İdarenin her türlü eylem veya işleminden kaynaklı ortaya çıkabilecek zararlar İdare Hukuku tarafından güvence altına alınmış olup ilgili işlem veya eylem dolayısıyla menfaati veya kişisel hakları zarar gören şahısların dava hakları mevcuttur. Zira Anayasamızın 125. maddesi gereği, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır. Vatandaşın mülkiyetindeki mal veya paranın hukuka aykırı bir şekilde idareye geçmesi halinde, idareye karşı geri alma talepli “istirdat” davası açılabilmesi mümkündür.
- İdare Hukukunda İdareye Karşı Açılabilecek Dava Türleri Nedir?
- İdareye Karşı Açılacak İstirdat Davası Nedir?
- İdareye Karşı İstirdat Davası Açılabilmesinin Şartları Nelerdir?
- İstirdat Davasında Görevli Mahkeme
- İstirdat Davasında Yetkili Mahkeme
- İstirdat Davasında Dava Açma Süresi
- İstirdat Davası Açmadan Önce İdareye İptal Talebinde Bulunma Zorunluluğu
- Sıkça Sorulan Sorular
1. İdare Hukukunda İdareye Karşı Açılabilecek Dava Türleri Nedir?
İdare hukukunda idareye karşı açılabilecek davalar sınırlı sayıda olup iki türlüdür:
İptal Davası
İdari işlemlerin yetki, şekil, sebep, konu, maksat unsurlarından biri yönüyle hukuka aykırı olduklarından bahisle ve ilgili işlemin ortadan kaldırılması amacına binaen açılacak davalardır. Anılan dava, menfaati ihlal edilenler tarafından açılabilmektedir. İptal davaları hakkında detaylı bilgi için “İdari İşlemlerin İptali Davası” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
Tam Yargı Davası
İdarenin eylem veya işlemleri sonucu ortaya çıkan zararın tazmini amacına binaen açılan davalardır. Bu dava, ilgili işlem veya eylem dolayısıyla kişisel hakları ihlal olanlar tarafından açılabilmektedir. Tam yargı davasının türleri; tazminat davaları, istirdat davaları, vergi davaları ve idari sözleşmelerden doğan davalardır. Tam yargı davaları hakkında detaylı bilgi için “İdari İşlemin İptali Davası Sonrasında Açılacak Tazminat (Tam Yargı) Davası” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
2. İdareye Karşı Açılacak İstirdat Davası
İdareye karşı açılacak istirdat davası, esasen bir tam yargı davasıdır. İstirdat davaları,haklı bir nedene dayanmaksızın, idari işlem veya eylem sonucu idarenin mülkiyetine geçmiş mal veya paranın gerçek hak sahibine geri dönmesi talebiyle açılan davalardır.
Örneğin, borçlusu olmadığı bir idari para cezasını ödemek durumunda kalan kişi, ödenen paranın kendisine iadesi için istirdat davası açabilecektir. Yine vergi hatası nedeniyle fazladan ödenen bir verginin iadesi için açılan dava da istirdat davası olacaktır.
Danıştay 10. Dairesi’nin 11.12.2009 tarih, 2007/5446 Esas ve 2009/10321 Karar sayılı ilamına göre:
“İdari yargıda istirdat davası şeklinde bir dava türü olmamakla birlikte, kişilerden herhangi bir kamu alacağının istenilmesine ilişkin idari işlemin iptali istemiyle dava açılmamış olsa dahi, söz konusu kamu alacağının idareye ödenmesinden sonra, ödeme tarihinden itibaren altmış gün içinde haksız yere ödendiği ileri sürülen miktarın iadesi istemiyle idareye başvurulabileceği ve istemin reddi üzerine, haksız yere ödendiği ileri sürülen miktarın iadesine karar verilmesi istemiyle dava açılabileceği tartışmasızdır. Bu istemle açılan davaların ise tam yargı davası niteliğinde olduğunun kabulü gerekmektedir.”
