Doktorların bilgi eksikliği, dikkatsizlik veya özen göstermemesi sonucunda hastalığın teşhis ve tedavi sürecinde yapılan hatalar, hastada fiziksel zararların yanı sıra psikolojik travmalara da yol açabilir. Bu tür durumlar, tıbbi malpraktis kapsamında değerlendirildiğinden, hastanın yaşadığı mağduriyet hukuki sorumluluğu da beraberinde getirebilir.
Doktor hatası nedeniyle mağduriyet yaşayan hastalar, belirli şartları sağladığında tazminat davası açma hakkına sahiptir. Doktor hatasından kaynaklanan tazminat davaları, hastanın maddi ve manevi zararlarını gidermeye yönelik karmaşık bir süreci kapsar. Peki, doktor hatasında hukuki sorumluluk nasıl belirlenir? Hangi durumlarda tazminat talep edilebilir? Bu yazıda, malpraktis kavramını ve tazminat davalarının ayrıntılarını incelenmektedir.
Yazı İçeriği
- 1. Hatalı Tıbbi Uygulama Kavramı
- 2. Hatalı Tıbbi Müdahalelerde Sözleşmesel Sorumluluk
- 3. Tıbbi Müdahalelerde Haksız Fiil Sorumluluğu (Sözleşme Dışı Sorumluluk)
- 4. Tıbbi Müdahalelerde Vekâletsiz İş Görmeden Kaynaklanan Sorumluluk
- 5. Sorumluluğu Etkileyen veya Ortadan Kaldıran Nedenler
- 6. Tıbbi Müdahalelerden Kaynaklanan Zararlar Nedeniyle Açılabilecek Davalar
- 7. Doktor Hatalarından Kaynaklanan Tazminat Davalarında Yargılama Süreci
1. Hatalı Tıbbi Uygulama Kavramı
1.1. Hatalı Tıbbi Uygulama (Malpraktis) Nedir?
Malpraktis, Latince kökenli bir kelime olup “kötü uygulama” anlamına gelmektedir ve tıp alanında, hatalı tıbbi uygulama sonucu oluşan zararı ifade etmek için kullanılır. Genel bir tanımla, malpraktis; bir sağlık profesyonelinin hatalı davranışı veya görev ihmali sonucunda hastanın zarar görmesi durumudur. Bu kavram, yanlış tedavi uygulamaları veya tıbbi ihmaller şeklinde özetlenebilir ve hukuki sorumluluğu da beraberinde getirebilir.
Türk Tabipler Birliğinin Hekimlik Meslek Etiği Kurallarının, “Hekimliğin Kötü Uygulanması (Malpractice)” başlıklı 13. maddesinde şu tanıma yer verilmiştir:
“Bilgisizlik, deneyimsizlik ya da ilgisizlik nedeniyle bir hastanın zarar görmesi “hekimliğin kötü uygulaması” anlamına gelir.”
Buna göre tıbbi uygulamalardaki hatalı, kusurlu veya ihmali davranışlar malpraktise yol açmakta ve doktorun hukuki veya cezai sorumluluğu doğabilmektedir.
1.2. Hatalı Tıbbi Uygulama ve Komplikasyon Ayrımı
Tıbbi uygulama neticesinde hasta zarar görür ise doktorun sorumluluğuna gidilip gidilemeyeceğinin tespiti açısından malpraktis ile komplikasyon kavramlarının doğru şekilde ayırt edilmesi çok önemlidir.
Tıbbi yanlış uygulama(malpractice), doktorun tedavi sırasında standart uygulamayı yapmaması, beceri eksikliği veya hastaya tedavi vermemesi ile oluşan zarardır. Komplikasyon ise Tıbbi müdahalelerin doğası gereği barındırdığı risklerin ortaya çıkması olarak değerlendirilmektedir.
Konuya ilişkin olarak Dünya Tabipler Birliği’nin “Mal praktice ” Bildirisi’nin 2. maddesinde detaylı bir açıklamaya yer verilmiştir:
Tıbbi yanlış uygulama ile tıbbi bakım ve tedavi sırasında görülen ve hekimin hatası olmayan durumlar ayrılmalıdır.
a) Tıbbi yanlış uygulama(malpractice), doktorun tedavi sırasında standart uygulamayı yapmaması, beceri eksikliği veya hastaya tedavi vermemesi ile oluşan zarardır.
b)Tıbbi uygulama sırasında öngörülemeyen bilgi ya da beceri noksanlığı sonucu oluşan ise; istenmeyen sonuçtur ve bunda hekimin sorumluluğu yoktur.
