Tüketici ile kredi veren arasında tüketici kredisi sözleşmesinin kurulmasıyla birlikte tüketici, belirli vadelerle kredi verene karşı anapara ve faiz ödeme borcu altına girmektedir. Kredi kullanan tüketici, sözleşmenin niteliği gereği, belirlenen vadede kredi ödemelerini yapmalıdır. Tüketicinin borcunu ödememesi halinde ise kredi veren, tüketiciyi temerrüde düşürebilecek olup aynı zamanda sözleşmeden doğan aynen ifa ve temerrüt (gecikme) faizi talep edebilecektir. Tüketicinin kredi borcunun tamamının muaccel hale gelmesi ve aranan şartlar 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 28. maddesinde düzenlenmiş olup tüketicinin kredi borcunu ödemede temerrüde düşmesi halinde ise Tüketici Kredisi Sözleşmeleri Yönetmeliğinin 18. maddesinin 2 ve 3. fıkralarında tüketicinin ödemesi gereken faiz durumu düzenlenmiştir.
Yazı İçeriği
1. Kredi Borcunun Tamamının Muaccel Hale Gelmesi
2. Temerrüde Düşen Tüketicinin Yasal Takip Süresi Nedir?
3. Kredi Ödemelerinin Gecikmesi Halinde Uygulanacak Temerrüt Faizi
4. Muacceliyet Durumunda Ek Ücret Yasağı Nedir?
5. Kredi Gecikme Faizi Hesaplaması Nasıl Yapılır?
6. Kredi Geç Ödemelerinde Bileşik Faiz (Faize Faiz) Uygulanır Mı?
7. Kefilin Kredi Borcu Ödenmediğinde Temerrütten Sorumlu Tutulması
1. Kredi Borcunun Tamamının Muaccel Hale Gelmesi
Tüketicinin kredi borcunun tamamının muaccel hale gelmesi ve aranan şartlar Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 28. maddesinde düzenlenmiştir. Bu şartlar gerçekleştiğinde banka tüketiciden kredi borcunun tamamını ifa etmesini isteyebilecektir.
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun Madde 28/1;
“ Belirli süreli kredi sözleşmelerinde tüketicinin taksitleri ödemede temerrüde düşmesi durumunda, kredi veren, borcun tamamının ifasını talep etme hakkını saklı tutmuşsa, bu hak ancak kredi verenin bütün edimlerini ifa etmiş olması, tüketicinin de birbirini izleyen en az iki taksidi ödemede temerrüde düşmesi hâlinde kullanılabilir. Kredi verenin bu hakkı kullanabilmesi için tüketiciye en az otuz gün süre vererek muacceliyet uyarısında bulunması zorunludur.”
TKHK m. 28 hükmünde belirtilen şartlar gerçekleşirse borcun muaccel hale gelmesi için aranan şartlar şu şekildedir:
- Öncelikle belirli süreli bir kredi sözleşmesi olmalı ve sözleşmede taksitler ödenmediği takdirde kredi borcunun tamamını muaccel hale getirme hakkı saklı tutulmuş olmalıdır.
- Kredi veren (banka), kredi sözleşmesinden doğan bütün edimlerini yerine getirmiş olmalıdır.
- En önemli husus. tüketicinin birbirini izleyen en az iki taksitin ödemesinde temerrüde düşmüş olmasıdır.
- Banka (kredi veren), tüketiciye muacceliyet ihbarında bulunmak ve en az otuz günlük ödeme süresi vermek durumundadır. Banka (kredi veren) tarafından yapılan muacceliyet uyarısında;
- Yazılı veya diğer bir sürekli veri taşıyıcısı aracılığıyla yapılması,
- Ödemekte gecikilen tutar, temerrüt faizi oranı ve varsa diğer masraflar hakkında bilgi içermesi
- Borcun ödenmemesi durumunda kalan tüm borcun muaccel hale geleceği konusunda açıkça bilgi verilmesi zorunludur.
2. Temerrüde Düşen Tüketicinin Yasal Takip Süresi Nedir?
TKSY madde 18 ve TKHK madde 28’de yer alan şartların tümü gerçekleşmişse, 30 günlük sürenin sonunda tüketici, iki taksiti ve temerrüt faizini ödememişse temerrüde düşer ve kalan tüm taksitler muaccel olur.
