Evlilik birliği, eşler arasında karşılıklı sevgi, saygı ve güven üzerine kuruludur. Ancak, bu temel unsurları zedeleyen onur kırıcı davranışlar, evlilik birliğinin devamını imkânsız hale getirebilir. Türk Medeni Kanunu’nun 162. maddesine göre, onur kırıcı davranış mutlak boşanma sebebidir. Bu nedenle, mağdur eş evlilik birliğinin sarsıldığını ayrıca kanıtlamak zorunda değildir. Bu tür davranışlar, evlilik birliğini derinden sarsıcı ve geri dönülemez bir etki yarattığı için evlilik birliğinin çekilmez hale gelip gelmediği ayrıca incelenmez; zira bu durum zaten kanun koyucu tarafından boşanmayı gerektiren bir sebep olarak değerlendirilmiştir.
Onur kırıcı davranış nedeniyle boşanma davası açılabilmesi için, kusurlu eşin diğer eşin kişilik haklarına, haysiyetine veya saygınlığına yönelik ağır bir saldırıda bulunmuş olması gerekir. Ancak, hangi davranışların onur kırıcı olarak değerlendirileceği kanunda açıkça belirtilmemiştir. Bu nedenle, mahkeme her somut olayı kendi içinde değerlendirerek, eylemin eşin onurunu ne ölçüde zedelediğini tespit eder.
Yazı İçeriği
- 1. Onur Kırıcı Davranış Nedir?
- 2. Onur Kırıcı Davranış Nedeniyle Boşanma Davasının Şartları
- 3. Onur Kırıcı Davranışın İspatı ve Kullanılabilecek Deliller
- 4. Onur Kırıcı Davranış Nedeniyle Boşanma Davasında Maddi ve Manevi Tazminat
- 5. Onur Kırıcı Davranış Nedeniyle Boşanma Davasında Velayet
- 6. Onur Kırıcı Davranış Nedeniyle Boşanma Davasında Nafaka
- 7. Onur Kırıcı Davranış Nedeniyle Boşanma Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme
1. Onur Kırıcı Davranış Nedir?
Onur kırıcı davranış, eşlerden birinin diğerinin şeref ve haysiyetine yönelik ağır derecede gerçekleştirdiği saldırılar olarak tanımlanmaktadır. Bu tür saldırılar yalnızca sözlü değil, yazılı veya fiili hareketlerle de ortaya çıkabilir. Eşe hakaret etmek, aşağılayıcı ifadeler kullanmak, küfretmek, sosyal medya aracılığıyla küçük düşürücü paylaşımlar yapmak ya da yazılı olarak (mektup, e-posta vb.) onur zedeleyici beyanlarda bulunmak bu kapsama girmektedir.
1.1. Şeref ve Haysiyete Yönelik Hakaret ve İftiralar
Eşin onuruna zarar veren sözler veya iftiralar da onur kırıcı davranış olarak değerlendirilmektedir. Örneğin, bir eşin diğerine hırsızlık, namussuzluk veya ahlaka aykırı bir yaşam sürme gibi asılsız suçlamalarda bulunması ağır derecede onur kırıcı davranış olarak kabul edilir.
Nitekim Yargıtay, eşini “bakire olmadığı” gerekçesiyle evden kovan bir eşin ağır derecede onur kırıcı davranış sergilediğine ve boşanmada ağır kusurlu olduğuna karar vermiştir. Bu tür ithamlar ve aşağılayıcı tutumlar, evlilik birliğini temelinden sarsan ve boşanma sebebi oluşturan davranışlardır.
1.2.Boşanma veya Ayrılık Sürecinde Eşin Aldatılması
Önemli bir başka husus, zina ve zinaya benzer sadakatsizlik içeren davranışların da onur kırıcı davranış kapsamında değerlendirilebileceğidir. Yargıtay, boşanma sürecinde olan eşin bir başka kişiyle cinsel birliktelik yaşamasını, Türk Medeni Kanunu’nun 162. maddesi kapsamında onur kırıcı bir davranış olarak kabul etmiştir.
Ayrıca, yalnızca zina değil, sadakatsizliği çağrıştıran bazı davranışlar da bu kapsama girebilir. Örneğin, bir eşin başka biriyle samimi görüntüler vermesi, sarmaş dolaş fotoğraflar çektirmesi ya da yakınlık içeren hareketlerde bulunması, doğrudan zina olmasa da, diğer eşin onurunu kıracak nitelikte olduğu için onur kırıcı davranış nedeniyle boşanma davasına gerekçe teşkil edebilir.
