Küreselleşmeyle beraber üretilen bir moda ürününün, üretilmesinden çok kısa süre sonra dünyanın her yerinde görüntülenmesi mümkün hale gelmiştir. Orijinal tasarımların ve moda ürünlerinin eser sahibi olmayan kişilerce izinsiz şekilde kopyalanması ve taklit edilmesi eser sahibinin ve üreticilerin adeta kabusu haline gelmiştir. Bu durumdan kaçınabilmenin başlıca yolu, üretilen moda ürünün derhal hukuki koruma altına alınmasıdır. Moda ürünleri, genelde 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) kapsamında korunmakla beraber 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) kapsamında değerlendirilmeleri de mümkün olabilmektedir.
Yazı İçeriği
1. Moda Tasarımının Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu Kapsamında Korunması
2. Moda Tasarımının Sınai Mülkiyet Kanunu Kapsamında Korunması
3. Moda Tasarımlarının Marka ve Tasarım Tesciline Konu Edilebilme Koşulları
4. Moda Hukuku’ndaki Hak İhlallerinde Uygulanacak Yaptırımlar
Orijinal tasarım ve fikirlerin çok kısa süre içerisinde izinsiz olarak kopyalanması başta eser sahipleri ve üretici şirketler olmak üzere, o ürüne emek harcayan herkesi çok ciddi zararlara uğratabilmektedir.
1. Moda Tasarımının Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) Kapsamında Korunması
Bir moda tasarımcısının, estetik güzelliğe sahip tasarımı, bir anlamda fikir ve sanat eseri olarak kabul edileceğinden, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) uyarınca ve telif hakkı vasıtasıyla korunur. FSEK kapsamındaki eserlerin koruma altına alınması için tescil edilmiş olmaları zorunlu değildir. Zira, eserin meydana getirilmesiyle, eser sahibinin hakkı kendiliğinden doğmaktadır. Eserin kayıt veya tescil edilmesinin amacı, ispat kolaylığı sağlamasıdır. Koruma süresi eser sahibinin hayatı boyunca devam edeceği gibi, öldükten sonraki 70 yıl boyunca da devam etmektedir.
2. Moda Tasarımının Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) Kapsamında Korunması
Estetik güzelliğe sahip olmayan bir moda tasarımının, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) kapsamında düzenlenen marka, patent veya faydalı model gibi unsurlardan birine dahil edilmesi mümkün olabilmektedir. Bu gibi durumlarda, mevzuatta düzenlenen gerekli koşulların mevcudiyeti halinde bahse konu moda tasarımının, SMK uyarınca tescil ettirilmesi suretiyle koruma altına alınması söz konusu olabilir.
Moda hukuku alanında ise özel olarak marka ve tasarım korumalarına odaklanmak yerinde olacaktır. Bunların yanı sıra tipografilerin de tasarım tesciline konu edilmeleri mümkün olabilmektedir. Özellikle fast-fashion olarak adlandırdığımız markaların birçoğu tarafından, tipografiler de tasarım tesciline konu edilmekte ve bu sayede kendilerine daha geniş bir koruma alanı sağlanmaktadır.
Tescil başvurusu neticesinde, tescil belgesinin tarafa ulaşmasından itibaren, marka tescilinde yenileme sınırı olmaksızın 10 yıllık koruma sağlanmaktadır. Tasarım tescilinde koruma süresi, 25 yıla kadar uzatılabilme şartıyla 5 yıl boyunca devam etmektedir.
Aynı ürün üzerinde, herhangi bir sınırlama olmaksızın birden çok hakkın tescil ettirilmesi mümkündür. Ayrıca belirtmek gerekir ki, tescil sayesinde, hak sahibine adeta bir tekel yetkisi bahşedilmektedir.
3. Moda Tasarımlarının ve Ürünlerinin Marka ve Tasarım Tesciline Konu Edilebilme Koşulları
Bir sınai hakkı tescil ettirebilmek için belli başlı hususi şartları haiz olması gerekmektedir:
- Dünya çapında yenilik
- Ayırt edicilik.
