paylı mülkiyet hâlinde malik olanlar, hisseleri oranında mükelleftirler. Elbirliği mülkiyette ise malikler vergiden müteselsilen sorumludurlar.
Mükellefiyetin Başlangıç Tarihi
Değerli konut vergisinde mükellefiyet, Mesken nitelikli taşınmazın değerinin, 5.000.000-TL ve üzerinde olduğunun belirlendiği, tarihi takip eden yıldan itibaren başlar.
Yanan, yıkılan, tamamen kullanılmaz hâle gelen veya vergiye tabi iken muaflık şartlarını kazanan mesken nitelikli taşınmazlardan dolayı mükellefiyet, bu olayların gerçekleştiği tarihi takip eden taksitten itibaren sona erer.
Değerli Konut Vergisinden Muaf Olan Taşınmazlar
Aşağıda yazılı mesken nitelikli taşınmazlar, değerli konut vergisinden muaftır:
- Genel ve özel bütçeli idarelerin, belediyelerin ve üniversitelerin maliki veya intifa hakkına sahip olduğu mesken nitelikli taşınmazlar.
- Türkiye sınırları içinde mesken nitelikli tek taşınmazı olan kişilerden; kendisine bakmakla mükellef kimsesi olup onsekiz yaşını doldurmamış olanlar hariç olmak üzere hiçbir geliri olmadığını belgeleyenlerin, gelirleri münhasıran kanunla kurulan sosyal güvenlik kurumlarından aldıkları aylıktan ibaret bulunanların sahip olduğu mesken nitelikli taşınmazlar (intifa hakkına sahip olunması hâli dâhil) (Bu muafiyet, belirtilen kişilerin tek meskene hisse ile sahip olmaları hâlinde hisselerine ait kısım hakkında da uygulanır.).
- Yabancı devletlere ait olup elçilik ve konsolosluk olarak kullanılan mesken nitelikli taşınmazlar ile elçilerin ikametine mahsus mesken nitelikli taşınmazlar ve bunların müştemilatı (karşılıklı olmak şartıyla) ve merkezi Türkiye’de bulunan milletlerarası kuruluşlara, milletlerarası kuruluşların Türkiye’deki temsilciliklerine ait mesken nitelikli taşınmazlar.
- Esas faaliyet konusu bina inşası olanların işletmelerine kayıtlı bulunan ve henüz ilk satışa, devir ve temlike konu edilmemiş yeni inşa edilen mesken nitelikli taşınmazlar (arsa karşılığı inşaat işlerinde sözleşme gereği taahhüt işini üstlenen müteahhide kalan mesken nitelikli taşınmazlar dâhil) (bu taşınmazların kiraya verilmesi veya sair surette kullanılması hâlleri hariç).
Verginin Beyanı, Ödeme Süresi Ve Ödeme Yeri
Kanun gereğince mükelleflerin; mesken nitelikli taşınmaza ilişkin bina vergi değeri ve Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce belirlenen değeri gösterir vesikalarla, mesken nitelikli taşınmazın bulunduğu yerdeki Gelir İdaresi Başkanlığına bağlı yetkili vergi dairesine, mesken nitelikli taşınmazın değerinin 5.000.000-TL ve üzerinde olduğunun tespit edildiği yılı takip eden yılın şubat ayının 20 nci günü sonuna kadar beyanname ile beyanda bulunmaları gerekmektedir.
Değerli konut vergisi; yetkili vergi dairesince yıllık olarak tarh ve tahakkuk olunur. Takip eden yıllar için de yine mükellef tarafından aynı şekilde yıllık olarak beyanname verilmesi gerekmektedir.
Değerli Konut Vergisinin Ödenme Şekli
Vergi dairesi tarafından tarh ve tahakkuk ettirilen vergi, ilgili yılın şubat ve ağustos aylarının sonuna kadar iki eşit taksitte ödenir.
Yıl içerisinde mükellefiyetin başlamasını gerektirecek durumun meydana gelmesi hâlinde, mükellef tarafından takip eden yılın beyanname verme süresi içerisinde ilgili vergi dairesine beyanname verilir.
Değerli Konut Vergisinde Yetki
Bu verginin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye, muafiyetlerin uygulanmasında aranacak belgeleri tespit etmeye, beyanname verme ve ödeme sürelerini üç aya kadar uzatmaya, beyannamenin verileceği yetkili vergi dairesini, beyannamenin şekil, içerik ve eklerini belirlemeye ve verginin beyanname aranmaksızın tahakkuk ettirilmesine Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkilidir.