Dolayısıyla, tıbbi uygulama hatalarında doktorun hukuki sorumluluğu doğarken, usul ve esaslara uygun şekilde yapılan müdahaleler sonucu ortaya çıkan komplikasyonlarda doktora sorumluluk yüklemez.
2. Hatalı Tıbbi Müdahalelerde Sözleşmesel Sorumluluk
2.1. Sözleşmeden Doğan Sorumluluğun Şartları
Sözleşmeye dayalı hukuki ilişkilerde, tarafların haklarını kullanırken ve yükümlülüklerini yerine getirirken sözleşmeye uygun hareket etmesi gerekir. Sözleşmeye aykırılık arz eden fiillere karşı hukuki sorumluluğun doğması bazı şartların gerçekleşmesine bağlıdır. Sözleşmeden doğan sorumluluk için aşağıdaki şartların hepsinin bir arada bulunması gerekir:
- Sözleşmeye aykırı bir fiilin gerçekleşmesi
- Bu fiilin kusura dayanması
- Fiil sonucunda bir zararın ortaya çıkması
- Kusurlu fiil ile zarar arasında uygun illiyet bağının bulunması
Doktorun sözleşmesel yükümlülüklerini ihlal ederek kusurlu müdahalelerde bulunması durumunda, hastanın zarar görmesi halinde doktorun sözleşmeden kaynaklanan hukuki sorumluluğuna başvurulabilir. Bu durumda zarar gören hasta, belirli şartları sağladığında malpraktis nedeniyle maddi veya manevi tazminat davası açma hakkına sahiptir. Sözleşmeye aykırılığın tespitinde, taraflar arasındaki sözleşmenin niteliği ve hükümleri ile tarafların hak ve borçları önem taşır.
Ayrıca, doktorun hukuka aykırı davranışları sonucu ölüm veya bedensel zararla sonuçlanan müdahaleler, Türk Ceza Kanunu çerçevesinde taksirli veya ihmali suç olarak değerlendirilebilir ve doktorun cezai sorumluluğu gündeme gelebilir. Konu ile ilgili detaylı bilgi için Doktor Hatası (Malpraktis) Nedeniyle Ceza Davası başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
2.2. Estetik Amaçlı Sözleşmeler ve Sorumluluk
Estetik ameliyatlar ve diş protezi yapımı gibi güzelleştirme amaçlı işlemler eser sözleşmesi niteliğindedir. Bu tür sözleşmelerde doktorun asli borcu, hastanın talebi doğrultusunda taahhüt edilen sonucu gerçekleştirmek, hastanın asli borcu ise ücreti ödemektir. Eser sözleşmelerinde garanti edilen sonucun gerçekleşmesi beklenir.
Doktorun asli borcunun yanı sıra yerine getirmesi gereken ek yükümlülükler de bulunur. Bunlar şunlardır:
- Doğru teşhis koyma
- En uygun tedavi yöntemini uygulama
- Hastanın aydınlatılmış açık rızasını alma
- Sadakat ve özen yükümlülüğüne uyma
- Eseri bizzat ifa etme
- Kalite standartlarına uygun malzeme sağlama
- Tıbbi kayıtları eksiksiz tutma
- Mahremiyete saygı gösterme ve sır saklama
Bu yükümlülüklerin eksik veya hatalı yerine getirilmesi durumunda sözleşmeye aykırılık oluşur ve doktorun sorumluluğu gündeme gelir. Konuyla ilgili detaylı bilgi almak için Estetik Ameliyat Hatası Nedeniyle Tazminat Davası başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
2.3. Tedavi Amaçlı Sözleşmeler ve Sorumluluk
Tedavi sürecinin yürütülmesine ilişkin anlaşmalar, genel olarak vekalet sözleşmesi niteliğindedir. Vekalet sözleşmesinde doktorun (iş gören) asli borcu, hastanın hastalığını teşhis ve tedavi etmektir. Vekalet ilişkisine dayanan tedavi amaçlı sözleşmelerde belirli bir sonuç garantisi bulunmaz; asıl amaç, iş ve işlemlerin özenle yürütülmesidir.