Ancak ve ancak bu iki hususu taşıdığı sübut bulmuş bir tasarım ve markanın sahibine tekel hakkından yararlanma imkanı ve hakkı verilecektir. Bu noktada ise “tasarım” ve “marka” olgularının birbirinden doğru şekilde ayrıştırılabilmesi önemlidir. Buradaki en önemli ayrım; tasarımlarda ayırt edicilik kriterini belirleyecek olan kıstas “bilgilenmiş kullanıcı” iken; markalarda “ortalama tüketici” olmasıdır. Ayırt edilebilirliğin ölçümünde baz alınan kitledeki bu farklılık sayesinde, iltibasa sebebiyet verme ve ihlal teşkil etme hususlarında farklı değerlendirmeler yapılacaktır.
Keza aşağıdaki ilgili kısmı alıntılanarak emsaline yer verilen “Markalarda Benzerlik ve İltibas” konusundaki Yargıtay yerleşik içtihatlarındaki görüş de bu doğrultudadır:
“Tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini kapsıyorsa ya da işaret ile tescilli marka arasında bağlantı olduğu ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali olan herhangi bir işaretin kullanılması hallerinde markaya tecavüz söz konusu olmaktadır.
Halk tarafından karıştırılma ihtimali için doktrinde iki koşulun bir arada olması aranmaktadır. Bunlardan birincisi tescili istenen markanın, daha önce tescilli bulunan markanın aynısının veya benzerinin olması halidir. İkincisi ise, her iki markanın da aynı mal ve hizmetlerde kullanılmasıdır. Mahkemece davalı tarafın davanın başından beri ileri sürdüğü her iki markanın benzer olmadığı yönündeki savunmaları dikkate alınarak ve davaya konu emtianın niteliği itibariyle alıcı olan halk kitlesinin “ayırt etme, bağlantı kurma” durumu göz önünde tutulara, yapılacak değerlendirme sonucuna göre hukuki durumun tayini gerekmektedir.”
Dolayısıyla, markalarda benzerlik ve/veya iltibas olup olmadığına ilişkin değerlendirme yapılırken, ilgili markaların ortak ve farklı özellikler yan yana konmalı ve farklılıklardan ziyade ortak özellikler değerlendirilmelidir. Ortak özellikler ne kadar fazla ise ayırt edicilik o derecede azalmış olacaktır.
4. Moda Hukuku’ndaki Hak İhlallerinde Uygulanacak Yaptırımlar
Moda hukukundaki hukuki yaptırımlar, moda tasarımının FSEK mi (?) yoksa SMK kapsamında mı(?) korumadan faydalandığına göre değişmektedir. Moda tasarımının yararlandığı korumaya göre cezai yaptırımlar, ve sair hukuki korumalar birbirinden farklılık göstermektedir.
FSEK’ten faydalanılıyorsa özel hukuk bağlamında tecavüzün ref’i davası, tecavüzün men’i davası, tazminat davası ve temin edilen kârın devri davası gibi davaların açılması mümkündür. Bu davalara ilişkin detaylı bilgi için, “FSEK Kapsamında Eser Sahibi Tarafından Açılabilecek Davalar” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
Diğer taraftan, endüstriyel tasarım olarak tescil edilen tasarımın korunması, sona ermesi, devredilmesi, tasarım hakkının ihlali gibi durumlarda başvurulabilecek hukuki yollar için SMK m.55-81 hükümleri uygulanacaktır. Ayrıca marka hakkına tecavüz yahut tasarım hakkı ihlali gibi durumların hemen hepsinde, aynı zamanda rekabet yasağı da re’sen ihlal edilmiş olmaktadır. Dolayısıyla bu gibi durumlarda, haksız rekabete ilişkin mevzuat düzenlemeleri de uygulama alanı bulabilecektir.
Hakları ihlal edilen eser sahibinin, ihlale konu eylemin türü ve ağırlığına göre ihlalci kişi veya kişilere çeşitli ceza yaptırımları uygulanmasını sağlama hak ve imkanı da olabilmektedir. Örneğin, FSEK m.71 ve 72. maddelerinde bu konuya ilişkin suç çeşitleri düzenlenmiş olup, bu suçlara dair soruşturma ve kovuşturma yapılabilmesi, şikâyete bağlıdır. FSEK uyarınca, ihlalci kişilere uygulanabilecek cezai yaptırımlara dair detaylı bilgi için “Fikir ve Sanat Eserlerinde Hak İhlaline Karşı Açılabilecek Ceza Davaları” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.