3. İdareye Karşı İstirdat Davası Açılabilmesinin Şartları
İstirdat davasında ve genel itibariyle tam yargı davalarında dava açabilmenin ön koşulu kişisel hak ihlalinin mevcut olmasıdır. İstirdat davasında kişisel hak ihlali, yasal dayanağı olmaksızın idarenin mülkiyetine mal veya para geçirmesi dolayısıyla şahısların mülkiyet hakkı ihlal edilerek gerçekleşmektedir. Kişisel hakların, doğrudan ihlal edilmiş olması ve bu kişisel hak ihlalinin idarenin eylem veya işleminden kaynaklanması gerekmektedir. Dolayısıyla öncelikle ortada bir idari işlem veya eylem olmalıdır.
Ancak; bir eylemden kaynaklanan hak ihlali söz konusu ise genelde tam yargı davası ve bu yazımız özelinde bahsedilen istirdat davası açılmadan önce idareye başvurmak zorunludur. Zira, idarenin eylemi dolayısıyla hakkı ihlal edilen ilgili, öncelikle, bu eylemi yazılı bildirimle veya başka suretle öğrendiği tarihten itibaren 1 yıl içinde ilgili idareye başvurmalıdır. İdareye başvuru hakkı, her halükarda eylem tarihinden itibaren 5 yılla sınırlı olup bu tarihten sonra hak kaybına uğranılmış olsa da idareden talep edilmesi mümkün değildir.
Bu başvuruda, idari eylem nedeniyle hakkı ihlal edilen ilgili, haklarının yerine getirilmesini istemelidir.
4. İstirdat Davasında Görevli Mahkeme
İstirdat davasına konu işlem veya eylem, Danıştay Kanunun 24. madde hükmünde sayılan türdense; Dava, ilk derece mahkemesi sıfatıyla Danıştay’da görülür. Bunun dışında genel görevli mahkeme İdare Mahkemeleridir.
Bu yönde Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun haksız olarak tahakkuk ettirilen idari para cezasının istirdadına ilişkin 23.6.2010 tarih, E.2010/9-314ve K.2010/342 sayılı ilamında idari yargı görevli bulunmuştur. Ancak örneğin Türkiye İş Kurumu tarafından verilen idari para cezaları, Türkiye İş Kurumu Kanunu gereği genel esaslara göre tahsil edilecektir. Bu nedenle, Türk İş Kurumu’na ödenen idari para cezasının geri alınması istemiyle açılacak istirdat davalarında genel mahkemeler görevli olup, bu dava Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmalıdır.
Yine; kayıp kaçak bedeline ilişkin Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na karşı, haksız şekilde kayıp-kaçak bedeli tahsil edildiği iddiasıyla açılan istirdat davası da Asliye Hukuk Mahkemesinde görülecektir.
5. İstirdat Davasında Yetkili Mahkeme
İstirdat davasında yetkili mahkeme, İYUK madde 36 hükmüne göre belirlenecektir. Bu doğrultuda, idari sözleşmelerden doğanlar dışında kalan tam yargı davalarında yetkili mahkeme sırasıyla şunlardır:
- Zararı doğuran idari uyuşmazlığı çözümlemeye yetkili idare mahkemesi,
- Şayet zarar bayındırlık-ulaştırma gibi bir hizmetten veya idarenin herhangi bir eyleminden doğmuşsa hizmetin görüldüğü/eylemin yapıldığı yer idare mahkemesi,
- Diğer hallerde davacının ikametgâhı yer mahkemesi yetkilidir.
6. İstirdat Davasında Dava Açma Süresi
İdare hukukunda genel dava açma süresi; Danıştay ve İdare Mahkemelerinde 60 gün, Vergi Mahkemelerinde ise 30 gündür. Bu süre, idari uyuşmazlıklarda yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden başlar.
İdari işlemden kaynaklanan istirdat davalarında, dava açmadan önce idareye başvuru zorunluluğu yoktur. Bu davalarda idareye başvuru kişilerin tercihine bırakılmıştır.