Doktorun asli borcunun yanında, ek yükümlülükleri de bulunmaktadır. Bunlar şunlardır:
- Hastanın aydınlatılmış açık rızasını alma
- Sadakat ve özen yükümlülüğüne uyma
- Bizzat ifa (istisnai durumlar hariç)
- Hastanın menfaatine uygun hareket etme
- Zararların önlenmesi
- Gerekli hukuki işlemlerin yapılması ve sürecin takibi
- Tıbbi kayıtların eksiksiz tutulması
- Hastaya hesap verme
- Mahremiyet ve sır saklama yükümlülüğüne uyma
Bu yükümlülüklerin ihlal edilmesi durumunda sözleşmeye aykırılık oluşur ve doktorun hukuki sorumluluğu gündeme gelir.
3. Tıbbi Müdahalelerde Haksız Fiil Sorumluluğu (Sözleşme Dışı Sorumluluk)
Tıbbi müdahalelerde hekimin hukuki sorumluluğu, taraflar arasındaki sözleşmeye dayandırılabileceği gibi Türk Borçlar Kanunu m.49 uyarınca haksız fiil hükümlerine de dayanabilir. Haksız fiilden doğan sorumluluk hükümlerine gidilebilmesi için aşağıdaki şartların tümünün birlikte sağlanması gerekmektedir:
- Hukuka aykırı bir fiilin gerçekleşmiş olması
- Bu fiilin kusura dayanması
- Fiil sonucunda bir zararın meydana gelmesi
- Kusurlu fiil ile zarar arasında uygun illiyet bağının bulunması
Bu şartların sağlanması halinde, doktorun hukuka aykırı ve kusurlu davranışları sonucunda zarar gören hasta, doktorun haksız fiilden kaynaklanan hukuki sorumluluğuna başvurabilir. Böyle bir durumda zarar gören hasta, belirli şartları sağladığında malpraktis nedeniyle maddi ve manevi tazminat davası açma hakkına sahiptir.
Hukuka aykırılığın tespiti, hukuk düzeninin emir, yasak ve yükümlülüklerine aykırı fiiller ile malvarlığı veya şahıs varlığına zarar veren durumların belirlenmesi yoluyla yapılır.
Ek olarak, doktorun haksız fiil teşkil eden hukuka aykırı davranışları dolayısıyla ölüm veya bedensel zarar meydana gelmişse, bu durum Türk Ceza Kanunu çerçevesinde taksirli veya ihmali suç olarak değerlendirilebilir. Bu da doktorun cezai sorumluluğuna yol açabilir.
4. Tıbbi Müdahalelerde Vekâletsiz İş Görmeden Kaynaklanan Sorumluluk
Tıbbi müdahalelerde vekâletsiz iş görme ilişkisi, hastanın bilinçsiz veya irade beyanında bulunamadığı durumlarda, hastanın sağlığını koruma amacıyla yapılan müdahaleleri kapsar. Bu ilişkinin temelinde varsayımsal rıza kavramı bulunur. Varsayımsal rıza, hastanın rıza verebileceği durumda olsaydı müdahaleyi onaylayacağı varsayımına dayanır. Vekâletsiz iş görme ilişkisi üç temel durumda ortaya çıkar:
- Hasta İrade Beyanında Bulunamıyorken: Hasta, iradesini beyan edemeyecek durumda olduğunda, sağlık kurumu hastanın yararına vekâletsiz iş görme kapsamında müdahalede bulunur.
- Tedavi Sırasında Öngörülmeyen Komplikasyonlar: Tedavi sırasında beklenmedik bir komplikasyon meydana geldiğinde ve hastanın rızası alınamadığında bu ilişki devreye girer.
- Geçersiz Sayılan Sözleşmeler: Hasta ile kurum arasındaki sözleşme geçersiz olduğunda da vekâletsiz iş görme ilişkisi kabul edilir.
Tıbbi müdahalelerde vekâletsiz iş görme, hastanın iradesine dayalı bir bağ olmaksızın yapılan tıbbi işlemleri ifade eder. Bu durumda sağlık kuruluşu veya hekim, zarar verici eylemlerden sorumlu tutulabilir. Acil durumlarda veya hastanın bilincinin kapalı olduğu durumlarda, hastanın üstün yararı doğrultusunda rıza alınmaksızın yapılan müdahaleler vekâlet ilişkisinin dışında kabul edilir; bu nedenle doktorun sözleşmesel sorumluluğu gündeme gelmez.