Üst üste iki kredi taksiti ödemesi yapılmaması durumunda inisiyatif tamamen bankanın elinde olsa bile yasal takip sürecinin başlaması için tüketicinin en az 90 gün süresi bulunmaktadır.
3. Kredi Ödemelerinin Gecikmesi Halinde Uygulanacak Temerrüt Faizi
Tüketicinin kredi borcunu ödemede temerrüde düşmesi durumunda kredi veren kuruluşun talep edebileceği temerrüt faizi Tüketici Kredisi Sözleşmeleri Yönetmeliğinin 18. maddesinde düzenlenmiştir.
TKSY m. 18/2;
(2) Temerrüt veya geç ödeme durumunda tüketiciden sözleşmede yer alan akdi faiz oranının yüzde otuz fazlasından daha yüksek bir oranda gecikme faizi tahsil edilemez. Aksi halde, kredi veren, fazla tahsil ettiği tutar ile fazla tahsil edilen tutarın tahsil edildiği tarihle fiilen tüketiciye geri ödendiği tarih arasındaki süre için sözleşmede yer alan akdi faiz oranının yüzde otuz fazlası üzerinden hesaplanacak faizi tüketiciye ödemekle yükümlüdür.
İşbu 2. fıkrada TKSY tüketici lehine bir düzenleme getirmiştir. Zira fıkranın ilk cümlesinde tüketicinin temerrüde düşmesi veya geç ödemesi durumunda tüketici kredisi sözleşmesinde yer alan akdi faiz oranının yüzde otuz fazlasından daha yüksek bir oranda gecikme faizi talep edilmeyeceği belirtilmiştir.
Konuyla ilgili detaylı bilgi almak için “Tüketici Sözleşmelerinde Haksız Şart” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
Daha sonrasında ise kredi verenin işbu yükümlülüğü yerine getirmemesi durumunda fazla tahsil ettiği faiz tutarı ile fazla tahsil ettiği faiz tutarını geri ödediği günler arasındaki bölüm için tüketici kredisi sözleşmesinde belirlenen akdi faiz oranının yüzde otuz fazlası üzerinden hesaplanacak faizin tüketiciye geri ödeneceği hüküm altına alınmıştır. İşbu düzenleme ile tüketicinin korunması amaçlanmış, kredi verene ağır bir cezai sorumluluk getirilmiştir. Bankaların faiz oranlarının belirlenmesi konusunda kendi aralarında anlaşarak tüketici aleyhine düzenleme yapması halinde, tazminat sorumlulukları bulunmaktadır.
Konuyla ilgili detaylı bilgi için “Rekabet Kanununun İhlali ve Kartel Tazminatı“ başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
Temerrüt faizi temerrüde düşülen veya geç ödemede bulunulan taksit tutarı üzerinden, temerrüde düşülen veya geç ödenen gün sayısı dikkate alınarak hesaplanacaktır. Talep edilebilecek gecikme faizi belirlenirken, kredi borçlusunun ödemeyi yaptığı tarih esas alınır.
4. Muacceliyet Durumunda Ek Ücret Yasağı Nedir?
TKHK m. 28/2; “Muaccel kılınan taksitlerin hesaplanmasında faiz, komisyon ve benzeri masraflar dikkate alınmaz.” ifadesine yer vermiştir.
Ayrıca TKSY m. 18/1 son cümlesinde; “Muaccel kılınan taksitlerin hesaplanmasında faiz ve ücretler dikkate alınmaz.” ifadesine yer verilmiştir.
TKHK m. 28/2’de, muacceliyet kaydına başvuracak olan kredi verenin, başvuruda bulunacağı muaccel taksitler üzerinden faiz, komisyon veya benzeri masrafları tüketiciden talep edemeyeceği hüküm altına alınmıştır. İşbu hükmün gerekçesi, temerrüde düşmüş olan tüketicinin ödemediği taksitler için temerrüt faizi ödeyecek olması nedeniyle temerrüt faizinin yanında bir de tüketici kredisi sözleşmesinden doğan faiz ve diğer masrafların tüketiciye yüklenmesinin engellenmeye çalışılmasıdır.