İdari eylemden kaynaklanan istirdat davalarında ise dava açmadan önce idareye başvuru zorunludur. Başvurunun kısmen veya tamamen reddedilmesi durumunda, ret kararının tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında 30 gün içinde cevap verilmezse bu sürenin bitiminden itibaren genel dava açma süresi içinde dava açılabilecektir.
7. İstirdat Davası Açmadan Önce İdareye İptal Talebinde Bulunma Zorunluluğu
İstirdat davası açmak için, öncesinde istirdat istemine konu idari işlemin iptalini talep etmeye gerek yoktur.
Zararın kaynağı olan idari işlemin iptali istemiyle dava açılmamış olsa dahi, söz konusu bedelin idareye ödenmesinden sonra hak sahibinin idareye itiraz ve dava hakkı vardır. Yani, istirdat talebine konu bedelin ödeme tarihinden itibaren altmış gün içinde, haksız yere ödendiği ileri sürülen miktarın iadesi istemiyle idareye başvurulabilir. Bu istemin reddine karar verilirse, haksız yere ödendiği ileri sürülen miktarın iadesine karar verilmesi istemiyle tam yargı davası açılabilir. Bu davalarda, kamu alacağının istenilmesine ilişkin idari işlem dava konusu edilmemiş olsa dahi, idare mahkemesince, bu işlemin hukuka aykırılığı irdelenebilecek ve hukuka uygunluk denetimi yapılabilecektir.
8. Sıkça Sorulan Sorular
Türk Hukuku, tarafların mahkemelerde kendilerini bizzat savunmalarına ve temsil etmesine imkan tanımakta olup, tarafların mahkemelerde temsil edilmek için avukat tutması, bazı istisnalar dışında zorunlu değildir. Bu kapsamda İdare Mahkemelerinde de idare hukuku avukatı tutma zorunluluğu bulunmamaktadır.
Ancak İdare Hukuku mevzuatının karmaşık yapısı, İdari Yargılama Usul Kanununda yer alan sürelerin kesin ve kısa oluşu gibi nedenlerle, dava sürecinin hukukçu olmayan kişiler tarafından yürütülmesi halinde, gerek şekil, gerekse de esas açısından telafisi mümkün olmayan hatalı işlemler yapılabilir. Son derece ayrıntılı düzenlemeler içeren idari yargı sürecinde hak kaybına uğranılmaması için, herhangi bir işlem yapılmadan önce “İdare Hukuku” alanında hizmet veren avukatlardan hukuki destek alınmasını tavsiye ederiz.
Haklı bir neden olmaksızın idarenin malvarlığına geçmiş olan taşınır, taşınmaz malın ya da paranın geri alınması için açılan davalardır.
Evet. İdare Hukukunda görülen tam yargı davasının belli başlı çeşitleri mevcuttur. Bunlar; tazminat davaları, vergi davaları, idari sözleşmeden doğan davalar ve işbu yazımızın konusunu oluşturan istirdat davalarıdır.
İdarenin eylem ve işlemlerinden dolayı kişisel hakkı doğrudan ihlal edilmiş olan kişiler bu davayı açabilirler.
İdari uyuşmazlıkta yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden itibaren Danıştay ve İdare Mahkemelerinde 60 gün, Vergi Mahkemelerinde ise 30 gün içinde açılması gerekmektedir.
İdari işlemden kaynaklanan istirdat davalarında, dava açmadan önce idareye başvuru zorunluluğu bulunmamaktadır. Ancak, idari eylemden kaynaklanan istirdat davası söz konusu ise, dava açmadan önce idareye başvuru yapılması gerekmektedir.
Bu yazı yalnızca bilgilendirme amaçlı yayımlanmış olup, tüm hakları Kulaçoğlu Hukuk Bürosu’na aittir. İdare Hukuku mevzuatı ve özellikle de İdari Yargılama Usul Kanunu, diğer hukuk alanlarına nazaran daha ayrıntılı sayılabilecek kurallar içermekte olup, hak kaybına uğranılmaması açısından, herhangi bir işlem yapılmadan önce “İdare Hukuku” alanında hizmet veren avukatlardan hukuki destek alınmasını tavsiye ederiz.