Ayrıca, hastanın üstün yararı gözetilerek yapılan zorunlu tıbbi müdahaleler, Türk Medeni Kanunu m.24/2 uyarınca hukuka uygunluk sebebi oluşturur. Bu nedenle, hastanın üstün yararı doğrultusunda yapılan müdahaleler hukuka aykırı sayılmadığından, doktorun haksız fiil sorumluluğu doğmaz.
Vekâletsiz iş görmeden doğan sorumluluk, Türk Borçlar Kanunu m.527 uyarınca üç farklı kapsamda ele alınır:
- Tam Sorumluluk: Vekâletsiz iş görme ilişkisi çerçevesinde özel sağlık kurumu, hastanın sağlığı ve güvenliği için gereken özeni göstermek zorundadır. Bu özen yükümlülüğünün ihlali, kurumun tam sorumluluğunu doğurur.
- Dar Sorumluluk: TBK m.527’ye göre, iş gören, iş sahibinin karşılaştığı zararı veya zarar tehlikesini gidermek üzere müdahalede bulunmuşsa sorumluluğu daha hafif değerlendirilir. Bu, vekâletsiz iş görmenin kapsamını daraltan bir düzenlemedir.
- Geniş Sorumluluk: Hastanın açık veya örtülü olarak rıza göstermediği durumlarda, sağlık kurumu aksine hareket ederse, sorumluluk genişleyecek ve beklenmedik durumlar nedeniyle doğan zararlardan dahi sorumlu olacaktır.
5. Sorumluluğu Etkileyen veya Ortadan Kaldıran Nedenler
Tıbbi uygulamalardan doğan zararlarda hekimin hukuki sorumluluğu, genellikle kusur sorumluluğuna dayanır. Bu nedenle, hatalı işlem nedeniyle hekime yöneltilecek tazminat talepleri, zararın hekimin kusurundan kaynaklanması durumunda gündeme gelir. Hekimin sorumluluğu bazı durumlarda hafifletilebilir veya tamamen ortadan kalkabilir. Bu hallerde, hastaya ödenecek tazminatın miktarı da indirilebilir. Eğer zarar hekimin kusurundan kaynaklanmıyorsa, hekimin sorumluluğu doğmaz ve tazminat talep edilemez.
Sorumluluğu Ortadan Kaldıran Haller
Hekimin sorumluluğu, hukuka veya sözleşmeye aykırı kusurlu bir fiilin zarara neden olmasına dayanır. Bu bağlamda, kusurlu fiil ile ortaya çıkan zarar arasında uygun illiyet bağı (makul bir sebep-sonuç ilişkisi) bulunmalıdır. Aşağıdaki durumlarda uygun illiyet bağının kesilmesi nedeniyle hekimin sorumluluğu ortadan kalkabilir:
- Mücbir Sebep: Önceden öngörülemeyen veya öngörülse dahi önlenemeyen olağanüstü durumlar mücbir sebep olarak kabul edilir. Eğer hukuka veya sözleşmeye aykırılık bir mücbir sebebe dayanıyorsa, hekimin fiili ile zarar arasında uygun illiyet bağı bulunmaz. Bu durumda gerekli önlemler alınmış olsa bile mücbir sebepten kaynaklanan zararlardan dolayı hekimin hukuki sorumluluğuna gidilemez.
- Zarar Görenin Kusuru: Eğer zarar gören kişinin asli kusuru, zarara kendi başına sebep olabilecek nitelikteyse ve hekimin kusurunu geri planda bırakıyorsa, uygun illiyet bağı kesilir ve hekimin hukuki sorumluluğu ortadan kalkar.
- Üçüncü Kişinin Kusuru: Zarar gören ve sağlık görevlisi dışındaki üçüncü bir kişinin asli kusuru, zarara kendi başına sebep olabilecek nitelikteyse ve hekimin kusurunu geri planda bırakıyorsa, uygun illiyet bağı kesilir ve hekimin hukuki sorumluluğu ortadan kalkar.
