Anayasamızın 41. maddesinde “Türk toplumunun temeli” olarak kabul edilen aile birliği, mevzuat düzenlemelerimizle koruma altına alınmıştır. Türk Medeni Kanunu’nda boşanma nedenleri, özel ve genel boşanma sebepleri olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Özel boşanma sebepleri, kanunda açık ve kesin şekilde belirtilmiş olup bu tanıma uyan sebeplerin varlığının ispatlanması, boşanma için yeterli görülmektedir. “Hayata kast nedeniyle boşanma davası” da, kanunda düzenlenmiş özel boşanma nedenlerinden biridir. Bu nedenle, yalnızca eşin hayatına bilinçli ve kusurlu olarak kast edildiğinin ispatlanması, boşanma kararı için yeterli görülmektedir. Diğer yandan, eşinin canına kast ederek öldürme gayesiyle hareket eden kişinin, boşanmada kusurlu olduğu aşikar olduğundan bu eş aleyhine maddi ve manevi tazminata hükmedilebilecektir.
Yazı İçeriği
1. Hayata (Cana) Kast Nedir?
2. Hayata Kast Nedeniyle Boşanmanın Şartları
2.1. Eşin Hayatına Kast Edilmesi
2.2. Kusur ve Ayırt Etme Gücü
2.3. Kast
3. Maddi ve Manevi Tazminat
4. Nafaka ve Çocukların Velayeti
5. Hayata Kast Eden Eşin Affedilmesi
6. Miras Hakkı
7. Dava Açma Süresi
8. Görevli ve Yetkili Mahkeme
9. Hayata Kast Nedeniyle Boşanmanın Mal Tasfiyesine Etkisi
Esasında kanun hükmünde “hayata kast” tabiri kullanılmış olsa da, buradan anlaşılan kişinin “canına kast” edilmesidir. Zira hayat, daha soyut ve genel nitelikte bir kavramdır. Oysa, “can” kişinin fiziki varlığına ilişkindir. Başkası tarafından öldürülmeye çalışılan kimsenin dünya üzerindeki fiziki varlığına yani canına kastedilmektedir. Mevzuatımızda “cana kast” olarak kullanılması gerektiği halde “hayata kast” olarak ifade edilen kavramın doğru karşılığını bulmadığını düşünsek de, yazımızda kanunda tercih edilen kullanıma yer vereceğiz.
1. Hayata (Cana) Kast Nedir?
Cana kast, karı kocadan birinin, diğerini öldürmek amacıyla yaptığı eylemlerdir. Kural olarak, cana kast, öldürmeye teşebbüs derecesinde kalan fiiller için söz konusu olmaktadır. Diğer yandan, eşi bizzat öldürmeye çalışmak buna örnek olabileceği gibi, onu intihara yönlendirmek yahut ölmesine yardım etmek gibi fiiller de hayata kast olarak değerlendirilir. Örneğin yaralı veya hasta haldeki eşin hastaneye götürülmeyerek tedavi olmasını engellemek, bu kapsamda değerlendirilir.
2. Hayata Kast Nedeniyle Boşanmanın Şartları
Evlilik birliği içerisinde eşlerden birinin diğerinin canına kast etmesi halinde, evliliğin sürdürülmesi mümkün görülmemiştir. Bu nedenle eşine öldürülmek istenmesi ve bunun için bir girişimde bulunulması özel bir boşanma hali olarak düzenlenmiştir. Türk Medeni Kanunu’nun 162. maddesinde, eşin hayatına kastın bir boşanma sebebi olduğu ve bu sebebin şartları düzenlenmiştir.
Türk Medeni Kanunu’nun 162. Maddesi
“Eşlerden her biri diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir. Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her halde bu sebebin doğumunun üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer. Affeden tarafın dava hakkı yoktur.”
2.1. Eşin Hayatına Kast Edilmesi
Bu kanun hükmü ile insanın en temel hakkı olan yaşama hakkı, kanun koyucu tarafından bir kez daha korunmuştur. Eşlerden biri tarafından, diğerinin yaşamını sona erdirmeye yönelik davranış sergilenmesi halinde, evlilik birliğinin sürdürülmesi beklenemeyeceğinden, bu davranışa maruz kalan eşe boşanma davası açma hakkı tanınmıştır. Şu halde, eşin canına bizzat yahut dolaylı olarak kast edilmesi halinde diğer eş tarafından TMK m.162 nedeniyle boşanma davası açılabilecektir. Eşlerden birinin gerçekleştirdiği eylemin boşanma nedeni olabilmesi için, gerçekleştirilen eylemin bizzat diğer eşe yöneltilmiş olması gerekir. Hayatına kastedilen kişi, eş değil de örneğin eşin anne, baba veya kardeşleri ise bu durumda gerçekleştirilen eylem, bu madde kapsamında boşanma sebebi olarak kabul edilemeyecektir.
