Estetik cerrahi, bireylerin görünümünü iyileştirme, gençleştirme veya güzelleştirme amacıyla tercih ettiği cerrahi ve tıbbi müdahaleleri kapsamaktadır. Genellikle zorunlu olmayan bu tür işlemler, kişinin kendi isteği doğrultusunda fiziksel görünümünde değişiklik yapmayı hedefler. Ancak her tıbbi müdahalede olduğu gibi, estetik ameliyatlarda da komplikasyon ve hatalı uygulama riski bulunmaktadır. Beklentiyi karşılamayan ya da hatalı sonuçlanan operasyonlar, hastalarda mağduriyet yaratırken yasal hak arayışlarını da gündeme getirir.
Estetik ameliyat hatası nedeniyle tazminat davası, kusurlu bir cerrahi müdahale sonucu estetik beklentileri karşılanmayan hastaların mağduriyetini gidermek amacıyla açılabilecek bir hukuki yoldur. Estetik ameliyatlarda beklenen sonucun elde edilememesi, hatalı müdahale veya komplikasyonlar nedeniyle yaşanan mağduriyetler, hastalara hem maddi hem de manevi zarar verebilir. Bu durumda, estetik cerrahın veya ameliyatın yapıldığı hastanenin hatalı işlemlerine karşı dava açmak, hastalara uğradıkları zararı tazmin etme imkânı sunar. Bu yazıda, estetik ameliyat hatası nedeniyle tazminat davası açma sürecini, dava şartlarını ve talep edilebilecek tazminat türlerini inceleyerek estetik mağduriyetler karşısında haklarınızı nasıl koruyabileceğinizi ele alıyoruz.
Yazı İçeriği
- 1. Estetik Tıbbi Müdahale: Tanımı ve Türleri
- 2. Estetik Cerrah ile Hasta Arasındaki Hukuki İlişki
- 3. Estetik Cerrahın Sözleşmeden Kaynaklanan Yükümlülükleri Nelerdir?
- 4. Estetik Operasyonlarda Sözleşmeden Kaynaklanan Sorumluluk
- 5. Estetik Operasyonlarda Haksız Fiilden Kaynaklanan Sorumluluk
- 6. Estetik Operasyonlarda Vekâletsiz İş Görmeden Kaynaklanan Sorumluluk
- 7. Estetik Operasyonlarda Tıbbi Uygulama Hataları
- 8. Sorumluluğu Etkileyen veya Ortadan Kaldıran Nedenler
- 9. Sorumluluğun Tespiti
- 10. Estetik Tıbbi Müdahaleden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle Açılabilecek Davalar
- 11. Estetik Tıbbi Müdahale Hatalarından Kaynaklı Tazminat Davaları
1. Estetik Tıbbi Müdahale: Tanımı ve Türleri
Estetik amaçlı tıbbi müdahale, bireylerin görünümünü iyileştirme, güzelleşme veya gençleşme gibi kişisel hedeflerle tercih ettikleri cerrahi ve tıbbi işlemleri kapsar. Genellikle zorunlu olmayan bu müdahaleler, kişinin isteğine bağlı olarak yapılan değişiklikler sunar ve estetik kaygılar doğrultusunda gerçekleştirilir. Estetik müdahaleler, yalnızca güzelleştirme amaçlı uygulamalar ile hem estetik hem de işlevsel fayda sağlayan tedavi amaçlı işlemler olarak iki ana kategoriye ayrılabilir:
1.1. Güzelleştirme Amaçlı Estetik Tıbbi Müdahaleler
Bu müdahaleler, kişinin fiziksel görünümünü iyileştirmeyi hedefleyen ve çoğunlukla estetik cerrahi kapsamına giren uygulamalardır. Burun estetiği (rinoplasti), yüz germe ve liposuction (yağ aldırma) gibi işlemler güzelleştirme amacı taşır ve kişinin isteğine dayalı olarak gerçekleştirilir. Bu tür işlemler tamamen estetik kaygılar doğrultusunda yapılır ve fiziksel bir zorunluluk içermez.