- Hukuken İzin Verilen Risk: Eğer hekim, müdahale öncesinde hastayı olası komplikasyonlar ve riskler hakkında yeterince bilgilendirmiş ve hastanın aydınlatılmış açık rızasını alarak özen yükümlülüğüne ve tıbbi gerekliliklere uygun hareket etmişse, komplikasyonlar hukuken izin verilen riskler kapsamında değerlendirilir. Bu durumda, hekimin müdahalesi ile ortaya çıkan zarar arasında uygun illiyet bağı kesilir ve hekimin hukuki sorumluluğuna gidilemez.
Sorumluluğu Hafifleten Haller
Hekimin hukuki sorumluluğu, oluşan zararda kusurlu olmasına bağlıdır. Ancak, bazı durumlarda bu hukuki sorumluluk hafifleyebilir ve bu nedenle tazminat miktarında indirime gidilebilir. Örneğin:
- Birlikte Kusur (Müterafik Kusur): Zarar görenin kusuru, sağlık görevlisinin kusuru ile birleşerek zararın oluşmasına veya artmasına neden olmuşsa, bu ek kusur nedeniyle hekimin hukuki sorumluluğu hafifler ve tazminat miktarında indirime gidilir.
Sorumsuzluk Anlaşmaları
Tıbbi uygulamaların, alanında uzman ve kanunen yetkili sağlık profesyonelleri tarafından gerçekleştirilmesi gerekir. Aksi halde tıbbi uygulama hukuka aykırı sayılır.
Türk Borçlar Kanunu m.115/3’e göre, uzmanlık gerektiren bir hizmet, yalnızca kanun veya yetkili makamlarca izin verilerek yapılabiliyorsa, borçlunun hafif kusurundan sorumlu olmayacağına dair önceden yapılan anlaşmalar kesin olarak hükümsüzdür. Bu nedenle doktor ile yapılacak sorumsuzluk anlaşmaları geçersizdir.
6. Tıbbi Müdahalelerden Kaynaklanan Zararlar Nedeniyle Açılabilecek Davalar
Doktorun tıbbi uygulama hatalarından kaynaklanan tazminat davalarında; hastalığın teşhisi, tedavisi ve hastanın bakımı aşamalarında tıbbi standartlara aykırı olarak yapılan her işlem dikkate alınır. Bu tür davalarda, doktorun hukuki sorumluluğu kapsamında maddi ve manevi zararların tazmini talebiyle dava açılabilir. Maddi ve manevi tazminat davaları ayrı ayrı açılabileceği gibi birlikte de açılabilir.
6.1. Maddi Tazminat Davası
Tıbbi malpraktis nedeniyle açılan davalarda zararın ispat yükümlülüğü davacıya, yani hastaya veya bazı durumlarda hasta yakınlarına aittir. Zararın kesin miktarını belirlemek mümkün değilse, hâkim takdir yetkisini kullanarak bir değerlendirme yapar.
Maddi tazminat davasında zarar gören hasta, aşağıdaki kalemler için tazminat talep edebilir:
- Tedavi giderleri
- Kazanç kaybı
- Çalışma gücünün azalmasından veya yitirilmesinden doğan kayıplar
- Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar
Ayrıca, tıbbi malpraktis nedeniyle hastanın vefat etmesi durumunda, ölen hastanın yakınları aşağıdaki kalemler için tazminat talebinde bulunabilir:
- Cenaze giderleri
- Ölüm hemen gerçekleşmemişse tedavi giderleri ve çalışma gücünün azalmasından doğan kayıplar
- Ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin uğradıkları kayıplar
6.2. Manevi Tazminat Davası
Manevi tazminat davalarında amaç, zarar gören kişinin yaşadığı manevi zararları telafi edecek bir tazminat miktarının ödenmesidir. Bu nedenle, manevi tazminat miktarı zarar göreni zenginleştirmeyecek, yalnızca acısını hafifletecek düzeyde olmalıdır.
Tıbbi malpraktis sonucu meydana gelen olaylarda, aşağıdaki durumlar için manevi tazminat talep edilebilir:
- Bedensel bütünlüğün zedelenmesi durumunda: Zarar görenin yaşadığı acı, elem ve ızdırap
- Ağır bedensel zarar ve ölüm durumunda: Zarar görenin veya ölenin yakınlarının yaşadığı acı, elem ve ızdırap
Hâkim, olayın koşullarını değerlendirerek, zenginleşmeye neden olmayacak şekilde uygun bir manevi tazminat miktarına hükmedecektir.