2.2. Kusur ve Ayırt Etme Gücü
Cana kast, kusura dayanan bir boşanma sebebi sayılmaktadır. Bu nedenle eşini öldürme girişiminde bulunan karı ya da kocanın ayırt etme gücüne sahip olması gerekmektedir. Aksi durumda ayırt etme gücünden yoksun olan eşe kusur yükletilmesi mümkün olamadığından, bu nedenle açılan boşanma davasının reddi gerekecektir. O halde söz gelimi akıl hastası olan eşin diğer eşi öldürme girişiminde bulunması halinde, ayırt etme gücünden bahsedilemeyecek olup TMK m.162 nedeniyle boşanma gerçekleştirilemeyecektir. Ancak bu durumda akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası açılması mümkün olabilir.
Konuya ilişkin detaylı bilgi için “Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davası” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
2.3. Kast
Hayata kast nedeniyle karşı tarafa yöneltilecek eylem, öldürme kastı taşımalıdır. Kast eşin kendi iradesiyle, bile isteye eşi öldürmeye çalışmak yahut ölüme sebebiyet vermektir. Bu nedenle, eşlerden birinin taksirle, yani eşin ihmali, tedbirsizliği ya da dikkatsizliği neticesinde ölüm tehlikesi meydana gelmişse, bu durumda boşanma sebebi olarak hayata kasttan bahsedilemeyecektir. Örneğin eşin aslında hiç istememesine rağmen hata ile evin yanmasına sebep olması halinde diğer eşin hayatı tehlikeye girmişse, burada kastın varlığından bahsedilemez. Ancak hakim tarafından her somut olaya göre ayrıca değerlendirme yapılacaktır.
3. Maddi ve Manevi Tazminat
Boşanmada maddi tazminat talebi, Türk Medeni Kanunumuzun 174. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, evlilikteki mevcut yahut beklenen menfaatleri boşanma nedeniyle zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, maddi tazminat talebinde bulunabilir. Bu noktada, eşi tarafından canına kast edilen ve boşanma talep eden kişi maddi tazminat da talep edebilecektir. Tazminat, boşanma davası ile birlikte ileri sürülebileceği gibi, boşanmadan sonra ayrı bir dava ile talep edilmesi de mümkündür.
Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olandan manevi tazminat da talep edebilecektir. Bu noktada kanımızca bir kimsenin yaşamına kast edilmesi aynı zamanda insan onurunu da hiçe sayan bir fiil olduğundan kişilik haklarına saldırı mahiyetinde değerlendirilebilir. O halde, canına kast edilen eşin manevi tazminat talebinde bulunması da söz konusu olabilir.
Konuya ilişkin detaylı bilgi için “Boşanma Davasında Maddi ve Manevi Tazminat” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
4. Nafaka ve Çocukların Velayeti
Eşinin canına kast eden kimsenin bu durumun ispatlanması ile boşanmada kusurlu olduğu kabul edilmektedir. Kusurlu olan eş aleyhine süresiz nafakaya hükmedilebilecektir. Bu noktada dava devam etmekteyken tedbir nafakası gündeme gelir. Diğer yandan eşler boşanmış olsa da ebeveynlerin çocuklara bakma yükümlülüğü devam ettiğinden, velayet hakkı kendisinde olmayan kusurlu eş bakımından iştirak nafakasına hükmedilebilecektir. Keza, boşanma nedeniyle maddi zorluğa düşecek olan diğer eş lehine yoksulluk nafakasına da hükmedilebilmektedir.
Herhangi bir şekilde eşinin canına kast eden karı ya da kocanın davranışlarında sosyal tehlike barındırdığı söylenebilir. Şayet eşin bu fiili ve kusuru ispat edilmişse çocukların velayet hakkını alabilmesi oldukça güçtür. Ancak bu durum hâkim tarafından çocuğun üstün yararı da gözetilerek değerlendirilecektir.
5. Hayata Kast Eden Eşin Affedilmesi
Kanun hükmünün son fıkrasında “affeden eşin dava hakkı yoktur.” denilmektedir. Buradan hayatına kast edilen eşin, diğer eşi affetmesi halinde, bu sebebe dayanarak boşanma davası açamayacağı sonucu çıkmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/ 2-2420 E. 2019 / 750 K. sayılı 20.06.2019 tarihli ilamı:
“Madde de sayılan her üç neden için de, kusursuz olan eşin dava hakkı iki hâlde düşer. Bunlardan biri kusursuz eşin, hayatına kastetmiş veya kendisine pek kötü veya onur kırıcı davranışta bulunmuş olan eşini affetmesi; diğeri ise altı aylık ve beş yıllık hak düşürücü sürelerin geçirilmiş olmasıdır.”