1.2. Tedavi Amaçlı Estetik Tıbbi Müdahaleler
Bu işlemler estetik görünümün yanı sıra işlevsel faydalar da sunar. Travma veya doğumsal anomalilerin düzeltilmesi gibi müdahaleler hem dış görünüşte iyileşme sağlar hem de bireyin yaşam kalitesini artırır. Örneğin:
- Travma Sonrası Onarımlar: Kazalar veya yaralanmalar sonrası oluşan deformitelerin düzeltilmesi, estetik görünümü iyileştirirken kişinin fiziksel ve duygusal iyilik haline de katkı sağlar.
- Doğumsal Anomalilerin Düzeltilmesi: Dudak-damak yarıkları gibi doğumsal şekil bozuklukları, estetik ve işlevsel olarak düzeltilerek bireyin görünümünü iyileştirir ve günlük yaşamında rahatlık sağlar.
2. Estetik Cerrah ile Hasta Arasındaki Hukuki İlişki
Özel sağlık kurumlarında doktorlar tarafından gerçekleştirilen tedavi amaçlı tıbbi müdahaleler, genel itibarıyla vekâlet sözleşmesi kapsamında değerlendirilir. Tedavi amaçlı müdahalelerde ortaya çıkan hukuki uyuşmazlıklarda, vekâlet sözleşmesi hükümleri uygulanır. Vekâlet sözleşmesi, doktorun hastasına karşı özenli ve dikkatli bir şekilde görev yapmasını, tedavi sürecini titizlikle yürütmesini zorunlu kılar. Bu sözleşmede amaç, belirli bir sonucun garanti edilmesi değil, işlemin gereken özenle yerine getirilmesidir.
Estetik amaçlı tıbbi müdahalelerde ise asıl hedef, tedavi değil, hastanın estetik beklentilerinin karşılanmasıdır. Bu tür işlemlerde, estetik cerrah, hastanın belirttiği istek ve beklentilere uygun bir sonuç elde etmeyi taahhüt eder. Dolayısıyla estetik amaçlı yapılan müdahaleler, hukuki açıdan eser sözleşmesi niteliği taşır. Eser sözleşmesinde esas olan, taahhüt edilen sonucun elde edilmesidir. Beklenen sonucun gerçekleşmemesi veya beklentilerin karşılanmaması durumunda hasta, doktor veya sağlık kuruluşuna karşı sorumluluk talebinde bulunabilir.
3. Estetik Cerrahın Sözleşmeden Kaynaklanan Yükümlülükleri Nelerdir?
Estetik cerrah, hastasının isteklerini karşılayacak sonuçları elde etmek için bazı önemli sorumlulukları yerine getirmekle yükümlüdür. Bu yükümlülükler, hastanın güvenliği ve memnuniyeti açısından büyük önem taşır:
- Doğru Tanı Koyma: Cerrah, hastanın sağlık durumu ve istekleri doğrultusunda doğru teşhisi koymak zorundadır.
- En Uygun Tedavi Yöntemini Seçme: Cerrah, hastanın sağlığını riske atmadan, en güvenli ve etkili tedavi yöntemini seçmelidir.
- Hastayı Bilgilendirme ve Onayını Alma: İşlem öncesinde cerrah, yapılacak işlemin nasıl yapılacağını, olası sonuçları ve riskleri hastaya ayrıntılı şekilde anlatmalı ve onayını almalıdır.
- Onay Dışında İşlem Yapmama: Cerrah, hastanın önceden verdiği onayın dışına çıkmamalıdır; yalnızca hasta tarafından onaylanan işlemleri gerçekleştirmelidir.
- Sonuç Sağlama Taahhüdü: Estetik cerrah, hastanın talep ettiği sonuca ulaşmayı taahhüt eder. Beklenen sonuca ulaşılamazsa hasta hukuki haklarını arayabilir.
- İşlemi Bizzat Yapma: Cerrahın deneyimi ve uzmanlığı önemlidir; başka bir anlaşma yoksa cerrah işlemi kendisi yapmakla yükümlüdür.
- Özenli ve Sadık Olma: Cerrah, tüm süreç boyunca hastanın çıkarlarını gözetmeli, özenli ve sadık bir şekilde hareket etmelidir.
- Gereksiz Risklerden Kaçınma: Cerrah, hastanın sağlığını riske atmamak için gerekli önlemleri almalı, gereksiz risklere girmemelidir.
- Gizlilik ve Mahremiyete Saygı: Estetik işlemler, hastanın özel hayatını ilgilendirir. Cerrah, hastanın bilgilerini gizli tutmalı ve izinsiz kimseyle paylaşmamalıdır.