Bu tür durumlarda mağdur eş, boşanma davasında manevi tazminat talebinde bulunabilir ve kusurlu eşin ağır derecede hatalı olduğu yönünde mahkemeden karar çıkmasını sağlayabilir.
2. Onur Kırıcı Davranış Nedeniyle Boşanma Davasının Şartları
Türk Medeni Kanunu’nun 162. maddesi uyarınca, eşlerden birinin diğerine karşı ağır surette onur kırıcı davranış sergilemesi halinde boşanma davası açılabilir. Ancak bu davanın açılabilmesi için belirli şartların sağlanması gerekmektedir. Bu şartlar şunlardır:
2.1. Eşlerden Birinin Diğerine Ağır Surette Onur Kırıcı Davranışta Bulunması
Onur kırıcı davranış, eşin diğer eşin şeref, haysiyet ve kişilik haklarına ağır şekilde zarar veren söz, yazı veya eylemleridir. Bu davranışlar doğrudan sözlü hakaret, iftira ve aşağılama şeklinde olabileceği gibi dolaylı yollarla da gerçekleşebilir. Örneğin:
- Eşe küfür etmek, küçük düşürücü sözler sarf etmek,
- Sosyal medya veya mektup gibi yollarla hakaret içeren paylaşımlar yapmak,
- Eşi toplum içinde rencide etmek veya aşağılamak,
- Asılsız sadakatsizlik suçlamaları yöneltmek,
- Fiziksel şiddet veya tehditte bulunarak eşin onurunu zedelemek.
Bu tür ağır nitelikli onur kırıcı davranışların varlığı, boşanma davasının açılabilmesi için temel şartlardan biridir.
2.2. Onur Kırıcı Davranışın Kasten Yapılması
Onur kırıcı davranış nedeniyle boşanma davası açılabilmesi için, eşin bu tür söz veya eylemleri bilinçli ve kasıtlı bir şekilde yapmış olması gerekir. Eşin, diğer eşin şeref ve haysiyetini zedeleme amacı taşımayan veya yanlış anlaşılmadan kaynaklanan ifadeleri boşanma sebebi olarak değerlendirilemeyebilir.
Örneğin, şaka amacıyla söylenen bir söz ya da öfke anında ağızdan çıkan kontrolsüz bir ifade her zaman onur kırıcı davranış olarak kabul edilmeyebilir. Mahkeme, bu tür durumları olayın bütününe bakarak değerlendirecektir.
2.3. Davanın 6 Ay İçinde Açılması
Türk Medeni Kanunu’nun 162. maddesi gereğince, onur kırıcı davranış nedeniyle boşanma davası açma hakkı, mağdur eşin bu davranışı öğrenmesinden itibaren 6 ay içinde kullanılmalıdır. Ancak, bu olayın gerçekleştiği tarihten itibaren en fazla 5 yıl içinde dava açılmalıdır.
Bu süreler hak düşürücü sürelerdir ve mahkeme tarafından resen dikkate alınır. Yani mağdur eş, bu süreleri kaçırırsa dava açma hakkını kaybeder ve mahkeme, süre aşımı nedeniyle davayı reddeder.
2.4. Onur Kırıcı Davranışın Affedilmemiş Olması
Eğer mağdur eş, eşinin onur kırıcı davranışlarını affetmişse, bu davranışa dayanarak boşanma davası açamaz. Affetme, açıkça veya örtülü şekilde olabilir. Örneğin:
- Hakaret veya aşağılamadan sonra mağdur eşin evlilik birliğini sürdürmeye devam etmesi,
- Davranışı kabul ettiğini gösteren bir şekilde eşine sevgi ve yakınlık göstermesi,
- Boşanma davası açmak yerine, eşini bağışladığını ifade eden tutumlar sergilemesi.
Bu gibi durumlarda, mahkeme mağdur eşin onur kırıcı davranışı affettiği sonucuna varırsa, boşanma davasını reddedebilir.
3. Onur Kırıcı Davranışın İspatı ve Kullanılabilecek Deliller
Onur kırıcı davranışların mahkemede kanıtlanabilmesi için aşağıdaki deliller sunulabilir:
Yazılı Deliller
- WhatsApp, SMS veya e-posta mesajları: Eşin ağır hakaretler içeren mesajlar göndermesi.
- Sosyal medya paylaşımları: Eşi küçük düşüren, alay eden veya hakaret içeren içerikler paylaşılması.
- Mektuplar veya notlar: Hakaret veya aşağılamaya yönelik ifadeler içeren yazışmalar.