2. İtiraz Ve İptale İlişkin Hukuki Değerlendirme
Öncelikle ifade edilmelidir ki; değerli konut vergisi, kanuni bir düzenleme ile getirilmiş olduğundan işbu düzenlemeye karşı, bireysel başvuru yolları sınırlıdır. Zira; hukukumuzda, kanun maddelerinin iptaline ilişkin dava açma hakkı kişilere tanınmadığı gibi kanun maddelerinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesi’ne başvuru hakkı da sınırlı kimse ve gruplara tanınmıştır.
Bu sebeple, her ne kadar değerli konut vergisine ilişkin kanuni düzenlemelere karşı bir yola direkt olarak başvurulması mümkün olmasa da taşınmazı değerli konut vergisi kapsamına alınan kimselerin menfaatlerini korumak adına başvurabilecekleri bazı yollar bulunmaktadır.
Konuyla ilgili detaylı bilgi için “Vergi Yargılaması Usulü” ve “Vergi Yargılaması Süreci” isimli makalelerimizi inceleyebilirsiniz.
3. Tapu Ve Kadastro Genel Müdürlüğünce Yapılan Değerlemeye İtiraz
Kanunda; taşınmazın değerinin Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nce yapılacağı düzenlenmiş ve Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nce yapılan değerlemenin hem internet sitesinde ilan edileceği hem de ilgililere tebliğ edileceği düzenlenmiştir.
Bu noktada Kanun; ilgililere, taşınmazları hakkında yapılan değerlemenin tebliği tarihinden itibaren on beş gün içerisinde Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü’ne itiraz etme imkanı tanımıştır. Buna göre; taşınmaz hakkında yapılan değerlemenin gerçeği yansıtmadığını, hatalı olduğunu düşünen ilgililerin değerlemenin tebliği tarihinden itibaren on beş gün içinde itiraz yoluna başvurmaları gerekmektedir. Zira; kendilerine tebliğ edilen değerlemeye süresi içinde itiraz edilmemesi halinde taşınmazın değeri kesinleşecektir.
Süresinde yapılan itirazlar ise, on beş gün içinde değerlendirilerek sonuçlandırılır ve kesinleşen değer, aynı usulle ilan ve ilgilisine tebliğ edilir. Bu değer, değerli konut vergisi uygulamasında Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce belirlenen değer olarak kabul edilir.
4. Vergi Mahkemesinde İptal Davası Açılması
7 Aralık 2019 tarihinden itibaren uygulanmaya başlayan bu yeni verginin başta mülkiyet hakkı ve eşitlik ilkeleri olmak üzere birçok Anayasal hakkı ve ilkeyi ihlal ettiğinden bahsedilmesi mümkündür. Dolayısıyla kendisine Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü’nce yapılan taşınmaz değerlemesi tebliğ edilen ve bu çerçevede değerli konut vergisi ödemek zorunda kalan kimselerin Vergi Mahkemelerinde iptal davası açmaları da mümkündür. Şöyle ki;
Kendisine Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü’nce yapılan taşınmaz değerlemesi tebliğ edilen kimselerin bu değerlemeye itiraz etmesi ve itirazlarının reddedilmesi halinde; bu itirazın reddi kararının kendilerine tebliği tarihinden itibaren 30 gün içerisinde vergi mahkemesinde iptal davası açması mümkündür.
5. Değerli Konut Vergisinin Anayasa Mahkemesi Önüne Taşınması
Anayasa Mahkemesi’nin kanunların, Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin ve TBMM İçtüzüğünün Anayasa’ya şekil ve esas bakımından uygunluğunu denetlemesi mümkündür. Anayasa Mahkemesi’nin bu denetimi, norm denetimi olarak nitelendirilmektedir.
Norm denetiminde ise “iptal davası” ve “itiraz yolu” olmak üzere iki tür başvuru usulü vardır.
İptal Davası
Anayasa Mahkemesi’nde iptal davası açma hakkı; Cumhurbaşkanına, TBMM’de en fazla üyeye sahip iki siyasi parti grubuna ve TBMM üye tamsayısının en az beşte biri oranındaki üyelere aittir. Dolayısıyla bireysel olarak kişilerin Anayasa Mahkemesi’nde bu kapsamda iptal davası açmaları mümkün değildir.
İtiraz Yolu
İtiraz yolunda ise; bir davaya bakmakta olan mahkeme, uygulanacak Kanun hükümlerini Anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa, ilgili Kanun maddesini Anayasa Mahkemesi önüne taşıyabilir.