7. Doktor Hatalarından Kaynaklanan Tazminat Davalarında Yargılama Süreci
7.1. Davanın Tarafları
Tıbbi malpraktis nedeniyle açılan tazminat davaları, zarara uğrayan kişi veya kanuni temsilcileri tarafından açılabilir. Ancak davanın tarafları, doktorun kamuda mı yoksa özel bir kurumda mı çalıştığına göre değişir.
Kamuda Çalışan Doktorlara Karşı Davalar: Devlet hastaneleri, üniversite hastaneleri veya aile hekimliklerinde çalışan doktorlara karşı doğrudan dava açmak mümkün değildir. Bu durumlarda dava, doğrudan doktora değil, doktorun bağlı olduğu idareye karşı açılır. Yani dava, Sağlık Bakanlığı veya doktorun bağlı olduğu üniversiteye yönlendirilir.
Özel Sağlık Kurumlarında Çalışan Doktorlara Karşı Davalar: Özel hastanelerde veya muayenehanelerde çalışan doktorlara karşı ise doğrudan dava açılabilir. Özel hastanelerde çalışan doktorlara karşı açılan tıbbi malpraktis davaları adli yargıya tabidir ve tüketici mahkemelerinde görülür. Bu tür davalarda, genellikle hem doktor hem de çalıştığı özel hastane aleyhine, maddi ve manevi tazminat talebiyle dava açılır.
7.2. Tıbbi Müdahale Hatasının İspatı
Tıbbi malpraktis davalarında hatalı müdahalenin ispatı, davanın sonucunu belirleyen en önemli unsurlardan biridir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190. maddesi uyarınca, ispat yükü tazminat talep eden kişiye aittir. Yani, zarar gören kişi, doktorun hatalı bir müdahalede bulunduğunu kanıtlamak zorundadır.
Her ne kadar ispat yükü davacıya ait olsa da, bu durumun bir istisnası bulunmaktadır. Yargıtay’ın yerleşik kararları ve doktrinin hâkim görüşüne göre, hastanın rızasının alındığını ispat yükümlülüğü doktordadır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190. ve Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, doktorun hastayı aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirdiğini ispatlaması gerektiği ortaya çıkmaktadır.
7.3. Zamanaşımı Süreleri
Tıbbi müdahalelerden kaynaklanan hatalı uygulamalar (malpraktis) nedeniyle açılacak tazminat davalarında zamanaşımı süresi, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin niteliğine göre değişir:
- Vekalet Sözleşmesinden Doğan Sorumlulukta Zamanaşımı: Genel sağlık hizmetleri kapsamında tedavi amacıyla yapılan işlemler nedeniyle açılacak tazminat davalarında, zamanaşımı süresi Türk Borçlar Kanunu m.147/5 uyarınca beş yıldır. Vekalet ilişkisi güven esasına dayandığından, bu süre vekilin hesap verdiği veya vekalet ilişkisinin sona erdiği tarihten itibaren işlemeye başlar.
- Eser Sözleşmesinden Doğan Sorumlulukta Zamanaşımı: Estetik müdahaleler gibi güzelleştirme amacı taşıyan işlemlerden kaynaklanan tazminat davalarında, zamanaşımı süresi Türk Borçlar Kanunu m.147/6 uyarınca beş yıldır. Ancak, estetik cerrahın ağır kusuru bulunuyorsa, zamanaşımı süresi Türk Borçlar Kanunu m.478’e göre yirmi yıl olarak uygulanır.
- Haksız Fiilden Doğan Sorumlulukta Zamanaşımı: Zarar gören kişi, tazminat taleplerini haksız fiil hükümlerine dayanarak da talep edebilir. Türk Borçlar Kanunu m.72 uyarınca, haksız fiile dayalı tazminat talebi, zararın ve sorumlu kişinin öğrenildiği tarihten itibaren iki yıl, fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren ise her durumda on yıl içinde zamanaşımına uğrar.
7.4. Yetkili ve Görevli Mahkeme
Estetik ameliyat hatasından kaynaklanan davalarda, hukuki sebebe bağlı olarak farklı mahkemeler yetkili olabilir. Eğer dava eser sözleşmesine veya vekalet sözleşmesine dayanıyorsa, yetkili mahkeme tüketici mahkemesi olacaktır. Ancak dava, haksız fiile dayanıyorsa asliye hukuk mahkemesi yetkilidir.