Örnek: Eşin WhatsApp üzerinden “Sen hiçbir işe yaramazsın, rezilsin, yüzüne bakacak insan kalmadı” gibi ifadelerle hakaret etmesi, boşanma davasında güçlü bir delil olarak kabul edilecektir.
Tanık Beyanları
- Eşin onur kırıcı davranışlarını gözlemleyen kişiler, tanık olarak mahkemede ifade verebilir.
- Tanıklar, aile bireyleri, arkadaşlar, komşular veya iş arkadaşları olabilir.
Örnek: Aile içinde veya arkadaş ortamında eşin diğer eşe hakaret ettiğini, küçük düşürdüğünü veya aşağıladığını gören bir tanık, mahkemede bu durumu doğrulayan ifadelerde bulunabilir.
Ses ve Video Kayıtları
- Hukuka uygun şekilde elde edilen ses veya video kayıtları, eşin hakaretlerini veya küçük düşürücü sözlerini kanıtlamak için kullanılabilir.
- Ancak, özel hayatın gizliliğini ihlal eden kayıtlar hukuka aykırı delil sayılabilir ve mahkemede dikkate alınmayabilir.
Örnek: Eşin toplum içinde veya özel olarak eşine hakaret ettiği bir ses kaydı, mahkemede delil olarak değerlendirilebilir. Ancak, karşı tarafın rızası olmadan yapılan gizli kayıtlar mahkeme tarafından hukuka aykırı bulunabilir.
Psikolojik ve Fiziksel Raporlar
- Onur kırıcı davranışlar psikolojik baskı içeriyorsa, mağdur eşin bir psikiyatrist veya psikologdan aldığı rapor mahkemeye sunulabilir.
- Eğer fiziksel şiddet içeren bir durum söz konusuysa, hastane raporları kanıt olarak kullanılabilir.
Örnek: Sürekli olarak aşağılanan, küçük düşürülen ve hakarete uğrayan bir eşin yaşadığı psikolojik travma nedeniyle psikiyatri kliniğinden aldığı rapor, mahkeme tarafından dikkate alınacaktır.
4. Onur Kırıcı Davranış Nedeniyle Boşanma Davasında Maddi ve Manevi Tazminat
Onur kırıcı davranış nedeniyle açılan boşanma davalarında, mağdur olan eşin maddi ve manevi tazminat talep etme hakkı bulunmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 174. maddesi, boşanmaya sebep olan olaylar nedeniyle zarar gören tarafın maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabileceğini düzenlemektedir.
Onur kırıcı davranış, eşlerden birinin ağır kusurlu olduğunu gösterdiğinden, mağdur eşin tazminat alma ihtimali oldukça yüksektir.
4.1. Onur Kırıcı Davranış Nedeniyle Maddi Tazminat
Maddi tazminat, boşanma sonucunda ekonomik kayba uğrayan eşin uğradığı zararları karşılamak amacıyla talep edilir. Onur kırıcı davranış, evlilik birliğini temelinden sarsan ağır bir kusur olarak kabul edildiğinden, mağdur eş lehine daha yüksek maddi tazminata hükmedilmesi mümkündür.
Mahkemenin Maddi Tazminat Miktarını Belirlerken Dikkate Aldığı Kriterler:
- Mağdur eşin boşanma sonrası ekonomik kaybı (gelir kaybı, evlilik içinde sağlanan ekonomik destekten mahrum kalma durumu),
- Tarafların maddi durumları,
- Boşanma sonrası mağdur eşin yaşam standartlarında meydana gelen değişiklikler,
- Onur kırıcı davranış nedeniyle mağdur eşin çalışma hayatına veya psikolojik sağlığına etkileri.
Örnek: Eğer mağdur eş, onur kırıcı davranışlar nedeniyle çalışamaz hale gelmiş, psikolojik olarak olumsuz etkilenmiş veya iş hayatında prestij kaybına uğramışsa, bu durum mahkeme tarafından değerlendirilerek tazminat miktarı artırılabilir.
Maddi tazminatın temel amacı, mağdur eşin boşanma sonrası ekonomik olarak güçsüz duruma düşmesini engellemektir. Bu nedenle mahkemeler, hakkaniyet ilkesine göre bir değerlendirme yaparak uygun bir tazminat miktarına hükmeder.
4.2. Onur Kırıcı Davranış Nedeniyle Manevi Tazminat
Manevi tazminat, mağdur eşin yaşadığı psikolojik travma, toplum içindeki itibarı ve kişilik hakları üzerindeki olumsuz etkileri telafi etmek amacıyla talep edilir. Türk Medeni Kanunu’nun 174/2. maddesi gereğince, kişilik hakları saldırıya uğrayan eşin manevi tazminat talep etme hakkı bulunmaktadır.