Görüldüğü üzere; taşınmazı değerli konut vergisi kapsamına alınan kimselerin bireysel olarak kanun hükümlerini Anayasa Mahkemesi önüne taşıyabilmesinin tek yolu itiraz yoludur.
Bu kapsamda; vergi mahkemelerinde açılacak iptal davalarında, değerli konut vergisine ilişkin kanuni düzenlemelerin Anayasaya aykırı olduğu iddiasında bulunulmalı ve mahkemeden Kanun hükümlerinin Anayasaya uygunluğunun denetlenmesi için Anayasa Mahkemesi önüne götürülmesi talep edilmelidir.
6. Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru
Hukukumuzda; tüm idari ve yargısal yolları tüketmiş olan ve Anayasa ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve ek protokollerinde koruma altında alınmış haklarından en az birinin ihlal edildiğini düşünen kişilerin Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yapmaları mümkündür.
Bu kapsamda; Değerli Konut Vergisi hakkında yukarıda bahsedilen usul ile vergi mahkemelerinde iptal davası açılması, açılan iptal davasının aleyhe sonuçlanması halinde ise sırasıyla istinaf ve temyiz kanun yoluna başvurulması mümkündür.
Son olarak temyiz başvurusu sonucunda da lehe bir karar alınmaması halinde; tüm idari ve yargısal yollar tüketilmiş sayılmaktadır. Bu sebeple; temyiz başvurusu sonucunda Yargıtay tarafından verilen kararın ilgiliye tebliği tarihinden itibaren 30 gün içerisinde Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yapılması mümkündür. Nitekim; söz konusu değerli konut vergisinin Anayasal hak ve ilkelerden olan mülkiyet hakkını ve eşitlik ilkesini (ayrımcılık yasağını) ihlal ettiğinin ileri sürülmesi imkanı bulunmaktadır. Bu sebeple; vergi mahkemesinde açılmış olan iptal davasından olumlu sonuç alamayan kimselerin mülkiyet haklarının ve eşitlik ilkesinin (ayrımcılık yasağının) ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yapmaları mümkündür. Zira; mülkiyet hakkı ve eşitlik hakkı (ayrımcılık yasağı) hem Anayasa’da hem de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde koruma altına alınan haklardandır.
7. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (Aihm’e) Bireysel Başvuru
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde yer alan hak veya haklarının ihlal edildiğini düşünen kimselerin iç hukuktaki bütün başvuru yollarını tükettikten sonra 6 ay içinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurmaları mümkündür.
Bu kapsamda; Değerli Konut Vergisi hakkında yapılacak bireysel başvurularda ise; AİHS’nin 14. maddesinde yer alan ayrımcılık yasağının ve AİHS’nin 1 No’lu Ek Protokolü’nün 1. Maddesinde yer alan mülkiyet hakkının ihlal edildiğinin ileri sürülmesi mümkündür.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “ayrımcılık yasağı” nı düzenleyen 14. madde hükmü şu şekildedir:
“Bu Sözleşme’de tanınan hak ve özgürlüklerden yararlanma, cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasal veya diğer kanaatler, ulusal veya toplumsal köken, ulusal bir azınlığa aidiyet, servet, doğum başta olmak üzere herhangi başka bir duruma dayalı hiçbir ayrımcılık gözetilmeksizin sağlanmalıdır.”
Yine Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 1 No’lu Ek Protokolü’nün 1. Maddesinde ise mülkiyet hakkı düzenlenmiş olup ilgili hüküm aşağıdaki gibidir:
“Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir.
Yukarıdaki hükümler, devletlerin, mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez.”
Dolayısıyla; yukarıda bahsedilen iç hukuk yollarını usulüne göre tüketmiş olan kimselerin nihai olarak mülkiyet haklarının ve ayrımcılık yasağının ihlal edildiği gerekçesiyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne bireysel başvuru yapmalarının ve bu kapsamda bir ihlal kararı almalarının da mümkün olduğunu ifade etmek gerekmektedir.
Bu yazı yalnızca bilgilendirme amaçlı yayımlanmış olup, tüm hakları Kulaçoğlu Hukuk Bürosu’na aittir. Vergi Hukuku mevzuatı ve özellikle de İdari Yargılama Usul Kanunu, diğer hukuk alanlarına nazaran daha ayrıntılı sayılabilecek kurallar içermekte olup, hak kaybına uğranılmaması açısından, herhangi bir işlem yapılmadan önce “Vergi Hukuku” alanında hizmet veren avukatlardan hukuki destek alınmasını tavsiye ederiz.