4. Estetik Operasyonlarda Sözleşmeden Kaynaklanan Sorumluluk
Estetik operasyonlarda cerrah ile hasta arasındaki ilişki, karşılıklı onay ile kurulan bir sözleşmeye dayanır. Bu nedenle, yükümlülüklerin ihlali durumunda doğacak sorumluluk, sözleşmeye aykırılık hükümleri çerçevesinde değerlendirilir.
4.1. Sözleşmeden Doğan Sorumluluk
Sözleşmeye dayalı ilişkilerde her iki tarafın da hak ve yükümlülüklerine uygun hareket etmesi gerekir. Sözleşmeye aykırı bir durumun sorumluluğa yol açabilmesi için şu koşulların bir arada bulunması gereklidir:
- Sözleşmeye Aykırı Davranış: Cerrah veya hasta, sözleşmede belirtilen yükümlülüklere aykırı bir işlem yapmalıdır.
- Kusur: Aykırı davranış, ihmal veya dikkatsizlik sonucu ortaya çıkmış olmalıdır.
- Zarar: Aykırı davranış nedeniyle hasta zarar görmüş olmalıdır.
- İlliyet Bağı: Kusurlu fiil ile ortaya çıkan zarar arasında doğrudan bir bağlantı bulunmalıdır.
Bu koşulların varlığı halinde cerrah veya hasta, sözleşmeye aykırılıktan doğan sorumluluğa tabidir.
4.2. Estetik Amaçlı Sözleşmelerin Hukuki Niteliği ve Riskler
Estetik amaçlı operasyonları konu alan sözleşmeler, genellikle “eser sözleşmesi” niteliğindedir. Bu tür bir sözleşmede cerrah, hastanın talepleri doğrultusunda belirli bir estetik sonuca ulaşmayı taahhüt ederken, hasta da bu hizmet karşılığında ücret ödeme yükümlülüğünü üstlenir.
Estetik operasyonlarda bazen beklenen sonuca ulaşılamaz veya operasyon sırasında bazı sorunlar ortaya çıkabilir. Bu sorunlar genellikle iki ana nedene dayanır:
- Hekimin Kusuru: Hatalı tanı koyma, yanlış uygulama, hastanın rızası dışında hareket etme, tıbbi standartlara aykırı işlem yapma veya düşük kaliteli malzeme kullanma gibi durumlar hekimin kusuru olarak kabul edilir ve “tıbbi malpraktis” olarak nitelendirilir. Böyle durumlarda hekimin hukuki, hatta cezai sorumluluğu doğabilir.
- Hastanın Kişisel Özellikleri: Hastanın bünyesi bazı estetik işlemleri farklı tepkilerle karşılayabilir. Örneğin, ciltte renk değişimleri, kalıcı izler veya enfeksiyon riski gibi durumlar hastanın bünyesel özelliklerinden kaynaklanan komplikasyonlardır. Bu nedenle hekimin sorumluluğunda değildir.
4.3. Komplikasyonlar ve Hukuki Sorumluluk
Komplikasyonlar, öngörülemeyen veya önlenmesi mümkün olmayan riskler olarak değerlendirilir. Hekim, gerekli özeni göstermiş ve hasta bu riskler konusunda bilgilendirilmişse, ortaya çıkan komplikasyonlardan dolayı hekimin sorumluluğu doğmaz. Ancak, hastanın işlem öncesinde olası riskler hakkında açıkça bilgilendirilmesi ve rızasının alınması gereklidir. Yeterli bilgilendirme yapılmadan yapılan işlemler, hukuka aykırı sayılabilir ve hekimin hukuki, hatta cezai sorumluluğu doğabilir.
5. Estetik Operasyonlarda Haksız Fiilden Kaynaklanan Sorumluluk
Estetik operasyonlarda hekimin hukuki sorumluluğuna giderken taraflar arasındaki sözleşmeye dayanılabileceği gibi Türk Borçlar Kanunu m.49 uyarınca haksız fiil hükümlerine de dayanılabilir. Buna göre, haksız fiilden doğan sorumluluk hükümlerine gidebilmek için:
- Hukuka aykırı bir fiilin gerçekleşmesi,
- Bu fiilin bir kusura dayanması,
- Fiil sonucunda bir zararın ortaya çıkması
- Kusurlu fiil ile zarar arasında uygun illiyet bağının bulunması
şartlarının hepsinin birlikte bulunması gerekmektedir. Bu şartların sağlanması halinde, doktorun hukuka aykırı ve kusurlu davranışları sonucunda zarar gören hasta, doktorun haksız fiilden kaynaklanan hukuki sorumluluğuna başvurabilir. Böyle bir durumda zarar gören hasta, belirli şartları sağladığında malpraktis nedeniyle maddi ve manevi tazminat davası açma hakkına sahiptir.