Mahkemenin Manevi Tazminat Miktarını Belirlerken Dikkate Aldığı Unsurlar:
- Onur kırıcı davranışın mağdur eş üzerindeki psikolojik etkileri,
- Olayın mağdur eşin toplum içindeki itibarı üzerindeki yansımaları,
- Onur kırıcı davranışın ne şekilde ve hangi ortamda gerçekleştiği (örneğin, eşin toplum içinde küçük düşürülmesi, hakaretlerin kamuya açık olması gibi),
- Evlilik süresince yaşanan tekrarlayan hakaret, aşağılanma veya psikolojik baskılar,
- Onur kırıcı davranış nedeniyle mağdur eşin maruz kaldığı psikolojik baskı, depresyon veya özgüven kaybı.
Örnek:
- Eşin, diğer eşe toplum içinde hakaret etmesi, küçük düşürmesi veya alay konusu yapması,
- Eşe iftira atarak itibarını zedelemesi,
- Sosyal medya veya yazılı iletişim yoluyla ağır hakaretlerde bulunması,
- Eşin ailesi veya yakın çevresi önünde küçük düşürücü söylemlerde bulunması gibi durumlar mahkemede manevi tazminat talebine dayanak olabilir.
Manevi tazminatın amacı, mağdur eşin yaşadığı manevi yıkımı bir nebze olsun telafi etmektir. Ancak, kusurlu eş için bir ceza niteliği taşımaz. Mahkemeler, hakkaniyet ilkesine uygun bir miktarda manevi tazminata hükmeder.
5. Onur Kırıcı Davranış Nedeniyle Boşanma Davasında Velayet
Onur kırıcı davranış nedeniyle açılan boşanma davalarında, çocukların velayeti mahkeme tarafından çocuğun üstün yararı gözetilerek belirlenir. Türk Medeni Kanunu’na göre, boşanma sonrası velayetin hangi ebeveynde kalacağı belirlenirken, çocuğun fiziksel, psikolojik ve sosyal gelişimi dikkate alınır.
Onur kırıcı davranış sergileyen eş, ağır kusurlu kabul edildiğinden, bu durum velayet hakkı üzerinde olumsuz etkiler doğurabilir. Çocuğun güvenliği, sağlığı ve gelişimi için risk oluşturan ebeveynin velayeti alma olasılığı düşer.
5.1. Onur Kırıcı Davranışın Velayet Kararı Üzerindeki Etkisi
Mahkeme, velayet kararını verirken şu kriterleri dikkate alır:
- Onur kırıcı davranış sergileyen eşin çocuğun güvenliğini tehdit edip etmediği,
- Eşin onur kırıcı davranışlarının çocuğa doğrudan veya dolaylı olarak etkisi,
- Çocuğun fiziksel ve ruhsal sağlığının hangi ebeveynin yanında daha iyi korunacağı,
- Çocuğun ebeveynler arasındaki olaylardan nasıl etkilendiği.
Örnek: Eğer bir ebeveyn diğer ebeveyne karşı sürekli hakaret ediyor, küçük düşürüyor veya aşağılama içeren davranışlarda bulunuyorsa, bu ortamda büyüyen çocuğun psikolojik gelişimi olumsuz etkilenebilir. Mahkeme, çocuğun daha sağlıklı bir ortamda yetişmesi için velayeti diğer ebeveyne verebilir.
5.2. Onur Kırıcı Davranış Sergileyen Ebeveyn Velayeti Kaybeder mi?
Onur kırıcı davranış mutlak olarak velayet hakkının kaybına neden olmaz, ancak mahkeme, çocuğun üstün yararı ilkesi çerçevesinde bu durumu değerlendirir.
Velayetin diğer ebeveyne verilme ihtimali artar:
- Onur kırıcı davranışın çocuğa karşı da yönelmiş olması,
- Çocuğun bu davranışlardan doğrudan veya dolaylı olarak olumsuz etkilenmesi,
- Ebeveynin çocuğa karşı psikolojik baskı veya kötü muamelede bulunması,
- Onur kırıcı davranışların aile içi huzuru bozarak çocuğun gelişimini etkilemesi.
Velayet tamamen kaybedilmeyebilir:
- Onur kırıcı davranış sadece eşe yönelikse ve çocuğa zarar vermemişse, mahkeme çocuğun velayetini yine de o ebeveynde bırakabilir.
- Mahkeme, velayet kararını verirken bir pedagog veya sosyal hizmet uzmanının raporunu dikkate alabilir.