5. Kredi Gecikme Faizi Hesaplaması Nasıl Yapılır?
Gecikme faizi, hali hazırda kullanılan kredi faiz oranının en çok %30 fazlası kadar uygulanabilir. Örnek vermek gerekirse, kredi aylık %1 faiz üzerinden alınmışsa en çok aylık %1,30 oranında bir gecikme faizi yansıtılabilir.
Fakat yine de toplam kredi için yansıtılan faiz oranı hemen hemen 1,5 kat artar. Bu durumda %1 faiz üzerinden kredi alan kullanan tüketiciye ek olarak %1,30 daha faiz oranı yansıtılır ve konut kredisi haricinde hesaplanan bu orana KKDF (%15) ve BSMV (%5) vergileri de ilave edilir.
6. Kredi Geç Ödemelerinde Bileşik Faiz (Faize Faiz) Uygulanır Mı?
TKHK m.4/7; “Temerrüt hâli de dâhil olmak üzere, tüketici işlemlerinde bileşik faiz uygulanmaz.”
Temerrüt faizine ek olarak ülkemizde kredi işlemlerinde bileşik faiz uygulaması yer almamakla birlikte yalnızca anapara üzerinden temerrüt faizi uygulanabilir. Dolayısıyla faiz üzerine faiz uygulanması yasal olarak mümkün değildir.
7. Kefilin Kredi Borcu Ödenmediğinde Temerrütten Sorumlu Tutulması
Kredi sözleşmesinin tarafı olan tüketiciye kefil olan kişi, ödenmeyen borçları ödeme garantisi vermektedir. Tüketici borcunu ödemeyip temerrüde düşürüldüğü durumda kredi borcunun tamamının ifasının kefilden istenebilmesi için TKHK m. 28/1 uyarınca tüketiciye yapılan bildirimden kefilin haberdar edilmesi ve bu bildirimin üzerinden 30 gün geçmesi gerekmektedir.
Kredi borcunun tamamı muaccel olup bu borç bakımından temerrüt gerçekleştikten sonra gerçekleşen temerrüdün TTK m. 7 uyarınca kefile bildirilmesi gerekir. Aksi takdirde kefil kredi borcunun tamamı için işleyen temerrüt faizinden sorumlu olmaz.
Türk Ticaret Kanunu (TTK) m.7/1; “ İki veya daha fazla kişi, içlerinden yalnız biri veya hepsi için ticari niteliği haiz bir iş dolayısıyla, diğer bir kimseye karşı birlikte borç altına girerse, kanunda veya sözleşmede aksi öngörülmemişse müteselsilen sorumlu olurlar. Ancak, kefil ve kefillere, taahhüt veya ödemenin yapılmadığı veya yerine getirilmediği ihbar edilmeden temerrüt faizi yürütülemez.”
Türk Borçlar Kanunu (TBK) m. 590/3; “Asıl borcun muaccel olması, alacaklı veya borçlunun önceden süre içeren bildirimde bulunmasına bağlıysa, kefalet borcu için bu süre, bildirimin kefile yapıldığı tarihte işlemeye başlar.”
Şu halde, asıl borçluya (tüketici) yapılan süre içeren bildirimden, TBK m. 590 uyarınca kefil haberdar edilirken asıl borçluya (tüketici) verilen sürenin bitiminde temerrüdün gerçekleşeceği hususunda kefilin ayrıca dikkati çekilmişse de kredi borcunun tamamı muaccel hale gelip bu borç bakımından temerrüt gerçekleştikten sonra, durumun TTK m.7 gereğince kefile bildirim gerekliliği halen devam eder.
TTK m. 7 yalnızca temerrüt faizinden bahsetse de hükmü genel anlamak gerekir. Kredi borcunun tamamı bakımından temerrüdün gerçekleştiği kefile ihbar edilmeden kefilin temerrüdün sonuçlarından ve gecikmeden doğan zararlardan sorumlu olmayacağı sonucuna varmak gerekir.