Ek olarak, doktorun haksız fiil teşkil eden hukuka aykırı davranışları dolayısıyla ölüm veya bedensel zarar meydana gelmişse, bu durum Türk Ceza Kanunu çerçevesinde taksirli veya ihmali suç olarak değerlendirilebilir. Bu da doktorun cezai sorumluluğuna yol açabilir.
Önemli bir nokta olarak, bir estetik müdahale kişinin vücut bütünlüğüne bir müdahale anlamı taşısa da, hastanın rızası ve yasal uygunluk çerçevesinde yapıldığında hukuka aykırılık ortadan kalkar. Bu durumda, hekim haksız fiilden doğan bir sorumluluk taşımaz.
6. Estetik Operasyonlarda Vekâletsiz İş Görmeden Kaynaklanan Sorumluluk
Estetik operasyonlar sırasında, hastanın sağlığı veya üstün yararı açısından önem arz eden bir durum oluşabilmektedir. Böyle durumlarda özellikle durumun acil olması veya hastanın bilincinin kapalı olması gibi sebeplerle hastanın rızasını almak mümkün olmayabilir. Bu ihtimalde gerçekleştirilecek müdahale taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin dışına çıkmaktadır.
Estetik cerrahın, ilgilinin rızası olmaksızın onun üstün yararını gözeterek hareket etmesi hâlinde vekaletsiz iş görme hükümleri devreye girecektir. Hastanın üstün yararı gözetilmek şartıyla gerçekleştirilen işlemler TMK m.24/2 uyarınca hukuka uygun sayılacaktır. Dolayısıyla ortada hukuka aykırı bir fiil bulunmadığından hekimin haksız fiil sorumluluğu da doğmayacaktır.
7. Estetik Operasyonlarda Tıbbi Uygulama Hataları
Estetik operasyonlara dair teşhis, müdahale ve tedavi süreçlerinde görev alan sağlık mensuplarının mesleki gereklilikleri yerine getirmemesi, tıbbi standartlara uymaması, gerekli bilgi ve beceriye sahip olmaması veya tecrübesiz, özensiz, dikkatsiz davranışlarla kusurlu hareket etmesi gibi sebepler neticesinde tıbbi uygulama hataları oluşabilmektedir. Bu gibi hatalar tıbbi malpraktis olarak adlandırılmaktadır. Örneğin:
- Müdahalenin yetkisiz kişiler tarafından gerçekleştirilmesi veya müdahale sırasında uzmanlık yetki sınırının aşılması
- İlgilinin müdahalenin yöntemi, kapsamı ve olası risk ve sonuçları hakkında yeterince bilgilendirilmemesi
- Müdahale sırasında ilgilinin rıza sınırının aşılması (Vekaletsiz iş görme hükümleri saklıdır.)
- Teşhis sırasında ilgiliye yanlış tanı konulması
- Yanlış veya daha zahmetli bir tedavi yöntemi uygulanması
- Operasyon öncesinde, sırasında ve sonrasında gerekli özenin gösterilmemesi
Tıbbi malpraktis halinde sağlık görevlilerinin hukuki sorumluluğu doğacağından sağlık mensubunun hatalı uygulamalarından doğan zararların tazmin edilmesi talep edilebilecektir.
Ayrıca tıbbi malpraktis halinde, kanuni şartlar oluştuğu takdirde sağlık mensubunun cezai sorumluluğu da bulunmaktadır.
8. Sorumluluğu Etkileyen veya Ortadan Kaldıran Nedenler
Tıbbi uygulamalardan doğan zararlarda hekimin hukuki sorumluluğu, genellikle kusur sorumluluğuna dayanır. Bu nedenle, hatalı işlem nedeniyle hekime yöneltilecek tazminat talepleri, zararın hekimin kusurundan kaynaklanması durumunda gündeme gelir. Hekimin sorumluluğu bazı durumlarda hafifletilebilir veya tamamen ortadan kalkabilir. Bu hallerde, hastaya ödenecek tazminatın miktarı da indirilebilir. Eğer zarar hekimin kusurundan kaynaklanmıyorsa, hekimin sorumluluğu doğmaz ve tazminat talep edilemez.