Örnek: Eşine sürekli hakaret eden, küçük düşüren ve çocuğun yanında onu aşağılayan bir ebeveyn, çocuğun psikolojik gelişimini olumsuz etkileyebilir. Mahkeme, çocuğun velayetini bu ebeveyne vermeyebilir.
6. Onur Kırıcı Davranış Nedeniyle Boşanma Davasında Nafaka
Türk Medeni Kanunu’na göre nafaka, boşanma sonrasında ekonomik olarak zor duruma düşen eşin geçimini sürdürebilmesi için mahkeme kararıyla bağlanan bir ödemedir. Onur kırıcı davranış nedeniyle açılan boşanma davalarında nafaka konusu, tarafların kusur durumu ve ekonomik ihtiyaçları dikkate alınarak değerlendirilir.
Kusurlu Eşin Nafaka Talebi: Onur kırıcı davranış sergileyen eş, boşanmada ağır kusurlu kabul edilir.
Ağır kusurlu eş, yoksulluk nafakası talep edemez. Mahkeme, bu kusurlu eşin nafaka hakkını reddeder.
Mağdur Eşin Nafaka Talebi: Onur kırıcı davranışa maruz kalan mağdur eş lehine yoksulluk nafakası veya iştirak nafakası ödenmesine karar verilebilir.
7. Onur Kırıcı Davranış Nedeniyle Boşanma Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme
Görevli Mahkeme: Onur kırıcı davranışnedeniyle açılacak boşanma davalarında görevli mahkeme, Aile Mahkemesidir. Eğer davanın açılacağı yerde Aile Mahkemesi bulunmuyorsa, bu davalara Asliye Hukuk Mahkemesi Aile Mahkemesi sıfatıyla bakar.
Yetkili Mahkeme: Türk Medeni Kanunu’nun 168. maddesine göre, onur kırıcı davranışnedeniyle boşanma davası şu mahkemelerde açılabilir:
- Eşlerden birinin yerleşim yeri (ikametgah) Aile Mahkemesi,
- Boşanma davasından önce eşlerin son defa 6 aydan daha uzun süreyle birlikte oturdukları yer Aile Mahkemesi.
Boşanma davası sürecine ilişkin daha detaylı bilgiye ulaşmak için “Boşanma Davası Nasıl Açılır?” başlıklı makalemizi inceleyebilirsiniz.
Bir yakınım, eşi tarafından sürekli tehdit, hakaret ve sözlü şiddete maruz kalıyor; ancak 3 yaşındaki oğlunun velayetini alamayacağı korkusuyla boşanma davası açamıyor. Bu konuda, dava süreci ve sonucu hakkında maddeler halinde bilgi verebilir misiniz?
Her üç günde bir aynı şeyleri yaşıyorum: Aşağılama, hakaret ve küçümsenme. Ancak bunu ispat edemiyorum, çünkü karşı taraf her şeyin bilincinde ve mesaj gibi somut deliller bırakmıyor. Ses kaydının yasak olduğunu da biliyor. Şahit olarak da kimseyi göstermek istemem, çünkü kimse bu duruma dahil olmak istemez. Sadece anlattıklarımla boşanma davası açmam mümkün mü?
İyi günler,
Eşim tarafından sürekli aşağılanıyorum. Ölmüş anneme hakaret ediyor ve annemin cenazesinde bile yanımda olmadı.
Aileme ve bana karşı WhatsApp üzerinden hakaret dolu mesajlar gönderdi. Yıllardır bu şekilde devam eden bir hayatım var.
Evlenmeden önceki hayatımı sürekli başıma kakıyor. WhatsApp mesajları birkaç yıl önceydi,
artık yazılı olarak hakaret etmiyor, ancak her üç günde bir söylenmeye, küfür etmeye başlıyor.
Bana “erkek değilmişim, lüks bir hayat sunamamışım” gibi sözler söylüyor ve bunların yanı sıra birçok hakarette bulunuyor.
Bu durumlar ispat için yeterli midir? Hakaretlerini gizlice video kaydına alırsam mahkeme bunu delil olarak kabul eder mi?
Merhaba eşimle aramızda hakaret dolu sözler geçti ancak üzerinde 5.5 ay geçti ve eşim 6 ay bitmek üzereyken savcılığa şikayet te bulundu aradan geçen 175 gün boşanma davasında affetme sayılır mı? Şimdiden teşekkürler
Değerli üstadım,
Değerlendirmeniz için çok teşekkür ederiz.
Bu vesile ile iyi çalışmalar dileriz.
Saygılarımızla,
Üstadım teşekkür ederim, faydalandım.
Sağ olun.