6. Miras Hakkı
Bilindiği üzere eşler aynı zamanda birbirlerinin yasal mirasçılarıdır. Fakat karı ya da kocadan birinin canına kast edilmesi halinde diğer eşin miras hakkına sahip olması, hakkaniyete aykırı görülmektedir. Bu nedenle Kanunumuzda boşanma davası devam ederken eşlerden birinin vefat etmesi durumunda mirasçıların davaya devam edebileceği ve kusurlu eşin miras hakkını elde etmesini engelleyebileceği düzenlenmiştir.
Miras Hakları
Madde 181-
Boşanan eşler, bu sıfatla birbirlerinin yasal mirasçısı olamazlar ve boşanmadan önce yapılmış olan ölüme bağlı tasarruflarla kendilerine sağlanan hakları, aksi tasarruftan anlaşılmadıkça, kaybederler. (Değişik ikinci fıkra: 31/3/2011-6217/19 md.)
Boşanma davası devam ederken, ölen eşin mirasçılarından birisinin davaya devam etmesi ve diğer eşin kusurunun ispatlanması hâlinde de yukarıdaki fıkra hükmü uygulanır.”
7. Dava Açma Süresi
Cana kast nedeniyle boşanma davası açılabilmesi için belirli sürelere uyulması gerekmektedir. Şu halde, canına kastedilen eş olayı öğrendiğinden itibaren altı ay ve cana kast eyleminin meydana gelmesinden itibaren beş yıl içinde boşanma davası açmalıdır. Bu süre hak düşürücü bir süre niteliğinde olduğundan, bu sürenin kaçırılması halinde dava açılması mümkün olmayacaktır. Bu nedenle, eşinden kendisini öldürmeye yönelik davranışlara maruz kalan eşin, TMK md. 162’ye dayalı boşanma davası açabilmesi için sürelere dikkat etmesi oldukça önem arz etmektedir.
8. Görevli ve Yetkili Mahkeme
Bu davanın, davacının yerleşim yerinin bulunduğu yer veya birlikte son altı ayda oturulan yer aile mahkemesinde açılması gerekmektedir. Aile mahkemesinin olmadığı yerlerde ise görevli asliye hukuk mahkemesi olacaktır.
Boşanma davası sürecine ve nasıl dava açılacağına ilişkin detaylı bilgi için “Boşanma Davası Nasıl Açılır?” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
9. Hayata Kast Nedeniyle Boşanmanın Mal Tasfiyesine Etkisi
Medeni Kanun’un 236/2. Maddesine göre:
‘’Zina veya hayata kast nedeniyle boşanma hâlinde hâkim, kusurlu eşin artık değerdeki pay oranının hakkaniyete uygun olarak azaltılmasına veya kaldırılmasına karar verebilir.’’
Görüldüğü üzere, mal rejiminin tasfiyesinde hayata kast nedeniyle açılan boşanma davasında kusurlu eşin artık değerdeki pay oranının hakkaniyete uygun olarak kaldırılması veya azaltılmasına karar verecektir. Yani boşanmanın bir sonucu olarak eşlerin sahip oldukları mallar paylaştırılırken eşinin canına kast eden kusurlu eşin, mallar üzerindeki payı azaltılabilir yahut kaldırılabilir.
Yargıtay 8.Hukuk Dairesi’nin 2016/ 19287 E. 2019 / 5440 K. sayılı 23.05.2019 tarihli ilamı:
“Hakim, zina veya hayata kast nedeniyle boşanma hâlinde, kusurlu eşin artık değerdeki pay oranının hakkaniyete uygun olarak azaltılmasına veya kaldırılmasına karar verebilir (TMK mad. 236/2). Hayata kast nedeni ile boşanma sebebi kanunda, eşlerden birinin diğeri tarafından hayatına kastedilmesi halinde boşanma davası açabileceği şeklinde düzenlenmiştir (TMK mad. 162/1). Yasa maddesinin kanunda düzenlendiği yer ve kenar başlığından açıkça anlaşılacağı gibi, zina ve hayata kast nedeniyle boşanma kararının eşin alacak talebine etkisi, edinilmiş mallara katılma rejimine (TMK mad. 218-241) özgü ve sadece artık değere katılma alacağı (TMK m. 236) için söz konusudur. Bir başka anlatımla, mal ayrılığı rejimindeki katkı payı alacağı ve edinilmiş mallara katılma rejimindeki değer artış payı alacağı (TMK mad. 227) için, TMK’nin 236/2. maddesi uygulama alanı bulmaz.”
Mal rejimleri ve malların nasıl paylaştırılacağı ile ilgili “Evlilik Sözleşmesi ve Mal Rejimleri” ve “Boşanmada Mal Paylaşımı Nasıl Yapılır? Katılma Alacağı Hesabı” başlıklı makalelerimizi inceleyebilirsiniz.