Sorumluluğu Ortadan Kaldıran Haller
Hekimin sorumluluğu, hukuka veya sözleşmeye aykırı kusurlu bir fiilin zarara neden olmasına dayanır. Bu bağlamda, kusurlu fiil ile ortaya çıkan zarar arasında uygun illiyet bağı (makul bir sebep-sonuç ilişkisi) bulunmalıdır. Aşağıda belirtilen durumlarda, uygun illiyet bağının kesilmesi veya bulunmaması nedeniyle hekimin sorumluluğu ortadan kalkabilir veya oluşmayabilir.
- Mücbir Sebep: Önceden öngörülemeyen veya öngörülse dahi önlenemeyen olağanüstü durumlar mücbir sebep olarak kabul edilir. Eğer hukuka veya sözleşmeye aykırılık bir mücbir sebebe dayanıyorsa, hekimin fiili ile zarar arasında uygun illiyet bağı bulunmaz. Bu durumda gerekli önlemler alınmış olsa bile mücbir sebepten kaynaklanan zararlardan dolayı hekimin hukuki sorumluluğuna gidilemez.
- Zarar Görenin Kusuru: Eğer zarar gören kişinin asli kusuru, zarara kendi başına sebep olabilecek nitelikteyse ve hekimin kusurunu geri planda bırakıyorsa, uygun illiyet bağı kesilir ve hekimin hukuki sorumluluğu ortadan kalkar.
- Üçüncü Kişinin Kusuru: Zarar gören ve sağlık görevlisi dışındaki üçüncü bir kişinin asli kusuru, zarara kendi başına sebep olabilecek nitelikteyse ve hekimin kusurunu geri planda bırakıyorsa, uygun illiyet bağı kesilir ve hekimin hukuki sorumluluğu ortadan kalkar.
- Hukuken İzin Verilen Risk: Eğer hekim, müdahale öncesinde hastayı olası komplikasyonlar ve riskler hakkında yeterince bilgilendirmiş ve hastanın aydınlatılmış açık rızasını alarak özen yükümlülüğüne ve tıbbi gerekliliklere uygun hareket etmişse, komplikasyonlar hukuken izin verilen riskler kapsamında değerlendirilir. Bu durumda, hekimin müdahalesi ile ortaya çıkan zarar arasında uygun illiyet bağı kesilir ve hekimin hukuki sorumluluğuna gidilemez.
Sorumluluğu Hafifleten Haller
Hekimin hukuki sorumluluğu, oluşan zararda kusurlu olmasına bağlıdır. Ancak, bazı durumlarda bu hukuki sorumluluk hafifleyebilir ve bu nedenle tazminat miktarında indirime gidilebilir. Örneğin:
- Birlikte Kusur (Müterafik Kusur): Zarar görenin kusuru, sağlık görevlisinin kusuru ile birleşerek zararın oluşmasına veya artmasına neden olmuşsa, bu ek kusur nedeniyle hekimin hukuki sorumluluğu hafifler ve tazminat miktarında indirime gidilir.
Sorumsuzluk Anlaşmaları
Tıbbi uygulamaların, alanında uzman ve kanunen yetkili sağlık profesyonelleri tarafından gerçekleştirilmesi gerekir. Aksi halde tıbbi uygulama hukuka aykırı sayılır.
Türk Borçlar Kanunu m.115/3’e göre, uzmanlık gerektiren bir hizmet, yalnızca kanun veya yetkili makamlarca izin verilerek yapılabiliyorsa, borçlunun hafif kusurundan sorumlu olmayacağına dair önceden yapılan anlaşmalar kesin olarak hükümsüzdür. Bu nedenle doktor ile yapılacak sorumsuzluk anlaşmaları geçersizdir.
9. Sorumluluğun Tespiti
Estetik cerrahın operasyon öncesinde, sırasında ve sonrasında yükümlülüklerini yerine getirirken mesleki gerekliliklere, hukuka ve sözleşmeye uygun hareket etmesi gerekmektedir. Cerrahın yükümlülüklerine aykırı fiilleri dolayısıyla zarar gördüğünü iddia eden ilgililerin bu zararların tazmini için hukuki yola başvurması mümkündür. Bu zarar maddi veya manevi zarar olarak ortaya çıkabilir. Dolayısıyla estetik cerrahın hukuki sorumluluğuna dayanılarak maddi veya manevi tazminat talep edilebilmektedir.