- Malpraktis Davalarında Genel Yetkili Mahkeme: Genel yetkili mahkeme, davalının yerleşim yerindeki görevli mahkemedir. Davalı sayısı birden fazla ise dava, davalılardan birinin yerleşim yerinde de açılabilir.
- Sözleşmeye Dayalı Davalarda Yetkili Mahkeme: Sözleşmeye dayalı davalarda yetkili mahkeme, tıbbi uygulamanın gerçekleştiği ve sözleşmesel yükümlülüklerin ifa edildiği yer mahkemesidir.
- Haksız Fiile Dayalı Davalarda Yetkili Mahkeme: Haksız fiil nedeniyle açılan davalarda ise yetkili mahkeme, haksız fiilin işlendiği yer, zararın meydana geldiği veya gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesidir.
Doktorların tıbbi uygulama hataları nedeniyle zarara uğrayan hastalar, bu zararın tazmini için ilgili sağlık kurumu aleyhine dava açabilirler. Sağlık kurumları aleyhine açılabilecek davalar ve yasal süreç hakkında daha fazla bilgi edinmek isterseniz, aşağıdaki makalelerimizi inceleyebilirsiniz:
- Özel Hastanelerde Yapılan Tıbbi Müdahale Hatalarında Tazminat Sorumluluğu
- Devlet Hastanelerinde Yapılan Tıbbi Müdahale Hatalarında Tazminat Sorumluluğu
- Üniversite Hastanelerinde Yapılan Tıbbi Müdahale Hatalarında Tazminat Sorumluluğu
Bu yazı yalnızca bilgilendirme amaçlı yayımlanmış olup, tüm hakları Kulaçoğlu Hukuk Bürosu’na aittir. Hak kaybına uğranılmaması açısından, herhangi bir işlem yapılmadan önce “Sağlık Hukuku” alanında hizmet veren avukatlardan hukuki destek alınmasını tavsiye ederiz.
Bende botox yaptırdım.
Fakat göz kapağı düşüklüğü oldu.
Buda psikolojik olarak beni çok etkiledi.
Bunun için nasıl bir yol izlemem gerekiyor?
Selam.Kamuhastanesinde 2017 boyun fitigi ameliyati oldum.Ameliyat esnasinda beyin zarini yirtmis belgelidir.3 yildir tedavi goruyorum yirtigi kapatmak icin 2 operasyon gecirdim ve simdi burnumdan beyin sivisi gelmekte ilacla durdurdular agrilarim cok beyine sunt takilmasi olabilir denildi calisamazsin dedi doktorum.tedavim devam ediyor.tazminat davasi acsam kazanma sansim olurmu? Idare mahkeme basvuruda doktorami hastaneyemi dava acilacak.simdiden tesekkur ederim.
Merhabalar,
Ben 2019 mayıs ayında eğitim araştırma hastanesinde safra kesesi ameliyatı oldum.. Ameliyat sırasında karından girerken bagirsaklarimi delmisler birde karnimi 10 cm açıp ameliyat ettiler.. Ve ameliyat sonrası apse gelişti.. Ve iç dikislerim kaynamadi 5-6 ay sonra ic dikisler patladı.. Suan içerde 8. 5 cm açık var ince bagirsaklarim disarda ve tekrar ameliyat olacam ve yama konulacak.. Manevi olarak 1. 5 senedir bununla uğraşıyorum.. Ve pandemi olayından dolayı süreç geç işliyor.. Manevi olarak çok etkilendim.. Hukuksal olarak hakkımı aramak istiyorum.. Neler yapabilirim cevaplarsaniz memnun olurum..
Eşimi mide ameliyatı sonrası vefat etti adlı tıp doktoru 1/4 oranında kusurlu buldu tazminatı ne olur
selam. özel hastane a.ş olursa ticaret mahkemesine mi başvuruyoruz.dava acacagimiz doktor un hekimlik sigortası ve tamamlayıcı sigortası mevcut.arabulucuda anlaşamazsak sigortadan talep edebilmek için ticaret mahkemesi mi yoksa tüketici mahkemesine mi basvuracagiz