Bu kapsamda cerrahın hukuki sorumluluğuna gidebilmek için öncelikle şartların oluştuğu ispatlanmalıdır. Cerrahın hukuken zarardan sorumlu olduğunun ispatlanması halinde zarar gören ilgili lehine sonuç doğacağından HMK m.190 uyarınca ispat külfeti tazminat talebinde bulunan ilgilidedir. Buna göre zarar gördüğünü iddia eden kişi, maddi veya manevi zararını ve bu zararın estetik cerrahın yükümlülüklerine aykırı fiillerinden kaynaklandığını ispat etmelidir.
İspat aşamasında; taraflar arasındaki sözleşmenin niteliği ve şartları, yazılı belgeler, tıbbi raporlar, uzman görüşleri, bilirkişi incelemeleri ve tanıklar gibi çeşitli ispat vasıtaları büyük önem arz etmektedir.
Ayrıca belirtmek gerekir ki Yargıtay uygulamalarına ve doktrindeki genel kabule göre hastanın aydınlatıldığı ve açık rızasının alındığı hususundaki ispat yükü hekimin üzerindedir.
Nitekim Türk Medeni Kanunu m.24/2’ye göre:
“Kişilik hakkı zedelenen kimsenin rızası, daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar ya da kanunun verdiği yetkinin kullanılması sebeplerinden biriyle haklı kılınmadıkça, kişilik haklarına yapılan her saldırı hukuka aykırıdır.”
İlgilinin rızası olmadıkça vücut bütünlüğüne karşı bir müdahalede bulunulması kişilik haklarına saldırı teşkil edecek ve hukuka aykırı olacaktır. TMK m.24/2 ve HKM.190’ın birlikte yorumlanması ile hastanın aydınlatılmış açık rızasının alınması bakımından ispat yükünün estetik cerrahta olduğu kabul edilmektedir.
10. Estetik Tıbbi Müdahaleden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle Açılabilecek Davalar
Estetik müdahalelerdeki hatalı işlemler tıbbi malpraktis başlığı altına girmektedir. Tıbbi malpraktis halinde; şartların oluşmasına göre hekimin hukuki, cezai ve idari yönden sorumluluğu gündeme gelmektedir.
Tıbbi malpraktis nedeniyle tazminat davalarında hastalığın teşhisi, tedavisi ve hastanın bakımı aşamalarında tıbbi standartlara aykırı yapılan her türlü uygulama dikkate alınmaktadır. Bu kapsamda estetik cerrahın hukuki sorumluluğuna istinaden maddi ve manevi zararların tazmini talebiyle dava yoluna gidilebilir. Maddi tazminat davası ile manevi tazminat davası ayrı ayrı açılabileceği gibi birlikte de açılabilirler.
10.1. Maddi Tazminat Davası
Tıbbi malpraktis dolayısıyla ikame edilen davalarda zararın ispat edilmesi davacıya, bir diğer deyişle hastaya düşmektedir. Zararın miktar itibarıyla kesin olarak tayin edilmesi mümkün olmadığı takdirde hâkim takdir yetkisini kullanarak bir tespitte bulunacaktır.
Maddi tazminat davası ile zarar gören:
- Tedavi giderleri
- Kazanç kaybı
- Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar
- Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar
dolayısıyla yaşadığı zararların tazminini talep edebilir.
Ayrıca tıbbi malpraktis dolayısıyla ilgilinin vefat etmesi halinde, ölen hastanın zarar gören yakınları:
- Cenaze giderleri
- Ölüm hemen gerçekleşmemişse tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar
- Ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar
dolayısıyla yaşadığı zararların tazminini talep edebilir.
10.2. Manevi Tazminat Davası
Manevi tazminat davalarının amacı, zarar gören kişinin yaşadığı manevi sıkıntıyı bir ölçüde telafi etmektir. Ancak bu tazminat miktarı, kişinin zenginleşmesine yol açacak kadar yüksek olamaz; sadece yaşadığı manevi zararla orantılı olmalıdır. Hatalı bir estetik cerrahi müdahale sonucunda meydana gelen aşağıdaki durumlar için manevi tazminat talep edilebilir:
- Bedensel bütünlüğün zedelenmesi halinde; zarar görenin yaşadığı acı, elem ve ızdırap
- Ağır bedensel zarar ve ölüm halinde; zarar görenin veya ölenin yakınlarının yaşadığı acı, elem ve ızdırap
Buna göre hakim şartları değerlendirecek ve zenginleşmeye sebep olmayacak uygun bir miktar üzerinden ödenmesi gereken manevi tazminata hükmedecektir.
11. Estetik Tıbbi Müdahale Hatalarından Kaynaklı Tazminat Davaları
Estetik tıbbi müdahalelerde yaşanan malpraktis vakalarında, tazminat talebiyle hukuki yola başvurmak isteyen kişilerin usul kurallarına uygun hareket etmesi oldukça önemlidir. Nitekim hukuki süreçte usuli gerekliliklere riayet edilmemesi, hak kayıplarına yol açarak yaşanan mağduriyeti artırabilmektedir.
11.1. Davanın Tarafları
Tıbbi malpraktisten kaynaklanan tazminat davaları, davanın niteliğine göre; zarar gören kişi, zarar görenin kanuni temsilcisi veya yakınları tarafından estetik müdahalede hatalı işlemlerde bulunan sağlık görevlisi veya sağlık kuruluşu aleyhine açılabilmektedir.
11.2. Estetik Tıbbi Müdahale Hatasının İspatı
Tıbbi malpraktis davalarında hatalı müdahalenin ispatı, davanın sonucunu belirleyen en önemli unsurlardan biridir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190. maddesi uyarınca, ispat yükü tazminat talep eden kişiye aittir. Yani, zarar gören kişi, doktorun hatalı bir müdahalede bulunduğunu kanıtlamak zorundadır.
Her ne kadar ispat yükü davacıya ait olsa da, bu durumun bir istisnası bulunmaktadır. Yargıtay’ın yerleşik kararları ve doktrinin hâkim görüşüne göre, hastanın rızasının alındığını ispat yükümlülüğü doktordadır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190. ve Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, doktorun hastayı aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirdiğini ispatlaması gerektiği ortaya çıkmaktadır.
11.3. Estetik Tıbbi Müdahalelerde Zamanaşımı Süreleri
Güzelleştirme amacı taşıyan estetik müdahalelerde, hatalı uygulamalar dolayısıyla açılacak tazminat davaları Türk Borçlar Kanunu m.147 b.6 uyarınca beş yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Eğer estetik cerrahın hatası ağır kusurundan kaynaklanmakta ise zamanaşımı süresi Türk Borçlar Kanunu m.478 ile hüküm altına alındığı üzere yirmi yıl olacaktır.
11.4. Yetkili ve Görevli Mahkeme
Görevli Mahkeme:
Estetik tıbbi müdahalelerde, doktor ile hasta arasındaki sözleşme eser sözleşmesi olarak kabul edilmektedir. Bu tür uyuşmazlıkların çözümünde görevli mahkeme tüketici mahkemesidir.
Yetkili Mahkeme:
Estetik müdahaleden doğan uyuşmazlıklarda yetkili mahkeme, estetik operasyonun yapıldığı yer mahkemesidir.
Tıbbi uygulama hataları nedeniyle açılabilecek davalar ile ilgili olarak;
- Doktor Hatası (Malpraktis) Nedeniyle Tazminat Davası
- Doktor Hatası (Malpraktis) Nedeniyle Ceza Davası
- Özel Hastanelerde Yapılan Tıbbi Müdahale Hatalarında Tazminat Sorumluluğu
- Devlet Hastanelerinde Yapılan Tıbbi Müdahale Hatalarında Tazminat Sorumluluğu
- Üniversite Hastanelerinde Yapılan Tıbbi Müdahale Hatalarında Tazminat Sorumluluğu
başlıklı yazılarımızı inceleyebilirsiniz.
Bu yazı yalnızca bilgilendirme amaçlı yayımlanmış olup, tüm hakları Kulaçoğlu Hukuk Bürosu’na aittir. Hak kaybına uğranılmaması açısından, herhangi bir işlem yapılmadan önce “Sağlık Hukuku” alanında hizmet veren avukatlardan hukuki destek alınmasını tavsiye ederiz.